27 Kasım 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 25 Mart 2015 EDİTÖR: CANER ÖZTÜRK TASARIM: BARIŞ AKTAŞ haber 5 İşte parsel parsel satılan o arsalar aşbakan Yardımcısı Bülent Arınç ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek arasındaki kavga, “paralel yapıya” yönelik yerel seçimler öncesi ve sonrası uygulamaları yeniden gündeme getirdi. Arınç’ın “Ankara’yı parsel parsel sattı” şeklinde nitelediği olaya iki güncel örnek bulunuyor. 1725 SERTAÇ Aralık yolsuzEŞ luk soruşturmasından önce Dikmen Vadisi’nde, AKP’lilerin paralel yapı ile ilişkilendirdiği işadamı Akın İpek’e ait olan İpek Üniversitesi için büyük bir alan devredildi. Yine AKP’lilerin paralel yapı ile yakınlığı dile getirilen Turgut Özal Üniversitesi’ne Dışkapı’daki tarihi su süzgecinin alanı verildi. Yerel seçimler öncesinde “paralel yapıya karşı sessiz” kalması eleştirilen Gökçek, seçimlerden sonra ise tavır değiştirip, cemaate yakınlığı iddiasıyla, bir kısım personelini görevden aldı, hizmet satın alınan çok sayıda firmayla bağlantıyı kesti. Çözüm sürecine ilişkin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç arasında başlayan tartışmanın, Arınç ile Gökçek arasında kavgaya dönüşmesi, 1725 Aralık yolsuzluk soruşturması öncesinde hükümetin uygulamalarını yeniden gündeme getirdi. Arınç’ın, “parsel parsel sattı” Yumurta Çatladı... aşbakan Yardımcısı Bülent Arınç, salt Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek’e mi verdi veriştirdi? “Ankara’yı satan haysiyetsiz” sözleri televizyon ekranlarında... Gökçek’in eşi “dindar, hayırsever” birisi olmasaydı daha neler neler söyleyecekti... Arınç, muhalefetin özellikle Kemal Kılıçdaroğlu’nun ve kimi CHP’lilerin yıllardır öne sürdüğü savları yineledi; milyonlarca kişinin önünde Gökçek’e ağır suçlamalarda bulundu: “Terbiyesiz, haysiyetsiz... Paralelcilere Ankara’yı parselleyip parselleyip sattı, imar planlarında değişiklikler yaptı. İki kez adaylığına itiraz ettim, hıncını alıyor şimdi... Öyle okkalı konuşmayacağım. Eşi Nevin Hanım’ın üzülmesini istemem... 8 Haziran gününü bekleyin, seçimi bir atlatalım...” Bülent Arınç, Erdoğan’a karşı çok kibardı... Milli Görüş geleneğinden gelenler böyledir, dokundurup geçerler, anlayan anlar. Arınç aynısını yaptı, ne de olsa Erdoğan’ın ağabeyi idi. Kol kırılır yen içinde kalırdı. Öyle oldu, kıyısından köşesinden dolandı Arınç, bir ağabey olarak: “Benim akçeli işlerle ilgim, ilişkim olmaz!” HHH Asıl hedef Melih Gökçek olunca süregelen kavga başka yöne kaydı... Ben “bu işin sonu nereye varır” diye düşünmeye başladığımda ise bir “son dakika” haberi Cumhuriyet’in internet sitesine düşmez mi! Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı Arınç ve Gökçek için soruşturma başlatmıştı. Arınç’ın “görevi kötüye kullanma, gizleme”, Gökçek’in ise “zimmet” ve “görevi kötüye kullanma” suçu işlediği öne sürülüyordu. Tüm bunlar yaşanırken Başbakan Ahmet Davutoğlu neredeydi, ne yapıyordu? Arınç’ın, Melih Gökçek için öne sürdüğü savlar yenip yutulacak şeylerden değildi. Önce CNN Türk’teki “Tarafsız Bölge”ye katılacağı açıklanan Gökçek, Arınç salvolarından sonra programdan kaçtı. Demek ki birileri uyarmıştı Gökçek seçimden önce Cemaate karşı bonkörce davrandı, sonra tavır değiştirdi B B Dikmen Vadisi’ndeki 64 dönümlük alan İpek Üniversitesi’ne devredildi. (Fotoğraflar: NECATİ SAVAŞ Cumhuriyet 25 Ocak 2013 tarihinde yayımlanan Ankara Eki’nde Dikmen Vadisi’nde Gökçek’in yaptığı satışları haberleştirmişti. diye nitelediği tartışmalı arsalara iki güncel örnek bulunuyor. Bu arsalardan biri başkentin uzun yıllardır çözümlenemeyen sorunu Dikmen Vadisi’nde. Gecekondu ve hak sahipleri ile tartışma yaşayan Ankara Büyükşehir Belediyesi, bölgede, 1725 Aralık yolsuzluk soruşturmaları öncesinde bir üniversite için arsa devri gerçekleştirdi. Cumhuriyet’in ulaştığı tapu kayıtlarına göre, biri 18, diğeri 46 dönüm olmak üzere toplam 64 dönümlük alan devredildi. AKP’lilerin “paralel yapı ile ilişkilendirdiği” işadamı Akın İpek’e ait olan İpek Üniversitesi, devraldığı arsalara daha sonra yenilerini ekledi. Halen üniversite inşaatının sürdüğü bölgede, bazı binaların inşaatı sürüyor. Bölge sakinleri, binalardaki inşaatın son dönemde yavaşladığına dikkat çekiliyor. Büyükşehir belediyesi mülkiyetindeyken devredilen arsaların bedelini kimse açıklamıyor. devlet yöneticilerinin imzaladığı anı kapsülünün de temeline bırakıldığı Su Süzgeci, yerel seçimlerden önce Turgut Özal Üniversitesi’ne devredildi. İmar altlığı eğitim ve sağlık alanı olarak düzenlenen arsanın üzerinde bulunan tarihi bina tüm uyarılara karşın yıkıldı. Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve kamuoyunun tepkilerine karşın, temeline kapsül bırakma töreni gazetemizde de haber olan binanın yıkımı engellenemedi. Anı kapsülüne ne olduğuna ilişkin ise üniversite de belediye de yanıt vermiyor. Üniversiteye devredilen bu arsanın kaderi de yerel seçimler sonrasında değişti. Büyükşehir Belediye Meclisi’nde, arsanın altlığı defalarca değiştirildi. Daha önce inşaat emsali de yükseltilerek eğitim ve sağlık alanı olarak tanımlanan bölge önce itfaiye alanı, ardından inanç müzesi alanı olarak düzenlendi. Üniversitenin bu alana belirtilen tesisleri yapması düşünülemeyeceği için arsa fiilen kullanım dışı kalmış durumda. Tarihi bina yıkıldı Belediyede tasfiye Arınç’ın sert sözcüklerle dile getirdiği Gökçek’in ilişkileri belediyedeki kadrolaşma boyutuyla da ortaya çıktı. Gökçek, yerel seçimlerden sonra bir kısım bürokratını “paralel yapıya yakınlığı” iddiasıyla görevden aldı. Ayrıca, hizmet satın alınan çok sayıda taşeron firma ile de aynı gerekçeyle ilişkiler kesildi. Yerlerine başka firmalardan hizmet alımı yapılmaya başlandı. l ANKARA Dışkapı’daki tarihi su süzgeci Turgut Özal Üniversitesi’ne verildi. Tarihi bina tüm uyarılara karşın yıkıldı. kendisini... Ayar çekilmiş, ağabeye yanıt vermemesi istenmişti. Onun yerine bir iki milletvekili “şaha kalkmış” Arınç’a RTE’nin hoşuna gidecek açıklama yapmışlardı. Asıl önemli olan, Ankara Büyükşehir tarafından Ankara’nın “paralel yapı”ya bir başka deyişle Cemaate parsel parsel satılmasıydı. HHH Konu yargıda, savcılık soruşturma açtı. Benim bildiğim yerel seçimler öncesi Gökçek, Cemaate ilişkin hiç kötü bir şey söylemedi, “haşhaşi, çete” demedi... Unutmadan ekleyeyim... Arınç’ın “çantacı” diyerek Gökçek’e yüklenmesi benim de kafamı karıştırdı? Gökçek kimin ya da kimlerin çantasını taşıdı? Diplomasi dilini ve Türkçemizi iyi kullanan bir siyasetçi olan Arınç, aslında satır aralarında Erdoğan’a, özellikle yakın çevresine ve danışmanlarına da dokundurdu... Geri adım atıyormuş izlenimi verdi; Erdoğan’a “biat” ettiği yazılıp çizildi. Biat etmediği kesin... Konuşmasının başında “benim akçeli işlerle ilgim olmaz” ve “emekli maaşımla Ankara’da yaşayıp, kentin sokaklarında dolaşacağım rahatlıkla” demesi, birilerine “inceden, anlayacağı dilden” gönderme yaptığının açık ifadesi değil mi? HHH ‘Suskun Başbakan Davutoğlu’ sonunda dün ses verdi: “Yapılan her iki açıklama (Arınç ve Gökçek’in) yanlıştır. Parti disiplini devreye girecektir.” Geçen hafta cumartesi gecesi Erdoğan’ın İstanbul’da Kısıklı’daki konutunda iki saati aşkın süre ne konuştukları bilinmiyor... Bu kavganın gürültünün gerçek nedeni AKP oylarının yüzde 40’ı ancak biriki puan aşacağından ve milletvekili adaylarının sıralamasından kaynaklanıyor. Önemli olan soru şu: Milletvekili aday listeleri AKP Genel Merkezi’nde mi yapılacak yoksa Ak Saray’da mı? Artık yumurta çatladı, kuluçka mevsimindeyiz! Tarihi bina yerle bir edildi AKP sözcülerinin paralel yapı ile ilişkilendirdiği kurumlara satılan ikinci örnek arsanın ise Cumhuriyet Tarihi açısından da önemi bulunuyor. Dışkapı bölgesinde temelini İsmet İnönü’nün attığı, dönemin Gökçek’ten Bağdat’a ‘tiksinti veren’ dava Gökçek’in 10 bin lira manevi tazminat istemiyle açtığı “hakaret davası” dilekçesinde Ermeni kelimesi “tiksinti veren anlamında bir kelime” olarak ifade edildi. nkara Büyükletini seven, vatan aşışehir Belediye ğı bir Türkiye CumhuBaşkanı Melih Gökriyeti vatandaşı olduçek, Twitter üzerinğunu Bağdat’ın da bilden kendisine iftidiği” kaydedilen dira ve hakarette bulekçede, “Ancak böylunduğu, ayrıca halle bir paylaşımda bukı kin ve düşmanlılunarak, müvekkilime ğa tahrik ettiği iddiakarşı kamuoyu oluşsıyla gazeteci Hayko turmaya çalışmaktaBağdat’tan şikayetçi dır. Müvekkilimin eloldu. 10 bin liralık de ettiği siyasi zaferHayko Bağdat “memanevi tazminat dalerin ve Ankara’nın lihgökçekermeniyvası açan Gökçek’in büyük değişim ve gemiş” paylaşımı nedava dilekçesinlişiminin hazımsızlıdeniyle suçlanıyor. de Ermeni kelimeğını yaşayanlar, masi “tiksinti veren analesef müvekkilime lamında kullanılan bir kelime” saldırı girişiminde bulunmakolarak ifade edildi. tadırlar” denildi. Gökçek’in avukatları FaSeçmenlerine de tih Atalay ve Çağrı Alkan’ın hakaretmiş suç duyurusu dilekçesinde, Bağdat’ın Twitter hesabı üzeGökçek’e yönelik ifadelerin rinden “melihgökçekermekabul edilemeyeceği vurgulaniymiş” etiketiyle paylaşımnan dilekçede, ayrıca “Halk talarda bulunduğu ifade edilrafından bu kadar sevilen, sayıdi. Bağdat’ın, “Başkenti reslan birine yönelik olarak tiksinmen Ermeni’ye vermişler. Yati veren anlamında kullanılan zıklar olsun” ifadesinin de ara bir kelime, müvekkilimin kişisında bulunduğu şikayet konu lik haklarının ağır şekilde ihlali su paylaşımları nakledilen diolduğu gibi müvekkilime oy velekçede, Bağdat’ın yazar olmaren, seven, sayan herkese karşı sı sebebiyle paylaşımlarının yapılmış büyük bir saygısızlıkbirçok kişiye ulaştığı anlatıltır” ifadeleri kullanıldı. dı. Gökçek’in “ülkesini ve millANKARA (Cumhuriyet) vet, evet çok sıkı, çok derin, çok esaslı bir Tırmık yazmaya kararlıyım… Öyle sıradan, öteki meslektaşların yazdığı gibi aynı konuyu didikleyen bir yazı asla olmayacak… O yüzden Bülent Arınç Tayyip Erdoğan Melih Gökçek itiş kakışına filan değinmeyeceğim. Mesela Bülent Arınç’ın iki gün üst üste efelenip Tayyip Erdoğan’a ayar verdikten sonra, üçüncü gün “Sayın Cumhurbaşkanımıza bağlılığımız tamdır. Bir kusur varsa, olsa olsa onu yeterince bilgilendiremediğimiz için bizdedir” diye yelkenleri indirmesine işaret edip “Bu kaçıncı Bülent Bey; bu kaçıncı Allahaşkına” diye soracak değilim… Hele hele cumartesi ve pazar günleri yaptığı açıklamaları Başbakan Davutoğlu ile konuşarak danışarak mı yaptığına ilişkin soruyu cevaplarken kurduğu “Sayın Başbakanımıza, Sayın Cumhurbaşkanımız böyle konuşuyor ben böyle bir cevap vereceğim demedim. Sayın Ahmet Davutoğlu bu konuda tamamen masumdur. Böyle bir şeyi kendisine bildirmedim” cümlesindeki “masumdur” vurgusunun bilinçaltının dışavurumu olup olmadığına ilişkin bir laf çarptırması da yapacak değilim. Ayrıca Arınç ister kendi adı E Çok İyi Bir Tırmık Yazacağım… na, ister Davutoğlu ile anlaşarak o açıklamaları yapmış olsun. Yani ister kendi kişisel görüşlerini, ister hükümetin tavrını dillendirmiş olsun, söylediklerinin özü ortada, hedef aldığı kişi (makam) belli iken “kişisel mi, değil mi” ayrıntısı üstünden tartışan analizler yazmanın ne âlemi var ki? Cumhurbaşkanı bal gibi çözüm sürecinde hükümetin yapıp ettiklerine karşı olduğunu, yanlış bulduğunu açıkladı. Şimdi “Eksik bilgilendirme” mazeretinin ardına saklanıp kim kimi kandırabilir ki? Her şey ayan beyan ortada iken “Siz anlamamışsınızdır, ben size işin aslını anlatayım” dercesine bir Tırmık döktürmek okurun zekâsı ile alay etmek olur. Hayır, bu tuzağa da düşmeyeceğim. Ya da Arınç çözüm süreciyle ilgili olarak Cumhurbaşkanı’nın her şeyden haberi olduğunu söyledi. Açık seçik böyle dedi. Yanlış anlamak mümkün değil. Ancak Cumhurbaşkanı da tuttu, muhtarlarla toplandığında mı, nalburlarla buluşmasında mı hatırlamıyorum ama “Valla ben de gazetelerden öğreniyorum. Benim haberim yok” deyiverdi. E şimdi “Bu çatlak değilse çatlak nedir” diye sorup köşe yazısı yazdım havası atılabilir mi? Hayır bu tuzağa da düşmeyeceğim... Peki, geçelim. Diyelim Arınç Erdoğan atışmasına boş verdim, ne yani Melih Gökçek Bülent Arınç itiş kakışına mı değineceğim? Asla... Tutup, “Bülent Bey madem bu Melih Gökçek denen zat Ankara’yı parselleyip paralel yapıya peşkeş çekmiş; imar planlarını keyfince değiştirip binalar diktirmiş, yere göğe sığdıramadığınız Cumhurbaşkanınızın baş düşmanı Cemaat’ın kucağına oturarak be lediye başkanlığı koltuğunu korumuş. Söylediklerinizin her biri bir suça işaret ediyor. Siz de bütün bunlar olurken hükümetin etkili ve yetkili bir bakanıydınız. Ağzınızı açmadınız. Bunu suça bilerek iştirak olarak yorumlamamız yanlış mı” diye sormayacağım. Örneğin “Biz kimin, nerede havlayacağını, hangi işler çevireceğini biliriz” buyurdu. Valla, biz de biliyoruz ama söyledik mi kendimizi savcının karşısında bulacağız. Yani söylemekten korkuyoruz. Oysa Arınç’ın hem yasal, hem de özgül ağırlığından(!) kaynaklanan dokunulmazlığı var. Hiç olmazsa bazı işler çevirecek ve havlayacak olanları o açıklasa da halkımız seçime 75 gün kala gerçekleri öğrense fena mı olur? Bence iyi olur. Ama böyle sorulardan ibaret bir yazı da sığ olur, okura ayıp olur. Bunu da geçiyorum. Ne kaldı? Bence kalmadı... Yani bütün bu “dedimdedi” muhabbetine boşverip çok sıkı, çok derin, çok esaslı bir Tırmık yazmaya geçebilirim... ...Diyeceğim ama yerim kalmadı. Feleğin oyunu işte... Çaresiz sıradan olmayan, çok sıkı(!), çok derin(!), çok esaslı(!) bir Tırmık için bekleyeceksiniz... A C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle