17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 8 ŞUBAT 2015 PAZAR 8 GÜNCEL CÜNEYT ARCAYÜREK n Baştarafı 1. Sayfada ... mı, gerçekte başbaşkan mı karar veremediğim, Tanrı’nın milletimize büyük lütfu, 2023’e kadar tek adam olarak başımızda kalmaya azmetmiş, kimilerine göre sultanımız efendimiz, acaba ne buyurdular diye... ... Her gün bir önceki günkü sözlerini ya tevil eden ya da başka yönlere saptıran bir konuşması ile karşılaşıyorum. Tepedeki saraya beş yıllığına yerleşmesini sağlayan oylara güya teşekkür etme konuşmaları yapmak için gideceğini açıkladığı henüz 30 ilin birkaçına teşrif buyurdular... Partisinin topladığı kalabalıklara, Bursa’da tabii yandaş yalaka fark etmez TV’lerin önemli mesajlar diye halka yutturdukları ve halkı ne kerametler buyuracak acaba diye ekran başına topladıkları naklen canlı yayımladıkları konuşma ise siyasal yaşamımızın en büyük son şovu! HHH Meğer beyefendi bu konuşmalarıyla siyaset yapmıyor, “yeni Türkiye için kanaatlerini söylüyor”muş! Neyse ki Bursa’da kraliçe Elizabeth’in başkan olduğunu söylemeyerek başkanlık sistemini savundu. İnanmakta zorluk çekeceğiniz yeni bir viraj aldı ve “başkanlık sistemini kendimiz için istemiyoruz” diye haberleri izleyenleri ve sabahın ilk saatlerinde kargaları bile güldürecek bir iddiada bulundu. Millet ona zaten paye vermiş ama güldür güldür bir iktidarın tepesindeki tek adam olmak için “7 Haziran seçimlerinde yeni Türkiye, başkanlık sistemi istiyorsak çözüm sürecini gümbür gümbür sonuçlandırmak için”... Şimdi sıkı durun, 300 vekille gözü doymuyor... ... Emrine 400 milletvekili vermek lazım ki (Kime? Tabii AKP’ye) Türkiye ancak böyle geleceğe yürüyebilecekmiş! Bu, bir yeni dayatma. Üç muhalefet partisine de lütfedip 150 vekillik bahşediyor. Oysa beyefendinin saltanatını halkımızın bu seçimde gümbür gümbür aşağılara çekmesi, korkudan söylenemeyen genel beklenti. HHH Bugün RTE’nin artık kara mizaha konu olacak konuşmalarından rahmetli Ümit Yaşar Oğuzcan’ın bugünleri adeta hicveden şiirine dönelim diyorum. Şiirin adı Sadrazamın Kavuğu: “Sadrazam efendimizin kavuğu/ Halkın derdini dinler her sabah mabeyinde/ El pençe divan durup ağlaşırlar/ Fukara Ali’ler / Dert küpü olmuş Veli’ler/ Hasan’lar Hüseyin’ler/ On binler/ Yirmi binler / Yüz binler/ Velhasıl mabeyinde her sabah/ Halk inler/Kavuk dinler/... Nice vurdumduymazlar, ne geniş yürekliler/ Fıkır da fıkır/ Fıkır da fıkır/ Enseleri kalınlar, yağlılar göbekliler/ Şakır da şakır/ Şakır da şakır/ İşleri bir çırpıda o milyon çalanların/ Tıkır da tıkır/ Tıkır da tıkır/... ...Adları, yaşadıkça namuslu kalanların/ Fakir de fakir/ Fakir de fakir/ Senelerdir çaldığı zillerin, düdüklerin/ Şıkır da şıkır/ Şıkır da şıkır.../ Memlekette en büyük eksiği büyüklerin/ Fikir de fikir/ Fikir de fikir// Her tarafta kaynayan bir fesat tenceresi/ Fokur da fokur/ Fokur da fokur! O beyinsiz başlarda memleket meselesi/ Takır da takır/ Takır da takır! Yüzleri alışıktır yine yağmur sanırlar/ Tükür de tükür, tükür de tükür!/... Diyorlar ki üzülme beterin beteri var/ Şükür de şükür/ Şükür de şükür” HHH Oğuzcan’ın “Hesap Dersi” şiiri ile: “Milyonlar hanesinde istifçiler, vurguncular Yüz binler hanesinde sahtekârlar, yalancılar On binler hanesinde yağcılar sabuncular Binler hanesinde hancılar, hamamcılar Yüzler hanesinde semerciler palancılar Onlar hanesinde köylümüz efendimiz Birler hanesinde biz, biz, biz”... ... diyerek iyi pazarlar Türkiye!.. HABERLER Niğde Ulukışla’da yaşanan saldırıya ilişkin dava nakil talebiyle ertelendi GÜNDEM MUSTAFA BALBAY IŞİD katliamına AHMET ŞIK n Baştarafı 1. Sayfada yanı başımda. Her hafta, “bu pazar Oktay Ağabey’e mektup yazayım” diyorum. Geçen günleri nasıl tarif etsem; kendimi arıyorum, meşgul çalıyor. Bu hafta ülkenin gündemi ne olursa olsun, benimkinde siz varsınız. İnsanlar geçen hafta aldıkları mesajı bayatlamış bulup silerken siz on yıllar önce aldığınız mektupları özenle saklamışsınız. Saklamakla kalmamış, “benden sonra koruyan olmaz, kalıcı hale gelsin” demişsiniz. Yaşamın sürekliliğini anlatan, insana değer veren, tam size göre bir davranış. Faik Baysal’ın mektuba “insan dostu Oktay” diye başlaması, onda bıraktığınız duyguların sözcüğe vurumu olsak gerek. İnsanlar sizi, yazmakla ne çok özdeşleştirmişler. Ahmet Telli 24 Mayıs 1971 tarihli mektubunda Varlık dergisindeki yazılarınızın çıkmamasından yakınıyor, bunun kendisinde büyük bir eksiklik yarattığını vurguluyor, “Şimdilerde Cumhuriyet gazetesindeki yazılarınızdan başka, okuyucularınıza hiçbir şey yazmıyorsunuz” diye devam ediyor. Size yazılanlar, son 70 yıllık tarihimizin taptaze bir mektup tadındaki özeti. HHH Sevgili Oktay Ağabey, Sizinle yüz yüze olamıyorsak da hep gönül gönüle olduğumuzu biliyorsunuzdur; ama bazı şeyleri bilsek bile duymak, okumak iyi gelir insana. Önemli satırların altını çizmek gibi. Türkiye’nin dört bir yanında olduğu gibi Ankara’da da sizi hiç kalbinden çıkarmayan okurların var. Konu sizden açılınca, ilk cümlelerden biri şu oluyor: “Önce ekmekler bozuldu.” 1940’ların Türkiyesi’ni anlattığınız öykü kitabı. Kimi dostlar, “ekmek bozulunca geriye bozulmadık şey mi kalır” diyor, sözü bugünlere getiriyor. Aslında o kitabın basılması bile ayrı bir öykü. Yazar anneniz sizi en iyi anlayanlardan. Tophane’deki evini satıyor, bir kısmını size verip “al bununla kitabını bastır” diyor. Siz de 200 liraya 500 adet bastırıyorsunuz. Sonra da kendiniz satmaya çalışıyorsunuz. Bende en çok iz bırakan kitabınız ise Hiroşimalar Olmasın. 6 Ağustos 1945’te Hiroşima’ya atılan atom bombasından sonra bu ülkeye yaptığınız geziyi anıöykü tadı kadar denemefelsefe dozunu da katarak yazışınız beni de oralara götürdü. HHH Sevgili Oktay Ağabey, İlhan Selçuk günlerinden beri sizinle telefonla, yüz yüze konuşmalarımızın ana konusu Cumhuriyet gazetesi olurdu. Gazetenin bugününe gelmeden önce yakınuzak geçmişinden bir gerçeği aktarırdınız. Önünde sonunda sözü mutlaka yaşa getirir, “ben artık yaşlandım” diye başlardınız. Birinde size Konfüçyus’tan bir söz aktarmıştım; “10 yıllık deneyim 10 yılda, 20 yıllık deneyim 20 yılda, 30 yıllık deneyim 30 yılda sağlanır, 29 yılda sağlanmaz” . Sizinle en çok Gökova Körfezi’nin kalbi Akyaka’daki sohbetlerimizi özlüyorum. O sohbetlerimizi, eşimle balayımızın güzel bir parçası olarak hep anıyoruz. Azmakbaşı’nda otururken akan gür temiz suya, kıyıdaki sazlıklara, uçtaki Gökova’ya bakıp “Oktay Abi, burası Azmakbaşı değil, yazmakbaşı. İnsan burada neler yazmaz” deyince Nail Çakırhan’la ne güzel gülmüştünüz. Yine yapacağız, yine Cumhuriyet’i konuşacağız. Siz yaşama, Cumhuriyet’in, Türkiye Cumhuriyeti’nin coşkulu zafer yıllarıyla başladınız. Devamında bütün dalgalanmaların içinden geçip mücadeleyi bırakmadınız. Bizim kuşakların payına da hep mücadele düştü. Olsun, bu da güzeldir. İnsanın içinde bir mücadelenin heyecanını, enerjisini hissetmesi bile başlı başına yaşam sevincidir. Size ve Ayla Abla’ya gökyüzü dolusu, sayfalar dolusu selam, saygı, hürmet... yine karartma Niğde Ulukışla’da ikisi asker ve polis üç kişiyi öldüren Irak Şam İslam Devleti (IŞİD) militanlarının yarın görülmeye başlanması gereken davasının “güvenlik” gerekçesiyle başka bir ile nakledilmesi talep edildi. Emniyet, valilik ve adli birimlerle yapılan yazışmalar sonunda dosya karar vermesi için Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Bakanlığın vereceği karar bekleneceği için yarın başlaması gereken yargılama yine ertelenmiş oldu. Niğde Emniyet Müdürlüğü’nün nakil talep yazısında, haziranda yapılacak genel seçim döneminde davanın çeşitli legal ve illegal gruplar tarafından propaganda malzemesi yapılarak halkın provoke etmekte kullanılacağı iddia edildi. u Geçen ay yapılması gereken duruşması ertelenen Ulukışla’da ikisi asker ve polis üç kişinin IŞİD’ciler tarafından öldürülmesiyle ilgili dava bu kez de “güvenlik zafiyeti” gerekçe gösterilerek başka bir ile nakil talebiyle ertelendi. IŞİD militanları Benjamin Xu, Çendrim Ramadani ve Muhammed Zakiri ile birlikte ikisi Azerbaycan, altısı Türkiyeli toplam 11 sanık hakkında açılan davanın 12 Ocak 2015’te görülmesi gereken ilk duruşması başlamadan 9 Şubat’a ertelenmişti. Ertesi gün İl Emniyet Müdürü Ali Kemal Kurt imzasıyla mahkemeye davanın başka bir ile nakledilmesinin gerektiği anlatılan 12 maddelik bir yanıt gönderildi. Ulukışla’da saldırının yaşandığı 20 Mart günü IŞİD’cilerin yakalanmasının ardından galeyana gelen halkın saldırganları linç etmek istediği hatırlatılan yazıda, Orta Anadolu’da her siyasi görüşten “milli duyguları yoğun” olarak yaşanan insanların bulunduğu, şehit ve gazi sayısının yüksek olduğu hatırlatıldı. Halen tutuklu bulunan saldırganların IŞİD’le takas edildiği ya da edileceğine ilişkin “dedikoduların” ya Gerçek neden seçimler Niğde Ağır Ceza Mahkemesi, 29 Ocak 2015 günü il emniyet müdürlüğüne bir yazı göndererek davayla ilgili alınacak güvenlik önlemlerinin yeterliliği ve güvenliğin sağlanıp sağlanamayacağının kendilerine bildirilmesini istedi. pılmasının da davaya olan ilgiyi arttırdığı belirtilen yazıda, “Örgütün Türk Devleti’ne savaş açtığının, terör örgütünün ilimizde meydana gelen bu olaydan dolayı intikam alacağı şeklinde tehditte bulunmasının halk arasında tepkiye sebep olduğu” öne sürüldü. Emniyet Müdürü Kurt’un yazısında haziranda yapılacak genel seçimlerde davanın çeşitli legal ve illegal gruplar tarafından propaganda malzemesi yapılarak halkın provoke edilebileceği iddiasında da bulunuldu. Davaya çevre il ve ilçelerden de “aynı hassasiyetlerle” katılım olacağı, medyanın yoğun ilgi göstereceği, Reyhanlı katliamının Ulukışla saldırısıyla irtibatlı olduğu iddialarının da ilgiyi arttıracağı belirtilen yazıda, sanıkların Ankara’dan Niğde’ye getirilişleri sırasında güzergâh üzerinde zafiyet yaşanabileceği iddia edildi. ‘Zarar kaçınılmaz’ Niğde adliye binasının hem davanın görülmesi için hem de güvenlik açısından riskli olduğu belirtilen emniyet yazısında, “Davanın Niğde’de görülmesi halinde güvenlik tedbirleri en üst seviyede alınmaya çalışılacak, ancak bu süreçte vatandaşların şüphelilere yönelik olası tepkilerine karşı alınacak tedbirler ve olası müdahalelerde vatandaşların ve kamunun zarar görmesi kaçınılmaz olabilecektir. Şüpheliler ve kamu güvenliğinin sağlanmasında ciddi zorluklar yaşanabileceği, güvenlik önlemlerinin yeterli olmayacağı, bunun için olası müdahalelerde vatandaşların ve kamunun zarar göreceği, şiddet içerikli toplumsal olayların çıkmasına zemin oluşturabileceği öngörülmektedir” denildi. Güvenlik zafiyeti iddialarının yanı sıra Niğde Ağır Ceza Mahkemesi, adliye binasının ve duruşma salonlarının yetersiz olduğu gerekçesiyle Niğde Cumhuriyet Başsavcılığı’ndan yeni bir duruşma salonu da talep etti. Niğde Başsavcısı Ahmet Tekne, mevcut duruşma salonunun teknik ve fiziki açıdan yetersiz olduğunu yeni bir yer tahsisinin de mümkün olmadığı yanıtını verdi. Bu gelişmeler üzerine davanın başka bir nakli hakkında karar vermesi için tüm dosyalar Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Bakanlık karar verene kadar duruşma yapmak mümkün olmayacağı için dava bir kez daha ertelenmiş oldu. Anaların acısında zaman aşımı olmuyor Cumartesi Anneleri, kayıp yakınları için 515. kez gerçekleştirdiği oturma eyleminde, 1984 yılında Haydarpaşa Askeri Hastanesi’nde gözaltındayken kaybedilen Maksut Tepeli’nin akıbetini sordu.Galatasaray Meydanı’nda gerçekleştirilen eylemde Maksut Tepeli’nin eşi Şehriban Tepeli Erdoğan’ın gönderdiği mektup okundu. Mektubunda eşinin dosyasının zamanaşımına uğradığını belirten Erdoğan, “İnsanlığa karşı işlenmiş suçların zamanaşımı olur mu? Biz kemiklerimizi istiyoruz. Ancak siz kemiklerimizden bile korkuyorsunuz” dedi. Tepeli’nin kardeşi Türkan Tepeli de 31 yıldır ağabeyini beklediğini dile getirerek “Zamanaşımı hem beynimizde hem de kalbimizde olmayacaktır” diye konuştu. Avukat Ercan Kanar ise polise geniş yetki veren “İç Güvenlik Paketi”ni eleştirerek paketin yasalaşması halinde geçmişte olduğu gibi gözaltında kaybedilme olaylarının yeniden yaşanabileceğine dikkat çekti. Yapılan ortak açıklamada da Tepeli’nin nasıl kaybedildiği anlatıldı. Maksut Tepeli, 12 Eylül askeri darbesinden 5 ay sonra öğretmenlik yaptığı Erzincan’da tutuklandı. 4 ay cezaevinde tutulmasının ardından İstanbul’a taşındı. 2 Şubat 1984 tarihinde Küçükbakkalköy’de bir arkadaşının evine giderken polislerce vurularak gözaltına alınıp İstanbul Emniyet Müdürlüğü’nde işkenceli sorguya tabi tutuldu. 5 Şubat 1984 tarihinde ağır işkencelerden dolayı Haydarpaşa Askeri Hastanesi’ne kaldırıldı, orada bedeni kaybedildi, “ölü” olarak kayda geçildi. Polislerin kimliklerinin tespit edilmesine rağmen Askeri Savcılık takipsizlik kararı verdi. 2012 yılında tekrar suç duyurusunda bulunuldu ancak 24 Aralık 2014 tarihinde zamanaşımı gerekçesiyle tekrar takipsizlik kararıyla sonuçlandı. (Fotoğraf: VEDAT ARIK) n MUŞ (AA) Bulanık Belediyesi’nde düzenlenen şubat ayı meclis toplantısında, ilçedeki birçok mahalle, cadde ve parkların adının değiştirilmesi kararlaştırıldı. Belediye Başkanı Figen Yaşar başkanlığında yapılan toplantıda isimlerin Kürtçe olarak değiştirilmesi oy birliğiyle kararlaştırıldı. Halkın yoğun talebi üzerine isim değişikliği yaptıklarını belirten Yaşar, İnönü Mahallesi’ndeki çocuk parkına Ceylan Önkol, Yeni Mahalle’dekine ise Uğur Kaymaz’ın ismini vererek onları ölümsüzleştireceklerini belirtti. Sokaklara Kürtçe isimler verecek Pekünlü dosyası ikinci kez AYM gündeminde EMRE DÖKER İZMİR Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) üniversitelerde türban yasağıyla ilgili kararlarını uygulamasına karşın gözdağı amacıyla cezaevine gönderilen Prof. Dr. Rennan Pekünlü, avukatları aracılığıyla ikinci kez Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Anayasa Mahkemesi, 2008’de öğrencilerin türbanla üniversiteye girmesinin anayasanın laiklik ilkesine aykırı olduğuna hükmetti. Buna karşın YÖK, daha sonra türbanla girilmesinin önünü açtı. Ege Üniversitesi Astronomi ve Uzay Bilimleri Öğretim Üyesi Pekünlü Anayasa Mahkemesi’nin aldığı bu kararı uyguladığı için hapis cezası aldı. 4 ay 16 güne indirilen cezasını Foça Açık Cezaevi’nde çekiyor. Avukat Murat Fatih Ülkü, Pekünlü aleyhine dava açan öğrencilerin, eğitim, öğrenim haklarının engellendiğini öne sürmesine karşın, okullarına devamsızlık ve başarı durumlarının bunu yalanladığını anımsattı. Bu konuya dikkat çekerek İzmir 26. Asliye Ceza ve İzmir 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yaptıkları itirazların reddedildiğini belirten Ülkü, “İç hukuk yolları tükenmiştir. Bu çerçevede, Prof. Pekünlü’nün beraatini gerektirecek bu yeni delilin incelenmesini reddeden hukuksal süreçte ‘adil yargılanma hakkı’nın ihlal edilmesi nedeniyle, Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru hakkını kullanıyoruz” dedi. AYM, Pekünlü’nün daha önce yaptığı başvuruyu, eğitim öğretim hakkını engellediği gerekçesiyle reddetmişti. Askeri üslere taciz ateşi açıldı n Yurt Haberleri Servisi Genelkurmay Başkanlığı, Şırnak Uludere’de askeri üs bölgelerine taciz ateşi açıldığını belirtti. Açıklamada, askeri üs bölgelerine ve askeri araca önceki gün Doçka uçaksavar silahı ile taciz ateşi açıldığını ve askeri güçlerin karşılık verdiğini açıkladı. Açıklamada ayrıca IŞİD mensubu bir teröristin de önceki gün Suruç’ta bir adet Kalaşnikof piyade tüfeği, bu silaha ait yedi adet şarjör ve 180 adet fişeği ile birlikte teslim olduğu belirtildi. Savcı Öz’e ikinci dava açıldı IŞİD’le savaşan Kürt siyasi oluşumları arasındaki görüş ayrılıkları büyürken mücadeleyi tehdit ediyor MAHMUT ORAL DİYARBAKIR IŞİD saldırıları sonrasında Irak’ta ve Kobani’de ortak cephe açan Kürt siyasi örgütlerinin arası açılmaya başladı. PKK yöneticilerinden Murat Karayılan, Kerkük ve Şengal çevresindeki militanları çekmeyi tartıştıklarını açıkladı. Şeriatçı terör örgütü IŞİD’in geçen yıl haziran ve ağustos aylarında Irak’ta Şengal Dağı ile çevresinde yaşayan Ezidi Kürtlere, 15 Eylül’den itibaren de Rojava’daki Kobani kentine saldırılar düzenlemesi, Kürt siyasi hareketlerini bir araya getirdi. Irak, Suriye, Türkiye ve hatta İran’daki Kürt oluşumları IŞİD’e karşı ortak bir savaş başlattı. Ancak, IŞİD’in katalizör olduğu bileşim, daha birkaç ay sürmeden çözülmenin eşiğine geldi. Rojava’da PYD’ye bağlı olan YPG’nin, zorunlu askerlik uygulaması getirmesinin ardından Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani’ye yakın Suriye Kürt Ulusal Konseyi bir bildiri yayınlayarak buna karşı çıktı. İkinci adım ise Şengal Dağı çevresinde yaşayan PKK’ye yakın Ezidi grupların, ileriki dönemde kanton ilan etmek üzere meclis oluşturması oldu. PKK, kanton modelini savunurken Irak Bölgesel Kürt Yönetimi PKK’yi iç işlerine karışmakla suçladı. Üçüncü dikkat çeken gelişme ise yıllar sonra KDP ve KYB’nin peşmerge birliklerini birleştirme adımı atması oldu. Bu gelişmeler yaşanırken PKK’nin yöneticilerinden Murat Karayılan, Kerkük’te IŞİD ile çatışmada ölen bir militan için önceki gün Kandil’de düzenlenen cenaze töreninde dikkat çeken açıklamalar yaptı. Karayılan, IŞİD’e karşı Kuzey Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’ne destek için gönderdikleri militanları çekmeyi tartıştıklarını açıklayarak “Yönetimimiz gücümüzü Güney Kürdistan’dan (Kuzey Irak) çekelim mi, çekmeyelim mi diye tartışıyor. Güney basını, egemen güçler sanki gerilla yokmuş gibi sunuyorlar. Meşru olmayan bir güç olarak sunmak istiyorlar” dedi. Bu gelişmeler, Karayılan’ın bu açıklamaları, Kürt siyasi örgütlerinin kurdukları cephenin dağılmanın eşiğine geldiği şeklinde yorumlandı. görevinden alınan Zekeriya Öz hakkında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret içeren tweet’leri retweet’lemesi nedeniyle kamu görevlisine hakaret suçundan ikinci dava açıldı. Erdoğan, şikayette bulunmuştu. Düzce 1’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde açılan 2. hakaret davasının İlk duruşması 26 Mart günü görülecek. n DÜZCE (DHA) Bolu Cumhuriyet Savcılığı ‘Zaten cihaza mahkum içerde tutmayın’ İstanbul Haber Servisi İnsan hakları savunucuları, hasta tutuklular için için 151. kez yaptıkları oturma eyleminde F Oturması eyleminde, solunum cihazına bağlı olarak yaşamını sürdüren koah hastası Memdük Kılıç’ın serbest bırakılmasını istedi. Galatasaray Meydanı’nda yapılan oturma eyleminde, 18 yaşında hapishaneye giren ve 23 yıldır tutuklu olan Kılıç’ın sağlık sorunlarına dikkat çekildi. İHD üyesi Hatice Kalpaklı, Kılıç’ın akciğerlerinin üçte ikisinin alındığını anlatarak “Sağlık kurulu raporlarında hapishanede kalamayacağı rapor edilmesine rağmen, Adli Tıp Kurumu raporları olumsuz” dedi. Fotoğraf: VEDAT ARIK ‘Birlik’te kriz sinyali PMD’nin yeni yönetimi seçildi Sultanahmet saldırısına ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Parlamento Muhabirleri Derneği’nin (PMD) 31. Olağan Genel Kurulu dün gerçekleştirildi. PMD Başkanlığı’na Göksel Bozkurt’un yeniden seçildiği genel kurulda, Yönetim Kurulu üyeleri Tülay Ağaoğlu, Melda Çetiner, Emine Kaplan, Ezelhan Üstünkaya, Kemal Aktaş ve Murat Şahin, Onur Kurulu üyeleri Türey Köse, Mustafa İstemi ve Faruk Bildirici, Denetim Kurulu üyeleri ise Bülent Sarıoğlu, Canan Sakarya ve Özgür Akbaş’tan oluştu. PMD Başkanı Bozkurt, gazetecilerin uğradığı saldırılara ve işten atılmalara dikkat çekerek, “İçinden geçtiğimiz günlerde mesleğimiz adına hiç de sevindirici noktada değiliz. Örgütlenme özgürlüğü hâlâ sorunlu” dedi. özel hayat gizliliği ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) CHP Genel Başkan Yardımcısı Sezgin Tanrıkulu’nun Sultanahmet’te 1 polisin şehit olduğu, 2 polisin yaralandığı saldırıyla ilgili iddilara ilişkin 14 Ocak’ta Başbakanlık İletişim Merkezi’ne (BİMER) yaptığı başvuruya yanıt geldi. BİMER, Tanrıkulu’nun “Zanlı Ramazowa’nın son 6 ay içerisinde Suriye’ye Kilis üzerinden iki defa giriş çıkış yaptığı iddiası doğru mudur? Uyruğu nedir?” gibi pek çok sorusuna anayasanın “Özel Hayatın Gizliliği” başlıklı 20. maddesini gerekçe göstererek yanıt vermedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle