28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET kultur@cumhuriyet.com.tr 6 OCAK 2015 SALI 14 KÜLTÜR Hiçbir şeye tutunamamak Karikatürist Erdoğan Bozok yaşamını yitirdi İstanbul Haber Servisi Karikatürcüler Derneği’nin eski başkanlarından olan İstanbul Büyükşehir Belediyesi Karikatür ve Mizah Merkezi yöneticisi Erdoğan Bozok 83 yaşında hayatını kaybetti. Bozok’un cenazesi bugün (6 Ocak Salı) öğle vakti Bebek Camisi’nde kılınacak cenaze namazının ardından Aşiyan Mezarlığı’nda toprağa verilecek. İlk çalışmaları Doğan Kardeş çocuk dergisinde yayımlanan Bozok’la ilgili karikatürist İbrahim Ersaraç “Türk karikatüründe sade çizgileriyle ve de bu çizgilere uygun esprileriyle dikkati çeken bir karikatürcüydü. Sadelik yönünden Ferruh Doğan’dan sonra bu keskin çizgiyi devam ettirdi. Düne kadar da Karikatür Müzesi’nde hep bu sahanın çabasını sarf ediyordu. Büyük karikatürcüyü ve yakın arkadaşımı kaybetmenin hüznü içindeyim” diye konuştu. Karikatürist Raşit Yakalı ise Bozok’la ilgili “Karikatür ve Mizah Müzemize hayatını adamış bir ağabeyimizdi. Bütün etkinlikleri düzenlerdi. Türk karikatüründe çok önemli bir yere sahipti” dedi. Çok sayıda sergi açan ve uluslararası yarışmalara katılan Bozok 1973 yılında Bulgaristan’ın “Altın Ezop” ödülünü kazanmıştı. Bir karikatürü de 1985 yılında Belçika’da yayımlanan “25 yılın en iyi 60 karikatürü” albümüne alınmıştı. Kocaeli BBŞT her tiyatro döneminde 5 ayrı sahnede 10’dan çok oyunla düzenli olarak seyircinin karşısına çıkıyor. “Çıkmaz Sokak Çocukları” topluluğun geçen yıldan süren oyunlarından biri. Lyle Kessler’in, filmi de yapılmış olan, ülkemizde daha önceki yıllarda birçok kez sahnelenen yapıtının Kocaeli BBŞT yapımı Ali H. Neyzi’nin Türkçesi ve Mehmet Çevik’in rejisiyle, 15,16, 17 Ocak’ta S.D.K.M. Büyük Sahne’de sunuluyor. Suç eylemlerinin kol gezdiği bir büyük kent kargaşası içinde, birbirine tutunmuş iki erkek kardeşin, Treat ve Phillip’in yaşantısıyla başlıyor oyun. Yıkılmaya yüz tutmuş bir evde, kardeşlerin yalnızlıklarıyla beslenen bir ilişki ortamındayız. Baba uzun zaman önce aileyi terk etmiş, annenin ölümüyle de çocuklar ortada kalakalmıştır. Treat, annesinden kalan eşyalarla avunan neredeyse delikanlı yaşındaki küçüğü Phillip’i kötülüklerden koruma sorumluluğunu üstlenmiştir. Bu nedenle, çocukluğunda geçirdiği bir rahatsızlığı bahane ederek onun dış dünyayla ilişkisini kesmektedir. Phillip’in okuma yazma öğrenmesini, evin dışında olup biteni izlemesini olabildiğince engellemeye çalışırken ailenin geçimini ufak tefek hırsızlıklarla sağlamaktadır. Aşağılandığında, hele “Sen çıkmaz sokak çocuğusun” dendiğinde çılgına dönerek şiddet nöbetleri geçiren Treat’in Phillip’e “babalık” etme çabası başarılı olabilir mi? Bir gün, tıpkı Harold Pinter’ın “Kapıcı” oyununda olduğu gibi, bir “yabancı” girer kapıdan içeri. Eski günlerin “düzensizlik içindeki düzen”i, yaşamlarına katılan orta yaşlı Harold’un “baba” kimliğine bürünmesiyle değişecektir. Kirli işlere bulaşmış olan Harold da bir yetimdir. Yanlarına sığındığı “sahipsiz” çocukları kendi becerebildiğince sahiplenme çabaları “gerçeklik”ten “absürd”e ulaşan değişimler yaratır. Eleştirmenlerin, Marquez’in yapıtlarından esinlenilerek icat edilmiş kanımca oyunla ilişkilendirilmesi olanaksız “büyülü gerçeklik” kavramını Kocaeli BBŞT Lyle Kessler’in ‘Çıkmaz Sokak Çocukları’nı sahneliyor AKTİFFELSEFE 21. GELENEKSEL TÜRKİYE FOTOĞRAF YARIŞMASI Müzeler, insan ve fotoğraf Kültür Servisi Kültürel, ekolojik, sosyal çalışmalar yapan gönüllü bir felsefi hareket olan Aktiffelsefe tarafından düzenlenen “Vizyondaki EskiYeni Fotoğraflar: Aktiffelsefe 21. Geleneksel Türkiye Fotoğraf Yarışması” ödülleri sahiplerini buldu. Bu yıl “Müzeler, Ören Yerleri ve İnsan” temasıyla düzenlenen fotoğraf yarışmasına 36 sanatçı 192 fotoğrafla katıldı. Siyahbeyaz fotoğraf dalında Hande Yücel “Gölgelerin Ardında” adlı Bergama Akropol fotoğrafıyla birincilik ödülü alırken Engin Arel’in eserleri ikincilik ve mansiyon, Muzaffer Bilge’nin eserleri üçüncülük ve mansiyon ödüllerine değer görüldü. Renkli fotoğraf dalında Berrin Yaman “Mozaikler2” adlı Hatay fotoğrafıyla birincilik ödülü alırken Birol Kıraç ikincilik, Tuna Özata üçüncülük, Nurten Kurt ve F. Nuriye Uzakgören de mansiyon ödüllerine değer görüldü. Bir sonraki yarışmanın teması ise “Türkiye’de 4 Mevsim: İlkbahar ve İnsan” olarak belirlendi ve katılım tüm amatörprofesyonel fotoğrafçılara açık. Gizlilik perdesi kalkacak mı? Tartışmalarla başlayan ‘Edebiyata Destek’ projesinde sona gelindi üretimini teşvik etmek amacıyASLI ULUŞAHİN la hazırlanan “Edebiyat Eserlerinin Desteklenmesi Hakkında YöTartışmalarla başlayan ve netmelik”, 25 Aralık 2013 tariTürkiye’de ilk kez uygulananan hinde Resmi Gazete’de yayımladevletin “edebiyata destek” pronarak yürürlüğe girmiş ve Ağusjesinde son aşamaya gelindi. Batos 2014’te, bakanlıkça 40 yazakanlıkça oluşturulan seçici kurın toplamda 463 bin TL desteklerul tarafından, toplam 463 bin TL neceği, Kütüphaneler ve Yayımlar destek verilmesi kararlaştırılan ve Genel Müdürlüğü’nün internet siisimleri gizli tutulan 40 yazar, yapıtlarını tamamlayarak yıl sonunda tesinde açıklanmıştı. Hangi edebiyat dallarıyetkililere teslim etti. nın seçildiği belirtilirken, Öncesinde eserlerin 20 u Kimlerden hangi yazara, hangi yaKasım’da teslim edileoluştuğu gizli pıtı için ne kadar destek ceği duyurulmuştu, antutulan, ikisi verildiği gizli tutulmuşcak öğrenildiğine göre yazarların isteğiyle sübakanlık görevlisi, tu. Seçici kuruldaki isimlerin de gizlenmesi “şefre uzatıldı. 7 kişilik seçici faflık” tartışmalarını beKimlerden oluştuğu kurul, önümüzdeki raberinde getirmiş, yagizli tutulan, ikisi bakanlık görevlisi, 7 kihaftalarda bir araya zaryayıncı birlikleri ile çok sayıda yazar gizliliğe şilik seçici kurul, önügelerek teslim karşı çıkmıştı. PEN Türmüzdeki haftalarda bir edilen eserlerin kiye Başkanı Tarık Güaraya gelerek teslim edilen eserlerin “yönet “yönetmeliğe uygun nersel “Yaşananlar, bir kamu sürecinden ziyameliğe uygun olup ololup olmadığını” de, mafya sürecini andımadığını” değerlendideğerlendirecek. rıyor” derken, şair Şükrecek. rü Erbaş, uygulamayı Sonrasında “değer“Kamuya açık olmayan lendirmeyi geçen” böyle bir konuda içtenlik, iyi nieserlerin sahiplerine, destek bedeliyet beklemek safdillik olur” söznin ikinci yarısı ödenecek, geçemeleriyle eleştirmişti. Öte yandan, yayenler ise başta aldıkları ilk bölüzarlar Aykut Ertuğrul, Güray mü faiziyle geri verecek. Bakanlık, Süngü, Mustafa Akar ile şair Furgizlilik tartışmaları üzerine, eserlekan Çalışkan, destek aldıklarını ri kabul edilen yazarların isimlerisosyal medyadan duyurmuş, bu kini, son değerlendirmenin ardından şilerin muhafazakâr eğilimli edebiaçıklayacağını duyurmuştu. Bu duyat dergisi İtibar’ın yazı kadrosunrumda, “edebiyata destek” projesindeki “gizlilik perdesi”nin kalkıp da, ayrıca Ağustos 2013’te Times gazetesinde yayımlanan “Bizde çok kalkmayacağı önümüzde günlerde adam bulunur” ilanının imzacılaaçıklığa kavuşacak. rından olması dikkat çekmişti. “Özgün edebiyat eserleri”nin yakıştırdıkları bu somut/soyut değişim, yemış. Böylece “gerçekçi” anlatımdan “some içme, giyinme, yaşama alışkanlıklarınyut/absürd” anlatıma geçilmiş. Oyun kişida “Cinderella” öyküsünü anımsatırcasılerince duvarlara çizilen dolap vb. resimlena yansırken, Harold belki ilk kez “baba”, riyle “düşsel” boyut vurgulanmış. Meltem Tread ve Phillip de “oğul” durumunda görGünaydın’ın giysi tasarımı, “gerçek” ve mektedirler kendilerini. Ne ki “gerçekler” “düş” boyutlarındaki karşıtlığın altını çizi“düş”e izin vermeyecektir… yor. Cafer Yiğiter’in ışık tasarımı ve Mu“Çıkmaz Sokak Çocukları”, başarı ve rat Gedikli’nin müziği çarpıcı boyutlarda. mutluluğa her bireyin ulaşabileceği yalaOyunculardan üçü de Anadolu Üniversinıyla milyonlarca insanın götesi Devlet Konservatuvarı zünü boyamayı başarmış ünçıkışlı. Ağır yükü, Harold ve u Anadolu Tiyatro lü “Amerikan düşü” kavraarasında, çelişik duyÖdülleri’ne beş ayrı dalda Phillip mını tersyüz etmektedir. Dagularla sarsılarak yol alan değer bulunan “Çıkmaz hası, ABD toplumunun gerTreat’de oyunun lokomotifliçekleri doğrultusunda yazılSokak Çocukları”, ortaya ğini yapan F. Çağrı Mengüç mış olsa da, düzen çarklataşıyor. Mengüç’ün “sözlü” konan yoğun emeğin rının adilce dönmediği tüm performansı, yer yer, enerhakkını veren, kendini toplumsal koşullarda anlamıjisini olağanüstü yoğunluknı korumuştur. ta odakladığı “hareket” perizletirken seyirciyi de Özenli bir yapım izliyoformansına yenik düşerek anyoran bir yapım. ruz. Yönetmen Çevik, her laşılmaz olabiliyor. Harold’ı bir oyun kişisinin içinde bacanlandıran Aydın Sigarındırdığı enerjinin doğru ve çarpık boyutlı sahneye durmadan enerji yükleme dularını ortaya çıkarmak için, korku, endirumunda olmadığı için oyunculuktaki deşe, çaresizlik ve öfkenin birebir yansıdığı, neyiminin tadını çıkarıyor. Phillip’e kigürültülü bir şiddet ortamına yerleştirmiş mi yapımlarda olduğunun tersine “durgun oyunu. Konuşma ve hareket düzeni böylezekâlı” değil de, saf/çocuksu bir kişilik yükce duygusallığın “yüksek gerilim” hattınleyen Levent Muratoğlu, duygusal değida seyrediyor. Çevik, yaşanan travmaların şimleri içine sindirerek aktardığı bir oyunsessizliğe gömüldüğü anları böylece daha culuk düzeneği kuruyor. belirgin kılmış. Anadolu Tiyatro Ödülleri’ne beş ayrı Behlüldane Tor’un demir konstrüksiyon dalda değer bulunan “Çıkmaz Sokak Çodekoru, harap bir yapıdan çok, oyun kişileri cukları”, ortaya konan yoğun emeğin haknin içinde sıkıştıkları dünyayı imleyen, yük kını veren, kendini izletirken seyirciyi de sek duvarlı bir “hapishane” olarak tasarlan yoran bir yapım. Hande Yücel Ali Alışır’ın ‘Sanal Manzaralar’ sergisi 17 Ocak’a kadar Bozlu Art Project’te ‘Doğa ve bilgiden uzağız’ Ali Alışır, 2009’dan bu yana “sanal” kavramı üzerine eğiliyor. Asıl derdi ise gerçeklikle. Gerçeğin, gerçek bilginin peşinde Alışır. Önce “Sanal Bedenler”, sonra “Sanal Mekânlar” ve “Sanal Savaşlar” sergilerini açan Alışır, şimdi de serinin belki de son işiyle, 17 Ocak’a dek Bozlu Art Project’te sergilenecek olan “Sanal Manzaralar”la karşımızda. Alışır, “Sanal Manzaralar”ın, bildiğimiz manzaradan farklı olduğunu dile getiriyor. Sergideki işlerde ağaç kavramını ön planda tutan sanatçı, bu ağaçları internet kablolarıyla, ağlarla örmüş: “Manzara bir kavram olarak karşımızda. Uzaktan bakıp gördüğümüz, ama yakınlaştıkça aslında hiç öyle güzel, cazip ve etkileyici bir görüntüyle karşılamayan bir manzara bu. Sosbilgi, buyal medya ve şirketlerin logogün hayatımıza u Gerçek ve sanal larıyla örülmüş bir ağ sistekatkı sağlamadığı gibi, maarasında sıkışan insanı mini andırıyor.” nipüle de ediyor.” Dört bir yandan bilgi yağıyor, anlatan Ali Alışır, doğadan Aslında mesele, yaşadığıher biri de çoğumuza çarpıp gemız hayatın ne kadar farkınuzaklaştığımızı ve her çiyor. Özellikle internet kullada olduğumuz. Sanallık hatarafımızı kabloların nımıyla birlikte bu gerçeklik yatımızın ne kadar içinde? daha da açık bir biçimde karşısardığını söylüyor. Alışır, “Tam ortasındayız bumızda duruyor. “Bu yüzyılda mutlu insan nun” diyor Alışır: “TeknoAlışır, bu bilgilerin ne kadar loji, doğası gereği insantipi yok” diyor. işimize yaradığını sorguluyor. ları şekillendiriyor. GerEn kadim bilge kavramın ağaç çek ve saf bilginin önüne olduğunu söylüyor. O yüzden geçen ve yeniden üretilen de ağaç, sergisinin baş kahramanı: bilgilerle dolu etrafımız.” “Geçmişten gelen bilgelikle, bugünkü Sanatçı, hem doğadan hem de gerçek bilgibilgili olmayı tanımlamaya çalışıyorum. den uzaklaştığımızı hatırlatırken, işin evrenBiz, sözde bilgili bir toplumuz. Anlık kulsel boyutuyla ilgilendiğini özellikle vurgululanılan ve sürekli değişime uğrayan bir yor. Amacının alternatif bakış açıları sunmak bilgi akışı söz konusu. Paylaşıma sokulan olduğunu söyleyen Alışır, temelde olarak içerikle ilgilendiğini dile getiriyor: “Bu yüzyılda ne yazık ki sanat içerikten bağımsız. Buna karşın ben de düşünceleri başka bir boyuttan aktarmak zorunda hissediyorum kendimi.” Yeni bir manzara ortaya koyuyor Alışır. Peki, bu manzarada insanlar ne kadar mutlu ya da mutlu mu? Yanıtlıyor: “Bu dünyaya mecbur bırakıldık. Doğadan kopmaya başladık ve kendimize yeni sanal dünyalar inşa ettik. Bu yüzyılda mutlu insan tipi yok. Her şey içeriğinden kopmuş bir biçimde karşımızda. Her şeyin mış gibi yaşandığı bir sistemin yansımalarıyız. Kendimize yabancılaşmış, diğer insanlara da yabancılaşmayı kanıksamışız. Bunu da artıran teknoloji. Çünkü iletişim azaldı. Eskiden iletişim yüz yüzeydi, şimdi arayüzler üzerinden... İnsanlar kimliksizleşmeye başladı.” Sergide, iki de enstalasyon bulunuyor. Biri doğayı kavanozların içine koyup, kavanozlara da çeşitli etiketler yapıştırdığı bir çalışma. Kendimize yapay dünyalar yarattığımızı ve doğayı da bir kavanoza kapattığımızı betimliyor. Diğerinde ise Alışır’ın doğadan bulduğu iki kütük görüyoruz. Birinden doğanın sesini duyuyor, diğerinden görüntüsünü izliyoruz: “Doğanın bir hafızası var, ağaçların da... Her şeyin, toplumun, dünyanın, evrenin hafızasını taşıyor ağaçlar.” Farklı bir tekniği var. O yüzden de, “Bu çalışmalar fotoğraf değil” diyor. “Bir ressam boya kullanıyorsa, ben de ışığı kullanıyorum. Fotoğraf üzerine ince ince işliyorum. Bu, fotoğrafın çoğaltılmasına da bir tepki. Resim nasıl tekse, benim çalışmalarım da tek.” ‘Kimliksizleşme başladı’ C M Y B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle