28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 13 Ekim 2015 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 4 efik Durbaş’ın “Çırak”ı, “Ölüm hep bana mı düşer usta” diye sormuştu ya... Cevabı, “Evet” bu sorunun... Bir bakın kitlesel katliamlar tarihimize... Gidebildiğiniz kadar geri gidin. Dersim’i hatırlayın ve Madımak’ı... “Kanlı Pazar”ı düşünün; 16 Mart’ı, 1 Mayıs’ı, 67 Eylül’ü... Malatya’yı, Çorum’u, Maraş’ı... Gazi Mahallesi’ni... Ümraniye’yi, Bahçelievler’i, Piyangotepe’yi... Sinagog’u, Zirve Yayınevi’ni... Bayrampaşa’yı... Roboski’yi... Suruç’u... Ankara’yı... HHH Acıları yarıştırmayacağız; ama gerçeği de haykıracağız: On yıllardır mağdur edebiyatı yapanlardan hiçbirine yönelik bir kitlesel saldırı yok bunla R Sorunun özü aferler, büyük başarılar kadar felaketler, büyük kayıplar da ulusları, toplumları birbirine kenetleyici, birleştirici rol oynarlar. Sübjektivist ulus kavramının kuramcılarından Ernest Renan, ünlü 11 Mart 1882 Sorbonne konferansında bu gerçeği vurguluyor ve sonra da konuşmasının bir yerinde şunları söylüyordu: Görülüyor ki, günümüzde İtalya’da her bozgun işlerin daha düzelmesine yardım ederken Türkiye’de (Osmanlı’yı kastediyor) her zafer Türkiye’nin kaybına oluyor. Renan, bu olguyu şu gerekçeye dayandırıyor: “Çünkü İtalya bir ulustur ve Türkiye ise, küçük Asya’nın dışında ulus değildir. Her olaydan sonra, İtalya biraz daha uluslaşırken Türkiye’de Türkler, Slavlar, Rumlar, Ermeniler, Kürtler, başlangıçtaki kadar birbirlerinden uzaktırlar.” Renan’ın ulusçuluğunun etnik kökene dayanmadığını söyler, Türk sözcüğüyle Osmanlı’yı kastettiğini vurgularken, tanısındaki isabete parmak ısırmamak mümkün değil. 1881’den bu yana köprülerin altından çok sular aktı. Kavramlar, kurumlar değişti. Osmanlı bitti. Küçük Asya ile sınırlı Türkiye Cumhuriyeti onun yerine geldi. Ama işin özü değişmedi. Toplumları güçlü kılan, onları sağlam birer varlık haline getiren, bir arada yaşama konusundaki toplumsal mutabakat idi. HHH Değişen koşullar kurumları, duyguları da değiştiriyor, toplum ile birlikte mutabakatın şartları da gelişiyordu. Artık, “bayrağı bayrak yapan al kandır/ toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” safhası geride kalmış, onun yerini “bayrağı bayrak yapan mutabakattır/ toprak üstünde özgür rızasıyla yaşayanlar varsa vatandır” almıştı. Ancak, gelinen bu aşmanın sarsıntısız, acısız yaşama geçmesi için geçerli toplumsal mutabakatın onsuz olmazı, özgürlükçü, eşitlikçi bir demokrasinin yürürlüğe konması gerekmekteydi. Ernest Renan’ın anlattığı 19. yüzyıl sonu Türkiye’si (Osmanlı) geride kalmıştı, ama 21. yüzyılın başı Türkiye’sinin üzerinde yer aldığı Anadolu da bir kavimler, inançlar, kültürler mozaiğiydi. Bu çokluğun ahenkli bir beraberlik oluşturabilmesi için, ötekileştiricilikten özenle kaçınan, kucaklayıcı, çoğulcu, özgürlükçü bir düzen ile toplumsal mutabakatın sürekli yenilenmesini sağlayıcı bir ortam oluşturmak gerekirdi. HHH Olması gereken bu, ama olan bu değil. Olan nedir? Olan, uzunca süredir, ötekileştirici, baskıcı, komplocu, zalim, bölücü, “bir tek ben bilirim”ci bir gücün devletin bütün erklerini teslim almış olduğu bir düzendir. Bu düzenin egemeni, birleştiricilikten değil, bölücülükten güç alır. Dinsel, mezhepsel bölücülük kadar, etnik bölücülük de mubahtır onun için, duruma göre hangisi işine gelirse, onu kullanır. Düzenin efendisi mutabakattan değil, zıtlıktan, özgürlükten değil sinmişlikten medet umar. Bu politika, her türlü bölücü, parçalayıcı girişimi kolaylaştırır, hatta bir anlamda, o kendisi başka bölücüye, parçalayıcıya, sindiriciye gerek bile bırakmaz. Bölücülük, parçalayıcılık konusunda en dehşet verici terör bile yanında yaya kalır. Terör de, o da, emellerine bölerek, parçalayarak, toplumu birbirine düşürerek ve de sindirerek ulaşırlar. 10.10.2015’te Ankara’da patlak veren en büyük tehlike buydu işte. #Katili tanıyoruz rın içinde... Katledilenler hep, emekten, eşitlikten, adaletten, barıştan yana olanlar... Elbette çatışma ortamında her saftan ölenler oldu; PKK, masum köylüleri de vurdu; ama demokrasiye, özgürlüğe inanmış birinin, bombayla karşıt görüşten masumların arasına dalıp pimi çektiği, onları bir otelde kıstırıp ateşe verdiği, Maraş’taki, Çorum’daki gibi çoluk çocuğu katlettiği görülmedi. HHH Öyleyse sormak hakkımız değil mi: Hangi zihniyetti Dersim’i, Z Uludere’yi yerle bir eden? Kimler, hangi kamplarda yetiştirdi Bahçelievler katillerini? İstihbarat teşkilatı sonra hangi pis işlerde kullandı tetikçileri? Devlet neden Madımak’takilerin yardımına gitmedi, katliamı seyretti? Niçin Suruç dosyasını rafa kaldırıp Ankara katliamına yol verdi? Niye eli kanlı IŞİD militanlarını yıllarca eğitti, barındırdı, silahlandırdı, baş tacı etti? HHH Bugün bombacı bulunmadan “İşin içinde devlet vardır” diyorsak, bu sicili bilerek söylüyoruz. Ondan işte, ne zaman bir barış yürüyüşünde bomba patlasa, ne zaman özgürlük şarkıları söyleyen bir canımıza kıyılsa, ne zaman “Katliamın faili meçhul” deseler, korkunç bir cinayetin şahidi gibi, yazıyoruz beynimize, pankartımıza, manşetimize: “Katili tanıyoruz” diye... KILIÇDAROĞLU’NA ÖvGü ankaya vardı eskiden... Orada oturanlar, sevelim, sevmeyelim sadece devleti değil, ülkenin birliğini de temsil ederdi. Bir kriz olduğunda liderleri buluşturur, “Ülke sahipsiz değil” mesajı verirlerdi. Öfkelendiğimiz Demirel bile cumhurbaşkanlığında bu rolü benimseyebildi. Ne zaman ki Çankaya taşındı; ne zaman ki Cumhurbaşkanı, halkı sakinleştirmek, birleştirmek şöyle dursun, tersine bölen, ayrıştıran, kutuplaştıran isim oldu; ne zaman ki Başbakan, ulusa taziye ilanı verirken bile ayrımcılık yapıp halkın en azından yarısını Ç görmezden geldi; ulus, sahipsiz olduğunu anladı, ipi kopmuş bir tespihin taneleri gibi dağıldı. En çok böyle dönemlerde sağduyunun sesine ihtiyaç vardır. İç savaş tehlikesine karşı kendini ortaya koyan, hoyratlığın karşısına hoyratlıkla değil vicdanla çıkan, bütünleştiren, yatıştıran, kucaklayan bir olgunluk aranır. Kimi olaylar karşısındaki tutumunu eleştirdiğimiz Kemal Kılıçdaroğlu’nun hakkını teslim etmek zamanı şimdi... Bu fırtınalı günlerde sağduyusuyla, yokluğunu hissettiğimiz, özlediğimiz devlet adamı profilini çizdiği için... Teşekkürler. Teröre karşı ortak tavır için harekete geçen Kılıçdaroğlu’ndan kritik karar: Saray’a bile giderim FIRAT KOZOK eröre karşı ortak tavır çağrısı üzerine Başbakan Ahmet Davutoğlu ile görüşen, ardından da MHP lideri Devlet Bahçeli ile HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş’tan randevu isteyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na Bahçeli’den olumsuz yanıt geldi. Bahçeli, “zamanlamanın uygun olmadığı” gerekçesiyle randevu talebini geri çevirdi. HDP cephesinden ise CHP’nin talebine tarih verilmese de olumlu yanıt geldi. Edinilen bilgilere göre Demirtaş, “Karşılıklı programlarımız uygun olursa görüşmekten memnun olurum. Ancak her ikimiz de cenaze törenlerine katılıyoruz” mesajını CHP’ye iletti. CHP’ye göre Kılıçdaroğlu’nun “Üç siyasi partiyle görüşebilen tek parti biziz” söylemi çerçevesinde attığı adımlar, toplumda oluşan korku ve güvensizlik ortamının kaldırılması için önemli bir etken olacaktı. Liderlere, “Terör sorunu kontrol edilebilecek bir T Hakan Fidan’a veto DavutoğluKılıçdaroğlu görüşmesindeki brifing tartışılıyor Davutoğlu ile yaptığı 1.5 saatlik görüşmede, Ankara’daki katliam çerçevesinde Başbakan’a 14 soru yönelten CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, olayla ilgili istihbarat ve güvenlik zafiyeti tartışmalarını gündeme getirdi. Cumhuriyet’in edindiği bilgilere göre, Davutoğlu bunun üzerine MİT ve Emniyet İstihbarat’ın bir brifing sunabileceğini ifade etti. Ancak Kılıçdaroğlu’nun MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a “istihbarat zafiyetini” gerekçe göstererek itiraz ettiği iddia ediliyor. CHP lideri, görüşme sonrasında düzenlediği basın toplantısında konuyla ilgili bir soru üzerine Fidan’ın Genelkurmay’daki bir başka toplantı nedeniyle görüşmeye katılmadığını açıklamıştı. Ensar El Şeria mı? Cumhuriyet gazetesi, 1 Ekim 2015 Kılıçdaroğlu ile Davutoğlu’nun görüşmesinde saldırıyı düzenleyen örgüt konusunda da ilk bilgiler masaya yatırılmıştı. Davutoğlu saldırının failinin “IŞİD ya da IŞİD’e yakın bir örgüt” olduğu yönündeki ilk izlenimlerini CHP liderine aktarmıştı. Kılıçdaroğlu ise görüşme sonrasında “örgüt ismi verilmedi” demişti. Saldırıyı hangi örgütün gerçekleştirdiği yönündeki çalışmalar sürüyor ancak, Ankara kulislerinde bazı örgüt isimleri de konuşuluyor. O örgütlerden biri de Libya ve Tunus’ta aktif olan Ensar el Şeria. Ancak Ankara’daki detaylı incelemelerden henüz somut bir bilgiye ulaşılamadı. KILIÇDAROĞLU AÇIKLADI O mesajı doğruladı HP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 7 Haziran seçimleri öncesinde, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisine “Ailemi karıştırmayın” mesajı ilettiğini doğruladı. Kılıçdaroğlu, “Değişik kanallardan buna benzer talepler iletildi. Ama biz bunları ciddiye almadık. Biz hukukun üstünlüğüne inanıyoruz. Eğer üstünlerin hukuku olursa Türkiye bu hale gelir” açıklamasını yaptı. Halk Tv’de Uğur Dündar’ın sorularını yanıtlayan Kılıçdaroğlu, Ankara katliamında İçişleri Bakanı Selami Altınok’un sorumlu olduğunu, bakanın istifa etmemesi durumunda sorumlunun Davutoğlu olduğunu söyledi. CHP lideri, saldırıda yaşamını yitirenlerin şehit sayılması için Meclis açıldığında yasa tekifi vereceklerini dile getirdi. Kılıçdaroğlu, “MİT’in bir bölümü sadece ve sadece AKP için çalışıyorsa, bundan daha kötü bir şey olamaz. Erdoğan’a mektup yolladım, Suriye politikanız yanlıştır dedim. Siz bu işleri bilmezsiniz dediler. Şimdi ABD’liler geldi, Ruslar geldi. Yakında Çin de gelecek” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet C noktadadır. Atılacak adımlarla halka korkuları yenilip güven telkini yapılabilir” mesajını vermek isteyen CHP lideri, iki lidere de “2 Kasım’dan itibaren yaşananların son bulacağı, hesapların sorulacağı bir noktaya ulaşacağımız mesajını verelim” diyecekti. Kılıçdaroğlu’na koalisyon görüşmeleri sırasında en sık sorulardan birisi “Hükümeti kurma görevini almak için bile gitmez misiniz?” sorusu olmuştu. CHP lideri ise “zorunlu olmadıkça” Saray’a gitmeyeceğini söylemişti. Edinilen bilgilere göre Kılıçdaroğlu, yakın kurmaylarına “Bu konuda eğer Erdoğan bir liderler zirvesi düzenlerse Saray’a gidebilirim” mesajını verdi. Salon toplantıları Saldırının ardından 3 günlük seçim çalışmalarını iptal eden Kılıçdaroğlu’nun bugün Konya’da düzenleyeceği miting de iptal oldu. Gerek güvenlik, gerekse siyasi mesajlar konusunda alanlardaki isteksizlik gerekçesiyle miting programlarını yeniden gözden geçiren CHP, bundan sonraki seçim çalışmalarını sürdürecek. Ancak, sivil toplum kuruluşlarıyla yapılacak salon toplantıları biraz daha öne çıkacak. l ANKARA Rusya geldi, Çin de gelir Charlie Hebdo davası ertelendi Fransız mizah dergisi Charlie Hebdo’nun 12 çizerinin katledilmesinin ardından çıkan özel sayısının kapağını dayanışma için köşelerinde yer verdikleri için 6 yıla kadar hapisleri istenen gazetemiz yazarları Hikmet Çetinkaya ve Ceyda Karan’ın yargılandığı davanın görülmesine İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dün devam edildi. Duruşmayı mahkemenin hâkimi Abdurrahman Orkun Dağ rahatsız olduğu için nöbetçi atanan hâkim yönetti. Çetinkaya va Karan da bu durumu ve Ankara’daki terör saldırısı nedeniyle mesleki yoğunluk yaşadıklarını belirterek duruşmaya katılmadı. Duruşma ertelendi. ‘Bombacı listesi var, eylem yapmadan tutuklayamayız’ BAŞBAKAn DAvuTOğlu, BiR ismE çOK yAKlAŞIlDIğInI AçIKlADI aşbakan Ahmet Davutoğlu, Ankara katliamı ile ilgili olarak “İlk andan itibaren DEAŞ’ı birinci öncelik olarak aldık” dedi. NTV’nin sorularını yanıtlayan Davutoğlu’nun “Hukukla davranmak durumundayız. Birisi eylem hazırlığı içinde, bunu gerçek bir eyleme dönüştürmedikçe elinizde o eyleme dair veri olmadıkça tutuklayamazsınız. Türkiye sebepsiz yere insanların tutuklandığı bir yer değil. Türkiye’de intihar eylemi yapabilecek kişilerin listesi dahi var. Öyle bir eylemi gerçekleştirebilme Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Ahmet Davutoğlu’nu Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda kabul etti. CHP, HDP ile yan yana yürüdü SELDA GÜNEYSU BAHÇELİ’NİN RET GEREKÇESİ: Sedat Peker’den çark l İSTANBUL / Cumhuriyet B Rize’de geçen cuma günü “teröre tepki” mitingi düzenleyerek, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a destek isteyen suç örgütü lideri Sedat Peker, “Allah göstermesin eğer ki bir gün güvenlik güçlerimiz yorgun düşerse ve yetersiz kalırsa vatandaşımızın kendini koruma hakkı doğduğu zaman, adeta dünyanın şah damarları kesilmiş gibi onların oluk oluk kanlarını akıtacağız” demişti. Peker, tepki çeken sözleriyle ilgili dün açıklama yaptı, “Ankara’da barış eylemine karşı yapılan dünyadaki en hain saldırılardan biri olan bombalı saldırıyı, bildiğim tüm kötü kelimelerle lanetliyorum. Yaptığım konuşmanın bir bölümünü bu olayı kastediyormuşum gibi sosyal medyada kullanan zavallılara gerçekten acıyorum” ifadelerini kullandı. l Yurt Haberleri anına kadar hukuk devleti olarak sebepsiz yere birini alıp tutamazsınız” sözleri sosyal medyada eleştirildi. Davutoğlu’nun açıklamaları şöyle: DEAŞ birinci öncelik: PKK’nın Kuzey Irak’ta ‘ölümsüzler’ adı verdikleri timleri hazırladıklarını, DHKPC’nin Kandil’de eğitilen birtakım militanları olduğunu biliyoruz. İlk andan itibaren DEAŞ’ı birinci öncelik olarak aldık ve araştırılıyor. Detay veremem. İki ilde yakaladık: 34 gün önce İstanbul’da bir canlı bomba pazarlığı içinde olan bir timin birinin yakalan dığını kimse bilmiyor. Yine birkaç gün önce Ankara’da bir üst düzey bürokrasi, saldırı anlamında, böyle bir canlı bomba türü eylemin gece yakalanarak durdurulduğunu kimse bilmiyor. Bir isme çok yaklaşıldı: Canlı bomba olduğu kesin. DNA testi yapılıyor. İki canlı bombanın profilinin, yani nasıl o meydana gelmiş olabilecekleriyle veya bombayı nasıl takmış olabilecekleriyle ilgili tespite de ulaşıldı. Bir isme çok yaklaşıldı. O isim bir örgüte işaret ediyor. Kılıçdaroğlu’na yakıştıramadım: Bir mahremiyet içinde, kamuoyu ile paylaşmadığım konular, iki failin erkek olduğu burada kalsın diyerek söylediğim hususlardı. Başbakanlık açıklama metnini gösterdim. Bir deklarasyon yapalım, dedim. Hayır, dedi. (Sedat Peker’in mitingi) AK Parti’yle, hükümetle alakası yok. Orada soru olarak gündeme getiriliyor. Ama dışarıda öyle bir açıklama yaptı ki yakıştıramadım kendisine. Bahçeli gelseydi de...: ‘Efendim, zafiyet göstermiş hükümet.’ gelseydi de zafiyeti göstermeseydi hükümet. l ANKARA / Cumhuriyet “Hayırcı” tutumu siyasi rakipleri tarafından sıkça eleştirilen MHP lideri Devlet Bahçeli’den bir “ret” yanıtı da dün teröre karşı ortak tavır için kendisiyle görüşmek isteyen CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu geldi. MHP kulislerinde Bahçeli’nin “teröre karşı ortak tavır” için diyalog kurmaması ile ilgili şu değerlendirmeler yapılıyor: üçlü ittifak algısı: Kılıçdaroğlu’nun Selahattin Demirtaş ile birlikte Bahçeli’ye çağrı yapması kamuoyunda “üçlü ittifak kuruldu” algısı oluşturabilir ve AKP bu durumu kullanabilir. Bahçeli’ye böyle bir görüşme talebinde bulunması anlamsız ve çözüm getirmez. HDP özentisi: CHP, son dönemde çözüm süreci konusunda HDP ile yan yana görüntü sergiledi. Başta Sezgin Tanrıkulu olmak üzere parti içinde çok sayıda “HDP özentisi” milletvekilleri var, CHP de çözüm konusunda kafa karışıklığı var. MHP “sürecin derhal bitirilmesi” görüşünde. Gerçekçi politika: MHP’nin terör konusunda yaptığı uyarılar hiçbir lider tarafından dikkate alınmadı. Gelinen noktada MHP haklı çıktı. MHP’nin görüşmeme tavrı tamamen gerçekçi politika. l ANKARA C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle