23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Kadınlar ‘davul’larını da alıp geldiler Ömer Tuğrul İnançer: “Hamileliği davul çalarak ilan etmek bizim terbiyemize aykırıdır. Böyle karınla sokakta gezilmez!” Nasıl doğuracaksınız? Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu: “Bu işin doğalı, fıtratı normal doğumdur. Hasta ikna olmak istemiyorsa psikolojik desteği verelim. Sonuçta manavdan muz almıyoruz”. Gülemez miyiz? Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç: “Kadın da iffetli olacak. Mahremnamahrem bilecek. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak.” EDITÖR: ESRA AÇIKGÖZ TASARIM: İLKNUR FİLİZ 16 Pazar 8 Mart 2015 17 ISYANIN KADINLARI Bugün 8 Mart Dünya Kadınlar Günü. Son bir yılda sesleri her zamankinden farklı yükseldi ya da dünya onları duymaya başladı. Kimi oğlunu, kocasını diri diri gömdüğü maden ocağından yükseltti çığlığını; kimi faili belli kurşunların, gaz bombalarının kucağından aldığı çocuğunun mezarında. Kimi eşit işe eşit ücret diyerek işverenin kapısında isyan etti, kimi hastalığa karşı inadına yaşam diyen çocuğunun elini tutarak çıktı sokağa. Yaşam alanları için mücadele eden ninelere adalet nöbetindeki kadınlar eşlik etti. Biz bugün onların isyanını taşıdık sayfalarımıza. GEDİK SARISÜLÜK ELVAN KORKMAZ CÖMERT AYVALITAŞ ATAKAN YILDIRIM GEZİ’NİN ANNELERİ ACI KADAR UMUT VE İSYANIN DA ADI Gülsüm Elvan, Sayfi Sarısülük, Emel Korkmaz, Emsal Atakan, Hatice Cömert, Fadime Ayvalıtaş, Fehriye Yıldırım, Nuray Gedik... Sekiz kadın, yaşamlarına doyamamış sekiz çocuğuyla birlikte hepimizin hafızalarına kazındı. Sadece acı çekip ağlarken değil ama, isyan ederken, hak ararken, yüzlerce kilometre ötelerinde yaşanmış bir haksızlığa ses çıkarırken, tanımasalar da acılarını anladıkları başka hak ihlali mağdurlarının elini tutarken... Sırf bu yüzden, iktidarın saldırılarına da hedef oldular. “Çocuk acısı, evlat acısı çok ağır bir yara. Hep açık kalacak, hep taze kalacak. Berkin’imi istiyorum” diye inleyen Gülsüm Elvan kaç kere hedef gösterildi. “Başbakan her geçen gün yaramızı daha da kanatıyor” diyerek anlatıyordu bunu Fadime Ayvalıtaş. Hatice Cömert oğlunun ardında sürekli kafasında dönen soruya hâlâ yanıt bulamadı: “Ne yaptı benim oğlum? Sadece sokakta yürüdü. Sadece iyi yaşamak için. Özgürlük için. Savaş olmaması için. İnsan hakları için. Ne yaptı?” Adalet arayışları da yanıtsız kaldı annelerin. Yargıları öyle arsızdı ki, katiller yerine; Sayfi Sarısülük’ü, oğlunu başından vurarak öldüren polis Ahmet Şahbaz’ın şikâyetiyle 10 yıl hapis istemiyle yargıladı! Ama onlar her şeye rağmen, kendi çocukları göremese bile gelecek için iyi şeyler istemekten vazgeçmediler. RAKEL DİNK ÖZGECAN ASLAN “UMUTLA, İMANLA, ŞEVKLE BURADAYIZ, BİRLİKTEYİZ” 2007’den beri her sene 19 Ocak’ta Agos’un balkonundan bize seslendi Rakel Dink. Hayat arkadaşının cansız bedenini gördüğü o günden beri içinde daha da büyüyen acısına, özlemine rağmen “bir bebekten katil yaratan zihniyeti” ifşa ederek yaptı bu konuşmaları. Yaşam hakkı bırakmayan sisteme, bu sisteme alet olan insanlara inat: “Ey Türkiye’nin güzel insanları, sağımızdakine, solumuzdakine rahatsızlık vermeden, ötekileştirmeden buradayız. Hep burada olacağız, birlikte olacağız” dedi. Yılan hikâyesine dönen, şimdi “devlet büyükleri” tarafından ne kadar planlı, programlı işlendiği ortaya dökülmeye başlanan Hrant cinayeti için yıllardır adalet aradı. İktidardan değil, ama insanlardan hiç umudunu kesmedi O, bu duruşuyla bizlere de hep ışık oldu. Alın size o ışık dağıtan lafından bir demet: “Umutla, imanla, şevkle buradayız, birlikteyiz. Ey Türkiye’nin güzel insanları, sevgili gençler, anneler, babalar, kardeşler!” ŞİDDETİNİZLE BARIŞMAYACAĞIZ Kadın cinayetleri artık katliama dönüştü. Özgecan Aslan’ın cinayeti bu katliamı tüm Türkiye’ye duyurdu. 14 Şubat’ta Mersin’de yapılan cenazesine Türkiye’nin farklı illerinden kadınlar katıldı. Namazdan önce cemaati davet eden hoca, “Kadınlar lütfen geriye doğru çekilsinler” dese, kimi erkekler kadınları geriye çekmeye çalışsa da, camiye akan yüzlerce kadın, önlerde saf tuttu. Özgecan’ın tabutu kadınların omuzlarında mezarlığa götürülürken yükselen kadın sesi mezarlığı çınlatıyordu: “Kadın cinayetlerini durduracağız”, “Özge için adalet istiyoruz”, “Kadınlar için özgürlük”, “Şiddetinizle barışmayacağız”. ERKE SEDEF AZLIO ŞULE N e h ly Türkiy ka çıktı. Ba up sonra da san. u l i y u y t a a u c t r n reçce evinde ıkarıldı onla ol işte bu sü let a z e c a ç r a c bir ad ış gibi ıoğlu E olmam at Şule Nazl sına rağmen mur deAvuk şında olma çamur, yağ kemesi a r, ah e t , 60 y e girişti. Ka Anayasa M gılanma n z i t ü a nöbe gece günd ti tuttu. “Y r çünkü l e m a d k r y ı e ç ü l r r Türkiy ğa talanı, M yüne sıçn a r e a le meden adalet nöbe “Buradayım herkese e kan rini y arınd kö do e , O akıll lileri kendile rın akılları n bilekleşanan a bağlı Yırca ığını şaşırdı önünd ldi” diyordu in önünden anların n a v l e e d i n n r a ’y s i o e ö r a ’n l e d g ğ k ak çe k ep Som da neye u katle Mahkeme tiyorum. İns ral için ü bede li oysa ki; anc da, ne kelep ağaçları. K ılt n n k a ı s ğ ı l t ik in ın di rad Yükse duyurmak is iyorum”. . Term in ağacının ö . Tabii caklar de önce zeyt kadınlara ka ıktı r a e b l ü m n l i a y s i t y ç d n e se i larına seslen kö bin zeyisyanı ateşle lar çekiydi; ill e nöbet tuta zaktan yola orada ı e t d l a n i r n u n vicdan le ve adı ünd eki rce z k n d e ı l ö ü ı n r i e n a r r n m ı l t i e ş . ü k l e n m öy çe ğiz ni, iç delenin ba r için çocu in kilo m de k lenece a a mak iç r. Yırca bizi ltında gölge ki müc Ağaçları, onl i günlerde a e insanl ağaçlarının a yordu. Daha sonrak irine, bir tel şu n i t . b i zey gibiyd kadınlardan çekinmedenyarlı ç i u ı l h D a “ c a : r d ı ı d n Y kanalı bu bağ vizyon yaptıran da anonsu R DINLA AR erkeL N I D A Kİ K iyorum, köydizekdiehlirmiş E LI KA D N YIRCA İ S an b in. DozerGE psikologlara ssiesbloeznuldu. Şu L Ö i ed G d N ji i te av I o z l i o b C k i n s e sin p teyiz. Lütf iyor”. de yaenAĞA n; güv rükler yerin sa’nın gir yet i e ü a z h g z a ı n v in a m i ı sü ay e’n ar an DEyiN İ T E B i Ö taraflılığı artık N T E L l ADAyargı sistemionzindavası adıiyçlbairyışleayr ROL ĞLU E ş ko tı. B en, Kayna a kabul edilm run çık a. Ancak Erk ürkiye’de bu tino s l , u u k d özel o ına başvur şartlarınd dava açtı. T böylece. Ye sı e a r okulla ında, Türkiy a kararlıydı, nvanını aldı ımcılık” dav çıp t l r u a s k y a r a a a ı m dık de çad lali ve avunm san ol kkını s a açan ilk in itim hakkı ih AİHM önün ın evlerde a h i o a l m m s y ı e a i ı z . l a ı m d av eğ elar 2N er z yle nefes a değeri bilin üzümü, yıld ayıp koştu nuda d İHM’de de “ çıkmayınca tistik çocuk cadalede sad Tarih, eker güne h uyandıysa ö son y n e y i k ç o b A ı ğ ö P ü l O e u , i ğ ı e l g i l . t n l a s m a , d e i n ’d o T ş me Kıym dı. 75 yıl na aya çıktı. S kalbi ıldır s en, bu in. ürkiye okuyor burada orum. m n tı. İki y ptı. Çünkü T ı biliyor Erkk çocuklar iç duamı yorum ben tısını duyuy rkta soluklaç a bi uya sinde dolan hallenin tek inşaat ğın ya sti cıvıl i görü a ler pa da da le eylem ayatı yaşadı eğil, tüm oti Mahal tman dolu m zünü. Parka hiç dü m n çocukların ayan sevgili m. 90 yaşın .” h d s n i i ü e ra hap di oğlu iç rurum riyoru sı olm lu apar rka çevirdi y çeyi gördü v yaptırr, para izlere söz ve n önünde otu miydi Kıye ı l p a e p m ce ken ı k n k ı n a i e ol uy rul eyl r... S o kepçen . gele B i u o k ! d k l n y i r i i ı t e e ç i n ç i y v e k ı e mut yine tında kazıs en önüne g ir sandaly belediye olsam 5 yıllık haya Türkiye’ye u B d i 7 şünme a kararlıydı. oturdu. Ta k ünü veBu in, tüm z mamay çenin önüne mayacağı sö uğu İdare Teyze’n t e m l du, kepı parkın yıkı inin başvurd ukuka ayl n e l nh a l k a ş h ba Ma masını . l ı r a k ı d y a rene k esi, parkın m Mahke TT KIYME RŞI i. “Hiç korkmyazdeı,m” A K E R ZE uğu kararını vtıerrkden Kıymet.TBeir buradaO D E Z a Y e. kırıoorlddu o günü aentlm E ın, ye medim T T ek iste temiz havan urup E b n y M r i y i , KIY n 2014. Yer, Eadnki gi d“Parkımızı rkuaz. Aydınlığı.nBu balkondaı,ogt üneşiEYZE TİK S İ T O TÜM E L E D CA Ü M erek U N İ B Ç i denil vlet l İ m z i R t LA oru olduğu hanl’idne ooğlu Ozanş. eDyealışılK U C O Ç tırıcı eğitim raepdi, Sedef Erkueraya kadar ohğelrunun eğitim N ERMENEK’İN İSYANKAR KADINLARI GURURUNUZ ÖLÜLERİMİZ ÜZERİNDE YÜKSELİYOR MÜCELLA YAPICI SEDEF KABAŞ ANNE OLUNCA DA EVE HAPSOLMAYACAĞIZ Avukat olmayı çok istiyordu Feyza Altun Meriç. Oldu. Sonra anne olmayı da aklına koydu. Sıra ikisini birleştirmekteydi. Anadolu Adalet Sarayı’nın kapısından, üzerinde cüppe, göğsünde ana kucağına bağladığı yedi aylık bebeği Ali Yiğit’le girdiğinde ülke genelinde bir kamuoyu oluşturacağını bilmiyordu. Sonraki günlerde destek mesajları yağdı, “doğum yapan kadınların çalışma hayatından dışlanmasını”, “iş yerlerinde bebek bakımı için uygun ortam olmamasını” protesto eden kadın FEYZA ALTUN MERİÇ lar çoğaldı. Hatta başsavcıdan kreş sözü aldı. “Amacım bütün kadınların ortak problemine dikkat çekmek. Çalışsak da çalışmasak da, köyde de kentte de olsak, çocuklarımızla yaşam alanı bulamıyoruz toplumda. Şimdi herkes ya çocuğunun büyümesine hasret kalarak çalışmak zorunda, ya da evde oturmayı tercih ederek toplumdan dışlanıyor. Biz birlik olsak sokak başı kreş açarız. Birlik olursak taleplerimiz siyasi platformda da ses bulacak. Ben çocuğumla çalışmak istiyorum”. BİR ARAYA GELİRSEK BAŞARIRIZ, GÖRDÜK Ne kalp rahatsızlığına rağmen gaz bombalarının birbiri ardına patladığı sokaklardan uzaklaştı, ne örgüt lideri olarak suçlandığı halde sustu. Mücella Yapıcı, öfkeli. Canını en çok, gencecik yaşta öldürülenler acıttı. “Öyle bir haldeyiz ki, ben artık bu yaşta yaşamaya utanır oldum” demesi bundan, ama yine de umudunu hiç yitirmedi, “Gezi, bir araya gelindiği zaman ‘biz başarırız’a dair inanç ve umuttur. Bu çok önemli bir aşama ve onun için de sistem bundan korkuyor bence” diyor. “Neyin gururunu yaşıyorsunuz?” Ermenek’te su basan Has Şekerler’e ait kömür madeni faciasında günlerce süren üzgün, tedirgin, söylenen her lafa rağmen bir mezar görmeden kırılmayan umutla bekleyen madenci eşlerinin sesi işte böyle patlıyor bakanların suratında: “Neyin gururunu yaşıyorsunuz?” Karaman’ın Ermenek ilçesindeki faciada ölen 18 madencinin ailesine TOBB tarafından hediye edilen evlerin tapu dağıtımında, bakanlar. Anlayacağınız tam da “bahşetme”nin büyüklüğüne bulanmış akılları ve kalpleriyle gülücükler dağıtıyorlar. 18 canın kaybıyla onlarca haneye düşmüş acıyı çoktan unutmuşlar. “Oğlum yüzme de bilmez” diyen Ayşe Nine’nin acı düşmüş yüzünü de. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız için atılan “Türkiye seninle gurur duyuyor” sloganı kadınlar için bardağı taşıran son damla oluyor. “Neyle gurur duyuyorsunuz” diyor Zeynep Tokat, “Bizim acımız var. Canlarımız gitti. Ne demek gurur duyuyoruz?” Ulaştırma Bakanı Lütfi Elvan’ın alkışlanması Havva Gürses için de bardağı taşırıyor. Yedi aylık bebeğini gösterip, “Bu çocuk babasız kaldı. Dünyayı verseniz bir şey olmaz. İki yiğidimi yitirdim. Aklımı yitireceğim” diyor. NE KORKU, NE ENDİŞE, KIZGINLIK KALAN SADECE 1725 Aralık yolsuzluk soruşturmalarının kapatılmasına tepki olarak attığı tweet yüzünden yargılandı Sedef Kabaş. Hakkında beş yıl hapis cezası isteniyordu. “Bu durum karşısında ne korktum, ne de endişeye kapıldım ama açıkçası biraz kızdım” diyordu duygularını anlatırken, “Türkiye’de o kadar katil, hırsız, suçlu varken, attığım bir tweet nedeniyle savcılar, polisler benim peşime düşmüştü”. Pişman değil ama, çünkü biliyor ki, iktidarlar gecici adaletse bakidir ve o hâlâ bu ülkede hukuka saygılı, onurlu hâkimler olduğuna inanıyor. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle