25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 19 Mayıs 2016 EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ ‘dHöankmkâeryi’yeecesğırtimım’ ı Hakkâri’nin bir dağ köyünden Bahçeşehir Üniversitesi’ne gelen Demir’in hayatı örnek alınması gereken bir başarı öyküsü Muhammed Cemal Demir’in, Hakkâri’nin bir dağ köyün de başlayıp, halen Bahçeşehir Üniversitesi’nde devam eden ha yatı, bir başarı öyküsü. Elektrik Elektronik Mü hendisliği ana dal, Mekatronik Mühendisliği’ni de yandal ola rak okuyan De mir, mezun ol duktan son FAigtaelany ra yurtdışında yüksek lisans yapacak, Türkiye’ye dön dükten sonra ise bir yandan ka riyerine devam ederken bir yan dan da Hakkâri’deki aileler için tarım ve hayvancılık, gençler için de sosyal yaşam ve eğitim üzerine planladığı projesini ha yata geçirecek. Demir, 19 Mayıs gençlik eki miz için kendisine sorduğu muz soruları yanıtladı: n Hayat hikâyeniz nerede, ne zaman ve nasıl başlıyor? Hayat hikâyem, pek çok me deniyete ev sahipliği yapmış, büyüleyici doğasıyla görenle ri kendisine hayran bıraktı ran, gönlümüzün sağ alt köşe si Hakkâri’nin bir dağ köyünde başlıyor. Benim hikâyem Eylül 2011 yı lında Bahçeşehir Üniversitesi Mütevelli Heyeti Başkanı Enver Yücel’in verdiği bursla Bahçeşe hir Üniversitesi Elektrik Elektro nik Mühendisliği programına ka bul edilmemle başlıyor. n İstanbul’a Bahceşehir Üniversitesi’ne geliş hikâyeniz nedir? Burada bir universitede okumayı hayal etmiş miydiniz? Bahçeşehir Üniversitesi’ne geliş hikâyem Bahçeşehir Üniversitesi mütevelli heyetine beni anlatan bir yazıyı göndermemle başlar. Öncesinde Hakkâri’de lise okuyan boş zamanlarında da derslerin yanısıra ailesine yardım etmekle geçiren bir öğrenciydim. Tercih döneminde yanlış tercih kodu girmem sonucu Bahçeşehir Üniversitesi, Elektrik Elektronik Mühendisliği bölümünün burslu programı çıktı. Maddi imkânların el vermemesi sonucu okuyamazdım. Ben de kendimi gönderdiğim bir yazı ile okul idaresine ifade ettim. Hayalimi renklendirip bana kendimi ifade edebileceğim bir yol açtılar. Şimdi de o yolda hedeflerime doğru yol alıyorum. n Okul bitince ne yapacaksınız? Mezun olduğumda, önce üniversitemizin sayısız yurtdışı seçeneklerinden birinden faydalanıp yurtdışında kendimi geliştirmeyi, bu şekilde de yüksek lisansımı tamamlamayı amaçlıyorum. Sonra da tekrar İstanbul’a dönüp öğrendiklerimi kendi okulumda yeni nesillere aktarmayı planlıyorum. n Hayallerinizin tümüne kavuştunuz mu? Gelecek icin planlarınız neler? Sanırım en can alıcı soruya geldik. Bana sorarsanız insan hedeflerine ulaşır. Hayaller,mümkün mertebe ula şılmayacak kadar geniş tutulmalı. İnsan, hayallerine yürürken hedeflerini bir bir gerçekleştirip geride bırakmalı. Ben de çocukluk hayalim olan bölümde, kendimi geliştirme fırsatı bulduğum dolu dolu geçen 5 yılın ardından hedeflerime kısmen ulaşmış bulunuyorum. Geriye dönüp baktığımda, yürüdüğüm bu zahmetli yoldan sonra hangi işi yapsam tam anlamıyla tatmin olurum inanın bilmiyorum ama; öğrenmenin ve öğrendiğini öğretebilmenin tadı başka hiçbir şeye benzemez. Hakkâri için proje Tabii ki tüm bunların yanısıra, Hakkâri’den çıkıp Hakkâriye sırtını dönenlerin aksine sadece kendim ve kariyerim için çalışmayacağım. Aynı zamanda Hakkâri’deki aileler için tarım ve hayvancılık üzerine,genç nesil içinse sosyal yaşam ve eğitim üzerine planladığım bir projem var. Kariyerimle meşgul iken bir yandan da bu projemi hayata geçirip takip edeceğim. n Yaşıtlarınıza neler önerirsiniz? Yaşıtlarımın büyük bir oranının eminim ki halihazırda birer planları vardır. Var ise sonuna kadar peşinden koşmalarını öneririm yoksa da bir an önce en makul şekliyle bir tane oluşturmalarını öneririm. Daha genç veya liseortaokul düzeyindeki kardeşlerim içinse, kesinlikle en az bir tane bilgisayar programlamakodlama dili öğrenmek için çabalamalarını öneririm. Eşit Fırsat için neler yapılmalı? Adalet her kes için en temel haktır. Türkiye bir mozaiktir. Farklılıkları dikkate almayan yaklaşımlar beraberinde adaleti getirmez. Bu yönde bu ülkenin çocukları ve gençleri mağduriyet yaşamaktadır. Eğitim süreçlerinde büyük adaletsizler yaşanıyor. Devletin eğitim üzerine daha yaygınlaştırıcı tedbirler alması gerekmektedir. Eğitim çocukluktan başlar. Okul çağındaki bir çocuğun anlayabileceği şekilde eğitilmesi gerekmektedir. Aksi halde zaten ailesinden uzakta olan çocuk, kendini büsbütün farklı bir atmosferde hisseder. Ne yazık ki bu durum da kimlik bunalımlarına yol açmaktadır. Daha çocukluktan eksi bir başlangıçla başlayan bir süreci özellikle ülkenin doğusunda ve güney doğusunda yaşayan gençler süreci lehine çevirme çabasında çoğu kere doğal olarak başarılı olamamakta ve bu zemini oluşturanlara karşı bilenmekte belki de yanlış seçeneklere kayabilmektedir. Yukarda bahsi geçen farklılıkarın dikkate alınarak ve mümkün oldukça çocukların ve gençlerin bireysel farklıklıları gözeten adımların atılması gerekiyor. Sınav süreçlerinin buna göre tekrar düzenlenmesi gerekiyor. İşe yerleştirmelerin bu çerçevede değerlendirilip yapılması gerekiyor. 19 Mayıs 15 sinin anayasadan kal dırılmasının; Şeriat’ı ve şer’iyye vekâletini lağvetmenin; Kuran harflerini kaldırıp yeri ne Latin harflerini ge tirmenin;  Müslüma nın cumaya gitmesi ne engel olmanın;  İs Benim 19 Mayıs’larım lam olmayan miladi takvimi kabul etmenin; Kâfir şapkası Benim gençliğimin 19 Mayıs’ları İzmir demekti. Alsancak Stadyumu demekti. Günler, haftalar öncesinden provalar, ritmik cimnastik çalışmaları bir yana, Türk bayrağını ya da okul flamasını taşıyacağım gün demekti. Sınıf mümessili Elvin ve ben, sırayla dönüşümlü bayrağımızı ve flamayı taşırdık. Okulda ve koca stadyumda! Benim 19 Mayıs’larım sevinçti, coşkuydu, geleceğe güvendi, umuttu! Hayallerimdi! Bu ülke bana emanetti. Bir genç olarak, bu ülkeden ben sorumluyum duygusuydu! Değil mi ki 19 Mayıs Mustafa Kemal ve arkadaşlarının kurtuluş savaşını başlatmak üzere attıkları ilk adımlardı. Elbet bayramdı. Sadece bağımsızlık mücadelesinin değil, aydınlanma mücadele nı giymenin; 19 Mayıs’larda gelinlik kızları soyup soğana çevirerek mayısa bulaştırmanın; faiz alıp vermeyi serbest saymanın; Allah’a mahsus olan hâkimiyet hakkını, kanun koyma yetkisini millete tanıyıp, milleti putlaştırmanın;  Elhasıl küfrün ve kafirleşmenin, putun ve putperestliğin temellerinin atıldığı günlerdir. İşte; Mustafa Kemal’in getirdiği inkılaplar, devrimler ve devirmeler bunlardır” deniyordu. “Bayram”ı kutlayanların başlarına gelecekler anlatılıyor, tehditler savruluyor, ancak tövbe eder bir daha bu bayramlara katılmama kararı alınırsa iyi Müslüman olacakları belirtiliyordu. Türkiye’nin birçok yerinde kısaltarak alıntıladığım bu “ültimatom” geçerliydi. sinin de ilk adımıydı. Bakmayın Erdoğan’ın söyle İnadına bayram mindeki başı sonu olmayan çar 2006’daydı bu söylediklerim. pıtmalara... Daha yeryüzünde, Amma abartıyorsun diyenler oldu. ne Türkiye’de ne de yurtdışın 2010’da “Yetmez ama evet”çiler da, “Türklerin tarihi ve uygarlığı 19 nasıl bir bayram ya da kara gün Mayıs 1919’da başlamıştır” diyen hayal ettiler bilemiyorum. 10 yıl olmadı. Ama sanki bu deniyormuş sonra 2010’da Meclis başkanı gibi kükremesi, kendi ya da danış anayasadan laiklik maddesini kal manlarının bilgisizliğinden olamaz. dırmayı önerdi... Olsa olsa yine Atatürk’ü karala Ülkemde savaş devam ediyor ma çabasıdır. Bu konuda aklı ba hâlâ. Öldürmelerin, duyarsızlığın şında ilk değerlendirmeyi Ahmet sonu yok. Ama yine de hepinizin Cemal’den gazetemizde okudum! 19 Mayıs Bayramı’nı kutluyorum! (Bkz: 2 Mayıs Cumhuriyet!) PEN Yazarlar Derneğimizin Neyin Bayramı? (Haydar Ergülen kaleminden) bayram mesajını gururla, sevinçle Hayır tarihimizi 19 Mayıs 1919’la başlatmak bugüne dek Erdoğan dışında kimsenin aklına gelmemişti ama bu günü bayram olmaktan çıkarmak isteyen çok olmuştu. 2006 yılında tepesinde koskoca harflerle “Neyin Bayramı?” yazılı basılı bir kâğıt, Türkiye’de okullara, resmi kurumlara, camilere, muhtarlara, kapıcılara dağıtılıyordu. Yazıda 23 Nisan, 19 Mayıs, 29 Ekim ve benzeri günlerin bayram değil, birer kara gün olduğu vurgulanıyordu: Şöyle ki; “Devletin dini İslamdır, madde paylaşıyorum: “19 Mayıs... Aydınlığın karanlığı, ilerinin geriyi, çağdaşlığın bağnazlığı, özgürlüğün biat etmeyi, yeniliğin çürümüşlüğü, eşitliğin adaletsizliği ve mazlumun zalimi alt ettiği günün adı. Cumhuriyet, demokrasi ve bağımsızlık düşüncesini ve ateşini her zaman gençlerin taşıyacağına ve bunları taşıyanların hep genç kalacağına inanan, Cumhuriyetimizin kurucusu, özlemle andığımız Mustafa Kemal Atatürk’ün gençliğe armağan ettiği bu bayramı coşkuyla kutluyoruz.” C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle