20 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 22 Şubat 2016 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 5 TÜRGEV’İn RuhSATI ‘özel hayat’ sırrı oldu Gaziantep’teki iki yurt binasının ruhsat bilgileri ilginç bir gerekçeyle gizli tutuldu HAZAL OCAK hATİCE hAnIM KIZ YuRDu Diren Cerattepe! erden baksanız hastalıklı bir zihniyet; “Cerattepe’yi ikinci Gezi yapacaklar”mış, konu “siyasi” imiş. Evet, tabii siyasi; “çevreci”lik zaten başlı başına siyasi bir konu ama sizin siyasetten anladığınız manada değil. Sizin siyasetten anladığınız, sadece “iktidarı koruma” veya “iktidarı yıpratma”, rant yarışı, güç dalaşı. Oysa, yaşama, topluma, insana, haklar ve özgürlüklere dair her konu, geniş anlamı ile “siyasi”, zira tüm bu konulara ilişkin tutumumuz, dünyaya nereden baktığımıza göre değişiyor. “Çevreci yaklaşımlar”la, “ekonomik büyümeci” yaklaşımlar dünyanın her yerinde doğal olarak karşı karşıya geliyor, tartışılıyor ve ne yazık ki çoğunlukla ikinci yaklaşım, yani güç sahiplerinin yaklaşımı baskın çıkıyor. Ama bizde konu fazladan anlam kazanıyor, mevcut iktidar zihniyeti her hak mücadelesini, her itirazı “güvenlik” konusu olarak görüyor, baskı ve türlü ithamla sindirme yolu tutuyor, dayatmalarına itiraz edeni darbeci, terörist, kısaca “iç düşman” ilan ediyor. Cerattepe’de olan da bu. N umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın oğlu Bilal Erdoğan’ın yönetim kurulunda yer aldığı TÜRGEV’e ait Gaziantep Şahinbey’de yer alan yurt binasının ruhsat bilgileri “özel hayat” kapsamına girdi. CHP’li Meclis üyesi Uğur Kalkan, “Kimin özel hayatının ihlal edildiğini ve nasıl ihlal edildiğini yetkililerin açıklamasını bekliyorum” dedi. C hALİME hATun KIZ YuRDu 25 yıllığına bedelsiz AKP’li Şahinbey Belediyesi’nin CHP’li Meclis Üyesi Uğur Kalkan Gaziantep Valiliği İl Milli Eğitim Müdürlüğü’ne; Akkent Mahallesi’ndeki Özel TÜRGEV Hatice Hanım Yükseköğretim Kız Yurdu ile Şehitkamil il Yılmaz nasıl öldürüldü? DOĞAn K E İL D İ C İKİn İASI OLAYI İDD Sarıyer’de karakola patlayıcı ile saldırıda bulunduğu iddiasıyla göğsünden vurulan 20 yaşındaki Yılmaz Öztürk yaşamını yitirdi. Karakol ile Yılmaz Öztürk’ün vurulduğu yer arasındaki en az 500 metre bulunması soru işaretleri yaratırken ailesi polisin kamuoyunu yanıltmak istediğini söyledi ALİ AÇAR çesindeki Özel TÜRGEV Halime Hatun Ortaöğretim Kız Öğrenci Yurdu’nun iş yeri açma ve çalışma ruhsatını sordu. Valilik, Kalkan’a yolladığı resmi yazıda ruhsatın valilik oluruyla alındığını belirterek ilginç bir yanıta imza attı. Valilik ruhsat örneklerini özel hayatın gizliliğini ihlal edeceği gerekçesiyle paylaşamayacağını bildirdi. Valiliğin yanıtını gazetemize değerlendiren Uğur Kalkan belediyenin söz ko nusu arsaları 2013 yılında 25 yıllığına bedelsiz olarak TÜRGEV’e tahsis ettiğini anımsattı. Kalkan şöyle devam etti: “Tarafıma gönderilen yanıtta bu yurtların Valilik oluru ile açıldığı, ruhsat talebinin ise Bilgi Edinme Hakkı Kanunu’nun 21. maddesine aykırı olduğunu ilettiler. 21. madde özel ‘Konuyu takip edeceğim’ hayatın gizliliği ilkesine vurgu yapmakta. Bir ruhsat talebinin özel hayatın gizliliğini nasıl ihlal ettiği gerçekten de merak konusu. İlerleyen günlerde yeni başvurularla ve hukuki olarak başvuru yaparak bu konuyu takip etmeye devam edeceğim. Kimin özel hayatının ihlal edildiğini ve nasıl ihlal edildiğini de yetkililerin açıklamasını bekliyorum...” l İSTANBUL Eziklik duygusu Daha acıklısı, Cerattepe’de söz konusu olan maden işletmesinin sahibinin zamanında, “bu milletin anasını…” (biz “ağlatmak” diyelim) için azmetmiş birinin olması. Sonuçta, böyle bir adamın, böyle bir zihniyetin kazanması söz konusu. Milletin anasını ağlatmak isteyenlere karşı çıkanların payına ise şehir kuşatması, dayak, sopa, gaz, “vatan hainliği ithamı” düşüyor. Daha da acıklısı, “Müslümanlık eksenli siyaset yapma” iddiasında olanların “değer” dünyalarının aslında ne ölçüde güç, para, rant, iktidar hırsı ile belirlenmiş olduğunun her vesile ile biraz daha net hale gelmesi. Bu çevrenin iktidarında ağaç diyenin, doğa diyenin, “toprağın üstü, altından değerli” diyenlerin “melun”, “anasını …” diye ağız dolusu küfredenlerin “makbul” sayılması. Bundan daha büyük bir zillet olabilir mi? Böyle bir zilletin içine düşmüş bir ülkede halimiz nice olur? Fazla söze hacet yok, ne olduğu ortada! Bırakın, rant peşinde yok olma tehlikesi altındaki doğayı, şehirleri, nehirleri, fazladan savaş meydanına dönmüş bir ülke, birbirine düşman bir toplum, tadı tuzu kaçmış bir hayat... olan bu! Eziklik duygusunu aşamadığı için öfkesi büyüyen, kendisi ile barışamadığı için herkesi düşman gören “İslamcı çevre” ve onların iktidarının bizi sürüklediği yer, her tür felaket, muazzam bir seviyesizlikle ateşe körükle gidenlerin daha da kışkırttığı gözü dönmüş bir baskı rejimi. Dahası, İslam diye yola çıktıkları için, dine düşürdükleri büyük gölge, feci bir yozlaşma, korkunç bir savrulma. Bu meşrepten olmayanlar, bu gidişe razı olmayanlar için yapacak şey ortada; her türlü değeri hiçe sayanlara karşı, insani, ilahi, semavi değerlere sıkı sıkıya sarılmak. Toprağın üstünün ilahi “güzelliği”ni, “altın”a tercih etmek, her türden çirkinliğe karşı güzelliği savunmak. Bunu yapabilmek için insan özgürlüğünün önemini kavramak, “özgürlük”te ısrarcı olmak, “hak”kı “maden çıkarma izni” sananlara karşı, insan haklarını savunmak ve dahi karşısına “hak”kı çıkarmak. Fazladan, bir Karadenizli olarak Cerattepe’yi, “altın”a karşı toprağın üstünü savunanlara, baskılara direnenlere, demokratik hak mücadelesi verenlere selam ediyor, hepinizi bize katılmaya çağırıyorum. Direnelim ki burası, milletin anasına kastedenlerin değil, çiçeğine, böceğine kadar yaşama, hak ve özgürlüklere sahip çıkanların ülkesi olsun. arıyer Küçük Armutlu’da bulunan Fatih Sultan Mehmet Polis Merkezi’ne önceki gün akşam saatlerinde iddiaya göre el yapımı patlayıcı ile saldırı gerçekleştirildi. Polislerin karşılık vermesi üzerine saldırıyı gerçekleştirdiği ileri sürülen Yılmaz Öztürk göğsünden vuruldu. Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılan Öztürk, burada yapılan tüm müdahaleye rağmen kurtarılamadı. Ailenin avukatı Cemal Yücel, “Bu çocuğun hiçbir şekilde militan bir özelliği yoktur. Bu konularda karakola bomba atacak birisi değildir. Bu bilgiler tamamen yanlıştır. Kamuoyu polis tarafından yanlış yönlendirilmektedir. Karakol ile çocuğun öldürüldüğü yer arasında 600700 metre var. Karakola saldırı olsaydı bu çocuk 700 metre mesafede öldürülmezdi. Daha yakınında bu olay olması gerekirdi” dedi. Sarıyer’de evlerindeki arama sırasında polis silahından çıkan kurşunla öldürülen Dilek Doğan’ı anımsatan baba Hüseyin Öztürk ise, “Daha önce Dilek Doğan’ın başına gelen benim oğlumun başına da geldi. Her ikisi de masumdur. Onların bahsettiği gibi herhangi bir örgütle ilişkileri olmadığı gibi işine giden gelen bir çocuktu. Maalesef zor konuşuyorum ama ben artık bu şehirde, bu ülkede yaşamaktan korkmaya başladım. Ama elimden geldiği kadarıyla, ömrüm var olduğu sürece, zaten yaşamanın da bir anlamı kalmadı benim için, o karakolda o çocuğa kurşun sıkan polisi kendim bulacağım” diye konuştu. S Yılmaz Öztürk Altına tercih ‘Kendim bulacağım’ Öztürk’ün cenazesi dün sabah ailesine teslim edildi. Öztürk’ün vurulduğu yere getirilen cenazesi daha sonra BÖYLE Mİ Yılmaz komşularından helallik alınmak üzere evinin önüne götürüldü. Burada ağıtlar yakan acılı anne, “Yavrum, kuzum. Yiğidim OLACAKTI? böyle mi olacaktı” diye haykırdı. Öztürk’ün cenazesi daha sonra Ayazağa Mezarlığı’nda toprağa verildi. Avukat: Olay bir infaz vukat Ebru Timtik karakol ile Öztürk’ün vurulduğu yeri gazetecilere göstererek olayın bir infaz olduğunu belirtti. Karakolun cemevinin hemen karşısında olduğunu gösteren Timtik, “Binanın üstünde 4 tarafını gören MOBESE’ler var. Bu görüntüler nerede? Saldırı olmuş olsaydı şimdiye kadar o görüntüler dağıtılırdı. Burada bir infaz A var” dedi. Olayın görgü tanığı Salih Taşdemir ise şunları söyledi: “O şekilde bir işlem yapacak ya da o olaylara karışabilecek ne bir karakterde ne de bir yapıda bir çocuk. Tanıdığımız mahallemizin kendi insanımızın çocuğu. Vurulduktan sonra son sözü de kendisini vuran polise dönüp, ‘Abi n’aptın ben sadece işimden geliyordum’ yönünde.” KİLİS’TEn nOTLAR nobel Barış Ödülü’ne adayız ALİ AÇAR Türk öğretmenlerin görev yaptığı okulda 406 çocuk eğitim görüyor. uriye’de iç çatışmalar sürerken, Kilis’te ise her iki halk arasında dostluk bağları giderek gelişiyor. Halkın önceliği ekonomik yetersizlik. Sınır hattında savaş sürerken, diğer taraftan çarşıyı gezerek esnafın sorunlarını da dinliyoruz. Kilis’te kahvehane işleten Memnun Özübek (63), bölgedeki kiralardan dert yanıyor. Evlerin kirasının bir anda 600650 TL’ye çıktığını söyleyen Özübek, “Suriyeliler olabildiğince dükkân açtılar. Bunun sonucunda kiralar arttı. Vergi yok bir şey yok. Bu da haksız rekabete yol açıyor. Suriyelilerden şikâyetçi değiliz ancak ekonomik olarak herkes mağdur durumda” diyerek yaşadığı sıkıntıyı anlatıyor. Yıkama dükkânı olan Orhan isimli bir esnaf ise Türk gazeteci olduğumu S zu öğrenince bir duyumu anlatmak istediğini söylüyor. Nedir diye sorduğumuzda Orhan, “Kilis’in yerel halkını Konya Ovası’na taşıyacaklarmış. Artık burada korku içinde yaşıyoruz. Çoluğumu, çocuğumu alıp Adapazarı’na gideceğim” diyerek kenti terk etme planından söz ediyor. Gönüllü çalışacağım Kilis Belediye Başkanı Av. Hasan Kara’nın de bize eşlik etmesiyle Yarının Meşaleleri Geçici Eğitim Merkezinde öğretim gören Suriyeli çocukları ziyaret ediyoruz. Büyük çoğunluğu yetim olan çocuklardan Abdullah, babasının öldüğünü en çok da onu özlediğini söylüyor. 13 yaAjan mısınız? şındaki Lina Mizrap ise büyüyünce yar“Halep Market” isimli dükkânın sadım kuruluşlarında gönüllü olarak çalışhibi Suriyeli Ahmet Tabbah (20) ise ilk mayı, kimsesiz çocuklara destek olmak başlarda işlerinin iyi olduğunu, şimdiistediğini belirtti. Kilis Belediye Başkanı lerde ise bozulduğunu söyledi. Tabbah, Av. Hasan Kara ise Nobel Barış Ödülü’ne bir an önce ülkesine dönmek istediğini aday olduklarını söyledi. 90 bin yerli nüve vatanını özlediğini belirtti. Bu arada fusu 120 bin Suriyeli misafir ile bir kenesnaf ziyareti sırasında bir polis yanımı ti idareye etmeye çalıştıklarını söyleyen za gelerek “ajan” olabileceğimiz gerekKara, Nobel’e aday olma gerekçelerini çesiyle kimliğimizi sordu. Basın kartla ise şöyle anlatıyor: “İki ayrı halk ve iki rını göstermemiz üzerine Hindistanlı bir ayrı kültür bir arada, 5 yıldır hiçbir top“Ajan” yakaladıklarını ve gazeteci kılılumsal olay yaşanmadı. İnsan hakları örgütleri gelip Kilis’i incelemeli.” ğında dolaştıklarını söyledi. ardin’in Nusaybin ilçesinde 3 gün önce polis zırhlı aracından açılan ateş sonucu ölen 59 yaşındaki Dilşa Ak ile ilgili Mardin Valiliği “zırhlı araçta oluşan teknik bir arızadan dolayı ateşleme mekanizmasının harekete geçtiği” yönünde açıklama yaptı. Açıklamada “Nusaybin ilçemizde bulunan DSİ Kapama Bölgesi’nde 19 Şubat Cuma günü güvenlik tedbiri görevini icra eden bir zırhlı aracımızda oluşan teknik bir arızadan dolayı ateşleme mekanizması harekete geçmiş, olay sonucunda bir vatandaşımız hayatını kaybetmiş, bir vatandaşımız da yaralanmıştır. Yaralı vatandaşımızın tedavisi halen devam etmektedir. Bu müessir olayda hayatını kaybeden vatandaşımıza Allah’tan rahmet, yakınlarına sabır, yaralı vatandaşımıza acil şifalar diliyoruz. Olayla ilgili adli ve idari soruşturma başlatılmış olup sonucu ile ilgili kamuoyu ayrıca bilgilendirilecektir” denildi. l MARDİN/DHA Ölüme teknik arıza savunması M C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle