02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 12 Ocak 2017 14 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY Elem terefiş Bu milletin en az yüzde sekseni evinde sarmısaklı at nalı ve nazar boncuğu bulundurur, kem göz değmesin diye çocuklarının mintanlarına çörek otlu muska tutturur, kazaya gelmemek için arabalarının dikiz aynasından yengeç bacağı, karınca duası, göztaşı sarkıtır. Buna rağmen neden karakoncoloslar musallat oldu bu cennet vatana ve neden böyle bir zifiri karanlık bastı her yeri? Kim köprülerimizi, tünellerimizi gördü de “maşallah” demedi? Nereden esti bu Gerence yeli? Kim bilir hangi kenafir gözlü nasıl bir hasetle baktı bu fakir halimizle Çinliye, Fransıza milyar dolarlar verip attırdığımız uydularımıza ya da dört dakikada teşhis koyulan hastanelerimizle sağlıkta oluşturduğumuz dönüşümleri kim nasıl kıskandı? Yoksa Janet Yellen mi çekemiyor rekorlar kıran ekonomimizi: Milli gelirimizi (GSYH) deve, kaz, ördek eti ile kivi, sumak, mantar ve kekiği de ekleyerek ve depdeğişik bir şekilde hesaplayarak birdenbire Hollanda’dan daha zengin çıkmamız mı gözlere battı? Hangi Picasso resmi suratlı satanist haram yedi ki biz böyle olduk? Kurşun mu döktürelim? “Elem terefiş” deyip neyi şişleyelim? Kaç tabak mesir macunu yersek çözülür bu güdük uğursuzluk? Eskiler Telepinuş’a, Tor’a, Oden’e, Zeus’a inanır, böyle felaketlerle karşılaştıklarında onlara adaklar adar, bakireleri, yanardağların alevlerine atarlardı. Acaba biz de mi böyle şeyler deneyelim? Evet, hakkınız var; eskilerin adakları, kurbanları işe yarasaydı ülkeleri haritalardan silinmezdi ama artık bizim nazarlıklarımız da işe yaramıyor, dökülen kurşunlar makus talihimizi tersyüz edemiyor. Başka çare, başka yol? Macar yazarı F. Herzeg’in Bizans adlı tragedyası 1453’te Türklerin kuşattıkları Konstantiniyye’de olanları anlatır: Bir haber gelir halk şenlik yapmaya başlar: “Sultanın ordusunda veba yayılıyor!” Bunu başkası izler: “Aziz Georgius surlarda belirmiş; onu gören Türkler korkup kaçıyorlarmış.” Ancak bu söylentiler boş çıkar: Mehmedin ordusunda veba değil nezle bile görülmez, Aziz Georgius gelmez, Bizans düşer, kralı ölür! Demek ki işler kötü giderken iyimserlik sağlamak için öttürülen yem boruları da işe yaramıyor. Şu halde bizim başka şeylere bel bağlamamız gerekiyor: Bunun ancak kendimiz olduğunu ve muhtaç olduğumuz kudretin, örgütlü dayanışmamızdan ve demokrasi için, laiklik için her türlü özverinin kutsallığına olan inancımızdan kaynaklandığını kavradığımızda kendilerini muskalarla, nallarla, nalçalarla donatma sırası o koncoloslara gelir ki bu da hiçbir işe yaramaz! En başarılı başkan Çerçioğlu Gezici Araştırma Merkezi, 2016’da Türkiye’nin en başarılı büyükşehir belediye başkanlarını araştırdı. Türkiye çapında gerçekleştirilen, 8 bin 762 kişinin katıldığı araştırmanın sonunda, Aydın Büyükşehir Belediye Başkanı Özlem Çerçioğlu, yüzde 64.7’lik başarı oranıyla, birinci oldu. İkinci sırada, yüzde 62.6’lık başarı oranıyla Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Cengiz Ergün, üçüncü sırada ise yüzde 60.2’lik başarı oranıyla Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, yer aldı. En başarılı ilçe belediye başkanı ise yüzde 63.7’yle Çukurova Belediye Başkanı Soner Çetin, seçildi. ŞANS TOPU 02, 03, 08, 20, 26 + 08 5+1 BİLEN: 1 milyon 424 bin 417 TL (Devretti) 5 bilen: 3 bin 784’er TL 4+1 bilen: 361’er TL 4 bilen: 39’ar TL 3+1 bilen: 19’ar TL 3 bilen: 4’er TL 2+1 bilen: 5’er TL 1+1 bilen: 3’er TL Geçen yıl Rio Olimpiyatları’ndan ülkelerine madalya alamadan dönen 31 sporcuyu “Atlet değil sıçanlar, ülkemizin parasını sizin için boşa harcadık” diye tutuklatmıştı Zimbabve Devlet Başkanı Robert Mugabe. Kendisi için bir zamanlar Afrika kıtasının en yaşlı lideri deniyordu ama şimdi dünyanın en yaşlı lideri, şubat ayında tam 93 olacak. Bu yıl da görkemli bir kutlama yapar mı bilmiyorum ama 2016 Şubatı’nda yaptığı doğum günü kutlaması tam bir hafta sürmüştü. Ülkesi açlıkla boğuşurken o 42 yaşındaki karısı ile etkinlikten etkinliğe koşup pasta kesiyordu tabii silahlı korumaların ördüğü etten duvarların ardında. İşte bu etkinliklere 800 bin dolar harcanması muhalifleri kızdırmıştı. 1970’li yıllarda lideri olduğu Zimbabve Afrikalı Ulusal Birliği’yle, çoğunluğu beyaz olan Rodezya hükümetine karşı sürdürdüğü gerilla savaşı sonucunda ün kazanmıştı Mugabe. Ülkesi bağımsızlığa kavuşunca da 1980 yılında yapılan genel seçimlerde başbakan olmuştu. Kısa bir süre için de olsa Mugabe yönetiminde her şey yolundaydı. Siyahilerin yaşam standartları geliştirilmeye, sağlıktan eğitime uygulanan politikalar ülkeyi ufak ufak geliştirmeye başlamıştı. Ama ne yazık ki uzun sürmedi. Önce 1982 yılında hükümet ortağını kendisini düşürmeye çalışmakla suçladı. Ve ülkede muhaliflerden binlerce insanın öldüğü üç yıllık bir çatışma yaşandı. 1987 yılında bir anayasa değişikliği ile başkanlık sistemine geçildi Zimbabve’de. Ve o yıla kadar sem Yileerni idZeimmboakbravsei’de bolik olarak devam eden Cumhurbaşkanlığı makamı kaldırıldı. Tabii devlet başkanı Mugabe oldu. O günden beri de başkanlık koltuğundan kalkmadı. İktidarı boyunca dünya çapında eleştiriye ve suçlamaya maruz kaldı Mugabe. Yolsuzluk, siyasi muhalefeti bastırmak, toprak reformunu kötü idare etmek, ekonomiyi kötü yönetmek ve insan haklarını ihlal etmek diye sıralayabiliriz... Her diktatöre yöneltilen suçlamalar yani.. Öyle ki Avrupa Birliği, Mugabe’nin 2008 yılından itibaren AB ülkelerini ziyaret etmesini yasakladı. Ancak 2015 yılında Afrika Birliği başkanı seçilince bu görevi gereği geçici giriş izni verileceğini açıkladı. Ülkesindeki muhalifler bile artık koltuğu bırakmasını istiyor. Yaşı nedeniyle bunadığı söyleniyor. 2015 yılında parlamento açılışında bir ay önce yaptığı konuşmayı tekrarlaması örnek gösteriliyor. Ama 37 yıldır koltuktan kalkmayan Mugabe’nin daha şimdiden 2018 yılında yapılacak devlet başkanlığı seçimlerine katılacağı açıklandı. Hatta öyle ki iktidardaki parti yani Mugabe’nin partisinin gençlik kanadı onun “ömür boyu devlet başkanı” olarak ilan edilmesini ve nüfus kâğıdında da “Devlet Başanı Robert Mugabe” yazılmasını istedi. HDP Grup Başkanvekili Filiz Kerestecioğlu’nun anayasa değişikliği önerisinin ikinci maddesi görüşülürken yaptığı konuşmada sözünü ettiği “Size Zimbabveli bir başkanın hikâyesini anlatayım” dediği Mugabe’dir bu. Kerestecioğlu, Mugabe’nin parlamenter sistemden memnun olmadığını, daha fazla güce ve kontrole sahip olacağı bir başkanlık sistemi istediğini söylüyordu. Mugabe’nin o günden beri de diktatörlükle ülkeyi yönettiğini söylüyordu. Ardından anayasa değişikliği ile Cumhurbaşkanı’na devredilecek yetkileri birer birer sayıyordu ve ekliyordu: “Böylesi Zimbabveli Robert Mugabe’nin aklına bile gelmemiştir. O nedenle bu teklifi hazırlayanlar başta Bekir Bozdağ olmak üzere kendisini ziyaret edip danışmanlık yapmak isteyebilirler.” Türkiye, yeni bir Zimbabve olma yolunda hızla ilerliyor. Hem de bunu ileri demokrasi yalanıyla perdelemeye çalışıyor. Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN [email protected] İşe iade davaları yok mu ediliyor? ABBAS BİLGİLİ Avukat, Adana Barosu Önümüzdeki günlerde yasalaşması beklenen İş Mahkemeleri Yasa Tasarısı Taslağı, iş hukukunda köklü ve önemli değişiklikler öngörüyor. İşçi kesiminden bu yönde bir değişiklik isteğinin olmadığı, işverenlerin ise bu tasarıya olumlu baktıkları biliniyor. “İş mahkemeleri yasa tasarısı taslağı”nda eleştirilecek çok sayıda hüküm olmakla birlikte, burada sadece pratikte “işe iade davaları” olarak bilinen “iş güvencesi” konusunda yapılmak istenenlere bakmak önemli. 13 yıllık uygulama İş güvencesi, emek mücadele sürecinde uzun yıllar sonra işçiler lehine önemli bir kazanımdır. İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23. maddesi ve Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) 158 sayılı sözleşmesinde uluslararası dayanak bulan iş güvencesi, bizde 15 Mart 2003 tarihinden itibaren yürürlüğe girebilmişti. Yaklaşık 13 yıllık uygulama sonucunda iş güvencesine ilişkin önemli sorunlar yaşanmakla birlikte, çok önemli kazanımlar da söz konusu oldu. “İş mahkemeleri yasa tasarısı taslağı”ndaki düzenlemeler gerçekleşirse, işçilerin iş güvencesi ile elde ettiği kazanımların büyük kısmı yok olacak. Çünkü bu tasarıda İş Kanunu’ndaki iş güvencesi hükümlerinde kapsamlı değişiklik yapılmış olacak ve işçiler olumsuz etkilenecek. Bu olumsuz etkileri kısaca özetleyelim. Parasal pazarlık 1) Tüm işçi alacakları ve işe iade Önümüzdeki günlerde yasalaşması beklenen “iş mahkemeleri yasa tasarısı taslağı”, iş hukukunda köklü ve önemli değişiklikler öngörüyor. Özellikle “işe iade davaları” olarak bilinen “iş güvencesi” konusunda. “İş mahkemeleri yasa tasarısı taslağı”ndaki düzenlemeler gerçekleşirse, işçilerin iş güvencesi ile elde ettiği kazanımların büyük kısmı yok olacak Son 13 yılda işçiler, bazen sorun yaşamakla birlikte “işe iade davalarıyla” işlerine geri döndü. davalarının açılabilmesi için, öncelikle arabulucuya gidilmesi zorunlu hale getiriliyor. Buradaki “zorunluluk” kanımızca anayasaya aykırı olmakla birlikte, üzerinde durmak istediğimiz yönü, iş güvencesinin (işe iade davasının), işe iadeden çıkıp parasal pazarlığa dönüşeceği. İşe iade davasının parasal sonuçları da olmakla birlikte, bu davalardaki birincil amaç iş güvencesidir, parasal sonuçlar ikincil sonuçlardır. Zorunlu arabuluculuk ile işe iade davalarındaki birincil amaç olan iş güvencesi, ikincil amaçlara kurban edilmiş olacak ve iş güvencesinin ruhu ve özü yok olacaktır. İşe iade davalarında arabuluculuk olacaksa, kanımızca bunun sadece “işçinin işe başlatılıp başlatılmayacağı” yönü ile sınırlı olması gerektiğidir. Çünkü iş güvencesinin amacı işe iadedir. Ücretin adı tazminat 2) Mevcut uygulamada işe iade davasını kazandığı halde işe başlatılmayan işçiye boşta geçen dört aylık sürenin ücreti ve diğer hakları ödeniyor ve bu dört aylık sürede işçi çalışmış gibi sigorta primleri de SGK’ye ödeniyor. Tasarıya göre ise dört aylık ücretin ismi “tazminat” olarak değiştirilerek, dört aylık çalışmış gibi sayılan süre tamamen yok ediliyor. Dört aylık süre yok edilince, sigorta primlerinin ödenmesi de söz konusu olmayacak. Yani işçinin dört aylık süresi mevcut uygulamaya göre tamamen ortadan kalkıyor. “Ücret”in adı “tazminat”a dönüştürüldüğü için, “diğer haklar” denilen “ücretin ekleri” de işçinin kayıp hanesine yazılıyor. Dört kalemde kayıp 3) Dört aylık sürenin toplam hizmete eklenmesi söz konusu olmayınca, bu sürenin kıdem tazminatına, ihbar tazminatına ve yıllık izin ücretine yansıması da söz konusu olmayacak, işçinin üç kalem alacağı olumsuz etkilenecektir. 4) Mevcut uygulamada, işe iade davasını kazandığı halde işe başlatılmayan işçinin iş güvencesi tazminatı (işe başlatmama tazminatı), kıdem tazminatı, ihbar tazminatı ve kullanmadığı yıllık izinlerin ücreti “işe başlatılmadığı tarihteki ücret” üzerinden hesaplanıyor. Oysa tasarıya göre “işe başlatılmadığı tarihteki ücret” üzerinden değil, “geçersiz sayılan fesih tarihindeki ücret” üzerinden hesaplanması öngörülüyor. Bu durumda da işçinin dört kalem alacağında geriye gidiş yani kayıp söz konusu. Aynı husus kıdem tazminatı tavanı açısından da söz konusu olup ücreti kıdem tazminatı tavanını aşan işçileri de olumsuz etkileyecektir. İşçilerin mevcut haklarını kısarak geriye götüren ve iş güvencesinin özünü ve ruhunu yok eden bu tasarının yeniden ele alınmasını temenni ediyoruz ve en azından Meclis’te görüşülürken düzeltilmesi için olumsuzluklara dikkat çekmek istiyoruz. 12 Ocak 2017 SAYI: 33335 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Haber Koordinatörü Aykut Küçükkaya Yayın Danışmanı Kadri Gürsel Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 06.49 06.32 06.53 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 08.21 13.19 15.42 08.03 13.04 15.29 08.21 13.26 15.56 Akşam 18.05 17.53 18.20 Yatsı 19.30 19.16 19.41 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Danıştay, HASAM’ın kurulmasını durdurdu [email protected] SİBEL BAHÇETEPE Danıştay 15. Dairesi, Türkiye Halk Sağlığı Kurumu Başkanlığı’nca yayımlanan ve Halk Sağlığı Merkezleri’nin (HASAM) kurulmasını düzenleyen genelgenin yürütmesini durdurdu. Genelgeye göre, nüfusu 50 bin ve üzeri olan il, ilçe merkezlerine açılacak halk sağlığı merkezlerinde, mesai saatleri dışında aile hekimleri, aile sağlığı elemanları ve toplum sağlığı merkezi personeli nöbet tutacaktı. Merkezler, bakanlığa tahsisli binalarda veya diğer kamu, kurum ve kuruluşlarına ait binalarda kurulacak ya da kiralama yoluna gidilecekti. Genel Sağlıkİş Sendikası, geçen yıl, 23 Mart 2016 tarihli 2016/5 sayılı genelgenin hukuka ve normlar hiyerarşisine uygun olmadığını belirterek, Danıştay’a başvurmuştu. Danıştay 15. Dairesi, sendikanın talebini haklı buldu. Kararda, “...anılan genelgede yer alan halk sağlığı merkezlerinin organizasyonu, bünyesinde aile hekimliği biriminin kurulması, aile hekimliği personeline mesai dışı nöbet görevi verilmesi gibi hususlardan, bu merkezlerin birinci basamak sağlık hizmeti sunmak üzere kurulan yeni bir yapılanma olduğu anlaşılmaktadır. Gerçekten de adı geçen merkezlerin fonksiyonlarına bakıldığında, bu merkezlerin ek birim olarak nitelendirilemeyeceği açıktır. Hal böyle iken, yeni bir sağlık hizmeti sunumunda bulunan, kanunda ve yönetmelikte öngörülmeyen, tanımlanmayan bir kurumun kuruluşunun ve işleyişinin genelge ile düzenlenmesi hukuken mümkün olmayıp bu düzenleme normlar hiyerarşisine de aykırılık teşkil etmektedir” denildi. Genel Sağlıkİş Genel Başkanı Zekiye Bacaksız, “Bakanlığın ne yaptığını kimse bilmiyor. Danıştay, böylesi önemli bir konunun, tartışılmadan ve ‘ben yaptım oldu’ mantığı ile düzenlemeyeceğini söylüyor” dedi. l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle