27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 17 Mart 2015 EDİTÖR: HAYRİ ARSLAN TASARIM: ÇAĞLA SEVİNDİK haber 5 Evlatlarımız eksik Kürtlere ‘neyiniz eksik’ diye soran Erdoğan’a cevap annelerden geldi: Fuat Avni Sen misin?.. aralel yapı, Kozmik Oda, Bülent Arınç’a suikast planı... Altı yıl önce Türkiye’de “darbe planları” tartışılıyor, yer gök “askeri vesayete hayır” diye inliyordu. Ergenekon, Balyoz, Poyrazköy... Gözaltılar, manşetten verilen haberler... Sözüm ona tüm faili meçhul cinayetler çözülecek, Türkiye’de darbecilerin tümü açığa çıkarılacaktı. Kurgu olağanüstü yapılmış, her şey yerli yerine konulmuş, gıcır gıcır silahlar, mermiler Ankara “Zir Vadisi”sinde bulunmuştu. Tüm bunlar olurken bir de Fuhuş ve Casusluk operasyonu önümüze sunulan yemeğin tuzu biberi olmuştu. Casusluğu bilmeniz için casus olmanıza gerek yoktu. Okuması yazması olan her kişi bilirdi ki casuslar tek başına çalışırdı. Öyle toplu halde hem casusluk hem fuhuş yapmak, akla ziyan bir şeydi. Hem Poyrazköy hem de Fuhuş ve Casusluk davalarıyla Deniz Kuvvetleri’nin içini boşalttılar... Canları sağ olsun. Birlikte yaptılar kardeş kardeş, şimdilerde düşman olduklarına sakın bakmayın. Gün gelir bir bakarsınız barışmışlar, eskisi gibi yağmurlu havada birlikte olmuşlar. Sakın “olmaz olmaz” demeyin, bal gibi olur, olan yine size olur, benim dediklerime inanın siz... Çünkü, “Kozmik Oda” hikâyesinde dört yıl önce nasıl ayağa kalkıp hep birlikte alkış tutmuştuk: “Tüm faili meçhul cinayetler aydınlatılacak, asit kuyularına atılan çocuklarımız çıkarılacak!” HHH Kozmik Oda, Bülent Arınç’a suikast planı savı, faili meçhul cinayetler... Bir suikastın önceden çizilmiş bir planı olduğunu ben bugüne değin hiç görmedim... Uğur Mumcu, Musa Anter, Savaş Buldan, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink, Hablemitoğlu... 1980 öncesi ve 1980 sonrası, 90’lı yıllar... Ergenekon ve Balyoz süreci içinde Kozmik Oda arandı tarandı... Peki, ne çıktı? Kuş mu yoksa tavşan mı? Derin devlet, cinayetleri, katliamları nasıl yapacağını bilir; öyle geriye yazılı bir belge bırakmaz... P Uludere’de katledilen Salih Ürek’in annesi Medine Ürek, Erdoğan’ın sözlerine tepki gösterenlerden. ERK ACARER C umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önceki gün Balıkesir’de Kürt sorunu diye bir şeyin olmadığını söyledi ve “neyiniz eksik?” diye sordu. Bir mezar arayan kayıp yakınları, kardeşlerini cezaevinden çıkarmak için avukat olanlar, küçük yaştaki çocukları göz göre göre öldürülenler, Roboski’de adalet için bekleyenler ve telefonu, “şimdi oğlumun, üstünde kurşun deliği olan gömleğine bakıyordum” diye ağlayarak açan bir anne... Aslında sadece birkaç örnek bile, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sorusunu yanıtlamaya yetiyor. Cevap yeterince açık olsa da “neyin eksik olduğunu” muhataplarıyla bir kez daha değerlendiriyoruz. Özgürlüklerimiz eksik 24 yıldır cezaevinde olan Serhat Tuğan’ın ablası ve avukatı Rojbin Tuğan Kalkan: Ortada bu kadar aleni şey varken neyin eksik olduğu sorusunun cevabı da çok açık. Benim kardeşim 24 yıldır adaletsiz ve hukuksuz bir hüküm nedeniyle cezaevinde. Özgürlüğünden yoksun. Cumhurbaşkanı Erdoğan adaletten söz ediyor. Hazreti Ömer’in ‘Fırat kıyısında bir deve helak olsa, Allah bunu benden sorar diye korkarım’ sözüne gönderme yapıyor. İşte tam da bunu söylüyoruz. Adaletten ve gündür, Roboski’de bombalarla bedenleri parçalanan çocuklar için adalet istiyoruz. Hasan Ocak’ın annesi Emine Ocak: Çocuklarımızı devlet kaybetti. 20 yıldır bir parça kemik için Galatasaray’da dövüldük, coplandık, saçlarımızdan tutularak sürüklendik. Katillere ceza vermediler, mahkemeye çıkarmadılar. Bizim daha neyimiz eksik olsun? Kemiğimiz yok, canımız yok! Eğer Cumhurbaşkanı’nda vicdan olsa, bizimle dalga geçmezdi böyle. Oradan konuşmak kolay, gelsin yanımıza gözümüze bakarak bunları söylesin! Biz anneler çocuklarımızın hasretiyle ölüyoruz. Yeter, adalet istiyoruz. Mezarlarımız verilsin, kayıplarımıdevletin merhametinden pay almak istiyoruz. Kendisi de 4 ay cezaevinde yatan cumhurbaşkanının halkın gariban çocuklarını görmesini bekliyoruz. Kardeşimin mağduriyeti AKP iktidarıyla başlamadı ancak bu dönemde de sürdü. Serhat’ın 24 yıldır yetmiş yaşındaki annesi ve babasıyla kucaklaşması için mücadale veriyoruz. Bugün cezaevinde iktidarın sayısını bile tam olarak bilmediği binlerce Serhat var. Bu ülkede ‘hâlâ hukukçular var’ diyebilmek isitiyoruz. zın kemikleri bulunsun, katilleri cezalandırılsın. 12 yaşında katledilen Nihat Kazanhan’ın babası Mehmet Emin Kazanhan: Seçim yaklaştığı için gerginlik yaratıyor. Bunların seçim propagandası olduğunu düşünüyorum. Allah seçimlerden sonra hepimizin yardımcısı olsun. ‘Bize neyiniz eksik?’ diye soruyor. Adama, binlerce kişinin hapishanelerde ne işi var, bu çocuklar neden öldürülüyor? diye karşılık vermezler mi? Cumhurbaşkanı, ABD’de öldürülenler için Obama’ya sesleniyor. Bizim çocuklarımız da can! Özel harekât timlerinin göz göre göre öldürdüğü çocuklara neden sesini çıkarmıyor. ‘Kanlı atleti elimde’ Lice’de karakol inşaatını protesto sırasında öldürülen Medeni Yıldırım’ın annesi Fahriye Yıldırım: Çocuğumun kanlı atleti elimde, kurşun deliğine bakıyorum. İki seneyi nasıl ettik bilemiyorum. Hâlâ ortada bir şey yok. Çocuğumun kokusunu alamıyorum, hasret kaldım evladıma. Muğla’da öldürülen Şerzan Kurt’un babası Ömer Kurt: Kürtlerin mağduriyeti her yönden sürerken bu soru anlamsız kalıyor. Biz hâlâ her yerde ikinci vatandaş sayılıyoruz. Kimliğimizi gizlemezsek devletin hiçbir kademesinde yer alamayız. Kürtler hâlâ medeni ve kişisel haklardan siyasi haklara kadar ikinci vatandaş konumda. Çocuğumu, tehlikelerden korumak için görece daha demokrat olduğunu düşündüğüm bir bölgeye yolladım. Oğlum orada öldürüldü. Yargılama sürecinde mahkemenin sırtı bize dönüktü. Kanıtlar yok edilemedi, katil ceza aldı. Ancak mahkumiyeti 30 yıldan 16 yıla düşürüldü. Adeta ödüllendirildi. Neyimiz tam diye soruyorum. Adalet eksik Roboski katlimında 11 yakınını kaybeden Veli Encü: Bu sözlere şaşırmadık. Devlet Kürtlere karşı ikiyüzlü politikalarını sürdürüyor. Bir yandan, ‘süreç’ diyorlar öte yandan ‘neyiniz eksik?’ diye soruyorlar. Özellikle AKP iktidarı döneminde Kürtlere büyük mağduriyet yaşatıldı, ayrımcılık ayyuka çıktı. Cizre’deki çocuk katliamları ve Roboski yeterli örneklerdir. Öldürülen Kürtler olduğunda, hukuki adımları atmak ve failleri yargılamak daha zor oluyor. Adalet arayışımız karşısında devlet bizi oyalamakla kalmadı, bir de alay edip acımızı küçümsedi. Her kürtaj bir Uludere olarak nitelendirildi. Bizim için adalet eksik. 1178 Temel haklar yok Mezarlarımız eksik Barış eksik Tetikçiler vardır, yol göstericiler! İstihbarat birimleri vardır, içeride ve dışarıda... 1977 seçimlerinden önce Başbakan Süleyman Demirel, CHP lideri Bülent Ecevit’i İstanbul Taksim’de yapacağı miting için uyarmıştı... Ecevit, o mitinge inadına gitti, yüz binler Taksim’e korkmadan coşkulu bir ırmak gibi girdi. Sözü uzatmaya gerek yok! Derin güçler, NATO Gladyosu yapacağını yapar ama geride bir belge bırakmaz... O belge, Uğur Mumcu katliamının ardından kimilerinin Güldal Mumcu’ya söylediği, duvardan tuğla çekme hikâyesi gibi. O tuğlayı kimse çekemez... Çekerse duvar büyük olasılıkla üzerine yıkılır, tıpkı Hanefi Avcı’nın başına geldiği gibi... Neyse Avcı, küçük sıyrıklarla atlattı... 17/25 Aralık 2014’e dua etsin! HHH Benim güzel ama hüzünlü ülkemin topraklarında neden özgürlük, eşitlik, dayanışma, kardeşlik kavramları yok sayılıyor? Benim ülkemin insanı askeri vesayeti mi yoksa sivil vesayeti mi çok seviyor! Benim ülkemin insanı niye suskun ölümler karşısında! Bırakın kendimizi, yaşadığımız acıları bile kardeş saymıyor, ölülerimize sahip çıkamıyoruz. Ay benim ülkemin canım insanı, susma artık, konuş haydi! Yüksekova’da çarşıda elektrik malzemesi alırken öldürülen sivil giysili iki asker, hortum alırken öldürülmüş bir işçi, kaçırılmış bir baba... Yine aynı çarşıda öldürülmüş iki çocuk babası Yüksekovalı... Düşmanlıkla örülmüş, kin ve nefretle donatılmış bir ülkenin insanları, siyasetçileri, gazetecileri... Siz eşitlik, özgürlük, kardeşlik, dayanışma için ne yapabilirsiniz? Bir yandan TOKİ’ler, takılar, kasalar, rantlar... Hay havuzuna kurban senin, Kozmik Oda’na; tepeden bakışına, suikast hesabına! Hay, Fuat Avni yoksa sen misin, kapı aralığından bakan? Haydi söyle ne dolaplar çeviriyorsun!.. Kürt sorunu vardır! SELAHATTİN DEMİRTAŞ Altıoklar: Erdoğan’ın akıl sağlığı durumu bilirkişilerce rapor edilsin Yönetmen Mustafa Altıoklar, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a “hakaret ettiği” iddiasıyla yargılandığı davada savunma yaptı. Altıoklar, Erdoğan’ın bir sonraki celseye gelerek neden rencide olduğunu açıklamasını ve Erdoğan’ın akıl sağlığı durumunun bilirkişilerce rapor edilmesini istedi. Mahkeme duruşmayı 30 Haziran’a erteledi. Altıoklar bir TV programında Erdoğan için “Bir doktor olarak söylüyorum. Başbakan’da ‘narsistik kişilik bozukluğu’ var. Kendisine rapor vermek lazım 46 raporu” demişti. Bakırköy 4. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşmada savunma yapan Altıoklar, 1984 yılında İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nden mezun olmuş bir hekim olduğunu belirtti. Altıoklar, “Henüz 24 yaşındayken sizler gibi hâkimler ya da savcılar karara bağlayacakları dosyaları tarafıma göndererek davalarıyla ilgili şahısların akıl sağlığının yerinde olup olmadığına dair raporlar talep ettiler. Bizler o akıl sağlığı raporlarını vermeyecek olsak kanun önünde suçlu sayılabilirdik” dedi. Altıoklar, akıl hastalığını “hakaret” olarak nitelemenin akıl hastalarına hakaret olacağına vurgu yaparak “Ben sözlerimde hakaret unsuru bulmamaktayım. Eleştirmeye niyet dahi etmedim. Hele hakaret yoluyla suç işlemeye kastım hiç olmadı. Çünkü ben teşbih yapmadım, teşhis koydum.” dedi. İSTANBUL/Cumhuriyet Erdoğan’ın ‘Kardeşim ne Kürt sorunu be, böyle bir şey yok’ sözleri, Diyarbakır’da büyük bir tepki topladı MAHMUT ORAL ‘Seçim öncesi atraksiyonlar’ HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın “Artık Kürt sorunu yoktur” sözlerine “Seçim öncesi atraksiyonlardır. Yakın zamanda, Öcalan’ı astın asmadın tartışması da başlatacaktır. Milliyetçi oylara dönük söylemlerdir. Kürt sorunu yoksa, hükümet süreci niye yürütüyor” tepkisini gösterdi. Demirtaş, partisinin genel merkezinde, Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu heyetini kabulü öncesinde gazetecilerin gündeme ilişkin sorularını yanıtladı. Erdoğan’ın “Artık Kürt sorunu yoktur. Daha ne istiyorsunuz? Cumhurbaşkanı da çıktı, başbakan da çıktı” sözlerinin anımsatılması üzerine Demirtaş, Erdoğan’ın seçim yaklaştıkça, propaganda amaçlı bir gündem oluşturmaya çalıştığını söyledi. l ANKARA/Cumhuriyet iyarbakır’da 2005 yılında yaptığı konuşmada “Kürt sorunu vardır ve Kürt sorunu bizim sorunumuzdur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, önceki gün Balıkesir’de “Hâlâ varsa yoksa Kürt sorunu. Kardeşim ne Kürt sorunu be, böyle bir şey yok” sözleri, Diyarbakır’da büyük bir tepki topladı. Siyasetçiler, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Kürt sorununu iç siyaset malzemesi yapmakla suçlayarak “Kürt sorunu yoksa çözüm süreci niye var?” diye sordu. D ‘Kürt sorunu bizim sorunumuz’ diyordu HDP Diyarbakır İl Eşbaşkanı Ömer Önen: “ ‘Kürt sorunu bizim sorunumuzdur’ diyen bir cumhurbaşkanının, böyle bir günde, müzakereler yürütülüyorken, 10 maddelik bir taslak metin tartışılıyorken ve Abdullah Öcalan’ın da Nevruz’da güçlü bir açıklama yapması bekleniyorken, Kürt sorunu Türkiye’nin geleceğini ilgilendiren bir sorundur. Yol alındığını hissettiren bir noktada, kamuoyunun evet artık bir şeyler yapılıyor, yapılacak diye düşündüğü bir noktada, yeniden başa sarmak, başlı başına politik bir manevra olarak açıklanabilir. Bu tehlikelidir; bu ülkede Kürt sorunu yok ise bunca can kaybı neden yaşandı, bunca acı neden yaşandı? bu açıklamayı yapması, kabul edilir değildir. Bu açıklama onun tekçi, inkârcı yönünü bir kez daha ortaya çıkardı. Olmayan bir sorunun çözümü nasıl oluyor peki? Diyarbakır ve Kürtler bir kez daha Erdoğan’ın ve AKP’nin gerçek yüzünü anladı”. Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı DBP’li Gültan Kışanak: “Türkiye’de artık bir Kürt sorunu yoktur. Kürtler demokrasinin temel güç ve dinamiği haline gelmiştir. Buna karşı direnen kötü yönetici sorunu vardır. Demokratik hak ve özgürlüklerden anlamayan gerici, faşist, otoriter zihniyetler vardır. Biraz bunlarla mücadele etmek gerekir bence, işin özü budur.” DTK Eşbaşkanı ve Şırnak Milletvekili Selma Irmak: “Bu sonunu başa sarma taktiğidir. AKP hükümeti, ne yazık ki Kürt sorunundan oyalama ve yayma politikasını sürekli olarak yürütmekte böylece de çözümsüzlüğü geliştirmektedir. Bunun çok tehlikeli bir yöntem olduğunu söylemek gerekir. Kürt sorunu yoksa bunca acı neden? Erdoğan’a kınaya beraat Şırnak’ta PKK tarafından 1994 yılında şehit edilen Deniz Piyade Astsubay Serhat Gençer’in babası Şehit Aileleri Federasyonu eski Başkanı Mehmet Gençer, Diyarbakır’da 16 Kasım 2013’te Kürt şarkıcı Şivan Perver ile kucaklaştığı için dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’a bir paket kına gönderdi. Gençer hakkında “Erdoğan’a hakaret ettiği” gerekçesiyle dava açıldı. Davanın dün yapılan ikinci duruşmasına Mehmet Gençer beraat etti. l KIRIKKALE /DHA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle