16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 25 Kasım 2015 DUNYA [email protected] İngilizler AB’yi istemiyor Britanya’da yayımlanan Independent gazetesindeki ankete göre Britanya halkının yüzde 52’si Avrupa Birliği’nden (AB) ayrılmak istiyor. Bu oran geçen ay yüzde 45’ten 47’ye yükselmişti. ABD’den vatandaşlarına seyahat uyarısı ABD Dışişleri Bakanlığı vatandaşları için dünya genelinde seyahat uyarısı yayımladı. Bakanlık 24 Şubat’a kadar uluslararası seyahat yapacak vatandaşlarını terör tehlikesi nedeniyle dikkatli olmaları yönünde uyardı. Bakanlık uyarı için IŞİD, Kaide, Boko Haram gibi örgütlerin farklı bölgelerde yaptıkları saldırıları gerekçe gösterdi. TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Basına ‘engizisyon’ mahkemesi apa Françesko’nun özgürlük ve şeffaflık açılımlarına karşın, Vatikan’da yolsuzluk belgelerinin sızdırılıp yayımlanmasıyla ilgili üç yetkili ve iki gazeteci hakkında başlayan dava ”engizisyon” tepkilerini beraberinde getirdi. Vatikan’daki “kontrolsüz harcama, çalma çırpma ve yolsuzluklarla” ilgili belgeleri sızdıran üç yetkili ve bunları yayımlayan gazeteciler Emiliano Fittipaldi ile Gianluigi Nuzzi, dün başlayan davada, “devletin temel çıkarlarıyla ilgili gizli belgeleri çalmak ve ifşa etmekla” suçlanıyor. Suçlu bulunurlarsa, 8’er yıl hapse çarptırılacaklar. 2013’te dönemin Papası Benediktus’un uşağının Va 7 P tikan’daki iktidar savaşına dair bilgiler sızdırması sonrası çıkarılan yasa, ilk kez gazeteci yargılanmasına imkân verdi. Fittipaldi dün Vatikan’a girerken sadece işlerini yaptıklarını ama Kafkaesk bir yargı sürecinden geçirildiklerini belirtti. Fittipaldi “Bu basın özgürlüğüne karşı bir dava. Dünyanın kendisini demokratik addeden kesiminde haber yayımlamak diye bir suç olur mu” dedi. İki gazeteci, Papa Françesko’nun ekonomik reformlarla ilgili danışmanlık yapması için kurduğu özel komisyonun üyesi olan ve tutuklu yargılanan Vatikan yetkililerinden elde ettikleri belgeleri kitaplaştırmıştı. Belgeler hayır işleri için toplanan bağışların güçlü kardinallerin evlerinin yenilenmesine harcanması gibi pek çok yolsuzluk örneğini ortaya koyuyordu. AGİT: Davayı iptal edin Gazetecilik örgütleri, “basın özgürlüğüne saldıran” Vatikan’ı kınadı. Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) da “Gazeteciler, kamusal çıkarı ilgilendiren konularda haber yapmak ve haber kaynaklarını korumak konusunda özgür olmak zorundadır. İlgili otoriteleri, yargılamayı iptal etmeye davet ediyoruz” dedi. Papa Françesko Şengal ve ‘Joey I’ rtadoğu’da çıkarılan yangın öyle böyle değil. Hayatları harman gibi savuruyor. Kuşakları derinden etkileyecek bir döneme girdik. Kendisinden başka her türlü var oluşu yok etmeye dayalı yıkıcı bir ideolojinin mikrobu dünyayı sarıyor. Bugün fotoğraf ve filmlerini gördüğümüz “IŞİD” tezahürlerini yarın burnunuzun dibinde bulmayacağınızın artık garantisi yok. HHH Dünyada gidişatı 20’nci yüzyılın sonu ve 21’inci yüzyılın başında yerel çatışmalar belirledi. Irak ve Suriye’yi kangrenleştiren IŞİD mikrobu ise meseleyi çok katmanlı bir küresel savaşa dönüştürüyor. IŞİD için bu yüzyılın Nazileri desek yeridir. Elbette küresel ve bölgesel güçlerin sosyoekonomik koşullar ve paylaşım mücadelesi üzerinde yükselen bu yeni çatışmanın odağında, bu kez salt milliyetçi saldırganlık yok. İnkâr etmek beyhude, bir inancın ideolojik veçheleriyle de bezeli hale geldiğinde şiddeti daha artıyor. Bırakın yanı başlarındakileri, kilometrelerce uzaktakileri vuruyor. Bugün Paris, Brüksel, Mali, yarın kim bilir neresi… HHH Peki, biz Türkiye olarak nereye yuvarlanıyoruz? Hepimizin sorduğumuz bu soru, bu hafta Kürtçe “Şengal”, Arapça “Sincar” diye anılan şehre yolculuğumda rastlantı eseri birlikte seyahat ettiğim “Joey I” lakaplı Kanadalı genç belgeselci Joey Lawrence sayesinde adeta yüzüme çarpıldı. Büyük kısmında taş taş üstünde kalmamış bu kentin sokaklarında dolaşırken, IŞİD militanlarının gizlendikleri tünellere kazıdıkları isimlerine, kokuşmuş cesetlerinden kalanlara bakıp yüzlerini kafamda canlandırmaya çalıştım. Bir kez daha “niye” diye sormak, anlamak için… HHH Joey bu şehre ilk olarak geçen sene ağustosta IŞİD’in eline düştüğünde gelmiş 26 yaşında bir fotoğrafçı ve belgesel filmci. Çarpıcı kadın gerilla fotoğraflarını koyduğu Facebook ve Instagram sayfaları ağır saldırıya uğramış. “Tek iyi Kürt ölü Kürttür” türü mesajlar ve IŞİD’li bir militanın YPJ’li bir kadının kesik başını tutarkenki dahil tiksindirici fotoğraflarla dolmuş. Hikâye sosyal medyaya yansımıştı. Türkiye’de başlatılan kampanya yüzünden “Joey I”ın “Kürdistan’ın Gerilla Savaşçıları” çalışması temmuzda Instagram’dan kaldırıldı. Bu sansür onu dünyaya mal etti. “Joey I”ın çalışması bugün London National Portrait Galleri’nin duvarlarında. Hikâyesi, Vanity Fair Italia, The Independent and Internazionale’nin kasım sayısının sayfalarını süslüyor. Hazırladığı video tam 600 bin kez izlenmiş. HHH Şengal’deyken bana “Nefret fotoğraflarını Facebook sayfamdan kaldırdım. Ama nefret yorumlarını öylece bıraktım. PKK militan bir aktivitede bulunuyor, bu yüzden eleştiriyi hak ediyor. Ama bu nefret yorumları PKK’ye değil Kürt insanlarına karşı” diye anlattı. Türkiye’den yükselen öfke karşısında şoke olmuş: “Özgür ifade Türkiye’de yok. O insanlar PKK’ye karşılarsa kendi bakış açılarını yansıtmaya hakları vardır. Yapıcı eleştiri diyalog ortamı açar. Kötü söz etmek de istemem. O insanlarla ortak noktamız muhtemelen aynı sonucu, çatışmanın durmasını istememiz. Ama onların yöntemi tam bir sessizlik. Düşmanlarının insani portrelerine bakmak yerine bakmamayı ve sessizliği seçiyorlar. O zaman onları yok etmek çok daha kolay. Oysa bilmezler ki sessizlik korkaklıktır. Fotoğafçılar ve gazeteciler bu korkaklıkla mücadele ederler. Çünkü bu şekilde kazanılacak bir zafer yoktur.” HHH NOT: Rojava’da Kürt, Arap ve Süryanilerin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin IŞİD’le savaştığı Haseke’deki cephe hattında olduğumdan, bu haftaki yazımı önceden yazdım. TSK’nin bir Rus jeti düşürdüğünü akşam öğrendim. Rusya küplere binmiş görünüyor. “Hava sahası ihlali” diyen Türkiye NATO’dan destek arıyor. ABD arka çıkmıyor. İlk etapta şu notu düşelim: Dikkat çekici olan zamanlama. Türkiye’nin desteklediği cihatçı grupların sahada sıkışmalarıyla ortaya katliam iddialarının atıldığı, diplomasi cephesinin Paris saldırısından sonra hareketlendiği bir döneme denk gelmesi. O Cihadın başkentinden Belçika güzeli de çıktı Cumhuriyet, Brüksel’in “cihatçıların başkenti” diye damgalanan Molenbeek semtinde Türk kökenli vatandaşların nabzını tuttu Erdinç Utku Paris’te çöpten bomba kemeri çıktı Paris’in güneyinde bir çöp kutusunda bulunan şüpheli bomba kemeri polisi harekete geçirdi. Öğrencilerin yaşadığı Montrouge bölgesinde temizlik görevlileri tarafından bulunan kemer saldırıları düzenleyen intihar eylemcilerin kullandıklarına benziyor. Kemerin saldırganlardan biri olan Salah Abdeslam’a ait olabileceği ihtimali üzerinde duruluyor. Saldırılar sonrasında incelenen telefon kayıtlarında Abdeslam’ın, 13 Kasım akşamı Montrouge yakınlarındaki Chatillon kentinde bulunduğu tespit edilmişti. ransa’nın başkenti Paris’te 13 Kasım’da düzenlenen saldırıları planladığı öne sürülen Abdelhamid Abaaoud’un Molenbeek’te doğduğunun ve diğer saldırganlardan Salah Abdeslam’ın bu semtle bağlantıları olduğunun ortaya çıkmasından sonErdinç ra “Cihatçıların başkenti” diye damgaUtku lanan Brüksel’in Molenbeek semtinde nüfusün yüzde 40’ı Müslüman. MüslüMuhabirimiz Erdinç Utku, Molenbeek’te Türk kökenli vatandaşlarla görüştü. manlar arasında Fas kökenliler dikkat çekerken 95 bin kişinin yaşadığı semtte kerler ya da polis ve askeri araçlar gör sı” saptamasında bulunarak durumun Türkiye’den gelenlerin sayısı 3 bin civarın müyoruz. Molenbeek’in alışveriş cadde abartıldığını, korku ve sindirme aracı olarak kullanıldığını belirtiyor. si Chaussée de Gand terör korkusunun da. Ancak adı olumolumsuz etkileri satışlara yansırken ara suzluklar ve çirkin‘Çok abarttılar’ sokaklardaki marketler, fırınlar ve maliklerle çağrıştırığazalar hallerinden memnun. “23 yıldır Molenbeek’teyim bu günlan Molenbeek’in Camlarında asılı dinlerin ve insanlerdeki gibi bir olaya şahit olmadım” yetiştirdiği ünlığın kardeşliğini simgeleyen afişler diye söze başlıyor Muharrem Elagöz. lüler arasında umut verici. Molenbeek’teki Mevlana “Çok abarttılar. Burada anlattıkları gibi 2008 Belçika GüCamii’nde bu semtte yaşayan Türklerle bir sorun yok. Hayat her zamanki gibi zeli Zeynep Sever konuşuyoruz. devam ediyor. Molenbeek’in terör yatade var. ğı olduğunu Türk TV’lerinden öğreniyoBrüksel merke‘Türkler bu işlere bulaşmaz’ ruz. Burada Belçikalılarla ve resmi mazinin aksine MoBiri “30 yıldır burada yaşıyorum. kamlarla diyaloğumuz çok iyi ve hiçbir lenbeek sokaklarıTürk toplumu kesinlikle bu tür işlere sıkıntı yaşamıyoruz“ diye bitiriyor. nın normal günlerbulaşmadı, bulaşmaz da! Bu durum Fas13 Kasım Paris saldırılarının hemen den farklı değil. lıların arasında. Onlarla da pek diyaloardından Belçika Federal Başbakanı Medyada çizilen ğumuz yok” diyor. Bir diğeri “Bu bir fit Charles Michel, radikal kesimlerin kagörüntüden eser yok. Gözlerimize nedir. Müslümanı Müslümana kırdırma rıştığı hemen her olayın Molenbeek ile operasyonudur. Bunları yapanların hiç bağlantısı olduğunu söylemişti. inanamıyoruz. birinin de Müslümanlıkla ilgisi yoktur” İçişleri Bakanı Jan Jambon da “BelediSokaklarda diyerek terör saldırıları ile Türk top ye kayıtlarında 2 kişi yaşıyor görünen ara sıra polilumu arasına mesafe koyuyor. 40 yılevde, en az 810 kişi barınıyor” diyerek se rastlandır Molenbeek’te yaşayan Mevlüt Püscihatçı hareketin burada kolayca taban sa da ağır küllü ise “Avrupalıların kendi abartma bulduğunu savunmuştu. silahlı as Zeynep Sever F O fotoğraftaki kadın bombacı değil Fransa’nın başkenti Paris’te 13 kasımda düzenlenen saldırıların ardından Saint Denis’de düzenlenen polis baskını sırasında kendini patlattığı öne sürülen Hasna Ait Boulahcen’ın medya organlarında kullanılan küvetteki fotoğraflarının ona ait olmadığı ortaya çıktı. Fas’ın Beni Mellal kentinde yaşayan Nabila Bakkatha’nın eski bir arkadaşı kendisinin Boulahcen’e benzerliğinden faydalanarak fotoğrafları bir gazeteciye satmış. Almanya’da DİTİB hakkında suç duyurusu ELMAS TOPCU Z İ L ANA lmanya’nın Melsungen kentinde internet sayfasında Yahudi düşmanlığını körükleyen paylaşımda bulunulduğu iddiasıyla Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) hakkında suç duyurusunda bulunuldu. Welt gazetesi, Melsungen’deki DİTİB’in, internet sayfasında, “Kuran’a Göre Yahudileri Tanıyalım” başlıklı paylaşımda, “Yahudilerin birçoğu haindir” , “Yahudiler müminler aleyhine müşriklerle dostluk kurarlar” gibi açıklamalarda bulunulup bunlara Kurandan ayetlerle de örnekler veriliyor. Almanya’da yaklaşık 900 camisi bulunan ve din görevlileri Ankara’dan atanan DİTİB’in Köln’deki merkezinden yapılan açıklamada ise “Melsungen cemaatinin yaptığı paylaşım karşısında şaşkın olunduğu, cımbızlanmış bu cümlelerin yanlış anlamalara yol açabileceği” belirtildi. Öte yandan paylaşım üzerine Mainzli Hür Demokrat Partili (FDP) politikacı Tobias Huch da suç duyurusunda bulunduğunu açıkladı. Huch, “DİTİB, Almanya’nın birçok eyaletinde İslam din derslerinin içeriğini belirleyen bir kuruluş ve çocuklara nefret aşılıyor. Küçük yaştan itibaren Yahudi nefreti ile büyütülen çocuklar da er ya da geç şiddete yöneliyor” şeklinde Facebook sayfasından bir açıklama yaptı. Melsungen cemaatinin, Yahudi karşıtı yayını internet sayfasından kaldırdığı dikkat çekti. A Mauricio Macri’nin taraftarları seçim zaferini pazar akşamı böyle kutladı. DİTİB: Şaşkınız ‘Latin Amerika’da solun işi artık daha zor’ rjantin’de başkanlık seçimlerini sağcı Cambiemos ittifakının adayı Mauricio Macri’nin kazanmasının ülkede ve Latin Amerika’daki sonuçlarını Özyeğin Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Mert Arslanalp değerlendirdi: Macri’nin yüksek enflasyon, duraklayan büyüme gibi sorunları çözmek için serbest piyasa politikaları izlemesi bekleniyor. Fakat Cristina Kirchner’in FPV ittifakının temsilciler meclisinde en çok koltuğa, senatoda ise çoğunluğa sahip olması ve Peronistler’in sokağı örgütleme kapasitesi düşünüldüğünde Macri çok dikkatli ve zamana yayılan bir değişim prog A ramı uygulayacaktır. Macri’nin bu süreci yönetememesi durumunda bir sonraki seçimlerde Cristina Kirchner’in de geri gelmesi son derece muhtemel. Kim bilir belki de Kircher’in B planı tam da budur. Demokrasi tarihinde ilk Politikaların ötesinde Macri’nin seçilmesinin Arjantin ve Latin Amerika sağı açısından da önemli sonuçları olabilir. Öncelikle Arjantin’in demokrasi tarihinde ilk kez alenen merkez sağcı bir platform ve parti başkanlık seçimlerini kazandı. Arjantin daha önce de Carlos Menem, Fernando de la Rua gibi sağcı başkanlar ta rafından yönetilmiş olsa da bu başkanlar kendini doğrudan merkez sağ ile ilişkilendirmeyen partilerin adayları olarak iktidara gelmişlerdi. Bu sonuç Macri’nin PRO partisinde cisimleşen Arjantin tarihinin ulusal düzeyde etkili ilk merkezsağ partisinin kalıcılaşmasına yol açabilir. Sağın tarihsel olarak Latin Amerika’da en zayıf olduğu ülke olan Arjantin’deki zaferi Venezüella ve Brezilya gibi ülkelerde halihazırda yükselişte olan muhalif sağ aday ve partilerin kuvvetlenmesine, ittifakların sağlamlaşmasına yol açabilir. Latin Amerika’nın sol hükümetlerinin işi bundan sonra daha zor. AB Türkiye için 3 milyar Avro yardımı onayladı Avrupa Birliği Komisyonu, Türkiye’deki Suriyeli mülteciler için 3 miyar Avro’luk kaynak aktarılmasını onayladı. Söz konusu kaynağın 500 milyon Avro’su AB’nin ortak bütçesinden karşılanacak. Kalan miktar içinse 28 AB üyesinin ekonomik büyüklüklerine göre destek isteneceği kaydedildi. Aktarılacak kaynak karşılığında Türkiye’den mülteci akınını hafifletecek tedbirler alması isteniyor. Konuyla ilgili pazarlıklar hafta sonu yapılacak TürkiyeAB Zirvesi’nde ele alınacak. C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle