11 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cariyeperver cihadistler Eşcinseller ‘onurlu insan görülemezler’ diyen Prof. Hayrettin Karaman, cariyeler konusunda da döktürdü: ‘İslamda kölelik ve cariyelik devam ederken, Batı’da bunun kalkmış olması bir ayıp.’ ayrettin Karaman, LGBTİ bireylerin Müslümanlar tarafından onurlu insanlar olarak görülemeyeceği ve bilakis aşağılanmaları gerektiğine dair fetvasının ardından, onların diğer insanlarla eşit haklara sahip olmalarını sağlayan bir devletle Müslümanların mücadele etmeleri gerektiğini de buyurmuş. Dahası, demokratik ve laik devleti bir şer odağı gibi gösterip, ona karşı olması gereken Müslüman tavrına dair yaptığı tanımla yeni selefi cihadizme de selam göndermiş. Abarttığımı düşünenler için işte sözleri: “Dini ve ahlakı ihmal eden, eşcinsellerle dindar Müslümanları hukukta, şerefte, itibarda, istihdamda eşit tutan, genelevleri serbest bırakıp bu işten vergi alan, faizi ve zinayı (birlikSÜREYYA SU te yaşamayı kastediyor) serbest bırakan, laiklik adına din hürriyetini kısıtlayan,ulusçuluk adına ümmetin parçalanmasını esas alan bir rejimi bir Müslüman savunamaz. Müslüman böyle bir rejimde yaşamak durumunda kalırsa muhalefetini bir şekilde ortaya koyar, birlikte yaşama mecburiyetiyle tahammül eder”. Günümüzün cihadistleri tam da bu saikle hareket ediyorlar ve bu minvalde yaptıkları vahşi eylemlerine gerekçe buluyorlar. Batı’da devletin işleyen adalet ve güvenlik kurumlarının düzen ve denetim mekanizmaları,farklılıklarla ve başkalarıyla birlikte yaşamayı “mecbur kıldığı” için bu cihadist 10 yEryÜZÜ SofrALArı TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK Ramazan Derleyen TAYFUN ATAY Pazar 6 Temmuz 2015 H FAYDALI BİLGİLER Semavi dine mensup olmayan Ezidi erkeklerin köle, kadınların ise cariye olması IŞİD’e göre caiz. Müslümanın ‘öteki’si ler de demokrasiye ve özgürlüğe mümkün olduğu kadar tahammül ediyor, arada bir de terör eylemleriyle muhalefetlerini ortaya koyuyorlar. Ama devlet kurumları tamamen bozulmuş, asayiş ve emniyet mekanizmalarının çalışmadığı Ortadoğu ülkelerinde bu gruplar, dinî bir düzen kurup toplumda “ahlakı yerleştirmeye” çalışıyorlar. Eşcinsellerden gayrıMüslimlere kadar Müslüman’ın ötekisi olarak kodladıkları herkese cihat ilan edip katlediyorlar. Yaşamalarına izin verdiklerini de “hukukta, şerefte, itibarda, istihdamda layık oldukları” yere tayin ediyorlar: Genelev ve zinayı yasaklayıp,esir aldıkları kadınları cariye yapıyorlar!.. Böylece, fıkıhta orucun kasten bozulmasının gerektirdiği kefaret olarak bugün bile hâlâ “Bir köle veya cariye azat etmek” gibi arkaik bir fetvayı aktüel hale getiriyorlar. Karaman Hoca, İslam’da kölelik ve cariyeliğin aşamalı olarak kalkmasının öngörüldüğünü de söylüyor. İslam’da birden yasaklanmamasını ve sadece şartlarının düzeltilmesiyle yetinilmesini ekonomipolitik nedenlere bağlıyor. İslam toplumunda kölelik ve cariyelik devam ederken, Batı’da kalkmış olmasının ise bir ayıp olduğunu söylüyor. Hoca, bu meselede Müslümanların kusurlu olduğunu itiraf ederken bunun nedeninin ekonomi politik dönüşümün gerçekleşmemesi olduğunu görmüyor. Devlet, üretim tarzı tarafından belirlenen bir kurum. Bugün fıkhın sorunu,tarım toplumunun ihtiyaçlarına göre verilmiş içtihatlarla sanayi hatta sanayi sonrası postmodern toplumun sorularını cevaplamaya çalışmasıdır. Fakihlerin de cihadistlerin de İslam devletinden anladıkları, küreselleşmenin kozmopolitizmiyle bağdaşmayacak bir şekilde bireysel özgürlüğü ve kültürel çeşitliliği yok edecek bir dogma makinesidir. Ama bunun, katı olan her şeyin içinde eridiği postmodernküresel “buhar makinesi” karşısında alternatif olması mümkün değil. ilindiği gibi ramaluğu, baş ağrısı, mide bulanzan ayı boyunca tututısı ve halsizlik gibi belirtilan oruçta amaç, ibadet niler de artar. yetiyle tan yerinin ağarmaYazın sıcak ve kuru mevsından güneşin batmasısimde uzun süre sıvı alımına kadar yeme, içme ve cinnın kesilmesine bağlı olarak FUNDA sel ilişkiden uzak kalmakgelişmesi olası sağlık sorunŞENSOY tır. Oruçta uzun süre aç kalarına da dikkat edilmesi gelınması hem metabolizmarekmektedir. Özellikle güyı yavaşlatır hem de besinlerin yağ neş altında veya sıcak ortamda çalıhaline gelmesini kolaylaştırır. Uzun şan iş gruplarında güneş veya sıcak süren açlığın ardından âni ve fazçarpması risklerinin artışı kaçınılla miktarda yemek yenildiğinde yemazdır. Kronik hastalıklarda, hamimek sonrasında kan şekerimiz hızlelik, emziklilik, diyabet ve aşırı dela artar, ardından da yine hızla dürecede tiroid hormonu salgılanmaşer. Bunun ardından iftar sonrasıyla ortaya çıkan “hipertiroidi” dusında kendimizi yorgun, bitkin hisrumlarında, bunun yanı sıra yoğun sederiz. Ayrıca açlık durumunun fiziksel güç ve çaba gerektiren işleruzun süre devam etmesi baş ağrısı, de çalışan kişilerde uzun süreli gıda baş dönmesi, unutkanlık, dalgınlık, alımının kesilmesi sebebiyle metadikkatsizlik, uykuya eğilim, sinirlibolik dengenin bozulması sorun yalik, hazımsızlık, şişlik, midede ekşi ratabilir. Kalp, karaciğer ve akciğer me gibi sorunlara da neden olur ve yetersizliği olan kişilerin oruç tutiş verimini düşürür. Özellikle iftar malarında, uzun süreli açlık sonrası saati yaklaştıkça sinirlilik, ani öfke yenilen ağır bir yemek sonrasında patlamaları, konsantrasyon bozuksolunum, dolaşım ve kalp yetmez Sıhhatle oruç tutun! B likleri ortaya çıkabilir. Diyabetiklerde, kansızlık ve tansiyon düşüklüğü olan kişilerde tansiyon ve şeker düşmelerine bağlı olarak meydana gelebilecek konfüzyonel durum ve bunun yol açabileceği risklere de dikkat edilmesi gerekir. Yapılan birkaç çalışma ramazan orucunun anne sütü üzerinde miktar ve bileşim olarak etkili olduğuna işaret etmektedir. Yine bazı araştırmalar ramazanda oruç tutanlarda gündüzleri idrar çıkışının azaldığına ve idrarda (sıvı ve elektrolit dengesiyle ilgili) “osmolalite” değerlerinin arttığına işaret etmektedir. Bu değişiklikler idrarda taş oluşumu ve idrar yolu enfeksiyonları gibi ileri aşamalarda böbrek yetmezliği ile sonuçlanabilecek birtakım hasarlarla bağlantılı olabilir. Riskli grupta bulunan ve oruç tutmak isteyen kişilerin mutlaka hekimlerinden izin almaları önemli tabii ki... Kalpdamar ve yüksek tansiyon hastalığı olup ilaç kullananlar, diyabet hastaları, hamileler, böbrek yetmezliği ve diyaliz hastaları, kanser tedavisi görenler, çocuk ve yaşlılar ile hamileler bu bakımdan riskli gruplardır. Oruç tutmaları sağlık açısından sakıncalı başlıca gruplar: 4 Şekertansiyon hastaları. 4Hamileler ve emzirenler. (Sıvı alımının azalması ve süt veriminin düşmesi bebek için sakıncalıdır.) 4 19 yaşın altındaki çocuklar. 4Akli dengesi ve psikolojik durumu bozuk olanlar. 4 Çok yaşlı ve hasta olanlar. 4 Verem ve kanser hastaları. 4 Ağır böbrek ve kalp hastalığı olanlar. 4 Mide ülseri, safrakesesi iltihabı, karaciğer yetmezliği olan kişiler. 4Ağır enfeksiyon geçirenler veya ateşli hastalıkları olanlar. 4 Sık sık ilaç alması gerekenler. (Yrd. Doç. Dr. Funda Şensoy, Okan Üniversitesi Sağlık Bilimleri Yüksekokulu Müdür Yardımcısı) Patlıcan üzerine çeşitleme SOFRA SOHBETLERİ skiden patlıcanın zartılırken, kızgın yağın oratek mevsimi vardı, ya buraya sıçramasıyla başo mevsim de yazdı. Şimladığı bir gerçekti. Hele hadiki gibi, seracılık sayeva da rüzgârlıysa, bitişiksinde her zaman patlıteki evlere kolayca yayılırcan bulunmazdı. Bahardı. Aslında, poyrazıyla, kada turfandası çıkardı önrayeliyle, lodosuyla, kış Artun ce. Yazın kemale erer, yaz İstanbul’un üzerinden Ünsal sonbaharda kartlaşırdı rüzgâr eksik olmaz; lakin, patlıcanlar. Ama “ patlıyazın denizden karaya esecan mevsimi”nde, bollaşıp ucuzlanine “patlıcan meltemi” adı verildı mı, etrafta “ yangın var!” çığlıkmesi de “manîdâr” değil mi? ları da çoğalırdı. İstanbul’un ahşap Sık patlıcan tüketmenin insanlaryapılarla dolu olduğu yıllarda, kida “sevda” ya yani “melankoli” ye mi zaman tüm bir mahalleyi ortayol açtığı, hatta hafiften kafayı oydan kaldıran yangın felâketleri sık nattırdığı konusunda eski tıptan lıkla yaşanırdı. Halk arasında yaykaynaklanan halk inancı da geçgın “patlıcan yangını” deyimi de, mişte pek yaygındı. Örneğin, 16. büyük bir olasılıkla, havaların iyiyüzyıl İngiltere’sinde “mad appce sıcaklaştığı yaz döneminin pat le” (deli elma) diye nitelenen patlıcanı çağrıştırmasından kaynaklıcan uzun bir süre yasaklanmıştı. lanıyordu. Kimi yangınların, ahİtalya’da da, başlangıçta patlıcanın, şap ev mutfaklarında patlıcan kıyiyenleri “delirttiği” inancı yüzün E den yaygın ekimine hemen geçilmemişti. Fransa’da ise ateşlenme ve sar’a hastalığını tetiklediğine inanılan patlıcan, ancak 1700’lerde sofraya kabul edilecekti. Ama günümüzde, Anadolu’nun kimi yöresinde hâlâ “patlıcan delisi” kişilerden söz ediliyor. Patlıcanın kabuğu ya da içindeki maddelerin insanlarda depresyonu tetiklediği iddiasında gerçek payı var mıdır, bilemem. Biyokimyacılara ve psikologlara sormak gerek; “eylül melâli”, hüzün ve melankoli üzerine nefis dizeler yazan şairlere de... Her neyse, halkımızın ÇinHindistanİran tarikiyle Anadolu’ya gelen ve hemen benimsediği patlıcana karşı bir zamanlar Avrupa’da yöneltilen bu suçlamadan etkilendiğini söylemek güç. Tersine, bizde çeşidi de, yapılan yemekleri de boldur. Çeşit bâbında; bostan pat lıcanı, kemer patlıcan, Mustafakemalpaşa (Kirmastı), İzmir Halkapınar, Burhaniye, Lapseki, Bursa Tophane ‘den tutun Hatay’ın küçük tombul patlıcanına, liste uzar gider. İnsanımız, hem şeker hem tuz hem de yağla barışık bu alçak gönüllü bitkinin meyvelerinden neler yapmaz ki: Reçel, turşu, kurutma, salata, börek, kızartma, etli ya da zeytinyağlı dolma, musakka, söğürme, kebap, pilav, imam bayıldı, karnıyarık, “pabucaki”, hünkârbeğendi, islim kebabı... Ben diyeyim 100, siz deyin 200 çeşit yemekle birlikte anılır. Oysa bakın, ünlü Fransız ya da İtalyan mutfaklarına, kaç çeşit “aubergine” ya da “melanzana”lı yemekleri var? Taş çatlasa, bir elin beş parmağını geçmez. Bu yüzden, ülkemizde “Lütfen patlıcansız bir bardak su” istenebilir değil mi?.. e Âdem karısı Havva’yı tahıl ekilen tarlalara, çiftçitabildi; ve gebe kalıp rımcı topluluklar da hayvan otKain’i doğurdu... Ve yine karlaklarına ister istemez göz koydeşi Habil’i doğurdu. Ve Habil ma durumundadırlar. koyun çobanı oldu, fakat Kain Yaşadığımız topraklarda yaçiftçi oldu. Ve Kain, günler geç kın zamanlara kadar hâlâ en tikten sonra, toprağın semeretemel yerelpolitik çatışma sesinden Rabbe takdime getirdi. bebini oluşturan bu konuVe Habil, sürünün ilk doğannun insanın tarihi serüveninlarından ve yağlarından getirde ne kadar yakıcı bir yere sadi. Ve Rab, Habil’e ve onun tak hip olduğunu üç büyük tektandimesine baktı; fakat Kain’e ve rıcı dinin kutsal kitaplarındaonun takdimesine bakmadı. Ve ki anlatılar bize işaret etmekKain çok öfkelendi ve çehresite. İncil’de de Habil ve Kabil’e ni astı. Ve Rab, Kain’e dedi: Ni geniş yer verilmekte olup özelçin öfkelendin ve niçin çehreni likle Habil’in, yaşadıkları itibaastın? Eğer iyi davranırsan, o rıyla İsa ile benzerlik içerisinyükseltilmeyecek mi? Ve eğer de değerlendirildiği fark ediliyi davranmazsan, günah kamektedir. pıda ve pusuya yatmıştır; ve Ancak kaydedilmesi gereonun istediği sensin; fakat sen ken bir diğer önemli nokta, Yaona üstün ol. Ve Kain, karderatılış, Tufan, Kurban gibi Haşi Habil’e söyledi. Ve vaki oldu bilKabil öyküsünün de üç seki kırda oldukları zaman, Kamavi dinin söylem havzasını in, kardeoluşturan şi Habil’e Sümerler’e karşı doğru izikalktı, ve nin süonu ölrülmedürdü” si. Tarih(Tevrat; çi MuazTekvin, 5: zez İlmi18). ye Çığ, bu Semavi hikâyenin dinlerin kökleriilk kutsal nin de Sükitabın ‘Kain, kardeşi Habil’e karşı kalktı ve onu öldürdü’ mer medaki yatinlerinratılış öyküsünde ilk kan böyle deki anlatılardan çıktığını son akıyor; kardeş katli böyle başderece ikna edici verilerle orlıyor. Tevrat’ta karşımıza çıkan taya koyuyor. Bunlar arasında, anlatı, Kur’an’da kardeşlerin Sümer çoktanrıcılığı içerisinismi verilmeden, bazı (özellikle den şekillenmiş birini de pay“ekonomik”) ayrıntılardan da laşalım: arındırılmış olarak şu şekilde “Çoban Tanrısı Dumuzi ve tekrar edilmekte: Çiftçi Tanrısı Enkimdu, Aşk ve “Ey Muhammed! Onlara Bereket Tanrıçası İnanna’ya Âdem’in iki oğlunun kıssasıâşık olurlar. Ona kendilerinı doğru olarak anlat: İkisi bini beğendirmek için de kenrer kurban sunmuşlar, biridi ürünlerinden getirirler. Tanninki kabul edilmiş, diğerininrıça, Çoban Tanrısı’nı seçer ve ki edilmemişti. Kabul edilmeonunla evlenir (M.İ. Çığ, “İbrayen, ‘And olsun seni öldürehim Peygamber”, 2002, s. 70). ceğim’ deyince kardeşi: ‘Allah Öte yandan HabilKabil çatışancak sakınanların tekdimesimasının kutsal kitaplara yanni kabul eder’ demişti. ‘Beni öl sımış hali, geçmişten bugüne dürmek üzere elini bana uzavarlığını sürdüren çiftçiçoban tırsan, ben seni öldürmek için karşıtlığı olsa da bunun aslınsana elimi uzatmam, çünkü da “kız meselesi”nden çıktığıben âlemlerin na dair de anRabbı olan latılar mevcut! Allah’tan kor(Zaten yukarıkarım. Ben da verilen Sühem benim, mer efsanesi hem de kende bunun ipuçdi günahını larını barındıyüklenip cerıyor.) hennemliklerBuna göden olmanı isre Âdem ile terim; zulmeHavva’nın iki denlerin cezaerkek çocuğu sı budur. Buarasındaki çaHabil’in takdimesi semadan gön tışmanın asıl nun üzeriderilirken ateşle kabul edilirken... ne, kardeşinedeni şu: Hani öldürmekte nefsine uydu bil ile Kabil birer ikiz kız karve onu öldürerek zarara uğradeşle doğmuş olup insan soyuyanlardan oldu” (Kur’an; Mainun devam zorunluluğundan de: 2730). dolayı yekdiğerinin ikizi ile Habil ile Kabil’in öyküsü, inevlenmek durumundaydılar. sanlık tarihinin en eski sosyoe Ancak Habil’in kız kardeşi (Lekonomik çatışmalarından biribuda) çirkin, Kabil’inki (Aklini, onun toplumsal düzeni sarma) güzeldi. O yüzden Kabil, sıcı mahiyette ne kadar köklü güzeller güzeli ikizini Habil’e ve güçlü etkiye sahip olduğunu kaptırmamak için onu öldürüp gözler önüne sermekte aslında. kız kardeşini de alıp kaçtı. Yaklaşık 10 bin yıl önce gerBu anlatı, Eski Ahit’in Araçekleşen Tarım Devrimi, yani mice tefsirlerinden bazı habitki ve hayvan evcilleştirmedislere ve kısasi enbiyaya kasiyle başlamış yiyecek üreticidar pek çok kaynakta karşımıliğinin en istenmedik sonuçlaza çıkıyor. Ve hem bu, hem de rından biri olarak ortaya çıkan daha önce aktardığımız kutsal “çiftçiçoban çatışması”dır bu... kitaplara girmiş anlatılar, SüToprak, hem bitki, hem de merlerden verilen örnekte de hayvan yetiştiriciliği için bir olduğu üzere, aslında insanlı“bereket kaynağı” haline gelğın yüz binlerce yıllık birikidikten sonra “tarla mı, otlak minden mitsel/efsanevi motifmı” kavgası, bu iki iktisadi etler halinde süzülüp geliyorlar. kinliğin her birine özelleşmiş Bu bağlamda da efsanedin topluluklar arasında çok ciddi ilişkisi üzerinde durmak kaçışekilde baş gösterdi. Bu, bugünılmazlaşıyor. ne kadar da devam edegelmişYarın: MİT/EFSANE tir. Hayvancıçoban topluluklar HABİLKABİL “V C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle