19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 23 Mart 2015 yorum EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: ZARİFE SELÇUK 16 açları dökülmüş, ağzı maskeli. Bir aykırılık var, belli. Kırmızı... İçindeki beyaz gömleği dışında atkısı, eteği, ayakkabıları ve elindeki gitarı kırmızı... Altı, yedi yaşlarında, belki de daha küçük. Koltukları dolmuş Adnan Saygun Sahnesi’nin ışıkları altında yürürken adımları da ürkek ve küçücük. Onu izliyorum balkondan... Aynı anı paylaşıyoruz, ama sanki gelecek zamanın bilinmezliğinden, bir kuştüyü hafifliğinde uçup gelmiş sahneye. Elindeki karanfil dahil kırmızının coşkusu, heyecanı yansımıyor bana; bir mavi kadar derin ve sakin daha çok. Sandalyesine oturuyor... Gitarının tellerine bir dokunuş... S asusluk kokan bir operasyon, Bülent Arınç’a suikast uydurması ile kozmik odaya girilmesinin Seferberlik Tetkik Kurulu’nun ortadan kaldırılmasına neden olduğunu bu köşeden dile getirmiştik. Kimileri, Seferberlik Tetkik Kurulu’nun ortadan kalkmasının çok hayırlı bir iş olduğu kanısında. Doğrudur. Uğur Mumcu’nun da yazılarında dile getirdiği gibi, NATO’ya üye olmamızın hemen ardından olası bir Sovyet işgaline karşı örgütlenmiş olan Seferberlik Tetkik Kurulu, Türkiye’de 1923 devrimcileri ile solculara karşı büyük birader ve ortaklarının yön göstericiliğinde düzenlenen tezgâhları, öldürümleri, provokasyonları kurgulayan Gladyo yapılanmasının odağı olmuştu. Ancak... Sovyetler’in içten ve dıştan yıkılmasından sonra; öngörülmüş tehdidin yok oluşu ile birlikte Türkiye’de başgösteren davranış biçimi, büyük birader ve ortakları açısından “tehlikeli” bir hal almaya başladı. 1. Körfez bunalımı sırasında ABD’nin güvenilir adamı Turgut Özal’a rağmen baba Bush’un isteklerinin yerine getirilmemesi, oğul Bush döneminde de ABD’nin Irak işgaline karşı Türkiye’nin sınırlarını açmakta direnmesi; NATO’nun Çevik Güç aracılığıyla bölücü terör örgütü PKK’ye yaptığı yardımlar, Irak’ın kuzeyinde Türk askerlerinin kafasına çuval geçirilmesi gibi olaylar “yakın müttefikliği” zedeledi. Emperyalizmin küreselleşme masalı çerçevesinde Türkiye’nin içinde bulunduğu bölgeyi yeniden biçimlendirme çabaları da, Türk or Neden Kozmik Oda? C Kırmızıya Vurmayın! Zemine yetişmeyen ayakları boşlukta, bir öne bir geriye sallanıyor. Dingin görünümünün tersine, yaşamın güzelliğine dair coşkulu bir şarkı parmaklarının ucunda. Kendisi gibi ağız ve burunları maskeli arkadaşları eşlik ediyor... Duyguları ayağa kaldıran olağanüstü bir konser... Löseminin pençesinde hayata tutunmak için direnen çocuklarımızın ve onları destekleyenlerin olağanüstü güzelliği... Dayanışmanın insanı “insan” kılan inceliği... “Müzik Umuttur” diye yola çıkanların hikâyesi. Müzik eğitmeni Muharrem Dayanç’ın sosyal sorumluluk dusunda giderek gelişmekte olan laik ulus devleti koruma içgüdüsü ile çelişmekteydi. Soğuk savaş boyunca Pentagoncu generaller aracılığıyla kurulmuş sağlam müttefiklik bağları gevşeme eğilimi göstermekteydi. Büyük birader ve ortakları; Türkiye’de piyasasever, tam bağımlı, etnikçi, cemaatçi bir tür federatif yapı peşindeydiler. Bu yapı, boyun eğmeye her an hazır, esnek, yeterince küçük, kontrol edilebilir olmalıydı. Bunun karşısındaki en büyük engel, varlığını sürdürmekte olan ulusal, Cumhuriyetçi kurumlardı. İşte tam bu aşamada Ergenekon, Balyoz, Bülent Arınç’a suikast savları ile toptan temizleme harekâtı devreye sokuldu. Hazır, Cumhuriyet devrimine kinli AKP de iktidardayken; Pentagoncu generaller ile ABD’ye sığınmış vaizin cemaati el ele verip ordunun laik, ulus devlet yanlısı kadrolarını tasfiye ettiler. Onlarca yıl emperyalizmin emrinde kullanılan Seferberlik Tetkik Kurulu da, gizli tutulan yapısı ile olası bir “bağımsız davranma yetisi kazanma” olasılığına karşı, uluslararası istemleri yerine getiremez, dolayısıyla “denetlenemez” hale gelebilir kaygısıyla “Bülent Arınç’a suikast” uydurmasıyla ortadan kaldırıldı. Kozmik oda operasyonunun, Türkiye’nin üzerinde çevrilen dolapların en önemli parçalarından biri olduğu kuşku götürmez. Egemen güçler, Türk devriminden arda kalan en ufak bir ışığın bile sızabileceğinden endişe ettikleri yerleri kendi karanlıkları ile tıkamakta kararlılar. Hem de “Hayırlı iş, yeni, yenilik” diyerek... KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] projesiyle buluşan lösemili çocuklara İzmir Devlet Senfoni Orkestrası, sunucu Metin Uca ve büyük sanatçımız İdil Biret’in desteği... Umutla çıktım konserden, gece yıldızlara baktım... HHH Gel gör ki burası Türkiye. Güzelliğin, iyiliğin kimi zaman kösteklendiği ülke. Biliyorsunuz lösemili çocuklar için kurulan bir vakıf var, adı LÖSEV. Ankara’da hastalara ücretsiz bakacak 400 yataklı bir hastane kurmak için “Bir tuğla da sen koy” kampanyası düzenliyordu. İlgili kamu spotları, altı ay televizyonlarda yayımlandı. Sonra Sağlık Bakanlığı’nın başvurusuyla RTÜK’ün getirdiği yasak... Çok şaşırtıcı değil mi? Sağlık Bakanlığı’na göre 100 yataklık hastane projesine onay verilmiş, ama LÖSEV 400 yatak olmasında direniyormuş. Bakar mısınız Sağlık Bakanı Mehmet Müezzinoğlu ne diyor; “LÖSEV’in bize müracaatı 100 yataklı bir hastaneydi. Biz de buna ilişkin ön izni uygun bulmuştuk. Ama, ‘Ben güçlüyüm, ben kamuoyu algısını yönetirim. Dolayısıyla 400 yaparım’ diyorsa, bu etik, kural dışıdır. Bu etik ve kural dışılığa bu ülkenin yönetimini hiç kimse mahkum edemez.” Neymiş? Onkolog yetiştirme sistemi bozulurmuş, doktor açığı varmış... Sağlık sistemini altüst edip, her geçen gün özelleştiren, paralı kılan iktidara ve LÖSEV’in bağış kampanyasını yasaklayanlara diyecek söz var mı? ÇİZGİLİK KAMİl MASARACI İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına [email protected] ORHAN ERİNÇ İcra Kurulu Başkanı AKIN ATAlAY Genel Yayın Yönetmeni CAN DüNDAR Genel Yayın Yönetmen Yardımcısı Tahir Özyurtseven Haber Koordinatörü Murat Sabuncu Yazıişleri Müdürü Ayşe Yıldırım Başlangıç Sorumlu Müdür Abbas Yalçın Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Özlem Ayden Şalt Reklam Genel Müd. Yrd. Nazende Körükçü Reklam Grup Koordinatörü Hakan Çankaya Rezervasyon Yönetmeni Onur Tunalı HARBİ SEMİH POROY Haber Merkezi Müdürü: Aykut Küçükkaya Dış Haberler: Ceyda Karan l Ekonomi: Olcay Büyüktaş Kültür: Celâl üster l Spor: Arif Kızılyalın Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner Grafik: Ahmet Sungur l Fotoğraf: Uğur Demir Düzeltme: Mustafa Çolak Web Koordinatörü: Oğuz Güven [email protected] Ankara Temsilcisi: Erdem Gül İzmir Temsilcisi: Serdar Kızık Halit Ziya Bulvarı 1352 S. 2/3 Ahmet Rasim Sok. No: 14 İzmir Tel: (0232) 441 12 20 Çankaya 06550 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Can Dündar, Cüneyt Arcayürek, Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Mustafa Balbay, Hakan Kara. Mali İşler Müdürü: Bülent Yener l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım: Tunca Çinkaya Oy Cemaat, Oy... zesindeydik. Kocatepe Camisi’nin avlusunda YARSAV üyesi olduğunu bildiğimiz bir yargıç ile söyleşiyorduk. Konu, ekim ayında yapılacak HSYK seçimleriydi. O sırada, geçen yıllarda CHP’den milletvekili adayı olduğunu bildiğimiz biri yaklaştı yanımıza ve yargıca dönerek “HSYK seçimlerinde tavrınız nasıl olacak” diye sordu. eçen eylül ayı G sonuydu. Talip Apaydın’ın cenaYargıç henüz yanıt bile vermeden o CHP’li, “Cemaat adaylarına vermelisiniz oyunuzu. Başka çaremiz yok.” Çok şaşırmıştık. “CHP’liler bile cemaatten medet umuyorsa, vay halimize” deyince o CHP’li yanımızdan sessizce ayrılmıştı. Duyduk ki, aynı CHP’li, Ankara’dan yine milletvekili adayı olmak için önseçime giriyormuş. Bulursa, cemaatçilerden oy ister artık... ğer “katılımcı demokrasi” işliyorsa gerçek demokrasi vardır. Katılımcı demokrasinin hiç bulunmadığı “biçimsel demokrasi”, örtülü totaliter rejimden başka bir şey değildir. Katılımcı demokrasi kabaca şunları içerir: Bireylerin “birey olarak” katılmalarını sağlayacak “işleyen bir hukuksal zemin” bulunmalıdır. Sivil toplum kuruluşları, “örgütlü bir biçimde” demokratik haklarını kullanabilmeliler. İşçiler, işverenler çıkarlarını örgütlenerek koruyabilmeli. Aynı şey sanat çevreleri için de geçerlidir. Medya özgür ve tarafsız olmalıdır. Üniversiteler, özerk bir yapıda bilimsel “ve toplumsal” işlevlerini özgürce sürdürebilmelidirler. Adli sistem (ve kolluk) katılımcı demokrasinin “işlemesi için” vardır. Katılımcı demokrasiyi engellemeye kalktığında “faşizmin maşası haline gelirler.” Demokrasi Katılarak Gerçekleşir E Hangisi? HP Genel Başkan YarC dımcısı Selin Sayek Böke, Haber Türk ile yaptığı söyleşide, bir kez daha AKP iktidarının ekonomi kurmayı Ali Babacan’ın politikalarını doğru bulduğunu yineledi: “Bazı söylemlerine bakınca Ali Babacan’ın adeta CHP’li olduğunu düşünüyorum! Doğru şeyler söylüyor.” Aynı günlerde, CHP’nin diğer Genel Başkan Yardımcısı Burhan Şenatalar, Datça’da konuştu: “Ekonomik tablo kötüdür. Ekonomik tablonun kötüye gitmesinin bir nedeni, AKP’nin iktisat politikasıdır.” Hangisi CHP’nin resmi görüşü acaba? Önseçim Sandığı iyaseti bir sorumluluk, S yurt görevi, düşünce ve ilke savaşımı olarak gören CHP’liler, tüm parti üyelerini ön seçimde sandık başına çağırıyorlar. Üyeler sorumluluklarını yapmazlarsa, meydanın hemşehricilere, delege ağalarına, aşiretçilere, paragöz simsarlara, naylon üyelere kalacağı konusunda kaygılılar. Bir kısım CHP üyesi de bilgisunar üzerinden bir kampanya başlattı. Diyorlar ki: “Kılıçdaroğlu, ön seçime katılıyor. Enis Berberoğlu, Gürsel Tekin, Mehmet Bekaroğlu, Sezgin Tanrıkulu, Erdoğan Toprak, Murat Özçelik ve diğer yöneticiler, haydi siz de ön seçime girin. Partiye demokrasi gelsin.” Ve ‘parlamenter’ kurumlar Parlamenter organlar ancak “katılımcı demokrasinin öğeleri ile birlikte yaşarlar”. Katılımcı demokrasinin öğeleri işlemiyorsa meclisler, kukla antidemokratik araçlar haline dönüşürler. Hele parlamentoyu (meclisi) oluşturan siyasal partilerin kendi içlerinde demokrasi çalışmıyorsa, o partilerin oluşturacağı rejim de demokratik olamaz. Katılımcı demokraside sistem, “yukarıdan aşağıya değil aşağıdan yukarıya çalışır.” Çağdaş ve işler bir hukuki zemin olacak. Örgütlenme özgürlüğü bulunacak, bireyler de çıkar grupları da örgütlenerek demokrasiye “katılacaklar.” Örgütlü zeminde halkın oluşturduğu “katılımcı ortam”, seçimlerle parlamentoyu oluşturacak. “Sandık” ancak diğerleri ile birlikte anlam taşır. Örgütlenerek kurulan yapı, aynen bir binanın temeli gibidir. Parlamenter organlar (kurumlar) bu zemin üzerine kurulur. Böyle bir zemin yoksa “oluşturulan meclisler”, göstermelik, korsan güç odaklarından başka bir şey olmazlar. Antidemokratik kanunlar üretmenin aracı olurlar. Gelelim bize Bugün nasıl olduğumuzu, katılımcı demokrasiden ne kadar uzak bulunduğumuzu yaşayarak görüyoruz. 1961 anayasası ile, katılımcı demokrasiye açılma yoluna giren toplum 12 Eylül 1980 darbesi ile otoriter, tepeden inme, örgütlenmeyi yasaklayan bir yola sokuldu. Arada bazı deği şiklikler yapılmasına karşın geldiğimiz nokta vahimdir. Üstelik bugün, bırakın katılımcı demokrasiye gitmeyi, “tek adamlı otoriter bir yapıya sokulmak istenen” bir ortam yaratıldı. İstanbul Üniversitesi’nde rektörlük seçiminde demokratik yolla seçilen kişi, antidemokratik yolla önünün kesilmemesi için feryat etti, başaramadı. Adeta demokrasinin sürüklendiği bataklığın resmini çizdi. Geçen hafta 18 Mart 1915 Çanakkale Zaferi’nin 100. yılını kutladık. Atatürk’ün parladığı, “kurtuluşun” kıvılcımlarının başladığı bu zaferi yaşarken bile kaybolan demokrasinin sıkıntısını çektik: Halkın katılımı ve Atatürk sevgisi engellendi. Demokrasiden uzaklaşmak, katılımcı demokrasiyi yaşamamak yalnız özgürlükler ve refah açısından değil bireysel ve toplumsal sevinç ve mutluluklar açısından da olumsuzlukların doğmasına yol açıyor. Türkiye mutsuzluk kriterlerinde Bangladeş’in düzeyine indi. Katılımcı demokrasi olmayınca bireysel ve toplumsal her şey karanlığın içine gömülmektedir. Çıkış yolu ise demokrasiyi yeniden oluşturmak için herkesin çaba göstermesidir. Önümüzdeki seçimler dananın kuyruğunun kopacağı bir süreci belirleyecek. Demokrasi mi yoksa tek adam rejimi mi? Bu belirlenecek. Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Cumhuriyet Caddesi Beşler Apartmanı No: 44 Kat:3 Daire:4 34367 Elmadağ/İstanbul Tel: (0212) 251 98 74 75 81 82 Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: YAYSAT Doğan Medya Tesisleri Hoşdere 34850 Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTlERİ İmsak İstanbul 04.29 Ankara 04.16 İzmir 04.26 Güneş Öğle 05.57 12.18 05.41 12.02 06.04 12.29 İkindi 15.42 15.27 15.57 Akşam 18.27 18.11 18.34 Yatsı 19.47 19.30 20.00 C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle