23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 23 Mart 2015 KULTUR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK Jessica Lang Dance Company İstanbul’da Görsel kompozisyon ustası olarak nitelenen Jessica Lang’in 2011 yılında kurduğu Jessica Lang Dance Company, 910 Nisan’da İş Sanat’ta olacak. Topluluk Lines Cubed, White, Mendelssohn Incomplete, The Calling, Scape, Aria, Among The Stars isimli kompozisyonlardan oluşan bir repertuvar sunacak. Jessica Lang Dance Company, klasik bale sanatı dilini, çağdaş yorumlarla sunmasıyla tanınıyor. ‘Şimdi en güzel şiir barıştır’ raba yolda uçar gibi gidiyor. Hız öyle bir noktaya varmış ki camdan baktığımda yolun iki kenarındaki ağaçları göremiyorum artık. Madde hız yüzünden erimiş, akışkan bir hal almış, bilindik sınırlarını yitirip bir görüntü seline dönüşmüş sanki. Arabada 4 kişiyiz. Direksiyondaki sinirli. Haksız da denemez. Filmde çalıştırdığı mevsimlik tarım işçileri her gün yeni bir sorun çıkarıyorlar, çekimler tam düşündüğü gibi gitmiyor. Yıl: 1974 Film: Endişe Direksiyondaki: Yılmaz Güney. 19 Nevruz yeni bir yılın başlangıcıdır, ilkbahar ayinidir; barışın, kardeşliğin, şiirin ve sanatın aşağılanmayacağı bir yıl olmasını umuyorum Zülfü Livaneli’nin ‘Seranad’ı İsveççe’de ülfü Livaneli’nin “Seranad” adlı romanı İsveççeye çevrildi. Türkiye’de 2011 yılında Doğan Kitap etiketiyle yayımlanan roman akademisyen Maya Duran ile Alman asıllı Amerikalı profesör Maximillian Wagner arasında yaşananları anlatıyor. Roman, 60 yıldır süren bir aşkı ele alırken, Yahudi soykırımından Mavi Alay’a, siyasi olaylarda asıl harcananın insan yaşamı ol Z A iyi görüntü yönetmenlerinden biriydi. Tartışılmaz profesyonelliğinin ötesinde, her zor durumu kolaylaştıran, bizim o zamanlardaki halimize hiç uymayan, ama bu nedenle de hepimize iyi gelen yumuşak, insancıl, güler yüzlü ve çok keyifli varlığını unutmama imkân yok. Herhalde Şerif Gören’in, Kenan Ormanlar’ın ve Erkan Yücel’in herkesi birbirine kenetleyen yaklaşımı olmasaydı, yaşanan felaketin ardından “Endişe”nin tamamlanması biraz zor olurdu. Ormanlar, kamerasından bakarken kaliteden asla taviz vermeyen bir sanatçı, çıplak gözle dünyaya bakarken sonsuz hoşgörülü ve insandı. Keşke herkes dünyaya Kenan Ormanlar’ın baktığı gibi bakabilseydi. duğunu gösteriyor. Romanın İsveççeye çevrilmesi nedeniyle Türkiye’nin Stockholm Büyükelçiliği’nin onuruna verdiği davete katılan Livaneli, burada kitabını imzaladı ve okurlarıyla söyleşi yaptı. Livaneli, bu seyahatinde adı “Konstantiniyye Oteli” olan yeni romanını bitirdiğini de açıkladı. Romanın konusunun İstanbul’da geçtiğini söyleyen yazar, “İstanbul’da bir Bizans sarayının kalıntıları üstüne Rus oligark ve İstanbul zengin sermayesiyle çok lüks bir otel inşa edilmiş. Onun açılışındaki tipler var, kadın ve erkek.. Yani toplumun panoraması” dedi. l Kültür Servisi Anma Tekellerinin Sığlığı... vusturyalı ünlü deneme yazarı, eleştirmen ve gazeteci Karl Kraus (18741936), Shakespeare üzerine bir saptamasında şöyle der: “Eğer günün birinde Shakespeare üzerine söyleyecek yeni bir şeyler bulamazsak, o zaman kültürümüzün de sonu gelmiş demektir …” Zor, ama anlamı bağlamında çok ağırlıklı bir cümle. İleride yaşadığımız zamanlardan birine artık Shakespeare’nin uçsuz bucaksız evreninde yer bulamazsak, başka deyişle, düşünce dünyamız içinde yaşadığımız herhangi bir zamana ilişkin olarak Shakespeare’e doğru soruları soramayacak kadar kısırlaşırsa, artık herhangi bir biçimde kültür üretebilme yetimiz de son bulmuş demektir. Biz, kendi kültür ortamımızda böyle bir düşünsel kısırlığı onyıllardır yaşamaktayız. Bu durumun kanıtları da karşımıza en çarpıcı biçimde anma yıldönümlerinde çıkmakta. Herhangi bir nedenle andıklarımız ister bir Nâzım Hikmet, ister bir Aziz Nesin, bir Muhsin Ertuğrul ya da bir Haldun Taner olsun, üzerlerine hemen hiçbir yeni değerlendirme yapamıyoruz. Kalıcılığın tek anlamının tüm zamanlara seslenebilme olduğunu unutup, her andığımızı “anma” adı altında kendi zamanının sınırları içerisine hapsetmekte direniyoruz. Geçen günlerde bunun son örneğini Haldun Taner’i 100. doğum yıldönümü nedeniyle anarken yaşadık. Bu büyük ustanın “ne kadar büyük”olduğunu, ülkemizde gerek epik tiyatronun gerekse kabare tiyatrosunun öncülüğünü yaptığını vb. kim bilir kaçıncı kez! tekrarlayıp durduk. Buna karşılık Haldun Taner’in geleceğin Türk tiyatrosuna bıraktığı en büyük mirasın, başka deyişle hayatı boyunca tiyatro adına yapıp ettiklerinin tümünü her şeyden önce bir “Tiyatro İnsanı” olabilme hedefinde odaklaştırmasının önemini yeterince vurgulamadık. “Tiyatro eşittir oyunculuk” anlayışının ne yazık ki giderek ağır bastığı bir tiyatro eğitimi ortamında Haldun Taner’in kendi hocalığı boyunca temellerini sağlamlaştırmaya çalıştığı “Tiyatro İnsanı” kavramının ne kadar önemli bir işlev yerine getirebileceğine dikkati çekmeyi de gerekli görmedik. Haldun Taner, ülkemizde gerçekten de epik tiyatronun ve kabare tiyatrosunun en önemli öncülerindendi. Ama onun bu öncülüğünü önemli kılan öğe, bu türlerin uygulanışında taklitten hep kaçınması ve her iki tiyatroyu çok başarılı bir biçimde yöresel motiflerin örgüsüne yerleştirmesidir. Haldun Taner’i “anma görevimizi” yerine getirirken ne yazık ki bu nokta da yeterince öne çıkarılmadı! Bundan böyle hangi alanda olursa olsun ustalarımızın miraslarının gelecek bağlamında layıkıyla değerlendirilmesini önemsiyorsak, atmamız gereken en önemli adımlardan biri, kişiler düzleminde “anma tekelleri” klişesinden biraz olsun uzaklaşmak ve “anma”ları ustalar üzerine yeni araştırmalarla işlevsel kılmaktır! A Ekinoks/Bahar Ayini Meşhur Rus besteci İgor Stravinski, Diaghilev tarafından kurulmuş Rus Baleleri topluluğu için “Sacré du Printemps” (Bahar Âyini) adlı meşhur bale müziğiKenan Ormanlar ni 1913’te bestelemişti. Nijinski’nin koreÖnde, onun yanında sevgili Kâmran Us ografisini yaptığı eserin prömiyeri 26 Maluer oturuyor. Arkada ben ve Kenan Oryıs 1913’te Paris’temanlar. Kenan Orki ChampsElysées manlar eğitimini Tiyatrosu’nda yapıldı. Almanya’da yapmış, Bu yeni tarzı proteseşsiz bir kameraman to eden seyirciler ile ve görüntü yönetdestekleyenler salonmeni. Işığın, rengin, da birbirlerine girdikadrajın ustası. Üsteler, o güne dek hiç gölik, Adana’nın o beter rülmemiş bir kargaşa sıcağında, gergin siyaşandı ve sonunda nirlerin, asık yüzlerin olaya polis müdahaiçinde, yumuşacık bir le edip salonu boşaltyüz ve eksilmeyen bir mak zorunda kaldı. gülümsemeyle dolaStravinski’nin ilkbaşan farklı bir kimlik. harda doğanın uyanıYılmaz Ağabey köyşını pagan ritüellerinlülere ve bütün dünden esinlenerek anyaya giydirip durulattığı bu eseri, o gün yor. Ben de cezaevinbu yeniliği kabulleden yeni çıkmış gençnemeyenlerin yarattıliğin tüm hesapsız ğı tüm kargaşaya rağaceleciliği ve halden men, yüz yıl sonra da Kenan Ormanlar anlamazlığıyla ceicra edilmeye, sahnevap yetiştiriyorum ona. lenmeye devam ediyor. “Onlara ne kızıyorsun Yılmaz Ağabey? Bir ekinoksu daha geride bıraktık. En Kendine kız, seni ağa gibi görüyorlar, onuzun günde Diyarbakır’dan İstanbul’a hadan oluyor bunlar” diyorum. Araba biraz laylar çekildi, barış ve demokrasi istedaha hızlanıyor. Artık uçar gibi gitmiyor, yen milyonlar meydanları doldurdu. Yiuçuyor. Kenan yanımda söze hiç girmine mesajlar okundu, yorumlar yapıldı, yor, ama yüzü, gözü ve elleriyle “Yeter ar barış yönünde umutlar dile getirildi. Ortık Emel, uzatma” diyor. Çaresizce açılan han Bursalı’nın Diyarbakır’da bir pankareli yanımızdan su gibi akan ağaçları işatın üstünde görüp köşesine taşıdığı Yaşar ret ediyor, bir anda ben de idrak ediyorum Kemal’in sözleri, herhalde Türkiye’nin büdurumu, çenemi kapatıp arkama yaslayük bir çoğunluğunun duygularına ternıyorum. Kenan muzip bir çocuk gibi ducüman oluyor: “Dağlar, insanlar ve hatdakları ve gözleriyle gülerek yandan bakı ta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiyor bana, Kâmran Ağabey konuyu değişti ir barıştır.” riyor, arabanın hızı biraz düşüyor, ÇukuNevruz yeni bir yılın başlangıcıdır, ilkrova yeniden beliriyor iki yanımızda. bahar ayinidir; barışın, kardeşliğin, şiirin Kenan Ormanlar’ı 18 Mart 2015’te kayve sanatın aşağılanmayacağı bir yıl olmabettik. Bence Türk sinemasına gelmiş en sını umuyorum. Jackie Trent ünlülerin şarkı sözü yazarıydı Stoke City futbol takımı için de şarkı sözü yazan Trent yaşamını yitirdi rank Sinatra, Dean Martin, Shirley Bassey ve Petula Clark gibi ünlülere yazdığı şarkı sözleriyle tanınan İngiliz şarkıcı ve şarkı sözü yazarı Jackie Trent, bir süredir yaşadığı İspanya’da 74 yaşında öldü. 1965’te “Where Are You Now” adlı şarkısıyla listelerde doruğa tırmanan Trent, eski kocası Tony Hatch ile birlikte, pek çok ünlüye verdiği şarkı sözlerinin yanı sıra Stoke City futbol takımının 1972’de kazandığı Lig Kupası için “We’ll Be With You” adlı şarkının sözlerini de kaleme almıştı. Trent ve Hatch, birlikte 400’den fazla şarkı sözüne imza atmışlar, 1980’lerin başlarında “Neighbours” adlı pembe dizinin tema şarkısını da yazmışlardı. l Kültür Servisi F 20. TÜRKİYEALMANYA FİLM FESTİVALİ Nürnberg’de ‘Çekmeceler’e ödül ehmet Binay ve Caner Alper’in “Genç kadın cinselliğine cesur bir bakış” olarak nitelendirdiği “Çekmeceler” filmi, Nürnberg’de düzenlenen 20. TürkiyeAlmanya Film Festivali’nde en iyi film seçilirken, filmin üç oyuncusu Ece Dizdar, Nilüfer Açıkalın ve Tilbe Saran en iyi kadın oyuncu ödülünü paylaştı. Festivalin önceki akşam yapılan ödül töreninde “Neden Tarkovski Olamıyorum?”daki performansıyla Tansu Biçer en iyi erkek oyuncu seçilirken, Kazım Öz’ün yönettiği “Bir Varmış Bir Yokmuş”a jüri özel ödülü verdi. Seyirci Ödülü’ne ise Aydın Sayman’ın “İçimdeki İnsan” filmi değer görüldü. Kısa film dalında ise Serhat Karaaslan’ın “Berfeşir” filmi birincilik kazandı. l Kültür Servisi M Selanik’te en iyi film ‘Virunga’ ASLI SELÇUK 322 Mart tarihlerinde gerçekleşen 17. Selanik Belgesel Film Festivali: 21. Yüzyılın Görüntüleri etkinliğinde izleyici “Virunga”yı (Orlando von Einsiedel/ İngiltere) en iyi film seçti. Leonardo DiCaprio’nun yapımcılığını üstlendiği, ekolojik belgesel, politik gerilim türlerini içeren “Virunga”, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki Virunga Ulusal Parkı’nı koruyan orman korucularının savaşımlarını gerçekçi bir anlatımla betimliyor. “Virunga” ayrıca Doğayı Koruma Vakfı’nın ödülünü de kazandı. Açılış belgeseli “HipHop Eration” (Bryn Evans/Yeni Zelanda) tekerlekli sandalyeleri, bastonlarıyla yürüyen, Yeni Zelanda’dan yola çıkıp Las Vegas’taki hip hop şampiyonalarına katılan, seksenli, doksanlı yaşlarını süren bir grubun serüvenlerini konu alırken yaş unsurunun salt bir sayı olduğunu kanıtladı. Etkinlik süresince 185 düşündürücü, ilginç yapım izleyiciyle buluştu. Yetkin belgeselciler Hubert Sauper’le Alexandru Solomon’a saygı bölüm 1 Leonardo DiCaprio’nun yapımcılığını üstlendiği, ekolojik belgesel, politik gerilim türlerini içeren “Virunga”, Kongo Demokratik Cumhuriyeti’ndeki Virunga Ulusal Parkı’nı koruyan orman korucularının savaşımlarını gerçekçi bir anlatımla betimliyor. leri düzenlendi. Sauper özellikle Sudan, Tanzanya, Zaire gibi ülkelerdeki küreselleşmeye, sömürgeciliğe odaklanıyor. Yönetmenin “Hutularla Tutsiler neden birbirlerini öldürüyorlar, bu karmaşık savaşın gerçek kurbanları kimler?” sorularını sorduğu Kisangani Diary, insanın sınır tanımayan acımasızlığını irdeliyor. “Darwin’s Nightmare”, Tanzanya’daki Victoria Gölü’ndeki balık endüstrisinin ekonomik, sosyal ve çevresel etkilerini tartışıyor. 60’lardan günümüze ekosistemi gittikçe bozan göl, ni kaydediyorlar. Pulitzer ödüllü gazeteci Jose Antonio Vargas, “Documented”da ABD’de kaçak bir sığınmacının sürdürdüğü yasadışı yaşamın güçlüğünü irdeliyor. Geçirdiği değişimle sığınmacı bir aktiviste dönüşüyor. Romanya’nın önde gelen politik belgeselcilerinden Alexandru Solomon, “The Great Communist Bank Robbery”de komünizme trajikomik bir bakışla yaklaşıyor. Romanya Komünist Partisi’nin önemli üyeleri 1959’da banka soygunu ‘Virunga’ festivalde iki ödül kazandı. yaparken yakalanıp tutuklanırlar, belgeselde kendileriAfrika’nın doğal kaynaklarını kuşani oynamayı da kabul ederler. Belgetan, sömüren Batı metaforunu simsel onların idamından sonra gösterigeliyor. “We Come as Friends”, yeme girer. “Kapitalism: Our Improved ni kurulan Güney Sudan’ı mercek Formula”da, Çavuşesku’nun Romanaltına alıyor. BM barış gönüllüleri, yalıları denetleme düşüncesinden yoÇinli petrol işçileri, Amerikalı vaizla çıkan “Solomon” komünizmle kaler Sudan’ı bölen yeni sömürgecileri pitalizm arasında sıkışıp kalmış bir oluşturuyorlar. ülkenin bozulmuş, çürümüş portresiAhmad Jalali Farahani, “We Are Journalists”’te İranlı gazetecilerin ül ni çiziyor. Docs in Progress’e bu yıl kelerinde karşılaştıkları sert koşullaTürkiye’den “Genç Pehlivanlar” (Merı sorguluyor. İki gazeteciyönetmen gözaltına alınıp işkence görerek, aşa te Gümürhan) katıldı. l SELANİK ğılanarak şok edici kişisel öyküleri C M Y B Jackie Trent
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle