28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 28 Ağustos 2015 yorum 18 Son Felaket Olmayacak! Su yolunu bulur!.. en onun bağrını deşersin, kesersin. Zehirlersin, yakar, yıkar, yok edersin. Doldurur, boşaltırsın. Saldırırsın canavar dişli makinelerinle, uygarlık adına! Doymak bilmeyen iştahınla, hırsınla üstüne gidersin. Sermayeye, yandaşına peşkeş çekersin... HHH Hesap yanlıştır, gün gelir, devran döner. Doğa unutmaz, affetmez, hesap ister. Rüzgâr olur, fırtına, yel olur, yağmur, sel olur, heyelan... Su, her zaman yolunu bulur. Ölüm gelir, yıkım sonra. Evler toprak altında, cenazeler ortada... Canlar gider; çocuklar suya düşer. 4 yaşında Taha Su’yu, çamurlu sularda kurban edersin. Babası Erkan çırpınmış oysa; yazmış çizmiş, dilekçe vermiş. “Ölüm gelecek demiş” vali, kaymakam, belediye başkanına. Haykırırken acısıyla, “Çocuğumu ihmal aldı” diyor şimdi. Az demiş; ihmal yok, bozuk düzen var, ölüme davetiye çıkaranlar var. Fatura her zaman yoksullara çıkar... HHH Karadeniz’de “Doğal afet” dersin adına, “ne yapalım kader”... “Ölüm Allah’ın emri” nasılsa, Soma’daki katliam, “işin fıtratıdır” sana! Yalancısın, ne afettir ne yazgı ne de fıtrat aslında. HHH Cinayeti sen kurdun oysa, ölümleri ellerinle getirdin. Dere yataklarına apartman kondurdular, teşvik ettin. “Sahil yolu, HES” dedin, yaylalara Yeşil Yol dedin. Madencilere dağları deldirdin, ormanları katlettin. Karadeniz’de suların önünü kestin. 3 yıl önce Samsun’da sel sularında ölüp gidenler için “doğal afet” deyip takipsizlik verdin. Yoksulların oyuyla, yoksullara ölüm geldi. Uyarmışlardı oysa, sahil yolu olmazdı, dereler hapsedilip kurutulmazdı. Yayla yolları ranta açılamazdı... Sermayenin, rantiyenin sözcüsü olarak “Vatan hainleri” demiştin uyaranlara. Yaşamlarını, yaylalarını korumak için direnenleri, HES’lere karşı çıkanları dış güçlerin işbirlikçisi ilan ettin. Bak, neler oldu sonunda... Ve Nâzım geldi aklıma: Vatan çiftliklerinizse, kasalarınızın ve çek defterlerinizin içindekilerse vatan... HES’leriniz, hisseleriniz, yüzdelerinizse, Doğaya kıymaksa, halkı yok saymaksa, Ülkenin sularını 50 yıllığına sermayeye satmaksa vatan... HHH Hopalı Metin Lokumcu’yu hatırlıyor musun? Açılışını yaptığınız HES’in protestosunda, biber gazıyla canından etmiştiniz. “HES’ler öldürür” diyordu, öldürdünüz; adını hiç bilmediniz... Dayan yüreğim, dayan... S 010 olayının ertesi günü TEMA Vakfı Rize Temsilcisi Nevzat Özer, “Bu, son sel felaketi olmaKavşak yacak!” başlıklı raporunda “Doğal afetlerin sebebinin boşuna başka yerlerde aranmamasını” uyarfazla suyu boşaltıcı, akıtıcı kanallar yapılmalı, bu kanalmış, şunları eklemişti: ların bakımı aksatılmamalıdır. Arazideki kaynak ve çeş“İnsan faktörünün etkileri sorgulanmalıdır. Biz me suları borularla hareket ettirilerek saha dışına aksel ve heyelanların Karadeniz insanının kaderi olması sağlanmalıdır.  madığını düşünüyoruz. Kaderi olmadığı gibi bunla5 Ana dere yataklarının halihazır genişliği, 100 yılda ra doğal afet de diyemiyoruz. Yeter ki, başta topbir gelmesi muhtemel bir saatlik yağış şiddetine görak ve yeşil örtü gibi doğal varlıkları tahripten başre (90mm/saat) taşkın alanları birlikte belirlenmeli, deka tercihi kalmadığını sanan, kırsalda çalışan insare yataklarında ıslah tedbirleri alınmalı, taşkın alanlarınımıza kalkınma çareleri yaratalım.” na inşaat yasağı getirilmelidir.  Özer, önlemleri de şöyle sıralamıştı, ama çizme gi6 Menfez, köprü gibi mühendislik hizmetlerinyenler ile Bakmayanlar ciddiye almadılar: de 100 yılda bir gelecek maksi“1 Doğal ormanlardaki yasal mim debiyi ve heyelanla taşınacak ve yasadışı kesimler önlenmeliağaçları da geçirebilecek genişdir. Bölge ormanları sahip olduklikte hesaplanmalıdır. (Eski kemer ları fonksiyonel değerleri ile koruköprüler örnektir.)  ma amaçlı orman olarak değer7 Evler sağlam zeminlere yalendirilmelidir.  pılmalı, yamaç yükünü artıracak 2 Çaylık alanlardaki genişleme çok katlı betonarme binalardan ile durdurulmalıdır. Yüzde 50’den kaçınılmalıdır. Evlerden kaynaklafazla meyilli arazilerdeki çay alanDoğa cezalandırıyor. nan atık sular mutlaka kanalizaslarının ormana dönüştürülmesi yon sistemine bağlanmalıdır. Köyteşvik edilmelidir.  lerde ise bu suların aktif heyelan alanlarına girmesi ön3 Köy yollarının güzergâh seçimi heyelanlar dikkate lenmelidir.  alınarak yapılmalı, yol inşaatları en az seviyeye indiril8 Taşocakları etkin bir şekilde denetlenmelidir. Bölmelidir. Mevcut yolların istinat duvarları ve drenaj sisgede geliştirilecek her proje daha az ‘kayaya’ ihtiyaç temleri düzeltilmelidir. Yol şevleri yüzey sularından koduyulacak şekilde oluşturulmalıdır.  runmalı, güçlü kök sistemine sahip ağaçlarla toprak 9 Gelişmiş ülkelerin uyguladığı, sorunu ortadan kalkorunmalıdır.  dırmak için doğru arazi kullanımı, uygun imar ve yer4 Çay bahçelerinde eski üreticilerin yaptığı gibi, 2 Özgen Acar Palavra… Palavra… ar c A n T e g z Ö arihe değil, doğaya“tekerrür” ettiriliyor! 26 Ağustos 2010’da Rize Gündoğdu beldesinde sel ve heyelan sonucu 12 vatandaşımız ölmüş, bir kişi de kaybolmuştu! 24 Ağustos 2015’te Hopa’da sel ve heyelan sonucu 7 kişi öldü, 1 kişi kayboldu! 2010’da Sultan, kravatını çıkarmış, çizme giymiş, “Allah korumuş!” demişti. Kimi korumuş; ölen 12 kişiyle, kaybolan 1 kişiyi mi? Bir kadın “Sahil yolu nedeniyle suyun geri geldiğini, bu nedenle sorunlar yaşandığını” söyleyince, Sultan’ın yanıtı “Yapmazsan ‘Niye yapmıyorsun?’ denir. Yukarıdan gelen ağaçlar akışı etkiliyor!” olmuştu. Yerel köylü kadın, Sultan’dan daha bilinçliydi! 2015’te ise Orman ve Su İşleri Bakmayanı Veysel Eroğlu “12 saatte m2’ye 252 kilogram düşen yağmur, 500 yılda bir görüldü!” sözleri ile palavra sıktı. Sanki oturmuş 500 yıl önceki Osmanlı arşivini kaşla göz arasında incelemişti! TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır, “23 Eylül 2012’de, Hopa’ya 338,7 kilo yağış düştü” açıklaması ile Bakmayanı yalanladı. leşim ilke ve planlarının ortaya konulması, uygulanması sağlanmalıdır.  10 İlin heyelan haritası çıkarılmalı, sel ve heyelanların yerleşim alanları ve altyapılarla ilişkisini düzenleyen master plan hazırlanmalıdır. Bu planda afet bölgesi olarak belirlenen alanlar devletçe boşalttırılmalıdır. Hiçbir şekilde imar, mera ve orman affı yapılmamalıdır.  12 Bütün çalışmalarda meslek örgütleri, gönüllü kuruluşlar, yerel dernek ve kuruluşlarla kamu kuruluşları arasında işbirliği sağlanmalıdır.” KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr Artık sözün bittiği yerdeyiz! 002 yılında “AKP” neredeyse “sıfır” terörle iktidarı almıştı: “Başbakan R.T. Erdoğan”ın yönetimindeki ülkede “2007”ye girildiğinde “terör” olayları alabildiğine yoğunlaşmış, ardı ardına cenaze törenleri yapılıyordu. Bu yılın, “9 Mayıs7 Haziran” arasında, bir aylık sürede “25 şehit”le iyice tırmanışa geçen terör yürekleri dağlıyor, gözyaşları dinmiyordu. O günlerde “Hürriyet”te “Bekir Coşkun”, cenaze törenleri sırasında ya da ardından “bir politikacının, bir bakanın, bir bürokratın, bir milletvekilinin (...) ağladığını hiç mi hiç görmedim!” diyordu... Oysa “Başbakan Erdoğan” her gün için bir “şehit”i uygun görüp şöyle seslenecekti: “Askerlik yan gelip yatma yeri değildir!” Asker ise yıllardır acısını, gözyaşını içine “gömüp dökerek” şehitlerini uğurluyordu ta ki düne dek; “23 Ağustos” günü şehit “Yüzbaşı Ali Alkan”ın cenaze töreninde ağabeyi üniformalı “Yarbay Mehmet Alkan”ın, kardeşinin tabutuna sarılması, konuşması büyük yankı yaptı. Yüzbaşı “Ali Alkan”ın şehit olduğu gün ise, “Cumhurbaşkanı Erdoğan” son günlerde diline doladığı “Şehit ailesi mutlu ailedir!” tekerlemesini basın önünde “olur böyle şeyler” der gibi rahatlıkla tekerleyivermişti... Ayrıca, bir bakıma “Ben de yaparım!” modundaki Enerji Bakanı “Taner Yıldız” da, “Şehit olmak istiyorum!” söylemiyle ortalardaydı. Ve böylece “Taner Yıldız”, basının “Oğlunu askere gönder!” çağrısını da ustalıkla gündemden düşürmüş oluyordu... Acı içindeki şehit yakınlarının kayıplarının bu bağlamda dile getirilmesi gereken yanıtları “Yarbay M. Alkan”, şehit kardeşinin tabutuna sarılarak verdi. Gerek bu cenaze töreni sırasında gerek sonrasında yaşananlar üzerinde dururken, son zamanlarda basında, özellikle de köşe yazılarında yer alan, dahası başlıkları oluşturan vurgulamaları düşündüm; başlıklar, “Söz Bitti!”, “Çare Direniş!”, “Sözün Bittiği Yer!”, “Direnmek Haktır!”, “Yetti Artık!” gibi toplumun tümüne seslenen “eylem” çağrıları... Kuşkusuz ülkenin bu konudaki “yasal” düzenlemeleri çerçevesinde olmak üzere... Ne var ki basının bu çağrısında ilginç olan, “AKP” iktidarına bağlı olanlardan kimilerinin de artık söylenecek “söz”ün bittiği, sıranın “eylem”e geldiğini kapalı bir dille de olsa yer yer vurgulamalarıdır. Çalışanların, emekçilerin yasal eylem hakları dışında onları desteklemek de içinde olmak üzere toplumun her kesiminden örgütlü (STK) örgütsüz toplulukların pek çok konuda çözüm için “artık” “eylem”e başvurması iyice yaygınlaşıyor. Kırsal kesimlerdeki “su” kaynaklarına dokunca (zarar) veren “Hidro Elektrik Santrallar”a (HES) karşı yapılan, köy kadınlarının başı çekip çoğunluğu oluşturduğu eylemler dikkat çekicidir; benzerleri başka konularda da belirdi, gelişti. Kuşkusuz bu tür “eylem”den söz edildiğinde, bunların ne de olsa babası sayılan “Bilge Stephane Hessel”i anmamak olmaz; “95” yaşında kaybettiğimiz (2013) Hessel, “Öfkelenin!” adlı “18 sayfalık”, küçük ama ünü büyük kitapçığında sözün bittiği, öfkelenme noktasına gelindiğinde, artık “belirleyici” aşama olan “eylem”e geçilmesinin gerektiğini vurgular. Bu değinmelerin açısından şehidimizin uğurlanmasında yaşananlara bakıldığında, bir gündeki şehit sayısı üstelik birdenbire “8”lere, “12”lere ulaştığında bu konuda söylenecek “söz” nedir? Ya da var mıdır? Yanıtı belki başka bir yazıda tartışalım diyorum ve bir ayraç açıp “Hıfzı Veldet Velidedeoğlu”nun, “24 Ağustos”taki doğum gününü, “Aydınlık” gazetesindeki köşesinde kutlayarak “Velidedeoğlu”nu anan “Mustafa Mutlu”ya yürekten teşekkürlerimi sunuyorum. “1942” yılından başlayarak 1960 Kurucu Meclis üyeliği dönemi dışında “1992”ye dek hemen hemen “50 yıl” süreyle her “pazar” günü yazan “Hıfzı Veldet”, üniversite hocalarının gazete yazılarıyla halkın aydınlatılmasına katılmalarının yolunu açmıştı. Velidedeoğlu’nu böylece “Cumhuriyet” okurlarına anımsatmama da neden olduğu için Sayın “Mustafa Mutlu”ya ayrıca teşekkür ederim! Yarın Beşiktaş’ta eylemdeyiz! 2 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com.tr SÜPER LOTO 3, 4, 13, 41, 45 ve 48 6 BİLEN: 11 milyon 303 bin 49’ar TL (Devretti) 5 BİLEN: 5 bin 478’er TL 4 BİLEN: 99.70’er TL 3 BİLEN: 7.80’er TL 28 AĞUSTOS 2015 SAYI: 32832 HARBİ SEMİH POROY İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu l Haber l Ekonomi: Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven editor@cumhuriyet.com.tr Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Ahmet Rasim İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Sok. No: 14 Çankaya 06550 Ankara Bulvarı 1352 S. 2/3 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz guray@cumhuriyet.com.tr Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. Miyase İlknur, geçmişten günümüze Alevi mizahının en seçkin örneklerini derledi. İlhan Selçuk’un dediği gibi dağınık, savruk, unutulmaya dönük Alevi fıkralarını dost meclislerinde kaybolmamak üzere titiz bir çalışmayla belgeselleştirdi. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04.46 04.33 05.01 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06.19 13.13 16.54 06.05 12.57 16.37 06.30 13.20 16.59 Akşam 19.54 19.37 19.57 Yatsı 21.19 21.01 21.19 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle