23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 ŞUBAT 2015 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA EKONOMİ ekonomi@cumhuriyet.com.tr 11 Hükümetin faiz baskısı Merkez Bankası’na güveni sıfırladı Dolar düştü hisseler çakıldı Ekonomi Servisi Borsa İstanbul, Merkez Bankası’nın erken faiz indirimden vazgeçmesinin ardından yüzde 2.46 düşerken, banka hisseleri çakıldı. Bankacılık endeksi yüzde 4.02 düşüşle kapandı. İş Bankası hisseleri yüzde 5.15, Akbank yüzde 5.01, Yapı Kredi yüzde 4.02 ile düşüşte başı çekti. Banka hisselerinin faiz indirim beklentileriyle önceki günlerde diğer hisselerden pozitif ayrıştığını belirten Finansinvest Yatırım Danışmanlığı Yöneticisi Serdar Pazı, “Aslında olması gerektiği gibi bir reaksiyon izliyoruz. Bono faizleri aşağı gelecek diye banka hisselerinde alıcılı bir seyir vardı, kur ise yukarı gidiyordu. Kısmen bilanço, kısmen de bu beklentilerle önceki gün pozitif ayrışan bankaların dün tersi yönde ayrıştı. Ayrıca petrol fiyatlarında yukarı yönlü hareket de hisselerde baskı yarattı” dedi. Erken faiz indiriminin olmayacağının netlik kazanmasıyla dolar/TL 2.3993’e kadar geriledi. Geçen hafta Başçı’nın ara toplantı kararının ardından dolar art arda rekor kırmış ve 2.4483’e çıkarak tarihi zirvesini görmüştü. Faiz Savaşı Merkez Bankası’nın faiz politikası AKP hükümetinin ekonomi üst yönetimi tarafından sürekli eleştiriliyor. Eleştirilerin nedeni TCMB’nin politika faizini “gereğinden fazla yüksek” tuttuğu ve dolayısıyla ekonomik büyümeyi engellediği şeklinde. Dahası, TCMB’nin faiz politikası “faiz lobisi” adı verilen hayali bir düşmana gönderme yapılarak, giderek bir iç siyaset malzemesine indirgeniyor. Bu arada, yüksek faizin aslında enflasyonun da ana nedeni olduğu ve faizde indirime gidildiği takdirde enflasyonun da gerileyeceğine ilişkin savlar da “yeni paradigma” denilerek dile getirilmekte. Bu yazımızda bu savları elimizdeki veriler ışığında tartışacağız. Önce 20032008 arasında AKP’nin izlemiş olduğu faiz politikasına göz atalım. 1 No’lu şekilde küresel kriz öncesine değin enflasyon oranı (TÜFE) ve TCMB’nin gecelik faizleri ile kredi faiz oranlarının seyri çizilmekte. Spiro Sovereign Strategy’nin Direktörü Nicholas Spiro, Başçı’nın işinin çekilmez hale geldiğini belirterek “Bu kadar politize olmuş bir ortamda birçok merkez bankası başkanı çoktan istifa etmişti” dedi. PELİN ÜNKER Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ve AKP çevrelerinden gelen ‘faizi indir’ baskısını hafifletmek için hiçbir ekonomik gerekçeye dayandırmadan “Yıllık enflasyon en az yüzde 1 düşerse faizi ara toplantıyla indiririz” mesajı veren Merkez Bankası (TCMB) Başkanı Erdem Başçı, 2013’te koyduğu 1.92’lik kur hedefi gibi enflasyon öngörüsünde de yanıldı. Başçı, 27 Ocak’ta yaptığı açıklamada, ocak ayı enflasyonunda ‘çok sert’ bir düşüş olabileceğini ve düşüşün 1 puanın üzerinde olması ve çekirdek enflasyonun iyi gelmesi halinde, 4 Şubat’ta olağanüstü toplantıyla faizi indirebileceklerini söylemişti. Enflasyonun yüzde 1’den daha az düştüğünü gösteren verilerin ardından Merkez, yazılı açıklamayla ara toplantıyı iptal ettiğini duyurdu. Faiz konusunun 24 Şubat’taki Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısında ele alınacağını belirtti. Bilkent Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Erinç Yeldan, Merkez Bankası’nın rakamsal bir hedef koyup olağandışı toplantı duyurusu yapmasının son derece yanlış olduğuna dikkat çekerek Erinç “Her şeyden önce Yeldan bu yüzde 1 rakamına nasıl ulaşıldı? Bunun arkasındaki makro ekonomik göstergeler belli değil. Merkez, 2013’te de siyasi baskılar nedeniyle 1.92’lik dolar/TL kur hedefi koymuştu. Şimdi de yine siyasi baskıyı göğüslemek için rastgele bir rakam ortaya attı. Kendi kendine bir gerekçe yaratmış oldu. Bu eşiğin gerçekleşmemiş olmasıyla Merkez rahatlamış görünüyor. Ancak Merkez’in verdiği sinyal güvensizlik, belirsizlik ve risk unsurlarını taşıyor” dedi. “Başçı’nın işinin çekilmez hale geldiğini düşünüyorum” diyen Spiro Sovereign Strategy’nin Direktörü Nicholas Spiro “Birçok merkez bankası başkanı şimdiye kadar çoktan istifa etmişti. Bu kadar politize olmuş bir ortamda bir merkez bankası başkanının görevini yapması çok zor. Buradaki ana unsur kredibilite, aslında kredibilite eksikliği. Esas korku ise havanın dramatik biçimde tersine dönme olasılığı” yorumun yaptı. Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu Yönetim Kurulu Başkanı Süleyman Onatça ise “Merkez Bankası’nın üzerindeki müdahale, piyasadaki dengeleri bozabiliyor ve oynaklığa neden olabiliyor. Sonuç olarak kurlar ve piyasa dengesi bozuluyor. Biraz sabırlı davranıp bütün dengelerin gözetilmesi gerekiyor” dedi. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun ekonomi kökenli başdanışmanı Aydın Ayaydın da “Bankanın da ne yapacağını bilmez şekilde davrandığı düşünüldüğünde kurda yeni rekorlara hazırlıklı olunmalı” uyarısında bulundu. Prof. Yeldan’a göre AKP, seçim öncesi büyümeyi desteklemek için Merkez’e yüklendikçe, Başçı siyasi baskıyı göğüslemek için rasgele hedefler koyuyor. Ancak bu sadece güvensizlik ve belirsizlik yaratıyor. ‘Faizi bırak da reform yap’ Ekonomi Servisi Eski Merkez Bankası Başkanı Durmuş Yılmaz, TCMB’nin gücünün abartıldığını belirterek “Kısa vadeli faiz silahıyla ülkenin uzun vadeli yapısal sorunları çözülemez” dedi. BBC Türkçe’ye konuşan Yılmaz, son birkaç yılda büyümenin yüzde 33.5 düzeyinde kalmasının siyasi otoriteyi rahatsız etmesinin anlaşılabilir bir durum olduğunu ifade etti. Ancak siyasiler yapılması gereken reformları yapmaz, hep para politikasının etrafında dönüp dururlarsa, uzun vadede Merkez’in çok fazla eleştirilmesinin bir şey getirmeyeceğini vurguladı. Ekonomideki tüm sorunların çözümünün de para politikasında aranmaması gerektiğini söyleyen Yılmaz, “Düşük faiz ekonomik büyümenin yegâne sebebi olsaydı bugün Avrupa’da ekonominin hızlı büyümesi gerekirdi, Amerika’nın hızlı büyümesi gerekirdi” hatırlatmasını yaptı. Yılmaz şöyle devam etti: “Sürdürülebilir ekonomik büyüme için düşük faiz tek başına yeterli değil. Merkez’in elindeki aygıt belli. Kısa vadeli faiz ve makro ihtiyati tedbir dışında bir şey yok. Merkez, kısa vadeli faiz politikasıyla ülkenin verimliliğini artıracak eğitim reformunu gerçekleştiremez.” Kurumlara olan güvenin zayıflamaması gerektiğine dikkat çeken Yılmaz, “Kurumlara güven zayıfladığında elde edilen başarılarda bir gerileme oluyor” diye k o Durmuş nuşYılmaz tu. Baskıya devam Merkez Bankası’nın kararıyla birlikte AKP’den faiz eleştirileri devam ederken Cumhurbaşkanı Erdoğan, faiz politikaları konusunda kendi yaklaşımını eleştiren eski Başkan Durmuş Yılmaz’a sert çıktı. Erdoğan, Yılmaz’a şu sözlerle yanıt verdi: “Durmuş Bey kendi işine baksın. Onu muhatap alıp buradan bir şey söyleyecek değilim. Kendisinin başarı grafiğini gayet iyi bilen birisiyim. Onların dönemi bizim faizle mücadelemizde çok farklı bir mücadeleyi sürdürdüğümüz dönem olmuştur. Kendi maharetleri değildir. Bizim özel gayretlerimizdir. Düşük faiz, büyüme oradaki tespitleri çok yanlış. Şu anda ABD’yi az büyüyen bir ülke olarak nitelemek bir insanın bakar kör olmasıdır. ABD’de faiz oranı, enflasyon nedir? Bir öğrensin.” Erdoğan’ın Ekonomi Başdanışmanı Yiğit Bulut da dün Twitter’da “Yıllık enflasyon yüzde 7.24 değil de yüzde 7.17 olsaydı faiz indirilecekti, faize bakış açımız 0.07’lik bir marja endekslendiyse bu konuda bir bakışımız yok demektir. Bu karar 0.07 az düştü mantığına endekslenebilecek kadar ince bir teraziye sahipse yeni olumlu gelişmeler olağanüstü toplantı gerektirebilir” dedi. Başbakan Ahmet Davutoğlu, faizin önümüzdeki aylarda artan bir ivme ile düşeceğine inandığını söyledi. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci “PPK toplansaydı çok daha iyi olurdu. Kurla ilgili Türkiye’nin endişe duymasını gerektirecek hiçbir şey yoktur” dedi. Kaynak: TC Merkez Bankası veri dağıtım sistemi, evds. Görüleceği üzere, tüm dönem boyunca gerek Merkez Bankası’nın gecelik faizleri, gerekse kredi faiz oranları en az 10 puanlık bir farkı gözeterek (reel faiz) yüksek oranda seyretmiş. Yüksek faiz politikası enflasyondaki düşüşe karşın, tüm 2003 sonrasında sürekli korunmuş durumda gözüküyor. Söz konusu politika, bu dönemde herhangi bir eleştiri konusu değil. Zira dönemin ana politikası faiz oranlarını yüksek tutarak yurtdışından spekülatif nitelikli sıcak para akımlarının ulusal ekonomiye çekilmesine dayalı. Bir yandan sıcak para sermaye girişleri, bir yandan da özelleştirme adı altında kamu varlıklarının uluslararası sermayeye haraç mezat satışından elde edilen döviz girişleri sayesinde ithalat ucuzlatılmış ve Türkiye ekonomisinin döviz bazında hızlı büyümesinin sağlanması amaçlanmış. Dövizin ucuzluğuna dayalı bu hormonluspekülatif büyüme AKP’nin bu dönemdeki ana stratejisini oluşturmuş. Denilebilir ki, bu dönem boyunca “faiz lobisi” adı verilen hayalet, aslında AKP ekonomi idaresinin ta kendisi. Ancak ucuz ithalat baskısı altında giderek kopartılan dikey ve yatay bağlantıları ile milli gelir içinde ulusal sanayinin sürekli gerileme içerisine girmesi, bu politika tercihinin ana maliyetini oluşturmakta. Ara malı ithalatının aslında en tahripkâr ithalat biçimi olduğu gerçeği, dönemin en önemli bulgusunu oluşturuyor. HHH 2010 sonrasını Şekil 2’de sergiliyoruz. Burada TCMB’nin politika faizleri, Devlet İç Borçlanma Senetleri (DİBS) ve kredi faiz oranları birlikte çizilmekte. Şekildeki veriler yakından izlendiğinde, TCMB’nin politika faiz oranı 2013 boyunca tarihsel olarak en düşük değerinde seyretmekte iken, DİBS’ler ile kredi faizlerinin aslında 2013’ün Mart ayından başlayarak yükselme eğilimi içine çoktan girmiş durumda olduğu gözleniyor. Dolayısıyla, Merkez Bankası DİBS ya da kredi faizlerinde belirleyici bir politika önderliğini gerçekleştirmekten çok uzakta. Bunda şaşılacak bir şey yok; zira TCMB adına “enflasyon hedeflemesi” denilen muhafazakâr para politikası uyarınca sadece ve sadece fiyat hareketlerine (enflasyona) odaklanmış; ve reel ekonomiye müdahale edebileceği tüm istikrar araçlarını elden çıkarmış durumda. Bu koşullar altında, TCMB’nin kısa vadeli faiz politikası aracılığıyla reel ekonomiyi yönlendirmesi gerçekdışı bir beklenti anlamına geliyor. KISA... KISA... * Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurulu, mobil telefon işletmecileri tarafından ek paket satın alma işlemlerinde abonelere gönderilen bilgilendirme mesajlarında kullanım hakkı geçerlilik süresinin belirtilmesi kararı aldı. Buna ilişkin gerekli çalışmaların işletmeciler tarafından 1 Ocak 2016’ya kadar tamamlanmasını karara bağladı. * Socar Türkiye, Petkim’de sahibi olduğu hisselerin yüzde 3.4’lük bölümünü pay başına 4 lira bedelle BCM Global Fund şirketine satıyor. Toptan Satışlar Pazarı’ında gerçekleşecek satışın, 5 Şubat, 2015’te Takasbank İstanbul Takas ve Saklama Bankası AŞ ve Merkezi Kayıt Kuruluşu AŞ nezdinde yapılacağı belirtildi. * Standard & Poor’s, 20042007 arasında bazı mortgage kredileri için çıkarılan kâğıtlara hak etmediği notlar verdiği gerekçesiyle 1.38 milyar dolarlık uzlaşma bedeli ödemeyi kabul etti. * Türkiye Ekonomi Politikaları Araştırma Vakfı Perakende Güven Endeksi, ocakta bir önceki aya göre 5.3 puan yükselirken, geçen yılın aynı ayına göre 5.1 puan düştü. * British American Tobacco (BAT) Türkiye, 2014’te tütün ve tütün mamülleri sektöründe gerçekleştirdiği 225.5 milyon dolarlık ihracatla sektör lideri oldu. BAT Türkiye, başarılı ihracat performansı ile Ege İhracatçı Birlikleri tarafından verilen İhracatın Yükselen Yıldızları Ödülünde birincilikle ödüllendirildi. Enflasyon gıdadan vurdu Enflasyon ocakta yıllık bazda yüzde 7.24 oldu. Aylık bazda gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 3.52 artış oldu. Yıllık en fazla artış yüzde 13.06 ile lokanta ve oteller grubunda oldu. Ekonomi Servisi Tüketici fiyatları enflasyonu gıda ile alkollü içecek ve tütün kalemleri öncülüğünde ocak ayında yüzde 1.1 ile yüzde 0.7 olan beklentilerin üzerinde artış gösterdi. Yıllık enflasyon ocakta yüzde 8.17’den yüzde 7.24’e geriledi ve Merkez Bankası’nın erken bir faiz indirimi için işaret ettiği 1 puanın altında 93 baz puan gerilemiş oldu. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre ocakta Tüketici Fiyat Endeksi’nde (TÜFE) yer alan ana harcama gruplarında aylık bazda en yüksek artış, yüzde 4.19 ile alkollü içecekler ve tütün grubunda gerçekleşti. TÜFE on iki aylık ortalamalara göre yüzde 8.80 oldu. Aylık en fazla düşüş gösteren grup yüzde 6.98 ile giyim ve ayakkabı olurken, ulaştırma grubu yüzde 0.56 geriledi. Ana harcama grupları itibarıyla 2015 yılı Ocak ayında endekste yer alan gruplardan gıda ve alkolsüz içeceklerde yüzde 3.52, çeşitli mal ve hizmetlerde yüzde 2.52, ev eşyasında yüzde 2.01, eğlence ve kültürde yüzde1.64 artış gerçekleşti. Yıllık en fazla artış yüzde 13.06 ile lokanta ve oteller grubunda oldu. TÜFE’de, bir önceki yılın aynı ayına göre gıda ve alkolsüz içecekler (yüzde 10.97), çeşitli mal ve hizmetler (yüzde 9.77), giyim ve ayakkabı (yüzde 9.14), ev eşyası (yüzde 8.54) artışın yüksek olduğu diğer ana harcama grupları oldu. TÜFE’nin üstünde artış var Merkez Bankası TÜFE yanında en fazla çekirdek enflasyona önem veriyor. TÜFE’den enerji, gıda, içkisigara ve altın fiyatlarını çıkararak hesapladığı en dar kapsamı TÜFE (I endeksi) yüzde 8.63 arttı. Bu ürünler dışındaki maddelerde TÜFE’nin üstünde artış söz konusu. Yurt İçi Üretici Fiyat Endeksi (YİÜFE), ocakta bir önceki aya göre imalat sanayii sektöründe yüzde 0.19, elektrik, gaz, buhar ve iklimlendirme üretimi ve dağıtımı sektöründe yüzde 0.95, su temini, kanalizasyon, atık yönetimi ve iyileştirme faaliyeti sektöründe yüzde 11.31 artış gösterirken madencilik ve taşocakçılığı sektöründe ise yüzde 1.27 düştü. Ekonomi Servisi Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (EPDK), 2013’te biriken borçlarını Ekonomi Servisi Dün motorine yapılan 6 kuödeyememesi nedeniyle yönetim değiruş zamdan sonra, bugünden itibaren geçerli Ekonomi Servisi TMMOB Makine Mühendisleri Odasışikliğine gittiği Osmangazi Elektrik Daolmak üzere hem benzine hem motorine bir ğıtım AŞ (OEDAŞ), 384.6 milyon dolanın ‘Ocak 2015 İtibarıyla Türkiye Enerji Görünümü: Enerji zam daha geldi. Benzinin litresi 14 kuruş, motora Çinli kamu şirketi China Machinery’e Politikaları Artan Bağımlılık Çıkmazında’ raporunda, Enerrinin litresi 9 kuruş zamlandı. Böylece motorinin litresi iki günsatıldı. OEDAŞ’ın yüzde 75’ini yaklaji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın 20152019 Stratejik Plaşık 384.6 milyon dolara satın alan Chide 15 kuruş artmış oldu. Zamlar sonrasında bir litre 95 oktan bennı’ndaki elektrik üretimi hedeflerinin gerçekleşmesinin çok na Machinery’nin ilk ödemeyi bu ay içinzinin litresi İstanbul’da 4.19 TL’den 4.33 TL’ye, Ankara’da 4.20 zor olduğu vurgulandı. Enerji yatırımlarının çok olduğu ande yapması bekleniyor. Yıldızlar SSS TL’den 4.34 TL’ye yükselecek. İstanbul’da motorinin litresi cak lisans verilen santral yatırımlarının büyük ölçüde başlaHolding’e, 2010’da 485 milyon dolar kar3.75 TL, Ankara’da 3.81 TL seviyesine çıktı. şılığında devredilen ve 2013’te borçlamadığı vurgulanan raporda, yatırımların gerçekleşme düzeÖte yandan ABD’deki rafinasyon kapasitesinin yüzde rını ödeyememesi nedeniyle EPDK’nin yi hakkında EPDK’ye bilgi verilmeyen projeler de olduğu ve yönetim değişikliğine gittiği şirke10’unu oluşturan 9 rafineride üç gündür devam eden bu projelerle birlikte, lisans alan enerji santral yatırımlarının, tin satışı, bu ay içinde düzenlenecek rafineri işçilerinin grevleri ve faal petrol kuyuları üçte ikisine yakın kısmının (yüzde 62.97), henüz yatırıma baştoplantıyla kamuoyuna duyurulasayısının azalmasıyla yükselişe geçen petrol fiyatlamadığı anlatıldı. Raporda, serbestleştirme ve özelleştirmeler cak. Merkezi Eskişehir’de bulularındaki artış dün de sürdü. Brent petrolün varil fiyasonrasında tarife düzenlemeleri ve kayıp kaçak oranlarında yapınan şirket Bilecik, Kütahya, tı 57.23 dolara yükseldi. Brent petrolün cumadan bu yana kaAfyonkarahisar, Uşak ve lan değişiklikler ile dağıtım şirketlerinin kazançlarını artırdığı ve zanımı yüzde 15’e yaklaştı. Buna karşılık, petrol üretimini kısmayan PetEskişehir illerinin elektTBMM gündemindeki kayıp ve kaçak hedef oranlarının belirlenrik dağıtımını gerrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü (OPEC) üyesi ülkelerden temsilciler, fiyatlamesi yetkisinde yapılacak değişikliğin özel şirketlerin kazançlarıçekleştiriyor. rın yeniden toparlanmaya geçmesini olası görmediler. Benzine 14 kuruş, motorine 9 kuruş zam Osmangazi Elektrik’i Çinliler aldı Enerjide hedefler tutmayacak Kaynak: TC Merkez Bankası veri dağıtım sistemi, evds. Enflasyon hedeflemesi diye anılan politika demeti altında Merkez Bankası’nın faiz politikasından ulusal ekonomiyi canlandıracak beklentiler üretmek gerçekdışı söz oyunlarından ileri gitmiyor. Bunun ötesinde, bir yandan dövizin fiyatının ucuz tutularak yüksek ithalat ve dış borçlanma yoluyla spekülatif büyümenin sürdürülmesi, diğer yandan da inşaatdestekli iç talep aracılığıyla ulusal ekonominin canlandırılması projesi tam bir çelişkiler yumağı oluşturuyor. Bu koşullar altında artan belirsizlikler ve yükselen risk faktörü, enflasyonist beklentileri uyararak, enflasyonda kalıcı bir yapışkanlık yaratıyor. Yüksek faizin enflasyonun ana nedeni olduğu ve faizlerin düşürülmesi yoluyla enflasyonunun da geriletilebileceği “paradigması” mı? İktisat biliminde böyle hurafelere yer yok. nı güvenceye alacağı değerlendirmelerinde bulunuldu. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle