17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA 6 HABERLER Kılıç ile Erdoğan arasında yaklaşık bir yıldır süren gerginlik Saray’daki yemek sonrası aşıldı. İkili daha sonra AYM’deki yemin töreninde de bir araya geldi. Baro başkanları AKP’nin İç Güvenlik Paketi’ni sert sözlerle eleştirdi: Faşist bir yönetime gidişin göstergesi Mersin Barosu Başkanı Alpay Antmen: Paketle Kılıç ile Erdoğan buzları eritti Başkanlık pazarlığı ALİCAN ULUDAĞ ANKARA 22 Temmuz operasyonunda tutuklanan 44 polisin yaptığı bireysel başvuruyu geçen ay gündeme alan Anayasa Mahkemesi Başkanı Haşim Kılıç’ın, başvuruları görüşmeden gündemden çıkardığı öğrenildi. Bu durumun altında “Saray” ile Kılıç arasında süren başkanlık pazarlığının yattığı ileri sürüldü. Diğer yandan MİT Yasası’nda yapılan değişikliklerin iptali için açılan davada raporunu tamamlayan raportörün, tüm taleplerinin reddedilmesini istediği bildirildi. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 22 Temmuz 2014 tarihinde yaptığı yasadışı dinleme operasyonunda, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Ali Fuat Yılmazer, eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün, eski İstanbul İstihbarat Şube Müdürü Erol Demirhan ve eski İstanbul Terörle Mücadele Şube Müdürü Ömer Köse’nin arasında bulunduğu 50’nin üzerinde polis gözaltına alınmıştı. Şüphelilerin adliyedeki sorgusu uzamış, 4 günlük gözaltı süresi aşılmıştı. 8 gün süren gözaltı sonucunda Yılmazer, Atayün ve Köse’nin arasında bulunduğu 44 polis tutuklanmıştı. 44 polis, “gözaltında hukuksuzluk yaşadıklarını” belirterek, AYM’ye bireysel başvuruda bulunmuştu. Alınan bilgiye göre, Kılıç, polislerin başvurusunu İstanbul Askeri Casusluk davası sanıklarının başvurusuyla aynı güne koydu. 9 Ocak’ta Askeri Casusluk davasında ihlal kararı verildi. Ancak Kılıç’ın ilginç bir şekilde polislerin başvurusunu gündemden çıkararak görüşmesini ertelediği öğrenildi. Bu durumun altında bugün yapılması beklenen başkanlık seçiminin yattığı öğrenildi. Kılıç’ın bu başvuruyu iktidara karşı koz olarak kullandığı iddia ediliyor. Eğer polisler lehine hak ihlali verilip, tahliye kararı çıksaydı, bu durum hükümetin tepkisini çekecek ve diğer operasyonları etkileyecekti. Kılıç’ın başkanlık konusunda Erdoğan’ı Başkanvekili Serruh Kaleli adı üzerinde ikna ettiği bir diğer iddialar arasında. Önceki gün Kadir Özkaya’nın yemin töreni sırasında hükümet üyelerinin Serruh Kaleli’ye yakın davranması, makam odasında yapılan görüşmeye Kaleli’nin de katılması bunun işareti olarak görülüyor. Yurt Haberleri Servisi Meclis’te bugün görüşülmesi planlanan iç güvenlik paketi polise geniş yetkiler verirken kaymakam ve valileri de olağanüstü hal yetkileriyle donatıyor. Arama ve gözaltı yetkileri hâkimlerden alınarak polislere verilirken polislere verilen silah kullanma yetkisinin artırılması gibi pek çok antidemokratik uygulama baroları da endişelendiriyor. Baro başkanları paketin antidemokratik, totaliter ve faşist bir yönetime gidişin göstergesi olduğunu vurguluyor. Diyarbakır Barosu Başkanı Avukat Tahir Elçi: Dü liğini ciddi anlamda tehlikeye atıyor. Gözaltında kaybedilme, yargısız infaz ve faili meçhullerin yolunu açabilme ihtimali bulunuyor. Türkiye insan hak ve özgürlükleri, yaşam hakkı, demokratik kazanımlar gibi alanlarda bir eksen kaymasına doğru itilmektedir. Yani özgürlüklerin geliştirilmesi yerine güvenlik esaslı otoriter bir polis uygulamasına doğru ülke götürülmektedir. Adana Barosu Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık: Si tü hal rejimine geçmektedir. Hâkim ve savcıların karar verebileceği gözaltı, arama gibi ceza usul işlemlerinde yetkinin polise verilmesi, gözaltı sürelerinin polis tarafından uzatılması hukuk dışı uygulamaları artıracak mahiyettedir. Tamamen antidemokratik, totaliter, faşist rejim özlemi taşıyan bir paket. yasal iktidar Gezi Direnişi’nden sonra yükselen toplumsal muhalefeti sindirmek ve susturmak amacıyla hareket ediyor. İktidar, iç güvenlik paketi ile; Ana valilere, kaymakamlara olağanüstü hal yetkileri verilmekte, ülkemiz tamamen olağanüs Eskişehir Baro Başkanı Avukat Rıza Öztekin: Top yasa ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle güvence altına alınmış olan kişi özgürlüğü ve güvenliğini tehdit ediyor, kendi emir ve talimatlarını yerine getiren polis ve istihbarat vesayetini yaşama geçirmek istiyor. Bu paketin yaşama geçirilmesi durumunda, kişi güvenliği ve özgürlüğü ortadan kalkacak. 1990’lı yıllarda yaşanan yargısız infaz, gözaltında kayıp, faili meçhul cinayetler yeniden yaşanacaktır. lantı ve gösteri yürüyüşü hakkı olmak üzere birçok hak ve öz gürlük güvenlik gerekçesiyle fiilen ortadan kalkmış olacak. Polis, savcı ve mahkeme kararı olmaksızın arama ve gözaltı yapabilecek. Polisin silah kullanma yetkisi artırılıyor. Yargı denetimi olmadan istihbari telefon dinleme yetkisi genişliyor ve denetim tek bir hâkime veriliyor. Toplantı ve gösteri yürüyüşlerine ait cezalar artırılıyor ve tutuklamaların önü açılıyor. Herkesin parmak izi ve damar izi alınması mecburiyeti getiriliyor. Bu düzenleme eğer yasalaşırsa toplum çok ağır bedeller ödeyecektir. Güvenlik adı altında özgürlükler yok ediliyor. zenlemeyle kolluk görevlilerine savcıya bile haber vermeden, 48 saate kadar kişileri gözaltına alabilme yetkisi getiriliyor. Polisin silah kullanma yetkisi genişletiliyor. Magna Carta’dan bu yana yürürlükte olan, hâkimin gözaltına alınan kişilerle ilgili güvencesini ortadan kaldırmak bir yana savcının bile güvencesini ortadan kaldırıyor. Türkiye’deki bütün insanların özgürlük ve güven İÇİŞLERİ BAKANI ALA ‘SAPANA 2 YIL HAPSİ’ SAVUNDU: KURŞUN ETKİSİ YAPIYOR ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) İçişleri Bakanı Efkan Ala, dün partisinin grup toplantısı öncesinde gazetecilerin iç güvenlik paketiyle ilgili sorularını yanıtladı. Paketle ilgili olarak kara propaganda yürütüldüğünü savunan Ala, “Bu eğer cahillikten kaynaklanmıyorsa kurnazlık yapıyorlar. Ne gibi? ‘Sapana 2 yıl, silahı 1 yıl’. Bu tamamen yalan. Bunu yazan ya art niyetli ya da cahil, hiç konuyu bilmiyor. Mevcut Ateşli Silahlar Yasası’na göre ruhsatsız silahı evinde bulundurmak suçtur, cezası da 1 yıldan başlar. Peki sapanı evinde bulundurana ceza var mı? Yok” diye konuştu. Bir kişinin ruhsatsız silahını alıp toplantı ve gösteri yürüyüşüne katılması durumunda hem ruhsatsız silah bulundurmak hem de silahla yürüyüşe katılmaktan ceza aldığını anlatan Ala, “İki cezayı birden alır. Sapan evindeyse mesele yok. Ama bu mancınığa benzeyen, demir bilye, sapan ki kurşun etkisi yapıyor, onu da alıp toplantıya mitinge katılırsa, işte o zaman ruhsatlı silahıyla katıldığı zaman ne ceza alıyorsa o cezayı alır. Biz bu cezaları artırdık, doğrudur. Kimse molotofla silahla, sopayla, yakıcı madde ile demir bilye ile yürüyüşe katılmamalı, katılamaz” dedi. İç güvenlik paketini, muhalefet ve paralel yapı memnun olsun diye getirmediklerini belirten Ala, “Bunu milletin memnuniyetini esas alarak ve milletin derdine çare olsun diye getirdik” dedi. AMASYA Alevi köyüne MEHMET MENEKŞE AMASYA Amasya’da Çengelkayı köyünde, eski muhtar Mesut Polat ve köyün imamı İzzet Kırlangıç’ın dernek kurarak cami yaptırma girişiminde bulunması köyü ikiye böldü. Yeni muhtar Servet Çengel ve köylülerin yüzde 80’i cami yapılmasına karşı çıkarken köylüler “Aleviler cemevinde ibadet eder. Köyümüzde cami de imam da istemiyoruz” dedi. Alevilerin yaşadığı Çengelkayı köyündeki 30 yıllık cami 2012 yılında köy imamı İzzet Kırlangıç ve köyün eski muhtarı Mesut Polat’ın girişimleriyle yıkılarak yerine yeni bir cami yapılması için çalışma başlatıldı. İmam Kırlangıç ve muhtar Polat, köy tüzelkişiliğine ait arsaya kepçe getirerek cami temeli atmak istedi ancak köylüler buna cami inadı engel oldu. Köyde kullanılmayan metruk bir bina cami olarak tahsis edildi ve imam buradan ezan okumaya başladı. Köylülerin büyük kısmı köylerine cami istemediğini belirterek imza toplarken 30 Mart yerel seçimlerinde muhtar olan Servet Çengel, Amasya Valiliği’ne, İl Müftülüğü’ne ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na başvurarak köyde cami istemediklerini belirtti ancak bir sonuç alınamadı. Tartışma nedeniyle köyün ikiye bölündüğünü belirten muhtar Çengel, “Bu imamın köyden alınması için Amasya Valiliği’ne dilekçe verdim, 6 aydır bir cevap alamadık. Köyümüzde kavga çıktı. Bizim cami talebimiz yok” dedi. Köyün eski muhtarı Polat ise köy imamı ile birlikte cami yaptırma derneği kurduklarını belirtti. ALİCAN ULUDAĞ Yargıtay’da YBP iktidarı Cemevi davasına da biber gazlı müdahale İstanbul Haber Servisi Sultangazi Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Cemevi Başkanı Zeynel Odabaş’ın imara aykırı olarak cemevi yaptığı iddiasıyla 1 yıldan 5 yıla kadar hapis istemiyle yargılandığı dava öncesinde polis duruşmayı izlemek için adliyeye gelen halka biber gazlı müdahalede bulundu. Davaya nöbetçi olarak bakan hâkim de Odabaş’ın avukatı Zeynel Öztürk’ün talebiyle İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne yazı yazılarak cemevinin 1/5 binlik nâzım imar planlarına aykırı olup olmadığının sorulmasına karar verdi. Gaziosmanpaşa 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün görülen duruşma öncesi davayı izlemek isteyen yurttaşlara çevik kuvvet polisi biber gazlı müdahalede bulundu. Odabaş ve avukatlarının başsavcı ile görüşmesinin ardından polis yurttaşların adliyeye girmesine izin verdi. Duruşmada söz alan Odabaş’ın avukatlarından Zeynel Öztürk, İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) tarafından 28 Mart 2013’te mahkemeye gönderilen yazıda Sultangazi Nâzım İmar Planı’nda 47 adet ibadet yeri tesis edildiğini belirtti. Dava konusu alanda Odabaş’ın başkanı olduğu cemevinin mülk sahibi olduğunu aktaran avukat Öztürk, söz konusu alanın planlarda yapılaşmaya açıldığını belirterek bu konuların İBB’ye sorulmasını talep etti. Avukat Umut Alkaç da AİHM’nin cemevlerinin ibadethane kabul edilerek diğer ibadethanelerin yararlandığı tüm hak ve ayrıcalıklardan yararlanmasına ilişkin kararı bulunduğunu anımsattı. Mahkeme de avukat Öztürk’ün beyanlarının İBB’ye sorulmasına karar vererek duruşmayı 14 Mayıs’a erteledi. Duruşma sonrası adliye önünde açıklama yapan Zeynel Odabaş, “İdam etseler, katletseler bile davalarımızdan vazgeçmeyeceğiz. Birileri bu ülkeyi soyarken katliamcılardan hesap sormaları gerekirken bu düzenbazlar, bizim analarımıza gaz sıktılar. O gazların bedelini onlara ödettireceğiz” diye konuştu. Ağbaba: Cemevleri bizim ANKARA – Son yargı paketiyle üyeleri hükümet lehine değişen Yargıtay Birinci Başkanlık Kurulu, yeni işbölümünün ardından dün yüksek mahkemedeki üyelerin dairelerini yeniden belirledi. Yargıtay’a 144 yeni üye seçilmiş ve Birinci Başkanlık Kurulu üyeleri silbaştan değiştirilmişti. YBP’nin listesinin seçimi kazandığı yeni Birinci Başkanlık Kurulu, 9. Ceza Dairesi’nden terör suçlarını alarak yeni kurulan 16. Ceza Dairesi’ne vermişti. Kurul, dün üyelerin yeni görev yerlerini belirledi. Ergenekon, Balyoz, Askeri Casusluk, KCK, 28 Şubat, 12 Eylül gibi davalara bakacak olan 16. Ceza Dairesi’nin üyeleri, YBP’ye yakın isimler arasından seçildi. Eyüp Yeşil’in başkanlığını yaptığı 16. Dairesi’nin üyeleri Muhsin Şentürk, Erol Güngör Yüksel, Hakan Yüksel, Bülent Saltok, Nevzat Özsoy, Yusuf Hakkı Doğan, Mehmet Öztunç, Hamdi Karahan, Mustafa Kurtaran, Feyza Sarısoy, Ahmet Ömeroğlu isimlerinden oluştu. Yusuf Hakkı Doğan, İstanbul savcısıyken kamu görevlileri hakkında Dink cinayeti soruşturması yürütürken, Yargıtay üyeliğine atanmıştı. Bu dairenin başkan ve üye Muhsin Şentürk dışındaki diğer üyeleri, Yargıtay’a seçilen YBP’ye yakın isimlerdi. Eskiden terör ve örgütlü suçlara bakan ve cemaate yakın olmakla suçlanan Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nde Başkan Ekrem Ertuğrul ve bir üye yerinde kaldı. Diğer üyeler ise başka dairelere gönderildi. 9. Ceza Dairesi üyelerinden Cumhur Özen ve Abdurrahman Kavun 8. Ceza Dairesi’ne; Hüseyin Sarıömeroğlu 10. Ceza Dairesi’ne; Fikriye Şentürk ve Zekeriya Erdoğan 20. Ceza Dairesine; Ahmet Toker ve Günsal Albayrak 23. Ceza Dairesine; Hamza Yaman ise 6. Ceza Dairesi’ne verildi. Söz konusu daireler ise hükümeti sıkıntıya sokmayacak davalara bakıyor. İhaleye fesat karıştırma, rüşvet ve memur suçlarına bakan 5. Ceza Dairesi’nde kritik değişikliklere imza atıldı. Paralel yapı adı altında polislere açılan davaların temyiz incelemesini de yapacak olan 5. Ceza Dairesi’nin Başkanı Bahri Demirel ve mevcut üyeleri Muhammet Güney, Halil Adıgüzel yerinde kaldı. Abbas Özden, Hayri Keskin, Yaşar Şimşek, Veli Özdek, Veli Dalgalı, Zeynep Şahin, Kenan Yumuşak ve Hasan Arslan, bu dairenin yeni üyeleri oldu. Veli Dalgalı, Deniz Feneri’nde takipsizlik kararı vermişti. Özellikle siyasilerin tarafı olduğu tazminat davalarına bakan 4. Hukuk Dairesi’nin de üyeleri değişti. 4. Hukuk Dairesi Başkanı Şerife Öztürk, üyeler Kamil Kancabaş ve Sadık Demircioğlu, Selma Belek dairede görev yapmaya devam edecek. Ancak dairenin diğer üyeleri Ayşe Tartıcı Çevikbaş, Mustafa Çakmak, Fatma Feyza Şahin, Süleyman Arslan, Refik Eğri, Mehmet Erol, Hulusi Akdere isimlerinden oluştu. Ali İsmail Korkmaz ve Ethem Sarısülük davalarının temyiz incelemesini yapacak olan Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nde de bazı üyeler değişti. Öte yandan Yargıtay’ı dizayn etmenin son adımı başkanlık seçimi olacak. Yargıtay Başkanı Ali Alkan, 9 Şubat’ta emekli olacak. 10 Şubat’ta sandık kurulacak. Seçimler için şimdiye kadar 3. Ceza Dairesi Başkanı Erdal Gökçen, 20. Hukuk Dairesi Başkanı Feyzi Altınok, 13. Ceza Dairesi Başkanı İsmail Rüştü Cirit, 6. Ceza Dairesi Üyesi Ali Suat Ertosun ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcı Vekili Mehmet Ekmekçi aday oldu. Başkan olabilmek için salt çoğunluğun oyunu almak gerekiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rüştü Cirit’i desteklediği, YBP’nin de bu amaçla çalıştığı belirtiliyor. Cirit, Erdoğan’ın da adının karıştığı Akbil davasında beraat vermiş, 17 Aralık operasyonu sonrası Zekeriya Öz’den operasyonu durdurmasını istemişti. için ibadethanedir FIRAT KOZOK ANKARA CHP’nin tüm belediyelerde aynı anda gündeme getirmeye başladığı cemevlerine ibadethane statüsü sağlanması konusunda dün itibarıyla sayı 9’a ulaştı. İstanbul, İzmir ve Ankara’daki CHP’li belediyelerden sonra Adana ve Hatay’dan da aynı yönde kararlar çıktı. CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP’li belediyelerin tamamında konuyla ilgili karar alınacağını, CHP’li olmayan belediyelerde de konunun meclis üyeleri aracılığıyla gündeme getirileceğini belirtti. CHP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, yıllardır gündemde tartışılan bir konu hakkında CHP olarak devrim niteliğinde bir adım attıklarını söyledi. “Cemevlerinin ibadethane olup olmadığı yıllardır tartışılıyordu. Ancak bizim için bir kişi bile ibadethanedir diyorsa, sözün bittiği yer orası Mustafa ve Emir Sarıgül’e İhale dairesi de sağlama alındı takipsizlik kararı CANAN COŞKUN Eski Şişli Belediyesi Başkanı Mustafa Sarıgül’ün Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü ile eşi Nazlı İnönü’yü belediye başkanlığından istifa etmesi için “mafya” ile tehdit ettiği iddialarına ilişkin savcılık soruşturması tamamlandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Bürosu savcılarından Bülent Başar, Mustafa Sarıgül ile eski Şişli Belediyesi Başkan Yardımcısı oğlu Emir Sarıgül hakkında, “çıkar amaçlı suç örgütü” iddialarına ilişkin delil yetersizliğinden takipsizlik kararı verdi. “Tehdit” ve “kişi hürriyetinden yoksun bırakma” suçlamasına ilişkin Özel Suçlar Soruşturma Bürosu’nun da Sarıgül hakkında takipsizlik verdiği öğrenildi. Nazlı İnönü’nün bir gazetede çıkan röportajında, Mustafa Sarıgül’ün kendilerini tehdit ettiğini ve mafya tutmaktan söz ettiğini yönünde dır” diyen Ağbaba, şöyle konuştu: “Bir yerin ibadethane olup olmadığına o inancın mensupları karar verir. Yüzyıllardır Aleviler bazen gizli, bazen korkarak, bazen de bedel ödeyerek ibadetlerini yaptılar. CHP, tüm bu yurttaşlarımızın ibadetlerini özgürce yapmalarını savunuyor. Şimdi, belediyelerimiz aldıkları kararlarla yasal olarak cemevlerini tanıyacaklar.” ‘En temiz cami de bizim belediyelerimizde’ Türkiye’de en temiz camilerin CHP’nin yönettiği belediyelerin sorumluluk alanında yer aldığını vurgulayan Ağbaba, şunları kaydetti: “Şimdi bu camilere ne yapılıyorsa, cemevlerine de yapılacak. Temizlikleri yapılacak, su parası konusunda yardımcı olunacak. Belediyelerde bu konuda yapılan oylamalarda AKP ve MHP’li belediyeler ret oyları veriyorlar. CHP’nin yaptığı, diğer partiler için de bir samimiyet testidir.” ki açıklamalarının ardından resen soruşturma başlatılmıştı. Hayri ve Nazlı İnönü’nün müşteki olarak ifadesi alınmış, Sarıgül’ün oğlu Emir Sarıgül ise tanık olarak dinlenmişti. Hayri İnönü ek ifade vermiş ve daha önce şikâyetçi olmadığı Emir Sarıgül’den de şikâyetçi olmuştu. Hayri İnönü’nün ek ifadesinin ardından Emir Sarıgül’ü bu kez şüpheli olarak dinleyen savcılık Mustafa Sarıgül’ü de şüpheli olarak ifadeye çağırmıştı. Sarıgül ifadesinde suçlamaları kabul etmeyerek İnönü’yü Belediye Başkanlığı için bizzat önerdiğini belirtmişti. Sarıgül, “İnönü, 29 meclis üyesine bilgi dahi vermeden yönetimde ciddi değişikliklere gitmek istedi. Uyuşmazlık yaşandı. Devreye girmem istendi. Kendisi ile birkaç görüşme yaptık. Görüşmelerde sadece sitem ettim” demişti. Sarıgül, Nazlı İnönü’nün eşini aday gösterdiği için kendisine defalarca teşekkür ettiğini iddia etmişti. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle