03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 27 Ocak 2017 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU Kıbrıs Adası SAMİ ÖZUSLU KİMDİR? 1968’de KıbrısLimasol’da doğdu. 1974 savaşı sırasında 6 ay Paramal Göçmen Kampı’nda kaldıktan sonra, ailesiyle birlikte TürkiyeAdana üzerinden Kuzey’de Çatalköy’e yerleşti. İzmir’de RadyoTV eğitimi aldı, aynı alanda master yaptı. 1992’de Kıbrıs’a dönüp gazeteciliğe başladı. 2008’den itibaren Kanal SİM’in kuruluşunda görev aldı, Genel Yayın Yönetmenliğini üstlendi. Bu görevinin yanı sıra günlük TV programları yapıyor ve Yenidüzen’de günlük köşe yazıları yayımlanıyor. Ekim 2016’dan beri Kıbrıs Türk Gazeteciler Birliği Başkanı’dır. 1878’de satıldı 1571’de adayı Venediklilerden alan Osmanlı, 1878’de 92 bin Sterlin karşılığında Kıbrıs’ı İngiliz İmparatorluğu’na bırakmak zorunda kaldı Kıbrıs’ta müzakere süreci ne zaman ciddi bir noktaya gelse, Türkiye’de ‘satıldı, satı Kıbrıs adasında yaşayan toplum Ancak İngiliz İdaresi meşhur lar, 1960’a kadar İngiliz Yüksek ‘bölyönet’ siyasetini bütün diğer Komiseri idaresinde yaşayacak, bir sömürgelerinde olduğu gibi yürür lıyor’ sloganları duyulmaya baş kısmı İkinci Dünya Savaşı’nda İn lüğe koyacak, ‘Üsler Polisi’ adı al lar. Bu durum 1950’li yıllardan bu giliz ordusu bünyesinde denizaşırı tında Kıbrıslı Türkleri ‘bağımsızlık’ yana hiç değişmedi. Oysa o yılla savaşlara katılacaktı. talep eden Kıbrıslı Rumların karşı ra kadar Türkiye’nin Kıbrıs diye bir sorunu yoktu. Zira genç Türki Rumlar sesini yükseltti sına dikecek ve nihayet 1958’den itibaren iki toplumu çatıştırmayı ye Cumhuriyeti’nin Misakımilli sı İkinci Dünya Savaşı sonrası sö başaracaktı. nırları içerisinde Kıbrıs adası yer almıyordu. mürgecilere karşı başlayan ‘bağımsızlık’ hareketi Kıbrıs’a da uğraya İngilizler devretti İngiltere ilhak etti cak, adanın nüfus bakımından ço EOKA ve TMT (Türk Mukavemet ğunluğunu oluşturan Rumlar, ENO Teşkilatı) adlı gizli, paramiliter ör 1571’de adayı Venediklilerden SİS sloganıyla İngiliz İdaresi’nden gütler Yunan ve Türk milliyetçiliğiy alan Osmanlı, 1878’de 92 bin Ster kurtulmak için sesini yükseltmeye, le besleniyor, adaya gizlice getirilen lin karşılığında Kıbrıs’ı İngiliz örgütlenmeye başlayacaktı. silah ve askeri personel Kıbrıs’ta üs İmparatorluğu’na bırakmak zorun 1955’te kurulan EOKA örgütü leniyordu. İngiliz Sömürge İdare da kalmıştı. Bu bir ‘kiralama’ idi, nün hedefi adanın Yunanistan’a si bu koşullar altında adanın yöne ama ‘hasta adam’ bir süre sonra bağlanması ve emperyalist İngili timini Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıs emperyalist ülkelerce işgal edilip zin kovulmasıydı. Başlangıçta EO lı Rumlara devretmek durumunda iyice güçsüzleşince, İngilizler adayı KA hareketi sadece İngilizleri he kaldı. 1960’ta Kıbrıs Cumhuriyeti ‘ilhak’ ettiğini ilan edecekti. def alıyor, Kıbrıslı Türklere dönük kuruldu. İki toplumlu, iki dilli, tek Lozan Antlaşması ile birlikte, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti de Kıbrıs’ın bir ‘İngiliz adası’ olduğunu kabullenecek, adaya ilk elçisini de göndererek ‘tanıma’yı resmiyete dökecekti. saldırıda bulunmuyordu. ?GARANTİ ANTLAŞMASI NE DEĞİLDİR bayraklı, bağımsız bir devletti bu... Kıbrıs Cumhuriyeti’nin beka sını koruma görevi ise üç ülkeye verilmişti: İngiltere, Türkiye ve Yunanistan... Bu ülkeler ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ‘garantör’üydü. 20 Temmuz 1974’te harekât başladı Türk ordusu 20 Temmuz 1974 sabahı, adaya havadan indirme ve denizden çıkarma yapmaya başladı. Türk paraşütçüleri Lefkoşa’nın kuzeyine, Hamitköy Gönyeli ve Pınarbaşı bölgelerine indi. Denizden çıkarma, Deniz Piyade Tugayı’na bağlı askerlerce Karaoğlanoğlu (Pentemili) plajına yapıldı. 22 Temmuz’da 3. Paraşüt Taburu’nun taarruzu sonucu, Deliktepe’nin ele geçirilmesiyle, Türk birlikleri önce Girne’ye girdi, daha sonra da Lefkoşa’ya yöneldi. Türk birlikleri 14 Ağustos’ta başkent Lefkoşa’ya, 15 Ağustos’ta Lefke ve Magosa’ya girdi. Kıbrıs çözüm sürecinde Türkiye’de çok sık adı geçen ‘Garanti Antlaşması’ 11 Şubat 1959 tarihinde Zürih’te imzalanmıştı. Bu antlaşma, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin doğmasına sebep olan iki temel uluslararası metinden biridir. Diğeri ise 1960 tarihli İttifak Antlaşması’dır. Altında İngiltere, Türkiye ve Yunanistan’ın imzaları bulunan Garanti Antlaşması, ezberlendiği gibi ‘yavruvatanları ve/veya yavrutoplumları korumayı’ değil, Doğu Akdeniz’de kurulan yeni devletin bütünlüğünü kollamayı amaçlıyordu. Dahası, adanın başka bir ülkeyle birleşmesini, yani Taksim’i ve Enosis’i açık ve kesin şekilde yasaklıyordu. Zira EOKA ve TMT’nin, yani adadaki iki yeraltı teşkilatının ‘yeminli hedefi’ adayı bölmekti. Kıbrıs Cumhuriyeti’nin ömrü uzun sürmedi, 1963 yılı sonunda çatışmalar şiddetlendi. Üç garantör ülke tarafından Londra ve Zürih’te kurulan, iki toplumdan liderlerin sadece ‘imza’ aşamasında oyuna dahil edildiği Cumhuriyet devri, Kıbrıslı Türkler açısından sona erdi. ?ECEVİT VE DENKTAŞ NEDEN ÖYLE DEDİLER Türkler ve Rumların yeniden ayrışmasına rağmen Kıbrıs Cumhuriyeti de, yapılan uluslararası antlaşmalar da yürürlükte kaldı. 1964’te Türkiye, adadaki tek devletin Kıbrıs Cumhuriyeti olduğunu kabul etti. Kıbrıslı Türkler bu saatten sonra enklavlarda, TMT’nin kontrolünde yaşam sürmek zorunda kaldı. 1974’te Yunan Albaylar Cuntası’nın EOKAB örgütüyle beraber Kıbrıs Cumhurbaşkanı Makarios’a karşı giriştiği darbe ve adayı Yunanistan’a bağlama hareketi karşısında Türkiye müdahale etti. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit 20 Temmuz 1974 günü “Biz aslında savaş için değil, barış için; yalnız Türklere değil, Rumlara da barış getirmek için Ada’ya gidiyoruz” derken, Kıbrıslı Türk lider Rauf Denktaş ise Bayrak Radyosu’ndan “Bu bir istila değildir. Kıbrıs’ın bağımsızlığını, ülke bütünlüğünü ve güvenliğini yeniden tesis etmek için girişilen ve sadece bu gayeye matuf, sınırlı bir polis harekâtıdır” mesajı veriyordu. Çünkü Garanti Antlaşması bunu gerektiriyordu. l DEVAM EDECEK dizi 7 İki DİTİB imamı geri çağırıldı Alman basını, casusluk faaliyetlerinde adı geçen iki DİTİB imamının aralık ayında Türkiye’ye geri çaığrıldığını öne sürdü. Kölner StadtAnzeiger ve Kölnischer Rundschau gazetelerinde yer alan haberlerde Diyanet İşleri Türk İslam Birliği’nin (DİTİB) geçen aralık ayı ortasında Almanya’da görev yapan iki imamını Türkiye’ye geri çağırdığı öne sürüldü. Geri çağırılan imamların adlarının, casusluk iddialarına karışan DİTİB görevlileri arasında yer aldıkları belirtildi. Söz konusu haberlerde, imamlara yönelik başlatılabilecek olası soruşturmaların önüne geçmek için görevlilerin geri çağrıldıkları iddia edildi. Soruşturma bekleniyor Kuzey Ren Vestfalya Eyaleti İçişleri Bakanlığı, DİTİB imamlarının 28 kişi ve 11 kurum hakkında casusluk yaptığını açıklamış, devlet okullarında din bilgisi eğitimi veren beş öğretmenin isminin de casusluk listesinde çıktığını bildirmişti. Bakanlığın açıklamasında, imamların bu beş öğretmen hakkında açık bir şekilde muhbirlik yaptığı kaydedilmişti. Kuzey Geri çağırılan DİTİB imamlarının adının casusluk iddialarına karıştıkları belirlendi. Ren Vestfalya Eğitim Bakanlığı ise, iddialarla ilgili herhangi bir yargıya varmadan önce Federal Savcılığın soruşturma sonuçlarını bekleyeceğini açıkladı. Bir bakanlık sözcüsü Kölner StadtAnzeiger gazetesine yaptığı açıklamada, “Sonuçlara ancak gerçeklerden yola çıkarak ulaşılabileceğini” ifade etti. İşbirliği sona erebilir Kuzey Ren Vestfalya eyalet yönetimi casusluk iddialarının ortaya çıkmasından sonra DİTİB temsilcilerini, “Bera ber çalıştığımız Türk örgütlerinin bu tür muhbirlik faaliyetlerine ya da benzeri faaliyetlere katılmamalarını bekliyoruz” ifadeleriyle uyarmıştı. İddialardan sonra din derslerinde danışmanlık yapan DİTİB’le işbirliğinin de sona erdirilebileceği belirtilmişti. Almanya’da DİTİB’e bağlı yaklaşık 900 cami bulunuyor. DİTİB, Alman basınında aralık ayında yer verilen haberlerde de Cumhurbaşkanı Erdoğan karşıtlarını Türk konsolosluklarına ihbar etmek suçlamaları ile gündeme gelmişti. Almanya, Türkiye’ye adli yardımı kesiyor Almanya’nın, Türkiye ile adli yardım sözleşmesini siyasi olaylarda yerine getirmeme kararı aldığı ortaya çıktı. Berlin’de yayımlanan Tagesspiegel gazetesinin haberine göre Federal Adalet Bakanı Heiko Maas ile eyaletlerin adalet bakanları bu konuda ortak karar aldı. Alman komedyen Jan Böhmermann’ın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret içeren şiiri bir daha okumamasına yönelik ihtiyati tedbir alınmasına ilişkin davanın ilk duruşması Hamburg Eyalet Mahkemesi’nde yapıldı. Duruşmadan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın avukatı MichaelHubertus von Sprenger gazetecilere açıklamada bulundu. Konuyu geçen hafta görüşen federal ve eyalet adalet bakanları, siyasi olaylarda Türkiye’ye hukuki yardımda bulunmamayı kararlaştırdı. Gazetenin haberine göre Federal Adalet Bakanlığı Sözcüsü, alınan kararı doğruladı. Adalet bakanlarının bu kararına, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret edildiği iddiasıyla Türkiye’den gelen soruşturma talepleri gerekçe gösterildi. Şimdiye kadar Türkiye’den ne kadar soruşturma talebi geldiği sorusuna ise bir açıklık getirilemedi. Alman komedyen Jan Böhmermann Sözleşme 1974 yılından beri var Almanya ile Türkiye arasında 1974 yılından beri adli yardımlaşma sözleşmesi bulunuyor. Sözleşme gereği iki ülke karşılıklı olarak adli yardımlaşmayı güvence altına alıyor. İki ülke temsilcilikleri aracılığıyla soruşturma talepleri doğrudan mahkemelere iletiliyor. Zanlının ifadesi alınarak, soruşturma yürütülüyor. Alman komedyen Jan Böhmermann hakkında Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret davası, bu sözleşmeye dayanılarak açılmıştı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle