17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 ŞUBAT 2015 PAZAR CUMHURİYET SAYFA Sabiha Gökçen en hızlı büyüyen oldu Beşinci kez Avrupa’nın en hızlı büyüyen havalimanı seçilen İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı, 2014’te yolcu sayısını yüzde 25.4 artırdı. İSG Genel Müdürü Gökhan Buğday, “Hedefimiz 2015’te 25 milyon yolcuyu geçmek” dedi. EKONOMİ [email protected] Cepten 248 milyar liralık işlem yapıldı Geçen yıl mobil bankacılık uygulamalarıyla havale, yatırım, kredi kartı ve diğer ödemelerin toplamı önceki yıla oranla yüzde 134 artarak 247 milyar 600 milyon lira oldu. Mobil uygulamaları kullananlar 6 milyon 711 bini aştı. Finansal işlem sayısı 125 milyon 461 bin oldu. Geçen yılki Sevgililer Günü’nde 35 milyon dal olan çiçek ihracatı, bu yıl 20 milyon dala düştü. Çiçek fiyatları yüzde 30 civarında düştü. Öte yandan esnafın umudu, yılın ilk özel günü olan Sevgililer Günü’nde iyi satış yapmak. 11 Rusya krizi sevgiliyi vurdu Dolarda bile bile lades OLCAY BÜYÜKTAŞ Makro göstergelerde ciddi değişiklik yokken ısrarla faiz indirilmesi talebi rekorları tetikledi Parti ve Parti Yönetimi Son dönemde CHP’den istifalar, istifa gerekçeleri, savunmaya çalıştığımız görüşleri yineleme gereğini doğurdu. Zaman zaman yinelemek zorunda kalınan görüşler için özür dilerim. Parti ile belli bir dönemde parti organlarında görev alanları hatta parti başkanının tutumunu ayırmak gerekir. Parti tüzel kişiliktir, ilkeleri, oluşmuş ananeleri, ulaşmak istediği toplumsal, ulusal amaçları vardır. CHP destekleniyorsa ilkeleri, ananeleri, amaçları benimsendiği içindir. Partiyi her yönden içselleştirme, partide görev almanın etik koşuludur. Belli bir dönemde görüş ve tutum olarak da parti yönetimiyle, yöneticilerin tutumu ile ters düşülebilir. Partinin yöneticilerinin tutumu partinin ilkeleriyle, ananeleriyle uyumlu görülmeyebilir. Yönetim eleştirilebilir, eleştirilmelidir de. Ancak partiden istifayı etik açıdan da anlamak güçtür. Partideki görevlerden hatta milletvekilliğinden de istifa edilebilir, ama partiden istifa inanç, inkâr gibi görünüyor. Parti yöneticiliği geçicidir. Partiye inançla bağlıysanız, kendinizi kalıcı hancı gibi, yöneticileri de partinin belli dönem milletvekillerini de yolcu gibi görürsünüz. Nitekim öyle de olmuştur. Parti başkanları, parti yöneticileri, partinin milletvekilleri sürekli değişmiş, parti varlığını sürdürmüş, kendilerini partinin hancısı gibi görenler, destekçi olarak kalmıştır. Bazen yolcular gidişte ayak sürüyebilir. Bu tutum eleştirilebilir, gidişi çabuklaştırmaya çalışabilirsiniz. Ancak yolcuya kızıp parti terk edilmez. HHH Önümüzde milletvekili seçimi var. Adaylık, aday belirleme, izlenecek seçim stratejisi konularında görüş ayrılıkları olabilir, eleştiriler yayılabilir, hatta parti organlarındaki görevlerinden ayrılınabilir, protesto yapılabilir; ancak partiden istifa edilemez. CHP; AKP, ANAP, hatta DP benzeri bir parti olarak algılanamaz. CHP çıkar birliği değil, amaç birliğidir. Amaç; Türkiye Cumhuriyeti’ni kuruluş ilkeleriyle uyumlu ölçüde yaşatmak, bağımsızlığı, özgürlüğü korumak, tüm vatandaşlara her açıdan insan onuruna uygun yaşama olanağı sağlamaktır. Bu amaca ulaşmak, özveri ister, yüreklilik ister, tutarlılık ister, özetle erdemli davranış gerektirir. Amaç seçim kazanmak değil, idealleri gerçekleştirmek olmalıdır. Amaca ulaşmak için tutarlı, özverili, bilgili, yürekli, savaşımcı, her açıdan dik olunan kişiler topluluğuna ihtiyaç vardır. Türkiye gibi bir ülkede dahi, ödün verenler, esnekleşenler değil, tutarlı olan kişi ve kurumlar ayakta kalır. Ödün, farklı ilkelerde uzlaşı, doğru hatta etik bir davranış gibi gelmiyor. Aday listelerinde vitrin süsleme, sağa sola esnekleşme, kontenjan tanıma, başarısızlığa, etkisizliğe yol açar. Nitekim deneyimlerin de gösterdiği gibi geçmişte başarısızlığa yol açmıştır. Halka dalkavukluk, halka hoş görünme de uzun vadede başarı sağlamaz. HHH Kişilikli, özverili, tutarlı davranışla, halka güven vermek, yapılabilecekleri abartmamak, halkı gelecekleri için, ülke için çalışıldığına ikna etmek gerekir. Kişi, yapabileceği, başarabileceği işe soyunmalıdır. Bu bir etik kuraldır. Başaramadığını görünce de bulunduğu orundan ayrılmalı, ancak mücadeleden, amaçlardan da vazgeçmemelidir. Çetin geçecek bir seçim sürecine giriyoruz. AKP ve yandaşları 7 Haziran seçimini bir ölümkalım mücadelesi olarak gördüklerinden, her aracı kullanacaklardır. Hazırlıklı ve mukavim, dayanıklı olmak gerekiyor. Seçim sürecinde, kişisel, hesaplı, kaprisli, benmerkezci, duygusal, alıngan davranışların yeri yoktur. Sorumluluk duygusu, tüm bu tür güdülere baskın olmalıdır. Parti yönetimi eleştirilebilir, partideki görevlerden de ayrılınabilir ama partiden istifa edilemez. Partiye giriş, partiyi destek bir inanç meselesidir. İnançlar, amaçlar inkâr edilmemelidir. Son günlerde gündeme sert bir şekilde oturan doların önlenemeyen yükselişi, sürekli dış finansmana gereksinim duyan ülke ekonomisine etkileri ne olacak kaygılarına yol açarken bir yandan da makro verilerinde ciddi bir değişiklik olmayan ülkede bu hızlı tırmanışın sonunun nereye varacağına dair sıkıntılı bir bekleyişe neden oldu. Konuya ilişkin gazetemize değerlendirme yapan akademisyenlere göre, olaylar tek tek sıralandığında varılan nokta hiç de sürpriz değil. İstihdamı sanayi ile değil de inşaatla sağlamak isteyen, ama bunu yaparken rant vergisi bile almayan, inşaata ucuz kredi sağlamak amacıyla faizleri sürekli düşürtmek isteyen bir iktidarın aynı zamanda, zaten hukukun normal işlediğine dair şüphesi olan yurttaşların banka operasyonuyla iyice kanun hâkimiyetinin olmadığına kanaat getirmesi, Merkez’le süren tartışmada Merkez’in geri adım atabileceği sinyalinin güçlenmesiyle, kendisine güvenli bir liman arayan sıcak paranın dolara koşması pek de süpriz değil. Kemerburgaz Ün. Öğr. Üyesi Prof. Dr. Hayri Koza İstihdamı sanayi ile değil de inşaatla sağlamak isteyen, inşaata ucuz kredi sağlamak için faizleri sürekli düşürtmek isteyen bir iktidarın aynı zamanda, banka operasyonuyla kanun hâkimiyetinin sona ermesine yol açması, Merkez’le süren tartışmada Merkez’in geri adım atabileceği sinyalinin güçlenmesiyle paranın dolara koşması pek de sürpriz değil. Ucuz dolar dönemi sona erdi Türkiye ekonomisinde 2008 küresel krizinden sonra uzun vadeli olarak bilinen doğrudan yabancı sermaye (FDI) girişinde düşüş yaşandığına dikkat çeken Marmara Ün. İktisat Bölümü Öğr. Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman, daha önce 2008’de 22 milyar dolara kadar çıkan FDI küresel krizle birlikte hızla düşerek 12 milyar dolar civarına çekildiğini hatırlatarak 1715 Aralık politik krizinin ardından Merkez Bankası’nın gecelik borç alma faizi yüzde 3.5’ten yüzde 8 çıkarılarak cari açığın kısa vadeli finansmanı sağlandığının ancak politik belirsizliklere Suriye ve RusyaUkrayna kaynaklı jeopolitik belirsizlikler de eklenince döviz kurunun sıçramasına engel olunamadığını dile getirdi. “Asıl istihdam sanayiden gelir, o da birim emek maliyetlerinin dünya çapında fiyatlamasında ucuz dolar politikasıyla yükseltilmesinden değil, gerçekçi (reel döviz kuruna yaklaşan nominal kurlar) döviz kurlarıyla birim emek maliyetlerinin rekabetçi olmasını getirebilirsiniz. Aksi takdirde metal grevini erteleyerek işçilerin ücretlerini reel olarak düşürerek birim emek maliyetleri düşürülürse iç ekonomideki tüketiciler borçlanmaya bağımlı hale gelirler. Bu politik olarak uzun sürdürülemez” diyen Şişman’a göre, mesele artık ucuz dolarla büyüme eğiliminin terk edilmesi gerekliliğinde kilitleniyor. Sadece para politikasıyla iktisadi büyüme sağlamanın faturasının bu sefer ağır olacağına işaret eden Şişman, şunlara dikkat çekti: * Hızlı sermaye çıkışları, ekonomiyi daha fazla dış finansman gereksinimine teslim ettiğinden önce döviz kuru, sonra enflasyon ve bunları tersine çevirmek için yine faiz artışı kısırdöngüsüne girmek yanlış. * İnşaatta aynı zamanda orta kesimin alabileceği yatırımları arttırmak, gelirler politikasını gözden geçirerek grev erteleme yerine ücretlerde uzlaştırıcı tutum almak, bütçeyi 1 puan kadar gevşeterek (bütçe açığı/ ulusal gelir) kamu harcamalarını arttırarak maliye politikasını çalıştırmak, emlak rant vergilerini yavaş yavaş devreye sokmak mümkün olan kısa vadeli en iyi politika seçenekleri olarak öne Mehmet çıkıyor. noğlu, bu yıl 129 milyar doları kısa vadeli borçlar olmak üzere gereksinim duyulan 225 milyar dolarlık finansmanın ciddi sorun yaratacağını dile getirirken Marmara Ün. İktisat Fakültesi Öğr. Üyesi Prof. Dr. Mehmet Şişman da yurttaşlara dolarla borçlanmamalarını öğütlerken politika yapıcılara da faizde 34 puanlık hızlı indirimin kriz yaratacağı uyarısında bulundu. Doların geldiği noktada üç faktörün öne çıktığını dile getiren Kozanoğlu, Bank Asya müdahalesi, Merkezhükümet tartışması ve ABD faiz beklentileri olarak özetlediği değerlendirmesinde şu noktalara dikkat çekti: l Banka Asya’ya yapılan müdahale Türkiye’de hukukun üstünlüğüne ilişkin zaten yıpranmış olan yargıyı pekiştirdi. Kanun hâkimiyetinin olmadığı al Hukuki kaygı pekişti Hayri Kozanoğlu Ülkede 2015’te çarkların normal bir şekilde dönebilmesi için IMF’nin tahminlerine göre 225 milyar dolar dış finansman gerekiyor. Bunun yaklaşık 52 milyar doları cari açık finasmanına, 5.3 milyar dolar Avrobontların ana para ödemelerine, 38.7 milyar doları orta ve uzun vadeli borç ana para ödemelerine ve 129 milyar dolarının da kısa vadeli borçlara yönelik olduğu tahmin ediliyor. Bu paranın 128 milyar doları özel sektörün borçlarına ilişkin... Ayrıca, Türkiye ekonomisinde en kırılgan noktanın öteden beri, finansal olmayan şirketlerin döviz yükümlülükleri olduğu biliniyor. Yaklaşık olarak finansal olmayan şirketlerin 176 milyar dolar açık pozisyonu bulunuyor. Döviz kurunun 1 doların 2.5 TL’ye dayanması, lira cinsinden nakit akışı sağlayan şirketlerin borç vermesini zorlaştıracak hem de dış borçların sinyal verdiği bir ortamda dış âlemin özellikle hem bankacılık kesiminin hem de şirketlerin borçlarını, dış borçlarını yenilemekte isteksiz davranmasına yol açacak. Ne kadar kaynak gerekiyor? gısı piyasalarda pekişti. Normalda herhangi bir bankaya müdahale olabilirdi ancak Cumhurbaşkanı’nın iki ay önceden “Zaten batmış bu banka” diye açıklama yaptığı banka olması dikkat çekici oldu. l Hükümetle Merkez arasında uzun süredir devam eden tartışmada, Merkez’in faiz artırmalarına yönelik baskıları nispi olarak göğüslediği, kararlı bir duruş sergilediği ancak makro göstergelerde belirgin bir değişiklik olmaksızın TCMB Başkanı Erdem Başçı’nın, enflasyonun 1 puandan daha fazla düşmesi halinde Para Politikası Kurulu’nu (PKK) toplayacağını açıklaması, siyasi baskılara boyun eğdi algısını güçlendirdi. Bu durum hükümetin piyasaları tahakkümüne almak istediği algısını yaygınlaştırdı. l Önceki gün gerçekleşen ABD’de tarım dışı istihdamın beklenen 257 bin fazla artması ve böylelikle olası bir faiz artırımının 2015’in ilk yarısında gerçekleşeceğine dair algının güçlenmesi doları tırmandırdı. Kozanoğlu’na göre, gerek döviz kuru oynaklığının arttığı, gerekse de piyasa faizlerinin ciddi bir yükseliş gösterdiği bir ortamda, Merkez Bankası’nın politik faizini aşağı çekme imkânı da kalmadı. Buna rağmen, 21 Şubat’taki PPK toplantısında bu yönde bir karar alınırsa piyasalar iyice karışabilir. Merkez Bankası duruşunu değiştirmezse başta Cumhurbaşkanı olmak üzere hükümetin pek çok kanadından Merkez’e yönelik tehditkâr tutum sürebilir... Kısaca, ekonomi yönetiminin bu çalkantılı dönemi badiresiz atlatma ihtimali oldukça düşük görünüyor... Düşme olasılığı kalmadı Fatura ağır olur Şişman Evlilik bile kredi kartıyla Marie Harf ‘Uluslararası kanuni standartlara uysunlar’ Ekonomi Servisi ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü yardımcısı Marie Harf, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu (BDDK) tarafından polis baskınıyla yönetimine el konulan Bank Asya ile ilgili, “Kabaca konuşmak gerekirse biz, Türkiye dahil hükümetlerin, şirket ve finansal aktivitelerin denetiminin uluslararası kanuni standartlara göre yapılmasını sağlamasını bekliyoruz” dedi. Ekonomi Servisi Bankalararası Kart Merkezi (BKM) verilerine göre, 2014’te mobilya ve dekorasyon işlemleri için 936 milyar 33 milyon lirası banka kartıyla, 19 milyar 4 milyon lirası kredi kartıyla olmak üzere 19 milyar 940 milyon lira harcandı. Aynı dönemde, kuyumculuk sektöründe banka ve kredi kartlarıyla yapılan harcamaların tutarı 10 milyar 951 milyon lira oldu. Geçen yıl mobilya ve dekorasyon sektörü için banka kartıyla yapılan işlem sayısı 7 milyon 436 bin 747 olurken kredi kartı ile 53 milyon 604 bin 776 işlem yapıldı. Söz konusu yılda kuyumcularda kredi kartlarıyla yapılan 13 milyon 236 Kuyumculuk ve mobilya sektörüne yönelik, 2014’te banka ve kredi kartlarıyla 30 milyar lirayı aşkın harcama yapıldı. bin 783 işlemde, 9 milyar 825 milyon liralık harcama yapıldı. Banka kartlarıyla ise 2 milyon 511 bin 643 işlemde 1 milyar 125 milyon 52 bin lira harcandı. Böylece 2014’te kuyumcularda, toplam 15 milyon 748 bin kartlı işlem yapıldı. Kredi kartıyla mobilya ve dekorasyon işlemlerinin en yoğun yapıldığı dönemler bahar ve yaz ayları oldu. Geçen yılın ikinci çeyreğinde kartla yapılan harcamaların top lamı 5 milyar 273 milyon lirayı bulurken son çeyrekteki harcama tutarı 5 milyar 411 milyon lira oldu. Kuyumculuk sektöründe kartlarla ödemelerin en yoğun gerçekleştiği dönem nisan, mayıs ve haziranı kapsayan yılın 2. çeyreği oldu. Bu dönemde yapılan harcamaların tutarı, 2 milyar 900 milyon liraya yaklaştı. Kartla yapılan mobilya ve dekorasyon ödemeleri 5 yılda yüzde 147 artarak 19 milyar 940 milyon liraya yükseldi. Kuyumcularda banka ve kredi kartlarıyla yapılan harcamaların tutarı geçen yıl 2010’a göre yüzde 50 arttı. Galvanni’ye Avrupa ve Uzakdoğu’dan yoğun talep Ekonomi Servisi Türk markası Galvanni Berlin’de düzenlenen hazır giyim fuarına “Made in Turkey” etiketiyle katıldı. Galvanni, Avrupalıların yanı sıra Uzakdoğulu perakendecilerden de hem ilgi gördü hem de sipariş aldı. Fuarda 2015/ 2016 sonbahar kış koleksiyonundan çeşitli tasarımlar sergileyen Galvanni Genel Müdürü Burak Kanpak, “Bu fuar bize daha önce bildiğimiz ama bir türlü bir araya gelemediğimiz büyük perakendeci gruplarla görüşme imkânı verdi. Bunların bir kısmıyla bu ay içinde İstanbul’daki showroom’umuzda bir araya gelerek işbirliği anlaşması imzalayacağız. Hindistanlı iki büyük partner ile sözleşme imzaladık. Tayvanlı olan bir başka partnerimiz ise önümüzdeki martta Galvanni markalı ürünlerin satışıBurak Kanpak na başlayacak” dedi. Anadolu Hayat’tan 125.9 milyon TL kâr Ekonomi Servisi Anadolu Hayat Emeklilik, konsolide olmayan finansal sonuçlara göre, 125.9 milyon TL brüt ve 97.7 milyon TL net dönem kârı elde ederek bir önceki yılın aynı dönemine göre sırasıyla yüzde 28 ve yüzde 18 artış gösterdi. Teknik kâr tutarı da yüzde 29 artışla 67.5 milyon TL’ye çıktı. Anadolu Hayat Emeklilik Genel Müdürü Uğur Erkan, “Yılsonu itibarıyla 1.9 milyonu aşan hayat sigortası müşterilerinden toplam 365 milyon TL prim üretimi sağlandı” dedi. Zamanaşımına uğrayan hesaplar TMSF’ye Ekonomi Servisi Türkiye Bankalar Birliği (TBB), zamanaşımına uğramış mevduat, emanet ve alacakların listesini, http://www.zamanasimi.org/tbb.xhtml adresinde yayımladı. Yurttaş mayıs sonuna kadar zamanaşımına uğrayan hesapları olup olmadığını site üzerinden kontrol edebilecek. Zamanaşımına uğramış hesapları olanlar bu hesapları kapatabilmek için 15 Haziran 2015’e kadar ilgili banka şubelerine kimlik kartı ile başvurabilecek. Türk Telekom’dan 13.6 milyar TL ciro Ekonomi Servisi Türk Telekom’un Rami 2014 sonu operasAslan yonel ve finansal sonuçlarına göre, grubun konsolide gelirleri yıllık yüzde 3.7 artış göstererek 13.6 milyar TL’ye yükseldi. Konsolide bazda Faiz Amortisman Vergi Öncesi Kâr (FAVÖK) 5 milyar TL’yi aştı. Yatırım harcamaları 2.1 milyar TL olarak gerçekleşti. 2014’de genişbant abone sayısı 7.6 milyona ulaşırken yüksek hızlı genişbant abone sayısı 1.1 milyonu aştı. Türk Telekom Üst Yöneticisi (CEO) Rami Aslan, “Mobilde 1.8 milyon net abone kazanarak 16.3 milyon aboneye ulaştık. Toplam net yeni müşterilerimizin 1.3 milyonunu faturalı müşterilerin oluşturmasıyla faturalı müşteri oranı yüzde 48’e çıkardık” dedi. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle