15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 6 Haziran 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ ÇİÇEK DEĞİL ayakkabımı koyun Tedavisi yurtdışında süren Lisa Çalan, “Benim için çiçek koymayın bir daha giyemeyeceğim kahverengi ayakkabımı bırakın. Dağın tepesinde kollarımı doğaya açtığım, zıpladığım resimlerimi bırakın. 5 Haziran babamın yanına gömüldüğüm gün, yaşıyorken bana bir mezar açıldığı gün” demişti. Dansçı Lisa Çalan, 5 Haziran’da HDP mitinginde patlayan bomba yüzünden iki bacağını kaybetmişti HDP’nin Diyarbakır İstasyon Meydanı’nda geçen yıl düzenlediği mitingde patlayan bombalar ile yaşamlarını yitirenler, aynı yerde yapılan toplantıyla anıldı. Patlamada birlikte iki bacağını kaybeden ve anma etkinliğine yurt dışında olduğu için katılamayan dansçı Lise Çalan’ın isteği üzerine patlamanın olduğu noktaya karanfil yerine ayakkabıları ve havaya uçarken çekilen fotoğrafları bırakıldı. Anmada konuşan HDP Grup Başkan Vekili İdris Baluken, “Amed istasyon meydanında patlayan bombalar bugün içerisinden geçmiş olduğumuz süreci ortaya koyması açısından da son derece önemlidir” dedi. Patlamada Ali Türkmen, Ramazan Yıldız, Necati Kuru, Şeyhmus Koşan ve Civan Aslan ölmüş, 400’e yakın kişi yaralanmıştı. l DHA Demirtaş, Erdoğan’ın diplomasının peşinde HDP lideri, Erdoğan’ın diplomasını YSK’ye soracaklarını söyledi Bakırköy Pazar Meydanı yavaş yavaş doluyor. HDP, DBP, HDK’nin “Dar beye karşı demokratik siyaset buluşmaları”nın izin verilen mi tinglerinden birine sahne olacak. Ellerinde par ti bayraklarıy la insanlar bü yük bir coşkuy la geliyorlar meydana. Ama gelişleri o ka AYıyldşıerım dar da kolay olmuyordu. Mitingin yapılaca ğı Bakırköy’de 1 Mayıs’ı aratmayan bir güven lik önlemi göze çarpıyordu. Polis ler milletvekillerinin alana girişin de bile zorluk çıkartıyordu. Alanın üzerinde durmadan uçan polis he likopteri büyük tepki ve yuhala malara neden oluyordu. Mevsimlik işçi Gözüm Yargıtay, Danıştaş ve Sayıştay başkanlarını arıyor. Ne de olsa davetini kırmayıp Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Rize’ye çay toplamaya gitmişlerdi. Bunun üzerine HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş da yüksek yargı başkanlarını “Buyurun 5 Haziran’daki mitingimize katılın” diyerek İstanbul’a davet etmişti. Gözlerim boşuna aramış, DBP Eş Genel Başkanı Sabahat Tuncel, HDK Eş Sözcüsü Gülistan Kılıç Koçyiğit, HDP milletvekilleri geldi, parti meclisi üyeleri geldi, hatta DİSK Başkanı Kani Beko ile KESK Başkanı Lami Özgen bile geldi. Ama onlar gelmedi. Gelmedikleri için de Demirtaş’ın onlar hakkında söylediklerini de duyamadılar. Demirtaş, “Mevsimlik işçi gibi Cumhurbaşkanı ile çay toplamaya giden Yargıtay başkanı”nı anımsatıp “Yargı bugün sesini çıkarmayacaksa bir daha hiç çıkarmasın” diyordu. Kendilerini yargılayacak gerçek yargı mekanizmalarını beklemenin hakları olduğunu söylüyor ve “Ama var mı böyle bir yargı? Yok” diye devam ediyordu. Bir çağrısı da “bazı savcılar”aydı Demirtaş’ın: “Bizi yargılayıp, Saray’a nasıl yaranırım diye bekleyen bazı savcılar varmış. O savcılara sesleniyorum. Biz sizden daha hasretle bekliyoruz. Bakalım kim kimi yargılayacak. AKP’li hukuk komisyonu üyeleri haline gelmişsiniz. Asıl biz sizi yargılayacağız. Sanık sandalyesine Saray’daki zatı oturtacağız.” Var mı, yok mu? Erdoğan’ın süren “diploma bilmecesi” de Demirtaş’ın gündemindeydi. Erdoğan’ın, Marmara Üniversitesi rektörüne, arşivden çıkar CAN EROK Demirtaş, Bakırköy’deki ‘Darbeye karşı demokratik siyaset buluşması’nda Erdoğan’a diploma üzerinden yüklendi. ‘HIRSIZ TAYFASINA TESLİM OLMAYIZ’ MAHMUT ORAL Diyarbakır Valiliği’nin geçen yıl 5 kişinin yaşamını yitirdiği, yüzlerce kişinin de yaralandığı, IŞİD tarafından konulan bombanın patlatıldığı HDP mitinginin yıldönümünde, Selahattin Demirtaş’ın da katılacağı mitingi yasaklaması üzerine, Diyarbakır’da dün kitlesel basın açıklaması yapıldı. HDP Diyarbakır il binası önünde düzenlenecek basın açıklaması nedeniyle polisin çok yoğun güvenlik önlemleri aldığı görüldü. Parti binasına gelenlerin tümü HDP’yli görevliler ta rafından arandı. Demirtaş’ın gelişini bekleyen kalabalık zaman zaman “Katil Erdoğan”, “Katil devlet Kürdistan’dan defol”, “PKK halktır halk burada” sloganları attı. Zaman zaman da Öcalan posterleri ile PKK bayrakları açıldı. Bunun üzerine gerginlik yaşanırken polis anonslarla flamaların indirilmesi ve slogan atılmaması uyarısında bulundu. Kendisini bekleyen kitleye hitap eden Demirtaş, “Bir insan Allah’ı kandırdığını düşünüyorsa ondan korkacaksın, iki Bismillah’la nereye kadar. Saray’daki zat senin si yasi sonun yakındır ve inşallah bizim elimizden olacak, Türkiye’yi de Kürdistan’ı da bu hırsız tayfasına teslim edemeyiz” dedi. Demirtaş, yakında Ortadoğu’da ciddi kırılmalar olacağına vurgu yaparak, “Halklar artık dayatma statükosuyla yaşamamaya alıştılar. Başka halkı düşman görerek kimse huzura eremiyor. Türk milliyetçiliğini güçlendirmek için Kürt düşmanlığına itiyor. Zulmün üstüne üstüne yürüyelim. Başka seçenek yok. Amed halkı el ele verip güçlenerek, eksikliklerimizi tamamlayarak yürüyelim” dedi. l DİYARBAKIR diplomayı dediğini anımsatan Demirtaş, “Diplomayı sen mi aldın, rektör mü aldı? Niye rektöre çağrı yapıyorsun? Rektörden değil, senden istiyoruz diplomayı. Bir kâğıt parçası alt tarafı, göstermek bu kadar zor mu? Ama anlaşılan canlı yayında göstereceğin bir diploma yok. Olsaydı o diploma büyütülür tüm ülkeye asılırdı” diyordu. Milletvekili adayı olurken de Cumhurbaşkanı adayı olurken de Yüksek Seçim Kurulu’na diplomanın da aralarında yer aldığı bir dosya verildiğini söyleyen Demirtaş, Cumhurbaşkanı olmak için üniversite mezunu olma zorunluluğunu anımsatıyordu. Erdoğan’ın söyleminin “şüphe yarattığını” bu nedenle de hukuki başvurularla konunun peşini bırakmayacaklarını vurguluyordu Demirtaş: “Yüksek Seçim Kurulu’na başvuracağız. Çıkarın belgeyi diyeceğiz. Sen nasıl yargıya talimat verdin, ‘millet bunları istemiyor, yargılayın’ dedin. Milletin yarısı da senin diplomanı soruyor. Var mı, yok mu?” HDP kâbusu oldu Tam bir yıl önce 7 Haziran’da HDP’nin devrimsel bir sürecin tetiksel hamlesini yaptığını, AKP’nin ve Erdoğan’ın da bunun için kızgın olduğunu söylüyordu Demirtaş. “Onlarca yıldır gizli ajandalarıyla Saray’daki zatın sinsice hazırlık yaptığını”, 7 Haziran’da da bu hazırlıklarını finale taşımayı planladıklarını anlatıyordu: “Devleti ele geçirip medyayı, üniversiteleri, Milli Güvenlik Kurulu’nu kendine bağlı hale getirmiş, sivil toplum örgütlerini, kendilerine ait sendikaları kurdurmuş, binlerce evi olan Ensar vakfı gibi yapılarla devlet içinde ayrı devlet kurmuş bir yapıdan söz ediyorum. Sadece din devleti kurmak istiyorlar demek eksik olur. AKP dini diye bir şey var. Kendine has bir din yarattı, haşa kendine has peygamberlik yarattı. Sapkın bir tarikattan söz ediyoruz. Sadece dinci değil, milliyetçi ve ırkçı bir yapı. İşte bu dikta rejimini durdurduğumuz için çok kızgın, tedirgin. HDP olduğu için anayasayı değiştirip kendini güvence altına alamıyor. Onun için kâbus görüyor. HDP kâbusu oldu. Bu kadar acımasızlığının nedeni budur. Yüreğinde o kadar korku var ki, halk yürümeye başlarsa diye. Çünkü o zaman durduramayacağını biliyor. Onun için HDP’yi tasfiye etmeye çalışıyor.” Tam bir yıl önce, 7 Haziran seçimleri öncesi HDP’nin Diyarbakır’daki 5 Haziran mitingine yapılan saldırının dün yıldönümüydü ve yitirilen canlar da anıldı. Bu kez bombalar patlamadı ama her HDP mitinginde olduğu gibi polis, miting sonrası onlarca kişiyi gözaltına aldı. l İSTANBUL sağlam ve yetenekli asker Askeri personel bilimsel seçilecek SERTAÇ EŞ Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) personel ihtiyacının günün değişen koşullarına göre tam isabetle seçilebilmesi için çalışma başlatıldı. Bu kapsamda personel seçiminde bilimsel testler ve ölçütler getirilmesi hedefleniyor. Askeri personelin belir li aşamaları geçmesi durumunda kuruma kabul edildiklerini belirten GATA Askeri Psikoloji ve Harp Psikiyatrisi Bilim Dalı uzmanları, “tam sağlam” raporunun yanı sıra “yetenek” unsurunun da ön plana alınması gerektiğine dikkat çektiler. GATA’da iki gün süren sempozyumda, güvenlik gücü perso nelinin seçimine ilişkin yöntemler ve günün koşullarına yapılması gerekenler tartışıldı. Sempozyumun son gününde TSK Sağlık Yönetmeliği de ele alındı. Yapılan sunumda, sağlık yönetmeliğinin kuruma personel alırken uygulanması gereken fiziki ve psikolojik testleri içerdiğine dikkat çekildi. Yönetmeliğin amacı nın personelin görevin gereğini yerine getirecek şekilde “sağlam” kişilerden seçilmesini hedeflediği belirtilen sunumda, yetenek boyutunun gözden kaçtığına dikkat çekildi. Sempozyumda, güvenlik personelinin kuruma kabul süresinin daha uzun olması gerektiği konusuna da dikkat çekildi. l ANKARA haber 5 ‘Büyük felaket’ mi, ‘büyük iftira’ mı? Kurucu ‘mit’lerini sorgulayamayan, geçmişi ile yüzleşemeyen, bu yolla kendini dönüştüremeyen her ulus devlet, kendisine yöneltilen iddialara karşı ergen tepkileri verir. ‘Ermeni soykırımı’ meselesine ilişkin tavrımızın hep aynı çizgide kalması ‘ergenlik’te ısrar eden bir toplum olmamızla ilişkili olsa gerek. Tam da bu nedenle, hiçbir konuda anlaşamayan iki siyasi gelenek, yani laik Cumhuriyetçi ekol ile, İslamcı Milliyetçilik, bu konuda ortak tepki veriyor. “Milli bir konuda, doğal olan ortak tepki verilmesi değil mi” denilebilir. İşte asıl sorun burada; hangi ortaklık aidiyeti söz konusu olursa olsun, ‘aidiyet’, her konuda aynı tepkiyi vermek değildir veya artık değildir, olmamalıdır. Doğrusu, ‘ulus devlet’ler ve ‘ulus veya millet’lerin oluşma sürecinde ‘türdeşlik’ esastır ve ‘ortak geçmiş’ birleştirici ‘mit’tir. Ancak, siyasal ve toplumsal demokratikleşme, yani farklılıkların ve özgürlüklerin baskıdan kurtulması, bu siyasal kurgunun, bu istikametinde aşılması ile mümkün olur. Türkiye’de Cumhuriyet rejimi ile kurulan veya kurgulanan ulus devlet yerini, ‘Yeni Türkiye’ denilen yeni bir rejime bırakma süreci yaşıyor. Ancak, bu yukarıda sözünü ettiğim türden bir dönüşme süreci değil, söz konusu olan; laik, Batıcı ulusçuluğun ve devletin yerini, İslamcımilliyetçiliğe ve devlete bırakması. Kürt ve Ermeni meseleleri eski ve yeni ulusmillet kurgularının ortak kalkış noktaları; biri seküler, diğeri İslami çıkışlı iki milliyetçililik ve bu temelde yükselen devletçilik anlayışının bu konularda çatışması zaten beklenemezdi. ‘Kanı bozuklar’ AK Parti’nin otoriter ulus devlet, yani eski statükoya karşı çıktığı noktada önümüze açılan demokratik imkân alanında, her iki konuda da dönüşme çabaları öne çıktı, ama maalesef ömürleri çok kısa sürdü. Kürt meselesinde ‘terörle mücadele’, Ermeni meselesinde “Asıl Ermeniler Müslümanları kırdı”, sonraları ise “Hocalı katliamını kınayın” anlayışı geri geldi. Komploculuk ve içe kapanışın yükseldiği son zamanlarda, ‘Batılıların kurduğu tuzaklar’, yaptığı ‘operasyonlar’, ‘üst akıl’lar, ‘iç ve dış düşmanlar’, ‘kanı bozuklar’ dili ve zihniyeti daha da tazelenmiş vaziyette. Tabii ki, ‘tarihi gerçekler’in tartışma alanı parlamentolar değil, tabii ki Alman parlamentosunun verdiği karar siyasi. Ama işin orası da ayrı bir sorun; çünkü, bir yandan içinde olduğumuz ‘Batı ittifak sistemi’nin dışında kalmak gibi bir seçenek yok gibi görünüyor, ama diğer yandan ‘Batı emperyalizmine isyan bayrağı çeken bir lider ülke’ olma havasında, müttefikler ile ilişkilerin bozulmasının sonuçlarına katlanılamıyor. Dahası, Batı ittifak sisteminin üzerinde anlaştığı ‘değer’ler, ön kabuller, iddialar, Yeni Türkiye’nin işine geliyorsa kabul görüyor, değilse muhalefet etmek de değil, Batı ve değerleri yerden yere vuruluyor. Bu gidiş, ucuz pragmatizmden ağır şizofreniye doğru seyrediyor. Utandırma yarışı Son olarak, hiçbir toplum diğeri ile soykırım, katliam yarıştıracak kadar temiz bir geçmişe sahip değil, Almanlara ‘Yahudi soykırımı’nı hatırlatmanın lüzumu yok, zaten Almanya, İkinci Dünya Savaşı sonrası bu tarihle yüzleşme iddiası temelinde inşa edildi. Dahası, son yıllarda, Almanya’nın Ermeni katliamlarındaki sorumluluğu çokça tartışılıyor ve parlamentoda oylanan soykırım metninde de bu sorumluluk kabul ediliyor. Özetle, adına ister ‘soykırım’, ister başka bir şey deyin, Türkiye’nin Ermeni meselesi ile yüzleşmesi, kendi ‘ruh sağlığı’ açısından şart, yoksa bu tür yüzleşmelerin hiçbir toplumu karalamak, utandırmak, damgalamak gibi bir hedefi veya sonucu olmamalı. Ama birileri için ‘büyük felaket’ olan, diğerleri için ‘büyük iftira’ olarak kalmamalı. Tam da bu nedenle, karşılıklı utandırma yarışı üslubunda ‘açtırmayın geçmiş defterleri’ dili bana çok rahatsız edici geliyor. Ancak, geçmişi daha iyi anlamlandırabilmek için o defterleri açmalı, konuşmalı. Açılmışken o defterler; Birinci Dünya Savaşı dönemi Alman emperyal siyasetlerinin bu ülkedeki karşılığı ile de, İkinci Dünya Savaşı atmosferinde, İslamcıların, sağ milliyetçiliğin geçmişte Nazi Almanyası ile ilişkileri de tartışılmalı, yok yaftalamak için değil, geçmişle sağlıklı ilişki kurmak için. 15 madDdaevdueto itltuiETRROADPPOROĞARKALANŞTIRDI ğ g İKLİM ÖNGEL Ahmet Davutoğlu’nun AKP Genel Başkanlığı ve Başbakanlık görevinden ayrılmasıyla ilgili süreç siyasetteki güncelliğini korurken, “Davutoğlu’na görevi niye bıraktırıldı” sorularına bir yanıt da CHP İstanbul Milletvekili Erdoğan Toprak’tan geldi. Toprak, Davutoğlu’nun görevden ayrılmasına giden süreci 15 başlıkta topladı: l Dolmabahçe Deklarasyonu. l Hakan Fidan krizi. l Davutoğlu’nun açıkladığı Yolsuzluk ve Şeffaflık Paketi l Siyasi Etik Yasası. l Koalisyon kurulmasından yana olması. l Başkanlık Sistemi konusunda fazla istekli olmaması. l Kendi MKYK listesini yapmak istemesi. l Can Dündar ve Erdem Gül’ün tutuksuz yargılanması gerektiğini söylemesi ve akademisyenlerin tutukluluğuna itiraz etmesi. l Gerek Can Dündar ve Erdem Gül’ün gerekse barış bildirisine imza atan akademisyenlerin tutuklanmasında, Davutoğlu tutuksuz yargılamadan yana olduğunu söylerken Cum hurbaşkanı tutuklanmaları görüşünü gündeme getirdi. l Çözüm Süreci krizi. l Davutoğlu’nun harcamalar ve ihaleler konusunda hassasiyet göstermesi, yapılan tüm ihale sonuçlarını Başbakanlığa getirterek kendisine yakın danışman ve bürokratlara inceletmesi, bazı büyük ihalelere onay vermemesi. l Bürokrasideki atama krizi. l AB konusunda Davutoğlu’nun öne çıkması. l Obama’yla görüşmesinin gündeme gelmesi. l Örtülü Ödenek yasa değişikliği konusunda ayak sürümesi. l GülArınç ekibiyle daha yakın olduğu dile getirilen Davutoğlu’nun, başbakan olduktan sonra kendi medyasını oluşturma çabasına girmesi. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle