19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Bugün 27 Mart Dünya Tiyatro Günü. Tiyatro ustası Ali Poyrazoğlu ‘Tiyatro gidilen değil, gittikten sonra kapıdan seninle beraber çıkıp hayatına giren bir şey olmalı’ diyor ‘Her gün 1 Nisan gibi Pazar 27 Mart 2016 18 EDİTÖR: CEREN ÇIPLAK TASARIM: FUNDA YAŞAR ERDOĞDU ‘Tek seyirciye bile perde açtım’ n Her olayda sanatın perdeleri kapanıyor, halbuki sanat susmamalı. Siz perdenizi hep açık tutuyorsunuz. Neden? Terörün istediği insanları eve kapatmak, yaşamdan koparmak ve kaos orta mında ülkeyi parçalamak. ‘Hamlet’te bu ama şakalar nu anlatıyor. Hamlet intikam hırsıyla yaşamını sürüklerken ülkesinde darbe oluyor. Yabancı ordular ülkeyi işgal ediyor piyesin sonunda. ‘Hamlet’ bunu anlatıyor. Terör yaşamı durduracağı, giderek yazmayı, çizmeyi düşünmeyi engelleyeceği için herkesin kendi işinde inat etmesi gerekiyor. İnsanların ümitsizliğe kapılmamaları biraz ağır’ nı istediğim için direnirim. Ankara patlaması sonrası oynadım. Çok az insan geldi. Zarar ettim ama oynadım. Ben oynanması gerektiğini düşünüyorum. Tek seyirciye bile perde açtım. n Nasıl? Anlatır mısınız? Kenan Evren darbesi öncesi ortalık karışmış. “Yedi Deliler” oyunu. Kuliste giyin miş 12 kişi bekliyoruz. Müdüriyetten gel diler, “Bir izleyici var” dediler. Oynadık. Mekânda bekliyorum... Ali Poyrazoğlu gecikti biraz. Aradım. “Aaa söyleşi ya şa perde açıyor. Benim görüşüme göre tiyatro gidilen bir şey değil, gittikten sonra kapıdan rın değil miydi? Ben öyle hatırlı seninle beraber çıkıp hayatına yorum” deyip üstüne de rahatça giren bir şey olmalı. Seyirciyi “Manzara nasıl” diye sormaz mı? Oysa söyleşinin bu haftaya yeti CEREN ÇIPLAK zenginleştirmeli. Tiyatro seyirciye gündemle ilgili yeni soru şebilmesi için son günümüz... Fır lar sordurur. satı kaçırmanın stresini yaşamaya baş n Peki, siz gündeme dair ne gibi so ladım. Ama kafamı çevirince kendisi ya rular soruyorsunuz? nımda belirdi. “Bu bir erken 1 Nisan şa Tiyatronun gündemin uzağında oldu kası mı?” diye sordum, “Memleket her ğunu iddia edemeyiz ama günlük siya gün 1 Nisan şakası gibi” cevabını yapış sette olanlar, diğerlerinin ne düşündü tırdı. ğü, ne söylediği ile ilgili değiller. Dinle Poyrazoğlu, daha söyleşinin başında miyorlar bile. Televizyondaki tartışma “Şeytanla sofraya oturanın kaşığı uzun programlarının hepsi bir çılgınlığa dö olmalı” diyerek beni ‘ürküttü’! nüşmüş vaziyette. Herkes maça çıkmış n Demek “memleket 1 Nisan şakası gibi. Kazanmak için orada. İnatla kendi gibi” diyorsunuz... söylediğinin kabul edilmesi için bağırıp Memleket her gün 1 Nisan şakası gibi çağırıp tepiniyor ortalıkta. O yüzden bir ‘ama şakalar biraz ağır. siyasi gündem konuşma meraklısı deği n Sohbetimize tiyat lim. Yazmanın, çiz royla başlayalım. Tiyatro hayatta nelerin perdesini açar? Tiyatro perdesine tav olarak tiyatroya başla Ülkemizin çevresinde olan bitenlerin çağın en menin gündemin dışında olduğunu da düşünmüyorum. Bu arada benim adım “Güldürücü Amca”. dztıüımynad.şeKınnırdgmairıtdziyıimapterbroduyeaişygeüö.tAülrb üybüirkisui toaldnuçlğaurınnudan Mahallede arkamdan çocuklar “Güldürücü Amca” diye bağırı düler beni. Kırmızı perde açıldı ve beş dakika son düşünüyorum yorlar. n Güldürücü Am ra Hamlet’in babasının ru ca bugün seyirciyi hu çıktı, ben hortlak gel nasıl güldürüyor? di diye çok korktum. Bağırdım. Arkam İnsanlar yaşamdaki kırgınlıkları daki teyze, “Sus, hortlak mortlak değil o, nı unutup bir parça yaşam sevinci isti oyun. Sen oyun oynamıyor musun? Bun yor. Yaşamdan bir kere geçiyoruz, doğ lar da oyun oynuyor işte” dedi. O kadın ru düzgün geçmeliyiz. Herkesin bir ce “bu bir oyun” deyince çok hoşuma gitti saretle kendine yeniden başlayıp yaşa ‘ ‘ mak, işte bütün mesele bu. Düşüncemi mısın diyorsun, kim yapabilir bunu? zin katlanması mı güzel zalim kaderin n Gördüğünüz ‘kuru gerçekleri’ sü yumruklarına, oklarına ya da diretip zerek, seçerek, özetleyerek söyleyebi bela denizlerine karşı dur yeter demesi lirsiniz. mi”. Arkasından da metinden diyorum Baktığım zaman herkesin gördüğünü ki, “Çürümüş bir şeyler var Danimar görüyorum. Gerçeklerden uzak değilim. ka Krallığı’nda”. Sonra birdenbire diyo Sen bana spesifik olarak ne gördüğünü rum ki, “Işıkları yakın! Şahitsiniz! Da söyler misin? Ama iki cümleyle bu soru ‘nimarka Krallığı dedim, Türkiye deme ma cevap verebilir misin? Veremezsin. dim” diyorum. n Cevap veriyorum o n Peki, Türkiye’de de çürümüş bir şeyler İnsanlar; zaman: “Türkiye’de çürümüş bir şeyler var.” var mı? Hayır yok. Her şey fıstık gibi. Kimsenin tiyatroya gittiğinde yenileneceğinin, Filozof Zizek dahi bunu söyledi, siz söylemediniz... canı sıkılmıyor olana bitene. Mükemmel bir kendine yeniden Allah’tan oğlumuz Hamlet Türkiye’de ya Türkiye ile karşı karşıyayız daha ne olsun, dediğim zaman seyir başlayabileceğinin farkına vardı... şamıyor, Danimarka’da yaşıyor. Yoksa başına neler gelirdi. ci ne demek istediğimi Bunu ‘Ödünç Yaşam daha net anlıyor. Ben lar’ oyununda da söy sert, slogan cümleler kullanmam. Genel lüyorum. Gündem için bugün yaptığın lemeler yapmamaya çalışıyorum. saptamalar yarın geçerli değildir. Yarın n Tiyatro da gündemin içinde. Ne gündem değişiyor bambaşka hale geli olup bitiyor, siz ne görüyorsunuz bu yor. Önemli olan ve benim işim, gelecek nun da cevabını almaya çalışıyorum. tasarımı yaparak bundan beş sene son Gözle gördüğümüzün gerçek bir gör ra gündemin ne hale geleceğini okuma me olduğunu, beyin gözüyle görülenin yı becermek. Benim işim bu. Gelecek ta de hayal gücü olduğunu düşünüyorum. sarımcılığı yapıyorum. İnsan gözüyle görülen kuru gerçekler n Bugün sahnelediğiniz oyun le hayal gücü arasındaki alanda duruyor “Ödünç Yaşamlar”ın kitabını oku sanat. Ben o alana ait bir bakışa sahibim dum. Ağır bir siyasi kitap aslında. Ki ve öyle görüyorum. tapta “Milli Yasaklama Bakanlığı ku n Bugün gördüğünüz ‘kuru gerçek rulmalı” diye mizahi bir dille yazdı ler’ ne? Neden kuru gerçeklerin peşin ğınız bir bölüm var. Bunu on yıl ön desin? ce yazdınız. “Dün yazmış gibi” diyebi Gözümle baktığım zaman, gazetede lir misiniz? okuduklarım beni çok üzüyor. Dünya Yıllar önce yazdım, hiçbir şey değiş Bir kişi önde, adam oyun başladıktan sonra 1520 dakika sonra uyudu. Biz oynamaya devam ettik. Oyun bitti, adam uyuyor, hâlâ. Sahneden indik, sorduk adama. “Beğendiniz mi, nereden geldiniz” diye sorduk. “Beğendim, ben gideyim. Belediye otobüsünün şoförüyüm. Kar yağıyor, üşüdüm onun için içeri girdim” dedi. Belediye izleyicilerimiz için servis, otobüs gönderiyordu. O otobüsün şoförüymüş. ‘Rol paylaşma herkes için geçerli’ n Rol neyin rolünü yapmaz? Biz oyuncular bize verilen rolleri sınıflandırırız. Rol vardır adamı sırtına alır taşır, çok iyi yazılmıştır. Rol vardır oyuncu sırtına alır taşır, tekst zayıftır oyuncu çaba verir. Rol vardır oyuncuyla el ele tutuşur huzurlu bir biçimde oyunun içinden geçer. Bu roller, rol paylaşma meselesi herkes için geçerli. Seyirci bunun için geliyor tiyatroya çünkü senin de sırtına bir rol modeli giydiriliyor. Sen dünyaya geldiğin andan itibaren sistem dünyanın her ülkesinde sana “Yapma! farklı düşünme, icat çıkarma, el âlem ne der” diye diye senin içindeki yaratıcı yanı yok ediyor ve ömür boyu taşımak zorunda kalıyorsun sırtındaki o ödünç yaşam hırkasını. n O zaman sistem giydiriyor, sanat soyuyor diyebilir miyiz? Sanat bizi ruhi anlamda çıplak kılmak için de vardır değil mi? Tabii ki giydiriyorlar sana ama sanat da bunun için var; “çıkarayım şunu da yardım edeyim”. tiyatro. Çocuk korktuğu şeyin üstüne gi ma yürüyeceği bir ertesi sabah istiyo nın her yerindeki vahşet beni çok üzü mediği için çok üzgünüm! Bir holigan der ya eve gittim tiyatro kurdum. Oyun rum. Buna perde açsın istiyorum tiyatro yor. Ülkemizin çevresinde olan bitenle lık isterisinin içinden geçiyoruz her ko yazdım “Tenten Afrika Çöllerinde” diye her gün. Mizah bir cevap verme, tokat rin çağın en büyük utançlarından birisi nuda. Bundan kurtulmalıyız. Erkekle bir eserim var. Açılış yaptım. Salon full. atma, bir ses yükseltmedir. Yamukluk olduğunu düşünüyorum. Bunun altında rin kadınlara yaptığına baksana, çocuk Bilet sattım. Annem babam ve kardeş ları gösterme mesleğidir. Bizim en bü yatanları iyice tanımlayıp üstünde tar ların başına gelenlere baksana. Kendisi lerim, beş kişi yani. Ertesi akşam kriz yük çaresizliklerimizden bir tanesi ken tışabilmek için seninle iki saatlik bir te gibi düşünmeyen insanlara yapılanlara başladı. Tiyatroda kriz var mı, yok mu? dimizle yüzleşememek. Kendimizi oku levizyon programı yapmamız lazım. Bir baksana... Bu ötekileştirme isterisinden Var. Ertesi gün seyirci yok. Onun üzeri mamakta direniyoruz. Kendini okuyan gazete röportajına sığacak cevapları ol Türkiye’nin kurtulabilmesi için de uzla ne turneye çıkmaya karar verdim. birey empati duygusunu geliştire mayan şeyler soruyorsun. Bir dinda şılabilecek zeminlerde görüşüp tartışıl Akraba evlerine gece yatısına git rek bir yere dönüştürür ken ra dinini bir cümleyle tanımlar malı yoksa kaosun sonu felaket. tim. “Eczacıbaşı Mahmut’un deli oğlu” geldi diyorlardı. Her yerde tiyatro yaptığım için adım o. He disini. O zaman sesini çıkarma hakkını kullanabilecek bir bilinç oluşur in ‘Sokakta aşağıladığınız o vesim öyle başladı. Tiyatro benim hayatım da her gün yeni soru sanda. “Ödünç Yaşamlar”a Hamlet’le başlıyorum. Shakespeare di gençler ülkeyi yönetecek’ lara, yeni bakışlara, bir yeniden doğu yor ki, “Olmak ya da olma n Gençler üzerinden bir okuma yapar mısınız? Gençlerin çok hakkının yendiğini düşünüyorum. Onlar geleceğin sahipleri. Bundan 10 yıl sonra bu ülkeyi beğensen de beğenmesen de bu gençler yö netecek arkadaş. Bu gençler kalp cerrahı olacak, si yasetçi olacak, bakan olacaklar. Sokakta beğenme diğiniz genç diye aşağıladığınız bu gençler yönete cek ülkeyi, dünyayı. Gençlerin fikirlerini özgürce açıklayamadıklarını, söyleyemediklerini ve kendi lerini inşa edemediklerini düşünüyorum. Bir yıkın tıya dönüştürüldüklerini görüyorum. Mutluluk bir tren istasyonu değil, oraya gelin ce inilmiyor. Kesintisiz sürekli mutluluk sadece sa laklar, geri zekâlılar için söz konusu. Aklı başında olan insanlar, mutluluğun bir yolculuk olduğunu, ömür boyu çıkışların, inişlerin, başarıların, çökün tülerin olacağını bilir. Yaşamdan geçme macerası nın adı mutluluk. Her şey çok güzel, hiçbir şey ye rinden oynamamış, hiçbir şey çürümemiş durumu söz konusu değil. Başa dönecek olursak Shakespe are ‘Hamlet’i bu yüzden yazıyor. “Çürümüş bir şey ler var bu Danimarka Krallığı’nda” derken çürüye cektir tabii ki doğal olarak her şey çürüyor, biz de çürüyeceğiz, öleceğiz, evrenin gerçeği bu. O çürü menin farkında olarak o çürümeyi engellemek için ne yapabilirsin diye Hamlet’i ortaya koyuyor. Bü Vedat ARIK Söyleşimiz için poz verirken mahallenin çaycısı bizim kadraja konuk oldu. Ali Poyrazoğlu’na çay ikram ettim, sonra da tiyatrosunun fuayesinde ‘vurmalı sohbet’ine devam etti... Ama yine de kendine has esprileriyle beni güldürdü. tün dünya bu piyesi oynayarak kendine yeni bir bakışla bir rönesansın, yeniden doğuş yaratmanın peşinden gidiyor. Seyirci giderek tiyatroya daha sahip çıkıyor çünkü tiyatronun yaşamları için bir can simidi olduğunun farkına vardı insanlar. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle