27 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 17 Mart 2015 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: YALÇIN ERZAN Bizim suçumuz neydi? zel yetkili savcılıklar döneminde sosyalist hacker grubu RedHack üyesi oldukları iddiasıyla 24 yıla kadar hapis istemiyle haklarında dava açılan 10 kişi, 3 yıl sonra dün “suçsuz oldukları” gerekçesiyle beraat etti. Beraat eden sanıklarından biri de üniversite öğrencisi Duygu Kerimoğlu’ydu. Şu an 25 yaşında olan Duygu Kerimoğlu, 21 yaşındayken 9 ay 10 gün tutuklu kaldı. Ve şimdi beraatin ardından geride, Kerimoğlu ailesinin yaşadığı dram kaldı... Baba Adnan üzüntüden kansere yakalandı. Anne Neslihan tansiyon ve kalp hastası oldu. Duygu maddi imkânsızlıklardan okulu bıraktı. Evlerine icra geldi. Anne Neslihan Kerimoğlu, “Biz bunları hak edecek ne yaptık?” diye isyan ediyor. haber 13 RedHack davasında 10 sanık, 3 yıl sonunda beraat etti. Davada 9 ay 10 gün tutuklu kalan Duygu Kerimoğlu, ailesi ekonomik olarak çöktüğü için okulunu bıraktı. Kerimoğlu’nun babası kanser, annesi kalp hastası oldu Ö ALİCAN ULUDAĞ Duygu Kerimoğlu (sağdan ikinci), 9 ay 10 gün tutuklu kaldığı RedHack davasında beraat etti. Tutuklandığında 21 yaşındaydı. Mezun olmak için iki dersi vardı ama okulunu bırakmak zorunda kaldı. 24 saati bile hak etmedik Tutuklandığında Mersin Üniversitesi Bilgisayar bölümü öğrencisi olan Duygu Kerimoğlu, şu anda 25 yaşında. “En başından beri suçsuz olduğumuzu biliyorduk” diyen Kerimoğlu, şunları söyledi: “Çok saçma sapan bir iddiayla okuldan, ailemizden ettiler bizi. Hayatımızı zindan ettiler. 8 ay neyle suçlandığımızı bilmedik. Hapishane içinde sürgünler yaşadık. Çıktıktan sonra çalışamadık, insanların bize bakışı değişti. Yargılandığımız şeyler gerçekten çok ağırdı. 24 yılla yargılıyorlardı. Biz 24 saati bile hak etmiyorduk.” Fotoğraf: KAAN SAĞANAK Lazer silahlı polis baskını Ankara 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat kararı sonrası, Antakya’da yaşayan Duygu Kerimoğlu’nu aradık. Telefona annesi Neslihan Kerimoğlu çıktı. Anne Kerimoğlu anlattıkça, özel yetkili savcılıkların bir dönem bir aileye hayatı nasıl zindan ettiğine tanık olduk... Neslihan Kerimoğlu, “Evladınızın suçsuz şekilde cezaevinde yatması kadar kötü bir şey var mı? Kızım evinden ellerimizin arasından alındı” dedi. Kerimoğlu, şöyle devam etti: “Sanki terör örgütünün başını evimizde saklıyormuşuz gibi bir baskına uğradık. Sabaha karşı kar maskeli lazer silahlı 50 kadar polis, evimizi bastı. Mahallemizi sarmışlar, çatılara bile keskin nişancılar koymuşlardı.” “Sonra Duygu tutuklandı. Çok zor günler geçirdik. Maddi ve manevi anlamda çöktük” diyen Kerimoğlu, her hafta Antakya’dan kızlarını görmek için Ankara’ya gitmek durumunda kaldıklarını belirterek “Bu süreç yüzünden okulundan oldu. Biz burada, kızımız orada eziyet çekti” dedi. Sebep olanları asla affetmem Konuşması sırasında gözyaşlarını tutamayan anne Kerimoğlu, kendilerine bu acıları yaşatanların hesap vermesi gerektiğini vurguladı: “İnanır mısınız, gece gündüz beddua ederim. Benim kanım kurudu. Bir anne olarak bu tutuklamaya sebep olanları asla affetmem. Ben Duygu’yu yeni baştan doğurdum. Kelimelere sığmayacak şeyler yaşadık.” Kerimoğlu, eşi Adnan Kerimoğlu’nun kanser hastalığına yakalandığını ve 7 aydır kemoterapi gördüğünü anlattı. “Bu süreç yüzünden mi kanser oldu” sorusu üzerine anne Kerimoğlu, şu yanıtı verdi: “Kanser neden olur? Aşırı stres, aşırı düşünce, yorgunluk... Bu süreçte kredi çektik ve ödeyemedik. Bu nedenle evimiz icralık. Başımıza gelmeyen kalmadı. O günleri ancak ben mezara toprak altına girince unuturum. O kadar içim yaralı ki... Allah hiçbir anneye benim yaşadığım o anları yaşatmasın. Ben tansiyon, kalp hastası oldum. Biz bunları hak edecek ne yaptık?” Şimdi de onları alıyorlar Bu sürecin en büyük etkisinin babasına olduğunu belirten Duygu, “Mersin Üniversitesi Bilgisayar bölümü okuyordum. Ailem benim için maddi olanaklarını tüketti. Ankara’ya her hafta yanıma geldiler. Orada bana para bırakıyorlardı. Bu süreç bizi tamamen yıktı. Tek çalışan babamdı. Şimdi kimse yok...” dedi. Kerimoğlu, “Size bunları yaşatanlara, buradan ne söylemek istersiniz” dediğimizde, “Bizim üzerimizden onurlarını, gururlarını kurtaracaklarını sanıyorlardı. Ama yaptıkları halen ortada duruyor. İnşallah Allah hakkımızı onlardan alır. Ama bu tamamen sistemin hatası. Önce onlar bizi aldılar, şimdi onlar içeri alıyorlar. Gücü kapan diğerlerini içeri atıyor” yanıtını verdi. 16 Mart katliamı üniversitede anıldı 6 Mart 1978 tarihinde İstanbul Üniversitesi Eczacılık Fakültesi önüne atılan bomba sonucu katledilen 7 öğrenci ile 16 Mart 1988’de Irak’ın Halepçe kentinde öldürülen 5 bin kişi İstanbul’da anıldı. Beyazıt’taki Eczacılık Fakültesi önünde dün İÜ öğrencilerinden oluşan “Üniversite Öğrencileri” isimli grup, “Gençlik AKP’ye, faşizme ve gericiliğe karşı ayakta”, “16 Mart’ı unutmadık, unutturmayacağız”, “Halepçe’yi unutmadık, unutturmayacağız” yazılı pankart ve dövizler açtı. Burada yapılan açıklamada 16 Mart 1978’in polis şeflerinden Reşat Altay’ın AKP tarafından ödüllendirilerek vali yapıldığı belirtilerek, “AKP bu kanlı tarihi her 1 yanıyla sahiplenmekte ve yeni bir ‘Baskı ve katliam’ tarihi yazmaktadır. AKP’nin korkusu da gençliktir ve onun için İç Güvenlik Paketi hazırlatmaktadır” denildi. Halepçe katliamına da değinilen açıklamada,“Saddam yönetimi 16 Mart 1988’de Halepçe’de biyolojik silah kullanarak 5 bin Kürdü katletti. Türkiye’de ise Roboski’de Kürtler AKP eliyle katledildi” ifadelerine yer verildi. İÜ öğrencileri tarafından oluşturulan “16 Mart Platformu” isimli başka bir grup da Edebiyat Fakültesi’nden çıkarak Beyazıt Meydanı’na yürümek istedi. Polisin izin vermemesi üzerine kısa süreli gerginlik yaşandı. l ALİ AÇAR / İstanbul 1 Mayıs’ta Taksim’deyiz Hükümet emekçiye Taksim’i kapattı ama DİSK ve KESK kararlı MUSTAFA ÇAKIR MERSİN VAN Okula baskın, öğrenciye dayak Müstakil Sanayici ve İşadamları Derneği’nin gençlik yapılanması olan Genç MÜSİAD, “İş Dünyası Üniversitelilerle Buluşuyor” etkinliği kapsamında Mersin Üniversitesi’nde panel düzenledi. Panelin başlamasının hemen ardından Prof. Dr. Uğur Oral Salonu’na giren Öğrenci Kolektifi ve GençSen üyesi öğrenci, sloganlar atarak paneli protesto etti. Protestocu öğrencilerden biri, iş cinayetlerinin sorumlusunun sermaye sahipleri olduğunu, MÜSİAD’ın piyasacı, gerici ve sermayeye bağımlı bir üniversite yaratmak istediğini anlatırken diğer öğrenciler de çeşitli sloganlar attı. Protesto nedeniyle salon boşaldı. Güvenlik güçleri, öğrencileri yerlerde sürükleyerek 9 öğrenciyi yaka paça gözaltına aldı. Gözaltına alınan öğrencilere plastik kelepçe takıldı. Van’da ise önceki gün yapılan Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS) için Hacıbekir Mahallesi’ndeki Van Gölü Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesinde görevlendirilen polislere ait aracın camının kırılması olayıyla ilgili çalışma yapan polis ekipleri, güvenlik kamerası kayıtlarını incelemek üzere okula gitti. Polis aracının okul bahçesine park ettiğini gören öğrenciler ise polislere tepki gösterdi. TOMA ve zırhlı araçlar, kalabalığa basınçlı su ve biber gazıyla müdahale etti. Olaylar sırasında 4 öğrenci biber gazından fenalık geçirdi. Okulun camları ve kapısı kırılırken, yaşanan gerginlik nedeniyle eğitime ara verildi. l ABİDİN YAĞMUR / YUSUF ZİYA CANSEVER Mayıs’ta Taksim’i yasaklayan hükümet, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) kararını da yok saydı. AİHM’nin Taksim’de 1 Mayıs kutlamalarına destek veren kararına dikkat çeken DİSK ve KESK, 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlamaya kararlı. Türkİş Zonguldak’ta, Hakİş ise Konya’da kutlama yapacak. İşçiler için tarihsel önemi bulunan Taksim Meydanı, 1978 yılından tam 32 yıl sonra 2010 yılında yeniden emekçilere açıldı. Ancak AKP 2013 yılında Taksim Meydanı’nı 1 Mayıs’lara yeniden yasakladı. İstanbul Valisi Vasip Şahin bu yıl da Taksim Meydanı’nda kutlamalara izin vermeyeceklerini açıkladı. 1 de bu yargılamanın demokratik olmadığını dile getirdiler. Ayın 24’ünde davada karar çıkacak. Beraat edeceğimizi düşünüyoruz” dedi. TMMOB ve TTB de destek veriyor AİHM kararlarının, uluslararası sözleşmelerin haklı olduklarını gösterdiğini belirten Toprak, “Valinin yaptığı açıklamanın hukuki dayanağı yoktur. Bu İç Güvenlik Yasası’na bağlı yaklaşımların ifadesidir” diye konuştu. TMMOB ve Türk Tabipleri Birliği’nin (TTB) de DİSK ve KESK’e destek vereceği öğrenildi. DİSK ve KESK 1 Mayıs 2008’de Taksim’de yapmak istedikleri mitinge polis tarafından müdahale edilmesi üzerine AİHM’de dava açtı. İki sendika başvurularını, “toplanma ve örgütlenme özgürlüğünü” düzenleyen Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 11. maddesinin ihlal edildiği gerekçesine dayandırdı. Başvuruyu haklı bulan AİHM Türkiye’yi tazminat ödemeye mahkum etti. Geçen yıl 1 Mayıs’ı Kadıköy’de kutlayan Türkİş ise bu yıl kutlamaları Zonguldak’ta yapmaya karar verdi. Türkİş Başkanı Ergün Atalay, “Bizim işçimiz 1 Mayıs’ta kavgadövüş istemiyor” dedi. Hakİş Genel Başkanı Mahmut Arslan, Hakİş’in 1 Mayıs’ı her yıl ayrı bir ilde kutlama anlayışına uygun olarak bu yıl Konya’da kutlama kararı aldıklarını söyledi. AİHM ‘Taksim’ diyor Erdoğan, acılı anneden şikâyetçi Gezi’de oğlu öldürülen Hatice Cömert’e tehdit davası açtı Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Antakya’da Gezi Direnişi’nde polisin attığı biber gazı kapsülüyle başından vurularak öldürülen 22 yaşındaki Abdullah Cömert’in 58 yaşındaki annesi Hatice Cömert’ten tehdit gerekçesiyle şikâyetçi oldu. Anne Hatice Cömert’in Mersin’de vahşice öldürülen Özgecan Aslan’ın ailesini ziyareti sırasında söylediği “Herkes soruyor, ’nasıl dayanılır bu acıya?’ diye. Allah bize güç veriyor, öyle dayanıyoruz. Özgecan’ı da benim evladım gibi katlettiler. Oğlumu kaybedeli 2 yıl oldu. Çok gençti. Acımız çok büyük, o acıyla yaşıyoruz. Ona ve bütün katillere en ağır cezanın verilmesini istiyorum. Oğlum sokaklara, insan hakları ve daha iyi yaşamak için çıktı. Ama kimseye zarar vermedi, tecavüz yapmadı, hırsızlık yapmadı. Ama hâlâ katili dışarıda. Bizim çocuklarımız şerefi ile namusu ile öldü. Hiç kimseye zarar vermedi. Hepsi gencecik öldü. Hiçbiri damatlık ya da gelinlik giymedi, kefen giydi” sözleri üzerine Erdoğan’ın avukatları “tehdit” iddiasıyla suç duyurusunda bulundu ve soruşturma başlatıldı. Soruşturma evrakı ellerine ulaşınca Cömert ailesi büyük şok yaşadı. Abdullah Cömert’in önceki gün Ankara’da “izinsiz gösteriye katılmak ve yönetmek” iddiasıyla kelepçelenerek gözaltına alınan ağabeyi Zafer Cömert isyan etti. Ağabey, “Erdoğan, annemden şikâyetçi olmuş. Kardeşimin katilleri hâlâ dışarıda. Biz her duruşma için 2 bin 600 kilometre yol gidiyoruz ama kardeşimi katleden polis gelmiyor. O polis hâlâ bizim ödediğimiz vergilerle maaşını alıyor. Biz ya mahkemelerde ya da gözaltındayız. Ne diyeceğimi bilemiyorum. Yeni Türkiye ironik ve enteresan bir yer” dedi. l Yurt Haberleri Beko: Yasağı kabul etmeyiz DİSK ve KESK ise 1 Mayıs’ı Taksim Meydanı’nda kutlamaya kararlı. DİSK Genel Başkanı Kani Beko, yasağı kabul etmeyeceklerini açıkladı. DİSK ay sonunda da genişletilmiş Başkanlar Kurulu’nu toplayacak. Toplantıdan Taksim kararı çıkmasına kesin gözüyle bakılıyor. KESK Genel Sekreteri Hasan Toprak da 1 Mayıs’ı Taksim’de kutlayacaklarını açıkladı. Taksim’de kutlama yaptıkları gerekçesiyle açılan davanın devam ettiğini, kendilerine bu konuda uluslararası destek olduğunu dile getiren Toprak, “Uluslararası sendikaların temsilcileri 22 yaşındaki Abdullah Cömert, Gezi Direnişi sırasında polisin attığı biber gazı kapsülüyle başından vurulmuştu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle