19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 23 Mart 2015 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: BARIŞ AKTAŞ Dolar fırladı, gelir eridi Hükümetin Orta Vadeli Plan’da 10 bin 537 dolar olarak hesapladığı kişi başı milli gelir, kurdaki yükseliş nedeniyle 8 bin 893 dolara geriledi Faiz tartışmaları ve küresel gelişmeler nedeniyle Türk Lirası ağır darbe alırken, kişi başı milli gelir de 10 bin doların altına indi. Yurttaş kâğıt üstünde 2014’te 1644 dolar fakirleşti. 893 dolara geriliyor. Mevcut kur oranıyla ise 2015’te 10 bin 936 dolar olarak hesaplanan rakam 9 bin 699 dolara, 2016 için 11 bin 541 dolar olarak hesaplanan rakam 10 bin 603 dolara, 2017’de 12 bin 229 dolar olarak hesaplanan rakam ise 11 bin 568 dolara düşüyor. Buna göre sadece dolardaki yükseliş nedeniyle kâğıt üzerinde 2014’te 1644 dolar, 2015’te 1237 dolar, 2016’da 938 dolar ve 661 dolar fakirleştik. ekonomi 9 Her Gün Yeniden… eçimlere çok kısa bir süre kalmış olmasına karşın toplumun en önemli sorunlardan biri olan eğitimin siyasetin gündemine yeterince getirilmemiş olması çok büyük bir eksikliktir. Geçen günlerde bu konuda iki gelişme yaşandı. Birinde, 11 Mart Çarşamba günü Kadıköy Belediyesi’nce düzenlenen toplantının başlığı şöyleydi: Eğitimi Yeniden Düşünmek: Finlandiya Örneği. Finlandiyalı konuşmacı, eğitimin gücüne inandıklarını vurguladıktan sonra ülkelerinin gelişmesindeki başarıyı üç nedene bağlıyor: Öğretmenlerin niteliği, öğrenci odaklı yaklaşım ve gençlere güven. O toplantıya CHP üst yönetiminin neredeyse tamamı katıldı (Cumhuriyet, 12 Mart). Öncekinde ise 28 Şubat günü Seferihisar’da, ilçenin CHP’li Belediye Başkanı Tunç Soyer ile Yeni Kuşak Köy Enstitülüler Derneği (YKKED) Genel Başkanı Prof. Dr. Kemal Kocabaş’ın öncülük ettikleri toplantıda, “Seçimlere Giderken Türkiye’de Eğitim, Bilim, Kültür ve Kırsal Kalkınma Politikalarında Sorunlar ve Çözüm Önerileri” tartışıldı. O toplantıda CHP’nin eğitimle ilgili yöneticileri bile yoktu. Oysa bu iki toplantı birleştirilebilir ve buradan topluma güçlü bir çağdaş eğitim seçeneği sunulabilirdi. Çünkü Köy Enstitüleri CHP iktidarının bu topluma sağladığı en büyük kazanımlardan biridir. Üstelik bu yıl, (17 Nisan) Köy Enstitülerinin kuruluşunun 75. ve onların kurucusu Hasan Âli Yücel’in aramızdan ayrılışının 54. yılıdır. HHH Hasan Âli Yücel ve İsmail Hakkı Tonguç’un kurdukları enstitüler, çocukluktan gençliğe geçmekte olan bireyin fırsat eşitliği ortamında yaratıcı yeteneklerini keşfetmesinin ve bunları geliştirmesinin adıdır. Enstitüler, yalnızca deneye, usavurmaya ve akla dayalı, karma, laik ve nitelikli bilimsel eğitim vermekle ve sanatın her dalında etkin olmakla kalmıyor; öğrenciyi, sağlık, tarım, yapıcılık, demircilik ve marangozluk alanlarında yani çok yönlü yetiştirmeyi de amaçlıyordu. Her alanda üretken ve düşünüyorum öyleyse varım diyebilen özgür bireyler yetiştirme bilincine dayalı; yaşayarak, yaparak ve yaratarak eğitim, UNESCO tarafından dünyaya örnek gösterilen Köy Enstitülerinin temel taşıdır. Bu arada belirtelim ki, CHP üst yönetiminin izlediği Finlandiya örneğini aydınlanmacı bir öğretmenin kişiliğinde ve çok etkileyici bir biçimde anlatan Grigori Petrov’un Ak Zambaklar Ülkesi Finlandiya’da adlı yapıtı, Köy Enstitüleri öğrencilerinin başucu kitabıydı. HHH Finlandiya ya da başka örneklerden yararlanılabilir. Ancak, Enstitülerin eğitim yaklaşımını günümüzün koşullarına uyarlayarak, bunu eğitimin diğer basamaklarına yönelik çalışmalarla da birleştirerek perşembe günü açıklanan YGS sonuçlarının bir kez daha kanıtladığı gibi, A’dan Z’ye her yeri dökülen eğitim için güçlü bir çıkış yolu önerilmelidir. Enstitü mezunlarından, çok onların çocuklarının ve torunlarının örgütü olan YKKED, onlarca bilim insanının katkılarıyla Köy Enstitülerinde verilen eğitimin temel niteliklerinin bugüne uyarlanması üzerinde bilimsel çalışmalar yapıyor ve yayımlıyor. CHP üst yönetimine de iletilen bu çalışmalara www.ykked.org.tr sayfasında ulaşılabilir. YKKED, aydınlanmanın ışığı sönmeyecek kararlılığıyla nisan ayı boyunca düzenleyeceği toplantılarda bu yaşamsal konuyu toplumsallaştırmaya çalışacaktır. Çünkü, Köy Enstitülerinin eğitim anlayışının, ailede, okulda, işyerinde, kısaca her yerde uygulanabileceği görüşünün her gün yeniden işlenmesi gerekiyor. S PELİN ÜNKER olardaki hızlı yükseliş, bir yandan enflasyona yansıyarak vatandaşın cebindeki parayı eritirken, diğer yandan Türkiye’yi, kişi başı milli gelirde 10 bin dolar eşiğinin altına çekti. TL’nin hızlı değer kaybıyla hükümetin Orta Vadeli Plan (OVP) hedefleri şaştı. 20152017 OVP’de hükümet, kişi başı milli geliri 2014 yılında 10 bin 537 dolar, 2015’te 10 bin 936 dolar, 2016’da 11 bin 541 dolar, 2017’de 12 bin 229 dolar olarak hesaplamıştı. Ancak bu hesaplamada kullanılan dolar kuru 2014 için 2.1777 TL, 2015 için 2.2882 TL, 2016 için 2.3704 TL, 2017 için ise 2.4407 TL idi. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve siyasilerin Merkez Bankası’na faiz baskısı ve ABD’de faiz artışına yaklaşılması nedeniyle kur rekor üstüne rekor kırarken, son zirve 2.6488 oldu. Dolar, geçen hafta ABD Merkez Bankası’nın faiz tahminlerini düşürmesiyle birlikte zirveden az da olsa uzaklaştı. Ancak hâlâ 2.58 TL ile hükümetin tahmininin oldukça üzerinde. Geçen yıl sonunda ise dolar/ TL 2.33 civarındaydı. Hükümetin tahmin ettiği kurlar yerine gerçekleşen kurlarla hesaplandığında, 2.33 kur oranıyla kişi başı milli gelir 2014 için 8 bin D Hedef tutmaz 661 dolar fakirleştik Uluslararası arenada 10 bin dolar kişi başı milli gelir için psikolojik sınır olarak kabul görüyor. Veriler Türkiye’nin 2014 ve 2015’te dünyada kişi başı milli gelir sıralamasında küme düştüğüne işaret ediyor. Mevcut rakamlarla 2023 hedeflerinin tutturulması da zor görünüyor. Hükümetin 2023 kişi başı milli gelir hedefi 25 bin dolar. Bu rakam, 2.58 TL’lik dolar kuruyla 64 bin 500 TL’ye denk geliyor. Kur hükümetin öngördüğü 2.1777 seviyesinde olsaydı 54 bin 442 TL olacaktı. Büyüme 2014’ün üçüncü çeyreğinde yüzde 3’lük beklentiye karşın yüzde 1.7 artarak hayal kırıklığı yaratmıştı. Angola ve Zambia Türkiye’yi solladı Aylık ortalama kişisel harcanabilir gelirde de Türkiye 176 ülke arasında 86. sırada yer alıyor. NationMaster’in derlediği verilere göre 2014’te Türkiye’de aylık kişisel harcanabilir gelir 756 dolar. Harcanabilir gelir vergiler düşüldükten sonra vatandaşın cebinde kalan parayı ifade ediyor. Listenin ilk sırasında 6 bin 302 dolarla İsviçre yer alıyor. İsviçre bu rakamla komşularını 23’e, Türkiye’yi ise 8’e katlıyor. Kişisel harcanabilir gelir Almanya’da 2 bin 850, Fransa’da 2 bin 760. Rakamlar Türkiye’deki gelirin yaklaşık 3.5 katına denk geliyor. Listede Zambia, Katar, Angola, Türkiye’yi solladı. Listenin son sırasında ise 25 dolarla Küba yer alıyor. ‘Dolar 2.20’ye inmez’ Şeker ithalatı gündemde eçen yıl şekerpancarı rekoltesinin iklim şartları nedeniyle 2.2 milyon tondan 2 milyon tona düşmesi neticesinde ihracatta kullanılan C Şekerinde (kristal şeker) 200 bin ton açık yaşanıyor. 2006’da dahili işleme rejimi kapsamından çıkarılan C Şekeri, firmaların ihracatı sonrası hak ediş olarak Şeker Kurumu tarafından karşılanıyordu. ndeavor Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı ve Fiba Holding Yönetim Kurulu Üyesi Murat Özyeğin, “Piyasada yoğun bir dolar talebi olduğuna inanmıyorum. Kur, 2.50’lerde stabilize olabilir. Dolar/TL’de bir daha 2.202.30’lar zor görülür” dedi. Kurdaki artışları ithal ürünlere yansıtmak zorunda kalacaklarını söyleyen Özyeğin, alım fiyatları direkt dolar üzerinden olduğu için fiyatlarda değişim yaşanacağını belirtti. Özyeğin, son günlerdeki Türk bankacılık sektörüne yönelik çıkış haberleriyle ilgili olarak da, “HSBC’den bu hafta pazarlama yapmak için arkadaşlar geldi. Pek öyle çıkıyorlar gibi bir hallerini görmedim. Çıkma niyetleri olsa neden benden randevu alsınlar ki?” diye konuştu. Fibabanka olarak kredi kartı markası oluşturma planları olmadığını da söyleyen Özyeğin, “Biz yıllar önce Finansbank’ın sahibiyken banka 300 bin kredi kartından sonra kâra geçiliyordu. Yani 300 bin birinci kartta kâr edilmeye başlanıyordu. Şimdi bu rakam 2.5 milyon kart oldu” dedi. l Ekonomi Servisi radikalizmi önleyemiyor; aksine gelişmesini kolaylaştırıyor. Geçen yıl, ABD State Department tarafından hazırlanan bir rapor, Tunus’tan yaklaşık 7 bin gencin IŞİD’e katılmak için Suriye, Irak ve Libya’ya gittiğini gösteriyordu. Hem bu gençlerin radikalleşmesi hem de Tunus’taki gibi radikal, silahlı İslamcı grupların ortaya çıkması, bunlardan kaynaklanan şiddet olayları, suikastlar, Tunus AKP’si Ennahda hükümeti döneminde gerçekleşti. Birçok laik politikacı, sivil toplum örgütü ve entelektüel, Ennahda’yı bu olayları ciddiye almamakla suçluyordu (Middle East Monior, 11/03/2015). Sonunda bu eleştiriler kitlesel ifadeler kazanmaya başlayınca Ennahda daha fazla dayanamadı ve erken seçime gitmek zorunda kaldı. İkincisi, saldırıyı gerçekleştiren saldırganların IŞİD ilişkisi, güvenlik güçlerince bilinmiyormuş (New York Times, 19/03); güvenlik güçlerinin kayıtlarında yalnızca biri görünüyormuş (Tunis Times, 19/03). Bu durum, “IŞİD’in Tunus’ta “uyuyan hücreleri vardı” tezini destekliyor. IŞİD militan E G Ancak şu an stoklarda yeterli C Şekeri bulunmadığı için ithal edilmesi gündemde. Şekerli Mamul Sanayicileri Derneği Başkanı Şemsi Kopuz, özel sektörün ithalat yapmasında sorun yaşanacağını bu nedenle, yapılacak olan ithalatın devlet eliyle olmasının daha sağlıklı olacağını söyledi. l Ekonomi Servisi Kur beyaz eti vurdu B eyaz Et Sanayicileri ve Damızlıkçıları Birliği Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Sait Koca, “Doların hareketliliği, bizi perişan etmiş durumda çünkü ciddi ithal girdimiz var, dolara bağlı girdilerimiz var. Maliyetlerimiz, özellikle yem maliyetleri çok anormal şekilde artıyor. Bunu ürettiğimiz ürün fiyatlarına yansıtamadığımız için de şu anda ciddi zararlar söz konusu” dedi. tım; karşıma Tunus’ta bir müzede 18 yabancı turistin, iki Tunuslunun, iki İslamcı militanın ölümüyle sonuçlanan katliamın görüntüleri çıktı. Uygarlığın mirasının örneklerini barındıran bir mekâna yönelik saldırının simgesel anlamı çok açıktı: Bizim tarihimiz, bizim dinimiz dışında, tarihsel ve kültürel miras tanımıyoruz, tüm örneklerini yok etmeye kararlıyız! Perşembe yazımda vurguladığım gibi bu radikal tutumun arkasındaki mantık ne yazık ki salt IŞİD ideolojisine indirgenemiyor. Türkiye’de siyasal İslamın sözcülerinden birinin, “Bizim medeniyetimizin fikir, sanat, ahlak, siyaset ve hayat yolculuğunda ‘iyi’, ‘güzel’ ve ‘doğru’ tasavvurumuzun yegâne kaynağı Kur’ân olagelmiştir” iddiası ne yazık ki “İslam hoşgörü ve barış dinidir” iddiasıyla çelişiyor. Eğer özgün bir uygarlığınız olduğuna inanıyorsanız, bunun yegâne kaynağının bir kutsal kitap olduğunu savunuyorsanız buradan tek bir yere gidebilirsiniz: Kutsalınızı, kabul etmeyen tüm diğer dinler sizin uygarlığınızın can düşmanlarıdır, yok edilmeleri gerekir. Tunus saldırısından iki gün önce eçen hafta “Uygarlığa Savaş G Açtılar” başlıklı yazımı gazeteye gönderdikten sonra, televizyonu aç Müzede Katliam yayımlanan IŞİD kaynaklı bir “tweet”, tam da bu noktayı vurguluyor, “inançsızlarda, kendini kültürlü sanan ikiyüzlülerde şok yaratacak bir eylemin gelmekte olduğunu” “muştuluyordu”. IŞİD saldırıyı üstlendi (CNN 19/03); böylece insanlığın, kendi “uygarlığı” ve “kültürü” dışında kalan mirasına ve güncel örneklerine küresel çapta savaş açtığını ilan etmiş, Tunus saldırısıyla bu savaşı başlatmış oluyordu. Şimdi artık insanlığın, İslama ait olanlar hariç, bütün kültürel mirası ve hazineleri tehdit altındadır! Tunus dersleri Bu saldırıdan çıkarılacak başka dersler de var. Örneğin ılımlı İslam, ları Libya sınırından kolaylıkla Tunus’a sızabiliyorlar. Birçok Müslüman ülkede de IŞİD “uyuyan hücresinin” varlığı, sınır ötesindeki, yapılanmaların, çatışmaların içeri sızması adeta kaçınılmaz görünüyor. Tunus deneyimi bu tür saldırıların ekonomi üzerindeki olası etkilerini sergilerdi. Saldırının olduğu gün Tunus Borsası yüzde 2.5’ten fazla değer kaybetti. Tunus ekonomisinin yüzde 12’sinin dayandığı turizm sektörünün olumsuz etkilenmesi kaçınılmaz görünüyor. Son olarak, Tunus’un “Arap Baharı” dalgasının tek “başarılı” demokratik ürünü olduğuna inanılıyordu. Tunus Müslüman bir ülke olmakla birlikte, siyasal İslamın iddialarına uymayan, projesini bloke eden güçlü bir laik geleneğe, toplumsal harekete sahip. Le Monde’un bir yorumuna göre, Tunus bu özelliğiyle İslamcılar açısından, yıkılması gereken bir “karşıt model” oluşturuyor. Bir taraftan IŞİD saldırısı, ekonominin kırılganlığı, diğer taraftan devletin kaçınılmaz özgürlükleri sınırlama eğilimi (L’Economiste Magrebine, 19/03), bu demokrasi deneyimi, artık tek ülkede demokrasinin ne kadar zor bir proje olduğunu bir kez daha ortaya koyuyor. T Turkcell’de genel kurul toplanıyor urkcell’de 2010’dan bu yana gerçekleşmeyen genel kurulun 26 Mart’ta gerçekleşmesi bekleniyor. Şirket ana sözleşmesinde öngörülen asgari yüzde 51 toplantı nisabının sağlanamaması nedeniyle 2010’dan bu yana yapılamayan Turkcell genel kurul toplantısının bu yıl gerçekleştirilmesi bekleniyor. 2013’teki düzenlemeyle yönetim kurulu üyeleri Sermaye Piyasası Kurulu (SPK) tarafından atanmış şirketlerin iki mali yıl üst üste genel kurullarını toplayamaması durumunda SPK’nin, Yatırımcı Tanzim Merkezi yoluyla genel kurulu toplama yetkisi bulunuyor. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle