16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Obama’nın ekibini fişliyor mu? ABD başkanı olmaya hazırlanan Donald Trump’ın geçiş ekibi, Dışişleri ve İç Güvenlik bakanlıklarından aşırılıkçılıkla mücadele programlarında çalışan yetkililerin adını istedi. Obama yönetimini radikal İslamcılara karşı yetersiz bulan Trump’ın söz konusu yetkilileri dışlayacağından endişe ediliyor. Nükleer heyet toplanacak İran ve uluslararası toplum arasındaki nükleer anlaşmayı denetleyen komisyon, Tahran’ın ABD’nin yaptırımları uzatmasıyla ilgili resmi şikâyetini görüşmek üzere 10 Ocak’ta Viyana’da toplanacak. Toplan tı, anlaşmayı feshe yeminli Donald Trump’ın ABD başkanı olmasına 10 gün kala gerçekleşecek. Pazar 25 Aralık 2016 [email protected] TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ Trump’a Israil çalımı [email protected] 7 BM’nin yerleşim kararına geçit veren Obama yönetimi, giderayak hem Bibi’ye hem de halefine darbe indirdi. İsrail karara uymayacağını duyurdu BMGüvenlik Konseyi’nde önceki gün onaylanan işgal altındaki Filistin topraklarında İsrail’in yasadışı yerleşimlerine son vermeye yönelik tarihi karar, Netanyahu yönetimi ile Washington hattında gerilime yol açtı. İsrail, Obama yönetiminin çekimser kalarak onaylanmasına yeşil ışık yaktığı karara sert tepki gösterdi. Obama yönetiminin bu adımının, halihazırda daha fazla İsrail yanlısı tutum alacağının açık sinyallerini veren, hatta oylama öncesinde tasarının çekilmesi için bizzat devreye giren halefi Donald Trump’a yanıt olduğu yorumları yapılıyor. Mısır’ın hazırladığı tasarıda “İsrail hemen ve tamamen, Doğu Kudüs de dahil olmak üzere işgal altındaki Filistin topraklarında tüm yerleşim yeri faaliyetlerini durdurmalı” deniliyor, yerleşimlerin uluslararası hukuku ihlal ettiği ve iki devletli çözümü tehlikeye attığı vurgulanıyordu. İsrail, kendisine yönelik yaptırım içermeyen tasarının iptali için Trump’tan yardım istemiş, Trump’ın Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi’ye telefon etmesinin ardından tasarı geri çekilmişti. Ancak Malezya, Yeni Zelanda, Senegal ve Venezüella’nın girişimiyle yeniden gündeme alınan ta sarı önceki gün oylandı. 15 üyeli konseyin 14 üyesinin onayı ve ABD’nin “çekimser” kalmasıyla geçti. Filistin Yönetimi Başkanı Mahmud Abbas kararı “İsrail politikalarına indirilmiş ağır darbe” diye nitelendirir, Hamas ile İslami Cihat memnuniyet açıklarken Tel Aviv’in tepkisi gecikmedi. Netanyahu: Utanç verici Başbakan Binyamin Netanyahu’nun (Bibi) ofisinden yapılan açıklamada, İsrail’in “utanç verici” BM kararına uymayacağı bildirildi. “Suriye’de yarım milyon insanın katledilmesini durdurmak için hiçbir şey yapmayan Güvenlik Konseyi, Ortadoğu’daki tek gerçek Netanyahu ve Obama’nın arası hep gergin oldu. demokrasi İsrail’e karşı cephe alıp Ağlama Duvarı’na ‘işgal edilmiş toprak’ demekte” diyen Netanyahu, Obama yönetimini “yalnızca İsrail’i koruyamamakla kalmayıp BM’deki örgütlenmeyi gizlice desteklemekle” suçladı. Trump’la çalışmak için sabırsızlandığını ekledi. Yeni Zelanda ve Senegal büyükelçilerini istişareye çağıran İsrail hükümeti, Senegal’e yönelik tüm yardımları da durdurdu. Müttefikini korumak için konseydeki veto hakkını 30 kez kullanan ABD, 1979’dan beri ilk kez İsrail’i kınayan bir karar alınmasına engel olmamasını Netanyahu yönetimine yükledi. ABD’nin BM Temsilcisi Samantha Po wer, “Yerleşim sorunu o kadar kötü bir hal aldı ki iki devletli çözümü tehlikeye atıyor” dedi. İsrail başbakanına işaret ederek “Aynı anda hem yerleşimleri genişletip hem de çatışmayı bitirecek iki devletli çözüme destek veremezsiniz” diyen Power, yerleşimleri “çok dar bir bakış açısıyla” ele aldığı için karara destek vermediklerini ama engel de olmadıklarını savundu. Halbuki ABD, 2011’de benzer bir tasarıyı veto etmişti. ‘20 Ocak’ta işler değişir’ Oylama öncesi veto çağrısı yapan Trump ise kararın ardından Twitter hesabından “BM’de işler 20 Ocak’tan sonra farklı olacak” mesajını paylaştı. Trump’ın İsrail büyükelçisi atamayı planladığı David Friedman, elçiliğin Kudüs’e taşınmasından yana ve yerleşimleri destekliyor. Soruşturma Tunus’a uzandı Almanya’nın başkenti Berlin’de pazartesi günü 12 kişinin yaşamını yitirdiği Noel panayırına yönelik TIR’lı saldırının faili, önceki gün İtalya’da güvenlik güçlerince öldürülen Anis Amri’nin yeğeninin de aralarında olduğu 3 kişi Tunus’ta gözaltına alındı. Amri’nin suç ortaklarının olabileceği gerekçesiyle gerek Almanya, gerekse saldırı sonrası kaçtığı belirtilen Fransa ve İtalya’da soruşturmalar sürüyor. İspanya’da da Amri’nin sosyal medya üzerinden temasa geçtiği kişiler olduğu şüphesiyle araştırma başlatıldı. Yeğeni de IŞİD’ci Tunus İçişleri Bakanlığı, güvenlik güçlerinin takibini bertaraf etmek için amcasıyla Telegram uygulaması üzerinden iletişim kurduğunu itiraf eden yeğenin de IŞİD’i desteklediğini açıkladı. IŞİD, Amri’nin örgütün lideri Ebubekir Bağdadi’ye bağlılık yemini ettiğini gösterdiği öne sürülen bir video yayımlamıştı. Amri’nin saldırı sonrası Fransa üzerinden İtalya’ya nasıl gittiği konusu araştırılırken trende seyahat ettiği iddiaları güçleniyor. Ayrıca Amri’nin Hollanda sınırı yakınında Facebook üzerinden bu bölgede olduğunu gösterdiği de belirtiliyor. TIR şoförüne yardım Bu arada katliamda kullanılan TIR’ın içinde cansız bedeni bulunan, saldırganca öldürüldüğü düşünülen Polonyalı şoförün ailesi için sosyal medyada yardım kampanyası başlatıldı. Britanyalı bir kamyon şöförü tarafından başlatılan kampanyaya şu ana kadar 7 bin kişinin destek verdiği, 110 bin poundu aşkın paranın toplandığı kaydedildi. İşkencecileri affetmediler Şili’de diktatör Augusto Pinochet’in gizli polis teşkilatında çalışmaktan tutuklu 9 kişi, cezaevinde düzenlenen Noel ayininde kaçırdıkları, işkence ettikleri ve öldürdükleri insanların ailelerinden özür diledi. Ancak mahkumların erken salıverilmek için numara yaptığına inanan aileleler, ülkede bir ilk teşkil eden özrü reddetti. Cezaevi önünde protesto düzenleyen aileler, mahkumların hiçbirinin dikta yıllarında kaybolan bin kişiye ne olduğu hakkında bilgi vermediğine dikkat çekti. Pinochet döneminde yaklaşık 3 bin muhalif katledilmiş, 38 bin kişi işkence görmüştü. eNyoleelmBdaeba Hristiyan âleminin İsa Peygamber’in doğuşunu kutladığı Noel yortusu, dünyanın dört bir yanındaki protestolara renk kattı. Batı Şeria’da Noel Baba kılığına giren bir Filistinli, İsrailli polislerin önüne geçip gönlünce çan çaldı. Güney Kore’de yolsuzlukla suçlanan ve azli istenen Devlet Başkanı Park Geunhye karşıtları, haftalardır sürdürdükleri eylemlerine bu kez Noel Baba kılığında geldi. Irak’ta ise IŞİD’e yönelik operasyonun sürdüğü Musul yakınlarındaki Bartalla köyünde bulunan Mar Şimoni kilisesi, cihatçılardan kurtarılmasının ardından ilk kez cemaate kapılarını açtı. Bir haftada 3 şüpheli ölüm Teröre finans sağlayanlara yönelik soruşturma yapan, Belçika’da görevli Rusya’nın NATO denetçisi arabasında ölü bulundu Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Andrey Karlov’a yönelik suikast, ardından Rusya Dışişleri Bakanlığı yetkilisi Petry Polşikov’un şüpheli ölümünün öncesinde Moskova’nın NATO Genel Denetçisi Yves Chandelon’un da ölü bulunduğu ortaya çıktı. Sputnik’in haberi ne göre, teröre finans sağlayan ve kara para aklayan şirketleri Chandelon araştırmakla görevli Chandelon’un can sız bedeni, 16 Aralık’ta Belçika’nın An denne şehrinde işyerinden 140, evin den 100 km. uzakta, arabasında başın Moskova’dan sert çıkış ABD’nin Rus ve Suriyeli yetkililere yönelik yaptırımları genişletme kararına tepki veren Rus Dışişleri Bakanlığı, ABD’nin Rusya’yı Suriye’de teröre karşı mücadele ettiği için cezalandırdığını savundu. Ankara ve Berlin saldırılarının insanları terörle mücadele için bir araya getirdiği bir zamanda yaptırımların ge nişletilmesinin, “Washington’ın tümüyle gerçeklikten koptuğunu ortaya koyduğu” savunuldu. Bu arada Halep’te önceki gün cihatçıların havan topuyla saldırı düzenlediği, en az 3 kişinin öldüğü iddia edildi. Antik kent Palmira’da ise IŞİD’in bir dizi saldırıda 27 Suriye askerini öldürdüğü öne sürüldü. dan vurulmuş haldeyken bulundu. Ölümü medyadan gizlendi. Solak olduğu belirtilen Chandelon’un, bulunduğunda silahın sağ elinde olması ve adına kayıtlı üç silah varken başka bir silahla bulunması, intihar süsü verilmiş bir suikasta kurban gittiği iddialarını gündeme getirdi. Son dönemlerde, Chandelon’un kendisine yönelik tuhaf aramalardan bahsettiği, elinde bazı belgelerin olduğunu ve bunları ölmesi halinde yayımlaması için oğluna gönderdiği savunuldu. 2016.. 2016’nın son günlerindeyiz. Arkada kalan yıl, Avrupa ve dünya için bir yol ayrımı ve kırılma yılı oldu. ABD’de “asla mümkün olmaz” denen şey gerçekleşti; “alternatif sağ” tabir edilen “aşırı sağcıların” itibar ettiği Trump başkanlığa seçildi. İngiltere de “çokkültürlülük istemezük!” diye kazan kaldıran hoşgörü karşıtlığının sözcüsü “Brexit”çiler keza, bu ülkeyi AB’den koparttı. Eski Kıta’da demokrasi, çoğulculuk, barış içinde bir arada yaşamanın sembolü olan Avrupa Birliği, çözülme sürecine girdi. AB’nin ana eksen ülkelerinden Fransa’da baharda yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Elysée’ye artık Le Pen’in çıkması bundan böyle tamamen olasılık dışı değil. “Eksen”in öbür ayağı Almanya’da “istikrar” kalesi ve “aşırı sağa” karşı merkezin güvencesi olarak görülen Merkel bu yıl, darbe üstüne darbe yedi. Yıl içinde yapılan 5 yerel seçimde geriledi. Bizzat kendi seçim bölgesi olan MecklenburgVorpommern’de dahi aşırı sağdaki “Almanya İçin Alternatif Partisi” (AfD) tarafından 3. sıraya itildi. FransaAlmanya cihat cephesi Aşırı sağ savrulmanın tehdidi altındaki ülkeler artık yalnız PolonyaMacaristan gibi demokrasi geleneği görece az gelişmiş eski Doğu Avrupa Bloku kalıntıları değil. Eski Kıta’nın tam merkezi ve kalbini oluşturuyorlar. Fransa’yı radikalleştiren dönemeç Charlie Hebdo, Bataclan saldırıları ardından bu yaz yaşanan büyük Nice badiresi oldu. 15 Temmuz’a tekabül eden günlerde olduğu için yakından izeleyemediğimiz saldırıda, ulusal gün kutlamalarını izleyen 90 civarı insan Nice’te yaşamını yitirdi. Almanya’yı 2016’da “cihat ve köktencilik” cephesi haline getiren gelişmeler beri yandan birebir yılbaşında başgösterdi. Köln’de yılbaşı kutlamalarında “Arap görünümlü” tasvir edilen yüzlerce erkek, Alman kadınlarına hiç benzeri görülmemiş bir “toplu taciz”de bulundu. Kent göbeğindeki katedral ile istasyon arası bölgede yalnız kadınları markaja alarak, fiziki saldırıda bulunan “taciz çeteleri”, Almanya’ya “korku filmi” kıvamında şok yaşattı. “Kadınlıerkekli yaşama”, “kadınerkek eşitliğine” ve “kadın özgürlüklerine” saldırı şeklinde algılanan olay, “uygarlık çatışması sıçraması” kontenjanından değerlendirildi. “Köln travması” ile başlayan yıl, Berlin’de bir düzine insanın yaşamını yitirdiği “Noel katliamı” ile noktalandı. Katliamın ardından yapılan kamuoyu yoklamaları, aşırı sağ AfD’nin 2.5 puanlık artışla yüzde 15.5 bandına yerleştiğini gösterdi. Elçi suikastına ‘uygarlık çatışması’ yaklaşımı Türkiye’de aynı gün “İslamcı bir Türk polisi” tarafından Rus büyükelçinin katledilmesi, Avrupa basını baş sayfalarına gene “uygarlık çatışmasının son perdesi” olarak yansıdı. 2016 böylece “uygarlık çatışması algısı”nın sistemli biçimde kademe kademe yükseldiği yıl olarak kayıtlara geçti. İslam dünyası uzmanı Gilles Kepel 2016’daki “medeniyetler çatışması tırmanışını” sade saldırıların yarattığı dehşet açısından değil, seçilen “tarih” ve “hedeflerin” sembolizmi bağlamında da değerlendiriyor. Nice saldırısının örneğin Fransa’nın aydınlanma, laiklik, cumhuriyet kimliğini tanımlayan “14 Temmuz”da yapılmış olmasını ve en son Berlin’deki saldırının Hıristiyanlığın en önemli bayramı “Noel kutlamalarını” hedef almasını bir tesadüf olarak değerlendirmiyor. Son kitabı “Fracture/Kırılma”da Müslümanlar ile Avrupalılar arasında büyüyen gediği mercek altına alan Kepel; “14 Temmuz bayramı” ile “Noel”in odak yapılması suretiyle Avrupa’nın hem geleneksel, hem modern mirasına cepheden saldırıldığını söylüyor. 2016’ya bu nedenle “Avrupa’nın 2001”i ya da “11 Eylül yılı” demek yanlış değil. 2016, göçmenlere, genel olarak yabancılara, özellikle Müslümanlara karşı kuşkuların, korkuların arttığı yıl oldu. Tavan yapan İslamafobi, yabancı düşmanlığı ile birlikte Avrupa’nın yerleşik siyasi partileri ve politikacılarına güveni azalttı. Akılcılıktan uzak, duygusal, irrasyonel, ırkçı söylemlere prim veren sağcı, popülist partilere ilgi yaygınlaştı. Fransa’da cumhurbaşkanlığı, Almanya’da parlamento seçimleri açısından kritik seçim yılı olarak görülen 2017’de, bu “yol ayrımı yıl”ın faturası çok ağır hissedilecek. Eylemci vekillere tatil yok Polonya’da iktidardaki muhafazakâr Hukuk ve Adalet Partisi’nin (PiS) protesto gösterilerinden sonra parlamentodan haber yapılmasını da kısıtlama girişimi üzerine parlamentoyu işgal eden muhalif milletvekilleri, eylemlerini Noel ve yılbaşı tatili boyunca sürdüreceklerini duyurdu. Vekiller, parlamentonun yeniden toplanacağı 11 Ocak’a dek işgali sürdürmeyi planlıyor. C MY B nilgun@
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle