16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 3 Ağustos 2015 yorum TASARIM: İLKNUR FİLİZ 18 İstanbul’un Kurbağalıdere’si, İzmir’in Körfez’i... ötü konularla yaşatılıyoruz. Hele hassas olanlar için güç bir durum. Nereye baksan burnumuza pislik kokusu geliyor; entrikaların, ayakoyunlarının, kumpasların, tezgâhların, yolsuzlukların kokuları... Kan, ölüm ve savaşın kokusu da üstümüzde. Midemiz ayağa kalkıyor, nefesimiz daralıyor. Temiz soluk aldığımız, güzel bir ülkede yaşamak istiyoruz oysa. Yandaşlarda, düzenden nemalananlarda, ülkeyi uçuruma sürükleyenlerde herhangi bir rahatsızlık yok. Çürümüşlüğün içinde, aldırmadan, hazmederek yaşayıp gidiyorlar. Nasıl olsa bu dünya fani, cennetin nefaseti baki!.. HHH Memleketin bazı yerleri bok kokuyor. İstanbul’un göbeği, binlerce insanın yaşadığı Kadıköy’de, Kurbağalıdere dayanılmaz kokular saçıyor. Her 100 mililitrede 200 olması gereken fekal bakteri 2 bin 900. Bin olması gereken koliform 6 bin 300, sıfır olması gereken kolibasili 2 bin 200 çıktı. Dayanılacak gibi değil, insanlar nefessiz, hastalık kol geziyor. Doğrudan dereye boşalan deterjan, yağ, zehir saçan evsel atıklar, oluşan metan gazı, denizi de mahvediyor. AKP’li büyükşehir belediyesinin, Kadir Topbaş’ın umrunda mı?.. Üç yıldır giderek artan sorunu, göstermelik düzenlemelerin dışında çözmüyor. Kimilerine göre kendisine oy vermeyenleri cezalandırıyor. HHH Tam yeri geldi İzmir’den söz etmenin. Bir zamanlar körfezin dayanılmaz kokusu ülke çapında ünlüydü! Önceki yerel yönetimlerin başlattığı, Aziz Kocaoğlu’nun genişlettiği projelerde sorun büyük ölçüde çözüldü. Gediz, Nif, Bakırçay ve K.Menderes’e İzmir’den kirlilik akışı önlendi. 20082013 yılları arasında 872 bin 500 kişinin evsel atığını arıtacak kapasitede 12 biyolojik arıtma tesisi hizmete alındı. Bu konuda iktidarın zırnık vermediği İzmir Büyükşehir Belediyesi, 10 yılda 4 milyarın üstünde yatırım gerçekleştirdi. Ülkenin toplam arıtma sisteminin yüzde 35’i İzmir’de. Türkiye’nin en önemli çevre yatırımlarından biri olan Çamur Çürütme ve Kurutma Tesisi hizmete girdi. Bir zamanlar felaket olan ölçüm değerleri normale döndü. Balıklar, karidesler ortaya çıktı, deniz yaşamı canlandı. Mavi bayraklı plaj sayısı ikiye katlandı. Artık İzmir’in önünde, körfezde denize girme umudu var. Kocaoğlu, bir zamanlar hayal bile edilmeyen bu durumu yaşama geçireceklerini söylüyor. Bu konuda çok kararlı. Karşıyaka, Kordon, Küçükyalı, Göztepe sahillerinde insanlar denizle kucaklaşırsa kent bambaşka bir kimliğe kavuşacak. 40 yıl öncesinin koşulları yaratılmış olacak. Ülkemizin kentleri İzmir’e benzerse daha rahat soluk alacağız, emin olun... 3 aĞUSTOS 2015 SaYI: 32807 K hükümet hâlâ işbaşında. Meşru olmayan hükümet, Türkiye’yi savaşa soktu. İncirlik Üssü’nü açtı. “Aman Türkiye’yi koalisyonsuz bıraktık görüntüsü vermeyelim” kaygısı nedeniyle CHP, AKP’nin “milli irade” temeli olmayan uygulamalarına ortam sağladı. AKP’nin ipiyle kuyuya indi, şimdi o kuyunun dibinden MHP ile başlatılan temasları seyrediyor. MHP ile görüşmelerin de oyun içinde oyun olduğunu herkes biliyor. Sosyalist Enternasyonal Başkan Yardımcısı, CHP’li Umut Oran’ın dediği gibi: “45 günlük sürenin ardından erken seçim kararının Cumhurbaşkanı tarafından değil de TBMM’nin alması sağlanarak seçime mevcut hükümetle gidilmesi planları yapılıyor. Cumhurbaşkanı erken seçim kararı alsa, dört partinin vereceği bakanlarla bir bağımsız seçim hükümeti kurulacak ve 13 yıllık usulsüzlükler, yolsuzluklar ortaya dökülecek, seçim döneminde AKP mahvolacak, tüm dertleri bunu önlemek.” Milli iradeye gelince... Şimdilik durumu idare etmek için bulunmuş süslü bir söz olarak kullanılıyor. Milli irade ile idare eçimin üzerinden iki ay S geçti. Çok sık dile getirilen “milli irade”yi yansıtmayan bir Övünülecek kıyım ve talan Feda edermiş er şey Saray’ın ve yakın çevresinin bekası için... Niçin bölücü şiddet örgütü ile masaya oturduysa, onun için kalktı. Çözüm diye diye Türkiye, son seçimle Kars’tan Adana’ya kadar keskin bir çizgi ile siyaseten fiilen bölünmüş oldu. Bu bölünme umurunda bile değil. Bölgede kaptırdığı oyları geri alıp tek ve tam yetkili sultanlık için savaş çığırtkanlığına başladı. H Elinden silahı bırakmamış olanla “barış” yaptıklarını ilan ediyorlardı. Kirli bir pazarlıktı, tutmayacağı belliydi. Tutmadı ve kan denizinin dalgaları her evin kıyısına yeniden çarpmaya başladı. Ahmet Davutoğlu diyor ki: “Evlatlarımızı da, kendimizi de feda ederiz.” Evlatlara ne olduğu ortada. Her gün ölüyorlar. Ya Davutoğlu? Neyini feda ediyor, söyler misiniz? ordusunun gerileme nedenlerini sormuş. Müteferrika, “Sultanım” demiş, “artık günümüzde devletler dinden ve geleneklerden gelen kurallarla değil, akıl ve bilim ilkelerine göre yönetilmektedir.” Epeydir aklımızı yitirdiğimiz için bu anı bugün bize masal gibi geliyor. akıl ğitimci yazar Nusret Ertürk, Osmanlı’da ilk baE sımevini kuran İbrahim Müteferrika’dan bir söz aktardı. Padişah 1. Mahmut, Müteferrika’ya Osmanlı KP, Diyarbakır Surları ve Hevsel Bahçeleri ile Efes’in UNESCO Dünya Miras Listesi’ne alınmasıyla övünüyor. Övünmek bir işe yaramaz. Dünya miraslarını öncelikle Cihan Gülbudak korumak gerek, korumak... Müzisyen ve çevre dostu Cihan Gülbudak, sosyal medyada doğa ile tarihi eserlerdeki kıyım ve talanın sıralamasını yapmış. İşte ondan bir özet: Tarihi Limyra bölgesinde, Finike’ye özgü Limyra taşı çıkarılıyor. Maden hafriyatlarıyla ormana açılan yollar, işletme ruhsatları dolduğunda açıldığı gibi bırakılıp gidiliyor. Ağrı İshakpaşa Sarayı’nın duvarları cam bir tavanla örtüldü. Beyazıt Yangın Kulesi’nin üzerinde baz istasyonu yükseliyor. 3. Boğaz Köprüsü’nün bağlantı yolları nedeniyle Demirciköy, Çiftalan, Rumelifeneri ve Zekeriyaköy’de orman kıyımı gerçekleşti. Fatsa Bahçeler Köyü’nde siyanürle altın arayan Altıntepe Madencilik şirketi, 100 dönümlük alanda ağaçları kesti. Diğer şirket Özaltın Madencilik ise, maden sahası içinde kalan 200 dönümlük Kayatepe arkeolojik SİT alanının SİT alanı statüsünden çıkarılması için Ordu İdari Mahkemesi’ne başvurdu. A KİM KİME DUM DUMA BEhİç aK [email protected] Karmaşanın göbeğindeki Türkiye ürkiye karmaşanın içine savrulmuş durumda. l Terör kol geziyor; polisler, askerler, sokaktaki masum insanlar terör örgütleri tarafından vuruluyor. l IŞİD, PKK katliamlar düzenliyor, sivillere saldırıyor. l AKP hükümeti, dün hoşgörü ile baktığı IŞİD’e, PKK’ye saldırıyor, TSK vuruyor. l Ankara, “yardım için” NATO’ya başvuruyor! l Dün Kuzey Irak Kürdistanı’nı Çekiç Güç ile halledenler bu defa Kuzey Suriye için yine İncirlik’i kullanıyor. l Hükümet kurma oyunları sergileniyor. l HDP, Barzani, Kandil, KCK, PKK, PYD, Öcalan odakları bir yandan TC ile savaşırken öte yandan kendi aralarında iyi poliskötü polis oyunlarını sergiliyorlar. l ABD hem Türkiye’nin stratejik müttefiki hem de PKK ve PYD ile işbirliği içinde. Ankara ise Barzani’den medet umacak hale düşmüş. l AKP hükümeti Suriye’yi (ve Esad’ı) yok etmek için bölünmenin altyapısını hazırlıyor. Türkiye’nin yanına fay hattı hazırlanıyor. l Kargaşadan Türkiye ve Araplar dışında herkes mutlu görünüyor. Çünkü herkesin hesabı başka: Kimileri cihatlı ve cihatsız İslam devleti, kimileri Kürdistan peşindeler. Ancak 2003’ten beri Ortadoğu’da (ve Türkiye’de) yaşanmakta olan büyük kargaşaya karşın çok “net” olan şeyler var. BOP büyük ölçüde gerçekleşme yoluna girmiş: l Irak üçe bölünmüş, Kuzey’de Kürdistan’ın ilk ayağı kurulmuş, l Suriye bölünmüş, Irak benzeri bir yapı yavaş yavaş burada oluşturuluyor. l Kaddafi linç ettirilerek Libya da birleşemeyecek şekilde parçalanmış ve paylaşılmış durumda. l Mısır’da da yeni bir bölünmenin koşulları var: Öyle ya, 13 milyon Hıristiyan yaşıyor; kutuplaşmalar çoktan başlatıldı. 2003’ten beri Ortadoğu kan gölüne dönüştürülüp kargaşa bataklığına sokulurken “açık, net, berrak sonuçlar da bir bir alınmakta!” İran, üzerindeki büyük ambargo, baskı ve şantajlara karşın fazla zarar görmeden karmaşanın dışında kaldı. l Asya ile ilişkilerini geliştirdi. l Batı ile normalleşme sürecine girdi. l Ortadoğu’da Türkiye, Arap devletleri ve İsrail karşısında durumunu güçlendirdi. l Kürdistan’ın dördüncü ayağı olma durumundan kurtuldu. 1520 yıl önce Türkiye’ye özenen İran, bugün Ortadoğu’nun en istikrarlı ve güçlü ülkesi oldu. Uluslararası ilişkilerde sağladığı dengeli politikalarla, Türkiye’den çok daha başarılı durumda. İleride yalnız bölgede değil küresel ilişkilerde de İran’ın Türkiye’nin önüne geçtiğini görmek sürpriz olmayacaktır. Karmaşa (Complexity) kuramının yaratıcısı Prof. Brian Arthur’un eserlerinde vurguladığı gibi her karmaşanın, kargaşanın, kaosun, belirsizliğin arkasında karışık olmayan, çok net sonuçlar vardır. Karmaşık sandığımız ve anlamakta zorlandığımız toplumsal olaylar sonuçta bazı, “net ve hiç de karmaşık olmayan sonuçlara götürür.” Ortadoğu’daki karmaşa (ve kaos) da kimilerinin hedeflediği “yeni Ortadoğu’yu üretmek içindir.” Belki olan bitenin tamamı önceden senaryoda yazılmaz ama hiç önemli değildir; beklenmedik bir gelişme olursa bu da esas senaryoya monte edilir. Sonuçta yine belirlenen noktaya gelinir… Bugün Türkiye’nin içine sokulduğu karmaşada esas mesele, “Türkiye’nin hangi noktaya götürülmekte olduğunu görebilmektir.” Net sonuçlara ulaşmanın öncesinde, tarih boyunca sürekli karmaşa yaratılmıştır; karambol yaratıp gol atmak gibi bir şey. Karmaşa sadece bir araçtır, gol amacına ulaşmak için... T ÇİZGİLİK KaMİL MaSaraCI [email protected] HARBİ SEMİh POrOY Yeni Ortadoğu isteyenler İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı AKIN ATALAY Genel Yayın Yönetmeni CAN DÜNDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür abbas Yalçın Görsel Yönetmen hakan akarsu l Haber l Ekonomi: İran’ın farkı Reklam Genel Müdürü Özlem ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü hakan çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Sürdürülebilir bir demokrasi yalanı üzerine... Haziran seçimlerinin sonuçlarının belli olduğu andan bugüne uzanan zaman dilimini yaklaşık iki ay! sürdürülebilir bir demokrasi yalanı ile geçirdik. “Sürdürülebilir” gibi bu konuya ilk bakışta belki pek uymayacak bir sözcük kullandım. Ama öyle. Çünkü sözünü ettiğim, aslında bütün siyasi partilerin ve devletin neredeyse bütün kurumlarının paylaştıkları bir yalan. Sıradan yalanlardan ayrılan yanı ise, artık çok kanlı bir yalana dönüşmüş olması. Terörün her gün, her saat can aldığı bir ortamda, terörü görüşmek üzere toplanan bir Meclis’in “terörü görüşmeme” kararı alarak dağılması. Tarafsızlık yemini etmiş bir Cumhurbaşkanı’nın “koalisyonun bir işe yarayacağını sanmadığını” söyleyerek katıksız bir taraf olması. Yeni kabinenin kurulması için öngörülen anayasal 7 Merkezi Müdürü: aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim altuğ l Spor: arif Kızılyalın l Gece: ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Grafik: ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt arcayürek, ali Sirmen, hikmet çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. sürenin sonuna yaklaşılmışken koalisyon görüşmeleri yapan tarafların hâlâ öngörüşmelerde takılıp kalmışlıkları, ama sanki böyle değilmiş gibi yapmaları. TBMM’ye girdiği belli olduktan sonra artık bütün Türkiye’nin partisi olduğunu açıklayan bir partinin daha söylediklerinin mürekkebi kurumadan sırtını dünya tarihinin en kanlı terör örgütlerinden birine dayadığını söyleyebilmesi... Evet, yalan, başka nasıl olur? Yukarıda yazılanlar, tüyler ürpertici bir demokrasi İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.07 03.57 04.29 Güneş 05.53 05.40 06.09 naMaZ VaKİTLErİ Öğle İkindi 13.1 7 17.10 13.02 16.52 13.25 17.13 Akşam 20.29 20.11 20.29 Yatsı 22.06 21.4 5 21.59 Yalan, başka nasıl olur? yalanının yansımaları değil ise başka neyin yansımaları olabilir? Bu ülkede şimdiye kadar bu türden çok yalan söylendi. On yıllar boyunca Cumhuriyet yalanı söylendi. Yine on yıllar boyunca, laiklik yalanı da söylendi. Ve şimdi, yani demokrasinin temellerine ait bütün önyalanlar söylendikten sonra, sıra nihayet demokrasinin kendisinin bir yalana dönüştürülmesine geldi. Ama arada büyük bir fark var. Önceki yalanları söyleyenler arasında, türlü bağnazlıkların etkisiyle, söyledikleri yalanların doğruluğuna inananlar da vardı. Demokrasi yalanı ise çok daha vahim ya da korkunç. Çünkü onu rahatlıkla ve her gün söyleyenler arasında söylediğinin yalan olduğunu bilmeyen tek kişi bile yok! C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle