19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Dünya Kültür Mirası İstanbul zirvesi Dünya Miras İzleme Girişimi’nin “Sivil Toplum, UNESCO Dünya Mirası ve Sürdürülebilir Kalkınma” üzerine uluslararası konferansı, 810 Tem cek. Beyoğlu Galatasaray’daki Cezayir Kültür Merkezi’nde yer alacak etkinliğe Prof. İlber Ortaylı’nın yanı sıra Nijerya, Kolombiya, Kudüs ve Londra muz tarihinde İstanbul’da düzenlene gibi noktalardan zirveye dahil olacak. Perşembe 7 Temmuz 2016 [email protected] EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: ZARİFE SELÇUK 15 Arkeolog Marc Bey’in protesto vedası Belçikalı arkeolog Marc Waelkens, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın politikalarını eleştirdiği ve kendini güvende hissetmediği için artık Türkiye’ye gelmek istemiyor ERDİNÇ UTKU 19902013 arasında Türkiye’nin güneyindeki Ağlasun bölgesinde bulunan antik Sagalasos yerleşimi kazı başkanlığını yapan ve adı Sagalasos ile özdeşleşen, bölge halkının ‘Marc Bey’ olarak andığı 68 yaşındaki Belçi kalı Prof. Marc Waelkens, Türkiye’ye veda etti. Vize alamayacağını ve istenmeyen adam olduğunu düşünerek, sosyal medyada yaptığı “Sagalasos’a Geçici Vedam” başlıklı açıklama ile Türkiye’deki çalışmalarına son veren Waelkens, Cumhuriyet’e “Vize verildi, ancak ben vize verilmeden önce, politik durumu protesto etmek ve tutuklanma korkusu nedeniyle gitmemeye karar vermiştim” diye konuştu. Emekli olduğu halde çalışmalarına KU Leuven’de devam eden ve Facebook’ta Cum hurbaşkanı Erdoğan’ın politikalarını eleştiren emekli profesör, “Uzlaşma için hiçbir alan kalmadı. Türk akademisyenler vatan haini olarak muamele görüyor ve hapishaneye tıkılıyor. Türkiye’deki durum Rusya’dan çok daha kötü” diye düşünüyor. Waelkens, “Gitmeme izin verilse bile, Türkiye’de kendimi güvende hissetmiyorum. Birkaç hafta önce, Türk kökenli bir Hollandalı gazeteci, Erdoğan’ı eleştirdiği için Kuşadası’ndaki yazlığında tutuklandı ve haftalar sonra ülkeden sınırdışı edildi. Ben de Erdoğan’ı Facebook’ta aylardır eleştiriyorum ve paylaşımlarımı takip ettiklerinden eminim” dedi. Borusan Contemporary, Kayıp armonininJaponçağdaş sanatı topluluğu teamLab’ın etkileşimli dijital dijital ressamlarıyapıtlarınolduğu sergisine ev sahipliği yapıyor. Siz teamLab’ın işlerini nasıl özetlerdiniz? İş ile izleyici arasındaki sınır teamLab’ın sözcüsü Ikkan Sanada ile konuştuk Bugünün bilgi toplumunda, bilgi dinamik ve akışkan hali ile fiziksel varoluşa herhangi bir bağımlılık içinde değil, biz de sanatın ayrıca fiziksel sınırlar ve bağlardan azade olması gerektiği görüşündeyiz. Sanat, dijital çerçevesiyle daha genişlemiş vaziyettedir ve bu nedenledir ki, izleyiciler onlarla fiziksel maddelerin ötesin Türkiye’nin ilk ofis müzesi ve yeni medya sanatının İstanbul’daki en önemli adresi Borusan Contemporary, teknolojinin sa EAVLRTUİMĞ nata etkisinden yola çıkan Ja pon çağdaş sanatçı topluluğu teamlab’in “te amlab: Sanat ile Fiziksel Mekânın Arasında” ve Borusan Çağdaş Sanat Koleksiyonu’ndan özel bir seçkinin görüleceği “Güverte Yolculu ğu”, sergilerine ev sahipliği yapıyor. Biz de, 21 Ağustos’a değin yer alan bu sergilerden teamLab imzalı olan üzerine, ekibi temsilen Japon sanatçı Ikkan Sanada ile söyleştik. n Borusan Contemporary’de izlenmekte olan işleriniz, teknik manada son derece mükemmel ler. Bununla beraber, ölümlü varoluşun doğa sı ve yaşamın kaosuna da gönderme yapıyorlar. Yapıtlarınızın, günümüz etik ve ekolojik krizle riyle ilişkisini nasıl kuruyorsunuz? teamLab’in yapıtları doğaya ve zamanın geçi şi üzerinedir. Bu konular Japon sanatının da her daim ana elemanları olagelmiştir. Dört mev simin değişkenliği, doğadaki bütünsellik ve de bir ilişki kura bilmektedir. teamLab’in iş ve izleyici arasında etkileşime izin ve ren eserleriyle, iz leyicinin mevcu diyeti ve davranı şı, işi şekillendire bilmektedir, böy lece izleyici ve iş arasındaki sınır da muğlaklaşmış olur. İzleyici, işin bir parçası haline bürünür. Bu kavramsal yaklaşım, Ikkan Sanada yapıt ve birey ile, yapıt ve bir grup izleyici arasındaki ilişki nin doğasını da dönüştürmüş olur. Böylece eseri tecrübe ederken, sizin yanınızdaki ki şinin ya da yanınızda bile olmayanların ya rattığı etki, önemli hale gelir. Organik bir evrimsel süreç onun kırılgan güzelliği, Asya ve Japon kültüründe içselleşmiştir. Özellikle Japonya’da, kiraz çiçeklerinin demetleri üzerinden dünyanın hem ne denli güzel, hem de kırılgan olduğunu duyumsarız. Geleneksel tuvallere sizinle birlikte, yanıbaşınızda bakan izleyicinin davranışı, daha da anlam ve öncelik kazanır. Bu yolla, bir sanat yapıtı da, onun önünde duran izleyicinin davranışlarını etkilemiş olur. Eğer siz Kayıp armoninin yeniden keşfi Antik Japon anlayışına göre ayrıca, insanlar ve doğa arasında bir sınır olduğu düşünülmez. Belki atalarımızın dünyayı nasıl algıladığı ve doğayla nasıl bir ilişki kurduklarını anlayabilirsek, buradan doğa ile ilişkimizi ve elbette birbirimizle olan ilişkiyi de yeniden kurabilmenin yolunu bulabiliriz. Yani bugün için, insanlara kayıp bir armoninin yeniden keşfi için bir şans bir sergide yalnız başınıza iseniz, büyük “İşlerimizde olasılıkla kendinizi şanslı görebilirsi yer alan imgeler, niz. Buna mukabil, bizim işimizle si örneğin kelebekler ilk ze ötekil kimselerin varlığının da bakışta gerçeküstü gelebilirler, ha eski sanat eseri anlayışına na ancak niyetimiz, sanat yapıtının zaran ne derece olumlu etki yap kavramsal çerçevesine tığı fikrini duyumsatabileceğimizi hizmet eden artistik düşünüyoruz. görsel bir dışavurum Dijital çağın disiplinlerarası sanat yaratabilmek.” kolektifi profesyonelleri olarak, team verebildiğimizi umuyoruz. Lab ortak yaratıcılık anlayışından yana n Belli bir biriciklik yaratabilmek doğrultusunda, yapıtlarınız ve izleyicinin onlarla ilişkisi üzerinden diyalog oluşturmaya gayret ediyorsunuz. Sizi sanat yapıtı üretiminin hangi yönü daha fazla cezbediyor? Ölümlülük mü? Ölümsüzlük mü? Hayat elbette ki ölümle neticelenmek durumunda ğildir ve sürekli değişkenlik arz eder. Bana kalırsa, ölümlülük ve ölümsüzlük, sonsuza değin değişken zamanötesi güzelliği yaratabilmemize olanak veren bir düzendir. n Sergilenen işleriniz son derece pozitif, naif ve teskin edici özellikler arz ediyorlar. Yorgun ruhlara dır ve her üye, yapıta kendi birikimini yansıtır. Dijital sanat eseri, bir kişi tarafından ortaya konulamaz. Onun karmaşıklığı, farklı uzmanlık alanlarından birçok kimsenin bir arada çalışma zorunluluğunu ve neticede her birinin eserin yaratı sürecine getirdiği özgün biçimi beraberinde getirir. Bu, dır, ancak ölüm ve yaşam döngüsünün tekrarı, son şifa verici hallerinin yanında, dünyadaki şeylerin yaratıcılık adına etkileyici ve organik bir evrimsel suzluğa varır. Bu sonsuzluğu ölçmek mümkün de gelip geçiciliğine de belli bir farkındalık sağlıyorlar. süreçtir. http://www.teamlab.net/ En güzel bayram hediyesi Sevinçleriyle, acılarıyla, umutları ve özlemleriyle bir bayram daha geldi, geçti, geçiyor... Bu bayramın en güzel armağanı sevdiklerimle kucaklaşmaktı. Bir de aşağıda sizlerle paylaştığım, Yeliz Baki’den gelen mektuptu. Bu köşeyi okumaktaysanız, “Barış İçin Müzik” kurumunun kurucuları, yöneticileri Mehmet Selim Baki ve Yeliz Baki’yi tanıyorsunuz. Edirnekapı’da 2005’te başlattıkları müzik eğitimi, kurdukları çocuk ve gençlik orkestraları, korolarıyla binlerce yaşamı dönüştüren mucizenin yaratıcıları onlar... Şimdi çabalarını köylere taşıyorlar. İşte gözyaşlarımı tutamayarak okuduğum, ülkemin aydınlık yüzünü yansıtan o mektup: Seferihisar Turgut köyü Bu satırları Seferihisar’ın Turgut köyünde, köy orkestrasına iki hafta önce katılan çocuklarımızın ders saatinin gelmesini beklerken yazıyorum. Burası köy yasasıyla mahalleye dönüşmüş olsa da bizim için, burada yaşayan insanlar için hâlâ bizim “köyümüz”. 18 Haziran’da burada yaşayan bütün çocukların katılımıyla Turgut Köyü Yaylı Orkestrası kuruldu. İki haftadır, Edirnekapı’da yetişen genç müzisyenlerimiz köydeki kardeşlerine öğrendikleri gibi liderlik yapmaya ve bildiklerini paylaşmaya geliyor. Ve bunu öyle güzel yapıyorlar ki onların çalışmalarını izlerken sürekli gözyaşları içindeyim. Sanırım bu yeşeren umudun sevinç gözyaşları. İki haftada orkestranın geldiği nokta bazı gözlere inanılmaz gelse de hepimiz bunun nasıl olabildiğini çok iyi biliyoruz. Birlikte olduğumuz zaman her şey mümkün. Her şey imeceyle Burada her şey imeceyle yapıldı. Enstrümanlarımızı bir dostumuz alırken İzmirli dostlar iki günde nota sehpamızın hepsini kendi el emekleriyle yaptılar. Enstrümanların tesviyesini hiç ara vermeden çalışarak bir günde bir öğrencimiz bitirdi. Çalıştığımız okul temizlendi. Muhtarımızın ailesi yemeklerimizi pişirdi, ziyaret eden dostlarımız kurabiyelerle gelip çocuklara dağıttı. Bir velimiz okulumuza evde kullandığı sebili getirdi. Yan komşumuz okulun ve kaldığımız evin bahçesini temizledi. Yoğun olarak dersler başladı ve birinci haftanın sonunda ilk konserlerini verdiler. Meydandaki kahvede verildi konser. En az, çocukların Leipzig Operası’nda verdikleri konser kadar heyecanlandım. Küçük bir konser sanılsa da öyle bir orkestra düzeni, birlikte hareket etme, coşku ve gurur hali vardı ki, konser herkesin gözünde devleşti. Çocuklarını izleyen aileler, anneler, dedeler, nineler şaşkınlık içindeydi ve sonuçtan dolayı büyük bir heyecana kapıldılar. Hele bir de, hem liderlik eden, hem de yeni öğrenen çocuklarımızın “Başardık” duygusunun parıltılarına şahit olsaydınız... Yolu İzmir’e düşenlere İki haftadır burada yaşananları kendi gözlerinizle görebilmenizi dilerdim. Sizler bir mucize yarattınız. Mesajlarınızla, varlığınızla, desteklerinizle veya bizzat katılımınızla bu sizlerin mucizesi. Destek verdiğiniz vakıfta yetişen çocuklarımız ve gençlerimizin mucizesi. Bütün yaz boyunca vakfın İstanbul’daki genç müzisyenleri dönüşümlü olarak buraya gelmeye devam edecek. Yolunuz İzmir’e düşerse mutlaka Turgut köyüne uğrayın ve buradaki orkestrayı ziyaret edin. Onlar yalnız olmadıklarını biliyorlar, gittikçe çoğalan Barış İçin Müzik ailesinin çocukları olduklarını biliyorlar. İyilik ve güzellik tüm çocuklarımızdan yükseliyor. Onların sesini güçlendirmek, onları korumak ve desteklemek bizlere düşüyor. Size verebileceğimiz bayram hediyesi ancak bu güzel haberler. Hepinize umudunuzu ve neşenizi beslediğiniz bir bayram diliyoruz. Deep Purple rüzgârı esti Deep Purple, Antalya Expo 2016’da konser verdi. 40 yılı aşkın bir geçmişe sahip Deep Purple, vokalde Ian Gillan, elektro gitarda Steve Morse, bas gitarda Roger Glover, klavyeli çalgılarda Don Airey ve vurmalı çalgılarda Jan Paice ile sahneye çıktı. Deep Purple bugüne kadar hit olan birçok şarkısını hayranlarıyla birlikte seslendirdi. Grubun, 100 milyonu geçen bir albüm satışı bulunuyor. • Havuz, çocuk havuzubahçesi • Açıkkapalı restaurant, bar • Odalarda: Klima, TV, fön, balkon • Sabah, öğle, akşam açık büfe, ikramlar • Alkolsüz içeceklerimiz LİMİTSİZDİR. • AİLE OTELİNİZ, WiFi 12 ADALAR, KELEBEKLER VADİSİ, DALYAN, TAM GÖCEK, JEEP ile SAKLIKENT PANSİYON TURLARINA KATILMA İMKANI PLUS Yarım Pansiyon *80 TL *89 TL 5 gece konaklamalarda geçerlidir. Tel: 0252.616 76 11 12 • www.starotel.com.tr C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle