15 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumartesi 17 Aralık 2016 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN haber 5 AB o fotoğrafı istemedi AB Liderler Zirvesi’nden Türkiye ile 28 üyenin ortak zirve yapması için karar çıkmadı. Zirve ‘önümüzdeki aylarda’ sadece AB kurumlarının katılımıyla yapılacak. Türkiye’nin AB ile ortak zirve için yaptığı çağrılara, AB liderleri ‘kurumsal’ yanıt verdi. Türkiye’nin AB’nin 28 üye ülkesinin devlet ve hükümet başkanlarıyla Türkiye’nin devlet ve hükümet başkanını bir araya getirecek formatta yapılmasını istediği zirveye, Brüksel’den “Önümüzdeki aylarda AB kurumlarıyla yapılsın” kararı çıktı. Toplantının tarihi için de net bir ay dahi belirlenmedi. AB Konseyi Başkanı Donald Tusk zirve sonrasında düzenle nen basın toplantısında “AB kurumları ile Türk yetkililer arasında önümüzdeki aylarda bir zirve yapılması için yetki aldık” dedi. Türkiye ile AB arasında 18 Mart’ta vize serbestisi karşılığı mülteci anlaşması, aynı zamanda ABTürkiye arasında zirve yapılmasını da öngörüyordu. AB’nin Türkiye’deki gelişmeler nedeniyle sıcak bakmadığı zirveyi son dönemde Ankara yüksek sesle talep etmişti. Tusk tarihin henüz netleşmediğini belirtirken 3+1 formatında yapıla cağı açıklanan toplantının bahar aylarında gerçekleşmesi bekleniyor. AB üyesi ülkeler, bu çerçevede AB Konsey, Komisyon ve Parlamento Başkanı’na birlik adına görüşme yetkisi veriyor. Tusk’un toplantıda Türkiye ile zirve yapılmasına dair birçok gerekçe bulunduğunu sıralaması da dikkat çekti: “Sadece vize serbestisi değil, Gümrük Birliği, sığınmacı konusu gibi böyle bir zirveyi meşru kılacak birçok konumuz var.” Türkiye, vize serbestisini sağ laması için beklenen TMK’deki değişikliği, “Şimdi yapamam, Avrupa Konseyi’ne havale edelim” derken, Brüksel bu yaklaşımı benimsemiyor. Kaynaklar, “Nasıl ve kiminle yapılırsa yapılsın, 72 kriter yerine getirilmeden vize serbestisi sağlanmaz. Biz, AK ile yapılacak bir çalışmaya bakmayız” mesajı verdi. AKPM’ye sunulan son raporda da TMK’nin AK standartlarında olmadığı ve 2013’ten bu yana değiştirilmesi gerektiği vurgulandı. AKPM’de ‘alarm’ Türkiye için çaldı Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi’nde özel olarak oluşturulan alt komite, Türkiye’nin yeniden ‘denetleme süreci’ne alınmasını talep etti Avrupa Parlamentosu’nun ‘müzakereler dondurulsun’ tavsiyesinin ardın dan bu defa da  Avrupa Konse yi Parlamenterler Meclisi (AKPM) Türkiye için alarm zilleri çalı yor. Türkiye’nin du rumunun değerlen dirileceği ocak ayın daki oturum önce DUYGU GÜVENÇ sinde AKPM’nin özel olarak oluşturduğu alt komitesi, Türkiye’nin yeniden denetleme sürecine alınmasını is terken, AKPM’deki Türk  milletve killerinin yetkilerinin ise askıya alınmaması tavsiyesinde bulundu.  Komitenin raporunda AKPM’deki Türk milletvekilleri nin yetki belgelerinin askıya alın masının sadece yanlış olmayacağı aynı zamanda ters tepeceği de be lirtildi ve “Türk parlamenter he yetiyle oy kullanmaya ve tam iş birliği yapmaya devam etmeli yiz” denildi. Türkiye’nin Avrupa Komisyonu kurucu üyesi olduğu nu anımsatan heyet başkanı Da nimarkalı Mogens Jensen, “Aile mizin bir parçası olmaya devam etmeli” dedi. AKPM, ekim ayın da yaptığı oylamada, Türkiye’nin durumunu ocakta değerlendir me kararı vermişti. 2004 yılında Türkiye’yi denetleme sürecinden çıkartıp, denetleme sonrası sürece alan AKPM, Türkiye’nin demok raside basamak atladığını onayla mıştı. Ardından da AB ile müzake reler başlamıştı. Raporda, 18 kişi den oluşan Türk heyetinin yetki belgesinin iptal edilmemesi çağrı sında ise muhalif milletvekilleri nin telkini etkili oldu.  Jensen başkanlığındaki he yetin 2123 Kasım tarihlerinde Ankara’ya yaptığı ziyaretin ar dından hazırladığı rapordan ba zı başlıklar şöyle:  Mücadele hukuk içinde ol malı: Devletin darbe girişiminde bulunanları tespit etme ve ceza landırma hakkı ve görevi ile her şekilde vatandaşlarını koruma ve terörle mücadele görevi var dır. Ama yanıtlar ancak hukuk kuralları içerisinde verilirse et kili olabilir. Bu, İstanbul’daki eş zamanlı son trajik saldırıların gösterdiği gibi Türkiye’nin ger çek terör tehdidiyle karşı karşı ya olmasıyla değişmez Hukukun ötesine gittiniz: 15 Temmuz’un ardından OHAL ilan etmek ve hükümete olağa nüstü yetkiler vermekte hiç şüp ‘Biz sizi Gülen için uyardığımızda...’ Gülen hareketinin AKP’nin on yıllarca müttefiki olduğu anımsatılan raporda, “Nisan 2013’te izleme sonrası sürece dair hazırlanan raporda Josette Durrieu, Gülen hareketinin etkisine işaret etmiş ve ‘kamu kurumlarına nüfuz etmiş ve toplumda etkisini artırmayı hedeflemektedir’ demiştir. Bu o zamanki Türk heye ti başkanı tarafından ‘Kanıt olmadan’ yapılan ‘Ciddi bir iddia’ ola rak değerlendirilmişti. O zamanki başkan Nursuna Memecan’ın “Bir gruba bağlı olmak onları güvenlik güçlerine ya da kamu görevine atanmaktan mahrum bırakmamalı. Sadece, Türk hukukuna gö re yaptıkları yanlışlar için hesap sorulabilir” sözleri anımsatılırken raporda, “Ne yazık ki bu çizgi ar tık Türk yetkililer tarafından izlenmiyor” denildi.  he yok. Ancak hükümet tarafından alınan önlemlerin, bu gücü çok geniş yorumladığı ve Türk Anayasası’na ve uluslararası hukuka göre izin verilenin çok ötesine gittiğine de hiç şüphe yok. Ölüm cezası tartışılmamalı bile: Duygusal tepkileri anlarız ama idam cezası örgütün en eski üyelerinden birinde tartışılmamalı bile. Bu aşılmaması gereken çizgilerden biridir. 367’de Referandum sözü: AKP Başkan Yardımcısı bize anayasa reformunun parlamentoda üçte iki (367) oyla kabul edilse dahi referanduma sunulacağını söyledi. (Anayasa teklifine göre) Orduyla ilişkisi olanlar seçimlerde aday olamayacak. Parlamentonun bakanları soruşturma ve hükümeti sorumlu tutma yetkisi kaldırılıyor. Biz temaslarımızda, ne olursa olsun güçler ayrılığına saygı duyulmasını söyledik. Bu demokratik bir sistem için ön şarttır. Şu anda görülen, bu yönde ilerlemediği. Şimdi Anayasa zamanı değil: Anayasa değişikliğini OHAL’in kaldırılmasının ardından  uygulamak yeterli değil; tüm bu süreç daha sakin bir sosyal ortamda, bu sürecin hızlandırılmasını gerektirecek bir neden görünmediğinde yapılmalı. Daha geniş bir toplumsal uzlaşı olmalı. Umarım Venedik Komisyonu ile bu konuda temasa geçersiniz.  ‘Denetlemeliyiz çünkü...’ 4 Rapor ile 15 Temmuz’un askeri bilançosu ilk defa açıklandı: Genelkurmay Başkanlığına göre 8651 askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 74’ü tank 246 silahlı araç ve yaklaşık 4 bin hafif silah 15 Temmuz’da kullanıldı. 4 KHK’lerin parlamentoda onayının gecikmesi, parlamenter kontrolün etkisini zayıflattı. OHAL ardından söylenen partilerarası komite gibi Cezaevleri Komisyonunun da ziyarette bulunmaması hayal kırıklığı yarattı. 4 Parlamentoyu milletvekillerinin dokunulmazlıklarını yeniden vermeye çağrıyorum. Dokunulmazlıkları kaldırmak yerine, her birini teker teker ele alarak  muafiyetlerini  kaldırın.  4 Söz verilmesine karşın Demirtaş ve Yüksekdağ ile görüştürülmedik. Türk yetkilileri tutuklu vekilleri serbest bırakmaya ve onların ziyaret edilmesine izin vermeye çağırıyorum. Demokrasiye, böyle saldırıldığı zamanlarda, ulusal birlik, diyalog ve uzlaşma sağlamak çok önemlidir. İkinci muhalefet partisinin vekillerini tutuklamak Türk demokrasisi hakkında doğru mesaj vermiyor. l BRÜKSEL Delil sadece itiraf Darbe araştırma komisyonunun FETÖ’nün 15 Temmuz’un arkasında olduğuna dair kanıt olarak sunulduğunu belirten Jensen, “Muhataplarımız itiraflar haricinde bize bir kanıt sunmadı” dedi. Raporda bu kadar çok hâkim ve savcının atılması için itirafların yeterli olamayacağı belirtildi. Murat Sabuncu ile görüşemedik 177 basın kuruluşunun kapatıldığı anımsatılan raporda, heyetin Genel Yayın Yönetmenimiz Murat Sabuncu ile görüşmesine izin verilmemesine de işaret edildi. 140’tan fazla gazetecinin tutuklu olduğuna işaret edilirken Sabuncu’nun yanı sıra Cum huriyet Vakfı üyelerinin de FETÖ ve PKK’ye üye olmadan “gerçeği manipülasyon ile çarpıtmak ve Türkiye’yi yönetilemez hale getirecek hikâyeler basmakla” suçlandığı anımsatıldı. Tüm gazetecilerin derhal serbest bırakılması istendi. TMY AK’ye uygun değil Yetkililerden ısrarla “Türkiyede bir tek gazeteci bile mesleki faaliyetleri nedeniyle tutuklu değil” söylemini duyduklarını belirten Jensen, Sabuncu ve gazetemiz icra kurulu üyelerine yönelik FETÖ ve PKK’ye üye olmadan yardımcı olmakla suçlandığını belirtti. Ardından da Parlamentonun 2121 No’lu kararında Terörle Mücadele Yasası’nın “aşırı yorumlandığı”na yönelik yorumunu anımsatarak, bunun “Avrupa Konseyi standartlarını ihlal” olduğu belirtildi ve “2013’te de çağrı yapıldığı gibi Türkiye terör ve suç örgütüne üyelik ile ilgili bu tanımlarını gözden geçirmeli” denildi. 15 Temmuz’un bilançosu  Rapor ile  15 Temmuz’un askeri bilançosu ilk defa açıklandı: Genelkurmay Başkanlığı’na göre 8651 askeri personel, 35 uçak, 37 helikopter, 74’ü tank 246 silahlı araç ve yaklaşık 4 bin hafif silah 15 Temmuz’da kullanıldı. FETÖ’den hapse 16 kriter Raporda iktidar ve muhalefet arasındaki görüş farklılıklarına da sık sık yer verilirken, neden yüz binlerce kişinin görevden uzaklaştırılmak yerine ihraç edildiği konusunda yanıt alamadıkları belirtildi. Hapis cezası için 16 kriter bulunduğu ve bunların resmen açıklanmadığı belirtilirken sadece bilinen ByLock, Bank Asya, kısa zamanda yükseliş, okullarına çocuk gönderme gibi kriterler sıralandı. Lümpen ruhu... Manisa’nın Turgutlu ilçesinde dört aylık hamile Ebru Tireli’ye parkta spor yaparken “Bir daha burada seni görmeyeceğim, bu halinle” deyip saldırdığı öne sürülen şüpheli Mehmet T. kullandığı aracın plakasından belirlenip gözaltına alındı. Ebru Tireli ve üç tanık, şüpheliyi belirledi. Mahkemeye çıkarılan saldırgan “Hayır ben yapmadım” dese de tutuklanıp Oysa köylülükten lümpenliğe, lümpenlikten kentliliğe doğru yaşanan sürecin koşullarını sihirli değnekle değiştirmeye olanak yoktur. Turgutlu’da dört aylık hamile kadını parkta spor yaparken tekmeleyen kişi bu ruh halindedir... Türkiye bu gerçeği görmeli artık. Çünkü güvenli bir işi yoktur lümpenin... cezaevine konuldu. Para kazanabilir, motor kul Günümüz Türkiyesi’nde ka lanabilir. dına şiddet, dayak sıradan kar Önemli olan özgür birey ol şılanıyor. Benzer olaylar gide masıdır... rek artıyor, kadınlar öldürülüyor, dayak yiyor. Kadın evinde oturacak, dışarıya çıkmayacak... 1990’lar Türkiyesi’nde köylülük yarı yarıyaydı. Belki yarıdan çoktur ama kesin bir yargıya varamayız. Kentlerin varoşlarında yaşayan “yarı kentliyarı köylü” yurttaşın kimliği ikirciklidir. Bir lümpendir o... O tarihlerde devlet, lunaparklarda, çadırlarda gösteri yapanlara bakar gibi varoşları seyrediyordu. Oysa belediyelerin insafına terk edilmiş varoş kesimi, kentte yaşayan nüfusun yarısını oluşturuyor. Ağırlığını toplum yönetimine koyuyor, siya Kitleyi oluşturan bireydir. Halk; içine köylüyü, kasabalıyı, kentliliği alan bir kavramdır; buna voroşları da eklemeli. İşçi, memur, esnafın yanı sıra bir de “lümpen” kelimesini sosyal sözlüğe katmalı. Kadına şiddeti önlemenin yolu özgür, düşünen bireylerin çoğalmasından geçer, yasalardan, yasaklardan geçmez... HHH Bir başka içimi donduran haber İzmir’in Karabağlar ilçesine bağlı bir köyde kursa gidemeyen çocuklara ders veren gönüllü altı kadın öğretmen, kaldıkları konteynır evde tecavüze uğramaktan son anda kurtulmuştu. Öğretmenlere saldırıyı ev sa sal yaşama yön veriyor, parti hibinin kardeşi H.Y. adlı köylü cilik alanında etkinleşiyor; elinde satırla, palayla, kasap bıçağıyla çevresindekilere saldı yurttaş önlemişti. H.Y. köyde yaşıyor ama öz gür, düşünen bir birey, lüm rıyordu. Trafikte araba kullanırken, kaldırıma çıkan halk otobüslerini gördüğünüzde şaşırıp kalıyorsunuz İstanbul’da. Eğer biri sürücüyü uyarırsa, yolcular “Eve geç kalıyoruz sana ne” deyip üzerinize yürüyüp, bir güzel dayak atarlar size. Turgutlu da ilçe ama gelişmiş bir kenttir... Büyük bir göç aldı... Lümpen nüfus İstanbul gibi o şirin Ege kentinde de var... Bağnazlık, kadına nefret hepsi bir arada... pen değil... Onun için lümpenlere dikkat edin... Her an karşınıza çıkabilirler. Bu tür olaylar acı ama gerçek Türkiye’nin dört bir yanında, gelişmiş toplumlarda da yaşanıyor... Her toplumun genlerinde var lümpen ruhu... Güvenli bir işi yoktur lümpenin. Çoğu gereksinimleri gayri meşru yollardan kazanır. Bu işlerden büyük paralar elde eder... Sürüngenler gibi yaşayıp gi HHH İlhan Selçuk’un 1990’larda yazdığı “Lümpen” adlı bir yazısı gözüme ilişince aklıma geldi toplumun kentleşememesi... İnsanların kent kültürüne uyum sağlayamaması... der... Turgutlu’da kadına tekme atan tutuklu olan kişi bir hafta sonra salıverildi. Avukatı, kullandığı aracın olayın geçtiği saatte evinin önünde olduğunu kamera ka O yazısında şöyle diyordu il yıtlarıyla saptayarak, zanlının han Selçuk: suçsuz olduğunu kanıtladı. “Lümpen nüfus toplumda en hızlı büyüyen kesimdir. Yanılgıyla kentleşme deniliyor bu gelişmeye ama içeriğinde ilginç bir başka boyutu da gizliyor. ” Nedir bu başka boyut? Çok partili rejimimiz insan haklarına dayalı katılımcı demokrasiye dönüştükçe lümpenin sesi daha fazla duyulmaya başlandı. Toplumsal altyapının katmanlarının rengi yukarıya doğru yansıdı. Bu da olayın bir başka yanı... O zaman polis bu hatayı nasıl yaptı? Neyse! Sonunda gerçek saldırgan bulunup yakalandı, ilk sorgusundan sonra tutuklandı... Böylece hatadan dönüldü, Mehmet T’nin saldırgan olmadığı anlaşıldı. Mehmet T., “Sakalım yüzünden beni suçladılar” diye açıklama yaptı... Kadına şiddet bitmedi sürüyor... Üçok’tan darbe uyarısı! Eski Hava Kuvvetleri Komutanlığı Başsavcı lı bir kalkışma ortamı yaratacak ve TSK emir ko sı emekli Albay Ahmet Zeki muta zinciri içerisinde yö Üçok ‘darbe’ uyarısı yaptı. netime el koyacaktır. Bir Üçok, Twitter hesabından lik herkesi kucaklamak paylaştığı mesajlarda şun ve farklılıkları kabullen ları söyledi: “Darbe sonra mekle mümkündür. Ülke sı KAOS süreci başlatılmıştır. G.Doğu, Irak, Suriye’den Ahmet Zeki Üçok nin birlik ve beraberliğini sağlama sorumluluğu şehitler. Şehirlerde kanlı eylem Cumhurbaşkanı’na aittir. Cumhur ler, ekonomik baskılar, suikast başkanı birlik ve beraberliği sağ lar. Birlik olalım. KAOS süreci ül layamazsa önünde sonunda darbe kede iç çatışma ile beraber kan olacaktır.” l Haber Merkezi Jandarma için istihbarat uçağı SERTAÇ EŞ Darbe girişimi sonrasında TSK ile ilişiği tamamen kesilerek İçişleri Bakanlığı bünyesine alınan Jandarma Genel Komutanlığı’na tarihinde ilk kez isihbarat uçağı alındı. Jandarma, daha önce terörle mücadelede ortaya çıkan bu tür ihtiyaçlarını diğer kuvvet komutanlıkları aracılığıyla gidermeye çalışıyordu. Jandarma’ya, terörle mücadelesine destek amacıyla tarihinde ilk olarak istihbarat uçağı alındı. King 350i model uçak, hedef tespitinin yanı sıra keşif ve gözetleme faaliyetleri yürütecek. Jandarma’ya alınan İnsanlı Keşif Uçağı’ndan (İKU) daha önce Emniyet Genel Müdürlüğü’ne de alınmıştı. ‘Tokat avukatlar imamı’na 15 yıl Tokat’ta FETÖ’nün avukatlar yapılanmasına yönelik düzenlenen operasyonda tutuklanan Serdar Ateş ile tutuksuz yargılanan M.B., F.K., Ş.T. ve K.T. hakkında Tokat Ağır Ceza Mahkemesi’ne açılan davanın son duruşması gerçekleştirildi. Örgütün “Tokat avukatlar imamı” olduğu belirlenen sanık Serdar Ateş kendisinin mağdur olduğunu savunarak, tahliyesini istedi. Diğer dört sanık da, suçlamaları kabul etmedi. Kararda Serdar Ateş’e “Silahlı terör örgütü yöneticiliğinden” 15 yıl hapis cezası verildi. Diğer sanıklardan M.B. 1 yıl 8 ay 18 gün, F.K. 1 yıl 8 ay 8 gün, Ş.T. 2 yıl 1 ay, K.T. ise 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına çarptırıldı. l TOKAT/ Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle