19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 3 Nisan 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Konuşursa yanarlar haber 5 EGEMEN BAĞIŞ Vize karşılığı 500 bin dolar rüşvet iddiası Eski AB Bakanı Egemen Bağış, Sarraf’tan vize karşılığında 500 bin dolar rüşvet aldığı iddiasıyla ilgili, “Sarraf, babasının İtalya vizesi için benden yardım istedi. Herkesin kolaylıkla yapabileceği bir işlem için 500 bin dolar verilmesi iddiası akla uygun bir iddia olamaz” dedi. Bağış, “Kolaylıkla alınabilecek bir vize için neden size başvuruldu?” sorusu üzerine, “Bu bir yorum, ben yoruma cevap veremem” demekle yetindi. “Sarraf aleyhinde haberi engellemek için 500 bin dolar aldığı iddiası”yla ilgili olarak Bağış, “Sarraf, tanıdığı bir siyasetçiye durumu şikâyet etmek üzere beni arıyor, kendisine şantaj yapıldığını ifade ediyor. Ben de konuyu Hüseyin Çelik’e ilettim” demekle yetindi, ancak “Gazeteci şantajını neden AKP’ye yöneltiyor” sorusuna yanıt vermedi. Çikolata kutusunda Sarraf’tan 500 bin dolar rüşvet aldığı iddiasıyla ilgili olarak, “Bu şahsın evime çikolata, kıyafet, bir gömlek ve kravat gönderdiği doğrudur. Hediyeleşmek bizim kültürümüzde var. Benim de kendisine almış olduğum hediyeler var” derken, Sarraf’ın adamlarına ‘çikolata kutusuna 500 bin dolar koyun’ talimat içerikli tapelerin sorulması üzerine, “Kendisine sorun” dedi. ABD’de tutuklanan 1725 Aralık yolsuzluk ve rüşvet soruşturmasının kilit isimlerinden işadamı Rıza Sarraf’ın içli dışlı ilişkileri, verdiği pahalı hediyeler, vizelerinde kolaylık sağlanması, koruma tahsis edilmesi gibi konular ile ilgili konuşması, başta eski bakanlar Zafer Çağlayan, Muammer Güler ve Egemen Bağış olmak üzere çok sayıda ismi rahatsız edecek. Sarraf’ın konuşması durumunda rahatsız olacak o isimler ve TBMM Soruşturma Komisyonu raporundan yansıyan ifade, belge ve bilgiler... l ANKARA Cumhuriyet MUAMMER GÜLER EGEMEN BAĞIŞ Muammer Güler, Egemen Bağış ve Zafer Çağlayan, yurtdışından dönen Erdoğan’ı birlikte karşılamışlardı. ZAFER ÇAĞLAYAN KZAAFREDREŞÇİAVĞELOAĞYALUN, 700 BİN TL’LİK SAAT, 2.4 MİLYON LİRALIK HAVALE, PİYANO... MUAMMER GÜLER Sarraf’ın 3 aracına özel plakalar Soruşturma sürecinde Sarraf’a 2 yakın koruma ve 3 arabasına da “korunan araç plakası” verildiği ortaya çıktı. Dönemin İçişleri Bakanı Muammer Güler, komisyona konuyla ilgili olarak, “Bu tedbirler ilgili valiliklerin kararıyla alınmaktadır. 3 adet sivil plaka tahsisine ait onay ise benim değil müsteşar yardımcısının imtasını taşımaktadır ve bu da rutin bir işlemdir. Bu konuda benim herhangi bir yönlendirme yapmam veya talimat vermem de sözkonusu değildir” ifadesini verdi. Telefon tapelerinde ise Güler’in oğlu Barış Güler’in koruma ve plaka tahsisi konusunda Sarraf’la görüşmeleri komisyon raporuna yansıdı. CHP heyeti Sarraf için New York’a gidecek Rıza Sarraf’ı tutuklatan savcı Preet Bharara’nın Sarraf’ın kefalet ödemekten vazgeçtiğini ve yargılamanın New York’ta devam edeceğini duyurması nedeniyle Miami’ye gitmesi planlanan CHP heyeti programını yeni dava tarihine kadar erteledi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun görevlendirmesiyle, Grup Başkanvekili Özgür Özel başkanlığında, Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, Muğla Milletvekili Nurettin Demir, İstanbul Milletvekili Zeynel Emre, Kocaeli Milletvekili Tahsin Tarhan ve avukat Yegane Güley’den oluşan heyet, savcı Bharara’nın yargılamanın New York’ta devam edeceğini duyurmasının ardından beklemeye geçti. CHP heyeti yeni dava tarihinin açıklanmasının ardından New York’a giderek Sarraf davasını takip edecek. l ANKARA / Cumhuriyet l Zafer Çağlayan: Sarraf’ın rüşvet olarak kendisine hediye ettiği 700 bin liralık saat ile piyanoya ilişkin olarak Çağlayan, “Piyanoyu Sarraf hediye etti, ama parasını ödedim, hatta eşimin parasıyla ödedim. Saat takmayı severim, alırım. Benim işim çok, yoğun çalışıyordum. Onu Rıza Sarraf, yurtdışından getirtti. Ama parasını elden ödedim” dedi. Çağlayan, komisyona saatin parasını ödediğine ilişkin bir otel antetli kâğıda Rıza Sarraf imzalı “Saat bedeli olan 240 bin Avroyu Zafer Çağlayan’dan teslim aldım” notunun yer aldığı bir yazıyı gönderdi. Çağlayan, Sarraf’ın işleri karşılığında komisyon tarifesinin kendisine yüzde 0.4, Halk Bankası’na da yüzde 0.5 uygulandığı iddiasına yanıt vermek istemediğini söylemekle yetindi. l Kardeşi Şenol Çağlayan: Sarraf’ın ortağı Abdullah Habbani, Zafer Çağlayan’ın kardeşi Şenol Çağlayan’ın banka hesabına 30 Ekim 2012 tarihinde 2.4 milyon lira gönderdi. Aynı para 3 gün sonra ŞENOL ÇAĞLAYAN KAAN ÇAĞLAYAN 2 Kasım 2012’de kardeşi tarafından Zafer Çağlayan’ın hesabına aktarıldı. Çağlayan, komisyonda verdiği ifadede, sözkonusu parayı hisse devri karşılığında kardeşinden aldığını, Habbani ile kardeşinin ilişkisini bilmediğini söyledi. Şenol Çağlayan ise kardeşi Zafer Çağlayan’a gönderdiği 2.4 milyon TL’nin kaynağını, “Simay Altıncılık’a altın bozdurulması” olarak açıklarken, söz konusu altını yeğeni Kaan Çağlayan’ın düğününde tanıştığı Rıza Sarraf’ın yönlendirmesiyle Simay Altıncılık’a bozdurduğunu söyledi. Zafer Çağlayan’ın komisyona sunduğu yazıya göre ise, oğlu Kaan Çağlayan 12 Nisan 2013 tarihinde evlendi. Raporda yer alan belgeye göre ise, Simay Altıncılık’ın gider pusulasında altın bozdurma tarihi Kaan Çağlayan’ın düğününden 6 ay önce, 31 Ekim 2012 olarak yer aldı. l Oğlu Kaan Çağlayan: Çağlayan, oğlu Kaan Çağlayan’ın Türkiye Finans Katılım Bankası’ndaki hesabına yatırılan 2.5 milyon lirayı açıklaması istenince, “Bu konu benim malvarlığımla ilgili değil, oğlumun da mal beyanı verme mecburiyeti yoktur” demekle yetindi. Çağlayan, Sarraf’ın oğluna 2 milyon dolar, 2 milyon Avro ve 1.5 milyon rüşvet gönderdiği iddiası ile tapelerde oğlunun para teslimatından sonra kendisine mesaj atıp atmadığı gibi birçok soruya “yasadışı dinleme” diye yanıt vermedi, oğlunun Sarraf’la bir ilişkisi varsa bunun kendisinin dışında olduğunu söyledi. Çağlayan, oğullarının aldığı taşınmazların kaynağını ise düğünlerinde takılan altınlarla açıkladı. ZİYA ALTUNYALDIZ 1.5 TON ALTIN YÜKLÜ UÇAĞA KOLAYLIK Dönemin Gümrük Müs değil. Bu olayda da arka teşarı: Sarraf’ın 1.5 ton al daşlarımdan bilgi istedim. tın yüklü Gana’dan getirdi Bu bilgi sonucunda böyle ği uçakla ilgili yaşanan sı bir uçağın İstanbul’a indi kıntı üzerine Çağlayan’ın ği, uçakta eksik belgeler ol devreye girdiği iddiasıy duğu, bu belgeler nedeniy la ilgili olarak, “Onur Ka le uçağın beklediği ve bel ya (Çağlayan’ın özel kalem müdürü) beni aradı. Böyle ALTUNYALDIZ gelerin tamamlanmasıyla birlikte işlemlerin yasalar bir uçak geldiğini, bekledi çerçevesinde yürütüleceği ğini, bekletildiğini. Her sorunu olan ne dair bilgi geldi, konu kendi mec vatandaşa ifade ettiğim gibi ‘Evet, rasında yürüyor. Konuyu idarenin bakarım, ilgilenirim’ demişim do yönetimine o haliyle bıraktık. (Geri ğal olarak. Sonuçta, konuyu incele dönüş yaptınız mı sorusu üzerine) meden birşey söylemek mümkün Kendi yasal çerçevesinde yürüdüğü için kimseye bir şey söylemedim. O yüzden de geriye dönüp şöyle bir işlem yaptım diye konuşma da yapmadım. Kargonun ne olduğunu bilmiyordum. Onur Kaya’nın tapelerde ‘Bizimki de biraz önemsediği için sizi direkt aradım’ ifadesindeki ‘bizimki’nin kim olduğu sorusu üzerine “Ben Sayın Çağlayan’ın olduğunu düşünüyorum” dedi. Altunyaldız, 1 Kasım seçimlerinde AKP’den milletvekili seçildi, halen TBMM Sanayi ve Ticaret Komisyonu Başkanlığı görevini yürütüyor. Anayasa Konusuna Dönerken CanErdem davasında tutuklama peşinde koşanlar amaçlarına ulaşamadılar. Sonuç basın özgürlüğü, halkın haber alma hakkı için çaba gösterenlerin, Cumhuriyet gazetesinin savunduğu ilkelerin zaferidir. Ama bu, işin bittiği, bundan böyle basının özgür olacağı anlamına gelmiyor. Yalnızca direnmek gerektiğini, yalnızca bu yolla özgürlüğü boğmak isteyenlerin geriletilebileceğini öğrendik. Ulusal ve uluslararası çapta dayanışmanın alınan sonuçta katkısı büyüktür. Meslek onuruna sahip çıkan gazetecilerin, meslek örgütlerinin, kuşkusuz ilk günden bugüne desteklerini sürdüren CHP ve HDP’li vekillerin direngenlikleri de unutulamaz. HHH Şimdi aynı ruhla sıcak gündeme dönecek; parlamento içi ve dışı muhalefetin özellikle anayasa konusuna nasıl yaklaşacaklarını, dayatmalara nasıl karşı koyacaklarını izleyeceğiz. Öyle anlaşılıyor ki, iktidar partisi, onun gayriresmi ama gerçek lideri bundan böyle mesailerinin önemli bir kısmını bu konuya ayıracaktır. “Biz bu konunun dışındayız” diyecek değiliz. Ama tartışmayı iktidar partisinin sunduğu gibi yani başkanlık sisteminin çeşitleri üzerinden tartışmak, çözümü şerlerin en kötüsü “ehveni şer”de aramak da kabul edilemez. HHH AKP’nin konuyu buraya hapsetmeye çalıştığı anlaşılıyor. “Başkanlık olmasına başkanlık da işte artık seçersiniz; partili başkan da olur, partisiz başkan da yeter ki başkanlık olsun” demekteler. Bu dayatmayı reddetmek esastır. Biz tartışmayı kusurlu “temsili demokrasinin” yöntemleri arasında yer alan parlamenter sistem lehine yapmaya niyetliyiz. Üstelik bu sistemi iyileştirmenin farklı yollarını da ortaya koyacak, örneğin “katılımcı demokrasi”nin farklı biçimlerini de gündeme getireceğiz. Başkanlık sistemine ise kökten karşı çıkacağız. Bu konuda akademik bir tartışma yapmayı da kabul etmeyeceğiz. HHH Çünkü yaşadığımız gerçeklerin, kuvvetler ayrılığı ilkesinin binbir dalavere ile ortadan kaldırıldığı günümüzde her türlü akademik tartışmayı zedelediğini ve artık gizlenemediğini görüyoruz. “Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz; sizin ayineniz de ortada” demekteyiz; TV kanallarında “siz Reis’in ne kadar demokrat olduğunu bilmiyorsunuz bir görseniz, bir tanısanız” diyenlere de “biliyoruz, görüyoruz, gerçekten fazla lafa gerek yoktur” diyoruz. HHH Şimdi büyük hata, parlamentoda yer alan muhalefet partilerinin, özellikle CHP ve HDP’nin tartışmayı kendi zeminlerinde değil, kendilerine sunulan zeminde kabul etmeleri olacaktır. Onlardan beklenen, liderden gençlik kolları üyelerine kadar CanErdem davasında gösterdikleri direnci burada da göstermeleridir. Unutmamalı; iktidar partisi artık gündem dayatabilen, zirveye doğru tırmanan değil oradan aşağıya hızla inen partidir. Ulusal çapta da uluslararası alanda da sorgulanan ve yanıtları olmayan partidir. HHH Parlamento dışı sol, sosyalist parti ve hareketler de radikal önerilerle, gelecek vizyonlarını açık seçik ortaya koyarak, gerçeğin değiştirilebileceğini kanıtlayarak politika sahnesinde etkinleşiyorlar. Haziran sokaktadır, Aydınlanma; gericilikle savaş her geçen gün biraz daha gündem maddesi haline geliyor; tartışma şenleniyor. Ve bu iyidir; çünkü yalnızca teorinin gri alanında başlayacak, hayatın dikenli ama yeşil alanında büyüyecek bir tartışma bizi geleceğe taşıyabilir. ALEVİLERE ÇILDIRTAN AYRIMCILIK l İŞ GÖRÜŞMESİNDE ‘ALEVİ MİSİN’ SORUSU Çetinkaya mağazasının işe alacağı vi misin? Sana genel merkez görüşmekişiye “Alevi misin” sorusu sor sinde bunu sormadılar mı?’ dedi, şa duğu iddialarının ardından Cumhuri şırdı. İş başvurum onaylanmıştı ama yet, olayı yaşayan 19 yaşındaki D.Y ve bu sorunun ardından ‘İstenen evrakı ailesine ulaştı. Sivaslı ve Alevi olduğu WhatsApp’tan gönderirler’ dedi, son nu söyleyen D.Y. “Alevi misin?” diye rasında evrak falan istemediler. O an sorulduğunda şaşırdım. Bu soru ne tepki vereceğimi bilemedim. İşe alı nun ardından annem, genel nıp alınmamam değil, bu ayrımcılık merkezden bir yetkili ile üzdü beni.” görüştü. Onlar, şubede ça Anne H.Y. ise olayın ardından uyku lışan o kişi adına özür di larının kaçtığını vurgulayarak, “Bir in ledi. Bana bu soruyu soran kişi san işe alınırken işi yapabilir mi, hır hakkında o çalışan hakkında gereken sız mı, bombacı mı bunlara bakılır. ler bir an önce yapılmalı” dedi. Kimliği sorgulanmaz” diye konuştu. D.Y yaşadıklarını şöyle özetledi: Pir Sultan Abdal Kültür Derneği “Tuğba Hanım diye biri ile görüştüm. (PSAKD) eski Kültür Sanat Sekreteri Zücaciye bölümüne kabul edildiğimi, Erdal Yıldırım ise Alevilerin bu tür ay Bakırköy’deki mağazaya gitmem ge rımcılığa maruz kalmasının nedenini rektiği, evrakım konusunda da o ma AKP iktidarı olduğunu belirtti. ğazadakilerin bilgi vereceğini söyle Olayın ardından Çetinkaya yazılı bir di. Oraya gittiğimde Sevda Hanım di açıklama yaptı. Açıklamada, iddiaların ye biri ile görüşmeye girdim. ‘Nereli asılsız olduğu belirtildi. sin’ diye sordu. ‘Sivaslıyım’ dedi. ‘Ale l SİBEL BAHÇETEPE l TAHTAYA DİZDİLER NAMAZ SORDULAR Çekmeköy’deki Hatice Mehmet Ekşioğlu Ortaokulu’nda bir stajyer din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmeninin derste Alevi öğrencileri tahtaya çıkararak ayrımcılık yaptığı öne sürüldü. EğitimSen 2 No’lu Şube Başkanı Turgut Yokuş “Öğrencileri tahtaya çıkarıp ‘Neden namaz kılmıyorsunuz’ diye soruyormuş. Stajyer öğretmenin sınıfa girmesi bile yasak” dedi. Sorularımızı yanıtsız bırakan ve olayı yalanlayan okul yönetimi ise açtığımız telefonları yüzümüze kapattı. Gazetemize konuşan veli G. D. olayı doğrulayarak “Böyle bir olay yaşandı. Okula gittik. Konuştuk, hallettik. Öğretmenle de konuştuk. Bilinçli olarak yapmadığını söyledi” dedi. EğitimSen 2 No’lu Şube Başkanı Turgut Yokuş da “Stajyer öğretmenin tek başına derse girmesi bile yasak. Başka öğretmen olsa ceza verilir. Olayı kapatmaya çalışıyorlar. Olayın peşini bırakmayacağız” dedi. l HAZAL OCAK C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle