28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAGLIK 14 KONUK YAZAR Prof. Dr. BARBAROS * ÇETİN EDİTÖR: ELİF TOKBAY Uzaktan kumandayla beyin kontrolü gerçek oldu Bilim adamları beyin kontrol merkezine ulaşarak farelerin hareketlerini kontrol etmeyi başardı. St. Louis’deki Washington Üniversitesi Tıp Fakültesi, Illinois Üniversitesi ve Ulusal Sağlık Enstitüsü araştırmacıları, beynin derinliklerindeki nöronların yapısını ve işleyişiTASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN ni anlamak için uzaktan kumandayla kontrol edilebilen bir beyin implantı geliştirdi. Beyin kontrol mekanizmasında önemli rol alacak bu implant ile hareket kabiliyeti kontrol altına alınabiliyor. İmplant fare beynine yerleştirildi ve kumandayla başarıyla kontrol edildi. Pazartesi 3 Ağustos 2015 PAPAĞANA AKUPUNKTUR Prof. Karatay: Ezber bozarım ama ezbere konuşmam Kalp ve İç Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Canan Karatay, hamilelikte diyabet testinin zararlı olduğu yönündeki açıklamaları nedeniyle meslek ettiğine aykırı davrandığı gerekçesiyle 15 gün meslekten ihraç edildiği yönündeki açıklama ve haberlerin gerçeği yansıtmadığını söyledi. Prof. Dr. Karatay, “Bugüne kadar meslek yaşantım ile ilgili pek çok asılsız ihbar ve suç duyurusu yapıldı. Ancak, hiçbir ceza almadım. Bu asılsız iddiayı yayanlar hakkında maddi ve manevi tazminat davası açacağım. Ezber bozarım ama ezbere konuşmam” dedi. Kardiyolog Prof. Dr. Canan Karatay’ın bir süre önce yaptığı, “gebelikte şeker yüklemesi testinin zararlı olduğu, D vitamininin diyabet hastalığından koruduğu, çocuklara Türk kahvesi içirilmesinin yararlı olduğu” gibi tıbbi tavsiyeleri medyada tartışma konusu olmuştu. Avukat Necati Keskin de İstanbul Tabib Odası yetkililerinin Karatay hakkında verilmiş bir karar bulunmadığını söylediğini anlattı. l DHA Yıllarca kendini MS sandı, aslında Lyme’dı yme, “Borrelia burgdorferi” ve diğer birçok Borrelia türünün yol açtığı bir enfeksiyon hastalığıdır. 50 yıldan beri başta ABD üzere birçok dünya ülkesinde bilinmekle birlikte, ülkemizde önemi henüz anlaşılamamış, hatta birçok tıp uzmanı tarafından Türkiye’de yaygın olmadığı iddia edilmektedir. Günümüzde “Sessiz Katil” ve “Yeni Büyük Taklitçi” olarak bilinen Lyme’ın, 350’den fazla hastalığı taklit ettiği bilinmektedir. ABD’de 2013 yılının sonuna doğru yıllık yeni Lyme vakasının 300 bin olarak Amerikan Sağlık Otoritesi tarafından kabul edilmesi birçok eyalette “Lyme Yasa Tasarısı’nın” çıkmasına neden olmuştur. Lyme konusunda uzman doktorlara göre ABD’de her yıl Lyme’a yakalananların sayısı aslında 3 milyon civarında ve 25 milyon civarında Lyme hastası var. Almanya’nın resmi rakamlarına göre her yıl yeni vaka sayısı 1 milyon. L rezilya’nın başkenti Brasília’daki hayvanat bahçesinin B hastanesinde kronik hastalığı olan hayvanlara akupunktur ve lazer tedavileri uygulanıyor. Akupunktur ve elektrikli akupunktur uygulanan mavi boğazlı yeni dünya papağanı, lama, tukan kuşu ve keklik gibi hayvanlar Reuters muhabirlerinin kameralarına böyle yansıdı. 1911 yılında ünlü Lancet dergisinde yayımlamış “Spirochetes in MS” (Buzzard E.F.) isimli makalede MS hastalarının beyinlerinde Lyme spiroket bakterisinin varlığı ortaya konmuştur. Aradan geçen yüzyıldan fazla zaman dilimi içerisinde MSLyme ilişkisini kanıtlayan 50’dan fazla uluslararası bilimsel makale prestijli tıbbi dergilerde yayımlanmıştır. Etkili bilimsel makalelerden biri olan, Norveçli 4 bilim insanının yapmış olduğu bir çalışmada, 10 MS hastasının 10’unda da Borrelia spiroket bakterisinin kist formu tespit edilmiştir. (Q.Brorson et all.; Association between Multiple sclerosis and Cystic Structures in Cerebrospinal Fluid. Infect 29:315,2001). Dünyada, romatoid artritten (iltihaplı romatizması) sonra Lyme ile en çok karıştırılan otoimmün hastalık MS’tir (Multipl Skleroz). Lyme merkezi sinir sistemine yerleştiğinde tıpkı MS’de olduğu gibi lezyonlara yol açmakta, yürümeyle ilgili sorunlar, görmeyle ilgili sorunlar gibi MS hastalarının yaşadığı semptomların yaşanmasına yol açmaktadır. MR sonuçları ve şikâyetler MS ile uyumlu olduğu için aslında Lyme hastası olan kişilere bu yönde tanı konulabilmektedir. Ve Lyme hastalığı ile ilgili detaylı testler yapılmadan kişinin MS mi yoksa Lyme mı olduğu ayırt edilememektedir. MS teşhisi konan bir öğrencimin mektubunu paylaşıyorum: “Lisans döneminin sonuna doğru MS teşhisi aldım. Bu hastalığı yaşayanların dışında hiç kimse o süreçte ve sonrasında insanın hissettiklerini algılayamaz. Diğer hastalıklar gibi sürecin nasıl gideceği, başınıza neler geleceğini bile bilmiyorsunuz. Ancak hayata devam etmek gerekiyor düşüncesiyle Biyolog Prof. Dr. Barbaros Çetin’in danışmanlığında doktoraya başladım. Kısa bir süre sonra hocam vektörel hastalıklar ve başta kenelerin yaydığı hastalıklar olmak üzere sürdürdüğü araştırmalara yardımcı olmamı istedi. O an bilemezdim ki doktora konumla farklı bir konuda gerçekleştirilen araştırmaya yaptığım katkılar hayatımı değiştirsin. Kenelerin yaydığı hastalıkları araştırırken sürekli karşımıza çıkan Lyme hastalığını derinlemesine incelediğimizde, bu hastalığın Türkiye’de ciddi oranda bulunduğunu ve MS’i de taklit ettiğini gördük. Beynimde şimşekler çaktı, çünkü bazen 2030 yıl belirti vermeyen bu enfeksiyonun bende de bulunma ihtimali vardı, çünkü ben 5 yaşındayken kene yapışması olayı yaşamıştım. Hocamla konuşmalarımızın ardından test yaptırmam gerektiği konusunda hemfikirdim. Çok da umutlanmamaya çalışarak test yaptırdım. Hocam benden bile daha heyecanlıydı ve daha testi yaptırmadan bile Lyme olduğuma inanıyordu. Ardından hayatımın mucizesi... Test sonucu Lyme pozitif. Sonucu bir enfeksiyon hastalıkları uzmanıyla paylaştıktan sonra hocamla birlikte oluşturduğumuz bilimsel kaynakların da yol göstermesiyle hastaneye yattım ve tedavim başladı. Uzun süreli bir antibiyotik tedavisinden sonra artık gelecek için planlar yapan ve hayatıma kaldığım yerden devam eden bir konumda buldum kendimi.” Mikrobiyolog ve Borrelia konusunda uzman Tom Grier; 1978 yılının başlarında bazı sağlık problemleri yaşamaya başlıyor, 1990’da yanlışlıkla MS teşhisi konuyor ve 1991 yılında nihayet “Lyme Encephalitis” hastası olduğu kanıtlanıyor. Bu tarihten itibaren Lyme hastalığı konusunda çalışmalar yapmakta ve yazdığı kitapları var. Ünlü Microbiyolog Tom Grier’e göre, “MS, Lyme hastalığının sadece bir semptomu ve başlı başına bir hastalık değil!” Başka söze gerek var mı? Ne dersiniz? * Dokuz Eylül Üniversitesi Fen Fakültesi Biyoloji Bölümü, Genel Biyolojı Anabilim Dalı Başkanı LymeMS ilişkisi Polikistik Over Sendromu anne olmayı zorlaştırıyor. Her 5 kadından birinde görülen hastalık üçlü tedavi yöntemiyle aşılabiliyor ilyonlarca kadın, “PCOS’lu kadınlar tip 2 diyabet geliM Polikistik Over şimi ve olası kalp hastalığı açısından Üç düşükten sonra bebek bekleyen Bay ve Sendromu (PCOS) neyüksek riske sahiptirler. PCOS’lu kadeni ile anne olamıyor. Hastalık, her 5 kadından birinde görülüyor. Ege SİBEL Üniversitesi Tıp FakülteBAHÇETEPE si Kadın Hastalıkları ve Doğum Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Erol Tavmergen, PCOS’un kadınlarda sivilce, şişmanlık, saç dökülmesi gibi belirtilerle ortaya çıkabildiğini ve kısırıktan kansere kadar çok önemli sağlık sorunlarına yol açtığını belirterek “Yeni uygulanmaya başlayan bir tedavi prosedürü hastalara daha az risk ve komplikasyonla anne olma şansı veriyor” dedi. PCOS, yumurtalıklarda çeşitli nedenlerle oluşan bir hormonal ortam dengesizliği sonucu yumurtlamanın bozulması ve yumurtalıklardan aşırı miktarlarda androjen (erkeklik hormonu) salgılanması durumuna deniliyor. Ege Üniversitesi Aile Planlamasıİnfertilite Araştırma ve Uygulama Merkezi Koordinatörü Prof. Dr. Erol Tavmergen, polikistik over sendromu olgularında uygulanan ve tamamen bu hastalara özel geliştirilen yardımcı üreme tekniklerini hakkında bilgi verdi. Üç adımla annelik Bayan Facebook: Düşük sorunu konuşulmuyor Facebook’un kurucu CEOsu Mark Zuckerberg, Facebook sayfasından eşi Priscilla Chan’ın bir kız çocuğuna hamile olduğunu duyurdu. Daha önce üç kez düşük yaşadıklarını, fakat bu sefer hamileliğin riskin çok az olduğu aylara kadar ilerlediğini açıklayan Zuckerberg, düşük üzerine yeterince konuşulmadığını “Çoğu insan düşük hakkında konuşmuyor, sanki buna sebep olacak yanlış birşey yapmışlar gibi. Arkadaşlarımızla bu konu hakkında konuşmaya başladığımızda aslında ne sıklıkla yaşandığını fark ettik; tanıdığımız birçok insan aynı sorunu yaşamış ve neredeyse tamamının şimdi sağlıklı çocukları oldu” sözleriyle ifade etti. Bu konuda açıkça konuşulması gerektiğini savunan baba adayı “Deneyimlerimizi paylaşmamızın insanlara umut vereceğini ve kendi yaşadıkları hakkında konuşmaya iteceklerini umuyoruz” diye ekledi. Nasıl taklit ediyor? Öğrencimin mektubu dınlarda obezite yaygındır. PCOS nedeniyle anne olamayan kadınların diyet ve egzersizle sonuçlanan kilo kaybı, yumurtlama sıklığını ve doğurganlığı iyileştirmekte, diyabet riskini azaltmaktadır. Fiziksel aktiviteyi arttırmak her çeşit kilo verme programı için önemli bir adımdır. PCOS’un mutlaka tedavi edilmesi gerekir. Rahim iç tabakasının progesteron hormonu etkisinden mahrum kalması ve sürekli kalınlaşması belli bir süre sonra rahim iç tabakasında kanser öncesi değişiklikler oluşmasına (endometrial hiperplazi), hastalık uzun süre devam ettiğinde ise bu tabakada rahim kanseri gelişmesine neden olabilir. Bu hastalarda yumurtlamanın düzenli olarak sağlanması veya eksik olan progesteron hormonunun ilaçlarla dışarıdan takviye edilmesi ve şişmanlık, şeker hastalığı ve hipertansiyon sorununun sıkı denetim altında tutulmasıyla PCOS’lu kadınlarda rahim kanseri gelişme riskinin en aza indirilmesi mümkündür. ” İSTANBUL Bir yıllık korunmasız ilişkiye karşın gebelik elde edilemeyen PCOS’lu hastalarda öncelikle erkek faktörünün değerlendirilip gerekli tedavilerin yapıldığını anımsatan Prof. Tavmergen, daha sonra sonra tüplerin açık olup olmadığının kontrol edildiğini söyledi. Tavmergen “Eğer testler normal, tüpler açıksa birinci basamak tedavi hastanın mevcut kilosunun en az yüzde 5’inin verdirilmesidir. Bu şekilde PCOS’lu hastala Kilo vererek, annelik şansı elde edilebiliyor rın yüzde 3040’ı gebe kalmaktadır” dedi. Bu gruptaki zayıf ya da kilo verip de gebe kalamayan aşırı kilolu hastalarda ikinci basamak tedaviye geçilerek ilaçlarla yumurtlama tedavisi yapıldığını anlatan Tavmergen, bu yöntemlerle hastaların yüzde 6070’inde yumurtlama oluştuğunu, yüzde 2030’unda tedaviye direnç geliştiğini dile getirdi. “3 defa aşılama tedavisine yanıt vermeyen hastalarda bundan sonraki basamak tüp bebek tedavisi olmalıdır” diyen Tavmergen, PCOS’lu kadınların obezite, kolesterol anormallikleri, hipertansiyon ve kan şekerini düzenleyen insülin direnci ile karakterize metabolik sendrom açısından yüksek riske sahip olduklarını kaydetti ve şunları söyledi: rof. Dr. Erol Tavmergen’in PCOS’lu kadınlara uzun dönemde sağlık sorunlarından uzak kalabilmeleri için önerileri ise şunlar: l Sigara içmeyin. l Sağlıklı beslenin. l Düzenli olarak egzersiz yapın. l Eğer aşırı kilolu ya da obez iseniz kilo verin. l PCOS semptomlarına karşı tedavilerinizi ihmal etmeyin. Sigarayı bırakın spora başlayın P Libyalı Rima sağlığına Türkiye’de kavuştu ibyalı Rima Ahmed (10) doğduğu günden bu yana şiddetli karın ağrıları yaşıyordu. 5 kardeşin en büyüğü olan Rima’nın ülkesinde gittiği hastane ve doktor kalmadı. Son çare olarak Türkiye’ye gelmeyi planladılar ve araştırmaları sonucu İstanbul Gaziosmanpaşa’daki özel bir hastaneye geldiler. Burada yapılan tahlil ve tetkiklerin ardından Rima’nın pankreas ve safra yollarında doğumsal anatomik bozukluk tespit edildi. Tedavi olmaması durumunda karın ağrılarının devam edeceği, ilerleyen dönemlerde ise safra ve pankreasta kansere varan ciddi sonuca yol açacağı belirtildi. Acilen ameliyata alınan Rima’nın safra kanalı ağzı genişletildi, safradaki taşlar alındı, pankreasına ise stent takıldı. Endoskopik yani kapalı yolla başarılı bir şekilde gerçekleştirilen ameliyatın ardından Rima sağlığına kavuşarak ülkesine döndü. l İSTANBUL / Cumhuriyet L Sıcak havada alkol ve kafeine dikkat Hacettepe Üniversitesi Geriatrik Bilimler Uygulama ve Araştırma Merkezi GEBAM Müdürü ve Türk Geriatri Derneği Başkanı Prof. Dr. Yeşim Gökçe Kutsal, sıcak havadan korunmak için dikkat edilecek hususları şöyle sıraladı: “Açık renk, bol giysiler giyilmeli, düzenli su içilmeli, mümkün olduğunca serin ortamlarda bulunulmalı, çok sıcak saatlerde dışarı çıkılmamalı, olanak varsa klimalı kapalı ortamlarda kalınmalı, dışarıda şapka, şemsiye kullanılmalı, ağır fiziksel aktiviteden kaçınılmalı, sık duş alınmalı, alkol ve kafein tüketiminden kaçınılmalı. Çok sıcak havalarda kavun, karpuz, çilek, muz, domates, salatalık, yeşil yapraklı sebzeler, yoğurt, haşlanmış yumurta, meyve suları, dondurma, zeytinyağlı yemekler ve tahıllı besinler tüketilmeli.” l AA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle