28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 3 Mayıs 2015 haber EDİTÖR: AYŞEGÜL ÖZBEK TASARIM: MÜGE KAYGUSUZ 12 ‘Paralel’ ablukası Al Birini Vur Ötekine aksim’de 1 Mayıs’ı kutlamakta direnen sendikaları iyi niyetli ve art düşünceli olmakla suçladığı yetmiyormuş gibi, bir de kaos yaratmanın peşindeler diye itham etti. Oysa 1 Mayıs günü kaos yaratan da kendisi! Başkanlığından beri Taksim’de işçilerin yılda bir kez olsun diledikleri gibi, içinde bulundukları sosyal, ekonomik acımasız sorunları haykırmalarından korkuyor. Sendikalar binlerce üyesiyle burada toplansalar kaos yaratacak tek bir eylem çıkmayacağını bile bile bu masum ama inatçı direnişlerini yıllardır engellemeye çalışıyor. Önceki gün İstanbul’u buyruklarıyla, devletin polisinin işgali altındaki bir kente dönüştüren Bay RTE bu uygulamalardan adeta zevk alırcasına Saray’ından izledi herhalde. Tek adam olmanın basit güdüsüyle kentte yarattığı toplumsal kaosu aynı gün tavır ve konuşmalarıyla kanıtladı. HHH Halkla birlikte olmak için değil elbette. Düpedüz muhtarlardan şoför esnafına kadar Saray’da insanları toplamasının nedeni, tarafsız bir cumhurbaşkanı ya; toplumsal kesimlerden partisi AKP’ye oy sağlamak! 1 Mayıs günü işçileri topladığı Saray’da; oy yalakalığı yapmadan ve başkanlık sistemini övmeden önce şayet dinlemedi iseniz söze nasıl başladı, tahmin edemezsiniz. “Ben ‘dedi’ hayata işçi olarak başladım.” Alkış bekledi. Salonda tık yok. Tabii oy goygoyuna ve de bermutat başkanlık kara sevdasını içeren lafa girmeden önce şoförleri delikanlı, her biriniz adam gibi adam diye okşadı. Sonrası daha ilginç. Arkadaşlarının, kardeşlerinin bağlı oldukları sendika ile 1 Mayıs’ta Taksim’e çıkmalarını hiç umursamadan, işçilerin gözlerine bakarak; “Taksim’de on bin kişi ile bulunmak anma değil, kaos çıkarmak olur” dedi. Suçlayıcı bu sözlerine salonda tepki izlenmemesini nasıl yorumlarsınız bilemem ama bana göre bu Saraylıdan çok, karşısında oturan yüzlerce işçinin yuh diye bağırmaması terbiyelerinin eseri. HHH CHP lideri Kılıçdaroğlu’na ekonomik vaatlerinin kaynağını soruyor. Nasıl bir vurdumduymazlık, utanmazlık eseridir ki: 12 yılda toplumu getirdiği noktanın üstelik rakamlar vererek hesabını soran Kılçdaroğlu’nun açıklamalarını yanıtsız bırakarak üç maymunu oynuyor. Sen CHP’den vaatlerinin kaynağını soracağın yerde: Hadi bakalım yüreğin yetiyorsa ben 12 yılda bu ülkede 17 milyon yoksul… 6 milyon 200 bin işsiz... 5 milyon borç batağında insan, 11 milyon güncel yaşamın sıkıntılarıyla boğuşan emekli yarattım deyiver de... …hemen her gün TV’lerden suratına vurulan bu gerçeklerin hesabını ver, boyunun ölçüsünü görelim diyor Kılıçdaroğlu… …beyefendide tık yok! Hemen her gün babayiğit, sözünü sakınmadığı iddiasında olan dünün sorumlu başbakanı, bugün başkan olup Türkiye’yi batağa düşmekten koruyacak, kurtaracak nutukları atan Saraylı… …herhalde Kılıçdaroğlu’nun amansız sorularına yanıt vermeden bugünü atlattık diye Allah’ına bin kez şükrediyor olmalı! HHH Bu ikiliyi nerelerinden tutarsanız elinizde kalıyor. AD’deki şu kültür zarafetine bakınız: Bundan böyle adı Selahattin olan HDP Başkanı’nı bu adıyla anmayacakmış. Zira Selahattin ismi Selahattin Eyyubi’yi çağrıştırıyormuş! Tek adamlığını diktatörlüğe devşirmenin peşindeki Saraylı ile Başbakanı’nın özetine gelince: Al birini vur ötekine ortaya bir devlet adamı çıkmaz! AKP’nin eleştirerek iktidar olduğu 28 Şubat’ın uygulamaları, 13 yıl sonra ‘Paralel Yapı’ gerekçesiyle yeniden başladı ktidara gelişini “28 Şubat’ın uygulamalarına karşı çıkmasına borçlu olduğu” değerlendirilen AKP, 13 yıl sonra benzer uygulamalara imza atmaya başladı. Milli Güvenlik Kurulu’nun (MGK) 28 Şubat 1997 kararları Başbakanlık’ta oluşturulan “Başbakanlık Takip Kurulu” tarafından tüm kamuda uygulanıyordu. Şimdi de “Paralel Devlet Yapılanması” ile mücadele Başbakanlık Müsteşarlığı’nın eşgüdümünde yürütülecek. Devlete yönelik tehdit kaynaklarından algılanan tehditlerle mücadele etmek amacıyla geliştirilen strateji olan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi (MGSB) ve kamuoyundaki yaygın adıyla “Kırmızı Kitap”ın güncellenmesiyle 28 Şubat dönemi uygulamalarına benzer gelişmeler yaşanıyor. AKP iktidarı tarafından Ekim 2010’da “İrtica” başlığı altında yer alan diğer cemaatlerle birlikte ismi çıkarılan “Fethullah Gülen Cemaati”, 5 yıl sonraki güncellemede “Paralel Devlet Yapılanması” adıyla yeniden dokümanlara girdi. Ankara Cumhuriyet Savcılığı’nca yürütülen soruşturmada da ilk kez T İ Hukukçular isyanda Samanyolu Yayın Grubu Başkanı Hidayet Karaca ve polislerle ilgili tahliye krizinin ardından hâkimler Mustafa Başer ve Metin Özçelik’in tutuklanması tepki çekti. adalet. org internet sitesinde hukukçu görüşlerinden bazıları şöyle: Savcı Evren Özmen: Herkes biliyor ki, bu tutuklamaları siyasetçiler istedi. adı “Fethullahçı Terör Örgütü” olarak anılan yapıya ilişkin MGSB’de yer alan ifadeler hükümete tavsiye kararı olarak iletildi. MGSB’nin uygulamasını daha önce olduğu gibi yine Bakanlar Kurulu yapacak. AKP 1725 Aralık yolsuzluk iddiaları sürcinde harekete geçmişti. AKP iktidarının başlattığı bu uygulama 28 Şubat dönemi ile benzerlikler taşıyor. 28 Şubat döneminde REFAHYOL hükümeti iktidardan düşünceye kadar Genelkurmay bünyesindeki Batı ÇalışHâkim Zafer Uygun: Bazı hâkimler ve savcılar için Reza’nın 700 binlik kol saati gerekmez. 700 TL versen sevinçten böğürürler. Hâkim Refika Nurgül Ünal: Davalardan çekilmeyi düşünüyorum. Hâkim Ramazan Artun: Herhalde dip dedikleri nokta artık burası. Hâkim Yeşim Sayıldı: Bu karar adaletin kendi elleriyle intiharı. ma Grubu’nca (BÇG) “İrticai faaliyetlere karşı” yürütülen çalışmalar, daha sonra Başbakanlık Takip Kurulu’na (BTK) devredilmişti. Bu kapsamda her bakanlıktan ve diğer kurumlardan temsilciler Başbakanlık Müsteşarı başkanlığında her ay toplanıyor ve çalışmaları değerlendiriyordu. Benzer bir çalışmanın bu dönem, kapsamı yalnızca “Paralel Devlet Yapılanması”yla sınırlı kalmak koşuluyla yürütülmesi bekleniyor. l ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Âlimeler törenle belgelerini aldı VAN’da, Âlimler ve Medreseler Birliği tarafından, İslami ilimler alanında verilen eğitimlerini tamamlayarak belge almaya hak kazanan 11 âlime kız için İmam Hatip Anadolu Lisesi’nin konferans salonunda tören düzenlendi. Programa sadece kadın ve çocuklar katıldı. 4 yıllık medrese eğitiminin ardından başarılı olan 11 kız öğrenciye törenle icazet belgesi verildi. lDHA RTÜK’ten Cübbeli’nin TV’sine onay FIRAT KOZOK İsmailağa cemaatinin artık bir televizyonu olacak. RTÜK’e yapılan başvuruda, kuruluş unvanı İsmailağa Medya Anonim Şirketi, logosu ise İsmailağa TV olacağı belirtildi. Şirket sermayesinin tamamının ödendiğine dair belgeler de RTÜK’e sunuldu. Şirketin Nisan 2015’e göre 275.000,00 TL sermaye, şirket özvarlığının olduğu belirtildi. Kurul, yapılan başvuruyu değerlendirerek TV kurulmasına izin verdi. RTÜK’e yapılan sunumda, İsmailağa Medya A.Ş unvanlı ve İsmailağa TV logolu kuruluşun, televizyon yayın ve hizmetlerini uydu ortamından yapmak amacıyla genel yayın türünde uydu televizyon yayın lisansı almak istediği belirtildi. Kurul’un CHP’li üyeleri Süleyman Demirkan ve Ali Öztunç, “Hukuk müşavirliğinin görüşü alınmadığı cemaat isminin logoda kullanılmasının sakınca oluşturup oluşturma dığının RTÜK tarafından tespit edilmediği” gerekçesiyle TV’nin kuruluşu konusunda karşı oy kullandı. AKP’li üyeler, MHP ve HDP’li üye ise destek verdi. Yapılan görüşme sonucunda başvuru dosyası üzerinde yapılan inceleme sonucunda yönetmelik hükümlerine göre gerekli bilgi ve belgeleri ibraz eden söz konusu kuruluşa uydu yayın lisansının verilmesinin uygun olacağı bildirildi. Kamuoyunda Cübbeli Ahmet Hoca ismiyle bilinen Ahmet Mahmut Ünlü de İsmailağa cemaatinin önde gelen isimleri arasında yer alıyor. l ANKARA Mayıs İstanbul dışındaki illerin hemen tümünde coşkuyla, büyük bir gerilim yaşanmadan kutlandı. İstanbul’da ise sürpriz yoktu! Hükümetin “Taksim’de 1 Mayıs kutlatmam” inadı bayramın tadını bozdu. 2012 yılında Taksim’de yapılan kutlamaları AKP’nin tam resmi yayın organları bile öve öve bitirememişti. Taksim 1 Mayıs’a kapatılınca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuruldu. AİHM bu hakkı teslim etti. Ancak AKP direniyor. HHH Kutlamalara biz de İzmir’de katıldık. 1 Mayıs’ın dışında başka bir program koymadık. Saat 11.00’den 17.00’ye dek Gündoğdu Meydanı ve çevresindeydik. Gündoğdu bir kez daha Türkiye’deki renklerin tümüne ev sahipliği yaptı. Biz de hiç ama hiç ayrım yapmaksızın, olabildiğince geniş bir yelpaze içinde tüm alanı dolaştık. Herkesle selamlaştık. Nostalji de yaşadık. 1 Mayıs 1979 İzmir Cumhuriyet Meydanı’nda büyük bir coşkuyla kutlanmıştı. Bugünün CHP Karşıyaka İlçe Başkanı Mustafa Özuslu ile o gün iki üniversite öğrencisi olarak oradaydık. Öğrenci yığınları alana girerken DİSK’e bağlı sendikaların, “gençlik gözbebeğimiz” diye haykırışı bir kez daha kulaklarımda çınladı. Gündoğdu’da Özuslu ile o günleri anarken ortak gençlik arkadaşımız Cüneyt’le karşılaştık. HDP’liler alanın heyecanı yüksek kesimleri arasındaydı. TMMOB şapkalıların yaş ortalaması hayli yüksekti. Onların da çoğu bugünle karışık geçmişi yaşıyordu. Sendikaların ayakta kalmayı başarmış olanları coşkulu bir katılımla dikkat çekiyordu. CHP’nin Gençlik kolları ve Kadın kolları özenle hazırlanmış pankartlarla renk kattılar. Atatürkçü Düşünce Derneği başta olmak üzere karanlığa karşı özveriyle mücadele eden pek çok dernek oradaydı. Cumhuriyet Kadınları Derneği üyeleriyle ayaküstü hararetli bir sohbetimiz oldu. Ayrı bir yazı konusu olabilecek yoğunlukta konuştuk. Ayrılırken söylediğim şu söze hak verdiler: “Ne kadar çok doğruları söylerseniz söyleyin, sözlerinizin gücü ulaşabildiğin ve ikna edebildiğin kişi kadardır.” Hataylı gençler kendi kültürlerine olan inançlarını anlatan ayrı bir pankartın altındaydı. Bugünün gençlik gruplarının aralarındaki coşku ve halay canlılığı seyre değerdi. Suavi’nin konseri sonrasında grupların sorunsuz dağılmaya başlamasından sonra rahatlamış gördüğümüz polislere de “İyi görevler” dedik. Ee biz de çimlere yayılıp çay içmeyi hak etmiştik… HHH 6 saat boyunca yaptığımız ayaküstü sohbetlerin başlıca ortak konusu CHP’den beklentiydi. HDP’liler, “Bizi AKP’nin kucağına siz ittiniz” dediler. DSP’liler, “Gönül rahatlığıyla aranıza katılacağımız bir ortam oluşturmadınız” dediler. Kitle örgütleri, “Bu işi bu kez bitirmezseniz külahları değişiriz” diye özetleyebileceğim bir beklenti yoğunluğunu dile getirdiler. Atatürkçü kimliği öne çıkan dernekler, “Bizi üzmeyin” dediler. Siyasetin, toplumun tüm renklerinin CHP’den beklenti içinde olması CHP için büyük bir güç. Önümüzdeki 34 gün buna karşılık verme çabasıyla geçecek. Noktayı Gündoğdu ile koyalım… Herkesin bir arada yan yana olabilmesi çok güzeldi. 6 saat boyunca en çok şunu mırıldandım: Bu memleket bizim… Bu Memleket Bizim… 1 Stant gerginliği: 4 yaralı BHH ve AKP arasındaki kavgada taraflar birbirini suçladı Fatih Kocamustafapaşa Meydanı’nda Birleşik Haziran Hareketi üyeleri, 301 madencinin hayatını kaybettiği maden faciasıyla ilgili Soma’da yapılacak miting için kurdukları stantta, AKP aleyhine pankart açtı. Açılan pankarta hemen bitişiğinde bulunan AKP seçim standındaki görevliler tepki gösterdi. İki grup arasında çıkan gerginliğin kavgaya dönüşmesi üzerine 4 kişi çeşitli yerlerinden yaralandı. Polis ekipleri, gruplara müdahale ederek kavgayı ayırdı. Yaralılar, ambulanslarla hastaneye kaldırıldı. Çevik kuvvet iki grup arasına set çekerek tekrar gerginlik yaşanmaması için önlem aldı. Öte yandan Birleşik Haziran Hareketi üyesi 8 kişinin gözaltına alındığı öğrenildi. AKP Fatih İlçe Başkanı Ahmet Hamdi Görk, “Türkiye’nin eski geriye kötü günlerine dönmeyi isteyen Haziran Platformu adını verdikleri Gezici, tencereci, tavacı bir ekip arkadaşlarımızın üzerine yürüyüp arkadaşlarımızı darp ettiler” dedi. BHH üyesi Ayhan Kaya ise, “AKP’liler arkadaşlarımıza saldırmışlar. Saldırı sonrası bir de polisler saldırmışlar” şeklinde konuştu. lİSTANBUL/ Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle