17 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 3 ŞUBAT 2015 SALI 4 HABERLER O Bir Velidir Ne Dese Yeridir Halinize ve sözünüze kargaları güldürmek için yapılacak en iyi şeylerden biri de, İngiltere’nin yarı başkanlık sistemiyle yönetildiğini ve hâkim unsurun Kraliçe olduğunu söylemektir. Tayyip Bey bunu yapmıştır. Ve herkes de haline ve de sözüne kargaların bile güldüğünü sanmıştır. “Karga nasıl güler, hiç kargayı gülerken görmüş olan biri var mıdır” sorularını bir yana bırakıp söyleyelim ki, her ne kadar Tayyip Bey bu sözü bir İngiliz gazetecisine söylemişse de “John sana söylüyorum, Can sen anla!” kabilinden aslında Türk medyasına seslenmekteydi. Bu tür davranışları bir zamanlar Turgut Özal da sergilerdi. Durup dururken yabancı basın mensuplarına öyle şeyler söylerdi ki... Bu türden bir açıklamaya muhatap olan bir gazeteci dostu şöyle rahatlatmıştım: Takma kafana, senin aldırmanı gerektiren bir durum yok. Nasıl olmaz, diye üstelemişti meslektaşım gözümün içine bakarak, bana söyledi. Aldırma aldırma, diye yinelemiştim. Sana bakıyordu ama, iç kamuoyuna söylüyordu. Tayyip Bey de öyle, İngiliz gazeteciye bakıyordu ama bizimkilere sesleniyordu. Ve bizimkilere seslenirken Tayyip Bey ne isterse söyleyebilir, aklına ne eserse telaffuz edebilir, kimse hikmetinden sual edemez ve de kimse gülemez, gülmez de. Tayyip Bey’in ne demek istediğini arif olan çoktan anladı, anlamayan da ya hiç anlamayacak ya da işine geldiği gibi algılayacak. HHH Tayyip Bey ne söylerse söylesin, Türkiye’de gak demeye amade çok karga var. O da ne istediğini açık açık söylüyor: Muhalefet ne söylerse kötüdür, yanlıştır, muhalefet istemiyorum. Benden de olsa benden başka özerk kurum istemiyorum. Kimi zaman kendi seçtiklerimin yaptıklarıyla adamı çıldırttıklarına göre atadıklarım içinden de kimsenin bana sormadan konuşup, bir şey yapmasını da istemiyorum. Beni seçtiğinize göre ben milli iradeyi temsil ediyorum. Ben ne dersem o olur. Gerçi milli muhalefeti de siz seçtiniz, ama o milli irade değil, istemiyorum. Ben milli iradeyi temsil ettiğime ve böyle bir şey benden başka kimsenin haddi olmadığına göre, beni istiyorum ve benden başka kimseyi istemiyorum. Daha önce, başkanlık rejiminin niye lehinde konuşmadığımı soran izansızlar da hâlâ neden anlamıyorlar ki, o sırada başkanlığa aday değildim, şimdi ise adayım. Gafiller anlamıyorlar ki, ben keferelerin deyimiyle prezidansiyalizmi değil, Tayyibizmi istiyorum. Yani başkanlık değil, “ben”dir istediğim. Bütün bunlar Tayyip Bey’in eyleminden ve söyleminden apaçık bellidir. Ve o ne söylerse kabul edecek, “hadi bize karanlıkları getir!” diye koro halinde tempo tutacak bir kitle hazırdır. HHH Tayyip Bey iman üzerine saltanat kurmuştur. İman da kuşku tanımaz, sorgulama yapmaz. İman hırsızı görse, itirafını duysa, Reis “evet, çaldılar” demeden inanmaz. İman, evliyaveli kertesine yükselttiği kişinin her şeyi sultası altında tutmasından gocunmaz, zulmün adalet diye sunulmasından rahatsız olmaz. Böyle bir kitlesi olunca Tayyip Bey hiçbir şeye aldırmaz. 2015 seçimleri de bu aldırmazlığın etkisi altında geçecek. Sonuçta da iki seçenekten birisi gerçekleşecek. Tayyip Bey ya, anayasa değişikliği için yeterli çoğunluğu sağlayacak, o zaman anayasal Tayyibizm olacak ya da yeterli çoğunluğu alamayacak, o zaman da fiili Tayyibizm olacak. Tayyibizm ile Tayyibizm arasında bir seçim yapılacak. Ve o rejimin başında her halükârda Veli Tayyip oturacak. Bu durumda, Tayyip Bey ne isterse söyleyebilir, hatta “İngiltere yarı başkanlıktır” da diyebilir. Çünkü o bir velidir!.. Öyleyse ne dese yeridir... İleri sıkıyönetim FIRAT KOZOK ANKARA Toplumsal olaylarda polisin yetkilerini artıran, muhalefetin tüm itirazlarına karşın komisyonlardan hızla geçirilen İç Güvenlik Paketi, bu hafta TBMM Genel Kurulu’nda görüşülecek. Yurttaşların gündelik yaşamını baştan aşağı değiştirecek paket, Türkiye’yi 12 Eylül dönemi uygulamalarıyla karşı karşıya bırakacak. AKP’nin toplumsal muhalefeti önlemek adına ısrarla gündemde tuttuğu İç Güvenlik Paketi, yurttaşın yaşamını temelden etkileyecek 9 kritik başlık içeriyor. Paketteki önemli düzenlemelerden bazıları şöyle sıralanıyor: yı 24 saat içinde hâkime sunulabilecek. Bu hafta Meclis’te görüşülecek olan İç Güvenlik Paketi Türkiye’yi 12 Eylül rejimine döndürecek 2 Karakollar evlere taşınıyor: Müşteki, mağdur veya tanık ifadeleri ikametgâhında veya işyerinde alınabilecek. Muhalefet, bu düzenlemeyi, “karakolu kişinin evi veya işyerine taşıma” olarak yorumluyor. l İşte 9 başlıkta demokrasi katliamı mine açılarak hükümetin kontrol imkânının artırılması öngörülüyor. 1 Polisin arama yetkisi artırılıyor: Mevcut durumda suç şüphesi ile Topluca bulunulan herhangi bir yere molotof, yakıcı, yanıcı, boğucu, yaralayıcı ve benzeri silahlarla saldıran ya da saldırmaya teşebbüs edene karşı polise silah kullanma yetkisi veriliyor. Bu düzenleme, polise sınırsız silah yetkisi tanımakla eşanlamlı. 3 Polise yargısız infaz yetkisi: demir bilye, sapan vb. ile yürüyüşe katılmak 2911 Sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu’na giriyor. Ceza mevcut haliyle 6 ay3 yıl arası iken, düzenlemeyle 2.5 ile 4 yıl arasına çıkarılması öngörülüyor. 5 Havai fişek ve sapan için 4 yıl hapis: Havai fişek, lumsal olaylar sırasında gazdan korunmak için maske takan veya yüzünü sırf bu yüzden örtenler de ağır cezalara çarptırılabilecek. Havai fişek, afiş, üniforma vb, ile toplantı ve gösteri yürüyüşü, 3713 Sayılı Terörle Mücadele Kanunu’nun 7. maddesinin 3. fıkrasında belirtilen yüzü kapalı toplantı ve yürüyüşe katılma, tutuklama sebebi sayılıyor. 6 Mala zarar tazmini yurttaşa: Toplumsal olaylarda kamu, gerçek veya tüzelkişilerin mallarına verilen ve devlet tarafından karşılanan zararların sorumlulara rücu edilmesi öngörülüyor. 8 Polis aynı zamanda savcılık yapacak: Mevcut durumda cumhuri yet savcısında olan gözaltı yetkisi belli hallerde kolluk amirlerine veriliyor. Buna göre, suçüstü hallerinde kolluk amirleri 24 saate kadar, toplumsal olaylarda ise 48 saate kadar kişileri gözaltına alabilecek. Araç kiralayanların kimlik bilgilerinin kayda alınıp gerektiğinde kolluğa verilmesi zorunlu hale getiriliyor. Ayrıca kiralık araçlara, araç takip sisteminin takılması zorunluluğu ile araç kiralayanların gittikleri yerlerin tespit edilebilmesi zorunluluğu getiriliyor. durdurulan kişinin hâkimsavcı kararı olmadan üstü ve eşyası ile aracının görünmeyen kısımları aranamıyor. Öngörülen düzenlemeye göre ise kolluk amirinin emriyle arama yapılabilecek ve bunun ona 4 Hâkim kararı olmadan dinlemenin süresi 48 saat: Mevcut durumda 24 saat olan acele hallerde emirle yapılan dinlemede hâkimden izin almadan dinleme yapabilme süresi 48 saate çıkarılıyor. Dinlemeler sıralı amirlerin deneti 7 Atkı, poşu, gaz maskesi takana 3 yıl: “Terör örgütünün propa 9 Araç kiralayan fişlenecek: gandasına” dönüştürülen toplantı ve gösteri yürüyüşlerinde yüzünü tamamen veya kısmen kapatanlar 3 yıldan 5 yıla kadar hapis, cebir, şiddet vb. hallerde alt sınır 4 yıla çıkarılıyor. Böylece, örneğin top l Çocuklarını yitiren Sarısülük, Korkmaz, Cömert ve Kazanhan aileleri pakete isyan etti ‘Katliamlar SELİN GÖRGÜNER İç güvenlik paketinde yer alan, polisin toplumsal olaylarda silah kullanma yetkisini artıran hüküm, polis şiddetine ilişkin pek çok yargılamayı etkileyecek. Paket mevcut haliyle yasalaşırsa Gezi Direnişi’nde polis tarafından öldürülen Ethem Sarısülük, Ali İsmail Korkmaz, Abdullah Cömert, Cizre’de 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın öldürülmesi gibi birçok davada polislerin ceza almamaları gündeme gelecek. Polis şiddetiyle evlatlarını kaybeden aileler ise bu duruma isyan etti. meşrulaşıyor’ kişiler tarafından medyanın yanlış yönlendirmesiyle yapıldığını savunuyor. Sokaktaki insanlar hukuku bilmiyor da karara itiraz eden, ‘kasten adam öldürmekten’ ceza isteyen savcı da mı bilmiyor? Adalet Bakanı’nın bile adaletten nasibini almadığı bir ülkede bunlar yaşanıyor maalesef” dedi. ‘Artık bütün çocukları mı katledecekler?’ Cizre’de 14 Ocak’ta polis tarafından “tanımlanamayan” plastik bir mühimmat ile başından vurularak öldürülen 12 yaşındaki Nihat Kazanhan’ın babası Mehmet Emin Kazanhan ise “Daha yasa çıkmadan zaten çocukları vurdular. Benim çocuğumu devletin polisi herkesin gözü önünde vurdu, bunu inkâr ettiler, ‘polisimiz gaz kullanmadı, silah kullanmadı’ dediler ama görüntüler çıkınca her şeyi itiraf ettiler. Çocuğum hastaneye kaldırılırken bile arkasından gaz atmışlar, ateş etmişler. Bunu hangi vicdan kabul eder? Bu yasa çıkarsa ne yapacaklar, artık bütün çocukları mı katledecekler? Kamyon şoförüyüm, o çocuğu yetiştirmek için yıllardır evimde uyumadım... Vurmak bu kadar kolay mı” dedi. Toplumsal muhalefeti önlemek için hazırlanan İç Güvenlik Paketi, polisin yetkilerini artırıyor. ‘Katilleri de korumaz mı?’ Gezi Direnişi’nde 2 Haziran 2013’te Antakya’da polis memuru Ahmet Kuş tarafından gaz bombası kapsülüyle vurulan Abdullah Cömert’in ağabeyi Zafer Cömert, “Hırsız bakanları koruyan hükümet katil polislerini korumayacak mı? Nasıl Meclis’te kendi oylarıyla hırsızlığı meşrulaştırdılarsa şimdi de yaptıkları ve yapacakları katliamları meşrulaştıracaklar. Kardeşimle ilgili davanın 3. duruşması yapılacak. Abdullah’ı vuran polis belirlendi ama 20 aydır serbest. Ali İsmail ve Ethem için verilen cezalar ortada” diye konuştu. l Genel kuruldan geçerse AYM’ye taşınacak CHP pakete karşı ayakta çalışan, Türkiye’yi tartışmasız bir darbe rejimine sürükleyen AKP hükümetini uyarıyorum ve bu düzenlemeyi derhal geri çekmesi çağrısında bulunuyorum” diye konuştu. ‘Krallığı bıraktı kraliçeliğe özeniyor’ ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) Başkanlık sistemini savunurken “İngiltere bile bir yarı başkanlıktır, hâkim olan unsur orada kraliçedir” diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’a yanıt, CHP’li Sezgin Tanrıkulu’dan geldi. Tanrıkulu, “Akıllara ziyan. Erdoğan, İngiltere’deki rejimi yarı başkanlık olarak adlandırıyorsa krallıktan vazgeçti, kraliçeliğe özeniyor herhalde” dedi. Tanrıkulu, basın toplantısında CHP’nin Birleşik Haziran Hareketi ile temasına yönelik haberlerle ilgili soru üzerine “Biz, bizim dışımızdaki solla temas halindeyiz” dedi. Komisyon süreçlerinde yasaya karşı itirazını seslendiren CHP, yasaya karşı alarma geçti. Ana muhalefet, genel kuruldan geçmesi durumunda yasayı Anayasa Mahkemesi’ne taşımaya hazırlanıyor. “Söz konusu paket, Türkiye’nin AKP döneminde karşı karşıya kaldığı faşizan uygulamaların yasal kılıfı niteliğinde olduğu gibi 12 Eylül ruhunun yeniden diriltilmesi girişimidir” diyen CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, “Polisin kendilerine verilen silah kullanma yetkisini nasıl orantısız kullandığını biliyoruz. Sadece Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde 500’e yakın bu şekilde işlenmiş cinayet var. İç güvenlik paketi aynı zamanda bütün bu cinayetlere meşruluk zemini sağlayacak” dedi. AKP iktidarının yeni bir “darbeye hazırlandığını” söyleyen Tanrıkulu, “Cezaevlerinin dolup taştığı AKP döneminde bu düzenlemeyle tüm Türkiye bir cezaevine çevrilmek istenmektedir. Yurttaşlara deli gömleği giydirmeye ‘Üzülerek izliyoruz’ Eskişehir’de 2 Haziran 2013’te polislerin de aralarında bulunduğu kişilerce dövülerek öldürülen Ali İsmail Korkmaz’ın ağabeyi avukat Gürkan Korkmaz da “Bu Gezi sürecinden önce olsaydı oradaki bütün ölümleri meşru kabul edeceklerdi demek ki. Bu yasa tasarısı onaylanırsa yeni ölümlerin önü açılır. Ali İsmail davası için meşru müdafaa ve tahrikten söz edilemez. Yasa değişti diye bu kapsama sokamazlar. Ama maalesef burası Türkiye. Bu paket hem yasalara hem anayasaya aykırı. Başvurulardan sonra Anayasa Mahkemesi’nden döneceğine inanıyoruz. Adalet Bakanı, tepkilerin dava sürecini bilmeyen ‘Polise çek, vur, seni korurum diyorlar’ Roboski anımsatması CHP Mersin Milletvekili Ali Rıza Öztürk de, düzenlemeyi “Bu somut olarak faşist devlet uygulamalarıdır” sözleriyle eleştirdi. Mevcut düzenlemelere göre, polisin kendisine yönelik tehlikeyi bertaraf edememesi halinde zaten silah kullanma yetkisi olduğunu dile getiren Öztürk, “İç Güvenlik Paketi’nin savunulacak hiçbir yanı yok. Cezalandırma yetkisini yargıdan alıp polise veriyorsunuz” diye konuştu. Roboski’de 34 kişinin terörist sanılarak öldürüldüğünü ifade eden Öztürk, “Her önünüze geleni terörist sanıp vurur musunuz? Terörist olsa bile yakalar, cezasını verirsin. Bu yasal düzenlemeyle o tip eylemler kurallı hale geliyor” dedi. Gezi direnişinde polisin kurşunuyla kafasından vurularak öldürülen Ethem Sarısülük’ün kardeşi İkrar Sarısülük, “Abim Ethem’in davasında da görüldüğü gibi açık ve net şekilde iktidar ona bağlı olan polisi koruyor. Yarın, ‘azıcık öteye git’ bile denilse polis vurabilecek. Bu kararla polise ‘çek vur ben seni korurum’ diyor. Türkiye’yi polis devleti haline getirmek istiyorlar. Polisin sivilleri katletmesini yasallaştırıyorlar. İktidar, alacağı oy oranına göre anayasayı değiştirerek Başkanlık sistemini getirmek istiyor. İnsanların Gezi’deki gibi sokaklara çıkmasından korkan iktidar kendisini korumaya alıyor” dedi. Yunanistan lüks araçları ‘lüzumsuz ve masraflı’ diye satıyor, Türkiye yeni 8 bin 515 araç daha alıyor AKP’li Şahin: Tüm dünya Erdoğan’a hayran BURSA (Cumhuriyet) Dört yıl önce Ankara’da partililerle yaptığı toplantıda “Başbakan Erdoğan’a dokunmak bile ibadettir” sözüyle gündeme gelen AKP Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, partisinin Yenişehir İlçesi Gençlik Kolları Kongresi’ne katılarak konuşma yaptı. Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın Başbakan Ahmet Davutoğlu’na “AKP ile bizim görüşlerimiz farklı ancak sizin ülkenizde 13 yıldır yaptıklarınızı takdirle karşılıyoruz” dediğini savunan Şahin, “Bizim Cumhurbaşkanımıza, Başbakanımıza, AK Parti’mize, ABD Başkanı Barack Obama, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ve Almanya Başbakanı Angela Merkel de dahil bütün dünya liderleri hayran. Yaptıklarımızı alkışlıyorlar. Hayranlıklarını açıkça ifade ediyorlar” dedi. Komşuyla ‘makam’ farkı MUSTAFA ÇAKIR ANKARA Yunanistan’da iktidara gelen SYRİZA özelleştirmeleri durdurmasının ardından bakanlıklardaki lüks makam araçlarını da “lüzumsuz ve masraflı” olduğu gerekçesiyle satışa çıkarırken Türkiye’de tam tersi uygulanıyor. 2015 bütçesine göre, devlet bu yıl 8 bin 515 tane daha araç satın alacak. Sadece Cumhurbaşkanlığı’na 25, Başbakanlık’a ise 222 araç alınacak. Yunanistan’da İdari Reformlar Bakanı Yorgos Katrugalos, kabinedeki yeni bakanların devletin otomobilleri ne ihtiyacı olmadığını, hükümetin gereksiz ve masraflı bulduğu bu araçları satarak para kazanmayı hedeflediğini açıkladı. Başbakan Aleksis Çipras’ın Selanik plakalı bir otomobili bulunduğunu, diğer bakanların ise motosiklet ya da taksi ile gidip geldiklerini belirten Katrugalos, kendisinin ise eski bir koleksiyonluk otomobili olduğunu söyledi. Saraya toplam 25 araç daha Yunanistan’da iktidara gelen SYRİZA makam araçlarını satışa çıkarırken Türkiye’de tam tersi yapılıyor. Devlete yeni araçlar alınıyor. 2015 bütçe sine göre devlet bu yıl 8 bin 515 araç alacak. Örneğin Cumhurbaşkanlığı’na 2’si güvenlik önlemli olmak üzere toplam 14 binek otomobil alınacak. Cumhurbaşkanlığı’na alınacak araçlar arasında bir de kamyon bulunuyor. Toplamda ise Cumhurbaşkanlığı’na 25 araç alınması öngörülüyor. Başbakanlık’a ise 20 güvenlik önlemli binek otomobil alınacak. Bunun dışında Başbakanlığa 163 binek otomobil ile 16 arazi binek aracı daha alınması öngörülüyor. Başbakanlık’a alınacak toplam araç sayısı ise 222. Cumhurbaşkanlığı’na da Başbakanlık’a da alınacak araçların parası bütçeden karşılanacak. Bunun dışında diğer bakanlıklar ile kamu kurumlarına da yeni araçlar alınacak. Örneğin Diyanet İşleri Başkanlığı’na 5, Adalet Bakanlığı’na 2, Maliye Bakanlığı’na 10, Milli Eğitim Bakanlığı’na 85, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’na 4, Kültür ve Turizm Bakanlığı’na 19, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na 40, Gençlik ve Spor Bakanlığı’na 15, Gümrük ve Ticaret Bakanlığı’na 25, Kalkınma Bakanlığı’na 1, Orman ve Su İşleri Bakanlığı’na 5, Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı’na da 1 binek otomobil daha alınacak. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle