24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 24 Ocak 2016 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 12 umhurbaşkanı, ülkenin terör saldırısında olmasını, var olan demokrasi kırıntılarını da yok etmek için adeta bahane olarak mı görüyor? Baskı, böler, parçalar ve dağıtır. Demokrasi ise büyük bir birleştirici güce sahiptir. Bunu ona yandaşları da söylemeli, yazmalı... Demokrasi şehitlerini anma haftasında bir dizi etkinlik yapılıyor. Hiç sönmeyen bir istek yükseliyor gökyüzüne on yıllardır: Acil Demokrasi! Uğur Mumcu 23 yıl oldu öldürüleli. Şaka gibi! Berlin’de onun yazılarıyla büyüyen mesela Ahmet Tosun, Mumcu deyince tüyleri diken diken oluyor hâlâ! Ama herkesin içinde derin, onarılması güç bir yara! Törensel yas toplantıları ülkeyi kaplıyor.. Sadece Mumcu değil, Bahriye Üçok, Ahmet Taner Kışlalı, Onat Kutlar, Çetin Emeç, Metin Göktepe, Turan Dursun, Cavit Orhan Tütengil, Ümit Yaşar Doğanay, Necip Hablemitoğlu, Bedrettin Cömert, Doğan Öz, Abdi İpekçi... Bunlar isimleri yaygın bilinenler. Arkalarında daha onlarca, yüzlerce demokrasi şehidi var. Ve tabii ki Hrant Dink ve şüphesiz ki Tahir Elçi... Türkiye karanlık dehlizler arasında yolunu arıyor. Tepeye oturanların ülkenin en önemli ve tek birleştirici gücü olacak demokrasi talebine karşı duvar oluşturmada birbirlerinden farkı yok neredeyse. Tam tersine, ülkeyi yönetenler, elimizdeki minik demokrasi kırıntılarını da silip süpürmek için büyük bir çaba içindeler. İlk “Akademisyenler Bildirisi” de onlara fazlalık olarak gözüken bu kırıntıları silip süpürmek için adeta bir bahane yaratmış gibi. Ama susmayan bir Türkiye var karşılarında. Çare: Acil demokrasi! C Dolmabahçe zirvesi öncesi gizli toplantı Çözüm süreci kapsamında Dolmabahçe’de gerçekleştirilen tarihi toplantı ve açıklama öncesi yaşananlar İmralı Notları kitabında anlatıldı mralı tutanaklarında çözüm sürecinde yaşanan pek çok çarpıcı siyasi gelişmeye ilişkin önemli detaylar gün yüzüne çıktı. 67 Ekim olaylarının ardından HDP heyetinin, 28 Şubat mutabakatı açıklamasından önce Başbakan Ahmet Davutoğlu ile Dolmabahçe’de devlet heyetinin de bulunduğu bir toplantı MAHMUT LICALI yaptıkları ortaya çıktı. Avrupa’da basılan “İmralı Notları” kitabında çözüm sürecinde HDP heyetinin İmralı ziyaretleriyle ilgili tutanakları yayımlandı. Buna göre Pervin Buldan, Sırrı Süreyya Önder, İdris Baluken ve Hatip Dicle’nin 9 Ocak 2015 tarihinde adaya gerçekleştirdiği ziyaret; çözüm sürecinde yaşanan en büyük kırılmalardan biri olan 67 Ekim olaylarına ilişkin önemli detaylar içeriyor. Tutanaklara yansıyan diyaloglar özetle şöyle: İ Dolmabahçe görüşmesinin ardından 10 maddelik yol haritası açıklanmıştı. Mahallelerde cinayete yol açar Hükümetin tutumu net değil ÖNDER: Bu sürede Hakan ve Efkan Beyler, Yalçın Bey ve Başbakanla görüştük. En son yaptığımız Başbakan görüşmesi bütün görüşmelerin özeti olduğu için isterseniz onu aktarayım. Başbakan daha çok kamu güvenliği ile ilgili 67 Ekim olaylarını örnek göstererek, eleştiri yaparak toplantıya başladı. Yaptığımız toplantının yapılıp yapılmamasına da tereddütlü yaklaştığını ve 67 Ekim olaylarının sürece büyük zarar verdiğini belirtti. (....) Başbakanın toplantıda şöyle bir önerisi oldu: Buradaki çalışmalarla paralel olarak çalışmaları yürüten bir siyasi heyetin oluşturulması önerildi. Yalçın (Akdoğan) başkanlığında bir siyasi heyet oluşturacaklar. Bu siyasi heyetle heyetimiz buradaki perspektifler doğrultusunda bazı çalışmalar yürütecek. ÖCALAN: Evet, olabilir, uygundur. Kamu Güvenliği Müsteşarı: Avrupa’da burada yapılan görüşmelerin tutanakları kitap haline getirilmiş. Onun içerisinde mektuplar da var. Fakat bunların dışarıya yansımaması konusu daha önce konuşulmuştu. Bu durum bizim için zorlayıcıdır. Hatta mektup trafiğini bitirebilir. ÖNDER: Bu konuda bize herhangi bir çekince belirtilmedi. Daha önce yaptığımız görüşmelerde Başkan buradaki görüşmelerin bir kitap haline getirilebileceğini önerdi. ÖCALAN: Başbakan ile yaptığınız görüşmede bir kararlılık gördünüz mü? ÖNDER: Bu konuda hükümetin tutumu bizce net değildir. Tam bir kararlılıktan bahsetmek bir risktir. Bu sorumluluğu alamayız, gönül ferahlığıyla bu kararlılık vardır diyemeyiz. Bu kamu düzeni meselesine çok takmış durumdalar. Bunu her şeyin önüne getirme durumları vardır. KGM: Başbakan bu işin sorumlusu olarak size bir kararlılık ifade etmedi mi? Müzakerelere geçilmesinde bir sakınca yoktur demedi mi? ÖNDER: Evet görüşmede kararlı olduklarını, müzakereye geçilebileceğini söyledi ÖCALAN: Başbakan’ın niyetiyle ilgili bir şey demeyeceğim. Ancak çok romantik bir başbakanla karşı karşıyayız. Yeterince deneyimi yok ve yüzeysel yaklaşma durumu var. (...) Kamu düzeni konusunda bazı şeyler ifade edeyim. Bunu Yalçın Bey’e de Başbakan’a da götürürsünüz. Cemil’e söyle bana meydan okumasın ezi eylemlerinin ardından Sırrı Süreyya Önder’in bir süre HDP heyetinden çıkarıldıktan sonra tekrar heyete dahil olmasıyla ilgili gelişmeler de tutanaklara yansıdı. HDP heyetinin 9 Kasım 2013 tarihli görüşme tutanaklarında, Önder’in başbakanken Tayyip Erdoğan ile 3 saat süren ve zaman zaman gerilim yaşanan bir görüşme yaptığı ortaya çıktı. Görüşmeye ilişkin ayrıntılar tutanaklara şöyle yansıdı: ÖNDER: (...) Pervin Hanım’la beraber Sadullah (Ergin) Bey’i ziyaret ettik ve o görüşmede heyet meselesini başbakanla görüşmek istediğimizi ilettik. Sayın Başbakan beni davet etti ve üç saat görüştük. Yanımızda bir tek Yalçın Akdoğan vardı. ÖCALAN: Haberim ve bilgim var. Sadece Başbakanın isteği ile olmadı. Bunda heyetin ve benim de ısrarım oldu. Doğrusu buydu ve çok önemliydi. Neredeyse tarihseldir. HDP’yi sizin şahsınızda muhatap almış olması bakımından da önemlidir. Bu görüşmeleri sürdüreceksin. Sürdürmelisin. Tekrar görüştüğünde benim teşekkür ettiğimi söyle. HDP’ye yaklaşım böyle olmalıdır. HDP de çalışmalarında bu açılım imkânlarını zorlamalıdır. Heyete sizi ve HDP’yi korumaları gerektiğini hep anlatıyorum. Hakan Bey’le de görüşürsen teşekkür etmelisin. Bu sorunu çözeceğiz demiştim ve çözmüş olduk. Bu yaklaşımı önemsemeliyiz. ÖNDER: İlk 2025 dakika Gezi meselesini konuştuk. Ben kendisine bu meselenin iki boyutu olduğunu, birinin derbederlik, diğerinin hırsızlık olduğunu ve en genel başlık altında da demokratik olmayan bir tahammülsüzlük olduğunu söyledim. Sıra hırsızlık bahsine geldiğinde ortam gerildi ve neredeyse bitme noktasına geldi. Yalçın Akdoğan müdahale etti ve daha önemli bir gündem olduğunu söyledi. Sayın Başbakan, hırsızlık konusunda eksik ve yanlış bilgiyle hareket ettiğimi, çok saf olduğumu ve bilmeden Alman gizli servisinin oyununa geldiğimi söyledi. ÖCALAN: (Gülerek) Demek öyle dedi. Esas saf olan Başbakandır. Dışardan provoke edildiği endişesi var ama öyle olmadığını söyleyin. ÖNDER: Sayın Başbakan bana başlangıçtaki hassasiyetimle sürece yaklaşacaksam tekrar heyete almak istediğini söyledi. Ben de belli bir siyasi tutumu gözetmekle yükümlü olduğumu söyledim. Benzer bir durum olduğunda, benzer bir tavır takınacağımı aktardım. Böyle bir durumda yine müdahale edeceklerse bunun sıkıntı doğuracağını belirttim. Tam anlaşmadık, ama zımni olarak bir noktada buluştuk. (...) Ben Başbakan’a dedim ki bunun dışında heyette yer almamı güçleştiren bir başka olgu daha var ve bu aslında yaşadığımız tıkanmanın da sebebi. O da hükümetin isteksiz ve çok tutumlu davranması. (...) Şimdi ben heyete girersem Kandil’e de gideceğim. Siz süreç hakkında ne düşünüyorsunuz, neleri yapmayı planlıyorsunuz diye sordum. O da bana “Cemil’e söyle bana meydan okuyup durmasın” dedi. ÖCALAN: (Gülerek) Türk işi kabadayılık! Cemil’i ben uyaracağım. Başbakan’ı da siz uyarın. Bu işler bu üslupla olmaz. ÖNDER: Başbakan devam etti: “Bana ne yapacağımı soruyorsun, söyleyeyim. Her şeyi yapacağım. Bir zamanı var ve bu konuda Apo ile de anlaşmışım. Tek bir kırmızı çizgim var, o da Suriye’dir. Orada Kuzey Irak benzeri bir yapılanmaya asla izin vermeyeceğim” dedi. ÖCALAN: (Sinirlenerek) Sen de ona söyle: Biz de merkezi Suriye devleti içinde Kürtleri asla eritmeyeceğiz. Bu da bizim kırmızı çizgimizdir! G Saray’a yakın bazı gazeteci ve akademisyenler yemek sofrasında Cumhurbaşkanı’na, demokrasi konusunda endişelerini dile getirmiş. Fakat Erdoğan, CHP liderine, Kasımpaşa dahil İstanbul’un bıçkın mahallerinde cinayetlere ve büyük kargaşalara yol açacak ahlak, şeref vb. üzerinden veryansın ediyor. Sadece bu kavramlar yüzünden hapishanelerde yatan on binlerce insan var. Bu ülkemizde, üstelik en tepede “ülkenin birleştirici gücü” olmak gibi bir anayasal görevde oturanlar için görülmüş bir şey değil. Ne bizde ne de başka ülkelerde! Oturduğu makam, ülkeyi birbirine karşı daha da düşmanlaştırıcı eylemlerde bulunmasına izin verebilir mi? Yasalar karşısında vatan hainliği dışında “sorumsuz” olmak, böyle bir hak ve hukuk tanımaz. O makam, kimseye, hoşlanmadığı bildiriler, söylemler karşısında, tüm yargı sistemine “bunların defterini dürün” çağrıları yapmasına izin vermez. Ülkenin terör saldırısı karşısında olması, anayasal ve yasal özgürlüklerin daha da yok edilmesi için bahane olamaz. Tepkileri bastırmak, daha büyük kargaşa, bölünmüşlük yaratır. Bunu Cumhurbaşkanı görmüyorsa, yanlarında danışman gibi duranlar, yandaş yazarlar da mı görmüyor, Cumhurbaşkanı böyle istiyor diye, o yönde daha fazla teşvik mi veriyorlar? Görevleri RTE’nin tutumuna hep bahane mi üretmek?! “Zor günlerde birlik” istiyorsanız, hele hele 14 yıldır kendinizin politikaları sonucu ortaya çıkan kaotik durumlarda, yapacağınız tek şey demokrasiyi tüm kurum ve kurallarıyla çalıştırmaktır. Yeni bir şey yapmanız gerekmiyor, anayasal ve yasal var olanları uygulayın yeter... 1725 ARALIK KÜRESEL OPERASYON ÖCALAN: Ben paralelden bahsederken, paralel ta nımı bir gazetede iki kelimeyle yazılmıştı. Şimdi ise Cumhurbaşkanı her gün “Sonuna kadar üzerine gi Şudeceğiz” diyor. Yani zamanında anlayabilirlerdi. 7 bat (MİT Müsteşarının ifadeye çağrılması), 1725 Ara lık sadece bir darbe değildir. Küresel bir operasyon ça Bu r. gittile ile darbe t Ecevi ve an dur. Özal, Erbak ba Erdoğan’la ilgili olarak da devam ediyor. SAKİNE CİNAYETİ SAVAŞ SEBEBİDİR ÖCALAN: Sakine suikastı öyle sıradan değil. Çok planlı yapıldı. Benim için bir savaş gerekçesiydi. Saki ne suikastı 1. Dünya Savaşı’nda Avusturya Veliahtına MİT yapılan suikasttan dahi daha ağırdır bizim için. (...) (...) ağır töhmet altındayken bu görüşmeleri yaptım. Kamu düzeni için beni sorumlu tutacaklarsa, PKK’yi suçlayacaklarsa, bunun giderilmesi için iletişim koşul iyor. gerek aları sağlam larını önce ‘PKK’yi düzenlemek istiyorum’ KGM: Bütün bunları konuşacağız. Fakat Kandil bu telsiz tiyatrosuna son vermeli. Biz de çocuk değiliz. Telsizle bizim duyabileceğimiz şekilde, yapmayın diyorlar. Ama alttan da haber gönderip Cizre’deki gençlere, çocuklara yapın diye talimat veriyorlar. ÖCALAN: İşte bunun için PKK ile iletişim kanalı önemli diyorum. (...) KGM: Bu konuda haksızlık yapıyorsunuz. Siz buradan örgütü yönetiyorsunuz. Buna müsaade ediyoruz. ÖNDER: Başkanım, bu Cizre meselesi, Başbakan’la yaptığımız görüşmede de gündeme geldi. Başbakan Cizre’de KCK’nin çok büyük sorumluluğu olmadığını, asıl saldırıların Hüdapar ve diğer taraftan bize geldiğini ifade etti. ÖCALAN: (...) Başbakan’a deyin ki; iyi ki Öcalan yaşıyor desin. Öcalan PKK’yi yeni demokratik düzen adına yeniden düzenlemek istiyor. Bu olmazsa PKK yüz yıl boyunca bu devleti uğraştıracak. Bunu Efkan Bey’e de söyleyin. Efkan Bey bunun farkındadır, çalışıyor da. Ona da söyleyin PKK Türkiye’yi karıştıracak güce sahiptir. KGM: Bütün bu anlattıklarınızdan dolayı biz 3. göze, başka bir ülkenin işin içerisine girmesine karşıyız. ÖCALAN: Sorun değil. Seçilmiş olmak, meşruluk kazandırmaz Yoksa, bazı aklı evvel yandaşların gündeme getirdiği “ulusal güvenlik için demokratik özgürlükleri bir süre de olsa askıya alma” gibi ucube ve iktidarın tüm meşruiyetini sorgulayacak baskı eylemlerini mazur göstermeleri, daha büyük sorunlar yaratacaktır. İktidarın meşruiyetini salt “sandıktan çıkmış olmak” (milli irade) belirlemiyor. Sandık, onu öngören anayasal ve yasal süreçlerin sadece önemli bir parçasıdır. Yasa ve anayasaya uymazsanız, sandık da ortadan kalkmış olur. Salt seçilmiş olmak, her şeyi meşru kılmaz! “Erdoğan bu, tarzı böyle ne yapalım” deyip geçemezsiniz. O zaman karşı soru gelir: Acaba ülkenin tepesinde oturmaya engel, ehliyetin sorgulanması gereken bir durum mu söz konusu? Demokrasi acil demokrasi, tek çare! KGM: Ama Cemil Bayık’ın Amerika’ya atıfla 3. devletin olabileceğine dair beyanatlar var. ÖCALAN: Bunlara çok takılmayın. Önemli olan müzakere kararlılığının hayata geçmesidir. (...) Her yerde örgütlü olmanız gerekiyor. Urfa’dan Karadeniz’ hâlâ örgütlü gücünüz yok. Ondan sonra barajı geçer miyiz diye konuşuyorsunuz (...) Leyla (Zana) HDP’nin siyasetini benimsiyor ve iş yapmak istiyorsa partiye üye olsun. Bizimle çalışmak istiyorsa biz de onunla çalışmak isteriz. (...) Aysel (Tuğluk) için de Kemal (Aktaş) için de geçerlidir. Hepiniz için geçerlidir. Cizre’de üsteğmen şehit ırnak’ın Cizre ilçesinde sokağa çıkma yasağı 42. gününe girdi. Dün Dağkapı Mahallesi’nde güvenlik güçleri Uğur Taşçı ile PKK’liler arasında çatışma çıktı. Çatışmada Özel Kuvvetler’den Üsteğmen Uğur Taşçı şehit oldu. IŞİD denetimindeki Suriye sınırına 20 kilometre mesafedeki Baba bölgesinden atılan Katyuşa roketlerinden biri dün sabah Kilis’teki Şeyh Mansur Türbesi’nin bahçesine, diğeri ise boş sokağa düştü. Birçok ev ve işyerinin camları kırılırken, biri kadın 2 kişi hafif yaralandı. Ş Tahir Elçi cinayetinde olay yerini jandarma inceleyecek iyarbakır Başsavcılığı, Tahir Elçi’nin öldüğü yerde olay yeri incelemesinin jandarma tarafından yapılmasına karar verildi. Jandarma Kriminal Daire Başkanlığı, 5 kişilik bir araştırma heyeti oluşturdu. Heyet çalışmalarına Sur’daki yasağın kaldırılmasından sonra başlayacak. Keşif sırasında, Elçi öldürüldüğü sırada sokakta bulunan polislerden hangisinin hangi noktadan ateş ettiği, dosyadaki ifadeler ve görüntüler de esas alınarak canlandırılacak. Ayrıca, “yara balistiği” incelemesi kapsamında merminin seyrinin belirlenmesi için lazer ışınları kullanılacak. l MAHMUT ORAL / DİYARBAKIR D Binlerce ev yıkıldı Kürkçü ve Koçyiğit, HDK’nin yeni eş sözcüleri Halkların Demokratik Kongresi (HDK) 6. Genel Kurulu dün Ankara’da İnşaat Mühendisleri Odası toplantı salonunda yapıldı. Oylama sonucu Gülistan Kılıç Koçyiğit ve Ertuğrul Kürkçü, eş sözcü olarak belirlendi. 121 kişilik yeni Halkların Demokratik Kongresi genel meclisinde 58 kadın, 59 erkek ve 4 LGTB’li yer aldı. Kilis’e IŞİD roketi İki gün önce gözaltına alınan eski Cizre Belediyesi Eşbaşkanı Leyla İmret serbest bırakıldı. Hakkındaki bir dosyadan ifade veren ancak bunun kayda alınmaması nedeniyle gözaltına alındığı belirtilen İmret, Cizre Emniyet Müdürlüğü’nde ifade verdikten sonra serbest bırakıldı. Leyla İmret serbest bırakıldı Ş Bugün doğum gününü kutlayacaktı zı Elif Canan Özdere törende gözyaşı döktü. Özdere’nin geçici görevle Şırnak’a gittiği ve yakınlarının kendisini Samsun’da bildiği belirtildi. Özdere’nin ilk eşinden olan iki çocuğunun da doğumlarından kısa süre sonra öldüğü, ilk eşi Şerife Özdere’nin de akciğer kanseri nedeniyle hayatını kaybettiği belirtildi. Times gazetesinde yayımlanan Silopi haberinde yasaklar sırasında 7 binden fazla evin zarar gördüğü belirtildi. İlçenin bazı bölgelerinde evlerin tamamen yıkıldığı ifade edildi. Silopi’de öldürülen DBP’li Pakize Nayir’in annesi “Cumhurbaşkanı’nın yüzüne karşı bağırıp neden kızımı öldürdünüz diye sormak istiyorum. Belki böylece kalbimdeki acının birazı diner” dedi. ırnak’ın Cizre ilçesinde süren operasyonlarda şehit olan polis Bayram Özdere memleketi Gölcük’te toprağa verildi. Şehidin babası Hasan ve annesi Emine Özdere, oğullarının tabutuna dokunurken büyük üzüntü yaşadılar. Bugün doğum günü olan şehidin eşi Fazilet Özdere, 12 yaşındaki kı Saldırıyla ilgimiz yok YDGH, Bağlar’da bir okula el yapımı patlayıcı atılması sonucu 5 öğrencinin yaralanmasıyla ilgili açıklama yaptı. YDGH açıklamasında, “Bu olayla direniş birliklerimizin herhangi bir alakası yok” denildi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle