17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 2 Ağustos 2015 18 zmir Yenikapı Tiyatrosu yöneticilerinden Orçun Masatçı “Hocam” dedi, “Seferihisar’da yaptığımız 8. Sokak Tiyatroları Buluşması’nı anımsadınız mı? Seferihisar Kültür Merkezi’nde gencecik bir arkadaşımızla tango yapmıştınız.” “Evet, anımsıyorum” dedim. “O artık yok” dedi, “Suruç’ta öldü.” Birden sanki her şey karardı ve Ankara Dil Tarih’te okuyan Yunus Emre Şen’in yüzü belirdi karşımda, “Bir tango yapalım mı hocam” dedi. “Yapalım Yunus, yapalım.” Dalıp gitmişim, Orçun’un sesiyle kendime geldim, “Hocam Cebrail de sizi sorularıyla bombardımana tutmuştu, sonra Büşra, Oğuz hepsini tanıdınız. Onlar artık aramızda yok.” Orçun bunları söyleyip sustu, ben de sustum. Bir süre sessizce denize baktık. Bana deniz bile ölmüş gibi geldi. Silkindim, neredeyim, ne yapıyorum, anlatmalıyım. Mordoğan’dayım. Karaburun Belediyesi’nin katkılarıyla yapılan 5. MordoğanKaraburun Tiyatro Festivali’ndeyim. Bilirsiniz ben yorum TASARIM: BETÜL Berişe İ Tımar değil, kumar! ürkiye’de tek bir var. Partinin kapatılması ve televizyon kanalı milletvekillerinin yargılanması varken gençyaşlı gündemde. her gösterileni seyreder, Suruç’taki katliamı kimin çocuklara yönelik çizgi yaptığı hiç önemli değil, filmleri de kaçırmazdık. araştırılmıyor. IŞİD denildi, 1970’li yıllarda hatta IŞİD’e gösterilen o savaş ilan edildi çizgi filmlerden ama PKK ile biri, çevreci bir savaşılıyor… denizaltıyla ilgili ve Siz bütün leitmotiv’i “yarım bunlardan bir şey saat içinde her şey anladınız mı? olabilir”di. HHH İnsan belleği Her şey yarım tuhaftır. En önemli saat içinde olup olguları unutabilir, bitince anlatmak en anlamsız ve zaten zor, anlamak gereksiz ayrıntıları, daha da zor! hem de yaşam Bu film olabilir Bir de boyunca anımsar baktık ki PKK, durur. çözüm sürecini Ben de o çizgi filmin silahlanmak, güçlenmek sürekli tekrarlanan ve için kullanmış. Eh, hükümet denizaltı mürettebatını de nerede ne yaptıklarını alarma geçiren biliyormuş ki, “yarım saat TSK bombalıyor içinde her da bombalıyor. şey olabilir” Ama bu kadar tümcesini kısa zamanda yıllarca çözümden belleğimde savaşa dönüşü, sürükledim, doğrusu bünye Kumarhane sonra bir gün kaldırmıyor. kapısı. yaşadığım Akla ister istemez komplo ülkenin alnına teorileri; Cumhurbaşkanı’nın yapıştırdım: Türkiye’de yarım “Mutlak Muktedir” başkan saat içinde her şey olabilir. olmak, AKP’nin de erken Yine yarım saat içinde her seçimde oylarını yükseltmek şeyin olup bittiği bir döneme için kanlı bir kumar oynadığı girdik. HHH AKP iktidarı, PKK ile 2009’da başlattığı gizli “barış” görüşmeleri 2011’de sahiplendi, “çözüm süreci” dedi, resmen devam ettirdi. İmralı tutuklusu “terörist Geleceğin Türkiye Partilileri! başı”ndan “Sayın Öcalan”a terfi ederek muhatap alındı. Altı olasılığı geliyor… yıl bu böyle sürdü. Demek ki Adana’da Derken seçimler ve Suruç tutuklanan kumarcılar, katliamı oldu. PKK iki polis ülkede olup biteni tüm öldürdü. siyasal allameden önce Devlet politikası yarım saat ve damardan çözmüş: içinde tersyüz edildi. Kumarhanenin kapısına TSK ile PKK yine “Geleceğin Türkiye Partisi” karşı karşıya. İnfazlar, tabelası asmışlar. Geçen misillemeler, cenazeler… hafta polis basınca da Birbirini tımar etmek iştahı “Erken seçim çalışması kabardı yine. yapıyoruz!” demişlerdi. Cumhurbaşkanı Adanalı kumarbazlar, Erdoğan’ın hedefinde, Türkiye’nin tımarda değil, seçimlerden 80 kumarda kaybedileceğini milletvekiliyle çıkan HDP çoktan anlamışlar! T Mordoğan’da oyun ve yas günleri her yıl Ege’de yapılan tiyatro festivallerinin değişmez konuklarındanım. Nedeni gayet basit, bu tiyatro festivalleri daha çok sokak tiyatrolarını bir araya getiriyor. Ben de tescilli bir sokak tiyatrocusu olduğum için görevlerim vardır. Atölyeler yaparım, dostlarımla söyleşilere katılırım ve genç insanların sorularını yanıtlamaya çalışırım. Ama bu yıl hiç kimsenin tadı yok. Çadır kampı kuran tiyatrocu çocukların ise hiç tadı yok. Çünkü yastalar. Sayıları yaklaşık yüz yirmiyi buluyor, Türkiye’nin her yerinden gelmişler. Kimi oyun oynayacak, kimi atölyelere katılacak. Ama dedim ya, yastalar. Kamplarında müzik bile yok. Orçun’un dediği gibi sadece birbirlerine sarılıyorlar. Ve göz göze gelmemeye çalışıyorlar çünkü ağlamak istemiyorlar. Yüzlerinde vakur [email protected] Suruç’ta öldürülen çocuklarımız için yapılan “Kıyısız Deniz” adlı filmden son kare. bir ifade, sadece ölen arkadaşlarına verdikleri sözleri tutmaya çalışıyorlar. Mordoğan’ın, Karaburun’un köylerinde, pazar alanlarında Suruç’ta öldürülen arkadaşlarının düşlediği dünyayı anlatmaya çalışıyorlar. İnsanlara sesleniyorlar: “Onlar çocukların güldüğü, yunusların şarkı söylediği, kedilerin tembel tembel uyudukları, neşenin, üretmenin, sevdanın baş tacı edildiği bir dünya düşlediler. Onların düşleri şimdi hepimizin olmalı. Gördüğünüz her yunus onların şarkısını söylüyor, dinleyin. Kırlangıçlar çoktan yeni bir türküye başladılar, duyun! Özgürlüğün, barışın sesini duyun!” 5. Mordoğan Karaburun Tiyatro Festivali’ne katılan topluluklardan da söz etmeliyim: İzmir Yenikapı Tiyatrosu, Kuşadası Belediyesi “Erkan Yücel Oyuncuları”, Mavi Çocuk Tiyatrosu, Eskişehir Sanat Tiyatrosu, Sahne Meydan Tiyatrosu, İkinci Yeni Tiyatrosu, Uludağ Üniversitesi Tiyatro Topluluğu, Ahura Ritm Topluluğu, Özgür Tiyatro, Gaziemir Belediye Tiyatrosu. Bütün bunlar olurken, savaş tamtamları hiç durmamacasına çalıyor. Ve en ıssız koylara da gitseniz, tamtamların sesini duyuyorsunuz. Bir yandan savaş, bir yandan sokak tiyatroları, bir yandan sürüp giden bir yas. Festivalde görev alan dostlarımla beni bir görev daha bekliyor. Hepimiz tek tek Suruç’ta öldürülen bir genç için kısa bir mektup yazıp bunu bir sala koyacağız ve sal üstündeki mektubumuzu “kıyısız denizlere” bırakacağız. Sonra bu çekimler başka sanatçılarla sürecek ve kocaman bir protesto gösterisine dönüşecek, sizler de şimdiden başlayabilirsiniz, bir mektup yazın ve onu “kıyısız denizlere” gönderin. Bu arada festival günlerinde ben ve dostlarım Orhan Aydın, Ragıp Yavuz, Vecdi Sayar, Yaşar Kündem sürekli bir aradaydık. Ve hep birlikte dehşetli bir aydın çaresizliği yaşadık. Gözlerini telefonundan bir saniye bile ayırmayan Vecdi, sürekli bilgi veriyordu, “Şurası bombalandı, şu kadar ölü var.” Durumumuz tuhaftı, elimizden hiçbir şey gelmiyordu, çaresizdik. Ülke bir yangın yeriydi ve biz öylece duruyorduk. Daha sonra çaresizliğin sadece bizlere ait olmadığını düşündüm. Ne kadar çok kişi çaresizce sadece televizyona bakıyordu. Ve bu çaresizliğe lanet ettim. Aklıma İkinci Dünya Savaşı filmleri geldi. Bir yanda insanlar ölüyordu, öte yanda bir düğünün şen nağmeleri duyuluyordu. Evet, cenaze ve düğün günleri dedikleri bu olsa gerek. Şimdi öyle bir zamandayız. KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] HARBİ SEMİH POROY SAYISAL LOTO 20, 31, 36, 40, 41 ve 49 6 BİLEN: 1 milyon 403 bin 141 TL, 5 BİLEN: 4 bin 844 TL, 4 BİLEN: 49.50 TL, 3 BİLEN: 7,25 TL 2 AĞUSTOS 2015 SAYI: 32806 P SATRANCA A E H I Y A İK İT L “PO IŞTIR. KIZM L N A Y . R E L İR BENZET NUDUR.” BİRADER OYUSCHOLL AURELIEN G NOKTASI udizmin kurucusu ve Budha olarak da anılan Siddhartha Gautama, öğretisini yaydığı yıllarda rahiplerine şöyle bir öykü anlattı: Genç yaşında dul kalan bir baba, yaşamını biricik oğluna adamıştı. Yavrusunu evde bırakıp köy dışına işe gittiği bir gün, haydutlar köyü bastılar, tüm evleri yaktılar ve küçük oğlunu kaçırdılar. Dönüşünde bir harabe yığınıyla karşılaşan baba, umutsuzca çocuğunu aradı. Dumanları tüten köyde bir çocuğun yanmış cesedini bulunca, oğlunun kalıntıları sandı. Usulünce bir cenaze töreni hazırladı, cesedi tamamen yaktı, külleri topladı ve bir torbaya doldurdu. Omuzuna astı ve hiç çıkarmadı. Bitmeyecek bir yasa girmişti. Artık gittiği her yere külleri koyduğu torbayı da götürüyordu. Oysa oğlu yaşıyordu ve bir gün haydutların elinden kaçmayı başardı. Günlerce yürüyerek köyün yolunu buldu. Bir gece geç vakit, babasının yıkılanın yerine Katil robotlara hayır! obotlar sözüm ona yaşamımızı kolaylaştıracaktı. Yaşlılara ev işinde yardım eden bir robot çıkar diye bekliyorduk. “Hünkârbeğendi” yapan aşçı bir robot düşünsenize. Sofrayı toplayan, sabah “kahvaltı hazır” diye seslenen, ilaç saatlerini anımsatan… Hatta yalnız yaşayan yaşlılarla hafiften dertleşebilen bir robot hoş olurdu. Yalnızlık zor. Böyle bir robotun hangi özelliklere sahip olması gerektiğini uzun uzun tartışabilirdik. Ne yazık ki “katil robotları” konuşuyoruz. Neden? “Hamarat robot” yapmak, katil robot yapmaktan daha mı pahalı, daha mı zor? İnsan öldürmek kolay ve ucuz mu? Yoksa hamarat robot, katil robot kadar para mı kazandır mıyor? hhh Katil robotlar artık bilim kurgu filmlerinin konusu olmaktan çıktı. Uzmanlara bakarsanız katil robotun eli kulağında. Birkaç yıl içinde belli kriterlere göre, insandan bağımsız olarak hedefini belirleyip imha eden yapay zekâya sahip robotlar üretilmeye başlanacak. Belki şu anda kimi ülkelerde bunların denemeleri yapılıyor. Katil robotlar, barut ve nükleer silahların ardından savaş teknolojisinde “üçüncü devrim” olarak nitelendiriliyor. İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına Orhan Erİnç R İcra Kurulu Başkanı B yaptığı yeni evin kapısını çaldı. Baba sordu: Kim o? Benim, oğlun. Kapıyı aç baba! Oğlu sandığı çocuğun küllerini yanından hiç ayırmayan mutsuz baba, sefil biri kendisiyle alay ediyor sandı. Defol, diye bağırdı. Çocuğu defalarca kapıya vurdu ve babasını açmaya, kendisiyle konuşmaya çağırdı. Ama hep aynı yanıtı alıyordu: Defol! Umudunu yitiren oğul, sonunda bir daha dönmemek üzere gitti. Budha Siddhartha, öyküyü bitirince başını önüne eğdi. Bir an sustu. Sonra başını kaldırıp rahiplerine baktı ve ağır ağır: “Eğer bir fikre, mutlak gerçekmiş gibi sarılırsanız; gerçeğin ta kendisi gelip kapınıza vurduğunda, o kapıyı açmak ve gerçekle yüzleşmek yeteneğiniz kalmaz.”* *Kadim dostum Pulat Tacar’a teşekkürlerimle. Yaklaşık üç yıldır dünya çapında bir kampanya sürdürülüyor. Kampanyanın sloganı, “Katil Robotları Durdurun.” Kampanyayı yürütenler diyor ki, “İnsan hayatı konusunda sorumluluk robotlara bırakılamaz.” Kampanya, aralarında Nobel Kadın Girişimi’nin de bulunduğu dokuz uluslararası örgüt tarafından yürütülüyor. Kampanyaya destek giderek artıyor. (www.stopkillerrobots.org) İnsan Hakları İzleme Örgütü 2012 yılının Kasım ayında 55 sayfalık bir rapor yayımladı. Başlığı: Losing Humanity (İnsanlığın Yitimi). Konusu katil robotlar. Tam metni www.hrw. org adresinde var. Örgüt, Birleşmiş Milletler’e çağrıda bulunuyor: “Katil robotlar üretilmesin.” Konu bir süredir Birleşmiş Milletler gündeminde de yer alıyor. Katil robotların üretimi durdurulabilir mi? hhh Geçen hafta bini aşkın bilim insanı ve uzman ortak bir mektuba imza attı. Ünlü astrofizikçi Stephen Hawking, dil bilimci ve ya zar Noam Chomsky, Apple’ın kurucularından Steve Wozniak, SpaceX şirketinin yöneticisi Elon Musk, DeepMind şirketinin kurucusu Demis Hassabis, Google yöneticilerinden Peter Norvig de imzacılar arasında yer alıyor. Mektup, Arjantin’in başkenti Buenos Aires’teki Uluslararası Yapay Zekâ Konferansı’nda okundu. “Büyük bir askeri gücün otonom silahları geliştirmeye başlaması, korkunç sonuçlara yol açabilir” diyor metinde. Katil robot deyince, bugün insansız hava araçları geliyor akla. Bu uçaklar, hedeflerini kendileri seçerse ne olur? Bini aşkın imzaya sahip mektupta şöyle deniyor: “Nükleer, kimyasal ya da biyolojik silahların aksine otonom silahlar, çok sayıda ve düşük maliyetle üretilebilecek. Bu silahlar, kolayca karaborsaya, oradan da terör örgütlerinin eline düşebilir. Dünyanın önde gelen askeri güçlerinden birinin otonom silah geliştirmeye başlaması, küresel bir yarışa yol açar. Otonom silahlar, geleceğin Kalaşnikof’u haline gelir. Böyle bir yarış daha başlamadan sona erdirilmelidir.” Metnin tamamı, Future of Life Enstitüsü’nün internet sitesinde de yer alıyor. (futureoflife.org) Katil robotlara hayır! Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni Can Dündar Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörleri Murat Sabuncu Ayşe Yıldırım Başlangıç Yazıişleri Müdürleri Bülent Özdoğan Baydu Can Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı l Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya l Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Kültür Sanat: Evrim Altuğ l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir l Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Ahmet Rasim Sok. No: 14 Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Çankaya 06550 Ankara İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İmsak İstanbul 04.07 Ankara 03.57 İzmir 04.28 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı 05.53 13.1 7 17.10 20.29 22.06 05.40 13.02 16.53 20.11 21.45 06.07 13.25 17.13 20.30 22.01 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle