28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 4 Eylül 2015 haber EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 12 Türkiye Mısır ile yarışıyor ısır’da seçimle işbaşına gelen Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’yi askeri darbe ile deviren ve yerine geçen Abdül Fettah el Sisi’yi en şiddetle eleştirenlerin başında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan gelir. Bu darbe ile demokrasinin katledildiğini her fırsatta tekrarlamaya da devam ediyor. Normal şartlarda bu eleştirilerinde haklı olurdu. Sonuçta darbeler demokrasinin başlıca düşmanıdır. Fakat Türkiye’de “normal” sayılabilecek bir dönemden geçmiyoruz. Her şey anormal bir mecrada seyrediyor. Bugün Türkiye ve Mısır’a baktığımızda iki ülkenin demokrasi kültürüne hiçbir şekilde uymayan uygulamalar bakımından giderek birbirlerine benzediklerini görüyoruz. Daha doğrusu, bir zamanlar bölgeye demokrasi açısından örnek olması beklenen Türkiye Mısır’a benzemeye başladı. Mısır’da demokrasiyi savunduğunu iddia eden Erdoğan’ın Türkiye’de demokrasiye ve bunun “olmazsa olmaz” koşulları olan, laiklik, çoğulculuk, basın ve fikir özgürlüğü, bağımsız hukukun üstünlüğü gibi değerlere ne kadar saygılı olduğu ortada. Demokrasimizdeki gerilemenin, Türkiye hakkında içeride ve dışarıda yürütülen tartışmaların odağına oturmuş olması boşlukta ortaya çıkmış olan bir durum değil. Aslında Erdoğan ile AKP’nin Mısır’daki dertleri hiçbir zaman demokrasi olmadı. Şeriata dayalı bir dünya görüşüne sahip olan Müslüman Kardeşler tarafından yakalanan tarihi iktidar fırsatının zorla engellenmiş olmasını hazmedemiyorlar. Gerçekten demokrasi adına hayıflansalardı, Mursi’nin, devrilmeden önce, kendisine, Hüsnü Mübarek’te bile olmayan ve sorgulanamayan yetkiler verirken ayrıca ülkeye şeriat temelli bir anayasayı zorla dayatırken de bunu belli etmeleri gerekirdi. Demokrasi kültürünü gerçekten özümsemiş olsalardı, üç Al Jazeera muhabirinin, icazetini Sisi yönetiminden alan bir mahkeme tarafından tartışmalı “deliller” ile üçer yıl hapse mahkum edilmelerini de, başkaları gibi eleştirirlerdi. Erdoğan Mısır’daki demokrasiyi samimi olarak düşünüyor olsaydı nefret ettiği Sisi’ye karşı bu altın fırsatı kaçırmazdı. Fakat Türkiye’de Vice News muhabiri ile kameramanı ve yardımcısının tutuklandığı, Koza İpek Holding’in medya kuruluşlarına baskınlar düzenlendiği ve muhalif gazetelerle gazetecilere karşı baskıların her gün giderek arttığı bir dönemde bunu elbette ki yapabilecek durumda değil. Kaldı ki “basın özgürlüğünün sınırları” konusunda Sisi’den çok farklı düşünmediğini geçmiş ifadeleri ile kendisi ortaya koydu. Erdoğan Mısır’daki antidemokratik gelişmeleri eleştirmediğini iddia ettiği Batı basınına çatarken aynı basının aynen Mısır için yaptığı gibi projektörlerini Türkiye’ye çevirmesine tahammül edemiyor. Özetle “demokrasi katili” olmakla suçladığı Sisi’nin özgür basın konusundaki tavrını paylaşıyor. Mısır’da ekim ve kasım aylarında iki turlu meclis seçimleri yapılacak. Sisi’nin bunları manipüle edip Müslüman Kardeşler’le yakından uzaktan ilişkili olan kişilerin seçimlere katılmalarını engelleyeceğini tahmin etmek zor değil. Mısır ile aynı dönemde bizde de erken genel seçimler yapılacak. Erdoğan ve AKP’nin bunları manipüle etme çabaları, 7 Haziran seçimlerinin sonuçları belli olur olmaz başladı ve bunun antidemokratik sonuçlarına ülke olarak bugün katlanıyoruz. Türkiye’de kimin koalisyon hükümeti yerine erken seçim istediğini, bunu sağlayacak siyasi ortamı zorlamak için elinden geleni yaptığını ve daha şimdiden, anayasayı tekrar ihlal etme pahasına, yeniden bir siyasi parti ve ideoloji adına seçim kampanyası yürütmeye hazırlandığını herhalde bilmeyen yok. Uzun lafın kısası, “Erdoğan’ın Türkiye’si” ve “Sisi’nin Mısır’ı” arasında sadece “derece farkı” var, o kadar. O da hızla kapanıyor. Seçmenlerinin ‘barış’ beklediğini söyleyen HDP’li vekiller bir heyetle PKK’ye tek taraflı ateşkes ilan etmesi yönünde çağrı yapacak DP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş’ın başkanlığında yapılan parti grubu ve Merkez Yürütme Kurulu toplantılarında, milletvekilleri ve MYK üyeleri Türkiye’de yaklaşık iki aydır yaşanan çatışmalı süreci değerlendirdi. Edinilen bilgiye göre özellikle bölge milletvekilleri devam eden çatışmaların şiddetlendiğini bu sürecin çok tehlikeli boyutlara ulaşabileceği değerlendirmesini yaptı. Bazı milletvekilleri, silahların susması için Ankara’da 80 milletvekilinin katılımıyla ortak bir eylem yapılması önerisinde bulundu. Bazı bölge milletvekilleri, özellikle 1 Eylül Dünya Barış günü dolayısıyla bölgede Abdullah Öcalan’dan bir çağrı yapılmasına yönelik çok büyük bir beklenti olduğu, bu tarihte beklenilen çağrının yapılmaması üzerine bölgede umutların azaldığı değerlendirmesini yaptı. Edinilen bilgeye göre milletvekilleri, hükümetin çatışma ortamında ne yapmak istediğinin belli olmadığı için bu sürece dur denilebilmek için HDP’nin bugü HDP’den tarihi çağrı H ne kadar yaptığı çağrının çok daha güçlü bir şekilde yapılması gerektiğini ifade etti. Yaşanan çatışma ortamının HDP’ye sivil alanda demokratik siyaset yapma alanı bırakmadığı, HDP’ye oy veren 6 milyon seçmenin partiden “barış beklentisi” içinde olduğu ve bu kapsamda HDP’nin barış iradesinin doğrudan PKK’ye aktarılması gerektiği dile getirildi. M Doğrudan çağrı Milletvekilleri ve MYK üyeleri bu kapsamda HDP’nin doğrudan PKK ile temas kurarak partinin bu yöndeki taleplerini iletilmesini istedi. Milletvekilleri ve MYK üyelerinin görüşmeleri doğrultusunda HDP’nin bir heyet aracılığıyla PKK yönetimiyle doğrudan temas kurması bekleniyor. Heyetin partinin söz konusu iradesi ve eğilimini doğrudan PKK yönetimine aktararak, PKK’den tek taraflı ateşkes ilan etmesini ya da örgütün saldırılarına son vererek, savunma çizgisine çekilmesini is Selahattin Demirtaş ve Sebahat Tuncel Brüksel’de temaslarda bulundu. temesi değerlendiriliyor. KCK Yürütme Konseyi üyesi ve örgütün silahlı kanadı HPG’nin lideri Murat Karayılan, PKK’nin Diyarbakır’da Doktor Abdullah Biroğlu’nu öldürmesiyle ilgili açıklama yaptı. Stêrk TV’den Amed Dicle, Karayılan’ın akşam saatlerinde yayımlananacak olan röportajından önemli açıklamaları kişisel Twitter hesabından paylaştı. Dicle, Karayılan’ın “Kürt ve Türk halklarının evlatları ölüyor. Bunun tek sorumlusu Erdoğan’dır. Akan her damla kanın sorumlusu masayı deviren Erdoğan’dır. Fırat Simpil ve Doktor Abdullah Biroğlu’nun ailesi bilmelidir ki bu tamamen kazadır. HPG olarak özür diliyoruz. Bu olay hakkında Soruşturma başlattık” dediğini belirtti. PKK’den ölen doktor için özür ‘Ölecekler diye korkuyoruz’ ürk müteahhitlik firmasına bağlı olarak Irak’ın başkenti Bağdat’ta bir stadyum inşaatında çalışan Türk işçiler şantiyeyi basan yüzleri maskeli bir grup tarafından önceki gün kaçırıldı. Yakınlarından bir haber bekleyen aileler ise endişeli bir şekilde bekliyor. Irak Başbakanı Haydar elİbadi de eylemi gerçekleştiren kişilere “terörist muamelesi” yapılması talimatı verdiğini söyledi. Zonguldak’ın Alaplı ilçesine bağlı Aydınyayla köyünde yaşayan 3 çocuk babası Recep Çetin’in eşi 48 yaşındaki Hakibar Çetin, eşinin geçen ocak ayında Bağdat’a gittiğini, borçlarını kapatmak ve para kazanarak oğlunu evlendirmek istediğini söyledi. Fındık tarlasından geldiğinde eşinin kaçırıldığını öğrendiğini anlatan Hakibar Çetin, “En son 1 hafta önce telefonda konuştuk. Sorduğumda hep iyi olduğunu söylüyordu. Çalıştıklarını ve rahatının iyi olduğunu söylüyordu. Arife gününe kadar geleceğini söylüyordu. Uçak biletini de aldıklarını söylüyordu. Oğlumuzu evlendirecektik. Devletimizden ve Başbakanımızdan yardım istiyorum. Kurtarılmasını istiyorum. Eşimin hayatından endişe ediyorum, korkuyorum” dedi. İşçilerden Tahin Cömert’in Alaplı ilçesinin Musabeyli köyünde yaşayan annesi 62 yaşındaki Nazikar Cömert ise oğlunun kaçırıldığını televizyondan öğren Irak’ta bir firmanın şantiyesinden kaçırılan 18 Türk işçinin aileleri yakınlarının yaşamlarından endişe ettiklerini söyleyerek, ‘Serbest kalmalarını bekliyoruz, korkuyoruz’ diyor T 24 yaşındaki Orçun Topaloğlulları sosyal medyada bu fotoğrafı paylaşmıştı. miş. Anne Cömert, “Oğlumun kaçırıldığını televizyondan öğrendim. Dün (önceki) akşam hanımı ve çocukları ile konuşmuş. Kurban Bayramı’nda geleceğini söylemiş. Oğlumun bir an önce bulunmasını istiyorum. En son 2 ay önce gördüm. Babasını daha yeni kaybettik. Babasının cenazesine gelemedi. İzin alamamıştı” dedi. Kardeşi Kenan Cömert ise ağabeyinin bir an önce kurtarılarak evine dönmesini istediğini söyledi. İnşaat mühendisi Ali Orçun Topaloğulları’nın (24) Kocaeli’nin İzmit ilçesinde yaşayan ailesi de iyi haber bekliyor. Kocaeli Üniversitesi nşaat Mühendisliği bölümünden 2013’te mezun olan Topaloğulları’nın mezuniyeti sonrası 2 ay boyunca Körfez ilçesinde bir inşaat şirketinde çalıştığı, Aralık 2013’ten itibaren Bağdat’ta 30 bin kişilik Sadr Şehri Stadyum Kompleksi projesinde mühendis olarak görev yaptığı belirtildi. Topaloğulları’nın babası Kocaeli Milli Eğitim Müdürlüğü İnşaat Emlak Bölüm Şefi Tarık Topaloğulları, oğullarının durumunun iyi olduğunu belirtti. Dışişleri Bakanlığı vasıtasıyla Irak’tan bilgi aldıklarını aktaran Topaloğulları, serbest bırakılmasını beklediklerini söyledi. l DHA/AA ‘Televizyondan öğrenmiş’ rak Başbakanı Haydar elİbadi, yaptığı yazılı açıklamada, “Bağdat’ta kaçırma eylemi gerçekleştirenlere terörist muamelesi yapılması talimatı verdim” ifadesini kullandı. Açıklamasında İbadi yolsuzluk ve yolsuzluk yapanlara karşı mücadelede gevşek davranmama sözü veren İbadi, onların (yolsuzluk yapanlar) kendilerine dokunduğu için reformları hafife almaya ve ülkenin durumunu tehlikeye atmaya çalıştıklarını kaydetti. Ülkedeki makamların ve her şeyin alaşağı edilmesi için bir kampanya bulunduğunu dile getiren İbadi, kendilerinin yolsuzluk yapanları ortadan kaldırarak reforma devam edeceklerini, reformların hiçbir kimseyi hedef almadığını, milletvekilliği döneminden beri yolsuzluğun meşrulaştırılmasına karşı olduğunu aktardı. Kaçıranlar terörist I Sarısülük’ün katili polis Şahbaz için skandal tahliye ALİCAN ULUDAĞ 7 yıl 9 ay ceza alan, ancak Yargıtay’ın kararını bozduğu Şahbaz serbest ezi direnişi sırasında Kızılay’da 1 Haziran 2013 tarihinde Ethem Sarısülük’ü vurarak öldüren polis memuru Ahmet Şahbaz, Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanıyordu. Duruşmaya peruk, takma bıyıkla gelen Şahbaz, Sarısülük ailesinin tepkisini çekmişti. Duruşma salonuna sivil giyimli çevik kuvvet polislerinin yığılması da gerginlik yaşanmasına neden olmuştu. Yargılama sırasında bir çok skandalların yaşandığı dava sonunda Ahmet Şahbaz, “olası kastla adam öldürmek” suçundan 7 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Ancak Yargıtay 1. Ceza Dairesi, davayı usul yönünden bozmuştu ve dosya yeniden 6. Ağır Ceza Mahkemesi’ne göndermişti. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi de dava için 7 Eylül tarihine duruşma günü vermiş ve jandarmadan salonda yeteri kadar güvenlik kuvveti getirerek, güvenliği sağlamasını istemişti. Zeynep Altınok Pınar Selek Kitap ve ayraç da ‘suç delili’ sayıldı Mersin’in merkez Mezitli ilçesi Kazanlı mevmisinde 20 Ağustos’ta deniz kenarında halka açık bir kampa düzenlenen operasyonda “DHKPC” üyesi oldukları gerekçesiyle 41 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanlardan 14 yaşındaki Y.D.A.’nın da aralarında bulunduğu 8’i kadın 13 kişi tutuklandı. Y.D.A.’nın avukatı Sevim Küçük, dosyaya gizlilik kararı konulduğu için dosyanın içeriğini öğrenemediklerini, tutuklamaya yaptıkları itirazın reddedildiğini belirtti. Y.D.A.’nın çantasından sarı zemin üzerinde yıldız bulunan kitap ayracı ve Ümit İlter’in yazdığı 12 Eylül dönemini anlatan “Mahir Yürekliler” adlı kitap nedeniyle “Silahlı terör örgütü üyeliği” ile suçlandığını belirten Avukat Küçük, “Biraraya gelip kitap okumaları ve tartışmaları, örgüt eğitimi gibi yorumlanıyor. Böyle bir algı oluşturuluyor ama bu algı zorlamasıdır” dedi. l AKIN BODUR/SAMANDAĞ G Şahbaz perukla duruşmaya çıkmıştı. TBMM’deki tezkere görüşmeleri sırasında milletvekilleri kararı protesto etti. Bu sırada önce sanık Ahmet Şahbaz, mahkemeye başvurarak can güvenliğinin olmadığı gerekçesiyle davanın nakli için Adalet Bakanlığı’na başvurulmasını istemişti. Ankara Valiliği de yine mahkemeye dilekçe göndererek, güvenlik gerekçesiyle davanın naklini istemişti. 6. Ağır Ceza Mahkemesi, bu dilekçeler üzerine Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Ba kanlık da davada nakil kararı verilmesi için Yargıtay 5. Ceza Dairesi’nin kapısını çaldı. 5. Ceza Dairesi, dün aldığı kararla davanın güvenlik gerekçesiyle Aksaray Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülmesine karar verildi. Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi normalde davada hiç bir işlem yapmayarak dosyayı olduğu gibi Aksaray’a göndermesi gerekiyordu. Ancak 6. Ağır Ceza Mahkemesi dosyayı Aksaraya’a göndermeden önce Ahmet Şahbaz ile ilgili tutukluluk incelemesi yaptı. Mahkeme, Şahbaz’ın tahliyesine karar verdi. Sarısülük ailesinin avukatı Murat Yılmaz, 6. Ağır Ceza’nın yetki gaspı yaptığını belirterek, “Ortada bir kurtarma operasyonu var. Şahbaz, 6. Ağır Ceza, Adalet Bakanlığı ve Yargıtay işbirliği ile cezaevinden kurtarılmıştır. Bu hukuksuzluğun peşini bırakmayacağız” dedi. Tahliye kararının ardından Şahbaz akşam saatlerinde tahliye edildi. Şahbaz, cezaevi güvenlik önlemleri altında zırhlı bir araçla bindirilerek çıkarıldı. ‘Pınar Selek yalnız değil’ HP İzmir Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı, Mısır Çarşısı’nda yaşanan patlama nedeniyle yargılanan, birçok kez beraat etmesine karşın 17 yıldır hukuk mücadelesini sürdüren sosyologyazar Pınar Selek’i ziyaret etti. Akatlı, ziyaret sonrası özetle şunları yazdı: “Pınar Selek bir simge. Adaletsizliğe karşı, zorbalığa karşı başı dik durmanın simgesi. Bize lazım olansa bu irade. Baş eğmeme, kabullenmeme iradesi. Fransa’da çok güzel bir dost edindim. Onunla beraber yarınlara baktık. ‘Bir yarım umudu’ büyüttük, yaşanılabilir bir ülke, daha güzel bir dünya hayali kurduk. Pınar Selek asla yalnız değil ve hiç yalnız olmayacak!.” C C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle