19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 25 Mart 2015 EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: BARIŞ AKTAŞ haber 3 İstanbul 7/1 5 0 Ankara 00 /1 5 0 İzmir 80 /1 9 0 Bursa 40 /2 0 0 Antalya 120 /2 0 0 Adana 60 /2 0 0 Trabzon 60 /1 2 0 Artvin 20 /1 2 0 Çanakkale 60 /1 7 0 Balıkesir Sivas Diyarbakır Mersin Erzurum Eskişehir Aydın Gaziantep Konya 30 /1 9 0 30 /8 0 10 /1 2 0 0 11 /2 0 0 4/4 0 00 /1 7 0 80 /2 1 0 40 /1 6 0 00 /1 4 0 Atina 9/1 6 0 Berlin 30 /1 3 0 Girne 120 /2 1 0 Londra 20 /9 0 Moskova 10 /1 1 0 Paris 10 /9 0 0 Madrid 3 /1 2 0 Amsterdam 10 /7 0 Roma 60 /1 4 0 Karla karışık yağmur Çok bulutlu TARİHTE BUGÜN 1611: Gezgin Evliya Çelebi doğdu. 1975: Suudi Arabistan Kralı Faysal, yeğeni Prens bin Musa Abdülaziz tarafından Riyad Sarayı’ndaki kabul salonunda tabancayla öldürüldü. DOĞU HÂLÂ KARLI Doğu’da kar etkisini sürdürüyor. Erzincan, Iğdır, Erzurum karla karışık yağmurlu, Kars, Ağrı, Ardahan ise karlı. Gece en düşük hava sıcaklığı eksi 4’le Ardahan’da ölçüldü. 20 17 15 12 4 2 0 2 3 5 Güneşli Parçalı bulutlu Yağmurlu Gök gürültülü yağmur Gezi Direnişi’nin ‘Kırmızı Fularlı Kız’ı Ayşe, Kandil’deki adıyla Destan, çocukluğunu, ilk gençliğini ve mücadelesini anlattı ntalya’da Gezi olaylarıyla ilgili iki davada 103 yıl hapis cezasıyla yargılanırken PKK’ye katılan ve “Kırmızı Fularlı Kız” olarak bilinen 22 yaşındaki Ayşe Deniz Karacagil, Kandil’de Tükenmez dergisine röportaj verdi. Karacagil, “Davada kırmızı fular takmakla suçluyorlardı. İddianameyi gördüğümde kahkaha atmaya başladım hapishanede. Dediler ‘Bu delirdi’” diyerek yaşadıklarını anlattı. Tükenmez dergisinden Nimet Tanrıkulu’ya konuşan Ayşe Deniz, çocukluğunu, ilk gençlik yıllarını, yürüttüğü mücadeleyi anlattı. “Buradaki ismim Destan Yörük... 23 Ağustos 1993’te Ankara’da doğmuşum. Annem hep ‘Sen çok farklı bir çocuktun’ derdi” dedi. Anne ve babasının DevYol geleneğinden geldiğini belirten Karacagil, ilk kez 12 yaşında Dünya Barış Günü’nde gözaltına alındığını anlattı. Karacagil, “Eylem yaptık. Bir garajın kapısında dört polis, bir abiyi sıkıştırmıştı. Ben nasıl cesaret ettim bilmiyorum, gidip üstlerine atlamışım. Sonra polislerden ikisi bana saldırdı ve gözaltına aldılar. Sonra bizi Emniyet’e götürdüler. Bana ‘Küçük militan’ diyorlardı” diye konuştu. Dağa çıkartan ‘fular’ cezası A Karacagil, birkaç aydır Kandil’de. Bol bol kitap okuduğunu söyleyen ‘Kırmızı Fularlı Kız’, kendisine kahkaha attıran iddianameyi anlattı: “Tek tutuklu kadın bendim. Kırmızı fular takmakla suçluyorlardı. İddianameyi gördüğümde kahkaha attım hapishanede. ‘Bu delirdi’ dediler.” da bana sormaya başladılar. Polis ‘Dağılmazsanız müdahale edeceğiz’ deyince, ‘Asıl siz dağılmazsanız biz size müdahale edeceğiz’ dedik. Ben kendimi çöp konteynırlarının üstünde konuşma yaparken, kitleyi yönlendirirken, işte barikatları oluşturan gruplara yön verirken buldum. İkinci gün kitle biraz daha kontrolümüzdeydi. Kitleyi yönlendirirken pusuya yatan bir polis ateş etti. Kalçama isabet etti. Yere düşünce birileri beni yerden kaldırıp başka bir yere götürdüler. Ben kalktım yine barikatın önüne geçtim. Çünkü birilerinin koordine etmesi gerekiyordu. Birçok şeyin silkelenişiydi Gezi. Orada düşünce savaşı vardı çünkü. Hiçbir örgütüm yoktu. Sonrasında ESP ile tanıştım.” Antalya’da gözaltına alındığında Terörle Mücadele Şubesi’ne götürüldüğünü söyleyen Karacagil, röportajda PartiDevlet Kimin Olacak? Bunun işleyebileceğine nasıl inandı? Sadece kocaman bir saray yaptırmak, birkaç parti militanına masa örtüsünden kefen giydirmek kâfi gelir mi zannetti? Bu defa cumhurbaşkanını halkın seçmesine mi bel bağladı? Anayasayı değiştirmeden başkan gibi davranabileceğine nasıl inandı? Bir süre sonra hükümetle çatışmasının kaçınılmaz olduğunu nasıl görmedi? Özal’ın Akbulut’la yaşadığını Davutoğlu ile yaşamayacağını nereden çıkardı? Başbakan üzerine kurulu bir siyasi rejimde cumhurbaşkanı olunca, başbakanla er ya da geç çarpışacağını nasıl göremedi? Kendisi üç dönem kuralına takılmayıp siyasi kariyerini 2023’lere kadar başkan olarak planlarken, partinin emektarlarının tasfiye edilmeye kolaylıkla boyun eğeceğine onu kim inandırdı? Haziran seçimlerinde AKP başarılı olursa Davutoğlu rüştünü ispat edip güçlenecek. Bu durumda kendi yetkilerini azaltıp Erdoğan’ı başkan yapacak bir anayasa değişikliğini neden istesin? AKP seçimlerde başarısız olursa da zaten anayasayı değiştirecek bir gücü olmayacak. Demirtaş’ın Erdoğan’ı başkan yaptırmayacağız açıklamasından sonra şayet o cenahta ani bir dönüş yaşanmazsa kim getirecek başkanlık sistemini? Erdoğan’ın “Kürt meselesi yoktur” açıklamalarına bakarsak, aklında bu işi MHP’yle beraber kotarmak mı yatıyor? Şimdilik uzak ihtimal ama siyasette 24 saatin dahi çok uzun olduğu da malum. AKP içinde olanların danışıklı dövüş olduğuna inanmak güç. İktidar medyasının ani bir fırtınaya tutulmuş gibi yalpalamasını izlemek dahi kavganın sahici olduğunu gösteriyor. Sinyalleri doğru okuyamayan iktidar medyası, Dolmabahçe açıklamasından sonra hükümeti destekleyen manşetleri henüz tazeyken Cumhurbaşkanı’nın Dolmabahçe’ye karşı çıkan sözlerini aynı hevesle manşete taşımaktan çekinmedi. Kasırga şiddetli. Dün, Sabah gazetesi Arınç ve Gökçek arasında, bütün memleketin pür dikkat izlediği kavgayı ilk sayfasına koyamadı bile. Durumdan vazife çıkaran Melih Gökçek’in aculluğu, hiç beklemediği bir netice doğurdu. Arınç ne haysiyetsizliğini bıraktı ne hadsizliğini. Daha da fenası Gökçek hakkında seçimlerden sonra açıklanmak üzere 100 başlık olduğunu söyledi. Ankara’yı parsel parsel sattığını da söylemeden geçmedi. Kavgaları o denli şiddetli ki yaptıklarının tuhaflığının bile ayırdında değiller. “Parsel parsel sattı” bir yolsuzluk iddiası. O iddiaları seçimden sonra açıklayacağını söylemek ise siyasi çıkarlar sebebiyle bir şeylerin üzerinin örtüldüğünün itirafı. Partinin en ilkeli olduğu ileri sürülen figürlerinden Arınç. Onun da hali bu. İlkesinin boyunu seçimler belirliyor. Başbakan Yardımcısı, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nı açıkça nelerle itham ediyor! Ama seçimlerde partisi zarar görmesin diye de “turpun büyüğünü heybesinde saklıyor.” Memleketin bir hukuk devleti olmadığını o kadar iyi biliyorlar ki artık açık açık, her şeyi gözümüzün önünde yapabilecek cesaretleri var. AKP içinde kavga var diye sevinmedim. Hukuki hiçbir yaptırıma ihtimal vermeyip yolsuzluğu böylesine rahat telaffuz etmelerine ise üzüldüm. Çürümüşlüğün bu kadar içselleştirilip doğal kabul edilmesi, Türkiye standartlarının bile bir hayli altında. Biri sarayında yanında telekineziye, falan inanan danışmanlarıyla medyaya hükümeti şikâyet eder. Diğerleri ona sus deyip belediye başkanlarını yolsuzlukla suçlar. O yolsuzlukla hesaplaşmayı ise seçim sonrasına erteler. Maksat partiye zarar gelmesin. Neticede partidevleti hepsinin ortak arzusu. Mevzu o partiyi ve dolayısıyla o partidevleti kimin kontrol edeceği. Komşularla sıfır sorun diye geldiler, kendi içlerinde dahi sırf sorun oldular. Karacagil, kırmızı fular yüzünden 4 ay 6 gün hapis yattı. ‘Cesur Yürek’ dediler’ ‘Hiçbir örgütüm yoktu’ Gezi Parkı Direnişi sırasında Antalya’ya eylemlere gittiğini söyleyen Karacagil, şöyle devam etti: “Yanımda da bir fular vardı, yeşildi. İlk başta Çallı Meydanı’na geldik. Büyük bir kitle vardı. Oranın doğal önderi gibi bir şey oldum. Bir şey olduğun Annesi Nuray Erçağan, şimdi Antalya HDP milletvekili aday adayı... özetle şunları anlattı: “Orada biraz şiddet uyguladılar. Sonrasında beni bir odaya koydular. Ben tam oturdum ‘Ooo hoşgeldin’ falan dediler. Polisler bile lakap takmış bana ‘Cesur Yürek’ diye. Üç kişi tutuklandık, tek kadın bendim aralarında. Davada kırmızı fular takmakla suçluyorlardı. İddianameyi gördüğümde kahkaha atmaya başladım hapishanede. Dediler ‘Bu delirdi’. İlk önce iki kişiydik. THKPC’dendi diğer arkadaş. Onunla güzel anılarımız oldu. ‘Artık ben böceklerle konuşuyorum’ diyordu. Tek kalmış iki ay. Hamamböceklerinin adı Benjamin’di. Örümcekler de türeyince ‘Siz de mi Brütüs?’ dedik. Bir de kuşlarımız vardı, kırlangıçlar. Sonra beni Alanya’ya götürdüler. Oradakilerin hepsi gerillaydı. Dört ay altı gün yattım. 6 Şubat 2014’te tahliye olduk. Fular dediğimiz de puşiydi. Fuları İstanbul’da bir kere takmıştım. Yaşasın halkların kardeşliği diyorduk ama bir türlü sözümüzün eri olamıyorduk. Bu da beni Kürdistan’a bu dağlara itti. Gare’den buraya geldim, Kandil’e. Birkaç aydır buradayım. Bol bol okumaya çalışıyorum.” l İSTANBUL/Cumhuriyet Berkan, Kabataş için özür diledi ezi Direnişi sırasında Kabataş’ta Zehra Develioğlu adlı kadının “belden yukarıları çıplak, ellerinde deri eldivenler, başlarında siyah bandanalar bulunan 80100 kişilik bir grup tarafından taciz edildiği” iddialarını o dönem savunan isimler arasında yer alan Hürriyet yazarı İsmet Berkan, dün köşe yazısında net bir ifadeyle özür diledi. BerBerkan kan, yazısında kendisini samimiyetle takip eden okurlarını hayal kırıklığına uğrattığını da itiraf etti. Sanatçı Harun Tekin, Twitter’dan “Tabii ki özür erdemdir, ama Berkan hiç özür dilemeyip o sırada neden öyle davrandığını dürüstçe anlatsa daha değerli & anlamlı olurdu” derken oyuncu Nurgül Yeşilçay da “Özrünü kabul etmiyorum! Sayelerinde birçok kişi öldü ve suçlandı! Hayat bu kadar ucuz mu” dedi. l Haber Merkezi Çocuk başından vuruldu Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından alınan bilgiye göre, 14 yaşındaki kız çocuğu gaz kapsülü ile vuruldu. Beyin kanaması riski bulunuyor Gazi Mahallesi’nde akşam saatlerinde yaşanan çatışmalarda 14 yaşındaki D.G. isimli bir kız çocuğu başından gaz kapsülü ile vuruldu. Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından alınan bilgiye göre, Gaziosmanpaşa Taksim İlk Yardım Hastanesi’ne kaldırılan, D.G’nin bilincinin açık olduğu, ancak beyin kanaması riski taşıdığı belirtildi. Gazi Mahallesi’nde DHKP C’ye yönelik yapılan operasyonda dün gün içinde 14 kişi gözaltına alındı. Terörle mücadele şube müdürlüğü ekipleri tarafından dün sabah 05.00 sıralarında Gazi Mahallesi’nde çok sayıda adrese eşzamanlı terör operasyonu düzenlendi. Bazı gruplar da polisle çatıştı. l İSTANBUL/Cumhuriyet G Sabah baskın akşam çatışma D.G.’nin beyin kanaması riski taşıdığı belirtildi. azi Mahallesi’nde DHKP C’ye yönelik operasyonda gözaltına alınanların adreslerinde yapılan aramada ruhsatsız 4 tabanca, 4 pompalı tüfek, çok sayıda mermi ve örgütsel dokümanın ele geçirildiği iddia edildi. Özel harekât polisleri ve helikop G terlerin de havadan destek verdiği operasyonun hemen ardından bir grup, İsmetpaşa Caddesi’ni barikat kurarak kapattı. Polisle grup çatıştı. Gözaltına alınan 14 kişi ifadeleri alınmak üzere Vatan Caddesi’ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. ‘Sahte tahliye’ kararıyla firar Van’da banka çalışanları rehin “Uyuşturucu imal etmek”ten hakkında kesinleşmiş 12.5 yıl hapis cezası bulunan D.A adlı hükümlünün Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu’ndan sahte tahliye kararıyla firar ettiği öğrenildi. Hükümlü için yakalama kararı çıkarıldığı ve sorumlular hakkında soruşturma başlatıldığı belirtildi. D.A’nın cezası, Yargıtay 10. Ceza Dairesi tarafından 16 Ekim 2014’te onandı. Silivri Ceza ve İnfaz Kurumu’na konulan D.A. hakkında,16 Ocak’ta kimliği belirsiz kişilerce yerel mahkemeye, Yargıtay’dan gönderilmiş gibi faksla tahliye ilamı gönderildiği, memurun da kararı teyit amacıyla Yargıtay’ı aradığını sanarak faksın üzerindeki numarayı aradığı iddia edildi. Memurun sahte tahliye ilamını cezaevine gönderdiği, cezaevinin de mahkeme kalemini arayarak tahliyeyi teyit ettikten sonra D.A’yı serbest bıraktığı öne sürüldü. Bakırköy İnfaz Savcılığı’nın olaydan 1 ay sonra tahliyeleri incelerken D.A için yanlışlığı fark ettiği kaydedildi. l İSTANBUL/Cumhuriyet Van’da bir kamu bankasına gelen silahlı Veysel Yolcudağ (29) güvenlik görevlisini etkisiz hale getirerek soygu girişiminde bulundu. Yolcudağ, Gazi Mahallesi’nde Van Ticaret Borsası’nın alt katında bulunan banka şubesine saat 16.50 sıralarında pompalı tüfekle geldi, 7 banka çalışanını rehin alarak direnişe geçti. Yolcudağ, saat 19.30 sıralarında biri hamile 2 kadın rehineyi serbest bıraktı. Pazarlıklar verilen yemek molasından sonra akşam geç saatlere kadar devam ederken evli ve 3 çocuk babası olduğu belirtilen Yolcudağ’ın halen 100. Yıl Üniversitesi’nde memur olarak çalıştığı öğrenildi. Yolcudağ’ın 500 bin TL para ve kaçışı için bir helikopter istediği ve bu talepleri yerine getirilmediği takdirde rehineleri öldürüp intihar etmekle tehdit ettiği öğrenildi. Yolcudağ’ın, babasının beynindeki tümörü tedavi ettirebilmek için çevresinden yüklü miktarda borç aldığını ifade ettiği belirtildi. l YUSUF ZİYA CANSEVER / VAN C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle