14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 6 Haziran 2016 12 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] yorum TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Sanata karşı da savaş! AKP kendi dünya görüşüyle örtüşmeyen her şeyle ama her şeyle savaşıyor. İdeolojisine uymayan adaletle; öğretisine ters düşen eğitim ve bilimle savaşıyor. AKP, insan yaratıcılığının anası olan sanatı da savaş alanı sayıyor. “Ne pahasına?..” Geçen hafta AKP’nin sanatla savaşının yeni bir örneği daha görüldü. Eskişehir’in Odunpazarı Belediyesi’nin düzenlediği sanat etkinliklerinde yer alan dans gösterilerine o ilçenin AKP Kadın Kolları başkanı yaptığı bir basın açıklamasıyla karşı çıktı. Açıklamada: “... maneviyatımıza hakaret içerikli çaça, tango, Hint ve modern dans gösterileri yapılmasını istemiyoruz... Bununla da yetinilmiyor, tam bir savaş yaklaşımıyla, tekrar edilmesine de ne pahasına olursa olsun... asla ve asla izin vermeyeceğiz” deniliyordu (Basın). Aslında Odunpazarı olayı tek değil, ülkenin her tarafında benzer olaylar neredeyse her gün yaşanıyor. Çoğu yerde bu tür güzel sanat etkinliklerinin yapılması yaratılan korku ortamı nedeniyle gündeme getirilemiyor. En az bunun kadar ürkütücü ve yıkıcı olan, bu tür olaylar karşısında tam bir toplumsal duyarsızlık sergilenmesidir. Bu ülkenin siyaset çevreleri de, sanat dünyası da; dahası, basınyayının yorumcu ve yazarları da bu olayı ve onlarca benzerini tümüyle görmezden geliyor. Sormak gerekiyor: Cumhuriyet’in kurucusunun “Sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözleri gerçek mi oluyor; toplum hayat damarıyla birlikte beynini de mi yitiriyor?.. AKP dünya görüşünün sanat ile hiç barışık olmadığı, geçmişin heykel karşıtlığı örnekleriyle biliniyor. Daha yakın yıllarda Ankara Büyükşehir Belediye başkanı “Böyle sanatın içine tüküreyim” demişti. Cumhurbaşkanı da başbakanlığı döneminde Kars’taki İnsanlık Anıtı’nı ucube diye betimlemiş ve anıt kaldırılmıştı. Bir bütün olarak ve tarafsız bir gözle değerlendirilirse, AKP iktidarının sanata ve sanatçıya karşı kendi içinde tutarlı ve kararlı bir biçimde savaş açtığı görülür. Tiyatro, müzik ve kimi kültür merkezlerinin etkinliklerine yönelik olumsuz tutum; İstanbul başta olmak üzere ülkenin değişik yerlerinde ve son olarak Sur’da tarihi eserlerin acımasızca yok edilmesi yaşanan AKP uygulamalarıdır. Çocuk yuvalarından üniversitelere kadar tüm eğitim kurumlarında sanat ve kültür etkinliklerinin giderek artan oranda AKP’nin dünya görüşüne göre düzenlenmesi, bu ülkede özgürlükçü, yaratıcı ve çok yönlü olan çağdaş sanatların geleceği açısından tek sözcükle kaygı vericidir. Vahhabizm mi? Uzmanların tanımladığına göre vahhabizm “güzel sanatlardan, gösteri sanatlarından, heykellerden ve eski eserlerden, kısaca sanattan, aynı zamanda vücuttan, çıplaklıktan ve özgürlükten ‘tutku düzeyinde’ nefret” anlamına geliyor. Türkiye’de de birçok taraftarı olduğu bilinen bu düşünceye göre çağdaşlık düpedüz dinsizliktir. Bilindiği gibi vahhabizm, Suudi Arabistan Krallığı’nın resmi ideolojisidir. Bu görüşler kimi terör örgütleri tarafından küresel düzlemde şiddet kullanılarak uygulanıyor. Yine bilindiği gibi Türkiye dış siyasette ABAvrupa Birliği’nden, geçenlerde birliğin en yetkili ağızlarından birinin açıkladığı gibi, ışık hızıyla uzaklaşıyor ve çok yanlış bir tutumla Suudi Arabistan ile sarmaş dolaş olmuş bulunuyor. AB ile ilişkilerde son günlerin gelişmeleri, bu ışık hızını daha da hızlandıracak gibi görünüyor! Bu noktada tam bir soğukkanlılıkla “Türkiye, vahhabizme doğru evriliyor mu” sorusunu sormak ve tartışmak haklılık kazanıyor. Tabii, tartışacak ortam ve kişiler kaldıysa! 06 Haziran 2016 SAYI: 33115 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Yayın Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Reklam ve Pazarlama Direktörü Ayşe Cemal Reklam Grup Koordinatörü Deniz Tufan Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Pınar Ersoy l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. lMuhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Doğan Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 03.26 03.19 03.51 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05.25 13.10 17.07 05.13 12.54 16.49 05.41 13.17 17.09 Akşam 20.41 20.22 20.40 Yatsı 22.30 22.07 22.20 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] Embedded Gazeteciliğin Altın Çağı Embedded gazetecilik körfez savaşı, daha sonra Irak’ın işgali yıllarında girdi medya literatürüne. Amerikan askeri birlikleriyle birlikte hareket eden, savaşı onların gözüyle gören, yazan, tıpkı bir asker gibi emirlere uyan, sözleşme imzalayan gazeteci için kullanılıyordu. Türkçe bir karşılık bulmak zor; “iliştirilmiş” diyebiliriz. Tanımı savaş gazeteciliği alanı ile sınırlamamak, geniş açıdan bakmak, kapsamını genişletmek siyasetgazeteci ilişkisinden yola çıkmak belki daha doğru olacaktır. Türkiye’de gazetecilerin iktidarlarla, siyasetçilerle ilişkisini en baştan sorgulamak gerekiyor aslında. Çoğu zaman bir kimlik olarak bile tanınmayan Sarı Basın Kartı’nı Başbakanlık’a bağlı Basın Yayın ve Enformasyon Genel Müdürlüğü veriyor. Son değişikliklerle bu tümüyle genel müdürlüğün yetki alanına girdi. Pek bir işe yaramıyor; yalnızca henüz bu karta sahip olmayan gazetecilerin, ki bir dizi koşulu var bunun, devlet tarafından gazeteci sayılmamasının kanıtı oluyor. İkincisi devlet memurlarını vize zorunluluğundan kurtaran “hizmet pasaportu” “kolaylığı”nın gazetecilere de sağlanmış olmasıdır. Bir dış ülkede gazeteci olduğunuzu söylediğinizde ve “hizmet pasaportu”nuzu uzattığınızda hafif bir gülümseme ile karşılaşmanız mümkün. Bir de resmi toplantılara alınma nızı sağlayan akreditasyon kurumu var. Resmi makamlar, gazeteci için vazgeçilmez haber kaynağı olan yetkililer, akreditasyon kurumunu embedded gazeteciliğin bir ön adımı olarak kullanmak istiyorlar. Kimi zaman gazeteyi ya da gazeteciyi akredite etmeyerek, kimi zaman da akredite gazetecilerle “iyi ilişkiler” kurmayı deneyerek yapıyorlar bunu. Temel görevi soru sormak olan gazeteci bir süre sonra soru soramayacağını öğreniyor; soruların “yandaşlara” dağıtıldığını görüyor, sessiz kalmayı tercih eder hale geliyor. Kazara sormayı başardığında ikinci toplantıya alınıp alınmayacağını bilemiyor. Resmi kurumların, bakanlıkların basın sözcüleri, danışmanları, müşavirleri ise bu konuda neredeyse kral gibidirler. Örneğin resmi bir geziye çağrılmışsanız; tek bir soru sormayı başaramadan, oradan oraya sürüklenerek adeta konu mankenliği yaparak geziyi tamamlayabilirsiniz. Günümüzde embedded gazetecilik en çok siyasetgazeteci ilişkisinde hayat buluyor demiştik. Doğu’da, Güneydoğu’da işler hepten farklıdır. Olağanüstü koşullar yaşayan bölgede özgürce haber yapmak isteyenlere değil, embedded gazetecilere rağbet büyüktür. Orada gazetecilik yapacaksa nız, gözaltına alınmayı, tutuklanmayı, ses alma cihazınızın ya da fotoğraf makinenizin elinizden alınmasını doğal karşılamanız gerekiyor. Ama daha rahat koşullarda “gazetecilik” yapanlar da var kuşkusuz. Onlar İstanbul’dan, Ankara’dan yola çıkıyor, miğfer takarak, tank içine girerek “çekimlerini” yapıyor ve hemen İstanbul’a, Ankara’ya, “ana üslerine” dönüyorlar. Oralarda olup bitenlerle ilgili, ne olup bittiği ile ilgili nesnel bilgi aktarmak gibi bir dertleri yoktur. Resmi makamların verdiği bilgilerle yetiniyor, öteki kaynakların verdiği bilgileri merak etmiyor, en önemlisi de kendi gözlemlerini yazmayı düşünmüyorlar. Ama muhabirleri hemen embedded olarak adlandırmak doğru olmaz. Asıl embedded muhabirlerin çalıştıkları gazete ve TV kanallarıdır. Kimi zaman yandaşlıkta gazeteleriyle yarışan muhabirler de var kuşkusuz. En son örneklerinden birisi Alman ZDF kanalı yetkililerini “yerin dibine batırmak” “göreviyle” harekete geçen, sonra başka özellikleri olduğu ortaya çıkan kişiydi. Bugünlerde yine görev başında olmaları mümkündür. Ama bu türden olanlar embedded diye anılmayı bile hak etmezler. Onun bile bir raconu var! Kısacası embedded gazetecilik Türkiye’de altın çağını yaşıyor. O nedenle de gerçek muhabirlik, gerçek gazetecilik altın değerindedir. Bu gelecekte gazetecilik tarihini yazacak olanların da dikkatinden kaçmayacaktır. Fransa’daki direnişi görmediniz Cumhuriyet gazetesi Fransa’daki hemen hemen her sektörü kapsayan, başta Paris, önde gelen şehirleri ayağa kaldıran direnişe yeterli ilgiyi göstermedi. Grev yapmayan işçi kalmadı neredeyse. Bir gün L’Hümanite dışında hiçbir gazete yayımlanamadı. Direnişi örgütleyenler bu kapsamlı eylemin Fransa’da çok şey değiştirdiğini söylediler. Sendika liderleri uzun uzun açıklamalar yaptılar. Hiçbiri Cumhuriyet’te yer almadı. Cumhuriyet’e yakışmadı... Nüzhet Demirasan Kelimeleri olmadık yerden bölmeseniz İnternet sitenizde çok sık kelimeleri yanlış yerden bölüyorsunuz. Nedenini sorduğumda teknik zorunluluklardan kaynaklandığını söylediler. Bu doğru olamaz. Bu teknik zorunluluk yalnız sizin sitenize özgü bir zorunluluk mu? Lütfen bu çirkin görüntüye bir son verin. Yüksel Derbent Düzeltmek zor olmamalı http://www.cumhuriyet.com. tr/haber/turkiye/544613/EniagaoglusucduyurusundabulunduDiplomasisahteCumhurbaskanligiiptaledilsin.html Haber başlığında soyadım yanlış yazılmış. Düzeltme yapılması talebiyle, İyi dileklerle... Ömer Faruk Eminağaoğlu İhsan Eliaçık’ın programı Merhaba, her cuma 21.00’de KRT TV’de İhsan Eliaçık’ın “Bana Dinden Bahset” programı yayımlanıyor. Özgürlükçü, demokrat, sıradışı görüşleri olan ilahiyatçı İhsan Hoca’nın programının Cumhuriyet okurlarına tanıtılmasını özellikle rica ediyorum. Naci Turay ‘Tuncel Kurtiz Kazdağları Doğal Yaşam Ödülleri’ dağıtıldı İstanbul’da 3 yıl önce ölen oyuncu Tuncel Kurtiz anısına Edremit Belediyesi tarafından bu yıl ilk kez, ‘Tuncel Kurtiz Kazdağları Doğal Yaşam Ödülleri’ düzenlendi. Edremit’in kırsal Çamlıbel Mahallesi’nde uzun yıllar yaşayan Kurtiz için 23 ayrı kategoride ödül verildi. CHP Genel Başkan Yardımcısı Yasemin Öney Cankurtaran da ödülünü alırken, “Memleket bu durumdayken acaba bir siyasetçi olarak bu ödülü almayı hakediyor muyum? Zira bugünlerde bir siyasetçiye düşen görev ve sorumluluğun ne kadar da fazla olduğunu vurgulamadan geçemeyeceğim. O yüzden ben bu ödülü emanet olarak alıyorum” dedi. Yılın En İyi Gazeteci Ödülünü Can Dündar, Yılın Annesi Ödülü’nü ise Dilek Dündar aldı. Ödül alan öteki isimler Özgür Özel, Enis Berberoğlu, Recep Gürkan, Ali Kılıç, Mustafa Altıntaş, Yalçın Bayer (Hürriyet gazetesi), İsmail Er, Cem Seymen, Uğur Dündar, Umut Kuzey, Çarşı Grubu, Ali Fatinoğlu. l DHA Tuncel Kurtiz Tarih aceleye gelmez… Geçmişin aksine, tarih düne ait ne varsa içine rastgele tıktığımız bir yamalı bohça değildir. Tarih, geçmişin bilgi temelinde ve nedensonuç ilişkileri temelinde hesaplaştığımız bölümüdür. Bundan ötürü herhangi bir olayın veya olaylar bütününün tarihini oluşturmak, özellikle bilgi toplama aşamasında varlığı şart olan titizlik nedeniyle, genellikle sanılandan çok daha fazla zaman alır. Bu bağlamda aceleci davranmak ve “dün”ün sınırlarının ötesine yelken açmakta üşengeçlik sergilemek, çoğunlukla bizi yanlış, özellikle de tutarsız tarihsel yorumlara sürükler. Tolstoy, “Savaş ve Barış” adlı romanında, Fransa İmparatoru I. Napolyon’un Rusya’ya saldırmasının hemen öncesinde, bu büyük savaşın olası nedenleri üzerinde dururken aynı zamanda bir tarih ve tarihçilik dersi de verir. Tolstoy’un tarih ve tarihçilik dersi… Yaşadığı zamandan yaklaşık yüz yıl önceki bu savaş için tarihçilerin ve başkaca araştırmacıların Napolyon’un iktidar hırsından Rus Çarı I. Aleksandr’ın inatçılığına kadar pek çok neden gösterebileceklerini söyleyen Tolstoy, bu nedenlere değgin daha geniş ve günlük olayların hızlı akışının çerçevesi dışında kalan bir bakış açısı konusunda ise şu saptamaları yapar: “Bizler, yani tarihçi olmayanlar, kendilerini bilimsel araştırmaların coşkusuna kaptırmayanlar ve bundan ötürü de o büyük olayın izini bulanıklıktan uzak, sağlıklı bir bakış açısıyla sürebilenler için ise daha başka sayısız neden vardır. Bu nedenlerin sayısı biz onlar üzerinde yoğunlaştıkça artar. İster tek tek, ister toplu olarak ele alalım, bu nedenlerin asıl olayın gücü karşısında önemlerini gittikçe yitirdiklerini de görebiliriz… Sonunda da bu nedenlerin nasıl bir savaşa yol açtığını anlamaz oluruz...” Burada Tolstoy’un amacı, tarih alanındaki bilimsel çalışmaları küçümsemek değildir, fakat tek tek nedenlerin çekiciliğine kendimizi fazla kaptırıp bunlar ile asıl olay arasında bağlantı kurmakta aceleci davranma konusunda bir uyarıda bulunmaktır. Bizim aceleciliğimize gelince… Bu uyarının bizimkisi gibi bilimsel araştırmalarını kendi oluşturduğu sağlam bir bilimsel geleneğe oturtma olanağından yoksun toplumlar için çok önemli olduğunu belirtmek zorundayız. Geçenlerde üçüncü yıldönümü nedeniyle andığımız Gezi Direnişi olayı, böyle bir önemseme halinden ne kadar uzak olduğumuzu bir kez daha kanıtladı. Çünkü bu anma sırasında, Gezi Direnişi’ni, başka deyişle tarihimizdeki ilk Halk Ayaklanmasını doğru bir tarihseltoplumsal çerçeveye oturtabilme konusundaki yetersizliğimiz bir kez daha vurgulandı. Gezi Direnişi’nden günümüze geçen zaman içersindeki en belirgin tavrımız, nedenleri bulup ortaya çıkarma konusundaki aceleciliğimiz oldu. Bu tavrımızın itici gücüyle, bu direnişin altında yalnızca birkaç nedenin değil, ama nedenlerden oluşma bir denizin yatıyor olabileceğini düşünmedik. Hedefimiz, hemen birkaç neden bulmak, bulduktan sonra da işini tam yapmış insanların rehavetiyle yolumuza devam etmekti. İyi de, acaba Gezi Direnişi eski yollarımızdan şaşmayalım diye mi yapılmıştı? Destici: Bir aya kalmaz büyükelçi geri gider BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, Eskişehir’de kardeşi İbrahim Destici’nin oğlu Muhsin Eyüp Destici’nin Gar Düğün Salonu’nda düzenlenen sünnet düğününe katıldı. Destici, hükümetin dış politikada başarısız olduğunu söyleyerek “Almanya’ya kadar onlarca ülke bu soykırımı kabul etti ve maalesef biz gerekli ciddi tepkiyi koyamadık. Bugün bakın büyükelçi geri çağırıldı. Ben size söylüyorum, daha önceki ülkelerde olduğu gibi bir aya kalmaz büyükelçi geri gider” dedi. l DHA  Kaymakam: Cami yapmayı Allah’u teâlâ nasip etti Batman’ın Kozluk ilçesinde 50 yıllık cezaevi yıkılarak yerine cami, erkekbayan Kuran kursu ve taziyeevi yapıldı. Kozluk Kaymakamı Orhan Aktürk ise “Burası eskiden bir cezaevi idi. Cezaevi kapandıktan ve yıkıldıktan sonra Allah’u Teâlâ bize nasip etti ve buraya cami yapılsın diye ilçe müftümüze tavsiye ettik. Çok da güzel bir cami yapıldı. Bu vesileyle buradan resmi açılışını da yapmış olduk. Hayırlara vesile olmasını umuyoruz” şeklinde konuştu. Alanya Merkez, denize 50 metre mesafede satılık ev dükkanlar TEL: 0532 120 29 72 Antalya Güzeloba 4+1+2 banyo satılık dublex daire TEL: 0532 799 11 99 C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle