26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 19 Mayıs 2016 EDİTÖR: YENER KARADENİZ TASARIM: SERPİL ÜNAY Turizmde çöküş hızlandı ekonomi 9 Bu yıl Antalya’da yüzde 22 gerileme ile başlayan turist sayısındaki düşüş, nisanda yüzde 41’e çıktı. Mayıs’ın ilk yarısında ise bu oran daha da yükseldi ve yüzde 47’ye ulaştı Bu yıl yüzde 22 ile başlayan Antalya’ya gelen turist sayısındaki gerileme, şubatta yüzde 33, martta yüzde 20 ve nisanda yüzde 41’e ulaştı. Turizmdatabank tarafından derlenen verilere göre, mayıs ayında düşüş daha da derinleşti ve bu oran yüzde 47’ye ulaştı. Yıl başından mayıs ayı ilk yarısına kadar geçen sürede kente gelen turist sayısı da yüzde 36 dolayında düşerek 1.7 milyon dolayında 1 milyona indi. Gerilemenin en büyük sebebi ise geçen yıl yaşanan Rusya uçak krizi ve terör eylemleri olarak gösteriliyor. Öte yandan özellikle Almanya ve Rusya’dan gelen turist sayısındaki düşüşü Arap ülkeleri telafi ediyor. Nisanda Antalya’ya gelen İranlı turist sayısı yüzde 305 artışla 3 bin 832 olmuştu. Kayıp 9 milyar doları aşacak Yapılan tahminlere göre, Türkiye turizmi 2016’nın tamamında 7.6 milyon turist kaybedecek. Türkiye’nin olası gelir kaybı da 9 milyar dolara ulaşacak. Diğer yandan en iyimser senaryoya göre ise Türkiye’nin 2016 yılı kaybı 45 milyon düzeyinde turist ve 56 milyar dolayında turizm geliri olacak. Rus ve Almanlar azalıyor Öte yandan Türkiye’ye yılın ilk çeyreğinde gelen yabancı ziyaretçi sayısı yüzde 10.3 azalarak 4 milyon 530 binden 4 milyon 63 bine geriledi. Türkiye’nin turizm geliri 2016’nın ilk çeyreğinde yüzde 16.5 azalarak 4 milyar 66 milyon 384 bin dolara düştü. Üç aylık dönemde Rusya’dan gelen turist sayısı Rusya’dan gelen turist sayısı 56 azalarak 150 binden 66 bine düştü. Bu dönemde Almanya’dan gelen turist sayısı da yüzde 11.7 azalarak 548 binden 483 bine indi. l Ekonomi Servisi Bin Ladin şirketi, geçen yıl Mekke’yi genişletme çalışmaları kapsamında 109 kişinin hayatını kaybettiği vinç kazasına yol açtı ve kaza sonrası şirkete yeni ihalelere girme yasağı getirildi. Karar bu ay Kraliyet Divanı tarafından kaldırıldı. Ladin Grup ekonomik krizde Mekke’deki vinç kazası sonrası ihale yasağı getirilen Usame bin Ladin’in babasının şirketi ekonomik krizde. Grup, 69 bin çalışanını işten çıkardı Suudi Arabistan’ın en büyük inşaat firması Bin Ladin, 69 bin çalışanını işten çıkardı. Bin Ladin şirketinden yapılan yazılı açıklamada, daha önce ülkeden gönderilen 55 bin işçiye 14 bin işçinin daha eklendiği belirtildi. El Kaide lideri Usame bin Ladin’in babası Muhammed bin Ladin tarafından 1931’de kurulan ve şu anda 217 bin çalışanının olduğu tahmin edilen inşaat firması, başta Mekke Harem Genişletme Projesi, 601 metre uzunluğundaki Mekke Saat Kulesi Projesi, Riyad Havalimanı ve Riyad Faysalia Kulesi gibi büyük proje ler olmak üzere birçok farklı çalışmaya imza attı. 20 bin istifa geldi Ancak yaşanan süreç Bin Ladin Group’u ekonomik krize sürükledi. 85 yıllık inşaat şirketinin 77 bin çalışanını işten çıkardığı iddia ediliyor. Grup tarafından yapılan açıklamada, Suudi Arabistan Çalışma ve Sosyal İşler Bakanlığı’nın müdahalesiyle 10 bin işçinin gecikmiş hak edişlerinin ödendiği kaydedilirken yapımı devam eden projelerin mayıs ayı sonu itibarıyla sona ermesinin beklendiği ifade edildi. Bin Ladin şirketinin alacaklarını tahsil etmesi nin ardından ödemelerinde gecikme yaşanan diğer işçilerin hak edişlerinin de ödeneceği aktarılan açıklamada, 20 bin işçinin ise geciken ödemeler nedeniyle istifa ettiği bildirildi. Mayıs ayı başlarında Suudi Arabistan Çalışma ve Sosyal İşler Bakanı Mefrec elHakbani, 6 aydır maaş alamayan Bin Ladin şirketi çalışanlarının bu sorununu çözeceklerini açıklamıştı. Grubun dünyada yaptığı büyük projeler arasında Sharjah Amerikan Üniversitesi, Four Season HotelÜrdün, Putra Jaya Camisi, Kuala Lumpur Havaalanı bigi yapılar bulunuyor. l Ekonomi Servisi y23o’ülunncdüaevöllidliük ynblcmdeayıoiLübnyrlşişoLogeiağlyiatdasaednldrdeTidiyomend.urvüiorLaumnr1bdyiğlçş9ına.ipğn’lagieeumiei1dn6’nlğuıi9haeknki7ityeinLa5ms1llnta7eei5iaste’7yatçiih’ştinnd4in2’hıigrdmelMtnüiıcm2mUinçeineszriiuuyoanerseieei2çşhçndaçacnvrgo3teapeaBüimulein’ecğidBm.tkünalğdeiıuelıiabknğiluiniğbaıua ATSO Başkanı Davut Çetin, Kemer esnafının sorunlarını dinledi. Kemer’de ticaret durma noktasında Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Davut Çetin özellikle Rusya krizinden büyük ölçüde etkilenen Kemer’de ticaretin durma noktasına geldiğini belirtti. Çetin, “Kemer esnafı turiste dönük ticarette yüzde 8090 arasında düşüş yaşıyor. Esnafın kiralar konusunda ciddi sıkıntıları var. Kredi talebi yönünde destek verilmeli. Özellikle kiralarla ilgili bir çalışma bekliyorlar. Bu sene verdikleri kiralar kadar ciro yapmaları çok zor” dedi. 100 binin üzerinde turistik yatak kapasitesinin bulunduğu Kemer bölgesi son yıllarda Rus tatilcilerin vazgeçilmezi haline gelmişti. Çetin, Kemer’e gelen turistlerin yüzde 40’ını Ruslar, yüzde 20’sini iç pazar, yüzde 10’unu da Alman turistlerin oluşturduğunu anımsattı. Çetin şöyle konuştu: “Şu anda Antalya’nın sorunları Türkiye’nin sorunlarından daha büyük. Herkes tedirgin ve sıkıntılı. Zor bir süreçten geçiyoruz. Otellerimizin fiyatları geçen yıla göre yüzde 3040 indirimli. Tarımda meyvesebze ihracatımız yüzde 27, domates ihracatımız yüzde 41 düştü. Sadece ihracattan değil, fiyattan da kaybettik. Piyasada ciddi sıkıntı var, bozulma rakamlara kısmen yansımaya başladı, ama henüz yolun başındayız ve sorun rakamlara tam yansımadı.” l ANTALYA / Cumhuriyet Sahte boşanmalar SGK takibine takıldı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) İzmir İl Müdürü Ekrem Gülcemal, kentte ölen anne ve babalarından emekli maaşını almak için hileli boşanan 1809 kişinin saptandığını söyledi. Son günlerde artan muvazaalı (danışıklı) boşanmalarla ilgili ihbar sayısının arttığını söyleyen Gülcemal, “İzmir’de muvazaalı boşanmalarda 7 bin 201 şikâyet geldi. Eşler baba veya anneden kalan maaşları almak için ayrılıp birlikte yaşıyorlar. Bunun tespiti halinde ceza uygulanıyor. İzmir’de gelen 7 bin 201 şikâyetin 3 bin 298’i sonuçlandırıldı. Buna göre 1809 doğru ihbar için çiftlere ceza yazıldı” dedi. l Ekonomi Servisi Piyasalar ve siyasi riskler Mali piyasalar yıl başında düştüler, sonra toparlandılar. Nisandan bu yana geriliyorlar ama, dalgalanmalar yatıştı. Bank of America’dan stratejist Subramanian, “Piyasalar fazla durgun... Bir fırtınadan önceki gibi” diyor. Finansekonomi medyasında (alıntıları buralardan topladım) gündemdeki siyasi risklerin piyasalar üzerindeki olası etkileri konuşuluyor. Columbia Thredneedle’de Portföy yöneticisi Mattew Cobon’a göre, “şu sıralarda riskli olayların daha büyük etki yapma, daha fazla yaygınlaşma potansiyelleri var”. Arka plan çok kırılgan Dünya ekonomisi dokuz yıldır, “uzun durgunluktan” çıkamadı. International Institute of Finance’ın mayıs başında yayımladığı rapor, borç yükünün yeniden artarak kriz öncesi düzeyi aştığını saptıyor. Gelişmiş ülkelerde şirketler, aldıkları borçları yatırımlarda, üretimde değil, esas olarak kendi hisselerini satın almakta, temettü dağıtmakta kullanmışlar. Son üç aylık dönem verileri de şirket kârlarının düşmeye devam ettiğini gösteriyor. 200810 döneminde dünya ekonomisini ayakta tutan Çin ve yükselen piyasalar ekonomilerinde toplam şirket borçları 25 trilyon dolara ulaşmış. Çin ekonomisi yavaşlarken inşaat piyasalarında, banka borçlarında büyük bir mali balon şişiriyor. Yükselmekte olan piyasalardan sert ve düzensiz para çıkışları olasılığı artıyor. Societe General starejisti Albert Edwards, piyasalardaki durumu “Titanik güvertesinde iskemle değiştirmeye” benzetiyor, ekliyor: “Küresel ekonomi eninde sonunda buzlu sularda batacak.”... “yatırımcılar şirketlerin kârlarının düşmeye devam ettiğini nihayet kabul ettiklerinde indeksler ayı piyasaları alanına geçecek”... “zaten kaçınılamaz olan resesyonu daha da derinleştirecek”. BSI Bank of Zurich baş ekonomisti Stefan Gerlach, “Bir mali kriz patlak verdiğinde, bunun reel ekonomi üzerindeki etkileri 2008’den daha ağır olacak” diyor. Merkez bankalarının elinde etkili enstrüman kalmamış. Dikkatler siyasi risklere odaklandı New Sparta Asset Mangement’den O. Mandeg’e göre bu arka plan üzerinde, “küreselleşme tersine dönmeye başlarken (Deglobalization), piyasaların önündeki en büyük tehdit siyasi belirsizlik”. Birincisi, Batı’da özellikle orta sınıfla vasıflı işçileri vuran hızlı yoksullaşma, buna karşılık akla sığmaz zenginleşme (2015 yılında 25 fon yöneticisi toplam 13 milyar dolar kazanmış), ikincisi, ana akım partilerden yöneticilerin ülke içinde, dışında artan sorunlar, tehditler karşısındaki iktidarsızlıklarının halk arasında yarattığı düş kırıklığına sorumlu arama eğilimi, üçüncüsü, durgunluk yayılırken ülkelerin artan işsizliği paralarının değeriyle, dolaylı korumacılık önlemleriyle oynayarak komşularına transfer etme çabaları, geçen yüzyılda faşizme, savaşlara açılan iklimi anımsatıyor. Moodys’den Yves Lemay de “Polonya, Macaristan, Slovakya, Çek Cumhuriyeti’ndeki siyasi gelişmelerin yatırım riski yarattığını” düşünüyor (Moody’s geçen hafta, Suudilerin kredi notunu düşürdü). ABD’de, son kamuoyu yoklamaları Trump’ın, Clinton’a yetiştiğini gösteriyor. İngiltere’nin AB’den çıkma olasılığı, sığınmacılar sorunu, Türkiye ile yapılan anlaşmanın riske girmesi, hızla yükselen aşırı sağcı partiler arka planı üzerinde, parçalanma olasılığını güçlendiriyor. Hem de Rusya’nın, kaybettiklerini geri kazanmaya yönelik aktif bir siyaset izlemeye başladığı dönemde... Bunlara Suriye’deki savaşın NATO üyesi Türkiye’ye sıçramaya başlaması, Suudi rejiminin geleceğine ilişkin kaygılar, Brezilya’da devlet başkanının “meclis içi darbe” ile azledilmesi, Filipinler’de aşırı sağcı, içkiyi, sigarayı, çocuklara saat 22’den sonra sokağa çıkmayı yasaklamaya kararlı birinin başkan seçilmesi eklenince, yakın zamana kadar “imkânsız” denen şeyleri içeren bir karışım ortaya çıkıyor. Piyasalarda da “bir doğal felaket ya da büyük çaplı bir terörist saldırı olayı bu karışımı patlatarak şiddetli bir ekonomiksiyasi yıkıma yol açabilir” korkusu yayılıyor. EsımraissıyJoanpsoknaSnudzaulıki’de Japon Mitsubishi’nin 25 yıl boyunca yakıt konusunda kandırdıklarını itiraf etmesinin ardından Suzuki de emisyon test metotlarının Japonya’daki düzenlemelere uygun gerçekleştirilmediğini itiraf etti. Suzuki Motor, hali hazırda Japonya’da satmakta olduğu 16 modeli için yapılan emisyon testlerinde Japonya’daki düzenlemelerin izin verdiklerinden faklı metotlar kullandığını açıkladı. Açıklamaya göre 2010’dan bu yana yapılan bu uygulamadan 2.1 milyon araç etkilendi. Açıklamanın ardından şirket hisseleri yüzde 11 düştü. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle