28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Olaylar ve GOrUSler KÜLTÜR SANAT Çarşamba 25 Kasım 2015 Obezleştirilen hastaneler Prof. Dr. ERDENER ÖZER Prof. Dr. ADEM AYDIN Sosyal Ekonomik Siyasal Araştırmalar Platformu 16 posta@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: ÖZGÜR MUMCU ve SİNEM USER KARA bez, vücut kitle indeksinin normal değerlerden yüksek olduğu durumlarda canlılar için kullanılan tıbbi bir terimdir. Kurumsal obezite ise üretim gücünü gelire dönüştüremeyen, personel ödemeleri ile gelir arasındaki dengeyi sağlayamayan kurumlar için söz konusu olsa gerek. İstanbul Üniversitesi bünyesindeki iki hastanenin toplam borcunun 650 milyon TL’yi aştığı, bizzat Sağlık Bakanı tarafından açıklandı. Gerçekten de son 4 yılda üniversite hastanelerinin toplam borcunun 1.4 milyar liradan 2.7 milyara çıkmış olması sağlık sistemimiz için endişe verici bir durum. O Öncelikle yazının başlığında yer alan “obez” kavramını üniversite hastanelerine ilk kez yakıştıranın, Türkiye Cumhuriyeti Sağlık Bakanı olduğunu not düşelim ve kendisinin hakkını verelim. Sağlık hakkı AKP iktidarının 13 yıl boyunca yürüttüğü sağlıkta dönüşüm programı sürecinde vatandaşlar için sosyal güvencenin tek çatı altında toplanması ve üniversite hastanelerine erişimin kolaylaştırılması elbette ki bir kazanımdır. Zira sağlık birey için vazgeçilmez bir haktır. Sosyal devlet bu hakkı güvence altına almak ile yükümlüdür. Ancak sağlık hakkı, neoliberal ekonomiyi özümseyen AKP iktidarı için farklı anlam taşımaktadır. Üniversite hastanelerinin araştırmalardaki önemi unutulmaktadır. Türkiye Müşteri Memnuniyeti Endeksi’ne göre vatandaşın sağlık sektöründe en güvendiği kurum üniversite hastaneleri olup, özel hastaneler ikinci sırada gelmektir. Bu saptamada iki noktayı gözden kaçırmamak gerekir: Birincisi “hasta” ile “müşteri” kavramlarının özdeştirilmesi, ikincisi ise vatandaşın üniversite hastanelerini, özel hastanelerin devlet tarafından kayırılmasına rağmen hâlâ tercih etmesi. Bu açıdan AKP iktidarı üniversite hastanelerini, sağlık sisteminin özelleştirilmesi hedefinin önünde önemli bir engel olarak görmekte ve bu hastaneleri ekonomik olarak dar boğaza sürüklemek, dizginleri de elinde tutmak için kamu hastaneleri ile ortak kullanım protokolüne bağlamaya çaba sarf etmektedir. Devlet tarafından yapılan sağlık harcamaları göz önüne alınırsa, son 10 yılda üniversite hastanelerinin payı 3 kat artarken, özel hastanelerin payı 8 kat artmış durumdadır. Yaklaşık 40 ilimizde faaliyet gösteren 60 üniversite hastanesinin tümü Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK) ile anlaşmalı olarak hizmet vermektedir. SGK üniversite hastanelerine karşı ön yargılı davranmakta, geri ödemelerde anlamsız kesintiler yapmaktadır. Son 7 yıldır bu ödemelerde baz Hasta mı, müşteri mi? Üniversite hastaneleri ülkemizde en önemli konuma sahip sağlık kurumlarından birisidir. alınan Sağlık Uygulama Tebligatı (SUT) ücretlerinde hastaneler lehine herhangi bir artış yapılmaması sonucunda, üniversite hastaneleri gerek enflasyona gerek ise tıbbi cihaz ve ilacın dışa bağımlı olması nedeniyle kur artışına bile bile ezdirilmektedir. Sonuçta gelirlerde reel olarak yüzde 34 azalma, tıbbi malzeme giderlerinde ise yüzde 56 artış ekonomik batağın rakamsal açıklamasıdır. Ayrıca hastanelerin elde ettiği gelirlerden araştırma amaçlı fon için üniversite bütçelerine aktarılacak payın arttırılması ve SUT’ta yer almadığı için fatura edilemeyen üniversite hastanelerine özgü tıbbi işlemlerden dolayı yüzde 25’lik kayıp adeta kapitülasyon koşulları olarak işlemektedir. Üniversite hastanelerinin temel işlevi sadece ayaktan ve yatan hastaya tanı ve tedavi hizmeti sağlamak değildir. Bunun beraberinde eğitim ve araştırmadaki işlevsel önemi unutulmamalı. Ancak bu işlevin yürütülmesinin önünde başta performansa bağlı ek ödeme olmak üzere engeller bulunmaktadır. Sağlık sisteminde sevk basamakları oluşturulamadığından birinci ve ikinci basamakta halledilecek hastaların yükü üniversite hastanelerinin sırtına binmektedir. Özetle üniversite hastaneleri, Sağlık Bakanı’nın söyleminde yer aldığı gibi “hareket etmekte zorlanan obez kurumlar” haline gelmemiş, AKP iktidarı tarafından bilerek getirilmiştir. Amaç üniversite hastanelerini kamu özel ortaklığı kıskacına sokmaktır. ‘Minimalizm’in minimal devinimi 960’lardan beri sanat Plastik sanatlarda Pop Art’ın dünyasını sarmalayan bir öncülerinden Andy Warhol, akım minimalizm. YalBridget Riley, Red Gro?oms, Genız müzikte değil, plastik saorge Brecht, Robert Whitma natlarda, heykelde, mimaride, ve Jim Dine, minimal yöntemi şiirde, operada, her dalda egekendi alanlarında kullandılar. men oldu. Karmaşıklaşan saBriget Riley’nin çalışmaları nanat söylemlerine ve yaşam bisıl göz yanılsamasına dayanıçimlerine bir başkaldırı olarak yorsa, müzikte de Glass ve çağAmerika’da ortaya çıktı. Resdaşlarının çalışmaları kulak yasam Ad Reinhardt (19131967), nılsamasına dayanıyordu: Bi“Sanat olaraksanat olaraksarörnek renkli çubuklara bakınnat” kampanyasıyla, elden gelca bir süre sonra göz, onları hadiğince az araçtan yararlanma reket ediyor gibi alımladığı giyı öne sürdü. bi, birörnek müzik motifleri de Doğu sanatı üzerine uzun ça yinelendikçe, kulağa ilerliyor lışmalar yaptı ve yedi yıl hep gibi bir duygu veriyor. aynı boyda kare tuvaller kullaPhilip Glass (d. 1937) Juillinıp, tuval yüzeyini birbirinden ard Müzik Okulu’nda okumuş, zorlukla ayırt edilebilen siyah Paris’te Nadia Boulanger, Rarenk tabakalavi Şankar ve Alrına böldü. Böyta Rakha ile çalece minimalistlışmış. Hint mülerin malzemeziğinden esinyi ekonomik kullenmiş, son delanımına önayak rece üretken bir oldu. besteci. BaşlıMüzikte minica operaları aramalizm, 20. yüzsında Einsteyılın başından in Kumsalda beri Avrupa’da (1976), Satyagraegemen olan ha (1980), Akhkarmaşık teknaten (1984), niklere karGalileo Galilei şı bir tepki ola(2002), Apporak doğdu. Sümattox (2007) rekli yinelenen Briget Riley’nin bir resmi. sayılabilir. Senmüzik tümcesifoniler, koro yanin ya da kısa motifler içinde pıtları, akustik ve elektronik tonalite ve ritmin belli belirsiz, çalgıların birleşimi olan çalışağır ağır değişim geçirmesiymalar ve çok sayıda film müzidi. Aynı yıllarda Batılı besteciği bestelemiştir. ler esin kaynaklarını uzak coğGeçen hafta şef Gürer Aykal rafyalarda aramaya başlamışyönetimindeki BİFO’nun konulardı: Japonya, Bali, Endonezğu Philip Glass’ın minimal müya, Hindistan ve Afrika’nın özziği ve Labeque kardeşlerdi. gün çalgıları, makamları ve riZengin tınılarla bezenmiş bir timleriyle ilgilenip Batı müziği müzik dinledik. İzleyicinin de ne yeni deyişler getirdiler. Mi“yeni” müziğe böylesi ilgi duynimalist besteci, melodi, armoması çok ilginçti. Katia ve Mani, ritim ve biçim kaygısını bir rialle Labeque, yılların deneyiyana bırakıp tekdüze bir ormiyle, caz ve deneysel müzikletam ve büyülenmişçesine kenre eğilimleriyle Glass’ın kendidinden geçiren bir müzik yalerine adadığı “İki Piyano İçin ratmak peşine düşmüştü. Terry Konçerto”yu zengin tınılarla Riley (d. 1935), Steve Reich çaldılar. Orkestranın eşliği ve (d. 1936), Philip Glass (d. 1937) solistlerle söyleşisi çok özenve John Adams (d. 1947), mini liydi. İkinci yarıda Mozart’ın 16. yaş ürünü olan Divertimal müziğin yineleme özelliğini deneysel bir basamak olarak mentosu ve Mendelssohn’un 15. ürünü olan 1. Senfonisi kullanıp bu yoldan yine işlevvardı. Her iki yapıt da özenle sel armoniyi ve geleneksel toçalındı, keyifle dinlendi. Günalite yapısını canlandırmaya rer Aykal birinci senfoniler koyuldular. için şöyle der: “Orkestra şefi Glass’ın Akhnaten, Reich’ın olarak birinci senfonilere çok Çöl Müziği ve Adams’ın Nixon saygılı olmalısınız. Onlar besÇin’de adlı operaları, geniş kittecilerin ilk aşklarıdır!” lenin ilgisini uyandırdı. 1 Edebiyat dersleri ve değişim ALİ TURGAY KARAYEL Türk Dili ve Ed. Öğretmeni evgili Necatigil’in ‘Evler’ şiirindeki ‘‘evlerde nice nice cinayetler işlendi/ruhu bile duymadı insanların” dizelerini şöyle değiştireyim: ‘Sınıflarda nice nice cinayetler işlendi...’ Acaba biz edebiyat öğretmenleri bu eylemlerin neresindeyiz? Çoğumuz edebiyat derslerinde iyi olduğumuzu düşünüyoruz. Genellikle yaptığımız gibi başkalarıyla kendimizi kıyaslıyor ve haklı olduğumuz sonucuna varıyoruz. Aslında fırıncılar da ekmeği diğerlerinden daha iyi yaptığına inanıyor. “Pek çokları çıktıkları yol konusunda inatçıdır, pek azları erek konusunda...” Nietzsche böyle söylüyor. Oysa bu dersteki amaçları hepimiz kolaylıkla sıralayabiliriz: İnsanın anlama, sevme, düşünme, hayal kurma, eşduyum, merak etme vb. niteliklerini harekete geçirmelerini ve bunları da sözle ve yazıyla anlatabilmelerini sağlamak. S Çamur attığımızda izi her zaman kalmayabilir ama kitap okuttuğumuzda izi kalır. Sabahattin Ali’nin öyküsü Hasanboğuldu’yu ilk okuduğumuzda metnin hikâyesini kolaylıkla anlayabiliriz. Belki öyküyü okuduğumuz anda belki de yıllar sonra Alevi bir kadınla Sünni bir gencin aşkının, önyargıların ve ötekileştirmenin sonucunda büyük bir acıyla bittiğini kavrayabiliriz. Bu bize, yerleşik olan yanlış düşüncelere karşı bir duruşumuzun olması gerektiğini öğretebilir. reklerin aheste çekilerek sudaki ay ışığının (mehtabın) uyandırılmayacağına kendimizi inandırırız. Edebiyat için... Neler yapmadık ki. Kimse ölmedi belki ama hepimiz nutuk attık. Örneğin yüz yıldır çocuklara “kitap okuyun” dedik. Daha başka ne olsun değil mi? Ama hayır, isterse öğretmenler daha pek çok şey olabilir. Derslerde öğrencilerin de beğeneceği öyküleri, şiirleri, metinleri okuyarak onların kitapları sevmelerini, sınıflarda nitelikli zengin kitaplıklar oluşturarak da çok sayıda kitaba uygun koşullarda ulaşabilmesini sağlamak gerekir. Yine öğrencilerin okullarda yazarlarla, şairlerle buluşmasını gerçekleştirmeyi her öğretmen amaç edinmeli. Ayrıca edebiyatın kalbinin edebiyat dergilerinde attığı söylendiğine göre öğrencilerin nitelikli edebiyat dergilerini okumaları kendileri için çok yararlı olacaktır. Öykü, şiir, dene Sözcükleri sevmek İyi kitaplarla, iyi metinlerle okur ister istemez eşduyum yeteneğini kazanır. Hem ovalı Hasan oluruz hem Yörük Emine. Kuşkusuz kitap okumaktaki amaç eşduyum niteliğini edinmek değildir, bir şeyler öğrenmek de değildir. “Hava kurşun gibi ağır”dır ve biz bundan bir şey öğrenmeyiz belki ama bu dört sözcüğü severiz. Kü me, anı, günlük, mektup vs. yazmaları için de sınıfta çalışmalar yapmak, yazmaktan tat almalarına aracılık etmek. Öğrencilerin okudukları kitap; izledikleri film, tiyatro... Tanık oldukları toplumu derinden sarsan iş cinayetleri, kadın cinayetleri, çevre yıkımları vs. üzerine tartışmalar, münazaralar, söyleşiler gerçekleştirmek de özellikle edebiyat öğretmenlerinin üzerinde durması gereken konulardan olmalı. Bir edebiyat öğretmeni isterse tüm olumsuz koşullara karşın çevresindeki çoğu şeyi değiştirebilir, güzelleştirebilir. Üstelik elinde edebiyat gibi sanatın büyük bir gücü varken... T.C. KAYSERİ 1. (SULH HUKUK MAH.) SATIŞ MEMURLUĞU’NDAN TAŞINMAZIN AÇIK ARTIRMA İLANI 2015/16 SATIŞ Satılmasına karar verilen taşınmazın cinsi, niteliği, kıymeti, adedi, önemli özellikleri: TAŞINMAZIN Özellikleri: KAYSERİ ili, Kocasinan ilçesi, Sümer Mahallesi, 5085 Ada, 6 Parsel, 5. kat, 6 numaralı bağımsız bölüm şeklindeki taşınmaz Adresi: Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, Yeni Mahalle, 11. Cadde, 36. Sokak, Rüya Apt. N: 25 Kat: 5, D: 6’da bulunmaktadır. Yüzölçümü: 160.00 m2 (Brüt), 136.00 m2 (Net) İmar Durumu: Kocasinan Belediye Başkanlığı’nın cevabi yazısına göre satışa konu taşınmaz, 1/1000 ölçekli uygulama imar planı içerisinde olup, konut alanında kaldığı bildirilmiştir. Kıymeti: 170.000,00TL KDV Oranı: %1 Özellikleri: Dosyada mevcut bilirkişi raporuna göre “Satış konusu taşınmaz, Kayseri ili, Kocasinan ilçesi, Yeni Mahalle, 11. Cadde, 36. Sokak, Rüya Apt. N: 25 Kat: 5, D: 6’da bulunmaktadır, bu taşınmazin brüt alanı 160.00 m2 olup, net alanı 136.00 m2 alanlıdır, taşınmazın doğubatı ve güney olmak üzere 3 cephesi bulunmaktadır, taşınmaz 3 oda, 1 salon, mutfak, banyo ve lavabo ve tuvaletten oluşmaktadır, iki balkonludur, taşınmazın salon ve odalarının yer döşemesi laminant ahşap parke, antre ve ıslak hacimler yer döşemesi seramik kaplama, banyo ve lavabo ile WC duvarları tavana kadar fayans kaplama, tavanları PVC ters tavanlıdır, banyo içerisinde duşakabin bulunmaktadır, kaloriferli ve asansörlü bu yapı doğalgaz kombi ile ısıtılmaktadır, taşınmazın bulunduğu bina yaklaşık 34 yıllık bir yapıdır.” denilmektedir. 1. Satış Günü: 25/12/2015 günü 10:0010:10 arası 2. Satış Günü: 25/01/2016 günü 10:0010:10 arası Satış Yeri: KAYSERİ ADLİYESİ, KAYSERİ 1. SULH HUKUK MAH. DURUŞMA SALONU SATIŞ ŞARTLARI: 1Yukarıda tapu kaydı, genel özellikleri ve kıymeti belirtilen taşınmazların ihaleleri yukarıda belirtilen tarih ve saat aralığında, Kayseri Adliyesi, 1. Sulh Hukuk Mahkemesi Duruşma Salonu’nda yapılacak olup, 1. ihale günü tahmin edilen kıymetin %50’sini ve rüçhanlı alacaklılar varsa alacakları mecmuunu ve satış masraflarını geçmek şartı ile ihale olunur. Böyle bir bedelle alıcı çıkmazsa taşınmaz en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak şartıyla 25/01/2016 tarihinde ve saatinde taşınmaz ilanda gösterilen müddet sonunda en çok arttırana ihale edilecektir. Şu kadar ki; artırma bedelinin malın tahmin edilen kıymetinin %50’sini bulması ve satış isteyenin alacağına rüçhanı olan “Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de” alacakların toplamından fazla olması ve bundan başka paraya çevirme ve paylaştırma masraflarını geçmesi lazımdır. Böyle fazla bedelle alıcı çıkmazsa satış talebi düşecektir. Açık artırmaya elektronik ortamda teklif verme yoluyla başlanır. Elektronik ortamda teklif verme, birinci ihale tarihinden yirmi gün önce başlar, ihalenin tamamlanacağı günden önceki gün sonunda sona erer; ikinci ihalede ise elektronik ortamda teklif verme birinci ihaleden sonraki beşinci gün başlar, ikinci ihalenin tamamlanacağı 25/01/2016 tarihinden önceki gün sonunda sona erer. Elektronik ortamda verilecek teklifler malın muhammen kıymetinin yüzde ellisinden az olamaz; teklif vermeden önce, ihaleye çıkarılan malın muhammen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde teminat gösterilmesi zorunludur. Elektronik ortamda teklif verecekler için Adalet Bakanlığı Resmi İnternet Sitesinde mevcut esatış portalı üzerinden Sataş Memurluğumuz birim kodu olarak (Birim kodu: 1032682) esas alınması ve mutlaka memurluğumuzun 2015/16 Satış dosya numarasının belirtilmesi gerekmektedir. 2 Artırmaya iştirak edeceklerin taşınmazın tahmin edilen kıymetinin yüzde yirmisi nispetinde pey akçesi veya milli bir bankanın teminat mektubunu tevdi etmeleri, elektronik ortamda teklif vererek artırmaya katılacaklarda yine teminat göstermesi gerekmektedir. (İİK. Md. 124/3) İhaleye fiziken iştirak edecek veya teklifte bulunacak gerçek veya tüzel kişiler teminat bedelini ihaleye katılımdan önce işbu dosya adına Kayseri 1. Sulh Mahkemesi’nce açılmış bulunan Kayseri Vakıfbank Merkez Şubesi (Şube Kodu: 033) nezdindeki TR65 000 1500 1580 0730 0764 979 IBAN numaralı hesaba katılımcı tarafından T.C. kimlik veya vergi numaraları yazılı vaziyette yatırılmış olması ve banka dekontunun aslının ibraz edilmiş olması gerekmektedir. Sadece elektronik ortamda teklif verecek gerçek veya tüzel kişiler ise teminat bedellerini yine Adalet Bakanlığı Resmi İnternet Sitesinde mevcut esatış portalı üzerinden tanımlanmış bulunan hesaba yine elektronik ortamda yatıracaklardır. Banka hesabına yatırılan teminat bedellerinin iadesi yine banka hesabı üzerinden yatıran kişinin hesabına yapılacaktır. Bu gayrimenkul üzerinde hakkı olan alacaklının iştiraki halinde alacağı mezkur nispet raddesinde ise İİK. Md. 124/4 gereğince ayrıca, pey akçesi veya teminat aranmaz. Satış peşin para iledir. Alıcı istediğinde 10 günü geçmemek üzere mehil verilebilir. KDV, damga vergisi, tapualım harcı gayrimenkulün tahliye ve teslim masrafları ile yasalarca alıcıya yüklenen her tür lü vergi ve giderler alıcıya aittir. Yukarıda yazılı taviz bedeli, tellaliye, tapu satım harcı ye taşınmazın aynından doğan birikmiş vergiler satış bedelinden ödenir. (Vergi, harç oran ve cinslerinde yasal değişiklik yapılması halinde ilgili mevzuat uygulanacaktır.) 3 İpotek sahibi alacaklılarla diğer ilgililerin (*) bu gayrimenkul üzerindeki haklarını özellikle faiz ve giderlere dair olan iddialarını dayanağı belgeler ile (15) gün içinde dairemize bildirmeleri lazımdır; aksi takdirde hakları tapu sicili ile sabit olmadıkça paylaşmadan hariç bırakılacaktır. 4 Satış bedeli hemen veya verilen mühlet içinde ödenmezse İcra ve İflas Kanunu’nun 133’üncü maddesi gereğince ihale feshedilir. İhaleye katılıp daha sonra ihale bedelini yatırmamak sureti ile ihalenin feshine sebep olan tüm alıcılar ve kefilleri teklif ettikleri bedel ile son ihale bedeli arasındaki farktan ve diğer zararlardan ve ayrıca temerrüt faizinden müteselsilen mesul olacaklardır. İhale farkı ve temerrüt faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairemizce tahsil olunacak, bu fark, varsa öncelikle teminat bedelinden alınacaktır. 5 Şartname, ilan tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairede açık olup gideri verildiği takdirde isteyen alıcıya bir örneği gönderilebilir. İşbu ilan tapu kayıtlarında adresleri bulunmayan bütün ilgililere tebliğ yerine geçer. 6 Satışı iştirak edenlerin şartnameyi görmüş ve münderecatını kabul etmiş, taşınmazla ilgili dosyada mevcut her türlü bilgi ve belgeyi görmüş okumuş biliyor sayılacakları, Ayrıca yabancı uyruklu gerçek kişiler ile yabancı ülkelerde kendi ülkelerinin kanunlarına, göre kurulan tüzel kişiliğe sahip ticaret şirketlerinin gayrimenkul hukuku ile ilgili hakları için 2644 sayılı tapu kanunu hükümleri saklı tutulduğunun bilinerek ihale öncesi ilgililerinin kendi durumlarını bu yasa çerçevesinde değerlendirerek lüzumlu bilgi ve belgeleri temin ettikten sonra ihaleye katılmaları gerektiği, ihale yapılmış olsa dahi bu yasaya aykırılık tespiti halinde her türlü yasal sorumluluk alıcı veya alıcılara ait olacaktır. Başkaca bilgi almak isteyenlerin 2015/16 Satış sayılı dosya numarasıyla memurluğumuza başvurmaları ilan olunur. 10/11/2015 (İİK m.126) (*) İlgililer tabirine irtifak hakkı sahipleri de dahildir. *: Bu örnek, bu Yönetmelikten önceki uygulamada kullanılan örnek 64’e karşılık gelmektedir. (Basın:188785) C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle