18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Perşembe 28 Temmuz 2016 Yunanistan iadeyi erteliyor Darbe girişiminin ardından helikopterle Yunanistan’a kaçan 8 asker, savunma için ek süre isteyince iltica mülakatları bir ay ertelendi. Avukatları, askerlerin Türkiye’de işkenceden korktuğunu belirtti. Adel Kermiche [email protected] TASARIM: müge kaygusuz Fransa’dan ‘son’ saldırgan fotoğrafları Kilise basıp rahibin boğazını kesen iki IŞİD’linin kimliği, Suriye’ye giderken Türkiye’nin iade ettiği 19 yaşındaki Adel Kermiche ile Melik P. olarak açıklandı. Le Monde gazetesi, France 24, RFI, BFMTV gibi kanallar “ölümden sonra onurlandırmak” olduğu gerekçesiyle artık saldırganların fotoğraflarını yayımlamama kararı aldı. 7 Kamışlı’da IŞİD katliamı [email protected] IŞİD, PYD’ye bağlı Savunma Bakanlığı önünde bomba yüklü kamyonla intihar saldırısı yaptı. Kadın ve çocuklar dahil onlarca kişi öldü, 170’i aşkın kişi yaralandı Avrupa’yı üst üste saldırılarla diken üstünde tutan IŞİD bu kez Suriye’de Kürtlerin kontrolündeki Rojava’nın Kamışlı kentini kana buladı. Türkiye sınırına yakın Kamışlı’da PYD’ye bağlı Cezire Kantonu Savunma Bakanlığı önünde bomba yüklü araçla intihar saldırısı düzenlendi. Onlarca kişi öldü ve yaralandı. Kurbanların çoğu aralarında kadın ve çocukların da olduğu siviller. PYD’nin güvenlik yetkilileri de kayıp verdi. En kanlı saldırı Sputnik’e göre en az 52 kişi öldü, 170’i aşkın kişi yaralandı. Esad hükümetine göre 44, muhaliflerin Gözlemevi’ne göre 48 kişi öldü,140’ı aşkın kişi de yaralandı. Bu, Suriye’de çatışmaların başladığı Mart 2011’den beri Kamışlı’yı vuran en büyük ve en kanlı bombalı saldırı oldu. Bakanlıkların bulunduğu, dolayısıyla çok sayıda kontrol noktasıyla sıkı güvenlik önlemlerinin uygulandığı batı bölgesinde pek çok bina enkaza dönerken yerde dev çukurlar oluştu. Patlamanın şiddetiyle benzin konteynırlarının da infilak etmesi ikinci bir patlama etkisi yarattı. Kıyamet yeri gibi AFP muhabiri, saldırının ardından bölgenin yıkıntıya döndüğünü, neye uğradıklarını şaşıran sivillerin kanlar içinde enkazda yakınlarını aradığını belirtti. Tümüyle kanlar içindeki bir adamın kan ve tozdan yüzü kırmızı ve griye bulanmış bir çocuğu kolundan tutarak çılgınca sokaklarda koştuğunu, yanından geçtikleri elbiseleri paramparça olmuş bir kadının ağlama ve bağırma krizine tutulduğunu, beraberindeki kız ve oğlan çocuğunun ise şoka girmiş halde kıpırtısız durduğunu, enkazdaki yangınlardan yayılan dumanın altında çocukların ağlaştığını aktardı. Enkazdakileri kurtarmak için yoğun çaba gösterilirken, halka kan bağışı çağrısı yapıldı. ‘Mınbiç misillemesi’ Sputnik’e göre patlamada kullanılan 2 ton bombayı kamufle için kamyona koyun yüklenmişti. IŞİD, sosyal medyadan üstlendiği saldırının “haçlı koalisyonunun Mınbiç’e düzenlediği saldırılara misilleme” olduğunu duyurdu. PYD’nin silahlı kolu YPG, Suriye’de IŞİD’le savaşın en önemli aktörlerinden biri. ABD’nin havadan destek verdiği YPG’nin öncülüğündeki Suriye Demokratik Güçleri’nin Mınbiç kuşatması ise iki ayı geçti. Patlamanın şiddeti Nusaybin’de de hissedildi. Ev ve işyerlerinin camları kırıldı, 2 kişi yaralandı. Patlama, bakanlıkların bulunduğu bölgeyi viraneye çevirdi. ‘Erdoğan NATO’yu kızdırıyor’ Almanya’nın Der Spiegel dergisi web sitesinin manşetine “Türkiye’de darbe girişimi sonrası Erdoğan’ın Putin ile flörtünün NATO’yı provoke etmesini” taşıdı. Der Spiegel yazarı Matthias Gebauer, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rus mevkidaşı Putin’le barışmasının darbe sonrası kazandığı temponun yeni bir anlam kazandığına dikkat çekti. Gözaltı ve idam peşinde ki Erdoğan’ın Putin’e güvenmesinin ülkeye yeni bir yön verme denemesine benzediği, bunu NATO’yu kızdırdığını bile bile yapan Erdoğan’ın Doğu’ya çark ettiğini belirtti. “NATO’nun Türkiye‘nin yeni yönelimine büyük endişeyle baktığını Erdoğan biliyor. NATO için Türkiye muazzam önemde” derken, NATO’nun jeostratejik çıkarları uğruna Erdoğan’a ses çıkaramadığını aktardı. İlk kadın ABD başkanı olmak için tarih yazdı PORTRE Geldi, gördü Ortadoğu mahvoldu hHddMnvbarBCdbktSrdlrtmktrridşlkör‘çınaeiieiaıeiıtıiaeauunueuaoeeülğilslarnşaobmodbvlilakkknnanlrrinenrilnlkiındadneagynaddaüskeiilüllütök“yylr’eıdirCiarkaeareriSrekeırmGlloğoicyoAdee,ademdaüşiıraslğlualnsrianCiadlle’tantekazüBelenCnhdıdalroibmeidclç’ddhlaauuçrnIlaıLi.ıDdtteuedlAnyanreıiieDaıiaieçtşCoeroel.uianLnsğ’ngeoBşiil.tunylmiekenwnanslYiagtelaştlkiuu’bSiuliepliE,yTaliaşonmr,ıbntoyeeaianCibCğposysagrlnnüeibumstnabıinllşliiheoaTaıncunadlosonöserrün2dş,illaası’dknrmırddiıukrmkkidyulnnSrlymıAğk0ekam.iaaıitr’daylzeiağoyOneaeıüaaçiba1rhsaBoisanlh1nOüalldeatırunhkl’nistetiluyebIDdnyeandkn.öukkre’lekklybbrylaşççaaa,bıZgeaf’ies,aDrkaionkvasaieraiyyıimsklh2iiöölrlmyünlıariirpBLeonTşakmueeeinrkn0aailnnSyoğvdiam.küntdüarseçibdtlm0nadeaaiuka’eıSlüayaoryy,yçynülğtyie’a8yveerkateln,naanİniaaiülas”sııalslleomyaeıi’yçKandkyredzlıtlykoigr’kdtnaLkdşerçyılğleıdıpoaaereyeeaaaigndşosiiciıaniairbdlynidionnclro.açlmyuülbeayscaheçüCi’tieyıdAıelarillaarç’klebraşaanhıniiainzaaed.auştşssalıglimtisrşkıteeaDnuslişBmkşikdembyfgvıcakıeıva.kıdrrlninötiaeeiaanseareae’üleirllçanıeıınelaplğnninıı Clinton’ın Demokrat Parti’nin ilk kadın başkan adayı ilan edilmesini kadın delegeler çılgınca kutladı. Kurultaya videoyla bağlanan Clinton, kadınlara görünmez sınır çekme manasına gelen cam tavanı çatlattıklarını belirtti. Dünyanın en büyük ekonomisi ve en güçlü ordusunun başına bir kadının geçme ihtimali ete kemiğe büründü. ABD’nin Philadelphia kentinde toplanan Demokrat Parti kurultayı, önseçimleri kazanan Hillary Clinton’ı başkan adayı ilan etti. Böylece ülkenin 240 yıllık tarihinde ilk kez bir kadın siyasi, büyük bir partinin başkan adayı oldu. Oylama gecesine Clinton’ın sosyalist rakibi Bernie Sanders’ın jesti ve eşi Bill Clinton’ın konuşması damga vurdu. Sanders ikna edemedi Eyaletler sırayla delege oylarını bildirirken Güney Dakota’nın verdiği 15 oyla Clinton adaylık için gerekli 2.382 oy eşiğini geçti. Destekçileri çığlıklar ve sevinç gözyaşları ile birbirlerine sarıldı. Sıra Vermont delegasyonuna geldiğinde mikrofonu alan Sanders, partiyi birleştirmek adına önemli bir jeste imza attı. Oylamanın durdurulmasını ve rakibinin aday ilan edilmesini istedi. Kurultay Başkanı bu isteğe uydu. Ancak Sanders’ın çoğu destekçisi Clinton’ın saflarına geçmeyi reddetti. Kurultay salonunda ve dışında protestolar gece boyu sürdü. Bir metro istasyonu yakınlarında toplanan binlerce eylemcinin kurultay salonuna yürümemesi için polis barikat çekti. Aralarında siyahi aktivistlerin de bulunduğu eylemciler mumlar yaka rak “Seçimlerde hile var” sloganları attı. Oy verme işlemi tamamlandığında ise Clinton’ın 2 bin 842 delegesine karşın Sanders’ın 1865 delege kazandığı görüldü. Bill’den ilanı aşk Eşinin aday ilan edilmesinden kısa süre sonra sahneye çıkan Bill Clinton, normalde first lady adaylarının yaptığı konuşmayı yapan ilk erkek ve ilk eski ABD başkanı oldu. “1971 baharında bir kızla tanıştım. Sarı saçları vardı, büyük bir gözlük takıyordu ve makyajsızdı” diye söze giren Clinton, birlikte geçirdikleri 45 yıldan sıcak anektodlarla eşinin insani yanlarını ön plana çıkardı. Dostlarına sadakatini, muhtaçlara yardımlarını, kızına düşkünlüğünü övdü. Kendi seks skandalını ima edercesine “Sizi asla terk etmeyecek. Beni hiç terk etmedi” diye konuştu. ‘Sistemin adayı’ diye eleştirilen eşi için “Hayatımda tanıdığım en iyi reformcu. Hiçbir zaman statükoyla tatmin olmadı. Hep topu daha ileri atmaya çalıştı” dedi. Cam tavan çatladı Eski başkanın duygusal konuşmasının ardından salonundaki dev ekranlara geçmiş tüm başkanların siyah beyaz portreleri yansıtıldı. Ardından kurultayı New York’taki evinden izleyen Hillary Clinton’ın video bağlantısı belirdi. Alkış tufanı arasında Clinton, “Cam tavandaki en büyük çatlağı oluşturduğumuza inanamıyorum. Bu sizin zaferiniz” diye konuştu. Kendisini izlemek için uyumamış küçük kızlara “Ben ilk kadın başkan olabilirim, ama bir sonraki içinizden biri olacak” diye seslendi. Bill ne olacak? New York Times gazetesi, Hillary başkan seçilirse eşine ne olacağını irdeledi. Bill Clinton kabine ve kriz toplantılarına katılmayacak, aile vakfından çekilecek, hatta eşine müdahale ettiği düşünülmesin diye Beyaz Saray’da ofisi de olmayacak. Ancak Bill Clinton “yapacak işi olmayınca başını belaya sokuyor”. FETO bir ‘Opus Dei’ taklidi mi? Fethullah Gülen örgütünün eğitim, yargı, polis, istihbarat ve TSK’ye yıllar içinde nasıl olup da bunca güçlü ve yaygın biçimde sızmış olduğu konuşuluyor 15 Temmuz’dan bu yana. Ahtapotun kolları gibi sistemin tüm kurumlarına sızan ve rejimi kuşatan yapının dünyada benzeri var mı, diye soruluyor… Benim sık karşılaştığım soru Josemaria Escriva adlı bir papaz tarafından kurulan Katoliklerin gizemli “Opus Dei” örgütü ile FETÖ’cu yapı arasındaki benzerlikler… “Da Vinci Şifresi” romanını okuduysanız “Opus Dei” adını duymuşsunuzdur. Dan Brown’un çok satan kitabında insanların beynini yıkayarak teslim alan bu esrarengiz örgütün, Katolik dünyasındaki büyük etkisi anlatılır. “Opus Dei” ile ben romanların sayfalarında değil İspanya’da yaşadığım demokrasiye geçiş yıllarında tanıştım. İspanya’ya ilk ayak bastığım ’80’li yıllarda, AB ile ilişkileri Franco döneminin dondurucusundan çıkaran “Opus Dei”li bir diplomat Ullastres isimli bir büyükelçi ile karşılaşmıştım. Franco kabinelerinde de zamanında yer alan bu becerikli diplomatın, geçmişte kendisi gibi Franco’ya hizmet etmiş herkesten değişik bir konumu vardı. Demokrasiye geçişin üzerine çarpı koyduğu sabık Franco rejimiyle özdeşleşen herkes hızla geçmişe mal olurken, Ullastres ayakta kalmıştı. Bunun hikmetini sorduğumda “O başkasına benzemez” yanıtını almıştım: “Ullastres bir cindir. Ve Opus Dei’lidir!” “Opus Dei de ne?” dediğimde, bu tarikatın Katolik kilisesinin en güçlü örgütlerinden biri olduğu anlatılmıştı. Stratejik iktidar mantığı Opus Dei’yi, diğer dini tarikatlardan ayıran özellik bu örgütün ahretten çok dünyevi işlerle iştigal etmesiydi. İspanya’yı demir yumrukla 40 yıl boyunca yöneten Franco diktatörlüğünün özellikle son döneminde, ekonomi ve dış politika alanını bu tarikata bırakmıştı. “Ticaret bakanlığı” ve ardından Brüksel’de “AB Büyükelçiliği” yapan Ullastres, diktatörün tarikata işte beyaz çek verdiği bu iki alanda at koşturuyordu. İki anahtar alanda örgütün güçlü şebekesi ve varlığı yüzünden, Franco öldükten sonra da ünlü diplomat varlığını koruyabilmiş ve etkisini sürdürebilmişti. İspanyollar, Franco’nun bu kadar uzun zaman ayakta kalabilmesini ve pek çok diktatör gibi kanlı bir suikasta kurban gitmeden 86 yaşında eceliyle yatağında ölmesini, “Opus Dei” ile yaptığı önemli bir “centilmen anlaşmasına” bağlıyorlardı. Devletin zirvesindeki bu zimni mutabakatın kendine özgü stratejik bir iktidar mantığı vardı. İspanya farkı Aslen general kökenli olan ve bir iç savaş ve askeri darbeyle işbaşına gelen “Generalissimo” Franco, “Opus Dei”e ekonomi ve dış politikanın yanında giderek “eğitim”in kapılarını açmıştı amma İspanya’nın “paralel yapı”sını orduya hiçbir zaman sokmamıştı. İstihbarat ve emniyette de bir “Opus Dei” etkisinden bahsedildiğini ben hiç duymadım. İpler böylece son tahlilde diktatörün elinde kalırken, “Opus Dei”e sadece çok geniş bir kültürel, siyasi, ekonomik etki alanı yaratılmıştı. Çok fakülte örneğin Opus Dei denetimindeydi... Dini organizasyonun muazzam teknokrat ağı ekonomi ve dışişlerini çekip çeviriyor, ekonomik anlaşmalar önce Opus Dei’in elinden geçiyor, güçlü finansal olanaklardan herkesten önce Opus Dei’nin yararlandığı ve nemalandığı söyleniyordu. Yandaşlar için Opus Dei böylece bir “sosyal asansör” işlevi görüyordu. Dar gelirli ailelerin çocukları için bu “ikbal ve iktidar tarikatı” bir devlet kuşu sayılıyordu. Kendilerine sağlanan fırsatlar karşılığında müritlerden beklenen ise aktif misyonerlik faaliyetleriyle örgüte yeni insanlar kazandırmak ve hiyerarşik yapılanmadaki liderlere hiç sorgusuz biat etmeleriydi. Devam edecek… ABD Genelkurmayı ile Gülenİncirlik görüşüldü ABD Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’ın “Türk Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar geçen hafta beni iki kez aradı, görüştük” sözlerine askeri kaynaklardan açıklama geldi. DHA’ya iki görüşmeyi doğrulayan askeri kaynaklara göre 16 Temmuz’da Dunford, Akıncı Üssü’nden dönen Akar’ı “geçmiş olsun” için aradı ama ulaşamadı. Akar iki gün sonra “teşekkür” için aradı. Buna göre ilk görüşmede Dunford, İncirlik ve Diyarbakır hava üslerine elektrik verilememesi ve akaryakıt ikmali yapılamaması nedeniyle rahatsızlık iletti. Akar’ın konuyu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a iletmesiyle 22 Temmuz’da sorun çözüldü. Akar’ın aradığı ikinci görüşmede Dunford hızlı çözüm için teşekkür ederken, Akar da “ABD’de bulunan Fethullah Gülen’in iadesi konusunda destek talebini” iletti. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle