18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 28 Temmuz 2016 6 Fethullahçı darbe girişiminin başarısız olması, içimizden kimilerinin de içyüzlerinin ortaya dökülmesine yaradı. Yıllarca işbirliği yapmalarını, görmezden gelmelerini yok sayıp suçlama yarışına girdiler. Bunlardan biri de ne yazık ki Diyanet İşleri Başkanlığı oldu. Başkan Mehmet Görmez, topladığı 81 il müftüsüne yaptığı konuşmada, kendisinin ve kuruluşunun örgüte yaklaşımını itiraf ederken kurduğu şu cümlenin bir bölümü bile başlı başına her şeyi anlatmaya yetiyor. “Cuntacı kalkışmaya adını veren yapının uzun yıllar boyu inançlı, samimi insanların saf dini duygularını istismar ederek zaman içerisinde dini motifli bir ihanet şebekesine dönüştüğü...” HHH Önce Başkan’a, başkanlığını yaptığı kurumun kuruluşunu ve görevlerini belirleyen yasanın birinci maddesini anımsatalım. “İslam dininin inançları, ibadet ve ahlak esasları ile ilgili işleri yürütmek, din konusunda toplumu Diyanet, Nihayet İtirafta Bulundu... aydınlatmak ve ibadet yerlerini yönetmek üzere Başbakanlık’a bağlı bir Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuştur.” Şimdi de soralım: Fethullahçılar dini istismar ederken aydınlatma görevini niye yok saydınız? Alevilerin cemevlerinin ibadet yeri olmadığını söylediniz de, Fethullahçıların inançlar konusundaki yeniliklerine (!) neden ses çıkarmadınız? Fethullah Gülen’in Rusya’da yayımlanan bir dergiye verdiği söyleşide dile getirdiği görüşlere bir uzmanın ayet ve hadisleri sıralayarak yaptığı eleştiriyi ben bile okudum da siz görmediniz mi? HHH Özel bir uzmanlık gerektirdiğinden çizmeyi aşmamak için bu köşede Görmez’in, Fethullahçıların getirdiği yeniliklerden (!) sadece “Dinlerarası Diyalog” girişimine karşı çıkmasını eleştirmiştim. Sonunda bombayı CNNTürk’ün söyleşi programına katılan AKP milletvekili patlattı. Kelimei Şahadet’ten söz ederek “Allah’tan başka ilah yoktur diyorlar ama peygambe ri Muhammet’tir demiyorlar” deyiverdi. Oysa, Fethullahçıların Hıristiyanlığın geçerli olduğu ülkelere de yayılmak amacıyla başlattığı “Dinlerarası diyalog” girişiminin başarısı için yaptıkları çarpıtmaları görmezden gelmeyerek ilk karşı çıkan, Diyanet olmalıydı. Fethullahçılığın nasıl palazlandığını ve semirdiğini irdelerken bunları da unutmayalım. HHH Ben, geçmişte bir yazımda (1 Temmuz 2013) dinin siyasete alet edilmesini eleştirirken çizmeyi aşmamak için Fethullahçıların çarpıtmalarında ayrıntıya girmediğimi bu yazıda açıkladım. İslamiyeti koruduklarını iddia eden, fetva vermeyi bile görev bilen yayın organlarının, gazetecilerin, örgütlerin de açıklamasını beklemek hakkımız değil mi? Bir soyut çizimi fırsat bilerek “Hazreti Muhammet’in resmini yayımladılar” naralarıyla terör yaratıp hukuksuz infazlar yapanlar, din kurallarının yok sayılmasına niçin suskun kaldılar? RheosbaopsskoIrluIlyeorr Enerji Bakanı Berat Albayrak’ın “Roboski dosyası tekrar açılabilir” açıklamasından sonra tüm sorumluların hesap vermesi istendi 34 kişinin yaşamını yitirdiği Roboski katliamının üzerinden 4.5 yıl geçtikten sonra dosyanın tekrar açıl ması gündeme geldi. Dönemin Genelkur may İstihbarat Baş kanı Korgeneral Ya SELİN şar Güler, olay son GÖRGÜNER rası hiçbir soruş turmaya uğramazken orgeneral liğe terfi etti. Dosya Şırnak’tan Diyarbakır’a oradan yetkisizlik kararıyla Genelkurmay Askeri Savcılığı’na gönderildi. Genelkur may “koordinasyon hatası”, Ana yasa Mahkemesi “eksik belge” ge rekçesiyle dosyayı kapattı. Encü: Şeffaf bir tutum sergilensin Roboski Derneği Başkanı Veli Encü, 4.5 yıldır adalet beklediklerini belirterek “Biz intikam istemedik. Biz adil bir yargılama olsun, askeri ve siyasi tüm sorumlular adalet önünde hesap versin istedik. Tek talebimiz vardı, failler yargılansın, emir komuta zinciri içinde yapılan bu katliamın ucu kime dokunursa dokunsun hesap sorulsun. ‘Tazminat teklif ettik, ziyarete gittik devlet üzerine düşeni yaptı’ denildi. Önce faillerin yargılanmasını, tüm sorumlulardan hesap sorulmasını ve özür dilenmesini istiyoruz daha sonra devletin teklifini kabul edebiliriz. Roboski dosyası sivil yargıdan askeri yargıya havale edildi. Askeri yargı ta Bile bile katliam Roboski’de 28 Aralık 2011’de 19’u çocuk 34 kişi kaçaktan dönerken savaş uçakları tarafından bombalanarak öldürüldü. Bölgede görev yapan askeri yetkililerin “komutanım bunlar kaçakçı” demesine karşın köylülerin vurulduğu, 2. bombardımanın korucular ve yöre halkının askeri yetkililere bilgi vermesine karşın yapıldığı ortaya çıktı. kipsizlik kararı verdi, Anayasa Mahkemesi de skandal bir gerekçeyle dosyayı reddetti. Şimdi konjonktür değişti, dosya yeniden açılıyor. Biz ilk gün söyledik, bugün yine söylüyoruz. Roboski emir komuta zinciri içinde bir katliamdı. Tabii ki faillerin yargılanmasını istiyoruz ama dosya yeniden açılacaksa bağımsız, tarafsız, şeffaf bir tutum sergilenmesini, hem ailelelerin hem de avukatların dahil olmasını istiyoruz” dedi. Elçi: Açık bir yargılama yapılsın Roboskili ailelerin avukatı Şırnak Baro Başkanı Nuşirevan Elçi şu görüşlerini dile getirdi: “İlk günden beri söyledik, bu dosya er ya da geç açılacak çünkü 19’u çocuk 34 kişinin katledilmesi takipsizlikle sonuçlanamaz. Geç gelen adalet adalet değildir. Dava açılır, sanıklı bir yargılama yapılırsa kim ne yaptı, kim karar verdi, kim vurdu, kimin kusuru ve kastı var hepsi tespit edilecektir. Bir an evvel dosyanın yeniden açılması, kusuru kastı olanın cezalandırılması yoluna gidilmesi gerekir. Daha önce de söyledim başta Roboski dosyası olmak üzere barış ve çözüm sürecinde, Silvan, Ağrı ve bölgede yaşananlarla ilgili tüm dosyaların yeniden açılarak etkin soruşturma yürütülmesi gerekir.” Gök: MİT bilgisi kimden geldi? Roboski için oluşturulan TBMM Alt Komisyonu’nun üyesi CHP Milletvekili Levent Gök de şunları ifade etti: “Olay son derece nettir. Öldürülen 34 kişinin kaçakçı kimliği bilinirken, içlerinde Bahoz Erdal kod adlı Fehman Hüseyin olduğu yönündeki iddia üzerine bu operasyon yapıldı ancak bu kişilerin kaçakçı olduğu biliniyordu. MİT’ten gelen bilgi üzerine bu operasyon yapıldı. Bunun üzerine gidilmedi, gidilemedi. Yeterli delil bence kesinlikle var. İktidar bu kararı alıyor ise biz de elimizdeki tüm bilgileri paylaşmaya hazırız.” T.C. KÖRFEZ İCRA DAİRESİ’NDEN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2015/146 TLMT. Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: 1 NO’LU TAŞINMAZIN ÖZELLİKLERİ: Kocaeli İl, Körfez İlçe, 184 Ada No, 22 Parsel No, Yarımca (Şuyulandırma)/İstasyon Civarı Mahalle/Mevkii, 2 Bağımsız Bölüm 3.876,00 m2 yüzölçümlü, dört katlı iki bloklu ellialtı daireli kargir apartman vasıflı taşınmazdaki A blok zemin kat 2 numaralı bağımsız bölümdür.Parsel üzerinde, yaklaşık otuz yıl önce inşa edilen, bodrum kat, zemin kat ve üç normal katlı, Mimarlık hizmetlerine esas, III. sınıf B grubu yapılardan olan, betonarme karkas iki bina vardır. Satışa konu A blok parselin batısında bulunmakta olup 3 ayrı girişi bulunmaktadır. Binanın girişlerine göre zemin ve normal kat alanlarında her katta ikişer adet mesken olarak kullanılan bağımsız bölümler bulunmaktadır. Satışa konu A blok zemin kat 2 NO’LU mesken, giriş holü, üç oda, salon, mutfak, banyo, tuvalet ve balkon mahalleri bulunmakta ve yaklaşık 100 m2 alanlıdır. Binanın inşasında standar olduğu kabul edilen malzemeler kullanılmıştır. Bağımsız bölüm ıslak zemin döşemeleri seramik malzemeyle oda zemin döşemeleri laminant malzemeyle kaplanmıştır. Dairenin deniz manzarası bulunmaktadır. Müstakil, doğal gaz yakıtlı kombili ısınma türündedir. Bina dış cephesi montalama yapılmış olup asansör tesisatı yoktur. Belediye hizmetlerinin bulunduğu, ulaşım imkanı olumlu özellikte olan ve güneyinde Demiryolu bulunan parseldir. ADRESİ: Atalar Mah. Deryalar Sk. Numara 2C Deki Lever İş Sitesi A Blok Olarak Binalı Parselin Bulunduğu Yerdir. Körfez / KOCAELİ YÜZÖLÇÜMÜ: 100 m2 ARSA PAYI: 1/56 İMAR DURUMU: 1/1000 ölçekli Körfez Kent Merkezi Revizyon İmar planında blok nizamında 3 kat yükseklikte konut alanında kalmaktadır. KIYMETİ: 85.000,00 TL KDV ORANI: %1 KAYDINDAKİ ŞERHLER: Dosyasında mevcuttur. 1. Satış Günü: 25/08/2016 günü 14:00 14:05 arası 2. Satış Günü: 26/09/2016 günü 14:00 14:05 arası SATIŞ YERİ: KÖRFEZ İCRA MÜDÜRLÜĞÜ Körfez Kocaeli SATIŞ ŞARTLARI: 1 İhale açık artırma suretiyle yapılacaktır. Birinci artırmanın yirmi gün öncesinden, artırma tarihinden önceki gün sonuna kadar esatis.uyap. gov.tr adresinden elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada tahmin edilen değerin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmek şartı ile ihale olunur. Birinci artırmada istekli bulunmadığı takdirde elektronik ortamda birinci artırmadan sonraki beşinci günden, ikinci artırma gününden önceki gün sonuna kadar elektronik ortamda teklif verilebilecektir. Bu artırmada da malın tahmin edilen değerin %50’sini,rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları toplamını ve satış giderlerini geçmesi şartıyla en çok artırana ihale olunur. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin, tahmin edilen değerin % 20’si oranında pey akçesi veya bu miktar kadar banka teminat mektubu vermeleri lazımdır. Satış peşin para iledir, alıcı istediğinde (10) günü geçmemek üzere süre verilebilir. Damga vergisi, KDV,1/2 tapu harcı ile teslim masrafları alıcıya aittir. Tellâliye resmi, taşınmazın aynından doğan vergiler satış bedelinden ödenir. 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicil ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. 6 Satışa iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş sayılacakları, başkaca bilgi almak isteyenlerin 2015/146 Tlmt. sayılı dosya numarasıyla müdürlüğümüze başvurmaları ilan olunur. 25/07/2016 “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” (Basın: 396018) haber TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU F. Gülen nasıl bir uçakla Ankara’ya gelirdi ve nereye yerleşirdi?! Önümüzde salt bir “askeri darbe girişimi” ve faili subaylar var. Ama darbe başarılsaydı kimler ülkenin başına geçecekti? Bir liste falan? Henüz kamuya yansıyan ciddi bir bilgi yok. Darbeci subaylar kendiliklerin den kalkışmadılar bu işe. Bir siyasi, ideolojik sivil yapı darbeyi yönetti. Bu yapının liderinin Pensilvanya’da bir çiftlikte ikamet ettiği biliniyor. Türkiye’den sürü sepet gazeteci, subay, işadamı, siyasetçi vb soluğu sürekli olarak bu çiftlikkarargâhta aldı. (Artık lanetli yer!) Neden sıra sıra sürü sepet taşındı çiftliğe? Çünkü orası bir siyasi güç merkezine dönülmüştü. Türkiye’de ciddi bir iktidar alternatifi haline dönülmüş bir siyasi karargâh! Okuldan yetiştirilmiş, beynini esir vermiş doğrudan müritleri, şakirtleri değil konu. Siyasi iktidar karargâhı Koca koca işadamları.. koca koca siyasiler.. koca koca kılıklı gazeteciyazarlar, Gülen’in nur yüzünü şu yalan dünyanın günışığında bir görelim diye mi sıraya giriyorlardı! Şüphesiz ki hayır (aralarında böyle düşünen bazı aptallar olabilir). Bir ciddi iktidar seçeneğiyle ilişki kuruyorlardı. Yabana atmayın, kimine göre dünya çapında 100 milyar, kimine göre 2550 milyar dolarlık bir varlığı yöneten bir imparatorluğun merkezi orası. Ve yeryüzü için bir ikbal kapısı! (Tabii ki müritler için de cennetin kapısı!) Milyarların satın aldığı Gazeteciyazarları çok iyi ücretlerle besleyen devasa bir medya ve iletişim imparatorluğunu yönetiyor, büyük finans kuruluşlarına sahip, kârlı büyük şirketleri kendine başlamış, sadece paranın gücünün öttüğü Amerikan siyasi ve akademik vb çevrelerini durmadan yemleyen ve bu yollarla karargâhı üzerine muazzam bir koruyucu şemsiye ve dokunulmazlık zırhı kuran bir lider ve şürekâsı... Üstüne üstlük, Amerikan iktidarının, siyasetinin, Türkiye’de “siyasi iktidar alternatifi” konumu kabul edilen, zerre sevilmeyen RTE’nin yerine bir seçenek olarak desteklenen bir güç. Büyük çevre alkışlayacaktı Ne dedik? Ordudaki örgüt ünü feda etti bu karargâh. Son ‘kale’sini. Darbe zamanlıymış zamansızmış, böyle aptallık olur muymuş.. gibi tartışmalar zırvalık. Onlara göre tam zamanında harekete geçtiler. Darbecilerin Fetoculuğu ve Feto adına, emir kumandası altında hareket ettiklerine, zerre şüphem yok. Burası “polisiye olay yeri inceleme” değil. Genel anlamda 2007’den bu yana, özel olarak da 2009’dan sonra siyasi gözlem altında incelediğim F.Gülen / RTE AKP iktidar ilişkisinin vardığı son duraktır darbe girişimi. Kaybettiler. Ama bunların başarısına son ana kadar bel bağlayan büyük bir çevreyi hiç unutmayın. Şu veya bu nedenle. Bu çevre genellikle de Silivri kumpaslarında onların yanındaydı... Mesela düne kadar tüm Balyoz ve Ergenekon davalarında haksızlıklara çanak tutan, bu düzmece davalar Yargıtay’dan dönmeye başlayınca ancak “dönen” bir anlışanlı yazar takımı, darbe girişiminden sonraki ayan beyanlık karşısında da artık “evet bu artık kesindir” diye yazabilmiştir. Siyasi karargâh nerede? Elimizde darbeci subaylar var. Peki siyasi karargâh? İlkeyi, hükümeti, devleti, tüm kurum ve kuruluşları kimler devralacaktı? Darbeye girişen, bunları da tepeden tırnağa hazırlar. Bir yerlerde de yazılıdır. Ama Bond’un 007 filmlerinden bildiğimiz, görev başarısız olunca tüm isimler, şemalar, görev ve talimatlar, kendini yok etmiş olabilir. Bu listelerin Türkiye’de olduğunu düşünmeyin. Karargâh bu kadar aptalsa çok gülerim. Darbeci subayların da çok kısmi bilgilere sahip fedailer olduğunu varsayın. First One ile mi, Beştepe mi? Ama darbenin Türkiye’de siyasi kanadı yok mu. Şüphesiz var. Türkiye’de meydanlarda savaşanlar da fedailerdir. Başarılsaydı, onların pek çoğunu kilit yerlerde ülkeyi yönetiyor görebilecektik! (Gel de filmin göremediğimiz ikinci yarısında neler olabileceğini merak etme!) Şüpheniz olmasın ki, darbe yerleşseydi, takip eden günlerde F. Gülen karargâhını Ankara’ya taşıyacaktı... First One ile mi, bilemiyorum? Nereye yerleşirdi? Kaçak Saray’a mı yoksa Çankaya’ya mı? SİİRT’TE 3 ASKER ŞEHİT SiirtEruh karayolunun Karaboğazı mevkisinde zırhlı askeri aracın geçişi sırasında PKK’lilerce yerleştirilen el yapımı patlayıcı infilak ettirildi. Saldırıda 3 asker şehit oldu. Derik’te bombalı saldırıda şehit olan 3 polis ile Silvan’da baraj inşaatına saldırıda şehit olan astsubay son yolculuklarına uğurlandı. Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde şehit olan Astsubay Çavuş Metin Uysal’ın cenazesi Düzce’nin Yığılca ilçesinde toprağa verildi. Şehit polis Metin Malkav için Adana Sabancı Camii’nde tören düzenlendi. Derik’te şehit olan polis Ahmet Demir’in cenazesi, Çavdarhisar ilçesinde toprağa verildi. Özel harekât polisi Ramazan Akyürek için Konya’nın Sarayönü ilçesinde tören düzenlendi. Van’ın İpekyolu ilçesinde PKK’lilerin roketatarlı saldırısı sonucu şehit olan Piyade Onbaşı Ömer Öner İstanbul’da son yolculuğuna uğurlandı. Çapraz tahliye edilmedi DBP’li Hakkâri İl Genel Meclisi üyesi Sibel Çapraz (35), 27 Kasım’da Yüksekova’da polisin hendekler nedeniyle mahallelere düzenlediği bir operasyon sırasında silah sesleri üzerine gittiği mahallede vuruldu. Çapraz, Van ve İstanbul’da 96 günlük tedavisi boyunca 15 ameliyat geçirdi. Çapraz, 2 Mart günü İstanbul’da “örgüt üyesi” olduğu iddiasıyla tutuklandı. Bağırsakları dışarıda olan, sondayla yaşayan, kolunu kullanamayan, tek başına yürüyemeyen, hiçbir ihtiyacını karşılayamayan Çapraz’ın yargılanmasına dün başlandı. Çapraz, Yüksekova Ağır Ceza Mahkeme si’ndeki dava için İzmir’den SEGBİS yöntemiyle ifade verdi. Avukatları Çapraz’ın tedavisinin tamamlanması için tutuksuz yargılanmasını talep ederken bu talebi reddeden mahkemenin duruşmayı 25 Ekim’e ertelediği belirtildi. Çapraz’ın ağabeyi gazeteci Necip Çapraz, “Adalet, vicdan bunun neresinde? Bağırsakları dışarıda, bir kolunu kullanamıyor. Acilen tedavi edilmesi, ameliyatlarını olması gerekiyor. Bağırsak ameliyatının üzerinden 5 ay geçti. Kolundan 3 ameliyat olması gerekiyordu. Verilen karar hepimizi yıktı. İtirazlarımızı yapacağız.Umarım bu yanlışlıktan dönülür?” dedi. HDP eşbaşkanlarından Öcalan mektubu HDP Eş Genel Başkanları Figen Yüksekdağ ve Selahattin Demirtaş, Abdullah Öcalan için Avrupa İşkenceyi Önleme Komitesi’ne (CPT) mektup gönderdi. CPT Başkanı Mykola Gnatovsky’e gönderilen mektupta, CPT’den bir heyetin İmralı’ya giderek Öcalan’ı ziyaret etmesi istendi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle