28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 8 Mart 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Jin, jiyan, azadi Nusaybin’de 8 Mart kutlamalarında zılgıt seslerinin arasında en çok yinelenen sloganın anlamı: Kadın, yaşam, özgürlük Tek amaç nefes almak Suriye’deki iç savaştan kaçarak Hatay Kırıkhan’da yaşamaya çalışan kadınlar günlerinden habersiz, günde 30 lira karşılığında tarlada çalışıyor. Dünya Kadınlar Günü’nün kendileri için herhangi bir anlam ifade etmediğini belirten Rojbin Rahim (30), tek amaçlarının hayata kalmak olduğunu söylüyor. Rahim “Kadın olduğumuzu unuttuk” diyor. IŞIL ÖZGENTÜRK haber 13 KADInlAR vE ERKEKlER ildiğimiz, bilmediğimiz, anladığımız, anlamadığımız durumların, olguların sayısı ne kadar çok. Bu nedenle hüküm verebilmek için sistemlerin, ideolojilerin, paradigmaların yardımına muhtacız. Her zaman yardım ederler mi bilemedim de; eski Roma’da ayakkabı satarken gözünü diz üstüne doğru kaldıran ayakkabıcıya “çizmeden yukarı çıkma ayakkabıcı” derlermiş. Çıkmamalı gerçekten. HHH Çizmeden yukarı çıkmamalı da ne yazık ki kadınlar hakkında hüküm verenlerin çoğu erkek. Üstelik bu “yetkiyi” tarih boyunca en büyük destekçilerinden, dinlerden almışlar. Hıristiyanların Tanrısı “Herr”dir, yani erkektir. Hemen bütün dinlerde “yaratan”ın erkek diliyle konuştuğu, “manitu”nun erkek kılığında totemleştiği, Buda’nın gülüyor mu, sırıtıyor mu belirsiz şişman bir erkek olduğu gerçek değil mi. HHH Çok tanrılı inançların hakkını yemeyelim. Orada kadın tanrılara, tanrıçalara da yer var. Eski Yunan’da, Roma’da tanrıların insanlara benzemesi, insanların onları kendileri gibi tasvir etmesi bile kadınların aşağılanmasını önleyememiş. Zeus zaman zaman şaşkın bir insana benzese de güç hep onda. O tanrıların, yarı tanrıların, tanrı insanların dünyasında da güç hep erkeklere meyletmiş. Kısacası kadınların hâlâ “onların fıtratı farklıdır” anlayışı ile karşılaşıyor olmasının tarihsel, ama mutlaka dinsel bir arka planı var. HHH “Zayıfsınız, korumamız ve hükmümüz altındasınız” diyen; dinlerin ideolojik desteğindeki erkek egemen sisteme karşı acılarla dolu mücadelenin kadınlara büyük bir direnç ve özgüven kazandırdığı da bir gerçektir. Ezilenlerin safında yer almaları da bundandır. Kadınlar bu nedenle doğallıkla kadınların ve erkeklerin birlikte saf B urası Nusaybin, dünyanın ve bölgenin her yerinden gelen yaşlıgenç kadınlarla birlikte savaş nedeniyle kapalı olan Nusaybin Kamışlı (Rojava kantonuna bağlı Suriye toprağı) kapısına doğru ilerliyoruz. Sayımız binleri aşıyor. Kürtçe ve Türkçe sloganlar, zılgıt sesi yeri göğü inletiyor. En çok yinelenen slogan Jin Jiyan Azadi, yani Kadın, Yaşam ve Özgürlük. Az sonra sınırın en dar yerine varacağız, birden başlayan zılgıt sesleri, Kamışlı’nın bize en yakın yerine gelmiş, aynı renk cümbüşü içindeki Rojavalı kadınların sesleri bunlar. Arada en fazla iki kilometre bir tampon bölge var ve sıralanmış tanklar. Savaş başlamadan önce Nusaybinli kadınlar, erkekler Kamışlı’ya geçip, orada örneğin çay daha ucuz olduğu için yanlarında götürdükleri pazar çantalarını silme çayla doldurup, akrabalarla bir sabah kahvesi içtikten sonra Nusaybin’e dönerlermiş. Çay bekleyen müşteriler pek çokmuş ve en verimli toprakların mayın tarlası olduğu bölgede bu önemli bir kazanç kaynağıymış. Şimdilerde her şey durmuş gibi B Polis bugün izinli Yürüyüş boyunca ve alanda tek bir polis yok. Yanımdakilere soruyorum: “Bu hep böyle midir?” Evlin hemen yanıtı veriyor: “Bugün yabancı misafirler var ya, o nedenden bu kadar sakiniz. Onlar gitsin, Akrebi, TOmA’sı gelir.” Bir Akrep yanımızdan hızla geçip gidiyor, alanı korumakla görevli erkekler, kibarca uyarmışlar: “Çocuklar var, zaptedemeyiz taş filan atarlar, siz uzaklaşın.” Akrep de bu uyarı karşısında uzaklaşmayı seçmiş. Bugün Nusaybin sadece 8 mart’ı kutlamıyor. Aynı zamanda Portekiz’de son bulacak 4. Dünya Kadın Yürüyüşü’nün başlangıcı, buradan veriliyor. Yürüyüşün bir sloganı var: Bütün Dünya Kadınları Özgür Olana Kadar Yürüyeceğiz! Zafer işareti yapan çocuklara bakıyorum ve içimden bir dilek tutuyorum: “Ne olur onlar barışı yaşasınlar! Savaş onların sözcükleri içinde olmasın!” anlatmaya başlarmış. Genç kadın rüyasında Kamışlı’yla Nusaybin’i ayıran çitlerin bir anda yok olduğunu, tankların beyaz güllerle donandığını ve kadınların sınıra güller diktiğini görmüş. Bu rüya beni hiç şaşırtmıyor ve içimde bir his bu rüyanın bir gün gerçek olacağını söylüyor. Sınırlar nedir ki, konuldukları gibi kaldırılabilirler. Ama bugün tüm şarkılarda, tüm halaylarda bir burukluk var. Eminin Kamışlı’daki renk cümbüşü de buruk... Barış anneleriyle halay çektim. zaten ne hayvancılık yapılıyor ne tarım, sadece mayınlı topraklar hasretle seyrediliyor. Bu karşılıklı kutlama beni hüzünlendiriyor ve bir kez daha sınırların ne denli kısıtlayıcı olduğunu düşünüyorum. Birlikte olduğum çok genç bir kadın ansızın bir rüyasını anlatıyor bana. Nusaybin’in beyaz gülü çok ünlüymüş, koklayan başka dünyalara gider, gençse âşık olur, yaşını başını almışsa torunlarına hemen bir hikâye Lastikçi Vesile Teyze Afyonkarahisar’ın Sandıklı ilçesinde, askere giden oğlunun iş yerinin kapanmaması için başladığı lastik tamirciliğinde 35 yılı geride bırakan Vesile Akın (71) çalışma azmiyle gençlere örnek oluyor. Akın, “Bütün kadınlar çalışsın, meslek öğrensin, ayakta dursun” diyor. Mayınlı topraklar Hüzünlü kutlama tuttuğu kesimde yer alıyorlar. Onları erkek tarafından tanımlanan belli “iş”lerle görevlendiren sistemin erkekleri, dışarıdan pek yumuşak görünen kadının nasıl bir direnme, dayanma gücüne sahip olduğunu fark ettiklerinde bu nedenle şok geçiriyorlar. HHH Zaman ilerliyor; artık erkek diliyle konuşan papaların, kardinallerin, “âlimlerin”, şeyhlerin, şıhların, cümle “din sözcülerinin” söyledikleri alay konusudur. “Kürtaj yasaktır, dokuz yaşındaki kızlarla evlenilebilir, kadının yeri evidir, hamile kadının sokakta ne işi var, koşmak, kahkaha atmak kadına yakışmaz” türünden çağ dışılıkların sahiplerini, dinlerin dünyevileşmekte, dünyanın dinle arasına mesafe koymakta olduğunu görmek gibi bir “bahtsızlık” bekliyor. HHH Çünkü kadının uysal, muti görünüşünün altında yatan dirençli ve kendine sahip çıkan “fıtratı”, isyan eden kadınları gördükçe telaşlanan anlayışa karşı tüm dünyada sokaktadır. Aslında her yerdedir demek daha doğru olurdu. Bu “her yer”in içine erkek egemen anlayışın bir hapishane yapmak istediği ev de dahildir. İşte bu nedenle artık kadınlar, senin “fıtratın başka” diyenlere “orada kal, çizmeden yukarı çıkma” diyorlar. Bu da kadınları “mahrem”le kapatmak, iş hayatından kovmak ve analığın verdiği mutlulukla sınırlamak isteyen muktedirleri pek şaşırtıyor. Duydukça öfkelendikleri gerçek, kadının fıtratının erkeğin fıtratını içerdiği ve aştığıdır. Doğuş Grubu’nun desteğiyle, kadınlar ekonominin merkezinde! Doğuş Grubu’nun desteğiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi, T.C. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ve Para Durumu tarafından gerçekleştirilen proje sayesinde 20.000 ev kadını finansal okuryazar oldu. İstanbul’u küresel bir finans merkezi haline getirmek, ekonomik kalkınmayı sürdürmek ve 2023 yılında ekonomimizi dünyada ilk 10’a sokma hedefine ulaşmak için büyük bir adım atıldı. Kadınlar Günü’nde Türkiye ile böyle önemli bir haberi paylaşmaktan mutluluk duyuyoruz. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle