28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 15 Nisan 2015 TASARIM: ZARİFE SELÇUK Genelkurmay’ın ‘takdire şayan’ olarak nitelendirip teşekkür ettiği Ağrı’daki çatışmada yaralı askerleri halkın taşımasına Erdoğan “Külliyen yalan” dedi umhurbaşkanı Tayyip Erdoğan Genelkurmay’la ters düştü. Genelkurmay, çatışma bölgesindeki yaralı askerleri taşıyan yurttaşlara teşekkür etmiş ve bu davranışı ‘takdire şayan’ bulduğunu açıklamıştı. Dün konuşan Erdoğan ise “Bunların tümü, külliyen yalandır” dedi. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Türkiye İhracatçılar Meclisi Başkanı Mehmet Büyükekşi ve beraberindeki heyeti kabul eden Erdoğan, TÜSİAD’ın açıklamalarıyla güven ve istikrarı baltaladığını savundu. ‘Ya siz kendinizi ne sanıyorsunuz’ Demirtaş’tan yanıt: Güray Öz haber 7 İş İşten Geçiyor ek çok devletin terk ettiği, yenisine izin vermediği nükleer santrallarda inat etmek, anlaşılabilir bir iş değildir. Evet, bu nükleer merakında Türkiye yalnız değil, yanı başımızda İran’da da aynı inat başka niyetlerle de birleşerek sürüp gidiyor. Vizyon vizyon diye 2071’i kerteriz alanların, “Büyük Osmanlı” rüyaları görenlerin de böylesi niyetleri olabilir. Nükleer güç olma hevesiyle santrallara kapı açma kolaylığı çekici gelebilir. İsrail’i, İran’ı örnek göstererek “onların var bizim niye olmasın” mantığıyla tehlikeli maceraya meşruiyet aramak iyi bir şey mi? HHH Türkiye açıkça büyük bir tehlikeyle karşı karşıyadır. İktidar partisinin nükleer santrallar konusundaki ısrarı, güneş ve rüzgâr zengini ülkemizi geri dönülmesi zor bir yola sokuyor. AKP, Türkiye’nin geleceğini ipotek altına alıyor. Elektrik santrallarını yönetemeyen, denetleyemeyen, ne olduğunu anlayamayan, seçim zamanı kesintileri trafolara giren kedilerle açıklamaya kalkan iktidar partisi, insana, çevreye değer vermediğini kestirmeden cümle âleme gösteriyor. HHH Nükleerde söylendiği gibi güvenli santral diye bir şey yoktur. Gerçekleşen “kazalar” hep teknolojik olarak üst sıralarda yer alan ülkelerde gerçekleşmiştir. ABD, Sovyetler Birliği, Japonya teknolojik gelişmişliklerine karşın bu kazaları önleyememiş, kendi ülke sınırlarının ötesinde zararlara neden olmasına engel olamamışlardır. Batı Avrupa ise hızla enerjisini nükleer santrallardan sağlama politikalarını terk ediyor. Almanya tipik ve dikkate alınması gereken örnektir. HHH Nükleer santrallar yalnızca güvenlik açısından değil, sürekli birikmesi kaçınılmaz, tehlikeli nükleer atıkların saklanması, depolanması açısından da büyük bir sorundur. Almanya nükleer santralların tamamını 2023 yılına kadar kapatıyor, ancak atıkları ne yapacağını, zarar vermesini önleyerek nasıl depolayabileceğini bilemiyor. Bu atıkların depolanmasındaki zorlukları bir grup gazeteci arkadaşla gidip yerinde görmüştük. Gorleben kasabasında yerin 9 bin metre altında bir tuz madeninin içinde depolanma projesi, kazı işleri neredeyse tamamlandığı halde kasaba halkının itirazları nedeniyle gerçekleştirilemiyor. Yine aynı bölgede Elbe kıyılarında nasıl depolandığı bilinmeyen yüzlerce atık varili, küçük boy castorlar kayıptır. Nehre karışmış olma olasılığı herkesi korkutuyor. HHH Ama bizimkiler biliyorsunuz çok cesurdurlar; hep kestirme çözümleri vardır. “Atıklar hokus pokus Rusya’ya gidecektir! CED raporu gereksizdir. Uzman meselesi mi? Rusya’ya öğrenciler gönderilecek, Rusça ve İngilizce eğitim görecek bu öğrencilerin yöneteceği, çalışacağı santral tabii ki güvenli olacaktır efendim.” Kuşkusuz bu arada biat meselesinin önemi de bir ön eğitimle halledilecek, “kaderlerin üstünde bir kader vardır”, “uçak bile düşüyor, tüp bile patlıyor” örneklerine özel ihtimam gösterilecektir. HHH Şaka yapmıyoruz. Bu söylediklerimiz ne yazık ki günümüzün gerçekleridir. İşte Akkuyu nükleer santral ihalesi apar topar, halkı tekrarına terbiyemin izin vermediği sözlerle anan bir işadamına veriliyor. Tehlike artık bir proje olmaktan çıktı, eyleme dönüştü. Ne yapalım? Bu günlerde sık sık, hemen her konuda yineliyorum; ne yapalım? Çok çabalamış olduğumuzu sanmıyorum; geç kaldığımız bile söylenebilir, ama belki hâlâ umut vardır. Bir ilk, bir başlangıç olarak, daha önce de yazmıştım, değerli genç arkadaşım Filiz Yavuz’un “Beni ‘Akkuyu’larda Fenersiz Bıraktın” (Can yayınları) adlı araştırmasını önerebilir miyim? P C Kim olduğumu sormuşsun, tanışalım mı? HDP lideri Selahattin Demirtaş, parti üyelerine yönelik, “Yav siz kendinizi ne sanıyorsunuz?” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yanıt verdi. Demirtaş, Twitter üzerinden Erdoğan’a, “Kim olduğumu sormuşsun, tanışalım mı?” dedi. Demirtaş daha sonrasında da “7 Haziran’da” mesajıyla, milletvekili seçimlerine gönderme yaptı. Öte yandan HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, çözüm sürecinin “bıçak sırtı” olduğunu ve hükümetin süreci krize sokabileceğini belirtti. Yüksekdağ, “Siyasi iktidar, hükümet, TSK ile elbirliği, işbirliği içerisinde Ağrı’da bir provokasyon geliştirmiştir, ancak bu provokasyon elinde patlamıştır” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet ‘HDP provokasyonu’ Jandarma ile PKK’liler arasında çıkan çatışmaya değinen ve HDP’ye suçlamalar yönelten Erdoğan, şu değerlendirmeyi yaptı: “Güvenlik güçlerimizin önlem alması ve PKK ateş açıyor. Özel olarak yapılan bir operasyon yok sadece güvenlik önlemi alınıyor. Bir provokasyon varsa bu devletin değil, terör örgütünün Yurttaşların yaralı askerlere yardımı objektiflere böyle yansımıştı. güdümündeki partinin kurgu lücü örgüt ve HDP’nin samimi edecekler önce milletin oyuladığı bir provokasyondur. Ya yetsizliğinin ispatı olduğunu nu tehditle değil rıza ile almayı belirten Erdoğan, HDP’lilere ralanan jandarma personeliöğreneceksiniz” dedi. mizin kendi haline terk edildi “Ya siz kendinizi ne sanıyorsu‘Papa’yı uyarıyorum’ ği, böyle bir iddia var ya, güya nuz” sözleriyle yüklendi. Erdoğan, “Devletin ve milletin orada jandarma yaralı halde Papa’nın Ermeni iddialarıbırakılmış, onları siviller, ken huzuruna yapılan hiçbir salnı “soykırım” olarak nitelendi mensupları oradan gelip al dırıyı karşılıksız bırakmayız. dirmesinden üzüntü duyduğuİrlanda’da nasıl yapılmışsa mış. Bunların hepsi kayıtlarla nu belirten Erdoğan: “Buradaresimlerle zaten elimizde mev toprağa gömülüp üzerine beton ki ziyaretinde farklı bir siyadökülecektir. Bu yapılmamışsa setçi görmüştüm, dikkat edin cut. Bunların tümü, külliyen karşı taraf sözünü yerine getir din adamı demiyorum siyasetyalandır.” Ağrı’daki çatışmanın devlememiş olacaktır. Türkiye parçi diyorum. Papa’yı da bir daha tin çözüm süreci konusundaki tisinde olma iddiasında olanlar böyle yanlışlara düşmez diye duruşuyla ilgisi olmadığını, bö önce bu ülkenin birliğini kabul kınıyor ve uyarıyorum” dedi. Soru ve yanıtlarla perde arkası iyadin’de birisi PKK’li iki kişinin öldüğü, 5’i asker 6 kişinin de yaralandığı olayın AHMET üzerinden 3 gün ŞIK geçti. Gerçekte neler olduğuna dair fikir vermesi için soru cevaplarla neler yaşandığını aktaralım istedik: Çatışma bölgesinde ne yapılacaktı? 11 Nisan’da, HDP ve DBP’nin organize ettiği bir fidan dikme etkinliği yapılacaktı. Etkinlik için bir platform kurulmuş, dikilecek fidanların çukurları bile kazılmıştı. Çatışmaya da sahne olan etkinlik alanı nerede? Tendürek Dağı’nın eteklerinde bulunan olay yeri Yukarıtütek köyünün iki kilometre kadar uzağında bulunuyor. 1015 hanelik ve 45 seçmeni bulunduğu söylenen köy ise 1990’lı yıllarda JİTEM’in karargâhı olarak biliniyor. Köyle ilgili JİTEM’in kanlı infazlarının ve işkencelerinin yapıldığı olaylar halk arasında hâlâ konuşuluyor. Muhabirimiz Ahmet Şık, bölgeye gitti ve çatışmanın ardındaki sır perdesini aralayacak soru ve yanıtları sıraladı D Daha önce benzer bir etkinlik yapıldı mı? Benzer bir etkinlik geçen yıl da aynı bölgede gerçekleşti. Bölge halkı etkinliğe PKK’lilerin katıldığının yetkililer tarafından bilindiğini ancak herhangi bir sorun çıkmadığını söyledi. Geçen yılki etkinlik için güvenlik kuvvetlerinin bir kaç kilometre gerideki Boyalan köyünde tertibat alıp alana gidenlere üst araması yaptıklarını belirten Diyadinliler, “Hatta bariktaların önünde hatıra fotoğrafı çeken arkadaşlarımızı ‘Orada örgütten gelenler de olacak fotoğraflarımızı vermeyin’ diye uyardılar. Yani PKK’nin oraya geleceğini biliyorlardı” hatırlatması yaptı. PKK’lilerin varlığı biliniyor muydu? Çözüm süreciyle birlikte ortaya çıkan zımni anlaşma bölge halkı tarafından “Asfalta kadar askerin, sonrası PKK’nin” diye özetleniyor. Çatışmanın yaşandığı bölgede PKK varlığından güvenlik kuvvetleri de haberdar. Hatta Tendürek dağında PKK’nin büyük bir karargâhı olduğunu bölge halkı bile dil lendiriyor. Bölgede daha önce çatışma yaşandı mı? Yöre halkı 1990’lı yıllardan bu yana herhangi bir çatışma ya da askeri hareketliliğin olmadığını söylüyor. Zaten çözüm süreci ile birlikte 2 yıldan fazla bir zamandır PKK ile TSK arasında ülke genelinde herhangi bir çatışma yaşanmadığının da altını çiziyorlar. Asker neden oradaydı? Genelkurmay açıklamasında fidan dikme etkinliğinin PKK tarafından organize edildiği belirtilerek, “Etkinlikte bölücü terör örgütünün propagandasının yapılacağı, vatandaşlarımıza seçimde destekledikleri adaylara oy vermeleri konusunda baskı uygulanacağı yönünde bilgi” alınmıştır” denildi. Valilik de, etkinliğe katılacak vatandaşların güvenliğini sağlamak maksadıyla askerlerin görevlendirildiğini açıklamasını yaptı. Olay günü neler oldu? Ağrı Valiliği başta olmak üzere hükümet kaynakları çatışmanın askerlere ateş açılmasıyla başladığını açıkladı. Örgüt kaynakları ise operasyon düzenleyen askerlerin bölgede bulunan PKK’lilere ateş açması üzerine çatışma yaşandığını açıkladı. Hükümet ve Genelkurmay ise operasyon yapıldığı iddialarını yalanladı. Ertesi gün olay yerinde görüştüğümüz çatışmaya giren PKK’lilerden ikisi sabaha karşı 04.00 sıralarında askerlerin bölgeye geldiğini belirterek, “Hem havadan indirme yapıldı hem de zırhlı araçlarla bölgeye çok sayıda asker gelmişti. Doğrudan ateş açmaya başladılar ve biz de karşılık verdik. Bir arkadaşımız ilk ateş sırasında öldü. Çevremizi kuşatarak bizi imha etmek istediler ama geride güçlerimiz vardı ve planladıkları gibi olmadı. İlk indirme yapan askerler de yaralanınca geridekiler gelemedi. Çatışma, sivil halk gelene kadar saatlerce sürdü. Akşam saatlerinde halk geldikten sonra bizimle askerler arasına girdi ve ateş edilmesini engelledi. Yaralı askerler de böylece olay yerinden alındı. O askerleri önümüze adeta bir yem olarak koydular. Bölgeye hâkim değiller. İsteseydik hepsini öldürebilirdik. Bunun bir provokasyon olduğunu düşündüğümüz için sadece kendimizi koruduk” dedi. Çatışmada kaç kişi öldü? Her iki taraf da birbiriyle çelişen açıklamalar yaptı. Hem Ağrı Valiliği hem de hükümet yetkilileri “Beş terörist etkisiz hale getirildi” derken dört askerin de yaralandığını duyurdu. Açıklamada birisi yaralı iki PKK’linin de yakalandığı belirtiliyordu. PKK kaynakları ise sadece Serhat Kızılay isimli bir PKK’linin öldüğünü birisi yaralı olan iki kişinin de örgütle ilişkisi olmayan siviller olduğunu açıkladı. Örgüt yaralanan asker sayısının da 7 olduğunu iddia etti. Şu ana kadar ortaya çıkanlara bakarak Cezmi Budak ile bir PKK’linin öldüğü, Cenap İlboğa ile 5 askerin de yaralandığı kesin. Diyadin’de ölüm sessizliği Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla ilçeye giden CHP Ağrı milletvekili adayı Erhan, “kentte tedirginlik var” dedi DP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’ın, muhalefet liderlerine Ağrı Diyadin’deki olaylarla ilgili “Ağrı’ya gidielim” çağrıFIRAT sı üzerine CHP Lideri KeKOZOK mal Kılıçdaroğlu’nun talimatıyla kente giden Kılıçdaroğlu’nun başdanışmanı ve Ağrı 1. sıra milletvekili adayı Cemil Erhan, olayın ardından kentin büyük bir tedirginlik içerisinde olduğunu söyledi. Çatışmalarda kamuoyuna yansıdığı gibi 5 değil 2 kişinin öldüğünü, bunlardan birinin eski HDP Diyadin ilçe başkanı, birinin de PKK’li olduğunu ifade eden Erhan, konunun diğer siyasi partilerin de katılımıyla oluşturulacak bir komisyon tarafından ayrıntılı olarak ele alınması gerektiğini ifade etti. CHP Ağrı örgütünden bazı isimlerle birlikte belediye başkanı, kaymakam ve vali ile görüşmeler yapan Erhan, ilk izlenimlerini Cumhuriyet’e şöyle anlattı: CHP’li Cemil Erhan Aygün: Orduya teşekkür CHP’li Hüseyin Aygün, çatışmada yaralı askerlere yardım eden yurttaşları kutlayan Genelkurmay’a teşekkür etti. Ağrı’daki çatışmanın provokasyon olduğunun ortaya çıktığına dikkat çeken Aygün, Efkan Ala’nın olaya müdahil olmasına da tepki gösterdi. H DTK Eşbaşkanı Hatip Dicle, HDP Grup Başkanvekili Pervin Buldan, Ceylan Bağrıyanık ve Ağrı milletvekili adayı Leyla Zana olaylarda yaşamını yitiren Cezmi Budak’ın ailesine taziye ziyaretinde bulundu. n Diyadin’de ölü bir şehirle karşılaştık. Oturacak ne bir lokanta, ne bir kahvehane ya da dükkân... Hepsi kapalı. Büyük bir tedirginlik ve sessizlik var. n Yaptığımız görüşmelerde gerçeklerin kamuoyuna yansıtılmadığını gördük. nGeçeklerin tespit edilmesi için diğer siyasi partilerin içinde yer alacağı bir heyetle geniş kapsamlı araştırma yapılarak, kamuoyunun bilgilendirilmesinde fayda var. n Olayda büyük bir bilgi eksikliği ve istihbarat zaafiyeti var. n İlçede yapılan ağaç dikme şenliği 3 senedir yapılıyor. Bu sene “Artık kan akmasın, analar ağlamasın” diye ağaç dikme programı ekleniyor. Hazırlıklar 1 hafta önceden başlıyor. n Olaydan önce Diyadin’den bir ihbar da gidiyor. Şenliklerde olay çıkabileceği belirtiliyor. Valinin talimatıyla 15 asker bölgeye gidiyor ve çatışma çıkıyor. n Böyle bir olayın yaşanmaması için eğer PKK’lilerin önceden oraya gittiği söyleniyorsa, arada bir tampon bölge oluşturulmalıydı. n Vali Bey, “İhbar geldi, ihbarlar üzerine bölgeyi koruma altına alma kararı aldık ancak istenmeyen olaylar oldu” dedi. Ancak ölü sayısındaki karışıklığa açıklık getiremedi. n Bu olayın seçim öncesinde yaşanması çok manidar. Üzerinde durulmalı. Bu olay bir provakasyondur. HDP’nin oy alması ya da almamasını isteyenlerin içinde olduğu bir provakasyon. Kalkan: Talimatımız yok! PKK yöneticilerinden Duran Kalkan, çatışmayla ilgili “bizim bilgimiz, talimatımız yok” dedi. Kalkan, “PKK’liler bunu yaptı’ deniliyor, böyle bir kararımız yok, böyle bir çalışmamız yoktur. Biz olaya bulaştırılıyoruz, öyle bir şey yapmış değiliz” diye konuştu. Kartal: Ayağa ateş ettiler MedNuçe TV’ye konuşan KongraGel Eşbaşkanı Remzi Kartal “İlk ateş eden helikopter, asker. Oraya askeri getirip bırakanlar gerilla tarafından onların katledilmesini istiyor. Gerilla öldürme amacıyla müdahale etse, hepsi yaşamlarını yitirecek. Ayaklarına, farklı biçimde ateş ediyorlar” dedi. Baskıyla oy isteyen namerttir Ağrı Belediye Başkanı DBP’li Sırrı Sakık, Diyadin’deki olayların “bir yol kazası” değil, planlı projeli bir operasyon olduğunu iddia etti. Sakık, “Kamuoyuna çağrımdır. Kim ki bize baskı ve tehdit ile oy veriyorsa namerttir. Eğer biz de baskı ve tehditle oy talep ediyorsak, biz de namerdiz” dedi. l AĞRI/ DHA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle