26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 3 Nisan 2016 Obama suskunluğuDAMİBYEADARÇ’KNDTEEEIZTİ Görmez Erdoğan ABD Başkanı Obama’nın sert eleştiriler yönelttiği Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Maryland’deki Amerika Diyanet Merkezi’nin açılışını yaptı. Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez’in de çeşitli mesajlar verdiği törende, Erdoğan, kürsüye “ekselansları” ifadesiyle davet edildi. Obama’nın eleştirileriyle ilgili açılışta konuşmayan Erdoğan, ABD başkanlık adaylarını eleştirdi. Donald Trump’ı kastederek bazı ABD’li adayların Müslüman karşıtı söylemlerde bulunduğunu belirten Erdoğan, “Bütün bu üzücü olayların ardından hâlâ Müslümanları birer terörist olarak suçlayanlar ortada dolaşıyor. Çok il ginç. Amerika’da devam eden başkanlık yarışında bazı adayların bu görüşleri savunuyor olmalarını hayretle ve şaşkınlıkla izliyorum. Oysa Müslümanlar bu ülkenin asli unsurları arasında. Sayın Başkan Obama’nın yakın zamanda yaptığı bir konuşmada da değindiği gibi Amerika’da yaşayan Müslüman toplum, Amerikalılık veya Müslümanlık arasında bir seçime zorlanamaz” dedi. ‘Cemaat ve Asala oradaydı’ Kendisini “en çok üzen şey”in Cemaat temsilcilerini Brookings Enstitüsü’nde görmek olduğunu söyledi. Konuşmasında Brookings Enstitüsü’ndeki konferansı öncesinde yaşanan olaylara değinen Erdoğan, “Konferans öncesinde bu terör örgütleriyle legal görüntüde illegal bir örgüt görüntüsü veren paralel devlet yapısının temsilcilerini gördüm. Ermeni Asala örgütü de oradaydı, bunlar da oradaydı” dedi. Erdoğan, “Batıda Türkiye’den kaçıp da dolaşan teröristleri istediğimiz zaman bu teröristleri bize iade etmiyorlar. Kim samimi? Biz samimiyiz. Biz dürüstüz. Biz dayanışmaya ve paylaşmaya hazırız” ifadelerini kullandı. Erdoğan 11 Eylül saldırılarını gerçekleştiren teröristlerin Amerika’ya yaşattığı acının faturasının tüm Müslümanlara kesilmemesi gerektiğini vurguladı. Erdoğan’ı tanıyanlarALMANBASINININAMİRALGEMİSİ , ERDOĞAN’I KAPAK YAPTI: ciddi olarak korkmalı Erdoğan’ın uygulamalarını hicveden videonun Ankara tarafından eleştirilmesine Alman medyası yanıt vermeye devam ediyor. Der Spiegel, Erdoğan’ı öfkeyle kükrerken ve yumruğunu sallarken resmetti. Merkel’i de cüce olarak canlandırdı. Alman devlet kanalında yayımlanan bir mizah programında Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın anti demokratik uygulamalarını hicveden videonun Ankara’nın şimşeklerini çekmesi üzerine medyadan misliyle yanıt geldi. Alman basınının amiral gemisi olan Der Spiegel dergisi, bu haftaki kapağına çarpıcı bir çizimle Erdoğan’ı taşıdı. Kapakta “Korkunç dost” başlığı ve “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın özgürlük ve demokrasiye karşı savaşı” spotu altında devasa boyutlarda çizilen Erdoğan gözlerini faltaşı gibi açmış, öfkeyle kükrerken ve yumruğunu sallarken resmediliyor. Ancak kaba etine “Basın” yazılı gazete kâğıdından uçak saplanmış vaziyette. Bedbaht cüce Merkel Dev Erdoğan’ın yumruğu altında cüce boyutunda çizilen Almanya Başbakanı Angela Merkel ise bir elinde içinden Avro’lar fışkıran bir çanta tutarken diğer eliyle yüzünü kapamış halde. Erdoğan ile vardığı milyarlarca Avro’luk sığınmacı anlaşmasından sonra Merkel, adeta “Ben ne yaptım? Nedir bu başıma gelen felaket” soruları içinden geçerken “mağlup ve bedbaht” gösteriliyor. Boğaziçi’nin vahşi adamı Der Spiegel kapak konusunu işlediği haber analize de “Der wilde Mann vom Bosporus” (Boğaziçi’nin vahşi/ilkel adamı) başlığını attı. Altbaşlıkta “Almanya ve AB sığınmacı krizini çözsün diye Recep Tayyip Erdoğan’a teslim oldu. Şimdi bir hiciv vakası sayesinde Türk cumhurbaşkanının nasıl bir zihniyete sahip olduğu anlaşılıyor. Onu gerçekten tanıyan, her şeyden önce Avrupa için ciddi ciddi korkmalı” eleştirisini getirdi. Haber analizde Erdoğan’ın medyaya yönelik kapatma, yargılama, hapsetme politikaları Zaman’dan Cumhuriyet gazetelerine uzanan örneklerle aktarıldı. Der Spiegel’in kapak dosyasını Twitter’da ilk duyuranlardan biri de, derginin Ankara tarafından çalışma izni uzatılmadığı için Türkiye’den ayrılmak zorunda kalan muhabiri Hasnain Kazim oldu. Erdmann: Müdahale yansıyandan fazla Der Spiegel, kapak konusunu işlediği haberin analizinede ‘Boğaziçi’nin vahşi/ilkel adamı’ başlığını attı. Haberin alt başlığında “Almanya ve AB sığınmacı krizini çözsün diye Erdoğan’a teslim oldu” denildi. Bu kapak yüzünden de Almanya’nın Ankara Büyükelçisi Martin Erdmann’ın Türk Dışişleri’ne çağrılabileceğini öngören Der Spiegel, dün sitesinden Ankara’nın Almanya’daki yayınlara yönelik müdahalesinin kamuoyuna yansıyandan daha fazla olduğunu duyurdu. Erdmann son olarak Almanya’nın NDR kanalında yayımlanan “extra 3” adlı mizah programının “Erdowie, Erdowo, Erdowann” isimli şarkısı ve videoklibi sebebiyle Türk Dışişleri’ne çağrılmıştı. Spiegel’e göre Alman büyükelçinin bu yıl Türk Dışişleri’ne çağrılma sayısı üç. Haberde, Büyükelçi’nin bugüne dek bilinmeyen çağrılma sebeplerinden birinin de, “Ermeni Soykırımı”na ilişkin öğretmenlere dağıtılan bir kitapçık olduğunu aktardı. Erdmann’ın Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar ve Ankara Temsilcisi Erdem Gül’ün duruşmasına katılması ve “extra 3” programında Erdoğan’ı hicveden video nedeniyle 2 kez daha Dışişleri’ne çağrıldığı belirtildi. ‘MerkelALMAN MUHALEFETİNDEN TEPKİ Erdoğan’a karşı daha sert olsun’ Almanya Başbakanı Angela Merkel’in liderliğindeki CDU’nun kardeş partisi Hıristiyan Sosyal Birlik’in (CSU) önde gelenleri, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a karşı daha sert bir tutum benimsenmesi çağrısında bulundu. Der Spiegel dergisine konuşan Ulaştırma Bakanı Alexander Dobrindt, Avrupa’nın Türkiye tarafından şantaja uğrayacağı bir noktaya gelinmesine izin verilmemesi gerektiğini söyledi. Dobrindt, “Türkiye, neredeyse her gün, vize kolaylığı ve AB müzakerelerinin hızlandırılmasına eleştirel bakılmasını gerektiren yeni gerekçeler sunuyor” dedi. ‘Kasıtlı provokasyon’ Erdoğan’ın NDR’de yayımlanan “extra 3” adlı mizah programında ki klibe gösterdiği tepkiye de sert eleştiriler yöneltildi. Hıristiyan Bir lik Partileri Parlamento Grup Söz cüsü Erika Steinbach, “Erdoğan’ın tutumunu kasıtlı bir provokas yon olarak görüyorum. Sessiz kalmamalıyız“ dedi. Steinbach, Twitter’dan paylaştığı mesajda da “Erdoğan’ın Türkiye’yi yıllardır an tidemokratikleştirdiği aşikâr” ifa delerini kullandı. CSU Genel Sek reteri Andreas Scheuer, “extra 3 vakası şunu gösteriyor: Erdoğan’ın basın özgürlüğüne saldı rısı bizim anayasamı za bir darbedir. Türki ye geçen yıllarda AB değerlerinden gide rek uzaklaştı. Bu açık, özellikle demokrat larca eleştirilme li” diye çıkıştı. l DIŞ HABER Merkel LER SERVİSİ 36 KİŞİ HAKKINDA PKK ÜYESİ OLDUKLARI İDDİASIYLA SORUŞTURMA YÜRÜTÜLMÜŞ Aylar süren dinleme skandalı dosyadan çıktı Gazetemiz yazarı Prof. Dr. Ahmet İnsel, gazeteci Cengiz Çandar, Başbakanlık Başdanışmanı Hatem Ete, Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu, şair Bejan Matur, işadamı Şahismail Bedirhanoğlu ve eski İngiltere Başbakanı Tony Blair’in danışmanı Jonathan Powell’ın da aralarında bulunduğu 36 kişi hakkında, PKK üyesi oldukları iddiasıyla soruşturma yürütüldüğü ortaya çıktı. Skandal, ‘FETÖ/Paralel Yapı’ soruşturmasının dava dosyaları arasından çıktı. 36 isimden bazılarının telefonları dinlenmiş, fiziki takipleri yapılmış, bazılarının ise yalnızca mailleri izlenmiş. Takma adı: Gurbetçi T24’te yer alan habere göre, soruşturmanın başlamasına, emniyete, 26 Ocak 2013’te ‘gurbetçi’ takma adıyla eposta üzerinden gönderilen bir ihbar neden oldu. İhbarda, Kürt İnsan Hakları Projesi’nin (KHRP) İngiltere’de PKK uzantısı bir kurum olarak lobi faaliyeti yürüttüğü öne sürülerek, “Sayın Emniyet yetkilileri uzun zamandır İngiltere’de gurbetçiyim. Tatil için ülkeme döndüm... Sizden ricam güzel memleketimi bu hainlerin eline bırakmayın” denildi. Soruşturmayı ise şimdi Selam Tevhid davası sanığı Cumhuriyet Savcısı Ramazan Saban yürüttü. Soruşturma kapsamında, Balir’in danışmanı Powell’ın mail adresi de PKK üyesi olduğu iddiasıyla üç ay boyunca izlemeye alındı. Powell’ın mail adresine takip talebini kabul eden yargıç ise FETÖ davası sanığı hâkim Menekşe Uyar. Catriona Vine’ın e mailleri de aslında KCK Yürütme Konseyi üyesi Zübeyir Aydar tarafından kullanıldığı gerekçesiyle takip edilmiş. Soruşturma kapsamında fiziki olarak takip edilenler ise şöyle: “Bejan Matur, Kerim Yıldız, Esra Elmas Balancar, Jonathan, Yılmaz Ensaroğlu.” Bölücü Büro Amirliği eski KCK kısım amiri olan Nuh Mehmet Damgacı, bilirkişi olarak dosyayı inceledi. Damgacı, ih Ahmet İnsel Jonathan Powell Bejan Matur Dinlenen Jonathan Powell, Taha, Marc, Abdullah, Hülya, Ruby Byrnes, Sibel, Rüstem, Mahmut, KHRP, Catriona Vine, Eleanor Johnson, Mehmet Avni Öz 36 gürel, Hacer Yıldız Kavuncu, Murat Çiçek, Hamit Emrah Beriş, Osman Cengiz Çandar, Hatem Ete, Yılmaz Ensaroğlu, Mehmet Asutay, Nurcan Baysal, İlknur Kırmızıdağ, Habibe Feray Salman, Hasan Ali Bayramoğlu, isim Mustafa Gündoğdu, Evren Çevik, Havva Kök Arslan, Raci Bilici, Saniye Karakaş, Ahmet Faik İnsel, Şahismail Bedirhanoğlu, Bejan Matur, Recep Elçi, Mahmut Yıldız, Esra Elmas Balancar, Abdulvahap Coşkun. barın savcılığa sunulmadan önce istihbarattan teyit edildiğini, örgütün Avrupa yapılanması yanında Suriye yapılanmasına ilişkin de birtakım bilgilere ulaşıldığını savundu. İki ayrı numara üzerinden soruşturma başlatıldığını, kamuoyunda bilinen bazı yazarlarla ilgili de örgütle hareket ettikleri gerekçesiyle dinleme kararının alınmasının gerektiğini öne sürdü. Takipsizlikle takip bitti Soruşturmaya, Mart 2014’te özel yetkili mahkemelerin kaldırılmasının ardından takipsizlik kararı verildi. İstanbul Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu’nun 20 Kasım 2015 tarihli yazısında, dosyada suç unsuruna rastlanmadığı bildirilerek, “Dinleme kayıtlarının bir kısmının konuşma dilinin İngilizce olması ve B Kısım Amirliğimizde İngilizce tercüman veya yetkili bulunmaması nedeni ile kontrolün yapılması mümkün olmamıştır” denildi. Savcı Akkaş’ın dosyası ayrı Hakkında yakalama kararı olan Cumhuriyet Savcısı Muammer Akkaş’ın da gazetemiz Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar, gazeteciler Banu Güven, Avni Özgürel, eski Türk Tabipleri Birliği Başkanı Prof. Dr. Gençay Gürsoy’un da aralarında bulunduğu tanınmış isimler hakkında dinleme ve izleme talep ettiği ortaya çıkmıştı. FETÖ davası sanığı yargıçlar Menekşe Uyar ve Süleyman Karaçöl, Akkaş’ın taleplerine onay verdi. Akkaş, mahkemeye sunduğu dilekçede, talebinin gerekçesi olarak “ülkede kaos ve kargaşa ortamı oluşturarak Anasayal düzene ve bu düzenin işleyişine yönelik suç işlemek, terör örgütü üyesi olmak, eylem ve faaliyetlerde bulunmak” iddialarını sıraladı. EDİTÖR: CAN DOKER haber 13 Kırmızı odalarda ışıksızımy yandaşlar, korkudan “duruş de ğiştiren”, haber saklayan arkadaş Elar... Cumhurbaşkanı’nın uçağında, ABD’den Türkiye’ye geleceğiniz yol uzun. Nasıl olsa söyleneni yazacak, soru da sormayacaksınız... En fazla atacağınız manşetleri tartışırsınız Erdoğan’ın danışmanlarıyla... Vakit bol yani... Size bir “şarkı” tavsiyem var. iPod’larınızdan onu dinleyin gelirken. Kayahan’dan “Odalarda ışıksızım”... Pek kıvrak bir şarkı değildir evet. Sizin “kıvrak manşetler” atmanız lazım oysa şimdi. O açıdan... Belki uyumsuz kaçar... Hani bir gün evvel “Beyaz Saray’daki kırmızı odada yapılan ErdoğanObama zirvesi stratejik ortaklığı pekiştiren görüşme, Türkiye ve Erdoğan’a verilen önem gösterildi” diye manşetler attınız ya... Hoppalaa, çıktı Obama sizin “dünya liderine” demediğini bırakmadı. Üstelik bunları “görüşmede de söylediğinin” altını çizerek... “Türkiye’de benim rahatsız olduğum bazı eğilimlerin olduğu sır değil. Ben basın özgürlüğüne güçlü bir biçimde inanan biriyim” dedi. Bunu kendisine Brookings’te korumalarının aralarında kadınların da olduğu gazetecilere sözlü, küfürlü, hatta fiziki müdahalelerinin kabul edilemezliği üzerine gelen soruya yanıt olarak söyledi. Evet, Obama, ABD bu zihniyeti eleştiride oldukça geç kaldı. Bu olaylar Türkiyeli gazetecilere karşı özellikle Doğu’da hemen her gün yaşanıyor, hatta gazeteciler atılan iftiralarla hapislere tıkılıyor ya da sosyal medyada trollerce infaza uğruyor. Medya birkaç yayın hariç tamamen iktidarca ele geçirilmiş ya da susturulmuş durumda. Ama tüm dünyanın bunun farkına varması, daha gerçekçi bir deyimle “farkına varmak zorunda kalması”, Erdoğan iktidarı adına zorlu bir sürecin başladığını göstermekte... Bitmedi tabii... Obama yine geç kalmasına, kısa bir süre öncesine kadar bilmesine ama “diplomasi” uğruna görmezlikten gelmesine rağmen “demokrasi açığı” noktasında da ağır konuştu. “Basına karşı benimsedikleri yaklaşımın, Türkiye’yi çok rahatsız edici bir yola sürükleyebileceğine inanıyorum. Ve onlara tavsiyede bulunmaya devam edeceğiz. Bunu Cumhurbaşkanı Erdoğan’a söyledim. Ona, göreve demokrasi vaadiyle geldiğini ve Türkiye’nin tarihsel olarak modernlik ve açıklıkla yan yana yer alan derin bir İslam inancının yaşandığı bir ülke olduğunu hatırlattım. Ve (Erdoğan’ın) enformasyonu baskılama ve demokratik tartışmayı engellemenin de dahil olduğu bir strateji yerine izlemesi gereken miras bu.” Obama’nın, Erdoğan için kurduğu “demokrasi vaadiyle geldi” cümlesinin “eksik bilgi” değilse bile şu an ABD yönetimi tarafından “kullanışlı bilgi” olduğunu unutmamalıyız. Zira Erdoğan daha işbaşına gelmeden, henüz belediye başkanıyken 14 Temmuz 1996’da Milliyet’te Nilgün Cerrahoğlu’na (gazetemiz yazarı) “Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider orada ineriz” ve “Demokrasi amaç değil araçtır” demişti. Erdoğan niyetini daha baştan belli etmişti aslında... Şimdi dönelim yeniden şarkıya... Uçakta şöyle yapılabilir mesela... Lider başlar söylemeye: Odalarda ışıksızım, katıksızım, viraneyim... Propagandacıları yanıt verir: Seni sensiz duvarlara yazan benim, divaneyim. Kanım aksın ki... Terk etmem seni, peşindeyim... Hakaret ve küfür vardı Erdoğan şiirini silen ZDF’ye tepki büyüyor Alman ZDF kanalı, yapımcı Jan Böhmermann’ın Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ve küfür içeren şiir okumasını hoş karşılamadı. 31 Mart tarihli “Neo Magazin Royale” programında Böhmermann’ın Türkiye bayrağı önünde şiiri okuduğu videoyu 1 Nisan’da sitesinden ve Youtube hesabından silen ZDF, bu bölümü tekrar yayından da kaldırdı. ZDF, “hiciv sınırlarını net biçimde aşan bu bölümün yayın ilkelerine ve mizah programlarındaki kalite düzeyine uymadığı” açıklamasını yaptı. Ancak bu karar Alman kamuoyunu böldü. İktidardaki CDU’ya yakın Frankfurter Allgemeine, Böhmermann’ın Erdoğan’a karşı “pedofiliden zoofiliye uzanan hakaretler içeren küfür şiiri” okuyarak, “Almanya’daki basın haklarının da gözettiği hiciv ile ilkel hakaret arasındaki farkı bilmediğini” gösterdiğini kaydetti. Böhmermann ise ZDF’nin kararını, “1 Nisan’da ZDF ile birlikte Almanya’da hicvin sınırlarının nereden geçtiğini göstermeyi başardık. Kusursuz Demokratların duygularını incittiysem özür dilerim” diye iğneledi. Geniş bir kesim küfür şiirinin hicve dahil olduğunu savunup ZDF’yi sansür uyguladığı için eleştirdi. CDU’lu milletvekili Ansgar Heveling “Basın özgürlüğünün büyük harflerle yazıldığı bir ülkede videonun silinmesi ölümcül bir işarettir” dedi. Sol Parti’nden Harald Petzold, “ZDF’nin itaat içinde videoyu silerek bir diktatörü taltif ettiğini” ileri sürerken, milletvekili Sevim Dağdelen “ZDF’nin Erdoğan yandaşlarına boyun eğmesi korkutucu” dedi. Öte yandan ZDF’nin İstanbul ofisinin bulunduğu bina önüne gelen 2025 kişilik bir grup yumurtalı protestoda bulundu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle