Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Salı 13 Ekim 2015 haber EDİTÖR: CAN DOKER TASARIM: İLKNUR FİLİZ 12 13 Batı Türkiye’yi endişeyle izliyor eçimlerden sonra Türkiye’de düğmeye basarcasına ortaya çıkan ve Ankara’daki katliam ile doruğa erişen kanlı karmaşa ortamı Batı’da da endişeyle izleniyor. Diplomatlar nezdindeki yoklamalar bunu açıkça gösteriyor. Normal koşullarda Batı, Türkiye’de yaşanan fakat kendisini doğrudan etkilemeyen olumsuz gelişmeleri klinik bir mesafeden seyretmeyi tercih eder. Ancak günümüzdeki koşulları “normal” saymak mümkün değil. Giderek istikrarsızlaşan bir Türkiye’den etrafa yayılacak olumsuzluklar kendilerini ciddi şekilde düşündürüyor. Ağırlıklı olarak da Türkiye üzerinden yansıyan Suriye kaynaklı sorunlardan kaygı duyuyorlar. Mülteci krizi Batı’nın en önemli gündem maddelerinden biri haline geldi. Türkiye’yi geçit olarak kullanıp IŞİD’e katılan Müslüman kökenli Avrupa vatandaşlarının, yine Türkiye üzerinden Avrupa’ya dönüp kanlı eylemler gerçekleştirmeleri olasılığı da Batı’nın gündeminde baş sıralarda yer alıyor. Ankara’da cumartesi günü barışseverlere karşı gerçekleştirilen katliam ise bu endişeyi daha da arttırdı. Bu nedenle, Türkiye’de bazılarının bu konudaki iddialı çıkışlarına rağmen, ABD ve Avrupa Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak peşinde değil şu anda. Tam aksine kendi sınırlarını kontrol edebilen, radikal İslami teröre karşı etkin mücadele veren ve mültecilerin Türkiye’de kalmasını da kolaylaştıracak olan istikrarlı ekonomik büyüme sürecine dönmüş olan bir Türkiye’yi görmek istiyorlar. Tekrar söylemek gerekiyorsa bunu kendi çıkarları için istiyorlar. Burada garipsenecek bir durum da yok. Ülkeler sonuçta önce kendi çıkarlarını düşünürler. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Kırmızı Halı” ile karşılandığı Brüksel ziyareti de bu açıdan dikkat çekti. Avrupalılar, Erdoğan’ın otoriter eğilimlerini, “Birinci Adam” olma sevdasını, başta özgür basın olmak üzere, demokrasinin olmazsa olmaz koşullarına karşı açtığı savaşı tabii ki unutmuş değiller. Ancak Suriye kaynaklı olumsuz koşullar bu ülke ile sınırdaş olan Türkiye’nin kendileri için önemini artırdı. Bunu Batı basınında son dönemde “Avrupa Erdoğan’a muhtaç” başlıkları ile çıkan haber analizlerde de görüyoruz. Almanya Başbakanı Angela Merkel’in tam bu sırada Türkiye’ye beklenmedik bir ziyaret yapacak olması da bu açıdan manidar. Erdoğan’ın, Brüksel’den sonra geçtiği Tokyo dönüşünde gazetecilere, AB’de Türkiye’ye karşı yeni ve daha olumlu bir havanın estiğini söylemesi de aynı şekilde manidar tabii. Erdoğan bunu kendi başarısıymış gibi göstermek isteyebilir, fakat asıl nedenlerini yukarda belirttik. Özetle, Erdoğan’a böyle konuşma olanağını sağlayan küresel ve bölgesel konjonktürdür. Her zaman sözünü ettiğimiz uluslararası ilişkilerdeki “reel politika” olgusu burada kendisini tekrar gösteriyor. Türkiye’nin önemi Erdoğan’dan değil, haritadaki stratejik konumdan kaynaklanıyor. Bu konum aynı zamanda Ankara’yı sahadaki gerçeklerle yüzleşmeye doğru itiyor. Erdoğan ve AKP ise kontrol edemedikleri bu dinamiğe karşı yine de direniyorlar. Fakat İslami odaklı ideolojik hesapları çoktan çöktü. Ankara’nın şimdi NATO’ya ve AB’ye dayanma ihtiyacını duyması bile bunu kanıtlıyor. Burada önemli olan ona buna dayanmaktan ziyade, uzun süreli stratejik ortaklarınızın kimlerin olduğunu hatırlayarak kendileriyle Türkiye’nin çıkarlarına hizmet edecek ilişkileri bilinçli olarak geliştirmektir. Özetle, geleneksel dış politika anlayışına dönüp bunu günün ihtiyaçlarıyla uyumlu hale getirmekten söz ediyoruz. Yoksa iş böyle giderse, Türkiye’yi sonunda, zorunluluk karşısında şimdi aniden hatırlanan NATO üyeliği veya AB perspektifi de kurtaramayacak. Ortaya çıkacak olan ise, çağdaşlıkla ilgisi olmayan ve yerine göre Irak, Suriye, Afganistan veya Pakistan’ı andıran kaotik bir ülke olacaktır. Batı da bunu gördüğü için Türkiye’deki gelişmeleri endişeyle izliyor. S Torunuyla gömüldü Cumartesi annesi 70 yaşındaki Meryem Bulut’un cenazesi, memleketi Batman’da vasiyeti gereği, geçen yıl Kobane’de ölen torunu 20 yaşındaki Onur Polat’ın yanında toprağa verildi. Bulut’un cenazesini kadınlar taşıdı. Cenaze töreninde Kürtçe ağıtlar yakıldı. Türkiye karanfillerini toprağa verdi Barış için düzenlenen mitingde hayatını kaybeden katliamın Cenazelerde kurbanların aileleri ve yakınları Erdoğan ve kurbanları Türkiye’nin dört bir yanında gözyaşlarıyla uğurlandı hükümet karşıtı sloganlar attı. Bakanlar protesto edildi Bakanlara İstanbul A A şehitlerini KATil uğurladı TEPKiSi SElAHATTiN GÖKATAlAY DAMlA YUR/HAZAl OCAK Ankara’daki katliamda babası İbrahim Atılgan ile birlike yaşamını yitiren 9 yaşındaki Muhammet Veysel Atılgan için okulunda anma töreni düzenlendi. Öğretmeni Sabahat Yıldırım, Veysel için yazdığı mektupta “Şimdi söyle güzel gözlü çocuğum nasıl anlatayım arkadaşlarına barışın anlamını?” yazdı. Barışı nasıl anlatacağım? Ankara’da katliamında yaşamını yitiren Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) üyeleri Ali Kitapçı ile İdil Güneyi, son yolculuklarına uğurlandı. Ali Kitapçı’nın oğlu Artun Siyah Kitapçı, babasının tabutuna sarılarak, “Seni seviyorum baba...” sözleriyle veda etti. 10 Eş ve oğulun en zor günü Çocuklarından son görev Kemal Tayfun Benol’un cenazesi, İstanbul’da defnedildi. Üsküdar’daki Şakirin Camisi’ndeki cenaze törenine, Benol’un eşi Gülderen, çocukları Deniz ve Özgür Benol’un yanı sıra, yakınları, Kadıköy Belediye Başkanı Aykurt Nuhoğlu, EğitimSen İstanbul 2 Nolu Şube üyeleri ve vatandaşlar katıldı. NECATİ SAVAŞ Hesap verecekler! nkara’da barış için düzenlenen mitinge yönelik bombalı saldırıda yaşamını yitiren CHP Gençlik Kolları üyeleri Gözde Aslan, Gülbahar Aydeniz, Sezen Vural, Onur Tan ve kuzeni Umut Tan için dün Malatya’da cenaze töreni düzenlendi. Şehir Mezarlığı’ndaki cenaze törenine CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, TBMM Başkanı İsmet Yılmaz, Malatya Valisi Süleyman Kamçı, 2. Ordu Komutanı Orgeneral Adem Huduti, CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, Saadet Partisi Genel Başkan Yardımcısı Yaşar Canbay, AKP Malatya Milletvekilleri Öznur Çalık ve Nurettin Yaşar, Malatya Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Çakır ve vatandaşlar katıldı. Törene katılanlar TBMM Başkanı İsmet Yılmaz ve AKP milletvekillerine tepki göstererek, “ Katiller dışarı”, “400 milletvekili için daha kaç genç gidecek,” “AKP halka hesap verecek” sloganları attı. Güvenlik güçleri, izdihamı güçlükle önlerken, CHP’liler ailelerin isteği üzerine slogan atılmaması için anons yaptı. ‘Mezarda da yalnız değil’ HAKAN DiRiK/EMRE DÖKER Kılıçdaroğlu, katıldığı cenazede kurbanların yakınlarına taziyede bulundu. nkara katliamında yaşamını yitiren iki kadın, İzmir Karşıyaka’daki Soğukkuyu Mezarlığı’nda “bir barış anıtı gibi” yan yana yatıyor. Biri HDP Karşıyaka ilçe yöneticisi Ayşe Deniz, diğeri Halkevleri üyesi Berna Koç. Mezarda birliktelik daha çok Berna Koç için anlamlı. Çünkü o ömür boyunca “yalnız” yaşadı. Daha çocuk yaşlarda anne ve babasını yitirmesiyle başladı onun yalnızlığı. Yurtlarda büyümüş. Ta ki Suruç katliamının haberini alana kadar. Gencecik insanların katledilmesini içine sindiremedi, protesto için alanlara çıktı. Ancak polis “rutin uygulamasını” yaptı ve ölümleri protesto edenlerin üzerine yürüdü. O da gözaltına alınanlar arasındaydı. Artık yalnız değildi, birlikte ceza çektiği Halkevleri’nden “arkadaş A Burada konuşan Kılıçdaroğlu, “Cumhuriyet tarihinin en acı olayını yaşadık. Bu işin bir siyasi sorumlusunun olması lazım. ‘Önlemleri aldık’ diyorlar, nerede aldınız önlemleri? Patlamanın olduğu yerde değil de başka bir yerde önlem alınmış. Bu kadar dar düşünen bir kişinin Bakanlık koltuğunda oturması doğru mudur? Bu kadar acı yaşadık yaşamaya devam ediyoruz, gencecik çocuklarımızı toprağa veriyoruz ama işin siyasi sorumlusu ortada yok. Kanlı eller araya girdi. Faillerin bulunması, önlem almayanların da gereğini yapması lazım. Eğer ölen insanlara, bu ülkenin insanlarına, demokrasiye saygı duyuluyorsa bu insanların görevlerinden ayrılmaları gerekiyor” dedi. ‘Kanlı eller bulunmalı’ nkara’da katliamında hayatını kaybeden 11 kişi İstanbul’da dün son yolculuğuna uğurlandı. Beş kişinin cenaze namazları birlikte kılınıp yan yana toprağa verilirken tüm cenaze törenlerinde binler tek bir ağızdan “barış” dedi. Ümraniye Yavuz Selim Camii’nin bahçesine önce 52 yaşında, en küçük çocuğu 1 yaşında olan 7 çocuk babası Vahdettin Özkan’ın cenazesi getirildi. Eşi Saime Özkan tabuta sarılmış isyanını “Erdoğan katilsin. Katilsin Erdoğan. İnşallah senin de eşin, kızın, gelinin bu acıyı görür. Yaktın bizi öldürdün. Bak binler geldi ölmüyoruz, bitmiyoruz” sözleriyle dile getirdi. 5 bine yakın kişi “Katil IŞİD, işbirlikçi Erdoğan” sloganını attı. HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş cami bahçesine “Kürdistan faşizme mezar olacak” sloganı ile girdi. CHP ve HDP’li vekiller en önde yanyana saf tuttu. Helallikler Kürtçe istendi, cenaze namazı yarı Türkçe, yarı Kürtçe okundu. Demirtaş cenaze törenlerinin ardından katliamda yaşamını yitiren Kübra Meltem Mollaoğlu için Kadıköy Fikirtepe’de kurulan taziye çadırını ziyaret etti. CAN EROK OĞUZ YILDIZ ları” vardı. Ankara’da da bir barış mitingi varsa, gitmemek olmazdı. Ev arkadaşı gitmesini engellemeye çalışsa da yeni “ailesiyle” birlikte barış mücadelesinin yolunu tuttu. Ancak bombaların ardı ardına patlamasıyla o da “barış şehitleri” arasına adını yazdırdı. Ailesini çok küçükken kaybetmişti, yeni bulduğu yuvasına da doyamadı. Bir katliamla tanıştığı yeni ailesinden, başka bir katliamla ayrılmak zorunda kaldı. Ancak artık mezarında bile olsa yalnız kalmayacak. Aynı katliamda can verdikleri Ayşe Deniz’le birliktelikleri yan yana sürecek. KONYA: 1 yıllık makinist eşi Yılmaz Elmascan ile birlikte yaşamını yitiren Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık öğretmeni Gülhan Elmascan, memleketi Konya’da son yolculuğuna uğurlandı. ADANA: Üniversite öğrencisi Şebnem Yurtman ve Dilan Sarıkaya ile HPD üyesi 38 yaşındaki Erhan Avcı Seyhan ilçesinde toprağa verildi. TRABZON: Eğitim Sen Trabzon Şube Sekreteri Gökmen Dalmaç (41) için Ortahisar İskenderpaşa Camii’nde tören düzenlendi. ANTAKYA: Necla Duran (27) için Aşağıokçular Mahallesinde tören düzenlendi. KARAMAN: KESK’e bağlı Birleşik Taşımacılık Sendikası (BTS) üyesi TCDD çalışanı Nevzat Acı dört bir yana dağıldı Sayan ile HDP Karaman İl Başkan Yardımcısı Dilaver Kaharman için tören düzenlendi. BOLU: Niyazi Büyüksütçü için Bolu’nun Mudurnu ilçesi Sarıyer köyünde cenaze töreni düzenlendi. DİYARBAKIR: 8 çocuk babası 67 yaşındaki Sabri Almaz için Silvan ilçesinde cenaze töreni düzenlendi. ÇORUM: Emine Ercan (55) için Hacı Bektaş Veli Kültür Vakfı’nda cenaze töreni düzelendi. HAKKÂRİ: Muhammet Demir için Bağışlı Köyü’nde tören düzenlendi. ANTALYA: Sevim Şinik ile Tevfik Dalgıç için Alanya’daki cenaze törenine 3 bin kişi katıldı. CNN International’da Christiane Amanpour’un sorularını yanıtlayan Demirtaş, saldırıdan hükümeti sorumlu tuttuklarını belirterek, “Türkiye içinde de IŞİD militanlarının biliniyor olmasına rağmen hiçbir tutuklama yapılmadı. Saldırıyı IŞİD’in yapmış olabileceğine dair işaretler var. Devlet içinden de IŞİD, devlet desteği olmadan böyle bir saldırı yapamaz” dedi. “PKK eylemsizlik ilan etti, umut için ortam yarattı. Ordu ise PKK’ye yönelik operasyonlara devam ediyor. Silahların bırakılabileceğine inanıyoruz” diyen Demirtaş, miting yapmamanın uygun olduğunu düşündüklerini söyledi. Hükümet sorumlu Demirtaş, ‘Ben bu saatten sonra kalabalık büyük mitingleri gerekli görmüyorum’ diye açıklama yaptı. Suruç bir kez daha yandı MAHMUT ORAl atice Çevik ve öğretmen İzzettin Çevik’in yaralı halde birbirine sarılırken fotoğrafı Ankara katliamının simgesi oldu. Yaralı eşi Hatice Çevik’i hastanede bırakan öğretmen İzzettin Çevik, kızı Başak Sidar Çevik ve kız kardeşi Nurgül Çevik’i Suruç’ta toprağa verdi. Gülhan Elmascan ile birlikte yaşamını yitiren Yılmaz Elmascan da Suruç’ta toprağa verildi. 20 Temmuz’da 33 gencin katledildiği Suruç, 3 cenazeyle birlikte bir kez daha yasa boğuldu. Ankara katliamında yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Başak Sidar Çevik ve halası Nurgül Çevik ile Yılmaz Elmascan için dün Suruç’ta cenaze törenleri düzenlendi. Fırın ve ezcaneler dışında tüm dükkânların kapalı olduğu Suruç’ta bir kez daha yas vardı. Kızı Sidar ile kanser tedavisine başlamak üzereyken bombaların hedefi olan kız kardeşi Nurgül’ü H Yaralı eşiyle katliamın simge fotoğraflarından biri olan İzzettin Çevik güçlükle ayakta duruyordu. bombalı saldırıda yitiren, eşi Hatice ile katliam alanındaki kanlar içindeki eşine sarıldığı resmiyle katliamın simgesi haline gelen öğretmen İzzettin Çevik sessizce taziyeleri kabul etti. 1 yıllık öğretmen eşi Gülhan ile birlikte yaşamını yitiren makinist Yılmaz Elmascan’ın babası Fethi Elmascan ve eşi Handika Elmascan, güçlükle ayakta duruyordu. Hastaneden önce Yılmaz Elmascan’ın cenazesi alındı. 1 yıl önce evlendiği öğretmen eşi aynı dakikalarda Konya’nın Ereğli ilçesinde toprağa veriliyordu. Tabutlara sarı, kırmızı, yeşil örtü örtülürken Sidar’ın tabutuna hiç giyemeyeceği beyaz gelinlik örtüldü. Cenaze namazına katılan İzzettin Çevik, kızının ve kız kardeşinin tabutundan bir an olsun gözlerini ayırmadı. l SURUÇ Ekim, Türkiye toplumsal tarihine Kanlı Cumartesi olarak geçecek. Kanlı Pazar, Kanlı 1 Mayıs gibi, yıllarca toplumsal belleğimizde yer alacak. Belleğimizde derken, Türkiye’de özgürlük, barış, eşitlik, demokrasi için onyıllardır mücadele veren, dostlarını, yoldaşlarını kaybeden, hapsedilen, işten atılan, linç girişimlerine maruz kalan insanlarımızın belleğinde yer alacak. Kanlı Pazar’ın derin devlet güçlerinin işaretini alesta bekleyen faşizan İslamcı militanların eylemi olduğunu unutmayanların belleğinde Kanlı Cumartesi unutulmayacak. Kanlı 1 Mayıs’ın sol hareketi ezmek, darbe koşullarını hazırlamak üzere derin devlet güçlerinin düzenlediği ve bu ülkenin milliyetçi, ümmetçi çevrelerinin avını hazmeden bir yırtıcı hayvan gibi gözlerini kısarak izlediği bir katliam olduğunu inkâr etmeyenlerin belleğinde Kanlı Cumartesi unutulmayacak. 10 Ekim saldırısı Türkiye’ye karşı yapılmadı. Ne devlete ne AKP’ye karşı yapıldı. AKP cephesinde mağduriyet imalatçıları bunu böyle göstermeye çalışsalar da, 10 Ekim katliamı Türkiye özgürlük, demokrasi ve barış güçlerine karşı yapıldı. Bombalar herhangi bir kalabalığın ortasında patlatılmadı. Kör terör eylemi değildi bu. Kimlerin öleceği önceden detaylı biçimde tasarlanmıştı. Suruç’ta, Diyarbakır’da olduğu gibi. Tayyip Erdoğan kliği ve AKP hegemonyasına karşı, barış ve demokrasi mücadelesini inatla, kararlılıkla veren insanlar öldürüldü. Ankara katliamında ölen ve yaralıların kimlikleri, tüm çeşitliliği içinde, tam da barış, demokrasi ve özgürlük mücadelesini omuzlarında günlük yaşamlarında, sokakta, işyerlerinde, evlerinde taşıyan sıradan insanlarımızın oluşturduğu o büyük insanlık yelpazesini yansıtıyor. Toplumun başına çöreklenmiş ve artık sadece kandan beslenerek ayakta kalmaya çalışan o menfur güç ve etrafındaki şakşakçıları artık hedef şaşırtmayı bile doğru dürüst beceremiyorlar. Kimi, Diyarbakır suikastını HDP’ye oy kazandırmak için PKK’nin yaptığını, şimdi de PKK’nin aynı amaçla bunu yaptığını iddia ederek, vampir benzetmeleri yaparak ya katmerli budalalıklarını ya da vicdanlarını son kırıntısına kadar güçlüye satmış olduklarını utanmadan, sıkılmadan gösteriyorlar. IŞİD’le PKK’nin işbirliği içinde bu katliamı örgütlemiş olabileceğini bir ihtimal olarak ortaya atan aymaz da var iktidar cephesinde, bunun Erdoğan’ı devirmek için kurgulanmış bir komplo olduğunu iddia eden kurnaz madrabazlar da. AKP’nin çevresinde yer alıp, yaşananlar karşısında belki utanç içinde sessiz kalanların da bu şirretlik yarışından sıçrayan çamurlardan kendini korumaları artık mümkün değil. Mutlak iktidarı kaybetme korkusunun beyinlerinde yarattığı tahribat öyle bir seviyeye gelmiş ki, timsah gözyaşı dökmesini bile beceremiyorlar. Evet, biliyorlar, artık hesap vermenin kaçınılmaz olduğu noktaya gelindi. Ağır bir eleştiri mesajı attı diye insanları apar topar kodese tıkan güç, “oluk oluk kan akıtma” tehdidini binlerce kişi önünde haykıran canavarın başını okşuyor. Artık bu canavar ve benzerlerinden medet umuyor. Çünkü o hesap gününün yakınlaşmakta olduğunu biliyor. Hesap verecekler! Mutlak iktidar saplantısı içinde bu ülkenin uzun yıllardan beri gördüğü en demokratik, en geniş katılımlı, en az şaibeli seçiminin yok hükmünde olduğunu ilan ederek, şiddet ortamını besleyerek, siyasal rekabeti gözü dönmüş bir kin ve nefret nöbetine dönüştürerek, iktidara, güce, el koydukları çıkar kaynaklarına sarılmaya çalışanlar, hesap verecek. 1 Kasım seçimleri hem bu iktidardan hesap sorma, hem de bizi iç savaşa sürüklemek isteyenlere karşı çıkma iradesinin ölçüleceği kritik gün olacak. Oy vererek, verdiği oya, sandığa sonuna kadar sahip çıkarak verilecek bir mücadele bu. 1 Kasım’da demokrasi, barış ve özgürlük cephesinin partilerine verilecek her oy, 10 Ekim katliamını yapanlara, bunu tasarlayanlara, bu terör ve kaos ortamını yaratanlara, bundan çıkar sağlamayı umanlara, bu vahşet karşısında duydukları haz nedeniyle timsah gözyaşı dökmeyi bile beceremeyenlere karşı vurulmuş bir tokat olacaktır. Tunceli’de 20 bin kişi uğurladı TarımOrkam Sendikası yöneticisi ve Emek Partisi üyesi Mesut Mak ile Emek Partisi üyesi Adil Gür için memleketleri Tunceli Cumhuriyet Meydanı’nda 20 bin kişi tarafından uğurlandı Cenazesini kadınlar taşıdı Katliamda yaşamını yitiren Fatma Esen için Fatih Kadınlar Pazarı’nda bulunan Siirt Eruhlular Derneği’nde tören düzenlendi. Cenaze namazının ardından Esen’in tabutunu kadınlar omuzladı. ‘Sana uzanan eller kırılsın’ İnşaat işçisi, İnşaatİş Sendikası üyesi Erol Ekici için Erzincan’da tören düzenlendi. Cemevindeki törende Baba Halil Ekici(85), “Sana uzanan eller kırılsın” diyerek gözyaşı döktü. Lise öğrencisi Dicle Deli için Silivrikapı Hadim İbrahim Paşa camiinde cenaze töreni düzenlendi. Deli’nin bir ablasının “İsmin gibi akıp gittin Dicle” sözleri ise herkesi gözyaşlarına boğdu. ‘İsmin gibi akıp gittin Dicle...’ HDP Gebze İlçe Yönetim Kurulu Üyesi Ziya Saygın için Sivas merkeze bağlı Düzova Köyü Cemevi’nde cenaze töreni düzenlendi. Törende yakınları yumruklarını sıkıp slogan attı. Öylesine sıkılmış ki yumruklar... ‘Bizim tek isteğimiz barıştı’ Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Tarsus Şubesi Yönetim Kurulu üyesi Metin Peşmen için Tarsus Cemevi’nde tören düzenlendi. Peşmen’in yakınları ‘Bizim tek isteğimiz barıştı’ diye isyan etti. C M Y B