22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Bu çığlık katledilen seks işçilerine 2 Pazar 3 Ocak 2016 EDİTÖR: EZGİ ATABİLEN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Türkiye’de seks işçileri keyfi olarak gözaltına alınıyor, onların evleri mühürleniyor, onlar katlediliyorlar. Oysa bir yanda genelevler yasal izinle var ve Türkiye’de seks işçiliği suç değil... Bu yüzden katledilen seks işçilerinin anısına her gün ses çıkartılmalı. DAMLA YUR eks işçileri, gündelik hayatlarında şiddetin birçok farklı türüyle karşı karşıya. Geride bıraktığımız 17 Aralık, ‘Uluslararası Seks İşçilerine Karşı Şiddetle Mücadele Günü’ydü. Bu sisteme karşı katledilen seks işçilerinin anısına ses çıkartma günü... ABD’nin Washington eyaletinin Seattle kentinde 2000’li yılların başında Gary Ridgeway adlı seri katil 48 seks işçisini öldürdü. Sadece seks işçilerini hedef alıp vahşi cinayetler işleyen Ridgeway polise verdiği ifadede, “Seks işçilerinden nefret ettiğim için onları öldürdüm” dedi. Seks işçisi ve akademisyen Dr. Anni Sprinkle öncülüğünde seks işçileri hakları aktivistleri, cinayetler sonrasında, 17 Aralık 2003’te ABD’nin birçok eyaletinde anma eylemleri düzenlediler. Eylemler, sonraki yıllarda ABD’nin birçok eyaletine yayıldı. Türkiye’de ise iki yıldır Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği’nin düzenlediği etkinliklerle konu gündeme taşınmaya çalışılıyor. Çünkü Türkiye’de de seks işçileri, toplumsal ahlak normları ve devlet birimlerinin seks işçiliği yapan vatandaşlara yönelik olumsuz tavrı sebebiyle bir suç fiili olarak algılanıyor. Seks işçilerinin sorunları görmezden geliniyor, onlar ayrımcılık ve şiddete maruz bırakılıyor. Seks işçileri yoksulluğa itiliyor, onlar öldürülüyor... S pektifinde İzlenmesi” başlıklı proje paylaşımlarıyla ortaya çıktı. Paylaşıma göre 2015 yılında translara yönelik 98 vaka gerçekleşti. Bu 98 vaka Kasım 2014 Kasım 2015 arasında 125’e ulaştı. 32 trans cinsel saldırı ve ciddi bedensel hasara, 11 trans saldırıya, 5 trans tehdit, psikolojik şiddet ve saldırıya maruz kalırken, 3 trans da katledildi. Ocak 2008 Kasım 2015 arasında da toplam 40 trans öldürüldü. Bu transların yüzde 95’i seks işçisiydi. Katillerinin birçoğu ise onlarla sevişmek için para ödeyen erkek müşterileriydi. ele alınmıyor.” Dünyadaki birçok ülkede farklı mevzuat örnekleri mevcut. En iyi sistem olarak kabul edilen Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği’nin de desteklediği ve Küresel Seks İşçiliği Projeleri Ağı’nın (NSWP) da önerdiği suç olmaktan çıkarıcı mevzuat. Bu mevzuat Yeni Zelanda ile Avustralya’nın bir eyaletinde uygulanıyor. ABD gibi bazı ülkelerde seks işçiliği tümüyle suç olarak sayılıyor ve seks işçileri cezalandırılıyor. İsveç gibi İskandinav ülkelerinde ise seks hizmeti satın almak cezalandırılıyor; yani müşterilerin cezalandırıldığı bir sistem mevcut. Hollanda gibi ülkelerde ise kayıt zorunluluğu ile birlikte yasallaştırıcı sistem var. Suç olmamalı... Meclis gündemine 1993’te taşındı ama... Seks işçilerinin sorunları ve genelevlerin durumu ilk defa 1993’te kurulan 50. hükümet döneminde Kadın Statüsü ve Sorunları Genel Müdürlüğü’nden sorumlu bakan Önay Alpago tarafından Meclis’e taşındı. Konuşmanın sonuca bağlanmama sebebini Alpago şöyle anlatıyor: “Hazırladığımız yasa tasarısı ‘Meclis’in daha önemli konuları var’ gerekçesiyle kabul görmedi. Hâlâ da bu sorunlar tam anlamıyla Paris’te kadınlar seks işçisi kadınların yaşam şartlarına dikkat çekmek için eylem yaptı. ‘Keyfi gözaltılar’ Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği Başkanı Kemal Ördek’ten edinilen bilgiye göre Türkiye’deki sistem ise kısmen düzenleyiciyken, kısmen de yasaklayıcı ve cezalandırıcı unsurlar içeriyor. Ördek, sistemi şöyle anlattı: “Bir yandan genelevler faaliyet gösterirken, bir yandan da genelevler dışında seks işçiliği yapan insanlar gözaltına alınıyor, onlar keyfi şekilde para cezalarına çarptırılıyor, onların evleri basılıyor ve mühürleniyor. Yer temin etmek, fuhuşa teşvik etmek, aracılılık etmek gibi iddialarla Türk Ceza Kanunu’na dayandırılarak seks işçileri hakkında kamu otoritesi tarafından davalar açılıyor.” Trans seks işçileri eğitimi u yıl ilk defa Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği, BM Nüfus Fonu Türkiye Temsilciliği ile ortaklaşa bir toplantı gerçekleştirildi. Bu kapalı toplantıya Türkiye’nin birçok ilinden Halk Sağlığı Müdürlüğü temsilcileri, Sağlık Bakanlığı, İçişleri Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, belediyeler, akademisyenler ve sivil toplum kuruluşları katıldı. Toplantının ana gündem maddesi, seks işçilerinin cinsel sağlık ve üreme sağlığı durumunun düzeltilmesi ve bu kapsamda ya B Son 1 yılda 125 saldırı Toplumun ‘ayıp’ diye üstünü kapattığı Türkiye’deki trans seks işçilerinin durumu Kırmızı Şemsiye Cinsel Sağlık ve İnsan Hakları Derneği’nin “Türkiye’de Translara Yönelik Hak İhlallerinin Savunuculuk Pers Brezilya işçilerinin’da seks m olduğu m anken defilesin oda toplanan de bağışlar seks kadınları işçisi n yaşam k daha iyi altında ç oşulları a için harclışması andı. sa ve uygulamalara odaklanılması olduğu öğrenildi. Geçenlerde de Ankara’da, ABD Büyükelçiliği’nin finanse etmesiyle Türkiye’nin 12 ilinden gelen trans seks işçilerine polisin keyfi uygulamaları ve hak ihlalleri ile ilgili bir ‘adalete erişim eğitimi’ verildi. Birkaç gün sonra ise, seks işçilerinin adalete ve korunma mekanizmalarına erişimiyle ilgili CHP Milletvekili Şenal Sarıhan’ın ve yurtdışından seks işçilerinin de katılacağı bir konferans düzenlendi. İki anne, iki çocuk: Bir aile Mersin’de 4 kişilik çekirdek bir aile. Onları farklı kılan, eşcinsel ve çocuk sahibi olmaları. Belçikalı Adelynn ve Diyarbakırlı Zerrin’le hem kendi hayatlarını hem de hikâyelerini konuştuk MESUT ARSLAN n Cinsel yönelimini ne zaman fark ettin? Zerrin: Üniversitede fark ettim. İlkokul ve liseden beri eşcinsel olarak yaşıyormuşum utancımdan isim verememişim. Üniversitede lezbiyen adını duyduğumda korkuyordum. İsim koymakta zorlandım. Adelynn: İlkokulda fark ettim ama isim koyamadım. Lisede anneme açıkladım. Annem normal karşıladı çünkü teyzem de lezbiyendi. Babamla konuşmuyoruz ama lezbiyen olduğumu biliyor. n Türkiye’ye ne zaman geldin? A: 2008’de geldim. Zerrin’le 2010’da tanıştık ve Türkiye’de kalmaya karar verdim. n Tanışma hikâyenizden bahseder misiniz? Z: Bir arkadaşlık sitesi aracılığıyla İstanbul’da tanıştık. Benim Kürt olmam ona cazip geldi. Kürtlerle ilgili çok bilgiye sahipti. Bu da benim dikkatimi çekti. Beraber sanattan, resimden ve kitaplardan konuşuyorduk. Ortak ilgi alanlarımız olması etkiledi. n Çocuğa nasıl karar verdiniz? Z: Aslında 28 yaşında karar verdim çocuk yapmaya. Eski sevgilimle Vedat ARIK Her yıl haziran ayının son haftasında dünya genelinde LGBTİ bireyler Onur Yürüyüşü gerçekleştiriyor. İngiltere’ye gidip çocuk yapmayı düşündük ama onun ailesi durumu duyup tehditler savurup sorun çıkardı. Adelynn’le tanıştıktan sonra İspanya’daki sperm bankasına gittik. Adelynn’in annesi bütün masrafını karşıladı ve İspanya’ya gittik. İlk denemelerde olmadı. Beşinci denemede çocuk sahibi olabildik. Büyük kızımız Emma 2012’ de, oğlumuz Noa ise 2014’te doğdu. n Daha fazla çocuk düşünüyor musunuz? Z: Ben düşünmüyorum ama Adelynn 4 çocuk istiyor. n Dört çocuk zor olmaz mı Adelynn? A: Zor ama ben kendimi anne olarak görüyorum. n Evde roller nasıl belirleniyor? A: Bizde rol yok, görev var. Zerrin çalışıyor. Büyük kızımız Zerrin’e ‘baba’ diye sesleniyor. Z: Ben bu durumdan rahatsızım ama çocuk televizyondan, izlediği dizilerde baba rolünü görüyor ve bana da bunu yakıştırıyor. Ben ‘anne’ dedirtmeye çalışıyorum. n Karşılaştığınız zorluklar nedir? Z: Kendini açıklayamamak kötü bir şey. Yalan söylemek durumunda kalıyoruz. Zamanı geldiğinde söyleyeceğim. Evliyim ve iki çocuk sahibiyim, diyorum kendi kendime. Bu durum insanın ağrına gidiyor. İşimde iyi sayılırım fakat iş arkadaşlarım bana eksik gözüyle bakıyorlar. Eğer eşim Türk olsaydı “kimin çocuğu, babası nerede” gibi sorularla karşılaşma ihtimalimiz çok yüksekti. Şimdi Adelynn’nin eşi Belçika’da dönecek gibi cevaplar veriyorum. n Çocuklarınız Türkiye vatandaşı mı? Z: Hayır. Adelynn çocukların askere gitmesine karşı olduğu için çocukların Belçika vatandaşı olmasını istedi. n Çocukların geleceği için ne düşünüyorsunuz? Z: Türkiye’de yaşamayı düşünmüyoruz. Emekliliğim de geldi, istediğim zaman yurtdışına çıkabileceğim. Burada kalırsak çocuklarımıza yalan söylemek zorunda kalacağız. Çoğu zaman kendi çocuğumun halası ya da teyzesi oluyorum. n Son olarak ne söylemek istersiniz? Z: Gizli yaşamak başlı başına büyük bir sorun. Yalan söylemek ya da gerçekleri saklamak rahatsız edici bir şey. A: Biz de normal bir aileyiz sadece kadın erkek yerine, iki kadın ve çocuklar olarak yaşıyoruz. SÖYLEŞİ: Mersin 7renk LGBTİ Derneği muhabiri Mesut Arslan tarafından gerçekleştirildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle