23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 28 Temmuz 2016 EDİTÖR: ASLAN YILDIZ TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Büyük tasfiyeai1e6shd8kri4ealdrçi YAŞ’ı beklemedi Yıldırım ve Akar’ın Saray’da gün boyu yaptıkları toplantı sonucunda 149 generalamiral, 1099 subay, 436 astsubay TSK’den ihraç edildi 15Temmuz darbe girişiminin ardından Yüksek Askeri Şura (YAŞ) top lantılarının başla masına saatler kala Türk Silahlı Kuvvet leri (TSK) persone lin tarihi ihraç gel di. TSK’de darbe gi SERTAÇ EŞ rişimine destek verdikleri gerekçesiyle 149 generalamiral, 1099 subay, 436 ast subay kurumdan ihraç edildi. Yarısı ihraç edildi Darbede rolü olduğu gerekçesiyle tutuklanan eski İkinci Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti ile eski YAŞ üyesi Orgeneral Akın Öztürk’ün de TSK ilişiği kesildi. Bugün Çankaya Köşkü’nde başlayacak YAŞ toplantılarında kalan personel üzerinden terfi ve atamaların yapılması bekleniyor. Kararla Hava Kuvvetleri’ndeki generallerin yarıya yakını, Deniz Kuvvetleri’ndeki amirallerin de yarısının TSK ile ilişiği kesilmiş oldu. Karargâhlar boşaltıldı Hükümetin yaptığı değişiklikle bugün Çankaya Köşkü’nde bir günde gerçekleştirilecek YAŞ toplantıları öncesi dün Ankara’da yoğun görüşme trafiğinin sonuçları akşam ilerleyen saatlerde ortaya çıktı. Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar’ın karargâhta yaptığı toplantı ve değerlendirmeler ilerleyen saatlerde Cumhurbaşkanlığı Sarayı’na taşındı. Sarayda uzun süren görüşmenin ardından üzerinde anlaşılan liste üzerinden çok sayıda generalamiral, subay ve astsubayın TSK ilişiği kesildi. İlişik kesme işlemi kanun hükmünde kararname ile gerçekleştirildi. AKIN ÖZTÜRK SATI BAHADIR KÖSE Kararname ile darbe girişimine destek verdikleri iddiasıyla Orgeneraller Adem Huduti ve Akın Öztürk başta olmak üzere 149 generalamiralin TSK ile ilişiği kesildi. Bu kapsamda Kara Kuvvetleri’nden 87, Hava Kuvvetleri’nden 30 general, Deniz Kuvvetleri’nden ise 32 amiral ihraç edildi. Bu kararlarla Genelkurmay ve kuvvet karargahları boşaltıldı. Dikkat çeken ihraçlar arasında Genelkurmay ve kuvvet karargâhlarında personel, harekat, istihbarat başkanlıkları görevinde bulunan generallerin kurumla ilişiği kesildi. Genelkurmay Harekât Başkanı Satı Bahadır Kö ADEM HUDUTİ HAKAN KARAKUŞ se, İstihbarat Başkanı Mustafa Özsoy, Personel Başkanı İlhan Talu ihraç edildi. YAŞ üyesi Akın Öztürk’ün damadı ve Ankara’daki bombalamaları gerçekleştirdiği belirtilen Akıncı’daki 141. Filo komutanı Yarbay Pilot Hakan Karakuş, Cumhurbaşkanlığı Muhafız Alay Komutanı Kurmay albay Muhsin Kutsi Barış ihraç listesinde yer aldı. Pilotlara tırpan Cemaatçi subayların en çok örgütlü oldukları kuvvet olarak ön plana çıkan Hava Kuvvetleri, ihraç tırpanından büyük oranda pa yını aldı. Kararnamede büyük çoğunluğu pilot olan toplam 314 kişilik Hava Kuvvetleri subayları da yer aldı. Ayrıca kararnameye eklenen bir madde ile pilotların lisansları, tüm subay ve astsubayların silah ruhsatı dahi iptal edildi. Bu kararla ilerleyen yıllarda hapisten çıkma olanağı bulsa dahi pilotlar sivil sektörde çalışma olanağı bulamayacak. Olağanüstü önlem Kararname ile olağanüstü önlemler de alındı. Bu kapsamda YAŞ kararları daha önceki yılların tersine 30 Ağustos itibarıyla değil 29 Temmuz itibarıyla yürürlüğe girecek. İhraçlar nedeniyle boşalan kadroların doldurulması amacıyla olağanüstü bir önlem alındı. Buna göre subayların terfisine esneklik getirildi. Bu kapsamda ihtiyaç duyulan subay, generalamirallerin rütbede bekleme sürelerine ve sicil şartına bakılmaksızın YAŞ’ta değerlendirmesi yapılacak ve gerektiğinde bir üst rütbeye terfi ettirilecek. Jandarma’ya korgeneral Darbe girişiminin ardından hükümetin Jandarma ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’nı doğrudan İçişleri Bakanlığı’na bağlama düşüncesi de kararname ile gerçekleştirildi. Kararname uyarınca Jandarmanın “askeri” kolluk gücü olma niteliği “silahlı genel kolluk gücü” olarak değiştirildi. Jandarmanın bağlı olduğu birim bölümü tek cümle ile belirtilerek, “Jandarma Genel Komutanlığı İçişleri Bakanlığı’na bağlıdır” dendi. Jandarma Genel Komutanlığı’na yalnızca orgeneral rütbesindekilerden değil korgeneral düzeyinde “general” olanlardan da atama yapılmasının yolu açıldı. Kamu kurumlarında sıkıyönetim başlıyor 15 Temmuz’un ardından ilan edilen OHAL’le birlikte tüm personelin cep telefonu her an görüşmelere açık olacak. Binaların etrafına duvar örülecek Darbe girişiminin ardından OHAL ilan eden hükümet, tüm kamu kurum ve kuruluşlarında adeta sıkıyöne tim ilan etti. Başba kanlık emri ile tüm bakanlıklar, kurum ve kuruluşlarda gü venlik önlemlerine ilişkin talimat ha SİNAN TARTANOĞLU zırlandı. Buna göre “bilgi ve belge kaçırılmasını önle mek amacıyla” ka mu personelinin mesai saatlerin den sonra çalışmalarına izin veril meyecek. Mutlaka çalışması gereken per sonelin ismi, kurum nöbetçileri ne ve güvenlik amirlerine önce den bildirilecek. Birim amirleri 7 gün sabah 8’den akşam 20’ye ka dar çalışacak. Tüm personele “cep telefonlarının her an görüşmelere açık olarak bulundurulacağı, ula şılamadığı mazeretinin kabul edil meyeceği” ifadelerini içeren belge imzalattırılacak. Tüm kamu kurum binalarının etrafına duvar örülmesi sağlana cak. Gizli ve gizlilik dereceli bi rimlerde çalışan kamu persone li için yeniden güvenlik soruştur ması yapılacak. Darbe girişimi karşısında 3 ay süreli OHAL ilan eden hükümet, kamu kurum ve kuruluşlarında ki milyonlarca personeli, amirleri ile birlikte sıkıyönetime aldı. Açı ğa almalar, soruşturmalarla çalka lanan “devlet koridorları” Başba DAVUTOĞLU: KESİN ART NİYET VAR Eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, NTV’de Rus uçağının düşürülmesine ilişkin “Emri ben verdim” sözlerine yönelik eleştirilerle ilgili soruya yanıt verdi. Davutoğlu, “Düşünün ki 1714 saniye süren hava sahası ihlalinde, Başbakan’ın o spesifik olay için emri vermesi mümkün mü? Pilot duracak, silsile var. Hava Kuvvetleri Komu tanı, Genelkurmay Başkanı’nı arayacak, o da beni arayacak ben de vurun diyeceğim… Bunun arka planı var. Kesin art niyet var. Ben siyasi sorumluluğu üstlenme konusunda geri adım atmam. Eylül 2015’te Rusya arka arkaya saha ihlali yapınca angajman kuralını değiştirme durumu ortaya çıktı. Bu anlamda ‘talimatı ben verdim’ diyorum. Genelkurmay Başkanı’na sadece Suriye uçakları değil hangi ülkenin uçağı olursa olsun vurulmalı denildi” dedi. Suikast ihbarı Davutoğlu darbe girişimine ilişkin de şunları söyledi: “İlk ihbar Hakan Fidan’a darbe şeklinde değil, helikopterle Fidan’a yapılacak suikast şeklinde geliyor. Fidan da Genelkurmay Başkanımızla görüşüyor. Darbenin erkene çekilmesinin sebebi bu. Ama mutlaka haber edilmesi lazımdı.” kanlığın talimatı ile harekete geçen bakanlıkların ve il OHAL bürolarının sıkı uygulamaları ile çalkalanıyor. Cemaat ile birlikte “tüm yıkıcı ve bölücü terör faaliyetleri” karşısında alınan emniyet ve güvenlik önlemleri şöyle: l Gizli ve gizlilik dereceli birim ve kısımlarda çalışan personel için Güvenlik Soruşturması ve Arşiv araştırması ivedi şekilde tekrar yapılacak. l Kamu kurum ve kuruluşlarının bina girişlerinden itibaren bütün alanlarda kontrolü kolaylaştırmak için personele verilen daimi giriş kartı mesai süresince sol yakaya veya boyuna takılı olarak taşınacak. l Özellikle okullarda, okul bahçesine hiçbir şekilde araç alınmayacak. Öğrenci servislerine ayrılan alan dışında park yapılmayacak. l Hizmet binalarına giriş ya pan ziyaretçilerin, giriş ve çıkışları mutlaka güvenlik ve müracaat memuru refakati ile sağlanacak. Güvenlik ve müracaat memurları dışarıdan gelenlerin eşyalarını arayabilecek. l Çalışma saatleri dışında, herhangi bir sebeple kuruma girmek isteyen personel amirleri tarafından, birim amirlerine veya güvenlikten sorumlu birime önceden bildirilecek. Kayıt defterine işlenecek ve defterler ilgili personel tarafından imzalanacak. Keyfi dolaşılmayacak l Kamu kurum ve kuruluşlarının bina ve eklentilerinde, her birim veya ünite amiri, kendi birimlerine ait çalışma odalarında ve bu odaların girişçıkışa açıldığı koridorlarda, her gün için birer nöbetçi personel görevlendirecek. l Nöbetçiler ziyaretçilerin koridorlarda keyfi dolaşmalarını önle yecek. Şüpheli harekette bulunanların takibini yapacak. Bina içinde uygunsuz davranışta bulunanları amire ve güvenlik personeline bildirecek. l Nöbetçiler görev alanı içerisinde çalışma odalarının kontrolünü yapacak. Kapı ve pencelerin kapalı olduğunu, içeride kimsenin kalmadığını kontrol ederek görevini tamamlayacak. l Nöbetçi personelin görevi akşam mesai saati ile tamamlanacak. ‘Kamu kale’ler geliyor l Tüm kamu kurum ve kuruluşlarının bina ve eklentilerinin etrafı duvar, tel örgü gibi engellerle çevrilecek. Belirli noktalara güvenlik kontrolü kulübesi yaptırılacak. Aydınlatma ve ışıklandırma sistemlerinin çalışır halde bulundurulması sağlanacak. l ANKARA haber 5 Laiklik demokrasinin temelidir... 15 Temmuz gecesini anımsadıkça, içim kararıyor, umutlarım darmadağın oluyor... Uçurumun kıyısından dönen bir toplum, kendi halkının üzerine tankları süren, insanlarımızın üzerine mermi yağdıran asker giysili gözü dönmüş darbeciler. Katliamı durduran, tankların önüne yatan, kurşun yağmuru altında yiğitçe direnen insanlarımız... Etnik kimlikleri, inançları, mezhepleri ne olursa olsun laik demokratik Cumhuriyete yürekten bağlı kahramanlardı. Fethullahçı darbe girişimi bir katliamdı... Kazanan taraf demokrasiye inananlar oldu. İki yüzden fazla şehit, yüzlerce yaralı... Şehit düşenler, yaralananlar demokrasi kahramanlarımızdır, onların önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum. Darbe girişimine karşı ölümü göze alanlar, kahramanca direnen halkımız bir destan daha yazdı. Partili partisiz, genç yaşlı... Dindarlar da vardı aralarında emeğin örgütlü gücüne inanan emekçiler de. Biliyordu onlar darbelerin, darbelerle gelen faşist diktatörlerin neler yaptıklarını. Kimileri kitaplardan okumuş, babalarından, annelerinden, dedelerinden dinlemiş, yaşı 50’nin üzerinde olanlar 12 Eylül’ün işkencelerinden geçmiş, zindanlarda yatmıştı. Darbeler kıyımdı... Darbeciler demokrasi ve özgürlük düşmanıydı... Türkiye kaç kanlı darbeye tanıklık etti, yaşadı, gördü... Militarizmin genlerinde olan darbeci ruh FETÖ’nün boğazına takılıp kaldı. HHH Fethullah Gülen ve yandaşlarının 1971’den beri “devleti ele geçirmek için” sinsice örgütlendiğini, o yıllardan bugünlere dek siyasal iktidarların desteğinde, devletin tüm olanaklarından yararlanarak en duyarlı kurum ve kuruluşlarda kadrolaştıklarını çok yazıp çizdim ama kimseyi bunlara inandıramadım. 15 Temmuz’da, halkın, medyanın, polisin, askerin karşı koyuşuyla Fethullahçı darbe girişimi durduruldu... Bir katliam atlatıldı... Şehitlerimiz var gazilerimiz... 15 Temmuz gecesini sakın unutmayın, beyninize, yüreğinize kazıyın... Demokrasiyi korumak için ölümü göze alan, bedenini ortaya koyan yurttaşlarımızın nasıl acılar içinde olduklarını, kanlar içinde yerlerde kıvrandıklarına tanık olduk. Hele hele TBMM bombalanır ken gazeteler basılırken yaşananlar... Sakın unutmayın, yaşları 1417 arasındaki Kuleli Askeri Lisesi öğrencilerine silah verip halkın üzerine ateş ettiren komutanı, ölen onlarca insanımızı... Yaşanan vahşi bir darbe girişimi ve katliamdı... Tamam! Darbeciyle mücadele hukuk içinde yapılır... Darbenin hukuka, demokrasiye verdiği zarar hukuk yoluyla giderilir. Bugün laik demokratik Cumhuriyetin temel yapısı içinde yaşıyoruz. Tek seçeneğimiz demokrasi, temel hak ve özgürlüklerdir. Hayatımız boyunca darbelere, baskıya, şiddete, teröre hep karşı durduk... Biz, laik Cumhuriyetin korunmasından yanayız bu yüzden de demokrasi sevdalısıyız... Biliyoruz, demokrasiler laiklik temelinde gelişir... Demokrasi olmadan laiklik olur, laiklik olmadan demokrasi, temel hak ve özgürlükler olmaz. HHH Meclis’te bulunan tüm siyasi partiler, Meclis dışındaki hemen tüm partiler demokrasiye sahip çıkıyor... Onun için gözaltı ve tutuklama operasyonlarında kuruyla yaş birbirine karıştırılmasın, çok duyarlı davranılsın. Toplumu ötekileştirmeden, kışkırtmalara gidilmeden darbecilere ve destek verenler ortaya çıkarılsın. Eski MİT Müsteşar Yardımcısı Cevat Öneş, Birgün gazetesine ne diyor: “Asıl sorun 15 Temmuz akşamında değil, yıllardır Gülen Cemaati kadrolaşmasına izin veren politikalarda aranmalı...” Biz de 40 yıldır bunları söylüyorduk ama ne sağ ne de sosyal demokrat siyasetçileri inandırabildik! Son bir söz soruşturmayı yürütenlere: Nasıl ki TSK içindeki her subaya, askere darbeci denilemezse, cemaat medyasında çalışıyor, yazıyor diye oradaki herkesi cemaatçi, terörist, darbe destekçisi olarak göremezsiniz. Görüşlerine katılmasam da yakından tanıdığım Hilmi Yavuz, Nazlı Ilıcak, Şahin Alpay, Mümtaz’er Türköne ve Bülent Mumay, asla darbeci olamazlar... Farklı düşüncede olmaları, muhalif tavır sergilemeleri başka bir şey, Fethullahçı darbe girişiminin içinde olmak ya da girişimi desteklemek başka bir şey. Bunu insani sorumluluk bilinciyle açıklamak gereğini duydum. Bu yanlıştan dönün... ‘Erdoğan kendini güvenceye alıyor’ AYŞE SAYIN Darbe girişimi sonrasında Cumhurbaşkanı Erdoğan ve hükümetten muhalefete arka arkaya gelen jestler ile iktidarmuhalefet ilişkileri yeni bir döneme girdi. Ancak başkent kulislerinde en çok konuşulan konulardan biri “AKP içindeki cemaatçiler”le ilgili izlenecek tavır. AKP kulislerinde Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın “Şu an benim bildiğim bir çalışma yok. Ama bu yapının sızmadığı bir kurum yok diye biliyorum. Her kurum bakacaktır, değerlendirecektir” açıklaması dışında sessizlik hâkim. Meclis kulislerinde yapılan değerlendirmeler ve konuşulan senaryolar şöyle: AKP içindeki gizli cemaatçiler: Muhalefetle “barışan” Erdoğan ve AKP yönetiminin darbe girişimi ile ilgili “asker, kamu, polis, medya” ayağına yönelik operasyonların ardından, AKP içine de yöneleceği beklentisi dile getiriliyor. CHP ve HDP kulislerinde, Erdoğan için artık “muhalefet partileri”nin değil, parti içindeki “gizli cemaatçilerin” hedef olacağı görüşü hâkim. HDP’li önemli bir parti yöneticisi bu konuda şu görüşleri dile getiriyor: “Siyasi tab lo altüst olabilir. Bunu muhalefet değil, AKP içine dönük söylüyorum. Parti içinde herkes herkesi tanıyor, biliyor. Bu beklendiği gibi sadece AKP içinde öne çıkmış muhalif isimlere değil, tam tersi halen görevde olan ve şu anda darbe karşıtlığında yarışan isimleri de kapsayacağını tahmin ediyorum. Çünkü Erdoğan bundan sonra kendisine tamamen güvenilir bir çevre kurmak isteyecek.” Erken seçim ve başkanlık: Muhalefet kanadında, Erdoğan’ın darbe girişimiyle “büyük yara aldığı” yorumları ağırlıklı. Bu aşamada “başkanlık” tartışmasının bir süre rafa kalkacağı ve erken seçime gidilmesini gerektirecek bir tablonun da görünmediği belirtiliyor. Üslup değişikliği: Erdoğan’ın muhalefetle “barışması” ise ortak tehlike olan “cemaatçi darbe girişimi”ne karşı kendisine bir çeşit “emniyet süpabı” olarak görmesine bağlanıyor. Her ne kadar Erdoğan “muhatap almasa” da, Başbakan Binali Yıldırım’ın, hem anayasa masası için, hem de katkıları nedeniyle ılımlı mesaj verdiği HDP ise yargıya dönük “mini anayasa paketi” masasında yer alacak. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle