27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 4 Eylül 2015 EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK haber 5 HDP’li Kalkınma Bakanı Doğan, İçişleri Bakanı Altınok’a sert çıktı: Polis kafasıyla devlet yönetilmez seçimnde esi kabin ’ ‘şedit sı a kavg stanbul Emniyet Müdürlüğü’nden İçişleri Bakanlığı’na getirilen Selami Altınok’un, “Gerektiğinde çok şedit bir şekilde kafalarını ezeceğiz” sözleri hükümette kavga çıkardı. HDP’li Kalkınma Bakanı Müslüm DoErdem ğan, Altınok’a, Gül “Polis kafasıyla devlet yönetilmez. Hukuk devletinin mi yoksa diktatörlüğün bakanı mı? Karar versin” diye çıkıştı. Seçim hükümetinde AKP’li bakanlarla HDP’li bakanlar arasında yaşanan seçim güvenliği ve tezkere konusundaki anlaşmazlık, İçişleri Bakanı Altınok’un terörle mü Cinayeti gördük, derhal durdurun! uriye, Suriyeli çocuk(lar), Suriye’nin Doğulu, Batılı, Türkiyeli katilleri… Bir önceki seçimin sonucunu beğenmediği için bu sefer “işi sıkı tutmak” adına baskı, dayatma, kafa ezme, susturma yolunda emin adımlarla ilerleyen eskimiş iktidar, parti, parti/devlet… Eskimiş iktidarın “çıkmayan canında umut”, kendine yer arayan haysiyet düşkünleri, yaşlı başlı itirafçılar, siyasi liderlik sevdasını yitirdiği anda, sıra sıra, tükürdüğünü yalayıp iktidar gemisine atlayan kocaman adamlar, dini, peygamberi sırnaşma vesilesi yapmaktan utanıp sıkılmayan küçük adamlar, kısacası berbat dönemlerin gözümüze soktuğu berbat insan portreleri... Ve daha fazlası… İ Tezkere görüşmeleri sırasında Doğan ve Altınok aynı sıralarda oturdu. cadeleyi “şedit bir şekilde kafa ezme yöntemiyle yürüteceklerine” ilişkin açıklamasıyla kavgaya dönüştü. HDP’li Kalkınma Bakanı Müslüm Doğan, Altınok’a çok sert tepki gösterdi. ‘Karar versin’ Doğan, Cumhuriyet’e şunları söyledi: “İçişleri Bakanı’nın ‘şedit bir şekilde kafa ezeceklerine’ ilişkin sözlerini kınıyorum. Bu İçişleri Bakanı’nın mantığı mantık değil. Memur kafasıyla, polis kafasıyla devlet yönetilmez. Bu bakan, bir hukuk devletinin mi yoksa diktatörlüğün bakanı mı? Kararını versin. Böyle bir anlayış, böyle bir kafa hukuk devletinde, demokraside olmaz. Polis anlayışıyla bakanlık zaten olmaz. Biz bu anlayışı reddediyoruz, kınıyoruz. İçişleri Bakanı’nın bu sözlerini kesinlikle kabul edilebilir bulmuyoruz. Kabinedeki HDP’liler olarak da kabul etmiyoruz. Biz bu şedit bir şekilde kafa ezme açıklamasını hükümet içinde de sorun edeceğiz. İlk Bakanlar Kurulu toplantısında konuyu bizzat Başbakan’ın gündemine getireceğiz. Bakanlar Kurulu’nun 15 günde bir toplanmasına karar verildi. Dolayısıyla ilk yapılacak Bakanlar Kurulu toplantısında biz İçişleri Bakanı’nın sözlerini gündeme getirip, Başbakan’a da ‘bu sözleri kabul edilebilir bulmuyoruz’ diye görüşümüzü ileteceğiz.” l ANKARA S zeminde mücadeleyi mi, devrimci stratejiyi mi önceliyor? Zira, mevcut şartlarda, ikisini birlikte veya biraz birini, biraz diğerini yürütmek imkânsız. Çatışmanın devam ettiği koşullarda seçim güvenliği ve dahi seçimlerin yapılma imkânı ortadan kalkabilir, Kürt siyaseti bunu öngörüyor ve istiyor mu? Özerklik mi seçim mi? Neden başladı? AGİT, Erdoğan’ı uyardı Türkiye’ye 35 tavsiyede bulunan AGİT, 1 Kasım seçimlerini izlemeyi değerlendiriyor Haziran seçimlerine müdahil olarak damga vuran Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın performansı, seçimi izlemek üzere Türkiye’ye gelen gözlemcilerin raporuna da yansıdı. AGİT Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu, yayımladığı nihai raporda Türkiye’ye adil seçimler için 35 tavsiyede bulunurken rapora seçim sürecine Erdoğan’ın aktif müdahalesi damga vurdu. Raporda 65 defa Erdoğan’ın başta seçim kampanyasına katılmasına işaret edilirken, seçim güvenliğini sağlamak için Erdoğan’ı da kapsayacak şekilde şu tavsiye yer aldı: “Yetkililer, devlet ve partiler arasında kamu görevlilerinin, yetkilerini seçim amacıyla kullanmasını önlemek için, Cumhurbaşkanı ve adaylar dahil, net bir ayrım sağlamalı.” 7 Haziran seçimlerinin ardından AGİT, AGİT PM ve AKPM’nin 1 Kasım seçimlerini gözlemci olarak izlemek için de Ankara ile temasları ve kendi içindeki değerlendirmeleri sürüyor. Raporda bir sonraki seçimler için Türkiye’ye 35 tavsiye yer alırken bunlardan bazıları şöyle: 4 YSK, yasaya uygun kararlar almalı, kararları şeffaf olmalı, yargı denetimine açılmalı. 4 Oylara ne kadar koltuk tahsis edildiği gözden geçirilmeli, hapistekiler ve askerler de oy kullanabilmeli. 4 İfade özgürlüğüne müdahaleden kaçınılmalı, TRT daha adil ve tarafsız yayın yapmalı. 4 Yargı bağımsızlığı güçlendirilmeli. 4 Seçim barajı düşürülmeli, seçimin finansmanı şeffaf olmalı. 4 Kamu yönetiminin tarafsızlığının sağlanması için çaba gösterilmeli. 4 RTÜK’ün medya izleme süreci şeffaflaşmalı. 4 Seçime yönelik hile iddialarıyla ilgili zamanında etkin soruşturma yapılmalı, suçlular cezalandırılmalı. 7 Ozkes Meclis’te tek başına CHP’den istifa ederek bağımsız milletvekili olan İhsan Özkes, önceki gün bir televizyon kanalında katıldığı programda, “Tayyip Erdoğan düşmanlığının altyapısını kurarken, onun dini referansını da motive eden kişi bendim” dedi. CHP’den istifa ettikten sonra, AKP’yi çok sert eleştirdiği için üzüntü duyduğunu ifade eden İstanbul milletvekili İhsan Özkes’in Meclis’in Irak ve Suriye tezkereleriyle ilgili olarak dün yaptığı olağanüstü oturum sırasında komisyon sıralarında tek başına oturması dikkat çekti. NECATİ SAVAŞ Türkiye’ye 35 tavsiye Financial Times: Erdoğan çoğunluk için her şeyi göze aldı ngiliz Financial Times uluslararası ilişkiler editörü Türkiye eski muhabiri David Gardner, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdogan’ın Türkiye’de medya üzerinde kontrolü artırdığını yazdı. Gardner, ABD merkezli haber sitesi VICE için çalışan üç gazetecinin “terör” suçlamasıyla tutuklanmasının ve Bugün gazetesi ile televizyonunun da sahibi olan Koza İpek Holding’e düzenlenen baskının İ Hepsini uzun uzun yazmak isterdim, ama bugün, her şeyden önce kiminin “savaş”, kiminin “çatışma”, kiminin “terör” dediği, uzadıkça uzayan şu lanet cenaze törenini, nedenini, nasılını yazmak, daha doğrusu “sormak” istiyorum. Öncelikle, hiçbir şey şu temel sorunun üzerini örtmesin, unutturmasın istiyorum; neden başladı bu “çatışmalı süreç?” İktidar partisi seçim sonuçlarını beğenmediği için savaş ortamının önünü mü açtı? Nasıl yani? Diğer taraftan, Kürt siyaseti tarafı neden aynı yola revan oldu? Suruç katliamı mı, onun sorumlusu aslında iktidar mı? Peki geçen ekim ayında Kobani için sokaklara dökülen insanların uğradığı katliam değil miydi? İktidarın müzakerelerde samimi olmadığı mı anlaşıldı? Seçimler öncesinde samimi olduğu mu düşünülüyordu? Dolmabahçe mutabakatına uyulmadı mı? Ama, Dolmabahçe’nin hemen ardından, iktidar zaten “yok böyle bir mutabakat” dememiş miydi? Ne değişti, neden seçimlerden sonra değişti? “HDP, umulanı başaramadı, demokrasi alanını yeterince kullanamadı” mı? Ciddi bir seçim başarısından öte neydi beklenen, demokrasi alanı, bu kadar dar bir zamanda daha iyi nasıl kullanılabilirdi? Yok bunların cevabı. “Başkan Apo”, müzakerenin en önemli aktörü olarak devreden çıkarıldığı için mi? Ama bu da seçimlerin sonucu değil, tam tersine daha önce başlayan bir süreçti. En önde gelen konu bu ise, seçim boyunca neden pek mevzu edilmedi, sorumlusu HDP ise, neden o zaman, “demokratik mücadele bizim için ikincil bir alandır, en önemlisi Başkan Apo ile müzakeredir, bu böyle biline” denmedi? Kısacası cevaplanması gereken çok soru var ve artık soru sormadan yol yürümek imkânsız, özellikle de yeni bir seçim ilan edildikten sonra. En önemli soru, Kürt siyaseti tüm unsurları ile, demokratik Özerklik ilanı, “ben bu sistemi tanımıyorum, kendi sistemimi inşa ediyorum” demektir; seçim ise bu sistem çerçevesinde gerçekleşebilecek bir iştir; hem özerklik ilanı, hem seçim birlikte yürümeyeceğine göre, özerklik mi, seçim mi? Malum tabirle, “demokrasi güçleri” olarak, Kürtlerin hak ve özgürlük mücadelesine destek vermek adına hangisinin desteklenmesi bekleniyor? “Demokrasi güçleri” ancak demokratik stratejilere destek olabilir, bu yönde ses verebilir. Dahası, ben dahil, Kürtlere, özerklik veya başka bir ad altında siyasal statü tanınması fikrini destekleyenler için, özerklik veya statü demokratik siyaset çerçevesinde tartışılmasını, müzakere edilmesini ve dahi özerklikten ne anlaşıldığının özgürce tartışılabilmesini bekleriz. Yok mesele, Kürt siyasetinin kendine has tahlil ve gerekçeler ile devrimci stratejiye geri dönmesi ise, bu bizim gibi fanilerin kavrayabileceği ve dahi müdahil olabileceği bir süreç değil. Daha kötüsü; mevcut halin iki taraf için de “kontrollü çatışma” süreci olduğunun ifade, daha doğrusu ima edilmesi. Nitekim, daha önce de yazdım; “iktidara yakın bir akademisyen”, “PKK zayıflatılacak sonra masaya oturulacak” diyerek bu stratejiyi doğruladı. İki gün önce de “iktidara yakın bir gazeteci, belli bir aşamada, Apo devreye sokulacak ama şimdi değil” diye yazdı. Yani, iki tarafın da bir bildiği var, ama biz bilmiyoruz, bilmemiz beklenmiyor. Ülkemiz kan revan içinde, çocuklarımız ölüyor ve bizim neyin neden olduğunu bilme hakkımız yok, öyle mi? Bilmediğimiz nedenler, taktikler, hesaplar yüzünden çocuklarımızı ölüme gönderecekler, biz de seyirci kalacağız, öyle mi? Teklif bu mu? Bu teklif iki taraf için de geçerli mi? Bu mudur, bir iktidarın yönettiği, canını feda etmesini beklediği insanlardan talep ettiği? Bu mudur, Kürt siyasetinin demokrat kamuoyundan beklediği? Öyleyse, bu çok ama çok rezil bir iş. Ne demek kontrollü çatışma; “merak etmeyin, kontrollü sayıda insan ölecek” demek mi, bu düpedüz cinayet! Demokrat kamuoyu olarak, bu durumda, ancak “cinayeti gördük, derhal durdurun” diye haykırabiliriz. Taktikler, hesaplar altını çizerken, VICE’ın başına gelenlerin uluslararası medyaya, Kürt meselesindeki karışıklığa değinmemelerine yönelik bir uyarı olduğunu ifade et ti. Gardner yazısında, Cumhuriyet Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar’ın, mayıs ayında Türk istihbaratının Suriyeli is yancılara silahlar teslim ettiğinin kanıtını yayımlaması sonrası casuslukla suçlandığını da hatırlattı. Gazete, Erdoğan’ın, AKP’nin kasım ayındaki seçimde yeniden Meclis’te çoğunluğu sağlaması için her şeyi göze almış durumda olduğunu, bu sebeple de Türkiye’deki gazetecilerin, Erdoğan’ın muhalif sesleri bastırmak istediğinden şüphe duymadığını da yazısına ekledi. Perinçek ittifak önerdi, Kılıçdaroğlu sessiz kaldı HP lideri Kemal hareketlendirdi. SÜRPRİZ lerini Kılıçdaroğlu, VaCHP İstanbul İl BaşkaBULUŞMA nı Murat Karayalçın’ın tan Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek ile da katıldığı ve 25 dakiİstanbul’da sürpriz bir görüşka süren görüşmede Perinçek, me yaptı. Görüşmede Perinçek, CHP liderine “Seçime birlikte giKılıçdaroğlu’na 1 Kasım için itti relim” dedi. Ancak Kılıçdaroğlu fak önerdi. Ancak, Perinçek bek bu teklif karşısında sessiz kallediği yanıtı alamadı. dı. Kılıçdaroğlu’nun kurmayları Perinçek’in talebi üzerine PoCHP’nin teklife “olumsuz” tavır lat Rönesans’ta gerçekleşen sergilediğini ifade etti. l FIRAT KOZOK sürpriz görüşme, Ankara kulis C unceli’nin Nazımiye ilçesinde 27 Ağustos’ta güvenlik güçleri ile PKK’liler arasında çıkan çatışmada öldürülen PKK’li Sıdıka Yıldız için önceki gün memleketi Van’ın Başkale ilçesinde cenaze töreni yapıldı. Törene katılan HDP Van Milletvekili Tuğba Hezer de, cenazenin camiden alınıp belediye binasına götürülüşü sırasında tabutu bir süre taşıdı. Başkale Cumhuriyet Başsavcılığı, milletvekili Hezer hakkında “terör örgütünün propagandasını yapmak” suçundan soruşturma başlattı. l VAN / Cumhuriyet HDP’li Hezer’e soruşturma T odrum’da yaşanan mülteci faciası sonrası ajanslara düşen sahile vuran çocuk cesedi üzerine dünkü Hürriyet’te “Utan ey büyük adam” başlıklı köşe yazısı kaleme alan Hürriyet yazarı Ertuğrul Özkök hakkında “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Suriyeli Aylan’ın katili olmakla itham ettiği” iddiasıyla dün soruşturma başlatıldı. Başsavcılık, yaptığı yazılı açıklamada şu ifadelere yer verdi: Yazı içeriğinde, ‘Ülkesini babasının çiftliği sanan diktatör sen? Gevşet biraz Rabia selamı ile takallüs etmiş parmaklarını? Kara siyasetinin sıktığı yumruğunu aç, o eller duaya kalksın biraz? Bak arkadaş Soruşturma açılan Özkök izne çıktı B bu çocuğun katili sensin?’ ibareleriyle yer alan yazının çeşitli haber içerikli sitelerde ‘Özkök’ten Erdoğan’a skandal sözler ve ağır hakaretler içerdiği belirtilerek; köşe yazısında Erdoğan’a hakaretlerde bulunduğu iddialarına ilişkin olarak; Özkök hakkında Cumhurbaşkanı’na hakaret suçundan soruşturma açılmıştır.” Bu açıklamadan sonra, yarınki yazısını Hüriyet’in internet sitesinde dünden yayımlayan Özkök ise, Erdoğan’ı kastetmediğini söyledi. Özkök, yazısının sonunda da “Bu yaz yazılarıma ara vermedim. Ama şimdi uzun süredir tasarladığım ve bayramı da içine alan bir yolculuğa çıkıyorum. Bundan istifade, inanç üzerine yazdığım bir kitabı da tamamlayacağım” diyerek izne çıktığını duyurdu. Öte yandan Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, KCK Yürütme Konseyi Üyesi Murat Karayılan’ın ve gazeteci yazar Ertuğrul Özkök’ün Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret ettiğini belirterek, “Karayılan ve Özkök önce utanmayı öğrenmelidir” dedi. l Haber Merkezi Ertuğrul Özkök Dışişleri’nde siyaset hayali ŞİD’in rehin met Niyazi Tanıtuttuğu Özlır da AKP’den türk Yılmaz’ın, aday olmak üzeBüyükelçi olare istifa etti. Barak atandığı kanlıkta denetçi Duşanbe’ye gitolarak görev yameden CHP’den pan Mikail YılYılmaz, dün Gürsel Tekin eşliğinde aday olmak üze Öztürk maz AKP’den ve CHP’den aday adaylığı için başvuruda bulundu. re istifa etmeNATO’nun altyasinin ardından diğer isimler de pı çalışmalarındaki uzmanlığıyla kervana katıldı. Erdoğan’ın Baştanınan Danışman Dilek Ertürk bakanlığı sırasında danışmade CHP’den aday olmak için gönı olarak görev yapan Büyükelçi revlerinden istifa etti. l DUYGU GÜVENÇ Hulusi Kılıç ile Büyükelçi Meh I C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle