18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 9 Nisan 2015 KULTUR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Abdülkadir Öztürk’ün soyut formları Abdülkadir Öztürk’ün heykelleri 5 Mayıs’a kadar Nişantaşı’nda Tem Sanat Galerisi’nde sergilenecek. Öztürk, heykellerinde Anadolu yaşamını konu olarak almış. İç içe geçen formlardaki heykeller günlük yaşam içinde yaşanmış fikirlerin soyutlanmış görsel tasarımları... Yontudaki başarısını tuvale de yansıtan Öztürk’ün yağlıboya tabloları da bu sergide sanatseverlerle buluşacak. 19 Süngülerden bir taht endi kanım, / gündoğumunun kanı, / kanı paramparça bir ayın, / suskunluğun kanı, / kanı ölü kayanın, / (...) kan, şarkılarımın ırmağı, / cehennem denizim. / Kan, doğumumun acılı anı, / son suretimle beslenen.” Meksikalı şair Susana Chávez Castillo, “Bizim Kanımız” adlı şiirini, cinayete kurban giden bir kadının ağzından yazmıştı. Ne ki, aynı zamanda Meksika’nın önde gelen kadın hakları savunucularından biri olan Chávez, bu kez, şiirinde ses verdiği kadınla aynı yazgıyı paylaştı, bir cinayete kurban gitti. 6 Ocak 2011 günü, Juárez kentinde öldürülmüş olarak bulundu. Boğazlanarak öldürülmüş, bir eli kesilmişti. Kimliği ancak beş gün sonra belirlenebildi. Chávez, 1990’ların başlarından beri Juárez dolaylarında öldürülen yüzlerce kadının katillerinin bulunması için sesini yükseltiyordu. Hem bir aktivist olarak, hem de cinayetlere kurban giden kadınlara adanmış şiir dinletilerine katılarak. Yetkililer, son zamanlarda yöredeki pek çok ifade özgürlüğü ve kadın hakları savunucusunun öldürülmüş olmasına karşın, Chávez’in öldürülmesinin onun bu konudaki aktivistliğiyle, kaleme aldığı şiirlerle bağlantılı olduğunu soruşturma boyunca yadsıdılar. Bir süre sonra üç genç Chávez cinayetinden suçlu bulunup hapis cezasına çarptırıldıysa da, birkaç ay sonra gençlerden birinin kanıt yetersizliğinden salıverilmesi soruşturma konusunda derin kuşkular doğurdu. Uluslararası PEN, uzun süredir, Chávez cinayetinden yola çıkarak Meksika’daki yazar ve gazeteci cinayetlerinin çok büyük bir bölümünün cezasız kaldığını vurguluyor. Raporlarda, Meksika’nın, hâlâ, in Stanley Clarke Band Cemal Reşit Rey sahnesindeydi “K Susana Chávez Castillo bolmuş. Uluslararası PEN, Latin Amerika’da, özellikle de Meksika, Honduras ve Brezilya’da, gazeteciler, yazarlar ve blog yazarlarına uygulanan şiddet ve vahşetin protesto edildiği bir edebiyat antolojisi yayımladı. Şairler ve yazarların, öncelikle, şiddet ve cinayetlerin cezasız kalmasına karşı seslerini yükselttikleri “Dokunulmazlığa Karşı Kaleme Sarıl” adını taşıyan bu antolojide, Meksikalı şair Carmen Boullosa’nın Chávez’in anısına kaleme sarıldığı “Dil” adlı şiiri de yer alıyor: “Ben, kopartılmış dilim. / İşkence ettikleri bir bedenden koparttılar beni. / Canımı yakmak ve alçaklıklarına yönelttiğim suçlamalarımı dilsiz bırakmak için. / Korku salmak için. (...) / Kimse dokunamıyor bunu yapanlara, / Suç ortakları hükümette olduğu için. / Saltanat sürüyor bir şiddet ve yalan savaşı (...) / Biz susturulanlar / Çoğalıyoruz her gün / Ve her geçen gün / Yükseltiyoruz sesimizi.” Bir kasırganın sesleri kudurmuşçasına çalıyorlar. Yakın zamanda ölen piyanist George Duke için çaldıkları “Brazilian Love Affair”de adeta bir KatriRR ayda bir ortalamayla müdana kasırgası yaşanıyor. Clarke her iki elivimler kıraathanesine dönüşüyor; ni de kullanarak kontrbasın tellerini topoprockcaz müziğinin kalburüskatlayarak elde ettiği perküsif etki sayetü isimlerinden birini ağırlayarak camisinde göze ve kulağa hitap eden varyeteanın film festivalinden film lere girişiyor. Hepsi teker tefestivaline birbirlerini gören ker uzun uzun sololar yapıyor, Bu adamlar aşina simaları gibi, senbenama en çok puanı toplayan tebizimoğlan’larına ev sahiplitekmil ip pesinde bir horozibiği gibi topği yapıyor. Nisan ayının baladığı saçlarla kinetik davulcu üstünde hanesi büyük bas virtüözü Mike oluyor; konserin orta yeStanley Clarke. cambaz, rinde hızını alamayarak davuUstanın geçen yılın sonlun bas göbeğini kırıyor. kudurmuşçasına larında çıkan son çalışması Gümbür gümbür bir ses; çalıyorlar. “Up” albümü için turlarken mekâna sığmıyor, duvarladüşmüş yolu buralara. KonYakın zamanda rı zorluyor. Return To Foreseri albümden “Last Train To ver parçası “No Mystery”de Sanity” ile açmasında şaşılası ölen piyanist Clarke’ın ritmik figürleri eşlibir şey yok. Aralara eklenmiş George Duke ğinde Beka’dan hop otur hop büyüleyici pasajlar ve muiçin çaldıkları kalkfantastik bir piyano soloazzam bir piyano solosuyla Cameron’dan da parçanın “Brazilian Love su, uzun uzadıya çalınan parçadokusundan keskin bir hatla nın ardından Clarke arkadaş Affair”de adeta ayrılmış, akıl oyunlarıyla belarını tanıtıyor: “Gürcü piyazenmiş Philip Glass’vari minibir Katrina nist Beka Gochiashvili 19 yamal bir atraksiyon geliyor. kasırgası şında, Teksaslı davulcu Mike Bu her ne kadar aşırı teknik Mitchell 20 yaşında, şu karyaşanıyor. bir gövde gösterisi gibi görünşımdaki adam ise 70 yaşınse de, duygularının eksik olda (kahkaha atıyor), yok deduğu söylenemez. Kanıt: bisğil tabii ki otuzunda, keyboardcu Cameron te adam o kadar iri ki, elinde oyuncak gibi Graves”. Alkışlar arasında da “ben Louis duran elektrik basla çaldığı, seyirciyi ayaArmstrong” diyor şakacı Clarke. ğa davet ettiği “School Days”. 64 yaşındaki Filedelfiyalı, kendine gençİyi de bizde koltuğu bırakacak mecal lik aşısı yaparcasına bir topluluk kurmuş; kaldı mı? Oturduğumuz yerden biz yoruöte yandan da bu yetenekli gençleri dünluyoruz, ama sahnedekilerde ter bile yok. ya vitrinine çıkarmakta imtina etmemiş. Oysa biz son gayretimizi en az bir saat Çalgısal açıdan çok da ilginç bir tercihte ayakta kalmayı göze alarak çıkış kapısınbulunmuş; iki adet tuşlu çalgı kullanarak dan tuvaletlere kadar uzanan imza kuyruekibin beygir gücünü arttırmış. ğuna saklıyoruz. Bu adamlar tekmil ip üstünde cambaz, ([email protected]) MURAT BEŞER Suç ortakları hükümette C Şiirle protesto Meksika’daki politik cinayetleri, kadın cinayetlerini en iyi anlayacak ülkelerden biri de Türkiye. Şimdilerde, tek adam zorbalığının egemen kılınmak istendiği günler yaşıyoruz. Evet, “Bir insan kendine süngülerden bir taht kurabilir, ama o tahta oturamaz.” sanların ifade özgürlüğü haklarını kullanmaları konusunda dünyanın en tehlikeli ülkelerinden biri olduğu belirtiliyor. 2004’ten bu yana en az 67 gazeteci, yazar ve blog yazarı öldürülmüş Meksika’da. Bu cinayetlerden pek azı açıklığa kavuşturulmuş, ama onlar da pek inandırıcı değil. Son on yılda ise en az on gazeteci ortadan kay Cezasız kalan cinayetler Türkiye, çok uzun yıllardır bir baskılar, sansürler, adaletsizlikler, kıyımlar ve kırımlar ülkesi. O yüzden, biz Türkiye’de yaşayanlar, Meksika’da yaşananları çok iyi anlarız. Politik cinayetlerin faili meçhul kaldığı, kadın cinayetlerinin çığ gibi büyüdüğü, baskılara karşı sesini yükselten gazetecilerin dışlandığı ve soruşturmalara uğratıldığı bir ülkenin çocuklarıyız. Şimdilerde, düşünce ve ifade özgürlüğüne karşı ağır baskıların yasallaştırıldığı, tek adam zorbalığının egemen kılınmak istendiği günler yaşıyoruz. Kim demişti: “Bir insan kendine süngülerden bir taht kurabilir, ama o tahta oturamaz.” Kıyımlar ve kırımlar ülkesi Onat Kutlar ve Sinematek konuşulacak İstanbul Film Festivali bugün özel bir etkinliğe ev sahipliği yapacak. İstanbul Film Festivali kurucularından Onat Kutlar ve arkadaşları tarafından 1965 yılında kurulan Türk Sinematek Derneği’nin bu yıl kuruluşunun 50. yılı olması nedeniyle hem Sinematek’i, hem de ölümünün 20. yıldönümünde Onat Kutlar’ı özel bir söyleşiyle anacak. İstanbul Modern’de saat 16.00’da gerçekleştirilecek söyleşinin moderatörlüğünü İstanbul Film Festivali’nin 25 yıl bo FİLM FESTİVALİ’NDE BUGÜN 34. yunca direktörlüğünü yürüten Hülya Uçansu üstlenecek. Söyleşide, festivalin kurucularından ve danışma kurulu onur üyesi sinema yazarı Atilla Dorsay, gazeteciyazar Zeynep Oral, 13 yıl boyunca festivalin artistik direktörlüğünü yürüten eleştirmen, yazar Vecdi Sayar ve Sinematek’in kurucularından ve ilk üyesi Jak Şalom konuşmacı olarak yer alacak. Sinematek ve Onat Kutlar özel Dorsay, Oral ve Sayar konuk gösterimi: “Il Gattopardo” Onat Kutlar’ın en sevdiği yönetmenlerinden Visconti’nin 1963 yapımı başyapıtı “Il Gattopardo / Leopar” festival kapsamında bugün saat 19.00’da İstanbul Modern ve 10 Nisan’da saat 16.00’da Rexx sinemasında gösterilecek. Yeni kopyasının gösterileceği, 1963 Cannes Altın Palmiye En İyi Yönetmen Ödüllü “Leopar”, hem Visconti’nin en iyi yapıtlarından hem de gelmiş geçmiş en iyi tarih filmlerinden biri olarak kabul ediliyor. l Kültür Servisi Raif Hikmet Çam yaşamını yitirdi iyatro sanatçısı, Raif Hikmet Çam, uzun süredir mücadele ettiği hastalığa yenilerek Adana’da yaşamını kaybetti. Çam için, yarın saat 10.00’da Adana Devlet Tiyatrosu Hacı Ömer Sabancı Kültür Merkezi Sahnesi’nde tören yapılacak. Çam, Kabasakal Mezarlığı’nda toprağa verilecek. Ankara Başkent Tiyatrosu’nda 1965’te profesyonel tiyatro hayatına adım atan Çam, 19671972 yıllarında Ankara Mithatpaşa Tiyatrosu’nda, daha sonra Meydan Sahnesi ve Kardeş Oyuncular’da görev aldı. l Kültür Servisi T C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle