19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazar 22 Mart 2015 EDİTÖR: ASLAN YILDIZ TASARIM: ZARİFE SELÇUK haber 17 Erdoğan, Dolmabahçe Mutabakatına da Karşı “Sorun, isimlerde değil yani; yöntemde…” Başkanlık sistemini pazarlıyor DİYARBAKIR Bu Nevruz, önceki yıllardan daha büyük kalabalık var Diyarbakır’da… Önceki yıllardan daha az Türkçe var. Önceki yıllardan daha çok umut ve özgüven var. On binlerce insan, mart yağmuru altında, ellerinde saçı ağarmış fotoğrafını taşıdıkları adamın yeni mesajını bekliyor. O mesajı okuyacak Sırrı Süreyya Önder sahneye çıktığında yağmur duruyor, güneş açıyor, ancak okunan mesaj, “40 yıllık silahlı mücadelenin artık sürdürülemez noktaya geldiğini” vurgulasa da, “Eşme ruhu”na atıf yapsa da, beklenen müjdeleri getirmiyor. PKK kongresi için tarih vermiyor. Hükümete somut bir çağrı içermiyor. Yani, Şark cephesinde yeni bir şey yok. Orhan Bursalı Can Dündar Pınar Öğünç Ahmet Şık Mahmut Oral Cumhuriyet ekibi Diyarbakır’daki Nevruz alanında Erdem Gül Bir siyasi gözlemcinin tahminine göre ise “Alttan alta başkanlık sisteminin propagandasını yapıyor”. “Görüyorsunuz işte; böyle yürümüyor. Hükümet ayrı, Cumhurbaşkanı ayrı telden çalıyor. Başkanlık şart” demeye hazırlanıyor. Ama öyleyse tehlikeli bir oyun oynuyor. Bizzat başlattığı sürecin önünü tıkıyor. Ve ilk kez hükümeti, alenen kendisine karşı çıkıyor. Davutoğlu ne yapar? Erdoğan Dolmabahçe mutabakatına karşı “Yeni şey”, Garp cephesinde; hükümette… Öcalan’ın mesajından önce Erdoğan’ınki ulaştı Nevruz meydanına… Cumhurbaşkanı’nın Kiev gezisini izleyen gazetecilere söylediği sözler, kulaktan kulağa taşındı. Kendisi yurtdışındayken gerçekleştirilen “Dolmabahçe mutabakatı”na da tavır almıştı Erdoğan… Bunu yanlış bulduğunu söylemişti. Bu itiraza, “İzleme Heyeti’ni gazetelerden okudum. Olumlu bakmıyorum” sözünü ekleyin. “Kürt sorunu yoktur”la toplayın. Hükümet’le Saray arasında oluşan derin yarığa ulaşırsınız. Arınç’ın isyanı sert tavır alıyordu. Öcalan’ın Nevruz mesajını, Cumhurbaşkanı’nın açıklaması nedeniyle değiştirdiğini ima ediyordu. Üstelik “İzleme komitesini uygulamakta kararlıyız” diyerek meydan okuyordu. HDPİmralıKandil hattında uyuşmazlık beklenirken, asıl büyük uyuşmazlık, Hükümet ile Saray arasında çıkıyordu. Meydandan dönerken “Hükümet bu adımları Erdoğan’dan habersiz atabilir mi”yi tartışıyorduk ki, Arınç’ın demeci patladı. O da bizim gibi, “Bilmemesi mümkün mü” diyordu. Erdoğan’a ilk kez bu kadar net ve Süreç, rakiplerine yarıyor Peki ne oldu da Erdoğan, fitilini bizzat ateşlediği süreci çelmelemeye başladı? Neden pekâlâ bildiği gelişmelerden habersizmiş gibi yapıyor? Neden Başbakanı’nı uluorta şamar oğlanına çeviriyor? Bunun nedenini, aynı saatlerde Ankara’da, “Dolmabahçe’deki 10 madde, Türkiye’nin bölünmesinin yol haritasıdır” diye haykıran Bahçeli’nin oy devşirmesinde aramak lazım. Erdoğan’ın çözüm süreci, kendi tabanında çözülme yaratırken en çok iki rakibine, MHP ve HDP’ye yarıyor. O da bunu görüyor. İki taraf arasında pazarlık yürütülüyormuş da üçüncü bir taraf da bunu gözlüyormuş havası yaratmak istemiyor. Dolmabahçe’deki müzakere görüntüsüne itiraz ediyor. İzleme Komitesi’ni İmralı’ya göndermek istemiyor. Bundan sonra ne olur? Davutoğlu, daha önceki krizlerde olduğu gibi yine geri adım atıp “Yok canım kan değil o, kızılcık şerbeti içtim” der mi? Dolmabahçe şovunu unutup izleme komitesini doğmadan gömer mi? Yoksa Arınç’ta dile gelen “Yetti gari” bıkkınlığı diğer bakanlara ve de nihayetinde Başbakan’a sirayet eder mi? O da dünkü yarım yamalak serzenişlerinin ötesine geçip Arınç gibi, “Ülkeyi yöneten hükümettir” demeye cesaret eder mi? Seçime 80 gün kala taşlar yerinden oynamaya başladı. Dileyelim bu akıl tutulmaları, fırsat kollayan provokasyonları tetiklemesin. Yazımızı, dün Diyarbakır meydanında, bir karton kapağa elle yazdığı pankartı sallayan yurttaşın, Nevruz’u Dünya Şiir Günü’yle buluşturan çığlığıyla bitirelim: “Dağlar, insanlar, hatta ölüm bile yorulduysa, şimdi en güzel şiir, barıştır.” Ölüm bile yoruldu artık… Barışa kıymayın! Ölüm bile yoruldu Erdoğan’ı göremeyen Davutoğlu’nun canı sıkıldı Başbakan Davutoğlu İstanbul’da alternatif Nevruz programı düzenledi, kürsüye gergin çıktı, belli ki yaşananlardan canı sıkkın irkaç gündür yüksek ateşle mücadele ediyorum. Pek çok zorluğu var ateşin. Ama en büyük zorluğu kâbuslar... Gerçekle rüyayı ayıramama durumu. Hastaneye gidiş gelişler, kimi konuşmalar ya hiç yok ya da yanlış hatırlanıyor. Dün gazete için AKP’nin İstanbul’daki Nevruz kutlamasını (Bahar Şöleni) izleyecektim. Ancak sağlık durumum elvermedi. Sabah erken saatlerde televizyonun karşısına elimde not defterimle oturdum. Ve bazen duyduklarımın gerçek mi yoksa hastalığım yüzünden ortaya çıkan bir hayal durumu olduğunu kavrayamadım. Baştan başlayayım. Öcalan’ın Nevruz mektubu. Mektuptaki en kritik bölüm şuydu: “Dolmabahçe Sarayı’nda, hepimizce resmen ilan edilen on maddelik deklarasyon temelinde yeni bir süreci başlatma görevi ile karşı karşıyayız. Deklarasyon gereği ilkelerde mutabakat oluşmasıyla birlikte PKK’nin Türkiye Cumhuriyeti’ne karşı yaklaşık kırk yıldır yürüttüğü silahlı olan mücadeleyi sonlandırmak MURAT SABUNCU ve yeni dönemin ruhuna uygun siyasal ve toplumsal strateji ve taktiklerini belirlemek için bir kongre yapmalarını gerekli ve tarihi görmekteyim. Umarım ilkesel mutabakata en kısa sürede varıp parlamento üyeleri ve İzleme Heyeti’nden teşkil edilen bir Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu’ndan geçerek bu kongreyi başarıyla realize etme durumunu yaşarız. Bu kongremizle birlikte artık yeni dönem başlamaktadır.” B 22 MART PAZAR 30 MART PAZARTESİ 24 MART SALI 01 NİSAN ÇARŞAMBA Davutoğlu, şölende eşi Sare Davutoğlu ile birlikte karanfil dağıttı. (AA) ne kadar atılan adımların bir noktası da İzleme Heyeti’nin oluşturulmasıdır. Hükümetimiz bunu uygun görmektedir.” Ve Arınç ekledi: “Dün açıklama yapılmasaydı acaba mektup nasıl olurdu?” Başbakan Yardımcısı’nın işaret ettiği açıklama Erdoğan’ın İzleme Heyeti’yle ilgili sarf ettiği “Yeni bir roman mı yazdırılacak. Böyle bir şeyden benim haberim yok. Şunu da çok açık net söyleyeyim, bu olaya da ben olumlu bakmıyorum.” Arınç açıkça Öcalan’ın mektubu için “daha net ifadeler kullanabilirdi” imasını yapıyordu. Bu ima ile ilgili görüştüğüm kaynaklar, “devletin” Öcalan’ın mesajının değiştirilip okunmasını istediğini ancak Kürt siyasi hareketinin bunu kabul etmediğini açıkça söylüyor. Erdoğan dün Denizli’de kendisine başkanlık yolunu açacak “400 milletvekili isteğini” yine açıkça dile getirirken eminim bir yandan AKP’den MHP’ye kayan oyları hesap ediyordu. Çözüme giden süreçte en önemli adımı atan isim oy için neredeyse herkesten geride kalıyordu. Seçime kadar yani kendisine “başkanlığı” açacak güne kadar “barış”ı da ertelemeyi düşünüyordu. Dolmabahçe mutabakatının bile Erdoğan’ı kızdırdığı çok açıkça konuşuluyordu. 25 MART ÇARŞAMBA 26 MART PERŞEMBE 27 MART CUMA 02 28 MART CUMARTESİ NİSAN PERŞEMBE Davutoğlu kısa konuştu Ve benim için beklenen an... Davutoğlu kürsüde. Saatime bakıyorum, 16.18. Oldukça kısa bir konuşma yapıyor. Yaklaşık 20 dakika. Belli ki Erdoğan ile yaşadıklarından gerilmiş. Yine de iki cümlesi önemli: “Hükümetimiz adına konuşuyorum, çözüm süreci ne olursa olsun başarıya ulaşacaktır. Kimse taktik manevralarla çözüm sürecini siyasete alet etmesin.” Yazıyı bitirirken bir yandan da yeniden yükselmeye başlayan ateşim huzursuzluk vermeye başlıyor. Yanımdaki dostlara soruyorum. Erdoğan Denizli konuşmasında rahmetli Özay Gönlüm’e atıf yaptı mı: “Evet” diyorlar. Ve yatağa yürüyorum: Gündem yıkıldı / muhalefet sıkıldı / bugün cumhurbaşkanını görmediler / canları sıkıldı / amanın canları sıkıldı. 03 NİSAN CUMA Mektupta aslında Öcalan’ın kongre için bir tarih de vermesi bekleniyordu. Ancak o tarih gelmedi. O tarihin neden gelmediği ise ilerleyen saatlerde ortaya çıktı. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç genel anlamda mektubu olumlu karşıladığını söyleyip Erdoğan’ı açıkça eleştiren beklenmedik bir çıkışta bulundu: “Hükümetimiz bunu uygun görmektedir. Ülkeyi yöneten hükümettir, sorumluluk da hükümettedir. Çözüm süreci konusunda bugü Bülent Arınç’tan beklenmedik çıkış Yeniden Öcalan’ın açıklamasına geri dönersek açıkça “silahsız dönemi başlatacak PKK kongresinin toplanması” için hükümetten adım bekliyor. Yine Öcalan’ın ne zamandır söylediği “Hakikat ve Yüzleşme Komisyonu” kuruluşunu parlamento üyeleri ve İzleme Heyeti içinden teşkil edilmesi isteğini dillendirmesi de önemliydi. Daha önce Merkez Bankası’na müdahaleden şeffaflığa kadar pek çok alanda alttan alta süren Erdoğan ile hükümet arasındaki görüş ayrılığı dün Kürt sorunu özelinde çok net bir şekilde ortaya çıktı. Görüş ayrılığı dün çok net ortaya çıktı C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle