19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
6 OCAK 2015 SALI CUMHURİYET SAYFA HABERLER 7 HSYK, birinci dereceli bölge statüsüne yeni kentler ekledi Sürgün hazırlığı ANKARA Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK), bu ay içinde çıkarmayı planladığı kararname kapsamında cemaate yakın hakim ve savcıları “sürmenin” altyapısını oluşturacak. HSYK Genel Kurulu, birinci sınıf hâkim ve savcıların görev yaptığı bölgeler arasında Aksaray, Alanya, Düzce, İskenderun, Torbalı, Kırşehir, Mardin, Bodrum, Çorlu, Rize ve Van’ı da ekledi. Böylece İstanbul, Ankara, İzmir gibi birinci sınıf kritik illerde görev yapan cemaate yakın hâkim ve savcılar, yeni eklenen birinci sınıf bölgelere gönderilerek pasifize edilecek. HSYK 1. Dairesi, adli ve idari yargıya ilişkin ilk dizaynı bu ay içinde yapmayı planlıyor. Dairenin, bu kapsamda çalışmalarını en geç pazartesiye kadar tamamlayacağı ve ilk kararnamesini çıkaracağı öğrenildi. Alınan bilgiye göre kararnamenin üç hedefi var. Bu kapsamda ilk olarak eş durumu, sağlık veya eğitim gibi gerekçelerle yerlerinin değiştirilmesini isteyen hâkim ve savcıların talepleri yerine getirilecek. İkinci olarak kararname ile Yargıtay ve Danıştay üyeliğine geçen ay atanan 177 kişiden boşalan yerlere yeni görevlendirmeler yapılacak. Özellikle boş bulunan Ankara Başsavcılığı gibi kritik yerlere atamalar yapılacak. Yargıda Birlik Platformu’nu destekKararnamenin en önemli hedefi ise cemaate yönelik tasfiye planı. Kurul, özellikle Ankara, İzmir, Adana, Diyarbakır, İstanbul, Eskişehir, Konya, Bursa gibi “birinci dereceli bölge” statüsünde bulunan illerde cemaate yakın yargı üyelerini daha az önemli adliyelere göndermek için yeni bir karar aldı. HSYK Genel Kurulu, dün yaptığı toplantıda Aksaray, Alanya, Düzce, İskenderun, Torbalı, Kırşehir, Mardin, Bodrum, Çorlu, Rize ve Van’ın coğrafi ve ekonomik şartları, sağlık, sosyal ve kültürel durumları ile ulaşım, gelişme ve önemli merkezlere yakınlıkları dikkate alınarak 2 olan bölge derecelerinin 1 olarak değiştirilmesine karar verdi. Bunun yanı sıra 2. bölge olan yerler arasında Anamur ve Siirt’i de ekleyen kurul, Adıyaman Gölbaşı, Görele, Köyceğiz, Geyve’yi 3. bölge ilan etti. Gümüşhacıköy, Nallıhan ve Gürün ise artık 4. bölge oldu. Birinci dereceli bölgelerde yaklaşık 5 bin birinci sınıf hâkim ve savcı görev yapıyor. Bu bölgelere atanan yargı üyeleri, kıdem olarak en üst sırada bulunuyor. Hâkim ve savcının kıdemi düştükçe çalıştığı bölge değişiyor. AKP, Hayret ‘İslamcı’ mı oldu? Soru benim değil. Joost Lagendijk’ın… Lagendijk yıllarca Avrupa Parlamentosu çatısında TürkiyeAB Karma Parlamento Komisyonu eşbaşkanlığı yaptı… Türkiye’yi tanıyor. Zaman’da uzun zamandır köşe yazarlığı yapıyor. Buna karşın hâlâ, “AKP, postİslamcılıktan yoksa softİslamcılığa mı dönüyor” şeklindeki soruların sarmalında dolaşmayı sürdürebiliyor… Törkiş liberallerle Avrupa arasında yıllarca bir köprü vazifesi gören, fevkalade deneyimli, kaçın kurası bir politikacı için bu fazlasıyla naif bir soru değil mi? Neylerseniz bazıları ancak böyle yavaş yavaş atı alan Üsküdar’ı geçtikten sonra uyanıyor… Lagendijk bir başına fazla anlam ifade eden bir şahsiyet olmasa da “Erdoğan rejimine” Avrupa’da meşruiyet kazandıran bir zihniyetin temsilcisi... O açıdan üstünde durmaya değer. Amma velâkin bu Avrupalı politikacının yazısına balıklama dalmadan önce BalyozErgenekon sürecinin sefaletini herkesten önce çarpıcı yanlarıyla gözler önüne seren Dani Rodrik’in çok dikkat çekici bir değerlendirmesine değinmek istiyorum… Rodrik yeni yıla girerken yazdığı “blog”unda otoriter Erdoğan rejiminin inşasına entelektüellerin verdiği somut, değişik katmanlı katkıyı analiz ediyor. Rodrik, katkıyı “üç grup” itibarıyla ele almış: İlk grup; Erdoğan ve Gülen ittifakından demokrasiye dair hiçbir şey çıkmayacağı ay gün gibi anlaşıldıktan sonra, Ergenekon, Balyoz, Odatv, KCK davalarına rağmen, kör gözün parmağına 2007 sonrasında da AKP’ye destek sağlayan isimler. Hasan Cemal’den Murat Belge’ye, Şahin Alpay’a… “Rejim” teorik katkı veren bir dizi ismi Rodrik, bu kategoride saymış. İkinci grup, “Erdoğan’ın siyasi denetimi somutlaştırmasına”, bunun araçlarını sağlayarak katkıda bulunanlar; Ahmet Altan’dan Çongar’a daha ağır sorumluluk taşıyanlar… Son olarak Gülenci polislerle içli dışlı oldukları için sorumlulukları “suç sınırında seyreden”ler… Rodrik’in analizi, “aydınların sorumluluk payı”nı; genel geçer bir “yetmez ama evetçi”lik boyutunun ötesinde somutlaştırması, derinleştirmesi açısından alabildiğine düşündürücü ve ilginç. “Otoriter rejimin inşasında” her bir ismin.. ayrı ayrı hangi oranda, ne nitelikte katkıda bulunduğunu anlatıyor Dani Rodrik. Bir de tabii dışarda ABD’den ve AB’denErdoğan’ı “rol model” olarak efsane katına çıkaran “meşrulaştırma sürecine”; “dış politika” ve Ortadoğu uzmanları olarak katkıda bulunanlar var ki, “Bunları artık sabrım yetmediği için şimdilik bir kenara bırakıyorum” diyor Rodrik ve yazısını böyle noktalıyor. Rodrik’in bıraktığı yerden ben devam edeyim. Lagendijk tam bu kategoride bir isim… 2014’in son muhasebesi olarak “AKP, postİslamcılıktan softİslamcılığa mı dönüyor?” diye… Hâlâ böyle “çevir kazı yanmasın” üst üste iki yazı döşenmese; adı aklıma gelmeyebilerdi. Ama âlemi kör, herkesi sersem sanmanın da bir sınırı var. “AKP’nin 2011’den bu yana daha otoriter bir tarza ve İslami gündeme doğru yön değişikliği nasıl açıklanabilir?” diye başlıyor Lagendijk’ın müthiş “tarihi muhasebe”si… Yani her şey önce dört dörtlük, güllük gülistanlıktı… Otoriter sapmaya dair hiçbir işaret verilmemişti. Sonra ne olduysa oldu… 2011 ertesinde her şey yön değiştirdi. O güne değin Erdoğan’ı destekleyegelen ve Rodrik’in ayrıntılandırdığı şablon itibarıyla “meşruiyet inşasına katkıda bulunan” entelektüellerde başka deyişle en ufak sorumluluk yok… Sorun sade Erdoğan’ın demokrasiden yaptığı izaha muhtaç umulmadık Udönüşte… Liberallerin değişmeyen ezberi bu. Lagendijk da bu ezberi tekrarlıyor; bu muamma Udönüş derin analizlere ihtiyaç gösterdiği için, kaleme sarılıyor. Çözümlemenin en başında cevap vermek zahmetine hiç katlanmadığı iki kategoriyi bir “kenara bırakıyor”… Bunlardan biri Udönüşü yekten inkâr eden eden yandaş kesim… Diğeri bizler... Yani Lagendijk’ın doğrudan ifadesiyle: “...‘AKP’nin en başından beri eski moda bir İslamcı parti ve bunu inkâr edenlerin de saf yol arkadaşları olduğunu’ söylerken hep haklı olduklarını savunan yorumcular…” Karşıt argümanlar zaten böyle katlanıp bir “kenara konduğunda”, yazar, “kendin pişir, kendin ye” tadında.. sade kendisi gibi düşünenlere seslenmiş oluyor. “Erdoğan rejiminin meşruiyetine” bir şekilde katkıda bulunan ama şimdi “tavana bakıp ıslık çalma” moduna geçen geniş kadronun bir diğer özelliği de bu; süreç boyunca hep, salt birbirlerini referans almaları ve koro halinde zaten hep aynı şeyleri söylerken yalnız birbirleriyle konuşuyor olmaları. Karşıt görüşleri muhatap kabul etmezken, kendilerini her halükârda öteden beri “en demokrat” payesiyle taçlandırmaları, Erdoğan rejiminin meşruiyetini içerde ve dışarda daima hep bu payeyle tahkim etmiş olmaları… Devam edecek… Tasfiye hazırlığı savaş Emir Sarıgül HAZAL OCAK Şişli Belediyesi’nde yılın ilk meclis toplantısı gergin geçti. Gayrettepe’deki eski Şişli Belediyesi binasında 2015 yılının ilk Meclis Toplantısı yarım saat sürdü. Meclis salonuna ilk olarak Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü, yeni atanan yardımcısı Uğur Erhan Dinçer ile birlikte girdi. Mecliste tek başına oturan İnönü’nün yan koltuğu boş kaldı. Meclis üyeleri dışında kalabalık bir grup destek için oturuma geldi. Daha sonra toplantı salonuna giren Emir Sarıgül, İnönü ile tokalaşmadı. Toplantıyı izlemek isteyen yurttaşlarla, zabıta görevlileri arasında yer darlığı nedeniyle gerginlik yaşandı. Toplantıda gündem dışı söz alan meclis üyesi Tonguç Çoban “Gazetelerde manşetlere çıkarılan her şey bizim için boş sözdür, safsatadır. Burada bu dedikoduları ciddeye alıp dinleyecek, değerlendirecek durumda değiliz. Medyada konunun işlenmesi Şişli Belediyesi ve şahısları aynı zamanda partimizi yıpratmaya yönelik bir senaryo. Meclis üyeleri olarak asla bu senaryonun bir parçası olmayacağız” dedi. 15 yıl boyunca icra makamı ile meclisin tam işbirliği ve uyum içerisinde hareket ettiğini söyleyen Çoban “Onca dedikoduya asılsız iddiaya, iftiraya rağmen sabrımızı ve sessizliğimizi koruduk. Burada yaşanan mesele asla şahısların meselesi değildir. Bu mesele özünde bir siyasi meseledir. Biz dilerdik ki bu aile içi meseleyi, kurum içi meseleyi aile içinde konuşalım, kurum içerisinde halledelim. Malesef bugün geldiğimiz noktada mesele özünden de saptırılarak başka bir mecraya çekildi. Meselenin özünde yönetim anlayışına ilişkin bir görüş ayrılığı Gürsel yaşanıyor. Bizim dileğimiz Tekin bu yanlışlardan bir an önce l Şişli Belediyesi’nde yılın ilk Meclis toplantısı yarım saat sürdü Fotoğraf: HAZAL OCAK ALİCAN ULUDAĞ leyen yargı üyelerine önemli görevler verilmesi bekleniyor. Soğuk Aydınların sorumluluk payı Hayri İnönü Balyoz hâkimleri için inceleme sürüyor İstanbul Haber Servisi Balyoz Davası’nın eski heyeti hakkında başlatılan inceleme kapsamında sanıkların avukatlığını üstlenen Hüseyin Ersöz mağdur sıfatıyla ifade verdi. Balyoz sanıkların hakkında Anayasa Mahkemesi’nin verdiği “adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine” dair kararın ardından emekli Orgeneral Çetin Doğan, emekli Albay Hakan Büyük ve Albay Nedim Ulusan’ın avukatı Hüseyin Ersöz, kapanan İstanbul 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nin başkan ve üyeleri hakkında inceleme yapılmasını talep etmişti. Talep üzerine HSYK 3. Dairesi hâkimler hakkında inceleme yapılması için HYSK Başmüfettişi Yunus Nadi Kolukısa’yı görevlendirdi. İncelemenin Balyoz Davası’nda yeniden yargılama yapan Anadolu 4. Ağır Ceza Mahkemesi ile koordineli gitmesi ve dosya içindeki evrakların incelenebilmesi için Anadolu Adalet Sarayı’nda Başmüfettiş Kolukısa’ya bir oda ve personel tahsis edildi. Kolukısa dosyaya giren yeni ve eski deliller doğrultusunda Balyoz eski hâkimleri Ömer Diken, Ali Efendi Peksak, Murat Üründü ve Aytekin Özanlı’nın yargılama aşamasında kusurlu olup olmadığı konusunu incelemeye başladı. İnceleme kapsamında avukat Hüseyin Ersöz’ün müşteki sıfatıyla ifadesi alındı. Ersöz, Balyoz Davası yargılamasına konu olan Mehmet Baransu tarafından savcılığa teslim edilen bavul içindeki 11 ve 17 numaralı CD’lerin üzerinde yapılan bilirkişi incelemesinde yazıların sanık Süha Tanyeri’nin not defterinden birebir kopyalanarak makine yardımı ile yazdırıldığının bilirkişi raporu ile tespit edildiğini belirtti. Avukat Ersöz, yargılama sırasında usul ve kanuna aykırı hareket ettiklerini belirttiği eski Balyoz hâkimleri Ömer Diken, Ali Efendi Peksak, Murat Üründü ve Aytekin Özanlı hakkındaki şikâyetini tekrar ederken, hâkimler hakkında yasal incelemelerin yapılarak haklarında disiplin ve ceza kovuşturması açılmasını talep etti. HYSK Başmüfettişi Yunus Nadi Kolukısa yaptığı inceleme sonucunda bir rapor hazırlayacak. Hazırlanan rapor HSYK 3. Dairesi’ne sunulacak. Raporun tamamlanmasının ardından hâkimler hakkında iddialar ciddi bulunursa soruşturma açılacak ve soruşturma sonuçlanana kadar tedbiren görevden uzaklaştırma kararı verilebilecek. dönülerek katılımcı bir yönetim anlayışının yeniden kurulmasıdır. 15 yıllık geleneğe yeniden dönülmesidir” diye konuştu. Çoban’ın konuşmasının ardından Şişli Belediyesi Denetim Komisyonu oylaması yapıldı. Oturumun ardından sıralarından kalkan Emir Sarıgül ve Hayri İnönü birkaç adım yakınlaşsa da göz göze dahi gelmeden salondan ayrıldı. Toplantının ardından Şişli Belediye Başkanı Hayri İnönü yaptığı yazılı açıklamada “Hiç kimse merak etmesin çalışmalarımız tüm hızıyla devam ediyor. 30 Mart’ta Şişli’de yeni bir dönem başladı. Şişli Belediyesi olarak sosyal demokrat ve halkçı duruşumuzdan, ilkelerimizden ödün vermedik, vermiyoruz” ifadelerini kullandı. İhraç tartışması l Şişli’de yaşanan tartışmaya CHP Genel Sekreteri Gürsel Tekin de dahil oldu. CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nu Sarıgül konusunda defalarca uyardığını dile getiren Tekin “Kılıçdaroğlu’na baskı uygulandı. Ben derdimi bir türlü anlatamadım, ‘Kazanamaz’ dedim, sesimi duyuramadım. Yaşananlar partiye zarar veriyor. Bu tartışmanın partinin kurumsal kimliğine zarar vermesine tahammül edemeyiz. Eğer düzelmezse CHP bu konuda tavır alır” dedi. Yaşanan tartışmanın partiye zarar verdiğini söyleyen Tekin ihraç dahil birçok konunun MYK’de tartışılacağını dile getirdi. ‘Erdoğan değişti’ ezberi Beşiktaş Belediyesi’nde DİKKAT ÇEKİCİ GÖREVLENDİRME 13 ilde dinleme operasyonu encümen oldu HAZAL OCAK İstifa etti, belediyede 17 Aralık rüşvet ve yolsuzluk operasyonu kapsamında gözaltına alınan ve Beşiktaş Belediyesi’nde CHP’den meclis üyesi seçilen Hüseyin Avni Sipahi, partiden istifa etmesinin ardından belediyede oybirliği ile encümen üyesi seçildi. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaoğlu’nun isteği üzerine istifa eden Sipahi’yi Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedar’ın tek aday olarak gösterdiği öğrenildi. Beşiktaş Belediye Meclisi dün 2015’in ilk oturumu için toplandı. Toplantıda 3 üyesi bulunan belediye encümenlerinden Mustafa Kantar’ın istifa etmesi nedeniyle yeni üye seçimi yapıldı. Sipahi, 29 meclis üyesinin 28’inin oyunu alarak encümen üyesi oldu. Bir oyun da boş kullanıldığı öğrenildi. Partiden Kılıçdaroğlu’nun talebi üzerine istifa ettiğinin ortaya çıktığı gün Sipahi’nin bu göreve seçilmesi soru işaretlerini beraberinde getirdi. Sipahi’nin encümenlik için aday olarak gösterilip seçilmesi genel merkeze karşı “meydan okuma” olarak yorumlandı. Hazinedar’ın yardımcısı olan Sipahi, TBMM Soruşturma Komisyonu’nun uzmanları tarafından hazırlanan raporda 17 “...Hüseyin Avni Sipahi (Çekmeköy Eski Belediye Başkanı) liderliğindeki Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nda odaklanan suç örgütü” olarak tanımlanmıştı. Yolsuzluk soruşturmasının TOKİ ayağında gözaltına alınan Sipahi’nin de şüphelileri arasında bulunduğu dosya için 2 Mayıs 2014’te İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından takipsizlik kararı verilmişti. Ancak Sipahi’nin durumu CHP içinde tartışma yaratmıştı. Önce partiden ihraç edilmesi gündeme gelmiş, ancak partiden istafa etmesinin daha uygun olacağına karar verilmişti. Mustafa Sarıgül’e yakınlığıyla da bilinen Sipahi geçen hafta istifasını Kılıçdaroğlu’na iletti. İstifa haberi dün medyaya yansıdı. Haberin duyulduğu gün Sipahi, Beşiktaş Belediyesi’nde yeni bir göreve seçildi. Yurt Haberleri Servisi Gaziantep merkezli 13 ilde düzenlenen yasadışı dinleme operasyonunda 22 polis gözaltına alındı. Gaziantep Emniyet Müdürlüğü’nde “usulsüz dinleme” iddialarına ilişkin dün Gaziantep, Adıyaman, Kayseri, Afyonkarahisar, Batman, Bingöl, Hatay, Erzurum, Karabük, Kilis, Malatya ve Tunceli’de operasyon düzenlendi. İşadamı, siyasetçi ve kamu görevlilerini yasadışı dinledikleri iddia edilen polisler, dün sabaha karşı 06.00’da evlerinde gözaltına alındı. Evlerinde meslektaşları tarafından gözaltına alınan polisler, emniyet müdürlüğüne götürülürken yapılanların algı operasyonu olduğunu ve haksızlı ğa uğradıklarını söyledi. Gaziantep’te gözaltına alınan polislerden Mehmet Zeki Ç’nin eşi ise kocasının uzun yıllardır istihbaratçı olarak çalıştığını ve son bir yıldır adliyede görevlendirildiğini belirterek “Eşim hak, hukuk yemedi. Terörle, teröristle mücadele etti” dedi. AKP Gaziantep Milletvekili Şamil Tayyar, Twitter hesabından “Henüz MİT, Gezi, 17 Aralık yaşanmadan 3 yıl önce Gaziantep’teki paralel çeteyi deşifre ettiğimde partim dahil kimse inanmadı, yalnız kaldım. 3 yıl sonra haklılığımız çıktı ortaya” diye yazdı. Öte yandan sosyal medya fenomeni “Fuat Avni” operasyon yapılacağını gece yarısı Twitter hesabından duyurdu. Tayyar’dan mesaj Karşıt görüşe yanıt olmayınca İstanbul Haber Servisi Fethullah Gülen, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı Adolf Hitler’e benzeterek Erdoğan’ın ismini anmadan “sonu aynı olacak” dedi. Gülen, Herkul.org’da yayınlanan konuşmasında “1945’te biz de çocuktuk ama belgesellerde, filmlerde gördük çağın tahutlarından birinin yalan üzerine bina ettiği bir şey vardı. Bir yere kadar gitti, ama 10 sene, ama 15 sene… Fakat o yalan seylapları, o iftira seylapları, o intikam duygusu seylapları, başkalarını sürü gibi görmeleri onu önüne katıp sürüklediler. Böyle çok aziz yaşayacağım diye koşturdu durdu. Hep kendi refah ve saadet sarayları kurmak, dünyasını ona göre planlamak için koşturdu durdu ama bağışlayın rezil öldü, intihar etti. Bunun gibi çağın bütün diğer firavunları, nemrutları aynı şeye maruz kalacaklar. Allah ilhal eder de ihmal etmez” ifadelerini kullandı. Erdoğan Gülen’den kehaneti n ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) – Dershanelerin kapatılmaması ve çeşitli konularda bireysel başvurular yapmak üzere Anayasa Mahkemesi’ne (AYM) gelen cemaate yakın kalabalık grup, başvuruların ardından binanın önünde basın açıklaması yapmak istedi. Açıklamaya izin vermeyen polis ekipleri ile grup üyeleri arasında gerginlik çıktı. Polis dağılmak istemeyen gruba biber gazı ve basınçlı suyla müdahale etti. AYM’ye 437 kişinin dershaneler için toplanan 294 bin 793 imzalı dilekçe verdiği belirtildi. ‘Cemaat’e tazyikli su ve gaz n İstanbul Haber Servisi Emniyet mensuplarına yönelik 22 Temmuz 2014’te düzenlenen cemaat operasyonunda tutuklanarak Silivri Cezaevi’ne konulan polislerin battaniye ve ısıtıcı taleplerinin cezaevi yönetimi tarafından karşılanmadığı iddia edildi. Avukat Kemal Şimşek kış aylarının gelmesine rağmen bu taleplerinin karşılanmaması nedeniyle müvekkillerinin hastalandığını söyledi. Şimşek, müvekkili Erkan Ünal’ın “Cezaevi içinde cezaevi yaşatılıyor. Donuyoruz, arkadaşlar hasta. Battaniye ve ısıtıcı taleplerimiz karşılanmadı” sözlerini de aktardı. Polisler Silivri’de donuyor C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle