19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 12 Mart 2015 haber EDİTÖR: CANER ÖZTÜRK TASARIM: BARIŞ AKTAŞ 4 Neresi Doğru ki? nedir? Tayyip Erdoğan’ın kuvvetler yapışıklığı yöntemiyle tek adam rejimi kurduğu ve kendisinden izinsiz sineğin bile uçmasına izin vermemesidir. Bu gerçeği sokaktaki çocuk bile biliyor artık değil mi? Gel gör ki, herkesin bildiği bu gerçeği bir kişi bilmiyor, o da ülkenin Milli İstihbarat Teşkilatı’nın başındaki kişi. Kalkıyor Tayyip Erdoğan’a danışmadan, hatta daha doğrusu onun onayı olmadığını bilerek, milletvekili aday adaylığına balıklama dalıyor. Açıkça görülüyor ki, bu işte daha baştan bir yanlışlık var. Peki Türkiye’nin istihbarat teşkilatının başındaki kişi, Tayyip düzeninde milletvekili aday adaylarının Tayyip Bey tarafından atandığını bilmiyorsa, neyi biliyor? Burada, bir bilgi hatası, o da değilse bir değerlendirme yanlışı var demektir. Nitekim yanlış hesap bu kez Bağdat’tan değil, Medine’den dönüyor ve orada Tayyip Bey ile görüşen MİT Başkanı Hakan Fidan açıkladığı siyasete atılma kararını geri alıyor. Bir adaylık açıklamasıyla iki kişi yara alıyor. MİT Başkanı ve de Başbakan. Yaralıların karşılıklı konumları, kimin kimi yanılttığı sorusunu da önemsiz kılıyor. HHH Olay üzerine her kafadan bir ses çıkıyor. Her şey tartışılıyor, her şey soruluyor. Bir tek şu soru sorulmuyor: Türkiye’de çocukların bile bildiği bir gerçeği MİT Başkanı nasıl bilmez? Bir de şu sorunun yanıtı aranmıyor: Kendi adaylığında bu kadar büyük değerlendirme hatası yapan istihbarat başkanı acaba başarılı sayılabilir mi? Hakan Fidan’ın adaylıktan çekildiğini yazılı olarak açıkladığı gün, Beştepe’de Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında yapılan Bakanlar Kurulu toplantısından sonra, yeniden MİT’in başına atandığı açıklanıyor. Atama Başbakan tarafından yapılıyor. Resmi açıklama böyle ama herkes biliyor ki, milletvekil T ürkiye siyaset sahnesiyle ilgili herkesin bildiği en aşikâr gerçek liği atamasını yapmayan da, MİT’in başına atayan da Tayyip Erdoğan’dır. Yasal konumuyla MİT, Başbakanlık’a bağlı. Ama herkes biliyor ki, Hakan Fidan doğrudan doğruya Tayyip Bey’e bağlı. Olay, 12 Mart askeri vesayet günlerini andırıyor. 12 Mart arifesinde teşkilatın başında Fuat Doğu vardı. General Fuat Doğu istihbarat bilgilerinin en önemlilerinden asker kökenli Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay’ı haberdar eder, Demirel’i pas geçerdi. Süleyman Bey bu vesayetten çok rahatsızdı. Bunca yıl geçti aradan, aktörler değişti, Çankaya’nın yerini Beştepe aldı. Velhasıl, vasi dahil, her şey değişti, vesayet değişmedi. HHH Gün geldi devran döndü, vesayetten yakınan Demirel Çankaya’ya çıkıp yeni vasi oldu. Ahmet Davutoğlu bu gelişmelere içerlese bile ses çıkartacak durumda değil. Malum bile bile lades durumları! İsyan bayrağını açan Davutoğlu değil de vesayetin öbür kurbanı muhalefet. Onlar AKP’den milletvekili adayı (aslında ardından da, Dışişleri Bakanlığı adayı) olan Hakan Fidan’ın tekrardan MİT’in başına getirilmesiyle birlikte Milli İstihbarat Teşkilatı’nın, aslında AKPİT (AKP İstihbarat Teşkilatı) haline gelmesinin tescili olduğunu vurguluyorlar. Haksızlar mı? Kuvvetler yapışıklığı sisteminde (deyim Mümtaz Soysal’ın) bu sorunun da bir anlamı kalmadı. Her makama tayinde aranan koşul biat. Her mevki, her makam, lidere bağlı olmakla yükümlü, onların varlık nedenleri bu. Devletin yargısının bile büyük patrona sıkı sıkıya bağlı olmasının esas olduğu yerde MİT’in Cumhurbaşkanı’nın arka bahçesi olmasını tartışmanın anlamı kaldı mı ki? Ama işte bir çarpıklık, yamukluk olduğu kesin. Neresinde diye sormayın! Neresi doğru ki?.. Hani deveye sormuşlar “boynun neden eğri?” diye nerem doğru ki, demiş. İşte bizimki de o hesap. oruldum” diyerek gitti. Sonra 30 günde “dinlendi” geri geldi. MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın gidişi ve geri gelişi daha çok konuşulacak. Gelişin ya da getirilişin nasıl olduğunu biliyoruz. Kısaca Erdoğan efekti diyelim. Ancak gidiş ile ilgili konuşulanlar. Tabii biz de konuşulanlara kulak kabartacağız. Bir kaynaktan duyduğumuzu başka bir kaynağa yorumlatacağız. İstihbaratçıların diliyle konuşalım: Açık kaynaklara da bakacağız, kapalı kaynaklara da... “İstihbarat çarkının” işlediği her alanda... Önce açık kaynak. Milliyet Ankara Temsilcisi Serpil Çevikcan’ın dünkü gazetede yazdığı “Y Fidan’ı Yoran Yalçın Akdoğan yazı. Tecrübeli gazetecinin yazısında öne çıkmayan bölüm, aslında çok şey söylüyor: “Fidan’ın MİT Müsteşarlığı gibi bir makamdan istifa etmesinin gerekçelerinin, geride kalan bir aylık sürede anlaşıldığının özellikle altı çiziliyor. Güvenlik bürokrasisinin zaman zaman siyaset tarafından doğru şekilde yönlendirilmesinin ya da yönlendirilememesinin MİT üzerinde yarattığı yüke dikkat çekiliyor. Fidan’ın, ‘Yoruldum’ ifadesinin bu çerçevede değerlendirilmesi gerektiği, bu ifadeye yol açan ciddi gerekçelerinin bulunduğu kaydediliyor. Bu süre içinde, söz konusu gerekçelerin devlet katına anlatıldığı, Fidan’ın kaygılarının anlaşılmasının getirdiği bir rahatlıkla görevine döndüğü, bir anlamda ‘nikâh tazelediği’ belirtiliyor.” Şimdi bir süredir Ankara’da konuşulan bu kulisi açalım. “Kapalı kaynaklar” diyor ki... Erdoğan Saray’a çıktıktan sonra her ne kadar ilgilenmeye devam etse de Fidan’ın eli hiç eskisi kadar rahat olmadı. Öncesinde Fidan doğrudan Erdoğan ile muhataptı. O dönem süreç koordinatörü olan Beşir Atalay ile de ilişkileri iyiydi. Ancak yeni kabinede, “çözümü koordine” eden en yetkili isimle; Yalçın Akdoğan ile sık sık karşı karşıya kaldı. Sorun kendisinin muhataplarla yaptığı görüşme ve kimi eylem planlarının hükümet tarafında “doğru zamanlama ve yeterli iradeyle ele alınmaması”, muhataplarına verdiği kimi taahhütlerin yerine getirilmemesiydi. Fidan her iki taraf için de “güvenilir adam olma” pozisyonunu kaybetmek istemiyordu. Durumu Davutoğlu ile paylaştı. Bulunan çözüm Fidan’ın siyasete adım atmasıydı. Erdoğan’ı dışarıda bırakarak yapılan hazırlık ve Fidan’ın “süreçteki özellikle kabine içinden gelen kimi sıkıntıları da” anlatması ipleri gerdi. Ancak uzak kaldığı süreçte Erdoğan ve Davutoğlu ile yaptığı görüşmelerde “Fidan etkisinin” yeniden oluşacağı bir dönem için irade beyan edildi. Yazıyı bitirirken Kürt sorununu “içeriden” bilen bir kaynakla konuştum. Yazdıklarıma bir katkı da o yaptı: 30 Ekim 2014 tarihli MGK toplantısı süreç için çok kritikti. 10 saati aşan bu toplantıda “çözüm masasının dağılmasına yol açacak” kimi riskli konulara bile girildi... Daha da detay verdi ama şimdilik bu kadar. Kısaca Fidan’ın dönüşü kadar MİT’ten gidişi de “çözümle bağlantılı”... Ekonominin üstündeki “bulut” Hay bin telekinezi... ir yanda “vatan hainliği ve darbecilikle” itham edilen Türkiye ekonomisi için iki kritik isim. Ali Babacan ve Merkez Bankası Başkanı Erdem Başçı. Diğer tarafta Cumhurbaşkanı’nın danışmanları Yiğit Bulut ve Cemil Ertem. Bir nevi maç havası. Hakem Tayyip Erdoğan. Bir gün evvel Başbakan Ahmet Davutoğlu başkanlığında 7.5 saatlik bir ekonomi zirvesi yapılmıştı. Bu zirveden çıkan metinde bir bölüm ilgi çekiciydi: “Merkez Bankamız para politikaları hedefi doğrultusunda gereken zamanda gereken tedbirleri almaktadır.” Adeta Erdoğan’ın ve danışmanlarının “faizlerde indirimin zamanını belirlemeye çalışan” çıkışlarına yanıt gibiydi. Bulut faizleri yeteri kadar indirmediğini düşündüğü Başçı’ya bir televizyon programında; “Eğer bu ül B kede halk yüzde 52 ile Cumhurbaşkanı seçmişse ve anayasaya göre de Cumhurbaşkanı bu ülkenin başıysa, bu ülkenin bir kurumu bağımsızlık arkasına sığınarak halkın kaynaklarının 5 bin gerçek ve tüzel kişinin cebine transfer olmasına seyirci kalamaz. ‘Ben bunu yapamıyorum, korkuyorum’ o zaman kalkarsın, korkmayan biri oturur” diye seslenmişti. Dün 130 sayfalık bir sunum yaptı Başçı. Genelde Bakanlar Kurulu’na ya da başka ortamlarda 70 sayfa ile yetinirdi. Dün akşam adeta ders verdi. Tane tane anlattı. Babacan ve Başçı içeriden çok mutlu çıkmadı. Cumhurbaşkanlığından yapılan açıklama “sanki ekonomideki kriz büyümesin” diyordu. Ancak dün akşam ekonomide yeni “bulutlu” dönemin habercisi gibiydi. Hay bin telekinezi... Bu dönüş ne ahlaki, ne yasal Kılıçdaroğlu ‘Fidan’ eleştirilerini sürdürdü HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, milletvekilliği aday adaylığı için AKP’ye yaptığı başvuruyu geri çeken Hakan Fidan’ın MİT Müsteşarlığı’na geri dönmesine yönelik eleştirilerini sürdürdü. Kılıçdaroğlu “Dönüşün kuralları, yasal düzenlemeleri vardır. Bunu doğru bulmayız, ahlaki değildir” diye konuştu. Kadıköy Belediyesi’nce dün Moda Khalkedon’da, “Eğitimi Yeniden SİBEL Düşünmek: FinlanBAHÇETEPE diya Örneği” toplantısı düzenlendi. Toplantı sonrası gazetecilerin sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Cumartesi günü Halkalı’da “Alevi dedeleri yetiştirmek üzere bir okul açılacağına” ilişkin soruya, “Toplumu ileriye götürecek olan her eğitimin bu ülkeye yararı vardır” diye yanıt verdi. Sabah gazetesinin Gezi Parkı olayları sırasında Kabataş’ta yaşandığı iddia edilen olaya yönelik manşetini “Hangi gazete atmış bunu? Sabah. Havuz medyası mı? Güldürmeyin insanı..” sözleriyle değerlendirdi. Fidan’la ilgili bir soruya ise Kılıçdaroğlu şu yanıtı verdi: “İstifası yürürlüğe girdi. Tekrar yerine dönmek istiyor. Dönüşün kuralları, yasal düzenlemeleri vardır. Çok daha önemlisi etik kurallar vardır.” Baykal C Kontenjanı kabul etmedi Eski CHP Genel Başkanı ve Antalya Milletvekili Deniz Baykal, Antalya’da basın toplantısı düzenledi. Baykal, CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun kendisine “Antalya’dan sizi birinci sıradan koyalım, ön seçime gerek yok” dediğini, kendisinin ise önseçime memnuniyetle gireceğini söylediğini anlattı. 2003 yılındaki Erdoğan görüşmesiyle ilgili ilk kez konuşan Baykal, kendisine Cumhurbaşkanlığı teklif edilmesi üzerine Erdoğan’ın siyasi yasağının kaldırıldığı iddialarını yalanladı. Erdoğan’la o buluşmasının kaydının kendisinde olmadığını belirten Baykal “Tayyip Bey’de var mı bilmiyorum, bende yok. MİT izleyip de kayda aldıysa bilemem. 1 Mart tezkeresi konuşuldu, Kıbrıs konusu konuşuldu. Hiçbir şekilde, bırak benim cumhurbaşkanlığı pazarlığımı, baştan aşağı yalan dolandır” dedi. l ANTALYA/ AA İnsan Hakları Komisyonu’na denetim yetkisi geliyor BMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Başkanı AKP’li Ayhan Sefer Üstün, komisyonun yetkilerini güçlendirecek yasa teklifini TBMM Başkanlığı’na sundu. Teklife göre komisyonun adı İnsan Hakları Komisyonu olarak değişecek. Başkanlık Divanı seçecek komisyon, Türkiye’nin insan hakları uygulamalarının mevzuata ve uluslararası antlaşmalara uygunluğunu denetleme yetkisine sahip olacak. Komisyon, görevleriyle ilgili olarak, tüm kamu kurum ve kuruluşlarından, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarından, mahalli idarelerden, muhtarlıklardan, üniversitelerden, kamu iktisa Şafak Pavey Pilvi Torsti Kılıçdaroğlu T di teşebbüslerinden, özel kuruluşlardan ve gerçek kişilerden her türlü bilgi ve belgeyi alma, buralarda inceleme ve denetimler yapma ve ilgililerden bilgi alma yetkisine sahip olacak. Komisyon, gerekli görmesi halinde, inceleme ve denetim konusunun sorumluları hakkında genel hükümlere göre soruşturma veya işlem yapılabilmesi için ilgili merciden talepte bulunabilecek. Komisyonun talepleri gecikmeksizin yerine getirilecek. Komisyonun bilgi, belge ve çağrı talebini haklı bir nedene dayanmaksızın yerine getirmeyenler hakkında Komisyon Başkanının talebi üzerine ilgili merci soruşturma açacak. lANKARA / Cumhuriyet Torsti: Eğitimin gücüne her zaman inandık Kadıköy Belediyesi’nce düzenlenen “Eğitimi Yeniden Düşünmek: Finlandiya Örneği” toplantısında konuşan Finlandiya Eğitim ve Bilimden Sorumlu Devlet Sekreteri Pilvi Torsti eğitimin gücüne inandıklarını belirterek, “İkinci Dünya Savaşı’nı büyük kayıplarla kapattık. 50 yıllık kalkınma süresince 3 temel alana dayandık. Öğretmenlerimizin profesyonelliği, öğrenci odaklı yaklaşım ve gençlere güven” diye konuştu. Türkiye’deki eğitim sistemini eleştiren Kılıçdaroğlu ise “Bakana göre değişen eğitim politikası olmaz” dedi. Ağar’ın adaşı karışıklık yarattı ‘Eski İçişleri Bakanı Mehmet Ağar MHP’den milletvekili aday adayı oldu’ haberi siyaset kulislerine bomba gibi düştü. Bir haber ajansı önce Ağar’ın MHP’den aday olduğu haberini servis etti. Ancak bu haberin yanlış olduğu anlaşılınca haberi düzeltti. Ağar’ın avukatı Abdulkadir Toğuç da açıklama yaparak “Durum isim benzerliğinden ibaret” dedi. l Haber Merkezi Erdoğan’a övgüde son nokta: O bizim babamızdır ç güvenlik paketinin genel kuruldaki görüşmeleri sırasında AKP’li Mine Lök Beyaz’ın “Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan bizim kurucu genel başkanımızdır, bizim babamızdır, liderimizdir” sözleri, muhalefetin “AKP’liler Erdoğan’ın vesayeti altında” eleştirilerini alevlendirdi. CHP’li Levent Gök, “Seçimler yaklaşınca Cumhurbaşkanı’na övgüler dizmelerini yadırgamıyoruz” dedi. HDP, iç güvenlik paketinin 59. maddesini “anayasaya aykırı” bularak, paketten çekilmesi Kobani cinayetlerine ağırlaştırılmış müebbet istemi Gaziosmanpaşa Belediyesi Meclisi, belediyenin karar organı olup, kanunda gösterilen esas ve usullere göre görev ve yetkilerini yerine getirmektedir. Belediye meclisleri kamu yararına çalışmakta olup meclis çalışmalarını engellemek kamu hizmetinin engellenmesi demektir. Meclis görüşmelerini izlemeye gelen vatandaşlar, ulusal basın ve yerel basın temsilcileri serbestçe bu görüşmelerini izleyebilirler. Ancak meclis görüşmelerini izleyen basın mensuplarının meclisin düzenini bozacak davranışlarda bulunmaları Diyarbakır’da 7 Ekim’de Kobani eylemleri sırasında öldürülen Yasin Börü, Riyat Güneş, Ahmet Dakak ve Hasan Gökoğuz’un öldürülmesi olayı ile ilgili olarak 26’su tutuklu, 9’u firari olmak üzere 34 kişi hakkında 2’şer kez ağırlaştırıl mış ömür boyu hapis cezası istemi ile iddianame hazırlandı. İddianamenin gönderildiği Diyarbakır 5. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 15 iş günü içinde değerlendirme yaparak kararını açıklayacağı belirtildi. l DİYARBAKIR / DHA İ ni önerdi. HDP’li Ertuğrul Kürkçü, AKP’nin jandarma teşkilatını olduğu gibi devralmak konusundaki acelesini anlayamadığını belirterek “Jandarma teşkilatını devraldığınızda JİTEM’i de devralıyorsunuz. Bu katilleri ne yapacaksınız?” dedi. TEKZİP (DÜZELTME) METNİ yasaktır. Buna aykırı davranan basın mensupları meclisin çalışmasını engellemeye yönelik davranışlarında ısrar etmeleri sebebiyle görevliler tarafından uyarılmıştır. Söz konusu belediyemizin o tarihteki meclis oturumuna gazetecilerin alınmadığı haberi tamamen gerçeklikten uzak olup, meclis görüşmeleri sırasında kamera ve fotoğraf makineleri kullanılarak sükutun bozulmasına sebebiyet veren gazeteciler Vali’ye ‘zibidi’ dedi JİTEM tartışması CHP’li Aytun Çıray’ın ise, İzmir Valisi’nin basın açıklamasını yasaklayan genelgesini anımsatarak, “Bu zibidi valiyi derhal görevden alın! Bu zibidilik!” demesi, Genel Kurul’da gerginliğe neden oldu. lANKARA / Cumhuriyet uyarılmış, uyarılara uymayan basın mensupları toplantı salonundan çıkarılmış, daha sonrasında basın mensuplarının çekim yapmadan toplantıyı izlemelerine izin verilmiştir. Belediyemizin objektif hizmet anlayışını karalayıcı, kamuoyunu yanıltıcı, halkımızı yanlış bilgilendiren, gazetecilik mesleğinin gerektirdiği objektiflik ve gerçekçilikten uzak haber ile ilgili tekzip metnimizin yayınlanmasını rica ederim. Gaziosmanpaşa Belediye Başkanlığı Vekili Av. Nihat İRİCAN CHP’den hacı adayları teklifi CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu, dolardaki artış nedeniyle her bir hacı adayına 1600 lira ek yük geldiğini belirterek, ek yükün Diyanet İşleri Başkanlığı bütçesinden karşılanması amacıyla TBMM Başkanlığı’na kanun teklifi verdi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle